logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Savaş Keleş [1.B.], B. No: 2017/36190, 27/2/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SAVAŞ KELEŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/36190)

 

Karar Tarihi: 27/2/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Savaş KELEŞ

Vekili

:

Av. Gülhis YÖRÜK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/10/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca 15/10/2019 tarihinde tutuklamanın hukuki olmadığı şikâyeti dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş, başvurunun tutuklamanın hukukiliğine ilişkin kısmının kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihine kadar birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

10. Ölçme Seçme ve Değerlendirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı Bilgi Güvenliği ve Yönetimi Daire Başkanlığında bilişim personeli olarak görev yapmakta iken darbe teşebbüsü sonrasında 18/7/2016 tarihinde başvurucunun sözleşmesi feshedilmiştir.

11. Başvurucu, FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturmalar kapsamında 5/9/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.

12. Başvurucu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle 20/9/2016 tarihinde başka şüphelilerle birlikte Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.

13. Başvurucunun sorgusu Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılmıştır. Sorgu sırasında başvurucunun müdafii de hazır bulunmuştur. Başvurucu, sorgu sırasındaki ifadesinde "İddia edildiği gibi silahlı terör örgütü üyesi değilim. FETÖ/PDY terör örgütü ile bir alakam yoktur. İTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünü 2002 yılında bitirdikten sonra özel şirketlerde çalıştım. Daha sonra STV'de bir süre çalıştıktan sonra buradaki yöneticiyle anlaşamayınca ÖSYM'nin iş ilanını gördüm, sözleşmeli olarak burada Bilgi İşlem Dairesinde 2013 yılı Aralık ayında işe başladım. Darbeden sonra sözleşmem feshedildi. Görev yaptığım birim adayların müracaat ve kayıt işleriyle alakalıydı. ÖSYM'nin bu kayıtların tutulduğu yazılımı ile alakalı yaşadığı sıkıntılardan dolayı bu tarz bir iş ilanı verilmiş idi. Bu yeni projede ben de bu şekilde görev almış oldum. Bylock isimli uygulamayı kullanmadım. Darbe olayına kadar bu uygulamayı hiç duymamıştım. Öğrencilik dönemimde de daha sonrasında da bu yapıya ait ışık evlerinde kalmadım. Işık evlerinde abilik ya da başka bir isim altında bir organize görevi yapmadım. ÖSYM'yi özellikle tercih etmiş değilim. Ancak bilişim personeline ödediği ücret diğer memurlara ödediği ücretten daha fazladır ... çocuklarımın gittiği okul o dönem için iyi bir okul olarak biliniyordu. Ancak sonradan ben çocuklarımın kaydını da bu okuldan aldım." şeklinde beyanda bulunmuştur.

14. Başvurucu, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunun ardından 20/9/2016 tarihinde, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Şüpheliler ... Savaş Keleş'in silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren yakalama ve arama işlemlerine ilişkin belgeler, arama ve el koyma işlemlerine ilişkin belgeler, emniyet ve C. Savcılığındaki alınan ifadeleri ile tüm dosya kapsamındaki somut delillere göre soruşturmanın henüz tamamlanmadığı şüphelilerin üzerlerine atılı suçun temadi eder nitelikte suçlardan olduğu, şüpheliler hakkında henüz toplanmamış delillerin bulunduğu, şüphelilerin kaçma ve delilleri karartma ihtimallerinin mevcut olduğu, açıklanan nedenlerle adli kontrol uygulamasının da yetersiz kalacağı, şüphelilerin üzerlerine atılı suçun CMK 100/2-11 maddesi hükmündeki suçlardan olması da değerlendirilerek CMK’nun 100. maddesi ile ilgili düzenlemeler ile AİHS 5. maddesindeki tutuklama şartları kapsamında isnat olunan suç ile orantılı olarak tedbir kapsamında şüphelilerin CMK.nın 101. maddeleri uyarınca ayrı ayrı tutuklanmalarına... [karar verildi.]"

15. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 26/7/2017 tarihli iddianamesiyle başvurucu ve kırk yedi şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır. İddianamede suçlamaya esas alınan olgular özetle şöyledir:

i. 18/11/2016 tarihinde alınan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporunda başvurucunun Bank Asyanın Ankara'daki OSTİM ve Kızılay Şubelerinde hesabının bulunduğu ve bu hesapların daha sonra kapatıldığı, para transferi ilişkisinde bulunduğu kişilerin FETÖ/PDY soruşturmalarında adlarının geçtiği belirtilmiştir.

ii. Başvurucunun FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticilerinden biriyle telefon irtibatının bulunduğu ileri sürülmüştür.

16. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi 27/7/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/66 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

17. Başvurucu 21/8/2017 tarihli duruşmada savunmasını yapmıştır. Başvurucu savunmasında;

i. Bank Asya ile 2009 yılından beri müşteri ilişkisinin olduğunu, değişik şubelerdeki hesaplarını konut finansmanı için açtırdığını, ev almak için kullandığı finansmanın ödemesinin bitiş tarihi olan 2015 yılında üç hesabını da kapattırdığını belirtmiştir.

ii. Para transferleri ile ilgili olarak M.Ç. adlı şahsa yaptığı ödemenin avukat ilişkisinden kaynaklanan vekâlet ücreti olduğunu, yengesi N.K. ile olan para transferinin aile içi alacak borç ilişkisi çerçevesinde ödenen bir para olduğunu, D.K. ile olan para transferinin ise kurban hisse bedeli olduğunu belirtmiştir.

iii. C.K. adlı FETÖ/PDY yöneticisiyle görüştüğü iddiasına ilişkin olarak ise çocuğu için okul araştırdığı sırada Nurettin Topçu isimli özel okulla da görüştüğünü, bu okulun telefonunun özel okulların genel müdürü olan C.K. adına kayıtlı olduğunu, bu kişiyi tanımadığını ve bu kişiyle görüşmediğini, görüşme tarihlerine bakıldığında bu tarihlerin erken kayıt dönemi olduğunun anlaşılacağını belirtmiştir.

18. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi 22/9/2017 tarihinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

19. Başvurucu, tutukluluğun devamı kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi 25/9/2017 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir. Bu karar 5/10/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

20. Başvurucu 26/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince 30/10/2017 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Sanıklar ... Savaş Keleş hakkında üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçen süreleri, celsede beyanlarına başvurulan diğer sanıkların sanıklar lehine beyanları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, adli kontrol tedbirine başvurulmak kaydıyla tahliyesine ... [karar verildi.]"

22. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi 16/5/2018 tarihinde başvurucu hakkındaki kamu davasının E.2017/66 sayılı dava dosyasından tefrik edilerek yeni bir esasa (E.2018/97) kaydına karar vermiştir.

23. Başvurucudan elde edilen dijital materyallere ilişkin 16/4/2019 bilirkişi inceleme raporu Mahkemeye sunulmuş ve 19/7/2019 tarihli duruşmada okunmuştur. Anılan raporda; dijital materyallerden elde edilen bulgular ışığında başvurucunun FETÖ/PDY'ye müzahir haber sitelerini ziyaret ettiği, Fetullah Gülen'in vaazlarını cep telefonuna yükleyerek izlediği, Bank Asya internet bankacılığını yoğun şekilde kullandığı,genel amaçlı mesajlaşma uygulamaları yüklü olmakla birlikte cep telefonuna FETÖ/PDY mensuplarınca da kullanılan Wickr Me, Kakaotalk ve Line mesajlaşma uygulamalarını yüklediği ve kullandığı, "Fetullah Gülen Hocaefendi" adlı uygulamayı kurduğu, bu uygulamayı bir kez kullanıp telefondan kaldırdığı, verileri silmeye yönelik Clean Master isimli programı yüklediği ve daha sonra bu uygulamayı da kaldırdığı belirtilmiştir.

24. Öte yandan yargılama devam ederken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yeni bir soruşturma başlatılmıştır. Emniyetteki ifadesi sırasında başvurucuya ÖSYM'de çalıştığı dönemde kendisinden sınav sorusu istenip istenmediği, A.U., H.T., K.Ç., H.A.D., C.A., H.Ö.T., M.T., Y.Ü., S.A., S.Ö., B.T., İ.E.T., İ.T. adlı kişileri tanıyıp tanımadığı (GSM hatlarının aynı adreste kurulu baz istasyonundan sinyal verdiği belirtilerek) altı kez ardışık olarak aranmasının nedeni, ardışık olarak arayan şahsın kim olduğu ve örgütteki konumu, on farklı sabit/ankesörlü telefondan altmış bir kez periyodik olarak aranmasının sebebi, periyodik olarak arayan şahsın kim olduğu ve örgütteki konumu, örgütün tepe yöneticilerinden olan C.K. isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, bu şahısla dört kez telefon görüşmesi yapmasının sebebi, ÖSYM'ye girmesinde B.K. isimli şahıstan (Sınav sorularının sınav öncesinde ÖSYM'den dışarıya sızdırılmasını organize ettiği ve şüpheli olarak firari durumda olduğu belirtilmiştir.) yardım alıp almadığı ve bu şahısla olan telefon irtibatı, (mahrem hizmetler bilişim yapılanmasında faaliyet gösterdiği ileri sürülen ve kaçak olan) A.A. isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, bu şahısla olan HTS kaydının sebebi sorulmuştur. İfade alma işlemi sırasında ayrıca kontörlü (büfe) sabit/ankesörlü telefon hattı ve ardışık aramaları ile ilgili olarak yapılan çalışmalar kapsamında alınan beyanlardan, terör örgütünün mahrem yapı sorumlusunun kontörlü (büfe) sabit hat ve/veya ankesörlü telefon hattından arama yaptıktan sonra son aradığı numaranın telefonun hafızasında kalmasını önlemek için en son aramadan sonra ilgisiz bir numarayı arayarak tedbir uyguladığının anlaşıldığı belirtildikten sonra bu kapsamda başvurucuya kendisinin aranmasından hemen sonra 312 numarasının aranmasının sebebi sorulmuştur.

25. Başvurucu 11/4/2019 tarihli ifadesinde ÖSYM Başkanlığında çalıştığı süre içinde FETÖ/PDY ile herhangi bir bağı, irtibatı ve bu örgüte iltisakının olmadığını, ÖSYM Başkanlığında çalışması dolayısıyla sınav öncesinde FETÖ/PDY mensuplarına ya da başka birilerine verilmek üzere kendisinden sınav sorusu getirmesini talep eden olmadığını, zaten bu Kurumda çalıştığı yerin sınav sorularını temin edeceği bir birim olmadığını, sadece aday işlemlerinin, başvuru sistemlerinin ve tercih sistemlerinin yazılımlarını yapmakta olduğunu, A.U. isimli şahsı tanıdığını, kendisi ile Vakıfbank Genel Müdürlüğünde ve ÖSYM Başkanlığında aynı dönemde fakat farklı birimlerde görev yaptıklarını, Vakıfbank Genel Müdürlüğünden kendisinden önce ayrıldığını ve önce ÖSYM Başkanlığında işe girdiğini, bu şahıs ile işyeri arkadaşlığı dışında da samimiyeti ve arkadaşlığının bulunduğunu, işyeri dışında bu kişi ile ailecek görüştüklerini, ÖSYM Başkanlığından ayrıldıktan sonra bu şahısla görüşmediğini belirtmiştir.

26. Adına kayıtlı hattan altı adet ardışık şekilde aranması ile ilgili olarak ise bu görüşmelerihatırlamadığını, ismi geçen şahıslardan E.B.yi tanımadığını ve bu şahısla da hayatı boyunca bir araya gelmediğini, ismi geçen diğer şahıslardan C.A.nın Vakıfbank'ta aynı dönemde çalışmaları dolayısıyla işyeri arkadaşı olduğunu, ankesörlü hattan kendisini arayan bu şahısların kendisinin ardından neden başka bir kişiyi aradığını bilmediğini ancak bu şahıslar ile herhangi bir şekilde FETÖ/PDY toplantısına katılmadığını, ankesörlü hattan arayan kişiyi de bilmediğini hatta arandığını da hatırlamadığını ifade etmiştir.

27. On farklı sabit/ankesörlü telefondan altmış bir kez periyodik aranması ile ilgili olarak ankesörlü hattan arandığını da görüşme yaptığını da hatırlamadığını, kimin aradığını ve neden aradığını bilmediğini, son aranılan numaranın telefonun hafızasında kalmasını önlemek için en son aramadan sonra ilgisiz bir numaranın aranması şeklindeki tedbirden haberinin olmadığını, C.K. isimli şahsı tanımadığını ancak yukarıda da beyan ettiği ve daha önceki soruşturmasında da bu şahsın kendisine sorulduğunu, bu şahısla hatırladığı dört adet görüşme kaydının olduğunu, bu şahsı neden aradığını veya bu şahsın kendisini neden aradığını bilmediğini ancak yargılamaaşamasında kendisini arayan numaranınşahsın sahibi olduğu Özel Samanyolu Okuluna ait olduğunu öğrendiğini, o dönem aktif olan ve kapatılmamış olan okulu aramış veya okul tarafından aranmış olabileceğini, bu okulu da çocuklarının eğitimi için ön kayıt ve bilgi almak amacı ile aradığını ileri sürmüştür.

28. Sınav sorularının sınav öncesinde Kurumdan dışarıya sızdırılmasını birlikte organize ettiği ileri sürülen ve dosya kapsamında şüpheli olarak firari durumda bulunan B.Ş. isimli şahısla otuz kez HTS irtibatının bulunması ile ilgili olarak ise B.Ş. isimli şahsı tanımadığını, bu ismi ilk kez duyduğunu, bu şahısla yapmış olduğu görüşmeleri hatırlamadığını, bu kişi ile herhangi bir samimiyeti ve tanışıklığının da olmadığını, ÖSYM Başkanlığına kimsenin yönlendirmesi ile girmediğini, HTS irtibatı bulunan FETÖ/PDY'nin mahrem hizmetler/bilişim yapılanmasında faaliyet gösterdiği iddia edilen A.A. isimli şahsı tanımadığını, kesinlikle bu şahıs ile bir samimiyeti ve arkadaşlığının da olmadığını, aynı baz istasyonundan sinyal veren GSM hatlarının sahipleri H.T., A.U., K.Ç., H.A.D., C.A., H.Ö.T., M.T., Y.Ö., S.A., S.Ö., B.T., İ.E.T ve İ.T. isimli şahıslardan H.T., A.U., K.Ç., H.A.D., C.A., H.Ö.T., M.T., S.A., İ.T.yi mesai arkadaşları olmasından dolayı tanıdığını, bu şahıslar dışında ismi geçen H.A.D., Y.Ö. ve İ.E.T.yi gözaltına alındıktan sonra tanıdığını, S.Ö. ve B.T. isimli şahısları ise tanımadığını ve onlarla bir samimiyeti olmadığını, ismi geçen şahıslar ile FETÖ/PDY kapsamında herhangi bir şekilde bir araya gelmediğini beyan etmiştir.

29. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 16/9/2019 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucuyla ilgili yapılan değerlendirmeler özetle şöyledir:

i. İddianamede Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan 18/5/2018 tarihli FETÖ/PDY'nin askerî mahrem yapılanması konulu bilgi notuna atıf yapılmıştır. Bu belgeye göre ardışık arama yöntemi ile sadece askerî personelin aranmadığı, mahrem yapıda görevli imamların da ilk zamanlarda ankesörlü/kontörlü arama yöntemini kullandıkları, aramanın sadece büfe, lokanta, market vs. kontörlü arama yapılabilen yerler olmadığı, ayrıca ankesörlü telefonlar ile kontörü olmadığından bahisle rica yolu ile işyerlerinde mevcut sabit hattan da arama işlemi yapılabildiği, arama işlemi sonrasında gizlilik ve tedbir amaçlı olarak rastgele numaraların çevrildiği, redial (geri arama) tuşu ile son aranan kişinin tespitinin önlenmeye çalışıldığı, daha önceden sözleşilen noktaya gelinmediği takdirde ya da mahrem imam il dışında ise ve periyodik zamanlarla bir araya geliniyorsa bir gün önce mahrem imamın arayarak çağrı bıraktığı belirtilmiştir.

ii. ÖSYM Başkanlığında üst düzey veya kritik önemi haiz özel bilgi, beceri, eğitim, öğretim gerektiren birimlerde aktif olarak çalışması muhtemel olan örgüt mensubu sivil şahısların tespiti amacıyla ardışık-periyodik arama HTS analiz raporlarının hazırlandığı ifade edilmiştir.

iii. Bu kapsamda başvurucunun kendi adına kayıtlı olarak kullandığı ve ÖSYM Başkanlığına irtibat telefonu olarak verdiği üç ayrı telefon hattı ile on farklı sabit/ankesörlü telefon hattı arasında altı kez ardışık, altmış bir kez periyodik olarak iletişim kaydının bulunduğu iddia edilmiştir.

iv. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin üst yönetimi ile ilgili yürütülmekte olan soruşturma kapsamında adı geçen C.K. isimli şüpheli ile başvurucunun telefon irtibatının bulunduğu belirtilmiştir.

v. Baz analizi ile ilgili verilerin incelenmesi neticesinde 3/1/2011-4/9/2016 tarih aralığında 19.00 ile 24.00 saatleri arasındaki zaman diliminde, başvurucuya ait GSM hattı ile başvurucunun yargılandığı davadaki diğer kişilerin hatlarının aynı yerdeki baz istasyonundan sinyal verdiği belirtilmiştir.

30. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi 7/10/2019 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2019/31 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

31. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi aynı tarihte aralarında fiilî ve hukuki bağlantı bulunduğunu belirterek E.2019/31 sayılı dosya ile E.2018/197 sayılı dosyanın birleştirilmesine ve yargılamanın E.2018/197 sayılı üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.

32. Yargılama bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

33. İlgili hukuk için bkz. Özcan Güney B. No: 2017/20709, 15/11/2018, §§ 30-38.

34. Ayrıca Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 13/11/2019 tarihli ve E.2018/5526, K.2019/6842 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...

Yukarıda açıklanan özellikler doğrultusunda, bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağında kuşku yoktur.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

35. Mahkemenin 27/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

36. Başvurucu, tutuklamanın hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

37. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında incelenmesi ve başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı değerlendirilirken tutuklama kararının verildiği andaki genel koşulların göz ardı edilmemesi gerektiği, darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalmasının söz konusu olabileceği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında açıklanan gerekçeler, tutukluluğun gözden geçirilmesi kararlarında değinilen hususlar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamelerde belirtilen eylemler ile bu eylemlere ilişkin olarak dayanılan delillerin içeriği dikkate alındığında isnat edilen suç yönünden objektif bir gözlemciyi ikna edecek makul şüphenin bulunduğu ifade edilmiştir.

38. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında tutuklama ve tutukluluğun devamı kararlarında atılı suç açısından ikna edici somut delillerin kararda gösterilmediğini, somut olayda kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların bulunmadığını, tutuklanmasına dayanak gösterilen Bank Asya hesaplarını, telefon görüşmelerini ve para transferlerini savunmalarında somut olgularla açıklamasına rağmen bu açıklamalarına itibar edilmeyerek tutukluluğunun devam ettirildiğini, tutukluluğu süresince tutuklama nedenlerinin ve adli kontrol tedbirlerinin neden sonuçsuz kalacağının da açıklanmadığını ifade etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Uygulanabilirlik Yönünden

39. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY üyeliği iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).

40. Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242).

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Genel İlkeler

41. Genel ilkeler için bkz. Özcan Güney B. No: 2017/20709, 15/11/2018, §§ 57-62.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

42. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, darbe teşebbüsü ve arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır.

43. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

44. Başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında, isnat edilen suçların işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin dosyada bulunduğu belirtilmiştir (bkz. § 14).

45. Başvurucu hakkında düzenlenen 26/7/2017 tarihli iddianamede, başvurucunun Bank Asya Ankara OSTİM ve Kızılay Şubelerinde hesabının bulunduğu ve bu hesapların kapatıldığı, başvurucuyla para transferi ilişkisi bulunan şahısların FETÖ/PDY soruşturmalarında yer aldığı, başvurucunun FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticilerinden biriyle telefon irtibatının bulunduğu ileri sürülmüştür (bkz. § 15).

46. Başvurucudan ele geçirilen dijital materyallerin incelendiği bilirkişi raporunda ise başvurucunun FETÖ/PDY'ye müzahir haber sitelerini ziyaret ettiği, Fetullah Güen'in vaazlarını cep telefonuna yükleyerek izlediği, Bank Asya internet bankacılığını yoğun şekilde kullandığı, genel amaçlı mesajlaşma uygulamaları yüklü olmakla birlikte cep telefonuna FETÖ/PDY mensuplarınca da kullanılan Wickr Me, Kakaotalk ve Line mesajlaşma uygulamalarını yüklediği ve kullandığı, "Fetullah Gülen Hocaefendi" adlı uygulamayı kurduğu, bu uygulamayı bir kez kullanıp telefondan kaldırdığı, verileri silmeye yönelik Clean Master isimli programı yüklediği ve daha sonra bu uygulamayı da telefonundan kaldırdığı belirtilmiştir (bkz. § 23).

47. Öte yandan 16/9/2019 tarihinde başvurucu hakkında düzenlenen birleştirme talepli ikinci iddianamede ise FETÖ/PDY mensuplarının ortaya çıkarılması için yapılan çalışmalar neticesinde anılan örgüt hiyerarşisinde "mahrem imam" olarak adlandırılan örgüt üyelerinin ankesörlü/sabit telefon hatlarından ardışık arama yöntemiyle başvurucuya ulaştıklarının tespit edildiği belirtilmiştir (bkz. § 28). İddianamede ayrıca kontörlü (büfe) sabit/ankesörlü telefon hattı ve ardışık aramaları ile ilgili olarak yapılan çalışmalar kapsamında alınan beyanlardan, terör örgütünün mahrem yapı sorumlusunun kontörlü (büfe) sabit hat ve/veya ankesörlü telefon hattından arama yaptıktan sonra son aradığı numaranın telefonun hafızasında kalmasını önlemek için en son aramadan sonra ilgisiz bir numarayı arayaraktedbir uyguladığının anlaşıldığı, bu kapsamda başvurucunun da aranmasından hemen sonra 312 numarasının arandığının görüldüğü ileri sürülmüştür (bkz. § 24).

48. Yargıtay, FETÖ/PDY imamlarının mahrem hizmetler sınıfındaki kişilerle ankesörlü veya sabit telefon hatları üzerinden iletişim kurduğuna yönelik yapılan tespitin -belirli koşullar altında- kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olarak kabul edilebileceğini işaret etmiştir (bkz. § 33). Anayasa Mahkemesi de Abdurrahman Yemiş (B. No: 2017/29347, 28/11/2019) kararında FETÖ/PDY imamlarının mahrem hizmetler sınıfındaki kişilerle olan iletişimlerini ankesörlü veya kontörlü telefonlar üzerinden arama veya çağrı bırakma şeklinde sürdürdüklerine ilişkin tespiti ve bu kapsamda başvurucunun da bir kez aranmış olmasını bu delilin yanında başvurucu ile birlikte birkaç kez sohbet toplantısına gittiğini söyleyen tanık ifadesini kuvvetli suç belirtisi olarak kabul etmiştir (Abdurrahman Yemiş, § 48).

49. Başvurucunun görev yaptığı ÖSYM'nin FETÖ/PDY'nin özellikle örgütlendiği stratejik kurumlardan biri olduğu, kamu görevine girme ya da görevde yükselmeye ilişkin olarak ÖSYM tarafından yapılan birçok sınavın sorularının bu yapılanmaya mensup kişilerce önceden örgüte yakın kişilere verildiğinin çok sayıda soruşturma ve kovuşturma belgesinde ifade edildiği dikkate alındığında başvurucunun ankesörlü veya kontörlü telefonlar üzerinden periyodik ve ardışık olarak arandığına ilişkin tespitlerin ve yine başvurucudan ele geçirilen dijital materyallerde başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğunu gösteren belgelerin (bkz. §§ 23, 26) FETÖ/PDY ile başvurucu arasında örgütsel bir ilişki bulunduğuna -dolayısıyla başvurucunun suç işlediğine- dair kuvvetli belirti olarak kabulü mümkündür.

50. Sonuç olarak başvurucu yönünden suç şüphesinin varlığını doğrulayan kuvvetli belirtinin dosya kapsamında bulunduğu görülmektedir.

51. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

52. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir, §§ 78, 79).

53. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup (bkz. § 20) isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. § 31; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).

54. Somut olayda Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken henüz toplanmamış delillerin bulunduğu, şüphelilerin kaçma ve delilleri karartma ihtimallerinin mevcut olduğu, adli kontrol uygulamasının da yetersiz kalacağı, suçun katalog suçlardan olduğu gerekçelerine dayanılmıştır (bkz. § 14).

55. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

56. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

57. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY'yle bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri de -gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

58. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 14) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

59. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

60. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'da bu hakka dair (13. ve 19. maddelerde) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Savaş Keleş [1.B.], B. No: 2017/36190, 27/2/2020, § …)
   
Başvuru Adı SAVAŞ KELEŞ
Başvuru No 2017/36190
Başvuru Tarihi 26/10/2017
Karar Tarihi 27/2/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 91
100
101
109
5237 Türk Ceza Kanunu 314
3713 Terörle Mücadele Kanunu 1
2
3
5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi