TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KÜRŞAT OĞUZ YAYKAŞLI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/34297)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Zeynep KARAKOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Kürşat Oğuz YAYKAŞLI
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, yargılama devam ederken kamu görevinden ihraç
edilme sebebiyle davanın konusunun kalmadığından bahisle uyuşmazlığın esasına
yönelik talebin karara bağlanmasının engellenmesi nedeniyle karar hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 29/8/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp
Fakültesi Temel Bilimler Bölümünde tıbbi biyokimya uzmanlığı alanında doçent
unvanı ile yardımcı doçent kadrosunda öğretim üyesi olarak görev yapmakta iken
4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında Afşin Sağlık
Yüksekokulunda görevlendirilmiştir.
10. Başvurucu, görevlendirilmesine ilişkin 7/3/2016
tarihli işlemin iptali istemiyleKahramanmaraş İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava
açmıştır. Mahkeme 9/11/2016 tarihli kararıyla dava konusu işlemin geçici
görevlendirmeden ziyade süreklilik arz eden bir durumun oluşmasına sebep olması
ve bu durumun memur için asıl olanın asli kadrosunda çalıştırılması olduğuna
yönelik yargısal içtihatlar da gözönüne alındığında hukuka ve mevzuata aykırı
olduğu sonucuna varıldığını belirterek dava konusu işlemin iptaline karar
vermiştir.
11. Davalı idare Gaziantep Bölge İdare Mahkemesine (Bölge
Mahkemesi) itiraz etmiştir. Bölge Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 6/6/2017
tarihli kararıyla davalı idarenin itirazının kabulüne, mahkeme kararının
kaldırılmasına ve dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına kesin olarak
karar vermesi üzerine yargısal süreç tamamlanmıştır. Anılan kararın
gerekçesinde, başvurucunun 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî
Gazete'deyayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (675 sayılı KHK) ile kamu görevinden
çıkarıldığı, bu sebeple görevlendirme işleminin iptali istemiyle açılan davanın
konusunun ortadan kalktığı ifade edilmiştir.
12. Nihai karar 4/8/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 29/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
14. İlgili hukuk bkz. Bayram Ali Devecioğlu, B.
No: 2017/39387, 15/9/2020, §§ 14-27.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 4/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
16. Başvurucu görevlendirmenin yapıldığı 7/3/2016 tarihi
ile ihraç edildiği 29/10/2016 tarihi arasındaki hak kayıplarının tespiti ve
telafisi açısından dava konusu görevlendirmenin esasına ilişkin karar
verilmesinin zorunlu olduğunu, görevlendirme işleminin hukuka aykırılığı
konusunda emsal kararların bulunduğunu, davasının esasının incelenmesi
durumunda haklılığının ortaya çıkacağını, hakkındaki ihraç kararına karşı
Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) itiraz
ettiğini, sürecin devam etmekte olduğunu ifade etmiştir. Bölge Mahkemesinin
makul ve yeterli bir gerekçe oluşturmaksızın sadece kamu görevinden
çıkarılmasını dayanak göstermesinin, başka bir ifadeyle dava konusu işlemin
iptalini istemekte menfaatinin kalmadığı yolundaki yorumunun katı bir yorum
olduğunu belirten başvurucu, bu yaklaşımdan hareketle idari işlemlerin yargısal
denetiminin yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmektedir.
17. Başvurucu ayrıca, maddi ve manevi yönden
yıpratıldığından, hakkında kesinleşen bir ihraç kararı bulunmadığından, mali
haklarından yoksun kaldığından şikâyet etmekte; mülkiyet hakkının, masumiyet
karinesinin, özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı ile ayrımcılık yasağına
ilişkin ilkenin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
18. Bakanlık görüşünde; başvurucunun açmış olduğu iptal
davası sırasında bulunan menfaat bağının davanın sonuna kadar bulunması
gerektiği, başvurucunun kamu görevinden ihraç edilmesi ile bu menfaatin ortadan
kalktığını ifade etmiştir. Bakanlık bu şartlarda davaya devam edilmesinin
başvurucu açısından davanın manevi haz boyutunda kalacağını, bu sebeple Bölge
İdare Mahkemesi tarafından davanın esasına girilmeksizin verilen kararın
mahkemeye erişim hakkını ihlal etmediğini belirtmiştir.
19. Başvurucu; görevlendirme işleminin hukuka aykırı bir
şekilde alındığını, idarenin kendisini önce terörist ilan edip sonra da bu
isnadını delil olarak kullandığını vurgulamıştır.
2. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özü, idari işlemin
iptali talebiyle açtığı davanın, dava konusu işlemle olan menfaat bağının
ortadan kalktığından bahisle uyuşmazlığın konusunun kalmadığı gerekçesiyle
esasının incelenmemesidir. Bu itibarla başvurucunun ihlal iddiaları adil
yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan karar hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yönde bkz. Bayram Ali
Devecioğlu, § 34).
a. Uygulanabilirlik
Yönünden
21. Bireysel başvuruya konu olayda idari işlemin iptali
istemiyle açılan davanın başvurucunun kamu görevinden ihraç edildiğinden
bahisle dava konusunun ortadan kalktığı gerekçesiyle reddedildiği
görülmektedir. Anayasa Mahkemesi somut olaya benzeyen Bayram Ali Devecioğlu
kararında medeni hakkın varlığını tartışmıştır (Bayram Ali Devecioğlu,
§§ 35-45). Anayasa Mahkemesince başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına
ilişkin işleme karşı yargı yolunun açık olması sebebiyle kamu görevine dönme
ihtimalinin varlığı değerlendirildiğinde iç hukukta en azından savunulabilir
bir biçimde dava konusu edilebilir olduğu ileri sürülebilecek bir uyuşmazlığın
bulunduğu sonucuna varılmış, bu nedenle ihlal iddialarının konusunun Anayasa ve
Sözleşme'nin ortak koruma alanının kapsamında yer aldığı kabul edilmiştir (Bayram
Ali Devecioğlu, § 45).
b. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Esas Yönünden
i. Genel
İlkeler
23. Genel ilkeler için bkz. Bayram Ali Devecioğlu,
§§ 47- 49.
ii. İlkelerin
Olaya Uygulanması
24. Somut olayda başvurucunun hakkında tesis edilen
görevlendirme işleminin iptali talebiyle açtığı davada Mahkeme tarafından dava
konusu işlemin iptaline karar verilmesine rağmen istinaf incelemesi sonucunda
Bölge İdare Mahkemesi tarafından başvurucunun kamu görevinden ihraç edilmiş
olduğu gerekçesiyle davanın konusunun kalmadığından bahisle davanın esası
incelenmemiştir. Başvurucu, istinaf dilekçesinde tazminat talebi olmadığı hâlde
Mahkemenin yargılama masrafları bakımından aleyhe hüküm kurduğunu da
belirtmiştir.
25. Bayram Ali Devecioğlu kararında benzer mesele
değerlendirilmiştir. Anılan kararda Danıştay içtihadına da atıfla, kamu
görevlileri hakkında tesis edilen işlemler hakkında açılan davaların yargılama
sırasında kamu görevlisi statülerinin herhangi bir nedenle sona ermesi
durumunda dahi idari işlemle olan menfaat bağının ortadan kalkmayacağı
belirtilmiş; böylece alınacak yeni bir idari kararla davacının iptalini
istediği işlemle ilişkisini kesmek suretiyle dava konusu işlemin yargı denetimi
dışına çıkarılmasının engellenmiş olacağı ifade edilmiştir. Kararda kamu
görevinden çıkarılan başvurucunun OHAL Komisyonuna başvurabileceği, OHAL
Komisyonunun kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğu, bu durumda
başvurucunun yeniden kamu görevlisi statüsünü kazanabileceği ihtimalinde dava
konusu işlemin başvurucu üzerinde bir etkisinin bulunacağı vurgulanmıştır.
Kararda ayrıca başvurucunun iptal talebiyle açtığı davanın yargılaması davam
ederken kamu görevinden ihraç edilmesinin davaya konu idari işlem ile ihlal
edilen menfaatinin ortadan kalkmadığı, bu durumda davanın esasının incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir. Kararda sonuç olarak derece mahkemesinin davanın
esasının incelenebilmesine ilişkin değerlendirmesi konusunda 2577 sayılı
Kanun'da düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili bu şekilci
yorumunun başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğan
uyuşmazlık hakkında karar verilmemesi sebebiyle başvurucuya ağır bir külfet
yüklediği, bu sebeple başvurucunun karar hakkının ihlal edildiği kanaatine
varılmıştır (Bayram Ali Devecioğlu, §§ 51-55).
26. Somut olayda da Bayram Ali Devecioğlu
kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
28. Başvurucu, maddi ve manevi yönden yıpratıldığından,
hakkında kesinleşen bir ihraç kararı bulunmadığından, mali haklarından yoksun
kaldığından şikâyet etmekte; mülkiyet hakkının, masumiyet karinesinin, özel
hayat ve aile hayatına saygı hakkı ile ayrımcılık yasağına ilişkin ilkenin de
ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Somut başvuruya konu mahkeme kararının Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında karar hakkını ihlal ettiği sonucuna varıldığından
başvurucunun ileri sürdüğü diğer şikâyetler hakkında ayrıca değerlendirme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
29. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
31. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında
ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir
kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
32. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin
yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise
öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale
neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
33. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya
mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı
Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili
mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki
benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla
yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim
yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına
bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki
yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden
yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal
yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı
nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek
üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
34. İncelenen başvuruda karar hakkının ihlal edildiği
sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
35. Bu durumda karar hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekmektedir.
36. Yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi adil
yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlalinin giderimi bakımından
yeterli görüldüğünden başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekmektedir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harçtan
oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekmektedir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması için
Kahramanmaraş İdare Mahkemesine (E.2016/513, K.2016/1322) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 257,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin
başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 4/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.