TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ONUR KARA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/29853)
Karar Tarihi: 8/7/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Zehra GAYRETLİ
Başvurucu
Onur KARA
Vekili
Av. Zeycan BALCI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. 1979 doğumlu olan başvurucu bireysel başvuru konusu olayların geçtiği tarihte Ankara Sincan 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır.
10. Başvurucunun İnfaz Kurumunda kaldığı C/4/79 numaralı odada idare tarafından 1/6/2016 tarihinde yapılan kontrolde odanın demirbaşı olarak envantere kayıtlı bulunan bir adet mantar panonun yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
11. İdarece düzenlenen 1/6/2016 tarihli tutanağa göre başvurucu ve aynı odada kalmakta olan diğer tutuklular "fazla eşya olarak gördükleri" panoyu yaşam alanları olan odanın dışına çıkararak kırdıklarını ve çöpe attıklarını beyan etmişlerdir. Başvurucu bu tutanağı imzalamamıştır.
12. Disiplin Kurulu Başkanlığınca olayla ilgili olarak başlatılan disiplin soruşturması sonucunda kamu malına zarar verme eylemi nedeniyle başvurucunun 15 gün süreyle hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına 9/6/2016 tarihinde karar verilmiştir.
13. Diğer taraftan 6/6/2016 tarihli Hasar Tespit Tutanağı'na göre kırılan pano nedeniyle toplam 15 TL kamu zararı meydana gelmiştir.
14. Olayla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulması üzerine Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından soruşturma başlatılmıştır.
15. Soruşturma sonucunda Başsavcılığın 28/6/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında kamu malına zarar verme suçundan kamu davası açılmıştır.
16. Ankara Batı 6. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamada ilk duruşma 23/9/2016 tarihinde yapılmıştır. Başvurucu, önceki bir tarihte Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiş olması nedeniyle bu duruşmada hazır bulunamamıştır.
17. Duruşma tarihinde Ceza İnfaz Kurumunun Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) odasında hazır edilen başvurucu, ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılmıştır. 23/9/2016 tarihli Duruşma Tutanağı'na göre başvurucu SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediği ve/veya duruşmada bizzat hazır bulunmak istediği yönünde herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkeme, başvurucunun avukatı ile görüştükten sonra savunma yapmak istediğini beyan etmesi üzerine savunmasını hazırlaması için başvurucuya süre verilmesine karar vererek duruşmayı 20/12/2016 tarihine ertelemiştir.
18. Yargılamanın 20/12/2016 tarihli celsesinde başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunun SEGBİS odasında hazır bulundurulmuş ve duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. Başvurucu bu duruşmada avukatı ile görüşemediğini ve savunmasını hazırlayamadığını beyan ederek yeniden süre talebinde bulunmuş, başvurucunun talebi kabul edilerek duruşma 23/1/2017 tarihine ertelenmiştir.
19. Öte yandan, başvurucunun avukatı olduğunu beyan eden Av. Z.D. 23/1/2017 tarihinde Mahkemeye faks yolu ile bir dilekçe göndererek mazereti nedeniyle duruşmaya katılamayacağını ancak başvurucunun bizzat duruşmada hazır bulundurulmasını talep ettiğini belirtmiştir.
20. 23/1/2017 tarihli celsede Av. Z.D. tarafından dosyaya sunulan vekâletname başvurucuya okunmuştur. Başvurucu bu duruşmaya da SEGBİS aracılığı ile katılmış ve avukatını azlettiğini, bu nedenle savunmasını bizzat yapacağını beyan etmiştir.
21. Başvurucu savunmasında özetle panoya astıkları bazı fotoğrafların görevli infaz koruma memurları tarafından yırtılması nedeniyle olay tarihinde bir arbede meydana geldiğini, bu arbede sırasında panonun kırıldığını, panoyu "fazla eşya olarak görmeleri nedeniyle kırıp çöpe atıkları" yönünde düzenlenen Olay Tutanağı'nı kabul etmediğini ifade etmiştir. Başvurucu meydana gelen kamu zararını ödeyeceğini belirterek süre verilmesi talebinde bulunmuştur. Mahkeme başvurucunun talebini kabul ederek duruşmayı 23/3/2017 tarihine ertelemiştir.
22. Başvurucu, yargılamanın 23/3/2017 tarihli son celsesine de SEGBİS aracılığı ile katılmış ve bir önceki celsede yaptığı savunmayı tekrar etmiştir.
23. Mahkeme 23/3/2017 tarihli kararı ile başvurucunun atılı suçtan 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetmiştir. Kararda İnfaz Kurumu idaresi tarafından odalara verilen kâğıt, resim veya yazılı şeylerin asıldığı panoyu başvurucunun da aralarında yer aldığı sanıkların "elleri ile vurmak suretiyle kırdıkları ve çöpe attıkları, panonun ilgili Kuruma ait olduğu ve bu suretle kamu malına zarar verme suçunun fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirildiğinin sabit görüldüğü" belirtilmiştir. Kararda ayrıca başvurucunun ileride bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda kanaate varılmadığından hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezanın ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığı da ifade edilmiştir.
24. Başvurucu müdafii 23/1/2017 tarihli celseden önce Mahkemeye gönderdiği mazeret dilekçesinde başvurucunun bizzat duruşmada hazır bulundurulmasını talep ettiği hâlde talebinin karşılanmadığını, savunma hakkının kısıtlandığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm verildiğini ileri sürerek karara karşı istinaf talebinde bulunmuştur.
25. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 8/6/2017 tarihli kararı ile istinaf talebi reddedilmiştir.
26. Başvurucu 13/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 8/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
28. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu; duruşmada bizzat hazır bulunarak ifade vermek istediği hâlde talebinin kabul edilmediğini, yerleşik içtihada göre ilk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlara SEGBİS aracılığı ile katılımın açık rızaya bağlı olmasına rağmen tüm oturumlara SEGBİS aracılığı ile katılmak zorunda bırakıldığını ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun bireysel başvurusuna konu ettiği şikâyetlerin derece mahkemesi önünde ileri sürülmediği belirtilerek bu durumun başvuru yollarının tüketilmesi bakımından dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Esas yönünden ise SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip oldukları, başka bir ifadeyle SEGBİS'in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir.
31. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
32. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
33. Somut olayda başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü iddiayı istinaf sürecinde dile getirmediği, böylece başvuru yollarını usulüne uygun tüketmediği anlaşılmaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu; idare tarafından düzenlenen tutanağa dayanılarak ceza verildiğini, delillerin hatalı değerlendirildiğini, kovuşturma aşamalarında ileri sürdüğü taleplerinin karşılanmadığını, koşulları oluştuğu hâlde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezanın ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
36. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
37. Somut olayda Mahkemece yapılan yargılamada başvurucunun kısmi ikrar içeren savunması, idarenin kamu zararının giderilmediğine ilişkin yazısı, Olay Tutanağı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir sonuca ulaşıldığı ve başvurucunun ileride bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda kanaate varılmadığından hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezanın ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmektedir (bkz. § 23). Yapılan yargılamada, derece mahkemesi kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum tespit edilmemiştir.
38. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR ve Muammer TOPAL bu görüşe katılmamışlardır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Serdar ÖZGÜLDÜR ve Muammer TOPAL'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 8/7/2020 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Dosyanın incelenmesinde; ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucu hakkında, odalarında bulunan 15 TL. değerindeki mantar panoyu imha etmek suretiyle kamu malına zarar vermek suçundan, koğuştaki diğer iki arkadaşıyla birlikte, hakkında hem disiplin soruşturması yapılmış hem de ceza yargılaması sürdürülmüştür. Disiplin soruşturması sonunda başvurucu hakkında "15 gün süreyle hücreye koyma disiplin cezası" verilmiş; Ceza Mahkemesince ise bir yıl hapis cezası verilerek, bu cezanın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezanın ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar gerekçesine göre "...katılan kurumun zararını gidermedikleri ve sanıkların ileride suç işlemekten çekinecekleri yönünde... kanaat hasıl olmaması...", tayin edilen cezanın şahsileştirilmemesine neden olarak gösterilmiştir.
2. Başvurucuyla aynı odada kalan diğer iki kişinin sabıkalı oluşları, onlar yönünden mahkemece şahsileştirmeme işlemine dayanak ve gerekçe yapılmış, ancak başvurucunun sabıkası olmadığı halde, başvurucu onlarla aynı muameleye tâbi tutulmuştur.
3. Başvurucu 23.1.2017 tarihli duruşmada, meydana gelen 15 TL. tutarındaki kamu zararını ödeyeceğini beyan etmiş ve bu beyanı duruşma tutanağına geçirilmiştir.
4. Türk Ceza Kanunu'nun 49/2. maddesi uyarınca bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, "kısa süreli hapis cezası" olup, aynı Kanunun 50/1-b maddesine göre "Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi "halinde, kısa süreli hapis cezası bu seçenek yaptırıma dönüştürülebilir.
5. Başvurucu hakkında tayin edilen ve kısa süreli olduğu açık olan bir yıllık hapis cezası, başvurucunun sabıkası olmadığı ve 15 TL. lik kamu zararını gidereceğini açıkça beyan ettiği halde nedensiz ve gerekçesiz olarak kamu zararını tazmin şartına bağlanmamış, adli para cezasına çevrilmemiş; aynı Kanunun 51 nci maddesi uyarınca ertelenmemiş ve Ceza Muhakemesi Kanunun 231 nci maddesi uyarınca hükmün açıklanması geri bırakılmamıştır. Nedensiz ve gerekçesiz olarak sayılan cezanın şahsileştirilmesi müesseselerinin derece mahkemesince uygulanmamasını salt takdir yetkisiyle açıklamak mümkün olmayıp, burada tabiri caizse açık bir takdir zaafı olduğu görülmektedir.
6. Açıklanan nedenlerle; anılan takdir zaafının başvurucunun gerekçeli karar hakkını, dolayısiyle adil yargılanma hakkını ihlâl ettiği kanaatine vardığımızdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamadık.
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Muammer TOPAL