logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Kılıçelli [2.B.], B. No: 2017/31069, 30/9/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET KILIÇELLİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/31069)

 

Karar Tarihi: 30/9/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Volkan SEVTEKİN

Başvurucu

:

Ahmet KILIÇELLİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklunun ceza infaz kurumundan ailesinin yaşadığı yere yakın bir infaz kurumuna nakli ile bu konu hakkında bilgi talebine ilişkin dilekçesinin nakil şartlarını taşımadığı değerlendirilerek işleme konulmaması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/7/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL süreci, üçer aylık sürelerle uzatılarak 18/7/2018 tarihine kadar devam etmiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı ve OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.

10 Eski bir hâkim olan başvurucu, darbe teşebbüsü sonrasında yürütülen soruşturma sürecinde silahlı terör örgütü (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) üyesi olduğu gerekçesiyle İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/10/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış ve Silivri 6 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.

11. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) aracılığıyla Ceza İnfaz Kurumuna gönderdiği tutuklu nakilleri konulu 8/9/2016 tarihli yazısında, yargılama yeri ve suç nedeniyle bazı tutukluların başka kurumlara nakledildiğinin görüldüğü belirtilmiştir. Genel Müdürlük tarafından hazırlanan 5/6/2015 tarihli ve 167 No.lu Ceza İnfaz Kurumlarının Tahsisi, Nakil İşlemleri ve Diğer Hükümler Hakkında Genelge'nin (Genelge) "Suç ve yargılama yeri nedeniyle nakil" kenar başlıklı 18. maddesinin (13) numaralı fıkrasında tutukluların yargılanacakları mahkemeler belli olup duruşmaları için müzekkere gelinceye kadar bulundukları kapalı ceza infaz kurumunda barındırılmalarına devam edileceğinin açıkça belirtildiği vurgulanmıştır. Bu kapsamda soruşturma evrakı veya dava dosyasının görevsizlik veya yetkisizlik kararı ile iade edilen tutukluların yargılanacakları mahkemeler belli olmadan ve duruşmaları için müzekkere gelmeden Genelge'nin ilgili maddeleri uyarınca başka bir ceza infaz kurumuna nakillerinin yapılması hâlinde söz konusu naklin Genelge'ye aykırılık teşkil edeceği bildirilmiştir.

12. Başvurucu; Genel Müdürlüğe hitaben yazdığı 27/12/2016 tarihli dilekçesinde; İstanbul Adliyesinde görev yapmaktayken tutuklandığını, İstanbul'da bir yakınının bulunmadığını ve ailesinin açık/kapalı görüşlere gelme konusunda sıkıntı yaşadığını belirterek ailesinin yaşadığı Denizli'deki (olmadığı takdirde İzmir veya Antalya'daki) ceza infaz kurumuna naklinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise şartlarının bildirilmesi talebinde bulunmuştur.

13. Başvurucunun dilekçesi Ceza İnfaz Kurumu tarafından işleme konulmamıştır. Söz konusu dilekçenin alt kısmına yazılan derkenar ise şöyledir:

"İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanmışsınız. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 05/06/2015 tarihli ve 167 No.lu Genelgesinin 'Suç ve yargılama yeri nedeniyle nakil' başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrasında; 'Tutuklular öncelikle mahkemenin bulunduğu yerdeki kapalı ceza infaz kurumunda barındırılacaktır.' hükmü gereğince dilekçenize işlem yapılmamıştır."

14. Başvurucu bu defa Ceza İnfaz Kurumuna hitaben yazdığı 16/1/2017 tarihli dilekçesinde; Genel Müdürlüğe hitaben yazdığı dilekçesinin işleme konulmamış olması nedeniyle dilekçe hakkının engellendiğini, nakil konusunun ihtiyari olduğunu, dilekçesinde belirttiği gerekçelerin kabul görüp görmeyeceğinin belirlendikten sonra naklin gerçekleştirilebileceğini, bu nedenle dilekçesinin ekindeki yazısının Genel Müdürlüğe gönderilerek UYAP kayıt numarasının tarafına bildirilmesini istemiştir. Genel Müdürlüğe hitaben yazdığı ekli dilekçesinde ise babasının yakın zamanda trafik kazası geçirdiğinden ziyaretine gelmesinin sağlığı açısından sorun oluşturduğunu, annesi ve ablasının da İstanbul'a gelip sonrasında Silivri'ye gelmelerinin zorluklarını ifade etmiştir.

15. Ceza İnfaz Kurumunun 17/1/2017 tarihli yazısı ile başvurucunun dilekçesinin işlemsiz olarak iade edilmesine karar verildiği başvurucuya bildirilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucu hakkında devam eden soruşturma veya dava dosyasının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve mahkemeleri tarafından yürütüldüğü hatırlatılarak nakil talebinin Genelge'nin 18. maddesinin (1) numaralı fıkrasına aykırılık oluşturacağı açıklanmıştır.

16. Ceza İnfaz Kurumu kararının kaldırılması talebiyle başvurucunun yaptığı şikâyet başvurusu Silivri 1. İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 31/3/2017 tarihli kararı ile kabul edilmiştir. Kararda, başvurucunun talebinin dilekçe hakkının kullanılmasına yönelik olduğu vurgulanmış ve dilekçe hakkının kullanılmasını sağlamak amacıyla dilekçenin Genel Müdürlüğe gönderilmesine karar verildiği açıklanmıştır.

17. Başsavcılık anılan karara 10/4/2017 tarihinde itiraz etmiştir. İtirazda; Genel Müdürlüğün 8/9/2016 tarihli yazısına göre düzenleme dışı nakil yapılmamasına, aksi durumun Genelge'ye aykırı olacağına işaret edildiğinden başvurucunun dilekçesinin Genel Müdürlüğe gönderilmediği ve sebebi konusunda bilgilendirme yapıldığı belirtilmiştir. Aksi durumun lüzumsuz yazışmalarla Genel Müdürlüğün meşguliyetine yol açacağı gibi Ceza İnfaz Kurumunun işleyişini de yavaşlatacağı ifade edilmiştir. Bu nedenlerle Genel Müdürlükçe işleme alınması söz konusu olmayan dilekçenin gönderilmesi yönünde karar verilmesinin düzenlemeyle çelişmesi dolayısıyla İnfaz Hâkimliğinin kararının kaldırılması talebinde bulunulmuştur.

18. Başsavcılığın itirazı, Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 1/6/2017 tarihli kararı ile kabul edilmiş ve İnfaz Hâkimliğinin kararının kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun dilekçesinin öncelikle Ceza İnfaz Kurumunca değerlendirilerek şartları taşıyorsa Genel Müdürlüğe gönderilmesi ve açıkça şartları taşımaması hâlinde gönderilmemesi uygulamasında hukuka aykırılık bulunmaması nedeniyle itirazın kabulüne karar verildiği açıklanmıştır.

19. Nihai karar 22/6/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

20. Başvurucu 24/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelerden; başvurucu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 18/4/2017 tarihli iddianamesi ile kamu davasının açıldığı, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada başvurucunun savunmasının alındığı 8/11/2017 tarihli ilk duruşmasında tahliyesine karar verildiği ve başvurunun inceleme tarihi itibarıyla yargılamanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.

22. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 18/12/2019 tarihli yazısı ile başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu kaldığı sürede yaptığı tüm görüşlere ilişkin bilgi ve belgeler talep edilmiştir. 19/12/2019 tarihli cevap yazısından başvurucunun tutuklu olarak barındırıldığı 18/10/2016 ile 8/11/2017 tarihleri arasında beş kez açık görüş hakkından yararlandığı ancak kapalı görüş yapmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun bu süre içinde aile fertleriyle (annesi, babası ve kardeşi) 28/10/2016, 24/4/2017, 26/6/2017, 4/9/2017 ve 23/10/2017 tarihlerinde açık görüş; iki haftada bir telefonla haberleşme hakkını kullandığı anlaşılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

23. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un "Hükümlüyü ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir. ...

...

 (3) Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."

24. 5275 sayılı Kanun’un "Kendi istekleri ile nakil" kenar başlıklı 54. maddesi şu şekildedir:

"(1) Hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri için;

a) Gitmek istedikleri kurumlardan durumlarına uygun en az üç yeri belirten bir dilekçe vermeleri,

b) Nakil giderlerini peşin olarak ödemeyi kabul etmeleri,

c) Koşullu salıverilmelerine beş aydan az süre kalmamış olması,

d) İyi hâl göstermeleri, disiplin cezası almamış veya kaldırılmış olması,

e) İstekte bulunulan kurumda yer, kapsama gücü ve sınıfının uygun bulunması ve tutukevi olmaması,

f) Mahkûmiyet sürelerine uygun hükümlülerin barındırıldığı bir kurum olması,

g) Daha önce disiplin nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıkları kurum olmaması,

Gerekir. (Ek cümle: 24/1/2013-6411/7 md.) Çocuk hükümlüler bakımından bu fıkranın (b) bendi uygulanmaz.

 (2) Bu hükümlüler nakledildikleri kurumlarda, eğitim öğretim veya hastalık nedeniyle nakil hariç, bir yıl kalmak zorundadırlar. Çocuklar bakımından bu süre altı ay olarak uygulanır."

25. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların yükümlülükleri" kenar başlıklı 116. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şu şekildedir:

"Bu Kanunun;... nakiller, disiplin nedeniyle nakil, zorunlu nedenlerle nakil, hastalık nedeniyle nakil, nakillerde alınacak tedbirler,... konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ 62, 66 ilâ 76 ve 78 ila 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir."

26. 5275 sayılı Kanun gereğince Genel Müdürlük tarafından hazırlanan Genelge'nin "Suç ve Yargılama Yeri Nedeniyle Nakil" başlıklı 18. maddesinin (1) ve (13) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Tutuklular, öncelikle yargılandıkları mahkemenin bulunduğu yerdeki kapalı ceza infaz kuramlarında, bu yerde kapalı ceza infaz kurumu bulunmuyor ise suçları itibariyle konumlarına uygun en yakın kapalı ceza infaz kurumlarında barındırılacaktır.

 (13) Haklarındaki soruşturma evrakı veya dava dosyasının görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilerek yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına veya mahkemelere gönderilmesi halinde tutuklular yargılanacakları mahkeme belli olup, duruşmaları için müzekkere gelinceye kadar bulundukları kapalı ceza infaz kuramımda barındırılacaktır.

Ancak; ağır ceza mahkemelerinin görevine giren suçlardan tutuklu olup, müdürlük teşkilatı bulunmayan kapalı ceza infaz kuramımda bulunanlar derhal bağlı ağır ceza merkezi kapalı ceza infaz kurumuna nakledilecektir."

B. Uluslararası Hukuk

27. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."

28. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre özel hayat, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini geliştirme hakkı anlamında bir özel hayatı güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 45; Oleksandr Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, § 29).

29. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular, Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2) [BD], B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69).

30. AİHM'e göre suçun mahiyeti haklı gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir ceza infaz kurumu rejimine veya sınırlayıcı ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, § 123).

31. AİHM'e göre hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2), B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61; Ouinas/Fransa (k.k.), B. No: 13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya, B. No: 48666/99, 17/7/2007, § 127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve düzensizliğinin önlenmesi için güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da haklı bir gerekçeye dayanmalıdır (Gülmez/Türkiye, B. No: 16330/02, 20/5/2008, § 46).

32. Federal Alman Anayasa Mahkemesinin bir kararında; aileyle uzun görüşe izin verilmemesi şeklindeki ceza infaz kurumu kararına yapılan itirazda, Mahkemenin geçici hukuki koruma tedbiriyle ilgili olarak kurumun kararına ilişkin gerekçeleri belirleme yükümlülüğünü standartlaştırmaktan kaçınılmıştır. Bir mahkeme kararının, itiraza konu yasa uygulaması ya da onun için kullanılan prosedür kusurlu olsa bile keyfîlik yasağını ihlal etmeyeceği belirtilmiştir. Ancak buna ek olarak verilen kararın bariz bir şekilde açık hukuk kurallarına aykırı olmaması ve keyfî değerlendirmelere dayanmaması gerektiği vurgulanmıştır (Federal Alman Anayasa Mahkemesi, 2 BvR 2530-31/16, 21/12/2016).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

33. Mahkemenin 30/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

34. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

35. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

36. Başvurucu, nakil talebiyle ilgili dilekçesinin işleme konulmayarak Genel Müdürlüğe gönderilmemesi nedeniyle dilekçe hakkı ve bilgi edinme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

37. Bakanlık görüşünde; ilgili mevzuat hükümlerine değinildikten sonra, hükümlülere yönelik 5275 sayılı Kanun'un 54. maddesinde yer alan "Kendi istekleri ile nakil" düzenlemesinin aynı Kanun'un 116. maddesince tutuklular hakkında da uygulanacağı belirtilmediğinden başvurucunun kendi isteği ile naklini mümkün kılan bir düzenlemenin mevcut olmadığı, başka bir ifade ile nakil talebi tarihinde tutuklu bulunan başvurucunun hükümlülere yönelik olan isteğe bağlı nakil hükmü açısından kapsam dışı bırakıldığı vurgulanmıştır. Öte yandan Ceza İnfaz Kurumunun düzeni, disiplini, güvenliği ve yönetimi hususlarındaki değerlendirme ve takdir hakkının mevzuat hükümleri kapsamında somut olayın özelliklerine göre infaz kurumu ve mahkemelere bırakıldığı kanaatinde olunduğu ifade edilmiştir.

2. Değerlendirme

38. Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz..."

39. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" kenar başlıklı 40. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir."

40. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Aile, Türk toplumunun temelidir ...

Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar..."

41. Anayasa'nın "Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı" kenar başlıklı 74. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilgili kısmı şu şekildedir:

"Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.

...

Herkes, bilgi edinme ... hakkına sahiptir. ... "

42. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

43. Kişilerin kamu makamlarına seslerini duyurabilmeleri amacına hizmet eden dilekçe hakkı, hak arama özgürlüğünün en önemli araçlarından biridir. Bu anlamda kişilerin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme yollarından biri olarak hak arama özgürlüğünün işlerlik kazanması, korunması ve sağlanması bakımından önemli bir role sahiptir (Hasan Ercan, B. No: 2015/54, 12/11/2019, § 41). Bununla birlikte demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin kendileri veya faaliyet alanlarıyla ilgili konularda bilgi edinme hak ve özgürlüğü bulunmaktadır. Bilgi edinme hakkı demokratik toplum düzeninin ve hukukun üstünlüğünün gereklerindendir. Dolayısıyla dilekçe hakkı ile sıkı sıkıya bağlı bulunan bilgi edinme hakkı insan hakları ve temel özgürlüklerin ayrılmaz bir parçasıdır.

44. Öte yandan Anayasa'nın 74. maddesinde düzenlenen "Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı" Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokollerden herhangi birinin kapsamına girmemektedir.

45. Ancak başvurucunun dilekçe ve bilgi edinme hakkının ihlali iddiasına konu şikâyetinin özü, ailesinin yaşadığı yere yakın olan bir infaz kurumuna naklinin gerçekleştirilmemesidir. Bu kapsamda, başvurucunun bulunduğu Ceza İnfaz Kurumundan ailesinin yaşadığı yerdeki ceza infaz kurumuna nakil talebi hakkındaki dilekçesinin nakil şartlarını taşımadığı gerekçesiyle işleme konulmaması üzerine ailesiyle açık/kapalı görüş imkânının zorlaştırıldığı -kısıtlandığı- iddiasına ilişkin başvurusu aile hayatına saygı hakkı yönünden incelenmiştir.

46. Bunun yanında başvurucu, nakil ile ilgili dilekçesini Genel Müdürlüğe hitaben yazdığından talebiyle ilgili sadece bu makam tarafından karar verilebileceği iddiasında bulunmuştur. Başvurucunun dilekçesi hakkında Ceza İnfaz Kurumu tarafından Genel Müdürlük Genelgesi değerlendirilerek karar verilmiştir. Bu karara karşı başvurucunun şikâyet ve itirazlarını yetkili mahkemelerde etkili şekilde dile getirdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla etkili başvuru hakkı yönünden bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

47. Aile hayatına saygı hakkı kapsamında, tutuklu ya da hükümlünün aile hayatını sürdürmesini sağlamaya yönelik olarak devletin üstlenmesi gereken birtakım yükümlülükler ortaya çıkabilir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, somut olayın koşullarına göre tedbirler alınmasını ya da edimde bulunulmasını gerekli kılabilir. Bu anlamda pozitif yükümlülüklerin gereklerinin her olayın kendine özgü koşullarına göre değişiklik gösterebileceği kuşkusuzdur.

48. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir.

49. Devletin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da -belirtildiği üzere- hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve mahpusların ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019, § 54).

50. Öncelikle belirtilmelidir ki somut olayda başvurucunun aile fertleriyle görüştürülmesinin engellendiğine ilişkin herhangi bir iddiası bulunmamaktadır. Başvurucunun şikâyeti, Ceza İnfaz Kurumunun ailesinin yaşadığı yerden uzak olması nedeniyle ziyaretine gelme konusunda ailesinin sıkıntı yaşadığını belirterek nakil talebine ilişkin dilekçesinin, nakil şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle Genel Müdürlüğe gönderilmemesi ve bunun sonucunda ailesini daha sık göremediği iddiasına dayanmaktadır.

51. Başvurucunun Genel Müdürlüğe göndermek istediği dilekçesi, Genel Müdürlük tarafından yazılan 8/9/2016 tarihli ve tutuklu nakilleri konulu yazı kapsamında değerlendirilerek Ceza İnfaz Kurumu tarafından dilekçenin işlemsiz olarak başvurucuya iadesine -Genel Müdürlüğe gönderilmemesine- karar verilmiştir. Söz konusu kararda, başvurucu hakkındaki devam eden soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğü -henüz başvurucunun yargılanacağı mahkemenin belli olmadığı- gerekçesiyle nakil talebinin Genel Müdürlük Genelgesi'ne aykırı bulunduğu tespit edilerek dilekçe hakkında işlem yapılmadığı bildirilmiştir (bkz. §§ 11-15). Öte yandan İnfaz Hâkimliği dilekçe hakkının kullanılmasını sağlamak amacıyla başvurucunun dilekçesinin Genel Müdürlüğe gönderilmesine karar vermişse de Başsavcılığın itirazını inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun dilekçesinin öncelikle Ceza İnfaz Kurumunca değerlendirilmesi ve şartları taşıması hâlinde Genel Müdürlüğe gönderilmesi uygulamasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmiştir (bkz. §§ 16-18).

52. Diğer yandan ilgili mevzuat uyarınca hükümlülere yönelik olan isteğe bağlı nakil düzenlemesinin tutuklular yönünden kapsam dışı bırakıldığı anlaşılmakla birlikte (bkz. §§ 24-26) tutuklu olarak bulunan başvurucunun nakil talebi Genelge'nin "Suç ve Yargılama Yeri Nedeniyle Nakil" başlıklı 18. maddesinde belirtilen hükümler doğrultusunda değerlendirilmiştir. Bu kapsamda "...tutukluların yargılanacakları mahkemeler belli olup, duruşmaları için müzekkere gelinceye kadar bulundukları kapalı ceza infaz kurumunda barındırılacaktır" şeklindeki ceza muhakemesi hukukunda duruşmanın doğrudan doğruya olması (yüz yüzelik) ilkesine uygun olan düzenlemenin geçici nitelikte olduğu, bir başka ifade ile mahkemesi belli olup tutuklunun savunmasının alındığı duruşmadan sonra yeniden nakil talebinde bulunma imkânını ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

53. Somut olayın tüm koşulları birlikte değerlendirildiğinde ailesiyle görüşme hakkından yararlanan ve yakınlarıyla olan ilişkisinin sürdürülmesi engellenmeyen başvurucunun ileri sürdüğü hususlar, idari ve yargısal süreçlerde kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların gerisinde kalınmayacak şekilde değerlendirilmiştir. Somut olay bağlamında başvurucunun tutuklu kaldığı dönemde suç ve yargılama yeri dışında ailesinin yaşadığı yerdeki infaz kurumuna nakli hususunda devlete üstlendiği yükümlülükten daha fazla bir pozitif yükümlülük yüklenemeyeceği de açıktır.

54. Kaldı ki dilekçesinin işleme konulmamasının nedeninin ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanarak başvurucunun bilgilendirildiği dikkate alındığında söz konusu uygulamanın adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği anlaşılmış, açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

55. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkı yönünden herhangi bir ihlal tespit edilmediğinden başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 30/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ahmet Kılıçelli [2.B.], B. No: 2017/31069, 30/9/2020, § …)
   
Başvuru Adı AHMET KILIÇELLİ
Başvuru No 2017/31069
Başvuru Tarihi 24/7/2017
Karar Tarihi 30/9/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklunun ceza infaz kurumundan ailesinin yaşadığı yere yakın bir infaz kurumuna nakli ile bu konu hakkında bilgi talebine ilişkin dilekçesinin nakil şartlarını taşımadığı değerlendirilerek işleme konulmaması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 83
54
116
Genelge Adalet Bakanlığı’nın Ceza İnfaz Kurumlarının Tahsisi, Nakil İşlemleri ve Diğer Hükümler Hakkında Genelge 18
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi