TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
LAMİ ÖZGEN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/27552)
Karar Tarihi: 14/10/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Ömer MENCİK
Başvurucular
1. Lami ÖZGEN
2. Songül MORSUNBUL TARHAN
3. Yüksel ÖZMEN
Başvurucular Vekili
Av. Öztürk TÜRKDOĞAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; bağımsız ve tarafsızlık niteliklerinden yoksun olan bir mahkemede görülen yargılamanın çok uzun sürmesi ve yargılamanın sonucunun adil olmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuruda ayrıca anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan bazı eylemlerin terör örgütü üyeliği suçundan verilen mahkûmiyet kararında delil olarak kullanılması nedeniyle örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının; uygulanan gözaltı ve tutuklama tedbirleri nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; uygulanan adli kontrol tedbiri nedeniyle de seyahat özgürlüğünün ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Olayların meydana geldiği tarihlerde başvurucular Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunda (KESK) ve KESK'e bağlı bazı sendikalarda üye ya da yönetici konumunda olan kişilerdir.
7. Başvurucular; PKK terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle gözaltına alınmışlar ve tutuklanmışlardır. Cumhuriyet savcısı 31/7/2009 tarihli iddianamesi ile başvurucuların terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Başvurucular hakkındaki yargılama İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılmıştır. Mahkeme 21/11/2009 tarihinde başvurucuların tahliyesine ve haklarında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Yargılama sonucunda Mahkeme 28/11/2011 tarihinde, başvurucuların PKK terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetlerine hükmetmiştir. Mahkûmiyet hükmüyle, başvurucular hakkında daha önce verilen yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına da karar verilmiştir.
8. İlk derece mahkemesi, gerekçeli kararına başvurucuların da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmanın hangi sebeplere dayandığına ilişkin genel bir açıklama yaparak başlamıştır. Mahkeme yapmış olduğu genel açıklamadan sonra her bir sanık yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapmıştır. Başvurucu Lami Özgen yönünden yapılan değerlendirme şu şekildedir:
"Sanık Lami Özgen’in KCK/TM-DEK merkezi konferans delegesi olarak 16-18 Ocak tarihinde Diyarbakır ilinde yapılan merkezi konferansa katılmış ve yapılan seçimlerde MYK üyesi seçilmiştir. Sanıklar Haydar Deniz ile sanık Mehmet Hanefi Kuruş’un Diyarbakır’daki merkezi konferans sonrası yapmış oldukları görüşmede, Haydar Deniz’in 'Mehmet senin dışında kim girdi başka' Mehmet Hanefi Kuruş’un 'bildiğim bu Ankara’daki Lami girdi, Sait girdi' (Tape T 13 KL:4 Dz.320) demiş olup, sanığın MYK üyesi seçildiğine ilişkin olarak benzer görüşmeleri diğer sanıkların da kendi aralarında yapmış oldukları görülmektedir.
Sanık Lami Özgen 28 Şubat 2009 tarihinde Ankara ilinde KCK/TM-DEK’in MYK toplantısını organize ettiği, iletişim tespit tutanaklarından anlaşılmaktadır. (Tape AE 1, Tape AE 2, Tape AE 3, Tape AE 4 KL:1 Dz.455-475)
Sanık Lami Özgen diğer sanık Mehmet Hanefi Kuruş gibi 4 Nisan 2009 tarihinde Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde düzenlenen sözde doğum günü etkinliklerine katıldığı iletişim tespit tutanakları (Tape AE 7 KL:1 Dz.468) ve baz veri analiz bilgilerinden anlaşılmaktadır.
Sanık Lami Özgen terör örgütü KCK/TM-DEK’in merkezi konferansında MYK delegesi olarak seçildiği, seçim sonrası örgütsel faaliyetleri yürüttüğü keza bu doğrultuda başta Mehmet Hanifi Kuruş olmak üzere diğer sanıklarla irtibat kurduğu, ayrıca terör örgütü tarafından Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde düzenlenen hükümlü Abdullah Öcalan’ın sözde doğum günü etkinliklerine katıldığı ve bu şekilde terör örgütü üyesi olduğu anlaşılmıştır."
9. Başvurucu Songül Morsümbül yönünden yapılan değerlendirme şu şekildedir:
"Sanık Songül Morsümbül’ün 16-18 Ocak 2009 tarihinde KCK/TM-DEK’in merkezi konferansına katılıp ve yapılan seçim sonucunda MYK üyesi seçildiği, 19.01.2009 tarihinde (Tape H-6 KL:3 Dz.96) sanık Elif Akgül Ateş ile H.B. arasında Elif Akgül Ateş’in 'eskilerden var mı kimse' H.B.’nin 'Hasan ile N. birde S. hoca kaldı gerisi değişti', Elif Akgül Ateş’in 'hı değişti', H.B.’nin 'Songül girdi bizden biliyorsun', 19.01.2009 tarihinde de (Tape E 10 KL:3 Dz.186) sanıklar Haydar Deniz ile Aziz Akikol’un arasında, Aziz Akikol’un 'ya seçimleri şey Mehmet Kuruş kazandı' Haydar Deniz’in 'he', Aziz Akikol’un 'he o da gösterildi giremedi o da, ya 12 kişiydi, ikisini kestiler, Sadrettin ile Mustafa’yı kestiler, 10 kişi seçtiler işte öyle yani', Aziz Akikol’un 'bilmiyorum işte ya Hasan vardı aynısı', Haydar Deniz’in 'hı Diyarbakır Amedden', Aziz Akikol’un 'valla bilmiyorum o da Hasan', Haydar Deniz’in 'hı Urfa’dan Hasan', Aziz Akikol’un 'yok yok Urfa’dan değil yani bilmiyorum, tam böyle tanımıyorum ya genç çocuklar işte', Aziz Akikol’un 'Lami Lami vardı, eskiden S. vardı', Haydar Deniz’in 'evet', Aziz Akikol’un 'bilmiyorum artık bayanlardan bir şey vardı, hı Morsümbül var', Haydar Deniz’in 'Hı Songül' şeklinde geçen görüşmelerden anlaşılmaktadır.
Sanık Songül Morsümbül ile G. arasında geçen 17.02.2009 tarihinde (Tape AG-1 KL:10 Dz.89) G.’nin 'ne geçmiş', Songül Morsümbül’ün 'naptı nasıldı temposu', G.’nin 'iyiydi kadının yaklaşımı, S.’yı çok şey yapıyorlar ama öyle aşırı bir şeyi olmadı yani şeyi, yalnızca bana bir çıkışı oldu, siz dedi ne adına katılıyorsunuz, hani ben ben dedim ki bak ben KESK’li bir kadınım dedim, KESK için örgütlü bir kadınım dedim, biz emek örgütüyüz, bir de dedim DEKAP biliyorsun dedim yani, KESK’in programıyla çok da farklı düşünmüyoruz dedim', Sanık ile Z.B. adlı kişi arasında 01.03.2009 tarihinde (Tape AG-3 KL:10 Dz.86’da Songül’ün 'Ankara’ya', Z.’in 'Ankara’ya ben şey soracağım bugün sizin toplantınız MYK veya kadının varmıydı Ankara’da her hangi bir toplantınız', Songül Morsümbül’ün KESK’in mi”, Z.B.’nın ''he KESK’in, DEKAP’ın mı yürütmenin mi ne bileyim', Songül Morsümbül’ün 'yoo', Z.B.’nın 'eminmisin', Songül Morsümbül’ün 'karma karma hı', Z.B.’nın 'karmanın yürütmesi değil mi', sanık Songül Morsümbül ile A.E. adlı kişi arasında 11.03.2009 tarihinde (Tape AG-5 KL:10 Dz.82) A.E.’ın 'bir de şöyle bir şey vardı Sevgi eskiden yedekti, eşgüdüm ile yürütüyorduk, dolayısıyla birimizden birisine bir şey olduğunda diğeri geliyordu, şimdi Sevgi’de pozisyonu değişince şimdi diyoruz ki şeyi gönderelim Ayten diye bir arkadaş var burada yürütmede', Songül’ün 'hayır doğru değil', A.E.’ın 'ondan sonra yok deniliyor benim oraya gelmem üç günlük çalışmayı bırakmam demek ve bizzat planlama içinde olan birisiyim ben', Songül’ün 'buda bizim için önemli bir sonuç ben buraya sen buraya', A.E.’ın 'anladım da Songül biz dememiş miydik mart ayında planlama almayalım Nisan’da alalım', Songül’ün 'A. o bizi aşan bir durum niye bunu bu kadar zorlaştırıyorsun, kendine ve bize, bizi aşan bir durum', A.E.’ın 'benim için hava hoş biner gelirim yani ama burada bir çalışma, ama onu anlatamadım planlamışız', Songül’ün 'tamam gelirsin değmez ise eleştirini verirsin bizde sana karşı öz eleştirimizi veririz oldu mu A.', A.E.’ın 'sorun bir birimizi eleştirmek sorun olmaması lazım, hani böyle ben seni eleştirecek bir şey bulayım sende beni eleştir', Songül’ün 'telefon uçlarında bunları yapmak çok doğru bir şey değil gerçekten, bir gerginlik olmazsa herhalde toplantıda alınmaz diye düşünüyorum, gelmen gerekiyor yani, Sevgi’nin gelmeme durumu var 14 Mart’ta Tıp bayramı var' şeklinde yapılan görüşmelerden sanığın KCK/TM-DEK’e bağlı DEKAP içerisinde faaliyet yürüttüğü, toplantıya çağırdığı A.E.’ın gelmeme yönündeki iradesine karşı 'tamam gelirsin, değmez ise eleştirini verirsin, bizde sana karşı öz eleştiriyi veririz' şeklinde örgüt adına tehdit ettiği görülmektedir.
Sanık Songül Morsümbül 04.04.2009 tarihinde Şanlıurfa ili Halfeti ilçesinde, güvenlik güçlerine karşı taşlı sopalı saldırıya dönüşen ve çıkan olaylar sırasında iki göstericinin ölmesi ile sonuçlanan, hükümlü Abdullah Öcalan’ın sözde doğum günü etkinliklerine katıldığı, 4/4/2009 (Tape AG-17 KL:10 Dz.69) tarihinde diğer sanık H.B. arasında, H.’nin 'Amar’da mısın, Amar’a gittin mi sen?', Songül’ün, 'evet, evet Urfa’dayız', H.’nin 'İki kişiyi kaybetmişiz he', Songül’ün 'Evet iki kişiyi kaybetmişiz, iki kişi yoğun bakımda, çok sayıda yaralımız var, hastanede şu anda morgun önündeyiz, otopsilerini bekliyoruz.' H.’nin 'şerefsizler taradılar mı?', Songül’ün 'Direk nokta atışı yapmışlar, zaten taradılar, tarayacakları kadar da nokta atışları yaptılar.' şeklinde geçen görüşme ve benzer görüşmelerden anlaşılmaktadır.
Sanık Songül Morsümbül 02.01.2009 tarihinde terör örgütü tarafından tertiplenen alternatif'1 Mayıs' etkinliklerine de katılmıştır. (Tape AG 18 KL: 10, Dz.68)
Yukarıda açıklandığı üzere sanık Songül Morsümbül 16-18 Ocak 2009 tarihinde Diyarbakır'da düzenlenen KCK/TM-DEK’in merkezi konferansına katılarak MYK üyesi seçildiği, DEK’e bağlı DEKAP içerisinde faaliyet yürütüp toplantılar düzenlediği, merkezi konferansta alınan kararlar doğrultusunda 04.04.2009 ve 02.05.2009 günü Şanlıurfa’da düzenlenen faaliyetlere katıldığı ve bu şekilde terör örgütü üyesi olduğu anlaşılmıştır."
10. Başvurucu Yüksel Özmen yönünden yapılan değerlendirme şu şekildedir:
"Sanık Yüksel Özmen’in KCK/TM-DEK’e merkezi konferansına delege sıfatıyla 16-18 Ocak 2009 tarihinde katılarak oy kullandığı, Pegasus Havayolları yolcu listesi, 18.01.2009 tarihinde (Tape B-11 KL:3 Dz.325) M.A.T. ile yapmış olduğu, 'sen ne yapıyorsun', Yüksel’in 'iyiyiz biz Ankara’dayız hava alanındayız', M.A.T.'un 'hayırdır', Yüksel’in 'konferans var ya Diyarbakır’dan geldik Ankara’da bekliyoruz aktarmalı geçtik' şeklinde geçen görüşmesi ve diğer iletişim tespit tutanaklarından anlaşılmaktadır.
Sanık Yüksel Özmen yukarıda belirtilen konferansta KCK/TM-DEK merkezi disiplin kuruluna seçildiği, diğer sanıklar Mehmet Hanefi Kuruş ile H.G. arasında 20.01.2009 tarihinde (Tape T-17 KL:4 Dz.308), M.Hanefi Kuruş’un 'bir şeye çok dikkat edeceğiz, birey ile hiç uğraşmayacağız, sana bir şey söyleyeyim Yüksel’in il yürütmesindeki görevinin düşmesi gerekir. O disiplin kuruluna tekrar seçildi dikkat edin düşürün' şeklinde yapmış oldukları telefon görüşmelerinden anlaşılmaktadır.
Sanık Yüksel Özmen 16-18 Ocak 2009 tarihinde Diyarbakır ilinde yapılan KCK/TM-DEK’in merkezi konferansına delege sıfatıyla katıldığı, burada yapılan seçimde merkez disiplin kuruluna seçildiği, bunun dışında il, ilçe ve diğer illerdeki örgüt toplantılarına katıldığı, il yürütmesindeki görevine bölge sorumlusu seçilen Mehmet Hanefi Kuruş’a muhalif olması nedeniyle tüzük bahane gösterilerek son verildiği, diğer birim toplantılarına katıldığı ve bu şekilde örgüte üye olduğu sonucuna varılmıştır."
11. Temyiz üzerine mahkûmiyet kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından 13/3/2017 tarihinde onanmıştır. Başvurucular, nihai karardan 23/5/2017 tarihinde haberdar olduklarını belirtmişler; 21/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal [GK], B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Bağımsız ve Tarafsız Bir Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucuların İddiaları
14. Başvurucular; yargılamada görev alan ve mahkûmiyetleri yönünde oy kullanan hâkimlerin, yargılamada görev alan Cumhuriyet savcısının ve soruşturma aşamasında görev alan kolluk görevlilerinin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında görevlerinden alındıklarını, bu nedenle yapılan yargılamanın bağımsız ve tarafsız şekilde yürütülmediğinin açık olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19).
16. Somut olayda başvurucular, yargılamada görev alan hâkimlerin FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında görevden alınmaları nedeniyle Mahkemenin bağımsız ve tarafsız olamayacağını ileri sürmüşseler de belirtilen hususun yargılamayı etkilediğine dair somut bir olgu göstermedikleri ya da hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama yapmadıkları anlaşılmıştır. Bu itibarla başvurucular, ihlal iddialarına ilişkin delillerini sunma, temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemişlerdir. Dolayısıyla başvurucular tarafından ileri sürülen bu iddianın temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucular; yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkı bağlamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Bireysel başvuru sonrasında, 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
20. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
21. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolunun ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğunu değerlendirmiştir. Buna göre Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 27-36). Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Diğer İddialar
23. Başvurucular; haklarındaki soruşturmanın Jandarma teşkilatınca yürütüldüğünü ancak yaşadıkları yerlerde soruşturma yapma yetkisinin Emniyet teşkilatına ait olduğunu, söz konusu durumun FETÖ tarafından kendilerine kumpas kurulduğunun açık göstergesi olduğunu ifade etmişlerdir. Başvurucular ayrıca lehlerine olan delillerin dikkate alınmadığını savunmuşlardır.
24. Bundan başka başvurucular; suçun hem maddi hem manevi unsurlarının oluşmadığını, Kürdistan Demokratik Topluluğu/Türkiye Meclisi (KCK/TM) yapısı içinde olduğu belirtilen Demokratik Emek Konfederasyonunun (DEK) terör örgütüyle bağını ortaya koyan açıklamalara kararda yer verilmediğini, evlerinde ve üzerilerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belge ve eşyaların terör örgütüne üye olma suçu açısından delil olarak değerlendirilecek nitelikte olmadığını ileri sürmüşler ve tüm bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
25. Başvurucuların 21/6/2017 tarihinde, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiaları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları, Birinci Bölümün 18/6/2020 tarihli ve 2017/27572 başvuru numaralı kararıyla başvurunun bu yönden ihlal kararıyla sonuçlandığı anlaşılmıştır.
26. Belirtilen başvuruda, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından adil yargılanma hakkına ilişkin olarak bu başlık altındaki şikâyetlerin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
B. Örgütlenme Özgürlüğü ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
27. Başvurucular; sendikal bazı faaliyetlerinin terör örgütü faaliyeti gibi değerlendirildiğini belirtmişlerdir. Başvurucular ayrıca aleyhlerine delil olarak değerlendirilen ve KCK/TM-DEK toplantısı olduğu belirtilen toplantının gerçekleştiğinin maddi delillerle ispatlanamadığını, söz konusu toplantının sendikal nitelikli bir toplantı olduğunu ifade etmişlerdir.
28. Bundan başka başvurucular; iletişim kayıtlarındaki tüm konuşmaların sendikal nitelikli görüşmeler olduğunu, kaldı ki iletişim kayıtlarına tek başına dayanılarak ceza tayinine gidilemeyeceğini, Halfeti ilçesinde gerçekleşen gösteriye katılmanın terör örgütüne üye olma suçu açısından delil olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmişler ve tüm bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucuların şikâyeti, örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamındaki eylemlerinin terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak değerlendirmeye alınmış olmasıdır. Bu nedenle başvurucuların bu başlık altındaki iddiaları örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
30. Başvurucuların 21/6/2017 tarihinde, aynı konuya ilişkin ileri sürdükleri ihlal iddiaları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları, Birinci Bölümün 18/6/2020 tarihli ve 2017/27572 başvuru numaralı kararıyla başvurunun bu yönden ihlal kararıyla sonuçlandığı anlaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru niteliğinde olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucular; kendilerine kurulan bir komplo ile gözaltına alınıp tutuklanmaları nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
33. Başvurucuların 21/6/2017 tarihinde, aynı konuya ilişkin ileri sürdükleri ihlal iddiaları ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları, Birinci Bölümün 18/6/2020 tarihli ve 2017/27572 başvuru numaralı kararıyla başvurunun bu yönüyle kabul edilemez olduğuna kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru niteliğinde olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
D. Seyahat Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
35. Başvurucular; hükümle birlikte haklarında yurt dışına çıkış yasağı yönünde adli kontrol tedbirine hükmolunması nedeniyle seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
36. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
37. Anayasa’nın 23. ve Sözleşme’ye ek (4) numaralı Protokol’ün 2. maddesinde, ülke içinde seyahat özgürlüğü bulunmakla birlikte kişilerin bulunduğu ülkeden ayrılma özgürlüğü de bulunmaktadır. Ancak anılan Protokol’e Türkiye taraf olmadığından Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan seyahat özgürlüğüne yönelik başvurular bireysel başvuru kapsamında değildir.
38. Nitekim Anayasa Mahkemesi bir kararında yurt dışına çıkış yasağı getiren adli kontrol tedbirinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına değil seyahat hürriyetine ilişkin olduğunu belirttikten sonra başvurucunun bu yasak nedeniyle özgürlüğünün kısıtlandığı iddiasını konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, §§ 41-54).
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılama yapılmaması dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddialarının incelenmesine GEREK BULUNMADIĞINA,
4. Örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,
5. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,
6. Seyahat hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 14/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.