TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FEYZULLAH CANER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/31906)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Tuğba TUNA IŞIK
|
Başvurucu
|
:
|
Feyzullah CANER
|
Vekili
|
:
|
Av. İbrahim Fırat MİDAM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle
kararın icrası hakkının, parasal haklara ilişkin davada hukuka aykırı karar
verilmesi hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 7/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmeyeceğini
belirtmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube
Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapmaktayken Emniyet Genel Müdürlüğü
(İdare) tarafından 21/6/2012 tarihli Emniyet Hizmetleri Bomba Uzmanı Branşlı
Personel Yönergesi'nin "Branştan çıkarma" kenar başlıklı 12.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendi "Kesintisiz on iki (12) ay
süre ile branşı dışında çalışanlar" hükmü gereğince bomba uzmanı
branşından çıkarılmıştır.
8. Başvurucu, bomba uzmanı branşından çıkarılmasına
ilişkin işlemin iptali ve işlem sebebiyle yoksun kalınan parasal haklarının
tazmini talebiyle Ankara 6. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme
6/2/2017 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir.
9. Başvurucunun istinaf başvurusu sonucunda Ankara Bölge
İdare Mahkemesi Birinci Dava Dairesinin (Bölge İdare Mahkemesi) 21/6/2017
tarihli kararıyla bomba uzmanı branşından çıkarılmasına ilişkin işlemin
iptaline, parasal haklar yönünden ise davanın reddine kesin olmak üzere karar
verilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal
Dairesi Başkanlığında polis memuru unvanıyla bomba uzmanı olarak görev yaparken
Esentepe Şehit Erkan Ataman Polis Merkezine aynı unvanla atanmasına ilişkin
işlemin iptali talebiyle Ankara 11. İdare Mahkemesinde açtığı davada iptal
kararı verildiği, 12 ay süreyle branşı dışında çalışmasına ilişkin durumun başvurucuya
atfedilecek bir kusur olmadığı gerekçesiyle tesis edilen işlemin hukuka uygun
olmadığı, parasal hakların ödenebilmesi için ise mevzuatta fiilen çalışma
şartının aranmış olması sebebiyle parasal haklara ilişkin talebin reddedilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
10. Nihai karar başvurucuya 1/8/2017 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
11. Başvurucu 7/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
12. Başvurucunun uygulanmadığını ileri sürdüğü kararın
gereklerinin yerine getirilip getirilmediği ve başvurucu hakkında konuya
ilişkin olarak bir işlem yapılıp yapılmadığı hususlarında Anayasa Mahkemesince
idareden bilgi istenmiştir. İdare tarafından gönderilen 20/7/2020 tarihli yazı
ve eklerinde; bireysel başvuruya konu Bölge İdare Mahkemesi kararının 28/7/2017
tarihinde İdareye tebliğ edildiği, başvurucunun 23/8/2017 tarihinde mahkeme
kararı gereğince bomba imha uzmanı branşına aktarıldığı belirtilmiştir. Söz
konusu yazı ekinde Bölge idare Mahkemesi karının tebliğ edildiğine ilişkin
tebliğ alındısı ile başvurucunun bomba imha uzmanı branşına aktarıldığına
ilişkin işlemin bulunduğu görülmektedir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
13. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun "Kararların sonuçları" kenar başlıklı 28.
maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:
"Danıştay, bölge idare mahkemeleri,
idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin
kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya
eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden
başlayarak otuz günü geçemez."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 18/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kararın
İcrası Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, İdarenin Bölge İdare Mahkemesi kararını
uygulamadığı gerekçesiyle kararın icrası hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında;
herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun
doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına
alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı,
kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve
özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan
en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme
organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme
kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade
eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde
gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752,
26/6/2014, § 57).
17. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama
özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve
davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı
olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
18. Kararın icrası hakkı, mahkemeye erişim hakkı ve karar
hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme
hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305,
5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla
birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir
unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu
nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında
değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar
vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde
uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan
birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler
bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi
hâllerinde mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (benzer yönde
değerlendirmeler için Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).
19. Somut olayda başvurucu tarafından Bölge idare
Mahkemesinin iptal kararının İdare tarafından uygulanmamış olduğu iddia
edilmekteyse de İdarenin 20/7/2020 tarihli yazı ekinde (bkz. § 12) Bölge İdare
Mahkemesi kararının 28/7/2017 tarihinde İdareye tebliğ edildiği ve kararın 23/8/2017
tarihinde uygulandığı belirtilmiş olup başvuruya konu kararın 30 gün süre
içinde uygulandığı tespit edilmiştir.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kararın icrası
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Hakkaniyete
Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
21. Başvurucu; benzer bir davada parasal haklara ilişkin
talebi kabul eden idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf isteminin
Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedildiğini fakat kendisinin parasal
haklara ilişkin talebinin kabul edilmediğini, kararın hukuka aykırı olduğu
gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özünün parasal hak talebinin reddedilmesine
yönelik kararın sonucuna ilişkin olması nedeniyle iddiaların bir bütün olarak
hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi,
hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan
sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel
başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir
hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
24. Öte yandan benzer konularda ya da aynı hukuki metne
ilişkin olarak aynı derecedeki bağımsız yargı mercileri arasındaki yorum ve
içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde
kabul edilemeyeceği gibi derece mahkemeleri veya temyiz mercilerinin
uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki
yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde
kabul edilemez (Miraş Mümessillik İnş. Taah. Reklam. Paz. Yay. San. Tic.
A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 36).
25. Mahkeme içtihatlarındaki değişme yargı organlarının
takdir yetkisi kapsamında kalmakta olup böyle bir değişiklik özü itibarıyla
önceki çözümün tatminkâr bulunmaması anlamına gelir (aynı yöndeki Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı için bkz. S.S. Balıklıçeşme Beldesi Tarım
Kalkınma Kooperatifi ve diğerleri/Türkiye, B. No: 3573/05 … 17293/05, 30/11/2010,
§ 28). Ancak aynı hususta daha önce çıkan kararlardan farklı bir hüküm
kurulması hâlinde mahkemelerce, bu farklılaşmaya ilişkin makul bir açıklama
getirilmesi gerekmektedir (aynı yöndeki AİHM kararı için bkz.
Stoilkovska/Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, B. No: 29784/07,
18/7/2013, § 49).
26. Başvuruya konu somut olayda başvurucu, benzer davada
Bölge İdare Mahkemesinin parasal hakların kabulüne karar veren idare mahkemesi
kararını hukuka uygun bulurken başvurucunun parasal haklara ilişkin talebinin
Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedildiğini belirtmektedir.
27. Bölge İdare Mahkemesi başvurucuya parasal haklarının
ödenmesine karar verilebilmesi için mevzuatta fiilen çalışmanın arandığını
belirterek başvurucunun parasal hakka ilişkin talebinin reddine karar
vermiştir. Dosya kapsamında Bölge İdare Mahkemesi tarafından parasal hakların
ödenmesine ilişkin koşulun ne olduğu belirtilmiş, başvurucunun mevzuatta aranan
bu şartı gerçekleştirmediği ifade edilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi karanının temelsiz
ve keyfî olmadığı değerlendirilmiştir.
28. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar,
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan durumun da
bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 18/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.