logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ragıp Cumhur Velibeyoğlu [2.B.], B. No: 2017/34720, 9/9/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RAGIP CUMHUR VELİBEYOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/34720)

 

Karar Tarihi: 9/9/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Ragıp Cumhur VELİBEYOĞLU

Vekili

:

Av. Dursun ÖZKÖK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, taşınmaz üzerinde yapılan inşaata verilen yapı kullanma izin belgesine karşı ilçe sakini sıfatıyla açılan davanın ehliyet yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/9/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Z.Y.Y. Anonim Şirketi'ne ait İstanbul'un Beşiktaş ilçesi Ortaköy Mahallesi 38 pafta 30 ada 165 parsel sayılı taşınmazda yapılmakta olan yapıya Beşiktaş Belediyesi tarafından 17/1/2008 tarihli yapı ruhsatı verilmiştir. Daha sonra yapıda yapılan inceleme sonunda düzenlenen 7/11/2012 tarihli inceleme raporunda, inşaatın ruhsat ve eklerine uygun olarak devam ettiği tespit edilmiştir. İnşaatın tamamlanmasının ardından da 6/2/2014 tarihli yapı kullanım izin belgesi verilmiştir.

8. Başvurucu tarafından ilçe sakini sıfatıyla yapı kullanım izin belgesine karşı yapı kullanma izin belgesinin imar planına ve dayanağı olan yapı ruhsatına aykırı olduğu, yapının trafik ve nüfus yoğunluğunu artıracağı ve imar kirliliğine sebep olacağı iddialarıyla 7/4/2014 tarihinde iptal davası açılmıştır.

9. İstanbul 7. İdare Mahkemesi 30/10/2014 tarihinde davayı ehliyet yönünden reddetmiştir. Kararın gerekçesinde 6/1/1982 ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca bir idari işleme karşı dava açılabilmesi için ilgilinin söz konusu idari işlem nedeniyle meşru, kişisel ve güncel bir menfaatinin etkilenmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, bir ilçenin sınırları içinde oturmanın tek başına o ilçe sınırları içinde verilen yapı kullanma izni belgesinin iptalini isteme hakkı vermeyeceği ifade edilmiş; bu nedenle başvurucunun meşru, kişisel ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

10. Temyiz edilen karar Danıştay Altıncı Dairesince (Daire) 1/7/2015 tarihinde bozulmuştur. Oyçokluğu ile verilen bozma kararının gerekçesinde; iptal davası açılmasında aranan menfaat koşulunun sadece subjektif hak ihlali kavramından daha geniş bir içeriğe sahip olduğu, bu bağlamda doğrudan kişi hakkında tesis edilmeyen işlemlerin de kişinin menfaatini etkilemesinin mümkün olduğu vurgulanmıştır. Bozma kararında; çevresel, tarihî ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi konularda dava açma ehliyetinin bu hususlar gözetilerek yorumlanması gerektiğinin Danıştay içtihatlarında kabul edildiği belirtilmiştir. Daire sonuç olarak başvurucunun söz konusu yapı kullanma izninin iptali için dava açmasında menfaatinin bulunduğu kanaatine ulaşmıştır.

11. Karar düzeltme aşamasında aynı Dairenin 15/2/2017 tarihli kararıyla İstanbul 7. İdare Mahkemesinin vermiş olduğu karar onanarak başvurucunun temyiz istemi reddedilmiştir. Kararda, başvurucu tarafından her ne kadar uyuşmazlık konusu taşınmaza çok yakın (200 metreden az) bir mesafede ikamet edildiği belirtilmiş olsa da Beşiktaş Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen 10/9/2015 tarihli belgeden başvurucunun taşınmazı ile uyuşmazlık konusu taşınmaz arasındaki mesafenin kuş uçuşu uzaklığının 773,63 m, trafik erişim uzaklığının ise iki ayrı noktadan 1.434 m ve 1.565 m olduğunun anlaşıldığı ifade edilmiştir. Taşınmaza ilişkin onaylanan 1/5000 ölçekli plan değişikliğine karşı açılan davaların Daire tarafından reddedildiği ve kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından onandığı belirtildikten sonra dava konusu taşınmaz için verilen yapı kullanım izin belgesi ile ruhsata karşı başka davacı tarafından açılan davanın İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 17/4/2014 tarihli kararıyla ehliyet yönünden reddedildiği ve söz konusu kararın Daire tarafından 11/12/2014 tarihinde onandığı belirtilmiştir. Yine taşınmaza ilişkin verilen yapı ruhsatı ve avan projesini onaylanmasına ilişkin açılan davanın İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 3/6/2011 tarihli kararıyla ehliyet yönünden reddedildiği ve anılan kararın Dairenin 14/5/2012 tarihli kararıyla onandığı, karar düzeltme isteminin ise Dairenin 7/2/2013 tarihli kararıyla reddedildiği bilgisine yer verilmiştir. Menfaat ihlalinden bahsedebilmek için komşu parsel sahibi olunması gerektiği, başvurucunun ise komşu parsel sahibi olmadığı vurgulanmıştır.

12. Nihai karar 16/8/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu 14/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. İlgili hukuk için bkz. Murat Emrah Emre, B. No: 2018/1275, 30/10/2018, §§ 13-21.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 9/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

16. Başvurucu; yapı kullanım izin belgesi ile arasında menfaat bağı bulunmasına rağmen davasının ehliyet yönünden reddedildiğini, Danıştay tarafından birbiriyle çelişen hükümler verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Öte yandan başvurucu yapı kullanım izin belgesinin yapı ruhsatına aykırı olduğunu, çevre ve imar kirliliğine yol açtığını ifade ederek mülkiyet hakkının, maddi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkının ihlal edildiğini de belirtmiştir.

B. Değerlendirme

17. 6/1/1982 ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” kenar başlıklı 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:

...

c) Ehliyet,

...

Yönlerinden sırasıyla incelenir..”

18. Aynı Kanun’un “İlk inceleme üzerine verilecek karar” kenar başlıklı 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;

... b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine,

... karar verilir.”

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu davasının ehliyet yönünden reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının yanında mülkiyet, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi ile sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de başvurucunun açmış olduğu davanın ehliyet yönünden reddedilmesine yönelik şikâyetinin -özü itibarıyla- mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

20. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

21. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak hakkın kapsamı düzenlenmemiştir. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasına "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin 14. maddesinin gerekçesine göre "değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı" metne dâhil edilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesinde herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu ibaresinin eklenmesinin amacının Sözleşme'de düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 54). Bu itibarla Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriği belirlenirken Sözleşme'nin "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin ve buna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadının da gözönünde bulundurulması gerekir (Onurhan Solmaz, § 22).

22. Sözleşme, bir kişinin sahip olduğunu ileri sürebileceği tüm hak ve yükümlülükler bakımından adil yargılanma hakkını güvenceye almamaktadır. Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde, adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Hak arama hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilmek için ya başvurucunun medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olması ya da başvurucuya yönelik bir suç isnadının esası hakkında karar verilmiş olması gerektiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz (Onurhan Solmaz, § 23).

23. Bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara bağlanmasıyla ilgili bir yargılama usulünde Sözleşme'nin 6. maddesi uygulanabilir. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının medeni meselelerde uygulanabilirliği için ilk olarak ortada bir uyuşmazlığın bulunması koşulunu aramakta; uyuşmazlığın iç hukukta tanınmış olduğu söylenebilecek haklar ve yükümlülükler ile ilgili olması, bu haklar ve yükümlülüklerin de Sözleşme'deki anlamıyla medeni olması gerektiğini vurgulamaktadır (Yusuf Gürkan [GK], B. No: 2014/11067,18/10/2017, § 34).

24. Somut olayda başvurucu, ikamet ettiği ilçede yapılan yapıya verilen yapı kullanım izin belgesine karşı dava açmıştır. Aynı ilçede ikamet etmenin tek başına yapı ruhsatına karşı dava açma hakkı vermeyeceği belirtilerek dava konusu işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat bağının bulunmaması nedeniyle dava ehliyet yönünden reddedilmiştir. Temyiz aşamasında karar bozulsa da karar düzeltme aşamasında mahkeme kararı onanmıştır. Söz konusu kararda başvurucunun taşınmazının dava konusu taşınmaza yakın olmadığı da ifade edilmiştir.

25. Başvurucunun talebi, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirilip olaya uygulanacak 2577 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri ile birlikte yorumlanmak suretiyle ehliyet yönünden reddedilmiştir. Tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında başvurucunun ikamet ettiği ilçede yapılan yapıya verilen yapı kullanım izin belgesine karşı dava açmakta medeni hak ve yükümlülükleri yönünden yeterince savunulabilir bir hakkının bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu belirlemeler ışığında ihlal iddiasının medeni hak ve yükümlülüklerin değerlendirildiği bir yargısal sürece ilişkin olmadığı ve başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.

26. Sonuç itibarıyla başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesine dayanan ihlal iddiasının konusu Anayasa’da güvence altına alınmış, Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı dışında kalmaktadır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ragıp Cumhur Velibeyoğlu [2.B.], B. No: 2017/34720, 9/9/2020, § …)
   
Başvuru Adı RAGIP CUMHUR VELİBEYOĞLU
Başvuru No 2017/34720
Başvuru Tarihi 14/9/2017
Karar Tarihi 9/9/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, taşınmaz üzerinde yapılan inşaata verilen yapı kullanma izin belgesine karşı ilçe sakini sıfatıyla açılan davanın ehliyet yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 3194 İmar Kanunu 2
20
21
22
30
32
42
42
7143 Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun 16
Tebliğ 6/6/2018 Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslara ilişkin Tebliğ 4
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi