TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET SİL VE TANER YAY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/35227)
|
|
Karar Tarihi: 30/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ahmet SİL
|
|
|
2. Taner YAY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan
başvurucuların bir dergiye abonelik taleplerinin kabul edilmemesi nedeniyle
ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 25/9/2017 ve 28/9/2017 tarihlerinde
yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonlarca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. 2017/35227 sayılı bireysel başvuru dosyasında başvuru
belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamışlardır.
8. Yapılan incelemede 2017/35302 numaralı başvurunun aynı
konuyla bağlantılı olarak yapıldığının anlaşılması nedeniyle 2017/35227 sayılı
başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına
karar verilmiştir. İncelemenin yürütüldüğü 2017/35227 numaralı başvuruda
Bakanlıktan görüş istenmiş olması ve birleştirilen 2017/35302 numaralı
başvurunun konu bakımından aynı olması gözönünde bulundurularak bu dosya
yönünden ayrıca Bakanlıktan görüş istenmesine gerek görülmeyerek başvurunun
incelenmesine geçilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
A. 2017/35227
Numaralı Başvuru Yönünden
10. Başvurucu Ahmet Sil, Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya
Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklu olarak
bulunmaktadır.
11. Başvurucu, "National Geographic"
isimli bir dergiye abone olmak istemiştir. Adı geçen derginin coğrafya, kültür,
keşifler, popüler bilim ve tarihle ilgili makalelerin ağırlıkla yer aldığı
dünyaca bilinen bir yayın olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda derginin uzun
yıllar sadece İngilizce olarak yayımlandıktan sonra ilk kez 1995 yılında başka
dillerde de yayımlanmaya başladığı, günümüzde ise aralarında Türkçenin de
bulunduğu yaklaşık otuz üç dilde yayımlandığı tespit edilmiştir. Öte yandan
derginin 12 milyona yakın aylık tirajı bulunmaktadır.
12. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla
erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde başvurucunun talebini Ceza İnfaz
Kurumuna sözlü olarak ilettiği, Ceza İnfaz Kurumunca talebinin olumsuz
karşılanması üzerine Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda
bulunduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun şikâyet dilekçesini Hâkimliğe bir yazıyla
gönderen Ceza İnfaz Kurumu, anılan derginin alınmamasının sebebinin Ceza İnfaz
Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığının (Eğitim Kurulu) 7/2/2017 tarihli bir kararı
olduğunu ifade etmiş ve yazının ekine söz konusu kararı eklemiştir.
13. Eğitim Kurulu kararında öncelikle Bakanlığın bazı
genelgelerine yer verilmiştir. 16/11/2016 tarihli ilk genelgede 13/12/2004
tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un
62. maddesine değinilmiştir. Genelgenin devamında, eğitimini sürdüren tutuklu
ya da hükümlülerin ziyaretçileri aracılığıyla veya kargo aracılığıyla gelen
ders kitaplarının gerekli incelemelerden geçirildikten sonra hükümlü ya da
tutuklulara verileceği, yayının yabancı dilde yazılmış olması durumunda ise
içeriğinin anlaşılması ve orijinal olduğunun tespit edilmesinin gerektiği ifade
edilmiştir. Bundan başka genelgede, mevzuat metinlerinin ve kurum kütüphanesinde
bulunmayan yayınların -ücretinin tutuklu ya da hükümlülerce karşılanması
koşuluyla- ceza infaz kurumları aracılığıyla temin edilebileceği
belirtilmiştir.
14. Daha sonra Eğitim Kurulu 24/11/2016 tarihli bir
genelgeye değinmiştir. Söz konusu genelgede 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince, terör örgütüne üye olma
suçundan ve terör örgütlerinin faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlardan
hükümlü ya da tutuklu olanların olağanüstü hâlin devamı süresince sınavlara
giremeyeceklerinin belirtildiği ifade edilmiştir. Son olarak ise Eğitim Kurulu
23/12/2016 tarihli bir genelgeden bahsetmiştir. Bu genelgede ise terör örgütüne
üye olma suçundan ve terör örgütlerinin faaliyetleri çerçevesinde işlenen
suçlardan hükümlü ya da tutuklu olanların olağanüstü hâlin devamı süresince
sınav başvurularının alınmaması ve öğrenci kayıt sistemlerine öğrencilik
durumlarının girilmemesi istenmiştir.
15. Eğitim Kurulu söz konusu genelgeden yola çıkarak bazı
kararlar almıştır. Söz konusu kararlar şu şekildedir:
i. Terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü ya da tutuklu
olanların ailesi tarafından gönderilen veya bu kişilere kargo yoluyla gelen
kitapların Kuruma alınmaması
ii. Terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü ya da
tutuklu olanların olağanüstü hâl süresince eğitimlerini devam ettiremeyecekleri
gerekçesiyle, ailesi tarafından gönderilen veya bu kişilere kargo yoluyla gelen
ders kitaplarının kuruma alınmaması hatta ücreti ödenmek suretiyle olsa dahi
tutuklu ya da hükümlülere ders kitaplarının verilmemesi
iii. Mevzuat içeren kitap ya da internet çıktıları ile
Kurum kütüphanesinde bulunmayan kitapların -ücretinin hükümlü ve tutuklularca
ödenmesi koşuluyla- Ceza İnfaz Kurumunca temin edilmesi
iv. Terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü ya da
tutuklu olanların başka ceza infaz kurumlarından gelirken yanlarında getirdiği
yayınların ne şekilde temin edildiğinin anlaşılamaması veya yayınlarda ceza
infaz kurumu kaşesinin bulunmaması durumunda hükümlü ya da tutukluya
verilmemesi
16. Hâkimlik, başvurucunun şikâyetini Eğitim Kurulunun
almış olduğu karar ışığında incelemiştir. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumu
uygulamasının mevzuata uygun olduğunu belirterek şikâyeti 29/6/2017 tarihinde
reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur.
İtirazı inceleyen Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve
yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazının reddine 15/9/2017 tarihinde
karar vermiştir.
17. Başvurucu, nihai karardan 22/9/2016 tarihinde
haberdar olduğunu belirtmiş; 25/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. 2017/35502
Numaralı Başvuru Yönünden
18. Başvurucu Taner Yay, Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu olarak
bulunmaktadır.
19. Başvurucu, "Beşiktaş" isimli dergiye
abone olmak istemiştir. Açık kaynak araştırmalarına göre adı geçen dergi,
Beşiktaş Jimnastik Kulübünün resmî yayın organıdır. Söz konusu derginin
içeriğinde ise genel olarak ülkemizin spor kulüplerinden olan Beşiktaş'a
ilişkin bazı röportaj, tarihî bilgi ve resimlere yer verildiği, bunun yanında
bazı spor faaliyetleriyle ilgili yazılar bulunduğu görülmektedir.
20. UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde başvurucunun talebini Ceza İnfaz Kurumuna sözlü olarak ilettiği,
Ceza İnfaz Kurumunca talebinin olumsuz karşılanması üzerine Osmaniye İnfaz
Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun
şikâyet dilekçesini Hâkimliğe bir yazıyla gönderen Ceza İnfaz Kurumu, söz
konusu derginin alınmamasının sebebinin Eğitim Kurulunun 7/2/2017 tarihli
kararı olduğunu ifade etmiş ve yazının ekine söz konusu kararı eklemiştir
(Eğitim Kurulu kararının içeriğine ilişkin olarak bkz. §§ 13-15).
21. Hâkimlik, başvurucunun şikâyetini Eğitim Kurulunun
almış olduğu karar ışığında incelemiştir. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumu
uygulamasının mevzuata uygun olduğunu belirterek şikâyeti 21/7/2017 tarihinde
reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur.
İtirazı inceleyen Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve
yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazının reddine 15/9/2017
tarihinde karar vermiştir.
22. Başvurucu, nihai karardan 22/9/2016 tarihinde
haberdar olduğunu belirtmiş; 28/9/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
23. 5275 sayılı Kanun’un "Süreli veya süresiz
yayınlardan yararlanma hakkı" kenar başlıklı 62. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, mahkemelerce
yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek
yararlanma hakkına sahiptir.
(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla
Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan
dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere
ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden
hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.
(3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren
veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın
hükümlüye verilmez."
24. İlgili diğer ulusal hukuk için bkz. İbrahim Kaptan
(2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 15-19; ilgili uluslararası hukuk için
ise bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17, 18.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
25. Mahkemenin 30/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
26. Başvurucular adli yardım talebinde bulunmuşlardır.
Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013)
kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde
güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun oldukları
anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. İfade
Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
27. Başvurucular; dergilere kurum aracılığıyla abone olma
taleplerinin kabul edilmediğini, yapılan uygulamaya karşı şikâyet ve itiraz
haklarını kullandıklarını ancak derece mahkemelerinin gerekçesiz kararlarıyla
taleplerinin reddedildiğini ifade etmişlerdir. Başvurucular ayrıca açık kanuni
düzenlemeye rağmen abone olma isteklerinin karşılanmadığını, her iki dergi
hakkında herhangi bir yasaklama kararı olmadığını belirterek ifade ve basın
özgürlüğü ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
28. Bakanlık görüşünde öncelikle başvurucuların ifade
özgürlüğüne yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu
belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün devamında, müdahalenin demokratik toplumda
gereklilik ve orantılılık ilkeleri çerçevesinde bir değerlendirmesi
yapılmıştır.
29. Bakanlık; yapılan uygulamanın olağanüstü hâl
döneminde gerçekleştiğini, bu dönemde birçok ceza infaz kurumu personelinin
FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle ihraç edildiğini ifade etmiştir. Bakanlık bu
durum karşısında söz konusu dönemde personellerin güvenilirliği ile ilgili
yeterli bilgi bulunmadığını, örgütsel faaliyetin ve iletişimin engellenmesini,
devam eden soruşturmaların selametini ve ceza infaz kurumlarının güvenliğini
sağlamak amacıyla bu dönemde geçici önlemler alındığını belirtmiştir.
30. Öte yandan Bakanlık; FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan
tutuklu olanların kurum içinde bazı yayınları şifreli haberleşme için
kullandıklarını, mevzuattaki düzenlemelere göre de kurum güvenliğini tehlikeye
düşürebilecek nitelikteki yayınların ceza infaz kurumlarına alınmaması
gerektiğini ifade etmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Bakanlık derece
mahkemelerinin kararlarındaki tespit ve sonuçların Anayasa'da yer alan hak ve
özgürlükler açısından değerlendirilmesinin Anayasa Mahkemesi tarafından
yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok
kararında, hükümlü ve tutuklulara kargo yoluyla ya da ziyaretçileri
aracılığıyla getirilen veya hükümlü ve tutukluların kendi satın aldıkları
süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade
özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. Recep
Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; İbrahim
Kaptan (2), § 23). Söz konusu kararlar çerçevesinde bir değerlendirme
yapıldığında bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların
dergiye abone olma taleplerinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma
özgürlüğü, dolayısıyla ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.
32. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
i. Müdahalenin
Varlığı
34. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan
temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri,
B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de
sahiptirler (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
35. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara
ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak
ifade özgürlüğünün koruması altındadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No:
2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015,
§ 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz
(6), § 34).
36. Bu bağlamda bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak
bulunan başvurucuların bir dergiye abone olma taleplerinin kabul edilmemesinin
haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir
müdahale olduğu kabul edilmiştir.
ii. Müdahalenin
İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
37. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin
...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
38. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve
somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26.
maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha
fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
39. Somut olayın değerlendirilme yöntemi gözönüne
alındığında mevcut başvurunun koşullarında ilgili normun (bkz. § 23) kanunla
sınırlama ölçütünü karşılayıp karşılamadığına ilişkin nihai bir
değerlendirme yapmaya değil müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olup olmadığının değerlendirilmesine ihtiyaç bulunduğu anlaşılmıştır. Bu
sebeple mevcut başvuruda müdahalenin kanuniliği hususunda kesin bir sonuca
varmaya gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
(2) Meşru Amaç
40. Başvuruya konu yayınlara abonelik talebi, ceza infaz
kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amaçlarıyla
kabul edilmemiştir. Anılan müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci
fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
(3) Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(a) Genel
İlkeler
41. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü bağlamında demokratik
toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce
pek çok kez açıklamıştır. İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere,
başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden
dolayı kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli
yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına
aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil
olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye
paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda
başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu
demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal
çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe
ifade edilebilmesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun
[GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B.
No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, §§ 35-38).
42. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması
gerekir (Bekir Coşkun, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72; AYM,
E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir
toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya
elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem
olarak kendisini göstermesi gerekmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir
Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan, § 51).
Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı
başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında
adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (bazı farklılıklarla birlikte
bkz. Bekir Coşkun, § 57; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan
Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68).
(b) Ceza İnfaz
Kurumlarında Yayınlara Erişim ile İlgili Anayasa Mahkemesi İçtihadı
43. Ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların
yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun'un ilgili
hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından İbrahim Kaptan (2)
kararında belirlenmiştir. Belirlenen yöntemlerden biri mahpusun, ceza infaz
kurumunda bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla
herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini istemesi
yöntemidir (İbrahim Kaptan (2), § 31). Ceza infaz kurumu
idarelerinin mahpusların yararlanabilecekleri belirtilen bu yayınları ise 5275
sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddelerinde öngörülen koşulları sağlayıp sağlamadığı
yönünden bir denetime tabi tutması gerekir. Söz konusu denetimin Anayasa
Mahkemesi içtihadında ortaya konulan ilkeler uyarınca yapılması ve inceleme
sonucunda yayınların kuruma kabul edilmesinin uygun olup olmadığına karar
verilmesi gerekmektedir (İbrahim Kaptan (2), § 32).
(c) Başvurunun
Değerlendirilmesi
44. Somut olayda başvurucuların iki ayrı dergiye abone
olma taleplerinin kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Dergilerden ilki olan National
Geographic'te coğrafya, kültür, keşifler, popüler bilim ve tarihle ilgili
makalelerin ağırlıkla yer aldığı ve dünyaca bilinen bir yayın olduğu
anlaşılmaktadır. Diğer derginin ise ülkemizde tanınan bir spor kulübünün yayın
organı olduğu, içinde sporun çeşitli alanlarına ilişkin bilgilerin yer aldığı
tespit edilmiştir (bkz. §§ 11, 19).
45. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok
kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma
yöntemlerini teker teker sıralamıştır. Bu yöntemlerden birinin kanunun açık
hükmünün de emrettiği gibi ücretinin hükümlü ve tutuklarca karşılanması
koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınması olduğu anlaşılmaktadır (İbrahim
Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38). Somut olayda
başvurucuların talebinin de bahis konusu yöntem kapsamında olduğu açıktır.
46. Bu bağlamda başvuru konusu olayda ücretleri
başvurucular tarafından ödenmek ve kurum tarafından temin edilmek suretiyle
istenen, ayrıca hakkında herhangi bir toplatma kararı bulunmadığı anlaşılan
süreli yayınlara öncelikle aboneliğin gerçekleştirilmesi gerekir. Dergiler
kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul
edilen ilke ve kriterler ışığında (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 41-45)
5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca bir denetim yapması beklenir
(benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32;
hakkında toplatma kararı bulunmayan yayınlar yönünden 5275 sayılı Kanun'un 3.
ve 62. maddeleri uyarınca yapılması gereken denetime ilişkin ilkeler için bkz. Halil
Bayık, B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 45).
47. Talebin reddine gerekçe yapılan Eğitim Kurulu
kararında (bkz. §§ 15, 20), Kurum kütüphanesinde bulunmayan yayınların
-ücretleri tutuklu ve hükümlülerin emanet hesabından karşılanması koşuluyla-
alınmasına karar verilmiş olmasına rağmen ulusal ve uluslararası alanda kabul
gören birer yayın oldukları anlaşılan başvuruya konu dergilerin kurum
güvenliğini ne şekilde tehlikeye düşüreceği veya içinde ne gibi müstehcen
haber, yazı, fotoğraf ve yorumlar bulunduğu noktasında hiçbir değerlendirme
yapılmadığı anlaşılmıştır.
48. Öte yandan derece mahkemelerinin kararlarında, sadece
bir önceki mercinin kararının hukuka uygun bulunmasının haricinde bir değerlendirmenin
olmadığı görülmektedir. Somut başvuru bağlamında hükümlü ve tutukluların haber
ve fikir alma özgürlüğüne güvence sağlama hususunda asıl yetkili ve görevlinin
ilgili ceza infaz kurumu idaresinin olduğu açıktır. Bununla birlikte süreli
yayınlara erişim noktasında Hâkimliğin de idarenin gerekçesiz uygulamalarını
engelleme görevinin bulunduğu unutulmamalıdır (benzer bir değerlendirme için
bkz. Recep Bekik ve diğerleri, § 54).
49. Sonuç olarak Ceza İnfaz Kurumu idaresi ve derece
mahkemeleri, konu ile tamamen bağlantısız gerekçelerle dergilerin niteliğine
ilişkin bir değerlendirme yapmaksızın başvurucuların taleplerini
reddetmişlerdir. Başka bir deyişle Ceza İnfaz Kurumu idaresi ve derece
mahkemeleri, başvuruya konu dergilere abonelik taleplerinin reddedilmesinin
demokratik bir toplumda gerekli olduğunu gösterilebilmiş değillerdir.
50. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde
güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları Yönünden
51. Başvurucular; yapılan uygulamanın sadece terör
suçlarından tutuklu ya da hükümlülere uygulanması nedeniyle eşitlik ilkesinin,
derece mahkemelerince alınan Cumhuriyet savcısı görüşlerinin taraflarına
bildirilip görüşlerinin alınmaması nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
52. Somut başvuruda, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
sonucuna ulaşıldığından bu şikâyetlerin ayrıca değerlendirilmesine gerek
görülmemiştir.
D. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya
üzerinden karar verir.”
54. Başvurucular, ihlalin tespiti ve tazminat talebinde
bulunmuştur.
55. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında
ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir
kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
56. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
57. Başvurucuların ücreti emanet hesabından karşılanmak
suretiyle Kurum idaresi aracılığıyla bir dergiye abone olma taleplerinin kabul
edilmemesi işlemine dair yaptığı şikâyet ve itirazın derece mahkemelerince
reddedilmesi nedeniyle başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte başvurucuların tahliye edildiği
görüldüğünden yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı tespit
edilmiştir.
58. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin
bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için ifade özgürlüğünün ihlali
nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 1.000 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Diğer ihlal iddialarının incelenmesine GEREK
BULUNMADIĞINA,
E. Başvuruculara ayrı ayrı net 1.000 TL manevi tazminat
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Osmaniye İnfaz
Hâkimliğine (E.2017/1729, 2017/2548 ve E.2017/2864, K.2017/3118 sayılı
kararlar) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 30/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.