TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖNDER ERGEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/29033)
|
|
Karar Tarihi: 9/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Denizhan HOROZGİL
|
Başvurucu
|
:
|
Önder ERGEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent Seçkin DÜZTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; başvurucunun yeterli delil olmaksızın ve
hatalı birtakım değerlendirmelerle terör örgütüne üye olma suçundan
cezalandırılmasının hakkaniyete uygun yargılanma hakkını, duruşmada bizzat
hazır edilmeksizin ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının
sağlanmasının da duruşmada hazır bulunma hakkını ihlal ettiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 12/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1978 doğumlu olup olayların meydana geldiği
tarihte Tunceli'nin Pertek ilçesinde ikamet etmektedir.
9. Başvurucu; TKP/ML-TİKKO terör örgütüne üye olma suçundan
31/7/2013 tarihinde gözaltına alınmış ve 1/8/2013 tarihinde tutuklanmıştır.
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı (TMK 10. madde ile görevli) 4/11/2013 tarihinde
başvurucunun terör örgütü propagandası yapma ve terör örgütüne üye olma
suçlarından cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlemiştir.
10. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 4/2/2015
tarihinde başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis
cezasıyla mahkûmiyetine, farklı tarihlerde işlediği terör örgütü propagandası
yapma suçlarından ise ayrı ayrı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
vermiştir.
11. Mahkeme, gerekçeli kararında ayrıntılı biçimde
başvurucunun on dokuz ayrı eylemine, söz konusu eylemler kapsamında katıldığı
toplantıların niteliğine, toplantılarda atılan sloganlara, iletişim tespit
kayıtlarına, kamera görüntüleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine,
başvurucunun ikametgâhında ele geçirilen muhtelif eşyalara ve dijital doküman
içeriklerine yer vermiştir. Mahkeme bahse konu deliller kapsamında başvurucunun
eylemlerinin -süreklilik ve çeşitlilik arz ettiği, niteliği ve yoğunluğu da
gözönünde bulundurulduğunda- terör örgütüyle organik bağının bulunduğu ve örgüt
sempatizanlığı boyutunu aşıp örgüt üyeliği boyutuna ulaştığı sonucuna
ulaşmıştır.
12. Başvurucu hakkında terör örgütü üyesi olma suçundan
verilen hüküm temyiz edilmiş, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/4/2017 tarihli
kararıyla onanmıştır.
13. Başvurucu, Yargıtay ilamından 13/6/2017 tarihinde
haberdar olduğunu belirtmiştir.
14. Başvurucu 12/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 9/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Duruşmada
Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
16. Başvurucu; yargılama sırasında savunmasının Ses ve
Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile alındığını, kendisine mahkeme salonunda
savunma hakkının tanınmadığını, bu konudaki itirazlarının da dikkate
alınmadığını, böylelikle ceza yargılamasında yüz yüzelik ve doğrudanlık
ilkelerine aykırı davranılarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
17. Bakanlık görüşünde; SEGBİS ile ilgili mevzuat ve
teknik konular hakkında açıklamalar yapılmış, SEGBİS ile ifadesi alınanların
duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu,
yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde
ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı
olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip oldukları, başka bir ifadeyle
SEGBİS'in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan
yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarına da değinilen görüş
yazısında ayrıca somut olayda başvurucunun savunmasının SEGBİS aracılığı ile
alınmadığı, yargılamayı yapan mahkeme önünde ve avukatının katılımıyla savunma
yaptığı belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
18. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı
36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada
hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.
20. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu
olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar
ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu
edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
21. Somut olayda başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri
sürdüğü iddiaları temyiz yolunda ileri sürmediği ve böylece başvuru yollarını
usulüne uygun tüketmediği anlaşılmaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Hakkaniyete
Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu; katıldığı bazı etkinlikler dışında bir
delil bulunmadığı hâlde terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırıldığını,
telefon görüşmelerinin hatalı değerlendirildiğini ve etkinliklerdeki
sloganların kendisi tarafından atıldığını gösterir ses veya görüntü kaydı
bulunmadığını başvuru formunda adil yargılanma hakkı başlığı altında iddia
etmiştir. Başvurucu ayrıca terör örgütüne üye olma suçu bakımından Yargıtay
kararlarında belirtilen ölçütlerin mevcut olayda bulunmadığını, benzer durumda
olan bir sanık hakkında beraat kararı verilmesine rağmen kendisinin mahkûm
edildiğini, lehine olan delillerin toplanmadığını ve suç oluşturmayan eylemleri
hakkında koşulları oluşmadığı hâlde iletişiminin tespitine karar verildiğini
belirterek hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
24. Bakanlık görüşünde; başvuru formuna göre başvurucunun
aleyhinde delil olarak kabul edilen şikâyete konu delillerin hangi nedenlerle
hukuka aykırı olduğu hususunda bir açıklama yapmadığı belirtilmiştir. Ayrıca
Bakanlık görüşünde; başvurucunun duruşmalara etkin bir şekilde katıldığı,
savunmalarını ayrıntılı bir şekilde yaptığı ve tüm bu duruşmalar süresince
avukat yardımından yararlandığı, tanık delili dâhil aleyhine olan tüm iddialara
yönelik beyanlarını sunduğu, bir kısım duruşmalara ise kendi talebi üzerine
katılmadığı ifade edilmiştir. Görüş yazısında; başvurucunun yargılamanın diğer
taraflarına nazaran dezavantajlı bir konuma düşürüldüğü yönünde bir veri mevcut
olmadığı gibi başvurucunun da bu yönde bir iddiasının olmadığı, bu suretle de
adil yargılanma hakkının gerektirdiği bütün güvencelerden yararlanmış olduğu
ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucu; toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı veya ifade özgürlüğü kapsamında kalan
eylemlerinin delil olarak kullanılmasının bu hak ve özgürlüklerini ihlal
ettiğini değil fakat bu toplantılar dışında herhangi bir delil olmaksızın ve
söz konusu toplantılarda söylenen sözlerin kendisi tarafından söylendiğini
gösteren delil bulunmaksızın cezalandırılmasından şikâyet etmektedir. Diğer bir
deyişle başvurucu, yukarıdaki tüm şikâyetlerinde yargılamadaki delil durumuna ve
bunların mahkemece değerlendirilme şekillerine itiraz etmektedir. Bu nedenle
başvurucunun tüm şikayetleri hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında
incelenecektir.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
27. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının
yorumlanmasına ilişkin olup gerekçeli kararda yer verilen hukuki tespitler ve
dayanaklar gözönünde bulundurulduğunda (bkz. § 11) mahkeme kararında bariz
takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun bulunmadığı ve söz
konusu ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da
diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 9/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.