TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KENAN ARSLAN VE YUSUF SÖNMEZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/30700)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Kamber Ozan TUTAL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Kenan ARSLAN
|
|
|
2. Yusuf SÖNMEZ
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Bilgin BAYRAMCI
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, yargılamanın makul sürede bitirilmemesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının; ihtiyati haczin uzun sürmesi nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 18/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca 2017/30777 başvuru numaralı bireysel
başvuru dosyasının hukuki irtibat nedeniyle 2017/30700 başvuru numaralı
bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2017/30700 başvuru
numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu Kenan Arslan 1954, başvurucu Yusuf Sönmez
ise 1951 doğumludur. Emekli olan başvurucular Tokat'ta ikamet etmektedir.
10. Z. Bankası (Banka) 25/9/1998 tarihinde aralarında
başvurucuların da bulunduğu davalılar aleyhine alacak davası açmıştır. Dava
dilekçesinde, ilçe şubesinde görevli olan davalıların mevzuat ve genelgelere
aykırı hareket ederek usulsüz kredi kullandırmalarından dolayı bankanın
uğradığı 72.130.215.192 TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen
tahsili talep edilmiştir. Banka 8/7/1999 tarihinde açtığı ikinci dava ile ilk
davadaki iddiaya dayalı olarak ayrıca 14.074.338.407 TL'nin de davalılardan
müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Turhal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Mahkeme) açılan ikinci davayı ilk dava ile birleştirmiştir.
11. Davacı Banka, alacağı tahsilinin sağlanması için
başvurucuların mal varlığı hakkında ihtiyati haciz tedbiri uygulanmasını talep
etmiştir. Mahkeme 22/9/1998 tarihinde başvurucu Yusuf Sönmez yönünden,
6/10/1998 tarihinde ise başvurucu Kenan Arslan yönünden ihtiyati haciz talebini
kabul etmiştir. Mahkeme; teminatsız olarak başvurucuların menkul, gayrimenkul
malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz uygulanmasına
karar vermiştir.
12. Zile Cumhuriyet Başsavcılığı 15/11/2001 tarihinde
diğer şüphelilerle ile birlikte başvurucuların resmî evrakta sahtecilik, görevi
kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla
cezalandırılmalarını talep etmiştir. Zile Ağır Ceza Mahkemesi 28/1/2009
tarihinde davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle başvurucular hakkında
düşme kararı vermiştir. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 13/5/2013 tarihinde kararı
onamıştır.
13. Mahkeme 12/4/2012 tarihinde davayı reddetmiştir.
Mahkeme gerekçesinde; dava konusunun bir kısmının lehlerine kredi kullandırılan
mudilerden icra kanalıyla tahsil edildiğini, bir kısmının tahsilatının ise
devam ettiğini belirtmiştir. Mahkeme; tahsilatı yapılamayan alacakların aciz
vesikasına bağlanmadığını ve aciz vesikasına bağlanmayan alacağın tahsil
imkânının olup olmadığının kesinleşmemesi nedeniyle de karar tarihi itibariyle
alacağın davalılardan tahsil imkânı bulunmadığını açıklamıştır.
14. Davacı Banka kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 4.
Hukuk Dairesi (Daire) 25/1/2013 tarihinde kararı bozmuştur. Daire, Bankanın
asıl kredi borçluları ile birlikte kredilerin verilmesinde kusurları olduğunu
iddia ettiği davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere alacağı isteme
hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Daire; dava dışı kişiler hakkında devam
etmekte olan ceza davasının sonucunun araştırılması, kredilerin verilmesi
sırasındaki davalıların görevlerinin gözönüne alınması ve lüzumu hâlinde uzman
bilirkişi görüşüne de başvurularak davalıların kusurlarının araştırılıp bir
karara varılması gerektiğini açıklamıştır.
15. Mahkeme 30/12/2014 tarihinde bozma kararına uyarak
davayı kısmen kabul etmiştir. Mahkeme, davalılar hakkındaki ceza dosyasını
getirterek incelemiş ve kredilerin verilmesinden doğan zarardan sorumluluğa
ilişkin davalıların kusur durumunu gösterir bilirkişi raporu almıştır.
Bilirkişi raporundaki kusur ve hesaplamaları hükme esas alan Mahkeme,
kullandırılan krediler nedeniyle toplam 11.160,10 TL'nin başvurucu Yusuf Sönmez
ile birlikte bir kısım davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal
faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiştir.
Mahkeme, başvurucu Kenan Arslan yönünden bir hüküm kurmamıştır.
16. Mahkemenin kararı taraflarca temyiz edilmiştir. Daire
10/3/2016 tarihinde kararı bozmuştur. Daire bozma kararında; başvurucu Kenan
Arslan yönünden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamasını ve reddedilen kısım
için davalılar yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesini bozma nedeni olarak
göstermiş, tarafların sair temyiz itirazlarını ise reddetmiştir.
17. Mahkeme 7/12/2016 tarihinde Dairenin bozma kararına
uyarak yeniden hüküm tesis etmiştir. Mahkeme, başvurucu Yusuf Sönmez yönünden
bozma kararı olmadığından kısmen kabule ilişkin önceki hükmünü tekrardan kurmuş,
başvurucu Kenan Arslan yönünden davayı reddetmiş ve davanın reddedilen kısmı
için de davalılar lehine vekâlet ücretine hükmetmiştir. Davacı Banka 31/1/2017
tarihinde, başvurucular 27/1/2017 tarihinde kararı temyiz etmiştir.
18. Davacı Banka vekili 16/2/2017 tarihinde tüm tedbir ve
hacizlerin kaldırılmasını Mahkemeden talep etmiştir. Banka talep dilekçesinde;
davalıların sorumlu olduğu kredilerin ödendiğini ve Bankanın bir alacağının
kalmadığını ifade etmiştir. Başvurucular 17/2/2017 tarihinde sundukları dilekçe
ile Mahkemenin 22/9/1998 ve 6/10/1998 tarihlerinde verdiği ihtiyati haciz
kararlarının kaldırılmasını istemiştir. Başvurucular, Bankanın alacağının
kalmadığını ve on dokuz yıl süren davada tedbirin hak kaybını ziyadesiyle
uzatıp mağduriyete neden olduğunu belirtmiştir.
19. Mahkeme 20/2/2017 tarihindeki ek kararıyla 22/9/1998
ve 6/10/1998 tarihlerinde verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına
hükmetmiştir. Mahkeme ek kararında, ihtiyati tedbire konu koşulların
değiştiğini ve ihtiyati tedbir nedenlerinin ortadan kalktığını
belirtmiştir. Ek karar 24/2/2017 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ
edilmiştir.
20. Taraflarca temyiz edilmiş olan Mahkemenin 7/12/2016
tarihli kararı, Daire tarafından 27/4/2017 tarihinde onanmıştır.
21. Dairenin onama kararı 19/6/2017 tarihinde
başvuruculara tebliğ edilmiştir.
22. Başvurucular 18/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
23. İlgili hukuk için bkz. Hesna Funda Baltalı ve
Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196,
25/10/2018, §§ 23-39; İbrahim Geçer, B. No: 2014/19056, 19/2/2019, §§
17-31.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
24. Mahkemenin 18/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
25. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Bireysel başvurular sonrasında 31/7/2018 tarihli ve
30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı
Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair
Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
27. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi, yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya
da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
28. Anayasa Mahkemesi, yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine
ilişkin mevzuata önceki içtihadında yer vermiştir (Ferat Yüksel, B. No:
2014/13828, 12/9/2018, §§ 11-14).
29. Ferat Yüksel kararında Anayasa Mahkemesi
yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç
veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018
tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat
Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma,
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı
yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel,
§ 26).
30. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk
bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve
yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat
Yüksel, §§ 35, 36).
31. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
33. Başvurucular, yaklaşık on dokuz yıl haksız bir
şekilde ihtiyati haciz uygulandığını ve bu süreçte mal varlığından yararlanma
imkânlarının kısıtlandığını belirtmiştir. Başvurucular, yargılama süreci
nedeniyle kendilerine şüpheyle bakıldığını; hayatlarının kısıtlandığını ve
adaletin geciktiğini ifade etmiştir. Başvurucular bu iddialar kapsamında
mülkiyet, adil yargılanma, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakları ile çalışma ve sözleşme hürriyetlerinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucuların ihtiyati haczin uzun sürmesi kapsamında ileri sürdükleri
şikâyetler esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirdiğinden başvurucuların
tüm iddialarının mülkiyet hakkı bağlamında incelenmesi uygun görülmüştür.
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası
gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu
öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yapılması gerekir.
36. Başvuruya konu olayda; başvurucular aleyhine açılan
dava kapsamında başvurucu Yusuf Sönmez aleyhine 22/9/1998 tarihinde, başvurucu
Kenan Arslan aleyhine 6/10/1998 tarihinde ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
Mahkeme 7/12/2016 tarihinde başvurucu Yusuf Sönmez yönünden davayı kısmen kabul
etmiş, başvurucu Kenan Arslan yönünden ise davayı reddetmiştir. Karar
taraflarca temyiz edilmiştir. Bu arada Mahkemece başvurucuların mal varlığı
üzerindeki ihtiyati haciz tedbiri 20/2/2017 tarihinde kaldırılmış ve bu karar
24/2/2017 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir. Daire 27/4/2017
tarihinde Mahkeme kararını onamıştır. Başvurucular onama kararı sonrası
bireysel başvuruda bulunmuştur.
37. Başvurucular; ihtiyati haczin kaldırılması
kararının tebliğinden itibaren otuz gün içinde değil, Dairenin 27/4/2017
tarihindeki onama kararından sonra 18/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur. Buna karşın başvurucuların ihtiyati haczin kaldırılmasından sonra
bireysel başvuruda bulunmaları beklenecektir. Şöyle ki başvurucuların şikâyete
konu ettikleri ihtiyati haczin uzun sürmesi nedeniyle uğradıkları zararın
giderimine ilişkin herhangi bir hukuk yolu mevcut değildir (benzer yöndeki
değerlendirmeler için bkz. Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık
San. ve Tic. Ltd. Şti., §§ 60-63; İbrahim Geçer, §§ 47-49).
Dolaysısıyla başvurucular yönünden artık kaldırılmış bir ihtiyati haciz kararı
sonrasında nihai kararın beklenmesini gerektirir bir neden kalmamıştır.
38. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında; ihtiyati haczin
kaldırılmasına ilişkin ek kararın başvurucular vekiline tebliğ edildiği
24/2/2017 tarihinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması
gerekirken, bu süre geçtikten sonra 18/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunulduğu anlaşılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre
aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 18/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.