TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OSMAN NURİ KURT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/33011)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Osman Nuri KURT
|
Vekili
|
:
|
Av. Ömer Faruk SUNGUR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, faaliyetin katma değer vergisinden istisna
tutulmasına rağmen tarhiyat yapılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin belirgin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
A. Uyuşmazlığın Arka
Planı
8. Başvurucu, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Halide Edip Adıvar
Ortaokulu Okul Aile Birliği (Birlik) ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca okulda
bulunan kantinin işletmecisidir.
9. Başvurucu ve Birlik arasında yapılan sözleşmenin 17.
maddesinde toplam kira bedelinin hangi oranlarda Mal Müdürlüğü, İl ve İlçe
Millî Eğitim Müdürlükleri ile Birlik hesabına yatırılacağı açıkça
düzenlenmiştir.
10. Ankara Vergi Dairesinin talebi üzerine başvurucu 2017/2
dönemi için 3/3/2017 tarihinde katma değer vergisi (KDV) beyannamesini
vermiştir. Başvurucu 16/3/2017 tarihinde ihtirazi kaydını içeren düzeltme
beyannamesini sunmuştur.
11. Ankara Vergi Dairesi, 2017 yılı Şubat ayı dönemi için sunmuş
olduğu beyanname uyarınca 3/3/2017 tarihinde başvurucuya toplam 2.222,70 TL KDV
tahakkukunda bulunmuştur.
B. Bireysel Başvuruya
Konu Yargılama Süreci
12. Başvurucu 25/3/2017 tarihinde yapılan tahakkuk işleminin
iptali için Ankara 1. Vergi Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu;
dava dilekçesinde, sürdürmüş olduğu faaliyetin KDV istisnalarından birini
oluşturduğunu, idarenin yapmış olduğu işlemin kanuni bir dayanağının
bulunmadığını ve bu hususun yargı kararlarıyla birçok kez ortaya konulduğunu
iddia etmiştir.
13. Mahkeme 29/6/2017 tarihinde, istinaf yolu kapalı olmak üzere
davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde; başvurucunun
3/3/2017 tarihli beyannameyi ihtirazi kayıt koymaksızın verdiği, KDV'nin bu
beyanname uyarınca tarh edildiği, pişmanlık hükümlerine göre ihtirazi kayıt
konulmak amacıyla pişmanlık beyannamesi düzenlenmeyeceği ve mükelleflerin beyan
ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava
açamayacakları hususlarına yer verilmiştir.
14. Nihai karar 27/7/2017 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 25/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, okul içinde bulunan ve Birlikten kiralamış olduğu
kantinin 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17.
maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendinde öngörülen istisnalar kapsamında
iktisadi işletme olarak kabul edilemeyeceğini ve bu hususun Danıştay ve
Yargıtay kararlarında açıkça belirtilmiş olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu,
3065 sayılı Kanun'daki açık düzenleme ve yargısal içtihatlara rağmen kira
bedelinden sorumlu tutularak beyanname vermek zorunda bırakılmasının ve
tarhiyatın iptali amacıyla açmış olduğu davanın reddedilmesinin eşitlik ilkesi
ile mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının mülkiyet hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında, anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
20. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek
nitelikte olsa bile kanunda belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez
bulunabilecektir (K.V. [GK], B.
No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).
21. Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların
kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür: Anayasal önem olarak adlandırılabilecek
olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise
başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır
(K.V., § 57).
22. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma
unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce
yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte
Anayasa Mahkemesi, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili
hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden
yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun
anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir(K.V., § 63).
23. Anayasa’nın uygulanması açısından önem taşıma unsurunda ise
başvurunun Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından önem taşıdığının
söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli bir meseleye
ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı olması ve bu
farklılığın da önemli olması gerekir (K.V.,
§ 64).
24. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun içinde
bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları
dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi
tarafından değerlendirilir (K.V.,
§§ 66, 67).
25. Somut olayda başvurucu, Kanuna ve yargısal içtihatlara göre
adına vergi tahakkuk ettirilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.
26. Süresinden sonra verilen beyannamenin dava konusu
edilememesiyle ilgili mesele Arbay Petrol
Gıda Turizm Taşımacılık Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ve Arbay Turizm Taşımacılık
İthalat İhracat İnşaat ve Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
([GK], B. No: 2015/15100, 27/2/2019) kararında tartışılmış ve içtihada
bağlanmıştır.
27. Başvurucu açısından önem taşıyan husus, tahakkuk ettirilen
vergiyi ödeyecek olmasıdır. Ödenecek vergi nedeniyle başvurucunun içinde
bulunduğu kişisel koşullara göre kendisine
ciddi anlamda zarar verdiği ve kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda
herhangi bir açıklamasının olmadığı da gözetildiğinde önemli bir zarar olduğu
kanaatine ulaşılamamıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın yorumlanması ve
uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da önemli bir zarara
uğramadığı sonucuna varıldığından anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğu
anlaşılan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun anayasal ve kişisel
önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.