logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İsmail Arpacı [1.B.], B. No: 2017/35073, 12/6/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İSMAİL ARPACI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/35073)

 

Karar Tarihi: 12/6/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Ömer MENCİK

Başvurucu

:

İsmail ARPACI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutukluluğun devamı kararına itirazın sürüncemede bırakılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/9/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde yapılan iletişime müdahale işlemlerinin usulsüz olduğu iddiasına ilişkin olarak başvurucunun da aralarında olduğu çok sayıda kolluk görevlisi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) ceza soruşturması başlatılmıştır.

8. Başsavcılık; anılan bu soruşturma kapsamında 10/12/2015 tarihinde başvurucuyu kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek suçlarından tutuklanması istemiyle İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği 10/12/2015 tarihinde tutuklama talebinin reddi ile başvurucu hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir.

9. Başsavcılık tarafından başvurucunun da aralarında olduğu şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

10. İddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından 22/7/2016 tarihinde kabul edilmiş ve Mahkemenin E.2016/304 sayılı dosyası üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

11. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihine kadar birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

12. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından, darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

13. Başvurucu hakkında da FETÖ/PDY'ye üye olma suçuna yönelik olarak Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca başka bir soruşturma başlatılmıştır.

14. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı 17/1/2017 tarihinde başvurucuyu tutuklanması istemiyle Erzurum 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Erzurum 1. Sulh Ceza Hâkimliği 17/1/2017 tarihinde, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.

15. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 19/1/2017 tarihli iddianamesi ile silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.

16. İddianame, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3/2/2017 tarihinde kabul edilmiş ve Mahkemenin E.2017/37 sayılı dosyası üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

17. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi 3/6/2017 tarihli kararıyla anılan dosyanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2016/304 sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir.

18. Birleştirme kararı sonrasında Mahkeme 1/8/2016 tarihinde başvurucunun da aralarında bulunduğu çok sayıda sanığın tutukluluk durumunu incelemiş ve "Tutuklu sanıklar ...üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu itibariyle kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut kanıtlar bulunması, sanıklara atılı suçların bir kısmının tutuklama nedenlerinin yasal karine olarak varsayıldığı 5271 sayılı CMK.nun [Ceza Muhakemesi Kanunu] 100/3-a.11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, müşteki sayısı, eylemlerin sayısal yoğunluğu, davanın karmaşık yapısı gibi hususlar da dikkate alındığında yargılama sonucunda suçlarının sübutu halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin Anayasanın 13. maddesi bağlamında orantılı ve ölçülü oluşu, tutuklama sebep ve koşullarında bu aşamada herhangi bir değişiklik olmaması, tüm bu nedenlerle bu aşamada sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu..." gerekçesiyle tutukluluğun devamına karar vermiştir.

19. Başvurucu 8/8/2016 tarihinde bu karara itiraz etmiştir. Mahkeme itiraz talebi hakkında kendisi bir değerlendirme yaparak yeniden başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına bir üst merciye itiraz yolu açık olmak üzere karar vermiştir.

20. Başvurucu, anılan kararı 5/9/2017 tarihinde öğrenmiştir.

21. Başvurucu 13/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

22. UYAP üzerinden yapılan incelemede başvurucunun 8/8/2016 tarihli itirazının bir üst merci tarafından karara bağlandığına dair bir kayda rastlanılmamıştır. Başvurucunun 19/9/2017 tarihli tutukluluğun devamı kararına yönelik itirazının üst merci tarafından 5/10/2017 tarihinde karara bağlandığı yapılan araştırma sonucunda anlaşılmıştır.

23. Yapılan yargılama sonucunda Mahkemesinin 18/3/2019 tarihli kararıyla başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek suçundan 3 yıl 18 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan beraatine hükmolunmuştur. Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ise başvurucu hakkında hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.

24. Mahkumiyet kararı ile birlikte Mahkeme, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan dolayı başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin geri alınmasına karar vermiştir. Ancak Mahkeme bu kez, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan başvurucunun tutuklanmasına hükmetmiştir.

25. Hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla yargılama dosyası ilk derece mahkemesindedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

26. İlgili ulusal hukuk için bkz. Cafer Yıldız (B. No: 2014/9308, 9/1/2018, §§ 18-23) kararı.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Mahkemenin 12/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebinin İncelenmesi

28. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve bireysel başvuru tarihinde ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucu; hakkında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen bir yargılama kapsamında tutuklu bulunduğunu, tutukluluk hâlinin devamına ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 1/8/2017 tarihli kararına karşı itirazda bulunduğunu ancak itirazı incelemeye yetkili merci olan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesinin gönderilmediğini, bu itirazın hukuka aykırı bir şekilde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlandığını belirterek adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun iddiasına ilişkin olarak başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği hususunun Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğu ifade edilmiştir. Bakanlık şikayetin esası yönünden ise somut olayda tutukluluğa etkin itiraz bakımından bir ihlalin söz konusu olmadığını belirtmiştir.

2. Değerlendirme

31. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."

32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

33. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

35. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

36. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmamaları durumunda maddi ve manevi her türlü zararlarının tazminini isteyebilmelerine imkân sağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğa itirazın geç değerlendirildiği yada sürüncemede bırakıldığı şikayetleri ile ilgili olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla tahliyesine karar verilmiş yada hükümlü hâle gelmiş başvurucular yönünden asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendinde öngörülen yolun tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (tahliye olmuş başvurucular yönünden bkz. Cafer Yıldız, B. No: 2014/9308, 9/1/2018, §§ 37-40; Yaşar Saçlı, B. No: 2014/9311, 24/1/2018, §§ 37-40;hükümlü hâle gelmiş başvurucular yönünden bkz. Özgür Arıbaş, B. No: 2015/2394, 31/10/2018, §§ 57-60). Somut olayda mahkumiyetine karar verilen başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(İsmail Arpacı [1.B.], B. No: 2017/35073, 12/6/2019, § …)
   
Başvuru Adı İSMAİL ARPACI
Başvuru No 2017/35073
Başvuru Tarihi 13/9/2017
Karar Tarihi 12/6/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutukluluğun devamı kararına itirazın sürüncemede bırakılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 104
101
141
268
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi