TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HACI İBRAHİM PALA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/31345)
Karar Tarihi: 11/3/2020
Başkan
:
Recep KÖMÜRCÜ
Üyeler
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Mahmut ALTIN
Başvurucular
1. Hacı İbrahim PALA
2. Mamure PALA
3. Mehmet PALA
4. Muzaffer PALA
5. Zeynep PALA
6. Möhübe PALA
Vekili
Av. İbrahim Hakkı BOZAT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırılan taşınmaza ilişkin kamu yararının ortadan kalkmasına rağmen taşınmazın eski malike iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Uyuşmazlığın Arka Planı
8. İstanbul'un Bakırköy ilçesine bağlı Mahmutbey köyünde bulunan ve başvuruculara ait olan 999 parsel sayılı taşınmaz hakkında, 2/12/1985 tarihinde Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü (AOGM) tarafından kamulaştırma kararı alınmıştır.
9. Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/12/1987 tarihli kararıyla anılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile AOGM adına tesciline karar verilmiş ve taşınmaz 23/11/1988 tarihinde AOGM adına tescil edilmiştir.
10. Başvuru konusu taşınmaz AOGM tarafından 18/8/1989 ve 11/12/1991 tarihlerinde S.S. İstanbul Toptan Ticaret Depolama ve Küçük Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifine (İSTOÇ) satılmıştır.
B. Kamulaştırma İşleminin İptali Davası Süreci
11. Başvurucular tarafından 1986 yılında İstanbul 4. İdare Mahkemesinde açılan kamulaştırma işleminin iptali davası 21/3/1989 tarihinde reddedilmiştir. Temyiz edilen karar 13/6/1990 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesince onanmıştır.
C. Kamulaştırma Bedelinin Arttırılması Davası Süreci
12. Başvurucular tarafından 5/9/1990 tarihinde Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kamulaştırma bedelinin arttırılması davasında 24/10/1996 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. AOGM tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 3/6/1997 tarihinde onanmış ve aynı Daire tarafından 13/10/1997 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
D. Kamulaştırılan Taşınmazın Geri Alınmasına İlişkin İlk Dava Süreci
13. Başvurucular tarafından 26/12/1995 tarihinde Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmazın geri alınması davası açılmıştır. 10/10/1996 tarihinde bu davanın da reddine karar verilmiştir. Başvurucular tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 3/6/1997 tarihinde onanmıştır.
E. Kamulaştırılan Taşınmazın Geri Alınmasına İlişkin Başvuru Konusu Dava Süreci
14. Başvurucular tarafından 15/12/2014 tarihinde Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) taşınmazın kamulaştırma amacına aykırı kullanıldığı iddiasıyla iadesi veya bedelinin tazmini davası açmıştır. Mahkemece 12/11/2015 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.
15. Kararın gerekçesinde, taşınmazların kamulaştırma amacı dışında tasarruf edilmesi hâlinde önceki mal sahibi veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir hak, bedel veya tazminat talebinde bulunulamayacağı ifade edilmiştir. Ayrıca önceki mahkeme kararları ile bu hususta kesin hüküm şartlarının da oluştuğu belirtilmiştir.
16. Başvurucular tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 6/6/2017 tarihinde onanmıştır.
17. Nihai karar 11/7/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucular 1/8/2017 tarihinde başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 11/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucu Möhübe Pala Yönünden
20. Başvurunun incelemesi devam ederken başvurucunun 3/7/2018 tarihinde öldüğü, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla incelenen nüfus kayıtlarından anlaşılmıştır.
21. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılması hâlinde başvurunun düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması, temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.
22. Başvuru tarihinden sonra ölen başvurucunun mirasçılarının makul bir süre içinde başvuruyu devam ettirme yönünde iradelerini Anayasa Mahkemesine bildirmemeleri hâlinde anılan İçtüzük hükümleri uyarınca başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılabilir (Asya Oktay ve diğerleri, B. No: 2014/3549, 22/3/2017, §§ 18-21). Somut olayda başvuruculardan Möhübe Pala, başvuru tarihinden sonra 3/7/2018 tarihinde ölmüş, ancak mirasçıları makul bir süre içinde başvuruya devam etme yönünde iradelerini bildirmemişlerdir. Başvurunun incelenmesine devam etmeyi gerekli kılan ve İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen nedenlerden biri de bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurucu Möhübe Pala yönünden başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer Başvurucular Yönünden
1. Başvurucuların İddiaları
24. Başvurucular, AOGM tarafından kamulaştırılan taşınmazın İSTOÇ'a satılması nedeniyle kamulaştırma amacının ortadan kalktığını belirtmişlerdir. Başvurucular kamu yararının ortadan kalkması sebebiyle bahsi geçen taşınmazın kendilerine iade edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Genel İlkeler
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıç tarihi 23/9/2012 olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
26. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin doğru olarak belirlenebilmesi için kesinleşen nihai işlem ve kararın tarihinin yanı sıra gerçekleştiği iddia edilen müdahalenin zamanının da doğru tespit edilmesi gerekir. Bu tespit yapılırken müdahaleyi oluşturan olaylar ve ihlal edildiği iddia edilen hakkın kapsamı birlikte değerlendirilmelidir (Agavni Mari Hazaryan ve diğerleri, B. No: 2014/4715, 15/6/2016, § 100; başka bir hak ile ilgili olmakla birlikte ilgisi nedeniyle bkz. Zeycan Yedigöl [GK], B. No: 2013/1566, 10/12/2015, § 31).
27. Mülkiyetten yoksun bırakma şeklindeki mülkiyet hakkına yapılan müdahaleler kural olarak anlık eylemler olup sürekli bir müdahale oluşturmaz (Agavni Mari Hazaryan ve diğerleri, § 114). Ancak bu kuralın bir istinası ise mevzuatta yeni bir başvuru yolunun bulunması ve bu başvuru yolunun zaman bakımından yetki alanında devam etmesi durumudur (benzer yöndeki karar için bkz. Emin Acar, B. No: 2014/333, 4/10/2017, § 55).
28. Anayasa Mahkemesi, taşınmazın tapusunun orman olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi üzerine yapılan bir başvuruda mülkiyetten yoksun bırakmaya yol açan yargı kararının 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlaline yönelik başvuruyu zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Nurdan Sesiz, B. No: 2012/317, 16/4/2013, §§ 21-23).
29. Yine Agavni Mari Hazaryan ve diğerleri başvurusunda başvurucuların uyuşmazlık konusu taşınmazın mülkiyetini 1958 yılında kaybettiklerine ve 1975 yılında bu işleme karşı açtıkları davanın da reddedildiğine vurgu yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi bu sebeple başvurucuların mülkiyet hakkına konu ettikleri taşınmazla hukuki ilişkilerinin Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları incelemeye başladığı 23/9/2012 tarihinden kırk bir yıl önce kesilmiş olduğu ve daha sonra açtıkları davanın ise etkili ve başarı şansı sunan yeni bir hukuk yolu olmadığı gerekçeleriyle mülkiyet hakkına yönelik şikâyetin zaman bakımından yetkisi dışında kaldığı sonucuna varmıştır (Agavni Mari Hazaryan ve diğerleri, §§ 118-120).
30. Emine Görgülü (B. No: 2014/5871, 6/7/2017) başvurusunda da başvurucu, vakıf evladı olduğunun tespiti ve vakfa mütevelli olarak atanması talebinin reddedilmesinden yakınmıştır. Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden başvuruya konu mülhak vakfın mazbut vakıflar arasına alınmasına ilişkin sürenin fiilen 30/11/1965 tarihinde sona erdiğine işaret etmiştir. Sonuç olarak başvurucunun vakfa yönetici olarak atanma talebine ilişkin hukuk yolunun da başarı şansı bulunan, etkin bir başvuru yolu olmadığı vurgulayarak başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Emine Görgülü, §§ 31-54).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
31. Somut olayda başvuru 15/12/1987 tarihinde çevre düzeni planında toptan ticaret depolama ve küçük sanayi toplu işyeri gelişme alanı olarak ayrılan alan içinde kalan başvuru konusu taşınmaz AOGM tarafından kamulaştırılmış; 18/8/1989 ve 11/12/1991 tarihlerinde de İSTOÇ'a satılmıştır. Başvurucular tarafından kamulaştırma işleminin iptali talebiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.Ardından başvurucular tarafından kamulaştırma bedelinin arttırılması talebiyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Daha sonra 26/12/1995 tarihinde taşınmazın kamulaştırma amacına aykırı kullanıldığı gerekçesiyle geri verilmesi talebiyle açılan dava reddedilmiş ve karar 13/10/1997 tarihinde karar düzeltme talebinin reddedilmesiyle kesinleşmiştir. Son olarak yine taşınmazın kamulaştırma amacına aykırı kullanıldığı iddiasıyla iadesi veya bedelinin tazmini talebiyle açılan dava da reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde kamulaştırılan taşınmazlar üzerinde daha sonra hak sahipleri tarafından hak ve tazminat talebinde bulunulamayacağı ifade edilmiştir. Ayrıca 13/10/1997'de kesinleşen ilk davanın kesin hüküm oluşturduğu da belirtilmiştir.
32. Buna göre başvurucuların 26/12/1995 tarihinde açtığı davanın reddedilmesinden sonra aynı taleple ikinci kez taşınmazın iadesi veya bedel tazmini davasıyla yargı yoluna gitmiş olmalarının idari ve yargısal yolları canlandırmaya yönelik olduğu kabul edilmelidir. 6216 sayılı Kanun ve İçtüzük'ün hükümleri daha önce tamamlanmış olan bir sürece yönelik yeni bir başvuru hakkı imkânı tanımamaktadır.
33. Sonuç olarak başvurucuların mülkiyet hakkının ihlali iddiasına temel teşkil eden 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 22. ve 23. maddelerine istinaden taşınmazın iadesi talebine ilişkin sürecin Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce sona erdiği anlaşılmaktadır.
34. Başvurucular, taşınmazın iade talebi bu şekilde sonuçlandıktan sonra 2942 sayılı Kanun'un 22. ve 23. maddeleri kapsamında yeniden talepte bulunmuş ise de derece mahkemelerince söz konusu sürecin kesinleştiği gözetilerek dava reddedilmiştir. Dolayısıyla bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012 tarihinden sonra başvurulması sonucu verilen ret kararı üzerine yapılan bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi kapsamında olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Möhübe Pala yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
B. Diğer başvurucular yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 11/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.