TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
LAMİ ÖZGEN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/27552)
|
|
Karar Tarihi: 14/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Lami ÖZGEN
|
|
|
2. Songül MORSUNBUL TARHAN
|
|
|
3. Yüksel ÖZMEN
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Öztürk TÜRKDOĞAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; bağımsız ve tarafsızlık niteliklerinden
yoksun olan bir mahkemede görülen yargılamanın çok uzun sürmesi ve yargılamanın
sonucunun adil olmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir. Başvuruda ayrıca anayasal haklar kapsamında koruma
altında bulunan bazı eylemlerin terör örgütü üyeliği suçundan verilen
mahkûmiyet kararında delil olarak kullanılması nedeniyle örgütlenme özgürlüğü
ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının; uygulanan gözaltı ve
tutuklama tedbirleri nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; uygulanan
adli kontrol tedbiri nedeniyle de seyahat özgürlüğünün ihlal edildiği ileri
sürülmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 21/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Olayların meydana geldiği tarihlerde başvurucular Kamu
Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunda (KESK) ve KESK'e bağlı bazı
sendikalarda üye ya da yönetici konumunda olan kişilerdir.
7. Başvurucular; PKK terör örgütüne üye oldukları
gerekçesiyle gözaltına alınmışlar ve tutuklanmışlardır. Cumhuriyet savcısı
31/7/2009 tarihli iddianamesi ile başvurucuların terör örgütüne üye olma
suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Başvurucular hakkındaki yargılama
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılmıştır. Mahkeme 21/11/2009
tarihinde başvurucuların tahliyesine ve haklarında yurt dışına çıkış yasağı
şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Yargılama
sonucunda Mahkeme 28/11/2011 tarihinde, başvurucuların PKK terör örgütüne üye
olma suçundan mahkûmiyetlerine hükmetmiştir. Mahkûmiyet hükmüyle, başvurucular
hakkında daha önce verilen yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol
tedbirinin devamına da karar verilmiştir.
8. İlk derece mahkemesi, gerekçeli kararına
başvurucuların da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında yapılan soruşturma ve
kovuşturmanın hangi sebeplere dayandığına ilişkin genel bir açıklama yaparak
başlamıştır. Mahkeme yapmış olduğu genel açıklamadan sonra her bir sanık
yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapmıştır. Başvurucu Lami Özgen yönünden
yapılan değerlendirme şu şekildedir:
"Sanık Lami Özgen’in KCK/TM-DEK
merkezi konferans delegesi olarak 16-18 Ocak tarihinde Diyarbakır ilinde
yapılan merkezi konferansa katılmış ve yapılan seçimlerde MYK üyesi
seçilmiştir. Sanıklar Haydar Deniz ile sanık Mehmet Hanefi Kuruş’un
Diyarbakır’daki merkezi konferans sonrası yapmış oldukları görüşmede, Haydar
Deniz’in 'Mehmet senin dışında kim girdi başka' Mehmet Hanefi Kuruş’un
'bildiğim bu Ankara’daki Lami girdi, Sait girdi' (Tape T 13 KL:4 Dz.320) demiş
olup, sanığın MYK üyesi seçildiğine ilişkin olarak benzer görüşmeleri diğer
sanıkların da kendi aralarında yapmış oldukları görülmektedir.
Sanık Lami Özgen 28 Şubat 2009 tarihinde
Ankara ilinde KCK/TM-DEK’in MYK toplantısını organize ettiği, iletişim tespit
tutanaklarından anlaşılmaktadır. (Tape AE 1, Tape AE 2, Tape AE 3, Tape AE 4
KL:1 Dz.455-475)
Sanık Lami Özgen diğer sanık Mehmet
Hanefi Kuruş gibi 4 Nisan 2009 tarihinde Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde
düzenlenen sözde doğum günü etkinliklerine katıldığı iletişim tespit
tutanakları (Tape AE 7 KL:1 Dz.468) ve baz veri analiz bilgilerinden
anlaşılmaktadır.
Sanık Lami Özgen terör örgütü
KCK/TM-DEK’in merkezi konferansında MYK delegesi olarak seçildiği, seçim
sonrası örgütsel faaliyetleri yürüttüğü keza bu doğrultuda başta Mehmet Hanifi
Kuruş olmak üzere diğer sanıklarla irtibat kurduğu, ayrıca terör örgütü
tarafından Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde düzenlenen hükümlü Abdullah
Öcalan’ın sözde doğum günü etkinliklerine katıldığı ve bu şekilde terör örgütü
üyesi olduğu anlaşılmıştır."
9. Başvurucu Songül Morsümbül yönünden yapılan
değerlendirme şu şekildedir:
"Sanık Songül Morsümbül’ün 16-18 Ocak
2009 tarihinde KCK/TM-DEK’in merkezi konferansına katılıp ve yapılan seçim
sonucunda MYK üyesi seçildiği, 19.01.2009 tarihinde (Tape H-6 KL:3 Dz.96) sanık
Elif Akgül Ateş ile H.B. arasında Elif Akgül Ateş’in 'eskilerden var mı kimse'
H.B.’nin 'Hasan ile N. birde S. hoca kaldı gerisi değişti', Elif Akgül Ateş’in
'hı değişti', H.B.’nin 'Songül girdi bizden biliyorsun', 19.01.2009 tarihinde
de (Tape E 10 KL:3 Dz.186) sanıklar Haydar Deniz ile Aziz Akikol’un arasında,
Aziz Akikol’un 'ya seçimleri şey Mehmet Kuruş kazandı' Haydar Deniz’in 'he',
Aziz Akikol’un 'he o da gösterildi giremedi o da, ya 12 kişiydi, ikisini
kestiler, Sadrettin ile Mustafa’yı kestiler, 10 kişi seçtiler işte öyle yani',
Aziz Akikol’un 'bilmiyorum işte ya Hasan vardı aynısı', Haydar Deniz’in 'hı
Diyarbakır Amedden', Aziz Akikol’un 'valla bilmiyorum o da Hasan', Haydar
Deniz’in 'hı Urfa’dan Hasan', Aziz Akikol’un 'yok yok Urfa’dan değil yani
bilmiyorum, tam böyle tanımıyorum ya genç çocuklar işte', Aziz Akikol’un 'Lami
Lami vardı, eskiden S. vardı', Haydar Deniz’in 'evet', Aziz Akikol’un 'bilmiyorum
artık bayanlardan bir şey vardı, hı Morsümbül var', Haydar Deniz’in 'Hı Songül'
şeklinde geçen görüşmelerden anlaşılmaktadır.
Sanık Songül Morsümbül ile G. arasında
geçen 17.02.2009 tarihinde (Tape AG-1 KL:10 Dz.89) G.’nin 'ne geçmiş', Songül
Morsümbül’ün 'naptı nasıldı temposu', G.’nin 'iyiydi kadının yaklaşımı, S.’yı
çok şey yapıyorlar ama öyle aşırı bir şeyi olmadı yani şeyi, yalnızca bana bir
çıkışı oldu, siz dedi ne adına katılıyorsunuz, hani ben ben dedim ki bak ben
KESK’li bir kadınım dedim, KESK için örgütlü bir kadınım dedim, biz emek
örgütüyüz, bir de dedim DEKAP biliyorsun dedim yani, KESK’in programıyla çok da
farklı düşünmüyoruz dedim', Sanık ile Z.B. adlı kişi arasında 01.03.2009
tarihinde (Tape AG-3 KL:10 Dz.86’da Songül’ün 'Ankara’ya', Z.’in 'Ankara’ya ben
şey soracağım bugün sizin toplantınız MYK veya kadının varmıydı Ankara’da her
hangi bir toplantınız', Songül Morsümbül’ün KESK’in mi”, Z.B.’nın ''he KESK’in,
DEKAP’ın mı yürütmenin mi ne bileyim', Songül Morsümbül’ün 'yoo', Z.B.’nın
'eminmisin', Songül Morsümbül’ün 'karma karma hı', Z.B.’nın 'karmanın yürütmesi
değil mi', sanık Songül Morsümbül ile A.E. adlı kişi arasında 11.03.2009
tarihinde (Tape AG-5 KL:10 Dz.82) A.E.’ın 'bir de şöyle bir şey vardı Sevgi
eskiden yedekti, eşgüdüm ile yürütüyorduk, dolayısıyla birimizden birisine bir
şey olduğunda diğeri geliyordu, şimdi Sevgi’de pozisyonu değişince şimdi
diyoruz ki şeyi gönderelim Ayten diye bir arkadaş var burada yürütmede',
Songül’ün 'hayır doğru değil', A.E.’ın 'ondan sonra yok deniliyor benim oraya
gelmem üç günlük çalışmayı bırakmam demek ve bizzat planlama içinde olan
birisiyim ben', Songül’ün 'buda bizim için önemli bir sonuç ben buraya sen
buraya', A.E.’ın 'anladım da Songül biz dememiş miydik mart ayında planlama
almayalım Nisan’da alalım', Songül’ün 'A. o bizi aşan bir durum niye bunu bu
kadar zorlaştırıyorsun, kendine ve bize, bizi aşan bir durum', A.E.’ın 'benim
için hava hoş biner gelirim yani ama burada bir çalışma, ama onu anlatamadım
planlamışız', Songül’ün 'tamam gelirsin değmez ise eleştirini verirsin bizde
sana karşı öz eleştirimizi veririz oldu mu A.', A.E.’ın 'sorun bir birimizi
eleştirmek sorun olmaması lazım, hani böyle ben seni eleştirecek bir şey
bulayım sende beni eleştir', Songül’ün 'telefon uçlarında bunları yapmak çok
doğru bir şey değil gerçekten, bir gerginlik olmazsa herhalde toplantıda
alınmaz diye düşünüyorum, gelmen gerekiyor yani, Sevgi’nin gelmeme durumu var
14 Mart’ta Tıp bayramı var' şeklinde yapılan görüşmelerden sanığın KCK/TM-DEK’e
bağlı DEKAP içerisinde faaliyet yürüttüğü, toplantıya çağırdığı A.E.’ın gelmeme
yönündeki iradesine karşı 'tamam gelirsin, değmez ise eleştirini verirsin,
bizde sana karşı öz eleştiriyi veririz' şeklinde örgüt adına tehdit ettiği
görülmektedir.
Sanık Songül Morsümbül 04.04.2009
tarihinde Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde, güvenlik güçlerine karşı taşlı
sopalı saldırıya dönüşen ve çıkan olaylar sırasında iki göstericinin ölmesi ile
sonuçlanan, hükümlü Abdullah Öcalan’ın sözde doğum günü etkinliklerine
katıldığı, 4/4/2009 (Tape AG-17 KL:10 Dz.69) tarihinde diğer sanık H.B.
arasında, H.’nin 'Amar’da mısın, Amar’a gittin mi sen?', Songül’ün, 'evet, evet
Urfa’dayız', H.’nin 'İki kişiyi kaybetmişiz he', Songül’ün 'Evet iki kişiyi
kaybetmişiz, iki kişi yoğun bakımda, çok sayıda yaralımız var, hastanede şu
anda morgun önündeyiz, otopsilerini bekliyoruz.' H.’nin 'şerefsizler taradılar
mı?', Songül’ün 'Direk nokta atışı yapmışlar, zaten taradılar, tarayacakları
kadar da nokta atışları yaptılar.' şeklinde geçen görüşme ve benzer görüşmelerden
anlaşılmaktadır.
Sanık Songül Morsümbül 02.01.2009
tarihinde terör örgütü tarafından tertiplenen alternatif'1 Mayıs'
etkinliklerine de katılmıştır. (Tape AG 18 KL: 10, Dz.68)
Yukarıda açıklandığı üzere sanık Songül
Morsümbül 16-18 Ocak 2009 tarihinde Diyarbakır'da düzenlenen KCK/TM-DEK’in
merkezi konferansına katılarak MYK üyesi seçildiği, DEK’e bağlı DEKAP
içerisinde faaliyet yürütüp toplantılar düzenlediği, merkezi konferansta alınan
kararlar doğrultusunda 04.04.2009 ve 02.05.2009 günü Şanlıurfa’da düzenlenen
faaliyetlere katıldığı ve bu şekilde terör örgütü üyesi olduğu
anlaşılmıştır."
10. Başvurucu Yüksel Özmen yönünden yapılan değerlendirme
şu şekildedir:
"Sanık Yüksel Özmen’in KCK/TM-DEK’e
merkezi konferansına delege sıfatıyla 16-18 Ocak 2009 tarihinde katılarak oy
kullandığı, Pegasus Havayolları yolcu listesi, 18.01.2009 tarihinde (Tape B-11
KL:3 Dz.325) M.A.T. ile yapmış olduğu, 'sen ne yapıyorsun', Yüksel’in 'iyiyiz
biz Ankara’dayız hava alanındayız', M.A.T.'un 'hayırdır', Yüksel’in 'konferans
var ya Diyarbakır’dan geldik Ankara’da bekliyoruz aktarmalı geçtik' şeklinde
geçen görüşmesi ve diğer iletişim tespit tutanaklarından anlaşılmaktadır.
Sanık Yüksel Özmen yukarıda belirtilen
konferansta KCK/TM-DEK merkezi disiplin kuruluna seçildiği, diğer sanıklar
Mehmet Hanefi Kuruş ile H.G. arasında 20.01.2009 tarihinde (Tape T-17 KL:4
Dz.308), M.Hanefi Kuruş’un 'bir şeye çok dikkat edeceğiz, birey ile hiç
uğraşmayacağız, sana bir şey söyleyeyim Yüksel’in il yürütmesindeki görevinin
düşmesi gerekir. O disiplin kuruluna tekrar seçildi dikkat edin düşürün'
şeklinde yapmış oldukları telefon görüşmelerinden anlaşılmaktadır.
Sanık Yüksel Özmen 16-18 Ocak 2009
tarihinde Diyarbakır ilinde yapılan KCK/TM-DEK’in merkezi konferansına delege
sıfatıyla katıldığı, burada yapılan seçimde merkez disiplin kuruluna seçildiği,
bunun dışında il, ilçe ve diğer illerdeki örgüt toplantılarına katıldığı, il
yürütmesindeki görevine bölge sorumlusu seçilen Mehmet Hanefi Kuruş’a muhalif
olması nedeniyle tüzük bahane gösterilerek son verildiği, diğer birim
toplantılarına katıldığı ve bu şekilde örgüte üye olduğu sonucuna
varılmıştır."
11. Temyiz üzerine mahkûmiyet kararı Yargıtay 16. Ceza
Dairesi tarafından 13/3/2017 tarihinde onanmıştır. Başvurucular, nihai karardan
23/5/2017 tarihinde haberdar olduklarını belirtmişler; 21/6/2017 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin
Birdal [GK], B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Bağımsız ve
Tarafsız Bir Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucuların
İddiaları
14. Başvurucular; yargılamada görev alan ve
mahkûmiyetleri yönünde oy kullanan hâkimlerin, yargılamada görev alan
Cumhuriyet savcısının ve soruşturma aşamasında görev alan kolluk görevlilerinin
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları
kapsamında görevlerinden alındıklarını, bu nedenle yapılan yargılamanın
bağımsız ve tarafsız şekilde yürütülmediğinin açık olduğunu belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda,
başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah
Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim
Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19).
16. Somut olayda başvurucular, yargılamada görev alan
hâkimlerin FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında görevden alınmaları nedeniyle
Mahkemenin bağımsız ve tarafsız olamayacağını ileri sürmüşseler de belirtilen
hususun yargılamayı etkilediğine dair somut bir olgu göstermedikleri ya da
hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama yapmadıkları anlaşılmıştır. Bu
itibarla başvurucular, ihlal iddialarına ilişkin delillerini sunma, temel hak
ve özgürlüğün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki
yükümlülüğünü yerine getirmemişlerdir. Dolayısıyla başvurucular tarafından
ileri sürülen bu iddianın temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucuların
İddiaları
18. Başvurucular; yargılamanın makul sürede
tamamlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkı bağlamındaki makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
19. Bireysel başvuru sonrasında, 31/7/2018 tarihli ve
30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 20.
maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a
geçici madde eklenmiştir.
20. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel
başvuruların, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
21. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolunun ilk bakışta ulaşılabilir ve
ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesi olduğunu değerlendirmiştir. Buna göre Tazminat Komisyonuna başvuru
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat
Yüksel, §§ 27-36). Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının
başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
3. Diğer İddialar
a. Başvurucuların
İddiaları
23. Başvurucular; haklarındaki soruşturmanın Jandarma
teşkilatınca yürütüldüğünü ancak yaşadıkları yerlerde soruşturma yapma
yetkisinin Emniyet teşkilatına ait olduğunu, söz konusu durumun FETÖ tarafından
kendilerine kumpas kurulduğunun açık göstergesi olduğunu ifade etmişlerdir.
Başvurucular ayrıca lehlerine olan delillerin dikkate alınmadığını
savunmuşlardır.
24. Bundan başka başvurucular; suçun hem maddi hem manevi
unsurlarının oluşmadığını, Kürdistan Demokratik Topluluğu/Türkiye Meclisi
(KCK/TM) yapısı içinde olduğu belirtilen Demokratik Emek Konfederasyonunun
(DEK) terör örgütüyle bağını ortaya koyan açıklamalara kararda yer
verilmediğini, evlerinde ve üzerilerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belge
ve eşyaların terör örgütüne üye olma suçu açısından delil olarak
değerlendirilecek nitelikte olmadığını ileri sürmüşler ve tüm bu nedenlerle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
b. Değerlendirme
25. Başvurucuların 21/6/2017 tarihinde, toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiaları ile ilgili olarak
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları, Birinci Bölümün 18/6/2020
tarihli ve 2017/27572 başvuru numaralı kararıyla başvurunun bu yönden ihlal
kararıyla sonuçlandığı anlaşılmıştır.
26. Belirtilen başvuruda, toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından adil yargılanma
hakkına ilişkin olarak bu başlık altındaki şikâyetlerin ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
B. Örgütlenme
Özgürlüğü ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
27. Başvurucular; sendikal bazı faaliyetlerinin terör
örgütü faaliyeti gibi değerlendirildiğini belirtmişlerdir. Başvurucular ayrıca
aleyhlerine delil olarak değerlendirilen ve KCK/TM-DEK toplantısı olduğu
belirtilen toplantının gerçekleştiğinin maddi delillerle ispatlanamadığını, söz
konusu toplantının sendikal nitelikli bir toplantı olduğunu ifade etmişlerdir.
28. Bundan başka başvurucular; iletişim kayıtlarındaki
tüm konuşmaların sendikal nitelikli görüşmeler olduğunu, kaldı ki iletişim
kayıtlarına tek başına dayanılarak ceza tayinine gidilemeyeceğini, Halfeti
ilçesinde gerçekleşen gösteriye katılmanın terör örgütüne üye olma suçu
açısından delil olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmişler ve tüm bu
nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Somut olayda başvurucuların şikâyeti, örgütlenme özgürlüğü ile toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamındaki eylemlerinin terör örgütüne
üye olma suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak değerlendirmeye alınmış
olmasıdır. Bu nedenle başvurucuların bu başlık altındaki iddiaları örgütlenme
özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
30. Başvurucuların 21/6/2017 tarihinde, aynı konuya
ilişkin ileri sürdükleri ihlal iddiaları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulundukları, Birinci Bölümün 18/6/2020 tarihli ve
2017/27572 başvuru numaralı kararıyla başvurunun bu yönden ihlal kararıyla
sonuçlandığı anlaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer
başvuru niteliğinde olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
C. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
32. Başvurucular; kendilerine kurulan bir komplo ile
gözaltına alınıp tutuklanmaları nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
33. Başvurucuların 21/6/2017 tarihinde, aynı konuya
ilişkin ileri sürdükleri ihlal iddiaları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulundukları, Birinci Bölümün 18/6/2020 tarihli ve
2017/27572 başvuru numaralı kararıyla başvurunun bu yönüyle kabul edilemez olduğuna
kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer
başvuru niteliğinde olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
D. Seyahat
Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
35. Başvurucular; hükümle birlikte haklarında yurt dışına
çıkış yasağı yönünde adli kontrol tedbirine hükmolunması nedeniyle seyahat
hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
36. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel
başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia
edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek
protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma
alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun
kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
37. Anayasa’nın 23. ve Sözleşme’ye ek (4) numaralı
Protokol’ün 2. maddesinde, ülke içinde seyahat özgürlüğü bulunmakla birlikte
kişilerin bulunduğu ülkeden ayrılma özgürlüğü de bulunmaktadır. Ancak anılan
Protokol’e Türkiye taraf olmadığından Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan
seyahat özgürlüğüne yönelik başvurular bireysel başvuru kapsamında değildir.
38. Nitekim Anayasa Mahkemesi bir kararında yurt dışına
çıkış yasağı getiren adli kontrol tedbirinin kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkına değil seyahat hürriyetine ilişkin olduğunu belirttikten sonra
başvurucunun bu yasak nedeniyle özgürlüğünün kısıtlandığı iddiasını konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Sebahat Tuncel,
B. No: 2012/1051, 20/2/2014, §§ 41-54).
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılama
yapılmaması dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi
dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal
iddialarının incelenmesine GEREK BULUNMADIĞINA,
4. Örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması
nedeniyle REDDİNE,
5. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,
6. Seyahat hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın
konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 14/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.