TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2017/35667)
|
|
Karar Tarihi: 9/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Yücel ARSLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Eğitim ve Bilim
Emekçileri Sendikası
|
Temsilcisi
|
:
|
Feray AYTEKİN AYDOĞAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Erkan ŞENSES
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, sendika şube yöneticilerine katıldıkları bir
basın açıklaması dolayısıyla idari para cezası verilmesinin başvurucunun
sendika hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 9/10/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
9. İnternet sitesindeki bilgilere göre Eğitim İşkolu Kamu
Görevlileri Sendikası (EĞİTİM-İŞ) ile Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasının (EĞİTİM
SEN/Sendika) 23/1/1995 tarihinde birleşerek oluşturduğu başvurucu EĞİTİM SEN
Türkiye'nin 81 ilinde 100 şubesi ve 114 binden fazla üyesi bulunmaktadır.
Sendika; eğitim sektöründe çalışanların ekonomik, sosyal, demokratik, kültürel
haklarının korunması ve geliştirmesi ile özgür ve demokratik bir çalışma
yaşamının oluşturulması iddiasıyla demokratik ve yaşanılası bir ülke talebiyle
çalışmalarını sürdürmektedir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, B.
No: 2015/11131, 4/7/2019, § 9).
10. Başvurucu Sendikanın üyesi olduğu Kamu Emekçileri
Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(DİSK) tarafından Batman Belediyesinde çalışan 50 kişinin 14/7/2017 tarihli ve
30124 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 692 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kamu
görevinden çıkarılmasına ilişkin olarak 19/7/2017 tarihinde Batman Merkez
Bahçelievler Mahallesi Bulvar İş Merkezi önünde bir basın açıklaması düzenlenmiştir.
11. Söz konusu basın açıklamasına EĞİTİM SEN Batman
Şubesi Başkanı Mehmet Necati Dadak, Yönetim Kurulu Üyesi Nureddin Şimşek ve
Denetleme Kurulu Üyesi Feyzullah Ekinci de katılmıştır. 30/3/2005 tarihli ve
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca adı geçen üç sendika
yöneticisinin her birine ayrı ayrı 227 TL idari para cezası uygulanmıştır.
12. Hakkında idari para cezası uygulanan kişiler Batman
2. Sulh Ceza Hâkimliğine itirazda bulunmuşlar, Hâkimlik 12/9/2017 tarihli
kararlarla itirazları reddetmiştir.
13. Hâkimlik kararlarında; adı geçen Sendika
yöneticilerinin basın açıklamasına katıldığı, yapılan bu gösteri için yukarıda
belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca gerekli makamlardan izin alınmadığı ve
herhangi bir bildirimin yapılmadığı belirtilmiştir.
14. Kararlarda; bahse konu basın açıklamasının yapıldığı
yer itibarıyla Batman Valiliğinin (Valilik) 4/11/2016 tarihli ve 2016/04 sayılı
kararına aykırı hareket edildiği, 5326 sayılı Kanun'un "Emre Aykırı
Davranış" başlıklı 32. maddesine istinaden itiraz edenler hakkında
İdari Yaptırım Kararı Tutanağı düzenlendiği, dolayısıyla idari para cezası
gerektiren eylemlerin sübutunda, idari cezanın belirlenmesinde ve tayin edilen
idari para cezasının miktarında herhangi bir isabetsizliğin ve hukuka
aykırılığın bulunmadığı belirtilmiştir.
15. Kararlarda, itiraz edenlerin bu durumun Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ile teminat altına alınan ifade özgürlüğü,
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile örgütlenme özgürlüğüne aykırı
olduğunu iddialarına ilişkin olarak Hâkimlikçe yapılan değerlendirmede;
Sözleşme’nin 10. maddesinin 2. fıkrası ile “Olağanüstü Hallerde Askıya Alma”
başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrası ve Anayasa’nın “Temel Hak ve
Hürriyetlerin Kullanılmasının Durdurulması” başlıklı 15. maddesi dikkate
alındığında; ülkemizde yaşanan 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası huzur ve
güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması ve kamu esenliğinin sağlanması amacıyla olağanüstü hâl ilan edildiği
belirtilerek bu kapsamda toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin Valilik iznine
bağlanmasının hak ihlaline yol açmadığı belirtilmiştir.
16. Nihai kararlar bu kişilere 16/9/2017 ve 18/9/2017
tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu Sendika 9/10/2017 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
18. 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun "Zorunlu organlar"
kenar başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Sendika şubesi, sendika ve
konfederasyonların zorunlu organları genel kurul, yönetim kurulu, denetleme
kurulu ve disiplin kuruludur."
19. 4688 sayılı Kanun'un "Yönetim, denetleme ve
disiplin kurullarının oluşması, görevleri ve toplantıları" kenar
başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Sendika şubesi ve sendika
yönetim kurulları en az üç, en çok yedi üyeden; konfederasyon yönetim kurulları
ise en az beş, en çok on üyeden oluşur.
Disiplin kurulu en az üç, en çok beş
üyeden, denetleme kurulu en az üç, en çok beş denetçiden oluşur. Şubelerde bir
denetçi ile yetinilebilir.
Yönetim, denetleme ve disiplin kurulları
ile kurulması uygun görülen diğer organların oluşumu, görev ve yetkileri ile
toplanma ve karar alma usulleri Sendikalar Kanununun 16, 17, 18 ve 19 uncu
maddelerinde belirtilen esaslara uygun olarak sendika veya konfederasyonların
tüzüklerinde düzenlenir."
20. EĞİTİM-SEN Tüzüğü'nün "Genel Merkez"
başlıklı III. Bölümü'nde yer alan tüzel kişiliğin organlarına ilişkin 17.
maddesi şöyledir:
"Tüzel Kişilik, Genel Merkez’e
ait olup şubeler Genel Merkez adına, şubelere bağlı birimler şubeler adına
görev yapar ve onun verdiği yetkiyi kullanır. "
21. Aynı Tüzük'ün genel merkez organlarına ilişkin 18.
maddesi şöyledir:
"Genel Merkez organları
şunlardır:
a) Merkez Genel Kurulu
b) EĞİTİM SEN Genel Meclisi
c) Merkez Yürütme Kurulu
d) Merkez Denetleme Kurulu
e) Merkez Disiplin Kurulu"
B. Uluslararası Hukuk
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvurucu
Sendikanın yaptığı bir başvuruda verdiği kabul edilemezlik kararında; öncelikle
yerleşik içtihatlarına göre AİHM'in halk davası (actio popularis)
niteliğindeki başvuruları inceleme görevi bulunmadığını, başvurucu Sendikanın
Sinop Valiliğinin basın açıklamalarının yapılabileceği yerleri belirleyen kararının
iptali talebiyle açtığı davanın reddedilmesi üzerine başvuruda bulunduğunu,
incelediği diğer başvurulardaki (Akarsubaşı/Türkiye, B. No: 70396/11,
21/7/2015) emre aykırı davranışta bulunduklarından bahisle kendilerine idari
para cezası verilen başvuruculardan farklı olarak Sendikanın toplantı hakkını
kullanmasında anılan Valilik kararına aykırı davranışı nedeniyle kişisel ve
doğrudan maruz kaldığı bir yaptırımın söz konusu olmadığını, bu nedenle in
abstracto (soyut şekilde) ihlal iddialarına ilişkin başvuruları AİHM’in
incelemeyeceğini belirterek kişi bakımından yetkisizlik yönünden başvuruyu
reddetmiştir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası/Türkiye, (k.k.), B.
No: 16354/10, 27/08/2019).
23. AİHM, Akarsubaşı/Türkiye (bkz. 22) kararına
konu olayda devlet memuru ve sendika üyesi olan başvurucu, Adana Adliyesi
önünde EĞİTİM SEN tarafından düzenlenen gösteriye katılmıştır. Daha önce basın
açıklaması yapılamayacak yerlere ilişkin olarak verilmiş Valilik kararını ihlal
edecek şekilde Adliye Sarayının giriş merdivenleri önünde yapılan bu basın
açıklamasına katıldığı gerekçesiyle başvurucu hakkında 5326 sayılı Kanun’un 32.
maddesine dayanılarak 143 TL idari para cezası uygulanmıştır. AİHM söz konusu
başvuruyu gerçek kişi başvurucunun toplantı hakkına müdahale olarak kabul etmiş
ve Sözleşme’nin 11. maddesi kapsamında toplantı hakkının ihlal edildiğine karar
vermiştir.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
24. Mahkemenin 9/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu Sendika, 2017 yılı Temmuz istatistiklerine
göre Türkiye genelinde 93.143 üyesinin bulunduğunu, ifade ve örgütlenme
özgürlüğü kapsamında kalması gereken sendikal basın açıklamasına katılmalarından
dolayı şube yöneticilerine verilen idari para cezalarının Sendikanın örgütlenme
özgürlüğüne bir müdahale olduğunu ileri sürmüştür.
26. Sendika, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına atıfta
bulunarak Hâkimliğin bu kararlarda yer alan ilkeleri dikkate almadığını, idari
para cezası verilmesinin sendika yöneticilerini baskı altına alma amacı
taşıdığını belirterek bu durumun Sendikanın gücünü erittiğini, idari yaptırımın
sendika yöneticilerinin açıklama yapmalarında caydırıcı etkisi sebebiyle Sendikanın
güncel ve kişisel haklarının zedelendiğini, mağdur olduğunu ve bu suretle
sendika kurma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu Sendika
iddiasını desteklemek amacıyla sendika yöneticilerinin itirazlarının reddine
ilişkin somut olaydaki üç adet karar da dâhil toplam yedi adet kararı dilekçe
ekinde sunmuştur.
27. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin ve AİHM'in
kararları ile actio popularis yasağını açıklayan içtihatlarına dikkat
çekilmiş; bir ihlalden ötürü mağdur olma iddiasının öne sürülebilmesi için
kişinin doğrudan aleyhine olan bir işlemden etkilenmesi gerektiği, başvurucu
Sendikanın sadece yöneticilerinin katılmış olduğu kanuna aykırı gerçekleşen
gösteride karşılaşmış oldukları kamu gücü işleminin kendisini doğrudan ve
kişisel olarak etkilediğine dair somut bir veri ortaya koyamadığı
belirtilmiştir. Sendika yöneticilerinin sendikal haklarının veya
toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerinin ihlal edilip edilmediğinin ise
ancak kendi yapacakları bir başvuruda incelenebileceği ifade edilerek kişi
bakımından yetkisizlik yönünden yapılacak değerlendirmede bu hususların dikkate
alınması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
28. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında iç
hukuktaki mevzuat hükümlerine ve AİHM kararlarına yer vermiş; üyelerinin
Anayasa Mahkemesi önünde derdest bireysel başvurularının olduğunu, itirazları
sulh ceza hâkimliklerince reddedilen ancak bireysel başvuruda bulunamayan
onlarca üye ve yöneticiye ait kararların bulunduğunu, sadece yedi adedini
dilekçe ekinde sunduklarını, başvurularında tek tek ihlale yol açtığı ileri
sürülen işlem veya ihmalden söz edilmediğini, ihlallerin bütününe bakıldığında
sendika yöneticilerinin idari para cezasıyla baskı altına alınmasının
Sendikanın gücünü erittiğini belirttiklerini, mağdur sıfatları olmadığı iddia
edilirse tüm üyelerinin idari para cezasıyla cezalandırılmaları durumunda
sendikanın fiiilen kapatılmasının veya iş yapamaz duruma gelmesinin söz konusu
olacağını, üye ve yöneticilerinin fiillerinden sendikaların sorumlu tutulabileceği
dikkate alındığında başvuruda bulunma haklarının bulunduğunun kabulü
gerektiğini belirtmiştir.
29. Başvurucu, Bakanlık görüşünde belirtilen AİHM'in Mutluay
ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası/Türkiye (B. No: 81688/12,
20/11/2018) ve Özbentve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası v. Türkiye (B.
No: 56395/08 58241/08, 9/6/2015) kararlarının kendi başvurularından farklı
olduğunu, AİHM kararlarında ceza alan kişilerle birlikte başvuru yapan
sendikanın ifade, toplantı ve örgütlenme özgür yönünden mağdur sıfatının
olmadığına karar verildiğini oysa mevcut başvuruda üye ve yöneticilerine
uygulanan para cezaları nedeniyle sendika hakkından bir mağduriyetinin söz
konusu olduğunu ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
30. Anayasa Mahkemesi toplumun menfaatinin korunmasını
amaçlayan ve halk davası (actio popularis) olarak isimlendirilen
başvuruların bireysel başvuru hakkı kapsamında kabul edilmediğini pek çok kez
vurgulamıştır (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2014/5809,
10/12/2014, § 21; Mahmut Tanal, B. No: 2014/11368, 23/7/2014, § 20; Liberal
Demokrat Parti, B. No: 2014/11268, 23/7/2014, § 18; Kerem Altıparmak ve
Yaman Akdeniz (4), B. No: 2015/18876, 19/11/2019, § 29).
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 46. maddesinde kimlerin
bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Buna göre bir kişinin Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte
bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun kamu gücünün eylem veya
işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği
iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan
etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia
etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24). Bir
başvurunun kabul edilebilmesi için başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri
sürmesi yeterli olmayıp ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir diğer ifadeyle
mağdur olduğunu göstermesi veya mağdur olduğu konusunda Anayasa Mahkemesini
ikna etmesi gerekir (Mahmut Tanal,§ 34; Ayşe Hülya Potur, B. No:
2013/8479, 6/2/2014, § 24; Kerem Altıparmak, B. No: 2015/8193,
27/11/2019, § 24).
32. Başvurucu somut olayda Sendika il yöneticilerini
temsilen değil doğrudan Sendika tüzel kişiliği adına bireysel başvuruda
bulunmuş ve olağanüstü hâl ilan edilen dönemde basın açıklamalarının izne
bağlanmasına rağmen izinsiz yapılan basın açıklamasına katılmaları nedeniyle
2017 yılında sendika yöneticilerine verilmiş yedi adet idari yaptırım kararına
yönelik itirazın reddine ilişkin kararları sunmuştur. Söz konusu cezaların
Sendikanın gücünü erittiğini belirten başvurucu cezaların caydırıcı etkisi
nedeniyle Sendikanın güncel ve kişisel olarak bu yaptırımdan etkilendiğini
belirterek mağdur sıfatı taşıdığını ileri sürmektedir. Dolayısıyla somut olayda
çözümlenmesi gereken mesele il şube yöneticilerine emre aykırılık nedeniyle
verilen idari para cezaları dolayısıyla başvurucu Sendikanın iddia edilen
ihlalden kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olup olmadığının
belirlenmesidir.
33. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu Eğitim ve Bilim
Emekçileri Sendikası ve diğerleri ([GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, §§
37-47) kararında; hem Sendikaya hem de Sendikanın yönetici ve üyelerine idari
para cezası verilmesine ilişkin başvuruda, kabul edilebilirlik incelemesini
bireysel başvuruda bulunan yönetici ve üyeler ile başvurucu Sendika yönünden
ayrı ayrı yapmıştır. Üyelerine verilen para cezası dışında Sendikaya ayrıca
uygulanan idari para cezası yaptırımı Anayasa Mahkemesi tarafından başvurucu
Sendikanın sendika hakkına müdahale kabul edilmiş ve Anayasa’nın 51. maddesinin
ihlal edildiğine karar verilmiştir.
34. Bu çerçevede tüzel kişi olan Sendikanın mağdur
sıfatının varlığı müdahaleden kendi tüzel kişiliğine uygulanan bir yaptırımın
söz konusu olması hâlinde ya da yöneticilerine veya üyelerine yönelik
müdahalenin sonuçlarının tüzel kişiliği üzerinde ve fonksiyonlarını yerine
getirmesinde doğrudan ve sistematik olarak etkide bulunduğunun ispatına
bağlıdır. Anayasa Mahkemesi böyle bir başvuruda başvurucu tarafından ihlal
iddiasının tüzel kişiliği kişisel olarak etkileme ihtimaline dair makul ve ikna
edici deliller ortaya konulmasını şart koşmaktadır. Aksi hâlde yaptırıma maruz
kalan sendika yöneticisi de olsa böyle bir başvuru soyut ve genel nitelikte bir
başvurudan öteye geçemeyecektir.
35. Sonuç olarak başvurucu Sendika, başvuruya konu
toplantıya katılanların cezalandırılmasının kendi tüzel kişiliğini ve
fonksiyonlarını yerine getirmesini etkilediğine ve kendi hakkına müdahale
teşkil ettiğine ilişkin iddialarını soyutluktan çıkaramamış, başvurusunun actio
popularis (halk davası) niteliğinde olmadığını makul ve ikna edici
gerekçelerle temellendirememiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun kişi bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 9/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.