TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEYİT CİNGÖZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/30916)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Ferhat
YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Seyit CİNGÖZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutuklu olarak ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun,
üvey annesi ile görüşme talebinin reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz
Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır.
9. Başvurucu, mevzuatta yer alan ziyaret edebilecek kişiler
arasında sayılmaması sebebiyle üvey annesi E.C. ile görüşememiştir.
10. Üvey annesiyle görüşmesine izin verilmeyen başvurucu Ceza
İnfaz Kurumunun bu uygulamasına yönelik şikâyet başvurusu Rize İnfaz
Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 8/5/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. İnfaz
Hâkimliği kararının gerekçesinde; başvurucunun silahlı terör örgütüne üyelik
suçlamasıyla tutuklu olarak kurumda bulunduğu, 23/7/2016 tarihli ve 29779
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 667 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararname'nin (667 sayılı KHK) 6. maddesi uyarınca sadece eşi, ikinci dereceye
kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından
ziyaret edilebileceği, üç kişilik ziyaretçi listesinin de bulunmadığı, böylece
üvey annesi ile görüşmesinin yasal mevzuat çerçevesinde mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
11. Başvurucunun bu karara karşı itirazı Rize Ağır Ceza
Mahkemesinin 12/6/2017 tarihli kararıyla işlemlerin usule ve kanuna uygun
olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.Bu
karar, başvurucuya 21/6/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 12/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
13. Başvurucunun, bireysel başvuruda bulunduktan sonra
27/08/2018 tarihli üç kişilik ziyaret talep formunda yer alan üvey annesi E.C.
ile 23/10/2018, 19/2/2019 ve 25/6/2019 tarihlerinde aylık açık görüş yaptığı
tespit edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
14. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlüyü
ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla
eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı
tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller
dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla
üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma
saatleri içinde ziyaret edilebilir. (Ek cümle: 24/1/2013-6411/9 md.) Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi bir saatten az,
üç saatten fazla olmamak üzere belirlenir.
(2)
Birinci fıkrada belirtilenler dışındaki kimselerin ziyaretine Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından yazılı olarak izin verilebilir.
(3)
Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı
ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."
15. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların
hakları" kenar başlıklı 114. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
"(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul
edebilirler. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma
evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından
tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar
koyabilir."
16. 667 sayılı KHK'nın "Soruşturma
ve kovuşturma işlemleri" kenar başlıklı 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü,
Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen
suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince;
...
e) Tutuklu olanlar, belgelendirilmesi
koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın
hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından ziyaret edilebilir. Adalet
Bakanlığı ile Cumhuriyet başsavcılığının yetkileri saklıdır. Tutuklular
telefonla haberleşme hakkından ancak onbeş günde bir
ve bu bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere
faydalanabilirler."
17. 7/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in
(Ziyaret Yönetmeliği) "Ziyaret
Edebilecekler" kenar başlıklı 9. maddesi şöyledir:
“Hükümlü
ve tutuklular; eşi, anne, babası, büyükanne ve büyükbabası, çocuğu, torunu,
kardeşi, gelini, damadı, kayınbiraderi, baldızı, yengesi, eniştesi, görümcesi,
kayınvalidesi, kayınpederi, kayınvalidesinin annesi ve babası, kayınpederinin
anne ve babası, eşinin başkasından olma çocuğu, büyükanne ve büyük babasının
anne ve babaları, torun çocuğu, kardeş çocuğu, eşi, amcası, halası, dayısı,
teyzesi ve bunların eşleri ile vasisi ve kayyımıyla görüşebilir.
(Değişik
fıkra:RG-28/07/2007-26596) (Değişik birinci
cümle:RG-6/11/2009-27398) Hükümlü ve tutuklular, birinci fıkrada sayılanlar
dışında kalan üç ziyaretçisinin adı ve soyadı ile bilmesi hâlinde adresini ceza
infaz kurumuna kabulünden ve kendisine bu hususun tebliğ edildiği tarihten
itibaren 60 gün içinde bildirir. Bu ziyaretçiler, ölüm, ağır hastalık, doğal
afet, hükümlü ve tutuklunun nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan
kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu hâller dışında
değiştirilemez. Ceza infaz kurumu yönetimince, gerekli görülmesi hâlinde
bildirilen ziyaretçiler hakkında, ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup
bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılır. Sakıncalı
görülenlere ziyaret izni verilmez ve yeni ziyaretçinin bildirilmesi istenir.
(Değişik
fıkra: RG-5/12/2018-30616)Aynı ceza infaz kurumu ya da
birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı
kurumlarda barındırılmakta olan hükümlü veya tutuklular, birinci fıkrada
sayılan kişilerden olmaları şartıyla bu Yönetmelik hükümleri kapsamında
Cumhuriyet başsavcılığının yazılı emri ile birbirleriyle görüşebilir.
Birinci ve ikinci fıkrada gösterilen
ziyaretçilerin, belirlenen ziyaret günü ve saatleri dışındaki ziyaretleri ile
birinci ve ikinci fıkrada sayılanlar dışında kalan kişilerin ziyaretlerine,
makul sebep bulunması halinde Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yazılı olarak
izin verilebilir. Bu hüküm, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlüler
hakkında uygulanmaz.”
B. Uluslararası Hukuk
18. İlgili uluslararası hukuk için bkz. Esra Aydın, B. No: 2016/57050, 3/7/2019,
§§ 34-41.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 10/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
20. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve
giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan
faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27) kararında
belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma
düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan
başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu; bir yaşından itibaren kendisini büyüten üvey
annesi E.C. ile görüşmesine izin verilmediğini, bu uygulama nedeniyle aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde; üvey annenin mevzuatta sayılan
kişilerden olmaması nedeniyle yapılan müdahalenin kanunilik unsurunu taşıdığı,
hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonucu olarak
sosyal ilişkilerinin kısıtlanmasının kaçınılmaz olduğu, bunun yanında ceza
infaz kurumunun gerek kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı
çerçevesinde, gerekse kurumda güvenliğin ve disiplinin sağlanması amaçlarıyla
hareket ettiği, bunun da Anayasa'nın 20. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 8. maddesi kapsamında meşru bir amaç taşıdığı
bildirilmiştir. Ayrıca, İnfaz Hâkimliği kararı ile anılan karara itiraz üzerine
verilen itirazın reddine ilişkin karardaki tespit ve sonuçların, yasanın
uygulanması niteliğinde olduğu; bu anlamda Anayasa'da yer alan hak ve
özgürlükleri ihlâl eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan
tarzda açık bir keyfilik içermediği belirtilmiştir.
24. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanda;
Bakanlığın görüşünü kabul etmediğini, bu haksız uygulama nedeniyle üvey
annesinin ve kendisinin mağdur olduğunu ifade etmiştir.
2. Değerlendirme
a. Uygulanabilirlik Yönünden
25. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği kararlarında Anayasa'daki aile kavramının 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk
Medeni Kanunu'ndaki karşılığı ile sınırlı olmayacak şekilde özerk yorumlanması
gerektiğini, aile hayatının hâlihazırda mevcut olan ve hakiki aile yaşamı
oluşturan fiilî, yakın ve şahsi bağların kurulduğu aile ilişkilerini koruduğunu
belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarında aile hayatının, kan bağıyla
kurulabileceği gibi hukuki ya da istisnai durumlarda fiilî yollarla da
gerçekleşebileceğini, kan veya evlatlık bağı olmamasına rağmen çocukların bakım
ve gözetimini üstlenerek her türlü ihtiyacında yanında bulunan kişilerle
çocuklar arasında belirli koşullar altında aile hayatı anlamında bir bağın
kurulduğunun kabul edilebileceğini vurgulamıştır. Ayrıca aile hayatından söz
edebilmek için birlikte yaşama
temel bir koşul olmakla birlikte fiilî bir aile
bağı oluşturacak kadar yeterli tutarlılık taşımak kaydıyla bazı
istisnai durumlarda da aile hayatının varlığından söz edilebilir (Murat Demir, B. No: 2015/7216, 27/3/2019, §§ 72-74; Dalga Eda Yıldırım ve Özgün Yıldırım, B. No: 2014/5974,
26/12/2017, § 70).
26. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; E.C.nin başvurucuya annelik yaptığı, bir yaşından itibaren
bakıp yetiştirdiği, küçük yaştan beri başvurucunun üvey annesi E.C. ile aile
ortamında yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucu ile üvey annesi E.C.
arasında aile hayatı anlamında fiilî, kişisel ve yakın bir bağın mevcut olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
b. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın
20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ...aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ...aile hayatının gizliliğine
dokunulamaz."
28. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ...için
gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, ...yüksek yararına açıkça aykırı
olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme
hakkına sahiptir..."
29. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların
özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda
tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve
tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu
idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam
ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında REC
(2006) 2 sayılı tavsiye kararlarında da hükümlü ve tutukluların aileleri, başka
kişiler ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileri tarafından ziyaret edilmelerine
izin verilmesi gerektiği belirtilmiştir (Mehmet
Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Söz konusu tavsiye
kararında, koşulların oluşması ve gerekli görülmesi hâlinde ziyaretlere
kısıtlamalar konulabileceği ancak bu tür kısıtlamaların kabul edilebilir asgari
bir iletişime imkân tanıyacak nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir.
30. 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinde "Hükümlüyü ziyaret" kenar
başlığı altında ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ziyaret
edilmelerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Anılan hükmün ilk fıkrasında
hükümlüleri kimlerin ziyaret edebileceği sayılmış ve sayılanlar dışında
hükümlünün üç kişilik ziyaretçi listesi verme hakkı bulunduğundan
bahsedilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise birinci fıkrada sayılı ve
hükümlünün verdiği üç kişilik ziyaretçi listesinde yer alan kişiler dışındaki
kimselerin ziyaretine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılı olarak izin
verilebileceği düzenlemesi yer almaktadır.
31. 667 sayılı KHK'nın 6. maddesinin (e) bendinde ise maddede
belirtilen suçlardan tutuklu olarak ceza infaz kurumunda bulunanların sadece
eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile vasisi
veya kayyumu tarafından ziyaret edilebileceği hükmü yer almaktadır.
32. Nihayet Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinde hükümlü ve
tutukluları ziyaret edebilecek kişilere ilişkin düzenleme yer almaktadır.
Maddenin ilk fıkrasında hükümlü ve tutukluları kimlerin ziyaret edebileceğine;
ikinci fıkrasında ise üç kişilik ziyaretçi listesinin verilme usulüne ilişkin
düzenleme yer almaktadır.
33. Bu bilgiler ışığında somut olayda tutuklu olarak kurumda
bulunan başvurucunun, ilk bakışta 667 sayılı KHK'nın anılan maddesinde yer
almaması nedeniyle üvey annesi ile görüşemeyeceği düşünülebilirse de üç kişilik
ziyaretçi listesinde üvey annesinin ismini Ceza İnfaz Kurumu idaresine
bildirmesinde hiçbir engel bulunmamaktadır. 667 sayılı KHK'nın 6. maddesinde
anılan suçlardan ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunanların kimler
tarafından ziyaret edilebileceği düzenlenmiş olup 5275 sayılı Kanun ve Ziyaret
Yönetmeliği'nde yer alan üç kişilik ziyaretçi listesi sunulmasına bir sınırlama
getirilmemiştir. Nitekim başvurucu, başvuru tarihinden sonra üç kişilik
ziyaretçi listesinde üvey annesinin ismini Ceza İnfaz Kurumu idaresine
bildirmiş ve üvey annesiyle görüşmüştür.
34. Bu itibarla başvurucunun başvuru tarihi itibarıyla ziyaretçi
listesinde üç kişinin adını sunmak için Ceza İnfaz Kurumu idaresine başvuru
olanağı varken ve İnfaz Hâkimliğince de bu yol gösterilmişken başvuruda
bulunmadığı anlaşılmaktadır.
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
36. Somut olayda, İnfaz Hâkimliğince başvurucunun şikâyetinin,
üvey annenin mevzuatta yer alan kişilerden olmaması ve başvurucunun üç kişilik
ziyaretçi listesi de bulunmaması gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Başvuru
tarihinden sonra düzenleyip Ceza İnfaz Kurumuna sunduğu üç kişilik ziyaretçi
listesinde üvey annesinin ismini veren başvurucunun üvey annesi ile görüştüğü
de tespit edilmiştir. Bu itibarla aile hayatına saygı hakkına yönelik bir
ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.