logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Müjdat Gürbüz [1.B.], B. No: 2017/36529, 23/5/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MÜJDAT GÜRBÜZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/36529)

 

Karar Tarihi: 23/5/2018

R.G. Tarih ve Sayı: 20/6/2018-30454

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

Müjdat GÜRBÜZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutuklu bulunulan ceza infaz kurumunda fotoğraf çekiminin ve gönderiminin kısıtlanması, koğuş ve odalara ait havalandırma bahçesinin üzerine fens teli çekilmesi nedenleriyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, ziyaretçi sayısı ile ziyaret gün ve saatlerinin sınırlandırılması ve öğrenim gören çocuklara hafta sonu ziyaret yasağı konulması nedenleriyle aile hayatına saygı hakkının; radyo kullanımının kısıtlanması nedeniyle ifade hürriyetinin ve sınavlara girişin yasaklanması nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 6/10/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci devam etmektedir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri (B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.

10. Başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle(kapatılan) İzmir 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/12/2016 tarihli kararıyla tutuklanarak Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. Hâlen tutuklu olan başvurucu evli ve çocuksuzdur.

A. Fotoğraf Çekiminin ve Gönderiminin Kısıtlanmasına İlişkin Süreç

11. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu)Başkanlığının 20/1/2017 tarihli ve "Terör Örgütü Şüphelisi Tutuklular ile Terör Örgütü Mensubu Hükümlülerin Fotoğraf Çekimi ve Gönderiminin Kısıtlanması" başlıklı kararıyla terör örgütü üyesi olma ya da benzer suçlamalarla tutuklu ve hükümlü olan kişilerin fotoğraf çekimlerinin kısıtlanmasına ve yanlarında bulunan mevcut fotoğrafların dışarıya gönderilmemesine karar verilmiştir.

12. İnfaz Hâkimliğine itiraz yolu açık olmak üzere verilen kararda, Bakanlık Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 22/1/2007 tarihli ve Ceza İnfaz Kurumlarının Tahsisi, Nakil İşlemleri ve Diğer Hükümler Hakkında Genelge (Genelge) kapsamında İdare ve Gözlem Kurulunun bu yönde bir yetkisinin bulunduğu ifade edilmiştir. Anılan Genelge'de ceza infaz kurumu düzeni, kişi ve kurum güvenliği, örgütsel amaçlara, iletişim ve propagandaya imkân verilmemesi, devam eden soruşturmaların aksamaması ve toplumsal hassasiyet ile beklentiler dikkate alınarak bazı kişiler yönünden fotoğraf çekiminin kısıtlanabileceği belirtilmiştir. Kararda; hükümlü ve tutukluların koğuş ve odalarda, ziyaret alanlarında çektirdikleri fotoğrafları Ceza İnfaz Kurumu dışına gönderdikleri, söz konusu fotoğraflar vasıtasıyla Ceza İnfaz Kurumunun fiziki yapısı, genel ve özel hâlleri hakkında diğer örgüt mensuplarına bilgi ve fikir aktarıldığı, bu durumun da Ceza İnfaz Kurumunun güvenliğini tehdit ettiği ifade edilmiştir. Ayrıca bu suretle dışarıda bulunan terör örgütü mensuplarına moral ve örgütü ayakta tutma çabasına yönelik bir izlenim verilebileceği, fotoğrafların örgüt sempatizanlarınca propaganda aracı olarak kullanılabileceği vurgulanmıştır.

13. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz Karşıyaka İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 17/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararının gerekçesi tekrarlanarak kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 15/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

14. Nihai karar 8/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

B. Koğuş ve Odalara Ait Havalandırma Bahçelerinin Üzerine Fens Teli Çekilmesine İlişkin Süreç

15. İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 30/5/2017 tarihli ve "FETÖ/PDY Terör Örgütü Mensubu Hükümlü ve Tutukluların Barındırıldıkları Koğuş ve Odaların Bahçeleri Üzerine Fens Teli Çekilmesi" başlıklı kararıyla terör örgütü üyesi olma ya da benzer suçlamalarla tutuklu ve hükümlü olan kişilerin barındırıldıkları koğuş ve odalara ait havalandırma bahçelerinin üzerine fens teli çekilmesine karar verilmiştir.

16. Söz konusu kararda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 6. maddesinde hükümlülerin kaçmalarını önleyecek tedbirler alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde ceza infaz kurumlarında güvenli bir biçimde tutulacağının ifade edildiği vurgulanmıştır. Ayrıca anılan Kanun hükmü gereğince bu kişilerin Anayasa'da yer alan haklarının infazın temel amaçları saklı kalmak üzere kanunda öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabileceği belirtilmiştir. Kararda, çatı aramalarında ele geçen notlardan anlaşıldığı üzere Ceza İnfaz Kurumunda barındırılan bu kapsamdaki kişilerin koğuşlara ait havalandırma bahçelerinden diğer koğuşlarda kalan tutuklu ve hükümlülere pusula olarak tabir edilen haberleşme notları attıklarının ve bu şekilde yasal olmayan yollardan haberleşmeye çalıştıklarının anlaşıldığı ifade edilmiştir. Ele geçirilen notlarda, terör örgütünü ayakta tutmaya ve örgüt mensuplarının çözülmelerini engellemeye dönük ifadelerin yer aldığı belirtilmiştir. Kararın örgütsel amaçlı olarak haberleşmenin önüne geçilmesi, diğer tutuklu ve hükümlülere talimat ve mesaj verilmesinin engellenmesi, firar, isyan, dışarıdan sızma, silahlı, silahsız veya drone vasıtası ile saldırı gibi muhtemel olayların engellenmesi ve Ceza İnfaz Kurumunun asayiş ve güvenliğinin tehlikeye düşmemesi amacıyla verildiği ifade edilmiştir. Ayrıca kararda, havalandırma bahçelerinin üzerine fens teli ya da file çekilmesi konusunda gerek ülkemiz gerekse yabancı ülkeler aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince (AİHM) verilen herhangi bir olumlu ya da olumsuz kararın bulunmadığı vurgulanmıştır.

17. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz İnfaz Hâkimliğinin 18/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararının gerekçesi tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 24/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

18. Nihai karar 7/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

C. Hükümlü ve Tutukluların Öğrenim Gören Çocuklarının Hafta Sonu Ziyaretlerinin OHAL Süresince Yasaklanmasına İlişkin Süreç

19. İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 24/11/2016 tarihli ve "Hükümlü ve Tutukluların Öğrenim Gören Çocuklarının Hafta Sonu Ziyareti" başlıklı kararıyla tutuklu ve hükümlülerin öğrenim gören çocuklarının hafta sonu ziyaretlerinin OHAL süresince yasaklanmasına karar verilmiştir.

20. Söz konusu kararda 5275 sayılı Kanun ile bu Kanun dayanak alınarak çıkarılan 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik (Ziyaret Yönetmeliği) kapsamında hükümlü ve tutukluların ziyaretçileri ile görüştürüldüğü, ziyaret günleri ve saatleri ile ziyaretçi sayısının fiziki yapı ve kapasite dikkate alınarak ceza infaz kurumu tarafından belirleneceği vurgulanmıştır. 24/11/2016 tarihi itibarıyla Ceza İnfaz Kurumunda toplam tutuklu ve hükümlü sayısının 1.158'e ulaştığı, yaklaşık 800 kişinin FETÖ/PDY'ye ve PKK terör örgütüne yardım, üye olma veya anayasal düzene karşı işlenen suçlardan tutuklu olduğu, öğrenim gören çocukların hafta sonu gerçekleştirdiği ziyaretlerde artış gözlenmesine rağmen Ceza İnfaz Kurumunda görevli personel sayısının ciddi oranda azaldığı ifade edilmiştir. Kararda; meydana gelebilecek müessif bir olayı bastırmada zorluklar yaşanabileceği ve yeterli zaman aralığının olmadığı belirtilerek Ceza İnfaz Kurumunun mevcudu, düzeni, görüş sıklığı, ziyaretçi sayısı, güvenlik ve asayiş durumu dikkate alınarak bu yöndeki kararın tüm tutuklu ve hükümlüler yönünden ve OHAL süresince kısıtlı olmak üzere verildiği belirtilmiştir.

21. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz İnfaz Hâkimliğinin 18/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararının gerekçesi tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 21/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

22. Nihai karar 7/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

D. Hükümlü ve Tutukluların Görüşebileceği Ziyaretçi Sayısının Düşürülmesine İlişkin Süreç

23. İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 8/11/2016 tarihli ve "Hükümlü ve Tutukluların Görüşebileceği Ziyaretçi Sayısının Belirlenmesi'' başlıklı kararıyla tutuklu ve hükümlülerin görüşebileceği ziyaretçi sayısı yedi olarak belirlenmiştir.

24. Söz konusu kararda, 5275 sayılı Kanun ile Ziyaret Yönetmeliği kapsamında ziyaret günleri ve saatleri ile ziyaretçi sayısının fiziki yapı ve kapasite dikkate alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde Ceza İnfaz Kurumu tarafından belirleneceği vurgulanmıştır. 20/8/2015 tarihinde verilen karar doğrultusunda hükümlü ve tutuklularının görüşebileceği ziyaretçi sayısının on olarak belirlendiği ancak görüş yerlerinde yaşanan yoğunluk nedeniyle Kurumda çıkabilecek isyan, rehin alma ve firar gibi durumların engellenmesi hususunda oluşan ihtiyaç kapsamında bu sayının düşürüldüğü ifade edilmiştir. Kararda; Ceza İnfaz Kurumunda dört açık görüş ve dört kapalı görüş yeri bulunduğu, barındırılan hükümlü ve tutuklu sayısının ise mevcut kapasitenin üzerine çıktığı belirtilerek Ceza İnfaz Kurumu düzeninin ve güvenliğinin tehlikeye düşmemesi için önlem alındığı belirtilmiştir.

25. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz, İnfaz Hâkimliğinin 17/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararının gerekçesi tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 15/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

26. Nihai karar 8/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

E. Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Günü ve Saatlerinin Sınırlandırılmasına İlişkin Süreç

27. İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 15/11/2016 tarihli ve "Ziyaret Gün ve Saatlerinin Düzenlenmesine İlişkin Karar'' başlıklı kararıyla tutuklu ve hükümlü ziyaretlerinin 09.00 ile 17.30 saatleri arasında, kırk dakika süreyle ve belirlenen ziyaret programı esas alınarak yaptırılmasına karar verilmiştir.

28. Söz konusu kararda, 5275 sayılı Kanun uyarınca yaptırılacak ziyaretlerin yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde gerçekleştirilebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca Ziyaret Yönetmeliği kapsamında ziyaret günleri ve saatleri ile ziyaretçi sayısının fiziki yapı ve kapasite dikkate alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde ceza infaz kurumu tarafından belirleneceği vurgulanmıştır. Kararda, 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra tutuklu ve hükümlü sayısında kapasitenin üzerinde artış meydana geldiği ve bu durumun iş yoğunluğunun artmasına neden olduğu belirtilerek ceza infaz kurumu düzeni ve güvenlik durumu gözönüne alınarak haftalık ziyaret düzeninin yeniden belirlenmesi yönünde ihtiyacın ortaya çıktığı belirtilmiştir.

29. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz, İnfaz Hâkimliğinin 18/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararının gerekçesi tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 15/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

30. Nihai karar 7/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

F. Hükümlü ve Tutukluların Radyo Kullanımının Kısıtlanmasına İlişkin Süreç

31. İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 19/4/2017 tarihli ve "FETÖ/PDY Terör Örgütü Mensubu Hükümlü ve Tutukluların Radyo Dinlemesine İlişkin Kısıtlama Kararı" başlıklı kararıyla bu kapsamda olan tutuklu ve hükümlülerin koğuşlarında kullandıkları radyolarına güvenlik nedeniyle ileri bir tarihte yeniden değerlendirilmek üzere el konulmasına ve geçici olarak Ceza İnfaz Kurumu Emanet Eşya Biriminde muhafaza altına alınmasına karar verilmiştir.

32. Söz konusu kararda, 5275 sayılı Kanun uyarınca tehlikeli hâlde bulunan veya örgüt mensubu hükümlüler ve tutuklular bakımından radyo kullanımının kısıtlanabileceği belirtilmiştir. Kararda, FETÖ/PDY'ye mensup hükümlüler ile FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında tutuklu olanların kullandıkları radyolara beş-altı metre uzunluğunda anten görevi gören telleri bağladıkları, bu suretle farklı frekans aralığını dinledikleri ve Ceza İnfaz Kurumu dışında bulunan örgüt mensupları ile şifreli olarak haberleştikleri vurgulanmıştır. Anılan yöntem kullanılarak örgüt lehine propaganda yapıldığı, Ceza İnfaz Kurumunda bulunan örgüt üyelerinin ruh hâlinin diri tutulmaya çalışıldığı ve hatta bazı eylemlere teşvik edildiği ifade edilmiştir. Kararda, örgütsel amaçlı haberleşmenin engellenmesi amacıyla koğuş ve odalarda yapılan aramalar sonucunda bulunan radyolara geçici olarak el konulduğu belirtilmiştir.

33. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz İnfaz Hâkimliğinin 18/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararının gerekçesi tekrarlanmış ve kararın mevzuata uygun şekilde verildiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 24/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

34. Nihai karar 7/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

G. Sınavlara Girişin Yasaklanmasına İlişkin Süreç

35. 22/11/2016 tarihli ve 29896 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (OHAL KHK'sı) uyarınca terör örgütü üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar nedeniyle tutuklu veya hükümlü olanların ülke genelinde uygulanan merkezî sınavlar ile eğitim ve öğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan ya da yaptırılan sınavlara girişleri OHAL süresince yasaklanmıştır.

36. Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) Başkanlığının 24/11/2017 tarihli ve "Kurumda Uygulanacak Eğitim ve İyileştirme Kararı" başlıklı kararıyla belirtilen OHAL KHK'sı kapsamında olan tutuklu ve hükümlülerin söz konusu sınavlara katılmamalarına karar verilmiştir.

37. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz, İnfaz Hâkimliğinin 18/7/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararda; eğitim hakkına OHAL KHK'sı kapsamında kısıtlama getirildiği, Anayasa'da düzenlenen eğitim ve öğrenim hakkının sadece kanunla ve zorunlu hâllerde kısıtlanabileceği, devletin güvenliği için gerekli tedbirlerin yine devlet tarafından alınmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda Eğitim Kurulu Başkanlığınca verilen kararda herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir.

38. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 21/8/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

39. Nihai karar 7/9/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

40. 6/2/2018 tarihli ve 7083 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 4. maddesiyle 677 sayılı OHAL KHK'sında yer alan söz konusu düzenleme kanunlaşmıştır.

41. Başvurucu 6/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

42. Anayasa Mahkemesinin 22/2/2018 tarihli müzekkeresiyle, ilgili İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının söz konusu kararlarının hâlen yürürlükte olup olmadığı, yürürlükte değilse hangi tarih aralığında uygulandığı ve istisna niteliğinde uygulamalar yapılıp yapılmadığı hususlarına ilişkin olarak bilgi ve belgeler talep edilmiştir. 26/2/2018 tarihli cevap yazısında, gerekçesi hatırlatılan söz konusu kararların hâlen yürürlükte olduğu ve istisna niteliğinde uygulamalar yapılmadığı belirtilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkı Yönünden

43. 5275 sayılı Kanun’un ''Hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler" kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:

"(1) Hapis cezalarının infaz rejimi, aşağıda gösterilen temel ilkelere dayalı olarak düzenlenir:

a) Hükümlüler ceza infaz kurumlarında güvenli bir biçimde ve kaçmalarını önleyecek tedbirler alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde tutulurlar.

b) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir. Hükümlülerin, Anayasada yer alan diğer hakları, infazın temel amaçları saklı kalmak üzere, bu Kanunda öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabilir.

c) Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır. Hükümlünün kanun, tüzük ve yönetmeliklerle tanınmış haklarının dokunulmazlığını sağlamak üzere cezanın infazında ve iyileştirme çabalarında kanunîlik ve hukuka uygunluk ilkeleri esas alınır.

d) İyileştirmeye gereksinimleri olmadığı saptanan hükümlülere ilişkin infaz rejiminde, bu hükümlülerin kişilikleriyle orantılı bireyselleştirilmiş programlara yer verilmesine özen gösterilir ve bu hususlar yönetmeliklerde düzenlenir.

e) Cezanın infazında adalet esaslarına uygun hareket edilir. Bu maksatla ceza infaz kurumları kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği yetkilere dayanarak nitelikli elemanlarca denetlenir.

f) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.

g) Hükümlünün infazın amacına uygun olarak kanun, tüzük ve yönetmeliklerin belirttiği hükümlere uyması zorunludur.

h) Kanunlarda gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini ihlâl edenler hakkında Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır. Cezalara, Kanunda belirtilen merciler, sürelerine uygun olarak hükmederler. Cezalara karşı savunma ve itirazlar da Kanunun gösterdiği mercilere yapılır."

44. 5275 sayılı Kanun gereğince Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 22/1/2007 tarihli ve 45/1 No.lu Ceza İnfaz Kurumlarının Tahsisi, Nakil İşlemleri ve Diğer Hükümler konulu Genelge'nin "Diğer işlemler" başlıklı Beşinci Bölümü'nün -20/12/2016 tarihinde yapılan değişiklikleri de içeren- ilgili kısmı şöyledir:

 "(8) Hükümlü ve tutuklular; kendi oda veya koğuşunda beraber kaldıkları arkadaşlarıyla veya açık görüş günlerinde ziyarete gelen yakınlarıyla, idarece belirlenen yerlerde ve bedelleri kendileri tarafından karşılanmak koşuluyla fotoğraf çektirebilecektir. Fotoğraf çekimi, müdürü ve fotoğrafçılık işkolu bulunan ceza infaz kurumlarında sadece fotoğrafçılık işkolunca yerine getirilecek, dışarıdan fotoğrafçı temini yoluna gidilmeyecektir. Müdürü bulunmayan kurumlardaki fotoğraf çekimleri dışarıdan temin edilen fotoğrafçı tarafından gerçekleştirilecektir.

 Ancak, kurum düzeni, kişi ve kurum güvenliği, örgütsel amaç, iletişim ve propagandaya imkân verilmemesi, devam eden soruşturmaların aksamaması (Bu çerçevede adli soruşturmaları yürüten savcılardan görüş alınabileceği) ve toplumsal hassasiyet ve beklentiler dikkate alınarak, bu olgulardan bir veya birkaçının olduğuna dair İdare ve Gözlem Kurulu üyelerinde bir kanaat oluşması durumunda, tüm kurumda veya bazı örgütler ve kişiler yönünden fotoğraf çekimi kısıtlanabilir."

2. Aile Hayatına Saygı Hakkı Yönünden

45. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlüyü ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir. ...

(3) Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır."

46. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların hakları" kenar başlıklı 114. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul edebilirler. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar koyabilir."

47. 5275 sayılı Kanun’un "Tutukluların yükümlülükleri" kenar başlıklı 116. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Bu Kanunun; yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, ... kuruma alınma ve kayıt işlemleri, hükümlüler ile yakınları ve ilgililerin bilgilendirilmesi, cezayı çekme, güvenlik ve iyileştirme programına ve sağlığın korunması kurallarına uyma, bina ve eşyaların korunması, kapıların açılmaması ve temasın önlenmesi, oda ve eklentilerinde bulundurulabilecek kişisel eşyalar, arama, disiplin cezalarının niteliği ve uygulanma koşulları, ... haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama, ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma, ... yönetim tarafından alınabilecek tedbirler, zorlayıcı araçların kullanılması, ... şikâyet ve itiraz, ... kültür ve sanat etkinliklerine katılma, ifade özgürlüğü, kütüphaneden yararlanma, süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı, telefonla haberleşme hakkı, radyo, televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkı, mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı, bu Kanunda sayılan günlerde dışarıdan gönderilen hediyeyi kabul etme hakkı, ... hükümlülerin sayısı ve uygulanacak güvenlik tedbirleri, eğitim programları, öğretimden yararlanma, ... ziyaret, yabancı hükümlüleri ziyaret, ziyaret ve görüşlerde uygulanacak esaslar, ... kütüphane ve kurslardan yararlanma konularında ... düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir."

48. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Ziyaret gün ve saatleri" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Ziyaret günleri ve saatleri ile bir hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak, kurumca belirlenir..."

49. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık görüş" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Açık görüş, hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilerinin maddi temasına imkan verecek şekilde, konuşulanların hazır bulunan görevli tarafından işitilebildiği ve izlenebildiği, ceza infaz kurumunun bu iş için tahsis edilmiş özel bölümünde yapılan ziyaret ve görüşmelerdir."

50. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık görüş yapılacak yer" kenar başlıklı 16. maddesi şöyledir:

"Açık görüşler, ceza infaz kurumunun oda ve eklentileri dışında, bu iş için ayrılmış özel bölümünde, bulunmadığı takdirde, ceza infaz kurumu müdürünün uygun göreceği yerde yaptırılır."

51. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Görüş süresi ve saatleri" kenar başlıklı 17. maddesi şöyledir:

"Açık ziyaretler, bir saatten fazla olmamak kaydıyla 09.00 - 17.00 saatleri arasında yaptırılır. Ziyaret süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işler."

52. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık görüşe ilişkin diğer konular" kenar başlıklı 18. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Hükümlü ve tutuklu sayısının, verilen açık görüş günü sayısına bölünmesi suretiyle, görüş gününe kadar gruplar oluşturulur, her grubun görüş günü ve saatleri, ailelerine bildirilmek üzere, hükümlü ve tutuklulara tebliğ edilir ve hazırlanan program ayrıca koğuşlara ve ziyaretçilerin görebileceği uygun yerlere asılır.

Belirtilen gün ve saatler dışında görüş yaptırılmaz, ...

Her grubun açık görüşü bittikten sonra, görüş yerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, görevliler nezaretinde dikkatli bir şekilde arandıktan sonra koğuş veya odalarına götürülerek burada sayılır. Kimlikleri, fotoğraflı belgelerle kontrol edilir, grup mevcudunun tam olduğunun anlaşılması üzerine, ziyaretçilerin kurum dışına çıkmasına izin verilir.

Açık görüşlerde, görüş mahallinde yeteri kadar dış güvenlik görevlisi gözlemci olarak bulundurulur..."

3. İfade Hürriyeti Yönünden

53. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlünün radyo, televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkı" kenar başlıklı 67. maddesi şöyledir:

"(1) Hükümlü, ceza infaz kurumlarında merkezî yayın sistemi bulunduğu takdirde bu sisteme bağlı olarak radyo ve televizyon yayınlarını izleme hakkına sahiptir.

(2) Merkezî yayın sistemi bulunmayan kurumlarda, yararlı olmayan yayınların izlenmesini ve dinlenmesini engelleyecek önlemler alınmak suretiyle bağımsız anten kullanılarak televizyon ve radyo izlenmesine ve dinlenmesine izin verilir. Bu cihazlar, bedeli kendisi tarafından ödenmek koşuluyla hükümlü adına kurumca satın alınır. Her ne biçimde olursa olsun dışardan gelenler tarafından getirilen radyo, televizyon ve bilgisayarlar kuruma alınmaz.

(3) Kapalı ve açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitim evlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Ancak, Adalet Bakanlığının uygun görmesi hâlinde eğitim ve kültürel amaçlı olarak bilgisayarın ceza infaz kurumuna alınmasına izin verilebilir.

(4) Bu haklar, tehlikeli hâlde bulunan veya örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir."

54. 20/3/2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (İnfaz Tüzüğü) "Hükümlünün radyo, televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkı" kenar başlıklı 90. maddesi şöyledir:

"(1) Hükümlü, kurumlarda merkezî yayın sistemi bulunduğu takdirde bu sisteme bağlı olarak radyo ve televizyon yayınlarını izleme hakkına sahiptir.

 (2) Merkezî yayın sistemi bulunmayan kurumlarda, yararlı olmayan yayınların izlenmesini ve dinlenmesini engelleyecek önlemler alınmak suretiyle bağımsız anten kullanılarak televizyon ve radyo izlenmesine ve dinlenmesine izin verilir. Bu cihazlar, bedeli kendisi tarafından ödenmek koşuluyla hükümlü adına kurumca satın alınır. Her ne biçimde olursa olsun dışardan gelenler tarafından getirilen radyo, televizyon ve bilgisayarlar kuruma alınmaz.

(3) Kapalı ve açık kurumlar ile çocuk eğitim evlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir. Eğitim ve iyileştirme programları gerekli kıldığı takdirde denetim altında internetten yararlanılabilir. Hükümlü, odasında bilgisayar bulunduramaz. Ancak, Bakanlığın uygun görmesi hâlinde eğitim ve kültürel amaçlı olarak bilgisayarın kuruma alınmasına izin verilebilir.

(4) Bu haklar, idare ve gözlem kurulu kararı ile tehlikeli hükümlü oldukları saptananlar veya örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir.

(5) İşlediği suçun nitelik ve işleniş biçimi göz önüne alındığında, toplum için ciddi bir tehlike oluşturan, kurumdaki tutum ve davranışlarıyla, suç işlemek amacıyla kurulan silâhlı örgütün yöneticiliğini yapmaya devam eden, bu konuda herhangi bir yöntemle, kurum içi veya dışındaki kişilere talimat veya mesaj veren hükümlülerin, idare ve gözlem kurulu kararıyla televizyon yayınlarını izlemesine ve bilgisayar ile internetten yararlanmasına izin verilmez."

55. 17/6/2005 tarihli ve 2005/25848 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik'in (Eşya Yönetmeliği) 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Koğuş, oda ve eklentilerinde, kantinden temin edilmek koşuluyla, bir adet otuzyedi ekran televizyon ile elektrikli su ısıtıcısı, saç kurutma makinesi ve büro tipi buzdolabı ile kurumun bulunduğu coğrafi bölgenin iklim koşulları dikkate alınarak, her koğuş veya odada bir adet vantilatör bulundurulmasına izin verilebilir. Ayrıca her hükümlü, kurum kantininden satın almak kaydıyla bir adet kulaklıklı küçük el radyosu bulundurabilir."

4. Eğitim Hakkı Yönünden

56. 5275 sayılı Kanun'un "Öğretimden yararlanma" kenar başlıklı 76. maddesi şöyledir:

"(1) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmaları sağlanır."

57. Adalet Bakanlığının 27/7/2007 tarihli ve 46/1 sayılı Genç ve Yetişkin Hükümlü ve Tutukluların Eğitim ve İyileştirilme İşlemleri ve Diğer Hükümlere ilişkin Genelgesi’nin ilgili kısımları şöyledir:

"E- Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ve Millî Eğitim Bakanlığı Tarafından Yapılan Sınavlar

(1) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen ÖSS, YDS, KPSS ve benzerî sınavlar, sınav merkezi olan ceza infaz kurumlarında yapılacaktır.

(2) Hükümlü ve tutukluların sınav başvuruları yakınları tarafından yapılabilir, yapılamaması hâlinde, başvuru ceza infaz kurumlarının bulunduğu mahalde yapılabiliyorsa kurum tarafından görevlendirilen bir personel tarafından gerçekleştirilir. Sadece il merkezlerinde başvuru yapılıyorsa, öğrencinin bulunduğu kurum tarafından sınav merkezi olan kuruma bilgi verilerek, gerekli belgeleri gönderecek ve başvuru işlemi il merkezlerindeki sınav merkezi olan ceza infaz kurumlarından yapılacak müracaatlarla birlikte, sınav merkezi olan kurum idaresince görevlendirilecek bir personel tarafından gerçekleştirilecektir.

(3) Sınavların başvuru tarihi kurum öğretmeni, yokluğunda ise eğitimden sorumlu personel tarafından takip edilecektir.

(4) Sınavlar, belirlenen sınav merkezlerindeki ceza infaz kurumlarına gelen sınav komisyonları tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle, sınavlara katılacaklara ilişkin T.C. kimlik numarası, adı soyadı, baba adı, doğum yeri ve tarihine ilişkin bilgileri içeren liste sınavdan en az 20 gün önce Genel Müdürlükte olacak şekilde gönderilecektir. Kuruma yeni gelen hükümlü ve tutuklu olduğu takdirde sınavdan önceki son iş gününe kadar bildirim yapılabilecektir.

..."

 58. 677 sayılı OHAL KHK'sının 4. maddesi şöyledir:

 "(1) Terör örgütü üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar sebebiyle tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanlar, olağanüstü halin devamı ve kurumda barındırıldıkları süre zarfında, ülke genelinde uygulanan merkezî sınavlar ile örgün veya yaygın her türlü eğitim ve öğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından ceza infaz kurumu içinde veya dışında yapılan ya da yaptırılan sınavlara giremezler."

59. 7083 sayılı Kanun'un "Sınavlara ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:

 "(1) Terör örgütü üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar sebebiyle tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanlar, olağanüstü halin devamı ve kurumda barındırıldıkları süre zarfında, ülke genelinde uygulanan merkezî sınavlar ile örgün veya yaygın her türlü eğitim ve öğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından ceza infaz kurumu içinde veya dışında yapılan ya da yaptırılan sınavlara giremezler."

B. Uluslararası Hukuk

60. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS, Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."

61. Sözleşme’nin "İfade özgürlüğü" kenar başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 "1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.

2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir."

62. Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol’ün "Eğitim hakkı" kenar başlıklı 2. maddesinin (P1-2) birinci cümlesi şöyledir:

"Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz."

63. AİHM'e göre özel hayat, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini geliştirme hakkı anlamında bir “özel hayatı” güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 45; Oleksandr Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, § 29).

64. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2) [BD], B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69).

65. AİHM'e göre, suçun mahiyeti haklı gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, § 123).

66. AİHM'e göre hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2), B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61; Ouinas/Fransa (k.k.), B. No: 13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya, B. No: 48666/99, 17/7/2007, § 127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve düzensizliğin önlenmesi için güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da haklı bir gerekçeye dayanmalıdır (Gülmez/Türkiye, B. No: 16330/02, 20/5/2008, § 46). AİHM, hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünü de Sözleşme kapsamında koruma altında tutmaktadır (Yankov/Bulgaristan, B. No. 39084/97, 11/12/2003).

67. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir. Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir sınırlama makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72 ..., 25/3/1983, §§ 99-105).

68. AİHM, “hükümlüler”in bir mahkeme tarafından verilen mahkûmiyetin infazı için tutuldukları süreye karşılık gelen süre boyunca (Epistatu/Romanya, B. No: 29343/10, 24/9/2013, § 62), “tutuklular”ınise devam etmekte olan bir yargılama esnasındaki yasal tutukluluk süresi zarfında (Boltan/Türkiye (k.k.), B. No: 32777/09, 27/3/2012) tam zamanlı eğitime erişimlerinin engellenmesinin ek 1 No.lu Protokol’ün 2. maddesinin birinci cümlesi kapsamında eğitimden yoksun bırakma olarak değerlendirilemeyeceği görüşündedir. Bu kapsamda AİHM, Sözleşme'ye hükümlü veya tutukluların ceza infaz kurumunda bulundukları süre zarfında fiilen eğitimlerine devam edememelerinin eğitim hakkını ihlal ettiğine ilişkin başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulmaktadır (Durmaz, Işık, Unutmaz ve Sezal/Türkiye (k.k.), B. No: 46506/99, 46569/99, 46570/99, 4/9/2001).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

69. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

70. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan faydalandırılması talebinde bulunmuştur.

71. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

72. Başvurucu;

i. Fotoğraf çekiminin kısıtlanmasına ve fotoğrafların dışarıya gönderiminin yasaklanmasına ilişkin kararda yer alan gerekçelerin varsayımlara dayandığını, personel gözetiminde gerçekleştirilen fotoğraf çekimi nedeniyle Kurum güvenliğinin tehlikeye düşmeyeceğini, haberleşmeyi engelleyen bu uygulamayla fotoğraflarını gönderemediği ailesinin de terör örgütü mensubu ilan edildiğini, kendisinin ve ailesinin manevi bütünlüğüne zarar verildiğini iddia etmiştir.

ii. Koğuş ve odalara ait havalandırma bahçelerinin yüksek duvarları bulunmasına rağmen üzerine fens teli çekilerek "Kuş olsan da buradan çıkamayacaksın." mesajı verildiğini, keyfî ve gerçek dışı gerekçelerle hayata geçirilen uygulamanın amacının tutuklu ve hükümlülere maddi ve manevi anlamda eziyet etmek olduğunu, bu nedenle bahçede keyifli şekilde vakit geçiremediğini ve itirazlarının gerekçesiz şekilde reddedildiğini ileri sürmüştür.

iii. Bu nedenlerle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, işkence ve kötü muamele yasağının, özel hayata saygı hakkının, haberleşme hürriyetinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; İhlalin tespiti ile lehine tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

73. Bakanlık görüşünde, OHAL ilanı ve bu kapsamda alınan tedbirlere ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Görüşte, AİHS'in 15. maddesine istinaden hazırlanan derogasyonun 21/7/2016 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirildiği belirtilmiştir. Görüş yazısında, bireysel başvuruya konu edilen şikâyetlerin başvurucu hakkında uygulanmayan soyut ve doğrudan tedbirlere ilişkin olduğu vurgulanmıştır. Görüşte, fotoğraf gönderiminin kısıtlanması konusunda somut bir açıklamada bulunulmadığı ifade edilmiştir. Görüş yazısında; başvuruya konu tedbirlere ilişkin verilen idari ve yargısal kararlarda, Ceza İnfaz Kurumunda kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi meşru amacı ile başvurucunun özel hayatına saygı hakkı arasında adil bir denge kurulduğu belirtilmiştir.

74. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiştir.

2. Değerlendirme

75. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 1879/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetleri; fotoğraf çekiminin kısıtlanmasına, dışarıya fotoğraf gönderiminin yasaklanmasına ve hava almak için kullandıkları bahçenin üzerine fens teli çekilmesine ilişkindir. Dolayısıyla anılan şikâyetler başvurucunun maddi ve manevi varlığına müdahale edildiğine ilişkin iddialar içerdiğinden incelemenin Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında yapılması gerektiği değerlendirilmiştir (Hüseyin Karakaş, B. No: 2014/10817, 22/6/2017, § 26).

76. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

77. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlüğün korunması hakkına karşılık gelmektedir (Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 30).

78. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

79. Ceza infaz kurumlarında bulunan tüm hükümlü ve tutuklular, Anayasa'da düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir. Ancak tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar ölçülülük ilkesi göz ardı edilmeden sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35). Bu bağlamda gözetilen meşru amaç ile başvurucunun temel hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Öte yandan idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).

80. Başvuruya konu olayda İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının ilgili kararlarıyla Kurum güvenliğinin korunması ve propaganda aracı olarak kullanılmaması amaçlanarak terör örgütü üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar sebebiyle tutuklu veya hükümlü olanların fotoğraf çekimleri kısıtlanmış ve fotoğraf gönderimi istisna kapsamında yasaklanmıştır. Ayrıca yasa dışı haberleşmenin önüne geçilmesi ve Kurumun güvenliğinin tehlikeye düşmemesi amaçlanarak koğuş ve odalara ait havalandırma bahçelerinin üzerine fens teli çekilmiştir.

81. Somut başvuru açısından değerlendirilmesi gereken ilk husus, başvuruya konu edilen Ceza İnfaz Kurumu uygulamalarının tutuklu ve hükümlüler açısından Anayasa'nın 17. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığıdır. Söz konusu ağırlık olayın tüm koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede müdahalenin yoğunluğu, süresi, fiziksel ve ruhsal etkisi dikkate alınmalı; hürriyeti bağlayıcı tedbir ya da ceza gereğince mahpuslar tarafından katlanılması mümkün ve muhtemel görülen etki ve rahatsızlıklara oranla başvurucu açısından nasıl bir çekilmezliğin oluştuğu ya da oluşma ihtimalinin bulunduğu hususu gözönüne alınmalıdır. Bu bağlamda aranan asgari ağırlık eşiği, söz konusu alana ilişkin incelenebilir bir sorunun bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi açısından önemli bir kriterdir.

82. 5275 sayılı Kanun'un 6. maddesinde, hükümlülerin ceza infaz kurumlarında kaçmalarını önleyecek tedbirler alınarak düzen ve disiplin çerçevesinde güvenli bir biçimde tutulacakları ve Anayasa'da yer alan haklarının Kanun'da öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabileceği düzenlenmiştir. Anılan Kanun'un 116. maddesinde de, hükümlülere uygulanacak güvenlik tedbirlerine ilişkin düzenlemelerin -tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanlarının- tutuklular hakkında da uygulanabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda 5275 sayılı Kanun, yürütme organına hükümlü ve tutukluların düzen, güvenlik ve disiplin içinde tutulmalarının sağlanması amacıyla alınacak tedbirlere ya da konulacak kurallara ilişkin düzenleme yapma yetkisi vermiştir. Anayasal sınırlar içinde kalmak koşuluyla bu amaç doğrultusunda ceza infaz kurumları tarafından birtakım işlemler tesis edilmesi ya da yetkili kurullar tarafından kararlara alınması doğaldır.

83. Somut başvuruda idare tarafından açıklanan suç işlenmesinin önlenmesi, Kurum güvenliğinin sağlanması, disiplinin ve kamu düzeninin sürdürülmesi gibi gerekçelerle gerek fotoğraf çekiminin ve gönderiminin geçici tedbir mahiyetinde kısıtlanması gerekse havalandırma bahçesinin üzerine fens teli çekilmesi, ceza infaz kurumunda bulunmanın bir sonucu olarak hürriyeti bağlayıcı tedbir gereğince katlanılması mümkün ve muhtemel tedbirler olarak değerlendirilmektedir.

84. Bu çerçevede kanuni dayanakları bulunan, makul gerekçelerle açıklanan ve mahpuslar tarafından katlanılması mümkün ve muhtemel görülen etki ve rahatsızlıkların başvurucu açısından çekilmez bir durum oluşturmaktan uzak olduğu ve başvuruya konu uygulamalar nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen rahatsızlığın Anayasa 17. maddesi bağlamında aranan asgari ağırlık eşiğine ulaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

85. Açıklanan gerekçelerle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına yönelik ihlal iddialarının Anayasa'nın 17. maddesi bağlamında inceleme yapılmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Hasan Tahsin GÖKCAN bu sonuca, Anayasa'nın 20/1. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı yönünden incelenerek ulaşılması gerektiği düşüncesiyle katılmıştır.

C. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

86. Başvurucu;

i. Öğrenim gören çocukların hafta içi mesai saatlerinde tutuklu ve hükümlü olan babalarını ziyaret edemediğini, hafta sonu ziyaret hakkının kaldırılması nedeniyle çocukların ebeveyniyle yapması gereken görüşmelerin fiilen yasaklandığını, devletin bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürmüştür.

ii. Görüşebileceği ziyaretçi sayısı on iken bu sayının haksız şekilde yediye düşürüldüğünü, bu durumda ailesinin de cezalandırıldığını, söz konusu sınırlamanın ölçülü olmadığını ifade etmiştir.

iii. Ziyaret günü ve saatlerinin sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek tüm bu uygulamaların kaldırılması talebiyle İnfaz Hâkimliğine yaptığı itirazlarının gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirtmiştir.

iv. Bu nedenlerle işkence ve kötü muamele yasağının, adil yargılanma hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini iddia etmiş; ihlalin tespiti ile lehine tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

87. Bakanlık görüşünde, öğrenim gören çocukların hafta sonu ziyaretlerinin yasaklanmasına ilişkin şikâyet hakkında başvurucunun varsa kendi çocuklarına ilişkin bir iddia ileri sürmediği ifade edilmiştir. Görüş yazısında; başvuruya konu tedbirlere ilişkin verilen idari ve yargısal kararlarda, Ceza İnfaz Kurumunda kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi meşru amacı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil bir denge kurulduğu belirtilmiştir.

88. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiştir.

2. Değerlendirme

89. Başvurucunun şikâyetlerinin özünün yakını olan ziyaretçileriyle sağlıklı koşullarda görüşememesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle incelemenin aile hayatına saygı kapsamında yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.

90. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."

91. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Aile, Türk toplumunun temelidir ...

Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir..."

92. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında kamusal makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).

93. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda gözetilen meşru amaç ile başvurucunun temel hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Ancak -belirtildiği üzere- idarenin tutuklu ve hükümlülerin aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu dikkate alınmalıdır.

94. Başvurucunun şikâyetleri öğrenim gören çocukların hafta sonu ziyaret hakkının kaldırılması görüşebileceği ziyaretçi sayısının azaltılması ve ziyaret günü ile saatlerinin sınırlandırılmasına ilişkindir.

a. Hükümlü ve Tutukluların Öğrenim Gören Çocuklarının Hafta Sonu Ziyaretlerinin OHAL Süresince Yasaklanmasına İlişkin İddia Yönünden

95. Öğrenim gören çocukların hafta sonu ziyaretlerinin OHAL süresince durdurulması yönündeki Ceza İnfaz Kurumu uygulaması yönünden yapılan değerlendirmede, çocuksuz olan başvurucunun bu yönüyle aile hayatına saygı hakkına herhangi bir müdahalede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

b. Hükümlü ve Tutukluların Görüşebileceği Ziyaretçi Sayısının Düşürülmesine ve Ziyaret Günü ile Saatlerinin Sınırlandırılmasına İlişkin İddialar Yönünden

96. Tutuklu ve hükümlülerin görüşebileceği ziyaretçi sayısının düşürülmesine ve ziyaret günü ile saatlerinin sınırlandırılmasına ilişkin uygulamaların ise başvurucunun aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.

97. Söz konusu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

98. Tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla görüş hakkı 5275 sayılı Kanun'un83. ve 114. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Anılan Kanun dayanak alınarak yayımlanan Ziyaret Yönetmeliği'nin 10. maddesinde ise ziyaret günleri ve saatleri ile hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısının kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak ilgili ceza infaz kurumunca belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, tutuklu olan başvurucuya anılan yasal düzenlemelerin uygulandığı ve bu düzenlemelerin “kanunla sınırlama” koşulunu karşıladığı görülmektedir.

99. İsnat edilen suçların ağırlığına göre tutuklu ve hükümlülere tanınan birtakım hak ve imkânların farklılaşması doğaldır. Başvurucuya isnat edilen suçun ağırlığı, devam eden OHAL koşulları, ceza infaz kurumunun mevcudu ile personel sayısı dikkate alındığında suçların önlenmesi, ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması, disiplinin ve kamu düzeninin sürdürülmesi amacıyla birtakım tedbirler alınmasının meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığı değerlendirilmiştir.

100. Hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekebilir (Mehmet Zahit Şahin, § 63). Bu bağlamda başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan idari makamlar ve derece mahkemelerinin kararlarında dayandıkları gerekçelerin aile hayatına saygı hakkının kısıtlaması bakımından "demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk" ve "ölçülülük" ilkesine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Mehmet Zahit Şahin, § 64; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, § 68).

101. Öncelikle belirtilmelidir ki somut olayda başvurucunun yakınlarıyla görüşemediğine ya da görüş hakkının ortadan kaldırıldığına ilişkin bir iddiası bulunmamaktadır. Başvurucu; mevzuatta öngörülen usullerde eşi, kan ve kayın hısımlarıyla görüşebilmektedir.

102. Ziyaret günleri ve saatleri ile tutuklu olan başvurucunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, ceza infaz kurumu düzeni korunarak belirli bir program çerçevesinde ilgili ceza infaz kurumunca belirlenmektedir. Söz konusu görüş programı Ziyaret Yönetmeliği'nin 10. maddesinde de öngörüldüğü üzere kurumun fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak oluşturulmaktadır. Somut başvuruya konu kararlarda, Ceza İnfaz Kurumunda dört açık görüş ve dört kapalı görüş yerinin bulunduğu, barındırılan mahpus sayısının ise mevcut kapasitenin üzerinde olduğu belirtilerek Ceza İnfaz Kurumu düzeninin ve güvenliğinin tehlikeye düşmemesi için alınan önlemler çerçevesinde ziyaretçi sayısının yediye düşürüldüğü vurgulanmıştır. Yine aynı gerekçelerle ziyaretlerin 09.00 ile 17.30 saatleri arasında, kırk dakika süreyle ve belirlenen ziyaret programı esas alınarak gerçekleştirileceğine dair karar alınmıştır.

103. 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsünden sonra ortaya çıkan OHAL koşulları ile tutuklu sayısının hızla artış göstermesine rağmen personel sayısının azalması nedeniyle ceza infaz kurumlarında güvenlik önlemlerinin artırılması hususunda oluşan acil ihtiyaç dikkate alındığında tutuklu ve hükümlüler hakkında getirilen işleyişe dönük düzenleyici nitelikteki sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşuluna aykırılık oluşturmamaktadır. Ayrıca başvurucunun görüşme hakkını ortadan kaldırmayacak ve yakınlarıyla temasını sürdürecek şekilde bu tür bir sınırlamaya muhatap kılınmasının makul olduğu değerlendirilmektedir.

104. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı ve ceza infaz kurumu güvenliğini sağlama amacı doğrultusunda başvurucunun yakınlarıyla olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

105. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. İfade Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

106. Başvurucu; suç işlenmesinin önlenmesi ve güvenlik gerekçeleriyle radyosuna el konulduğunu, radyo satışının yasaklandığını ve bu uygulamanın kaldırılması talebiyle yaptığı itirazlarının gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirterek haber alma hakkının, haberleşme hürriyetinin, basın hürriyetinin ve yayın hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, ihlalin tespiti ile lehine tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

107. Bakanlık görüşünde, başvurucunun radyo kullanımının kısıtlanması konusunda somut bir açıklamada bulunmadığı ifade edilmiştir. Görüş yazısında; başvuruya konu tedbire ilişkin verilen idari ve yargısal kararlarda, Ceza İnfaz Kurumunda kamu düzeninin korunması meşru amacı ile başvurucunun temel hakları arasında adil bir denge kurulduğu belirtilmiştir.

108. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiştir.

2. Değerlendirme

109. Başvurucunun şikâyetlerinin özünün radyodan mahrum bırakılmak suretiyle haber almasının engellenmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle incelemenin ifade hürriyeti kapsamında yapılması gerektiği değerlendirilmiştir (Ahmet Temiz (5), B. No: 2013/8696, 10/03/2016, § 21).

110. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, ... amaçlarıyla sınırlanabilir."

111. Anılan düzenlemeler uyarınca ifade hürriyeti, sadece "düşünce ve kanaate sahip olma" hürriyetini değil aynı zamanda sahip olunan "düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma," buna bağlı olarak "haber veya görüş alma ve verme" hürriyetlerini de kapsamaktadır. Bu çerçevede ifade hürriyeti; bireylerin serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 40).

112. Bu bağlamda bilgi ve kanaatlere ulaşma hürriyetinin ifade hürriyetinin norm alanı içinde olduğu konusunda hiçbir şüphe ya da anlaşmazlık bulunmamaktadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 35). Hükümlü ve tutukluların süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi hususu da bilgi ve kanaatlere ulaşma hürriyetinin somut yansıması olarak ifade hürriyetinin norm alanı kapsamında kalmaktadır (Kamuran Reşit Bekir, § 43).

113. Öte yandan ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara getirilecek sınırlamalar makul ve ölçülü olmalıdır. Bu bağlamda ifade hürriyetine yapılacak bir sınırlamada ceza infaz kurumunda suçun önlenmesi, düzenin ve disiplinin sağlanması açısından idarenin takdir aralığı daha geniştir (Kamuran Reşit Bekir, § 44).

114. Somut olayda, tutuklu ve hükümlülerin koğuşlarında kullandıkları radyolarına güvenlik nedeniyle ileri bir tarihte yeniden değerlendirilmek üzere el konulmasına ve radyoların geçici olarak Ceza İnfaz Kurumu Emanet Eşya Biriminde muhafaza altına alınmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun kendini ifade etmek için dinlediği ve haber edindiği bir araçtan geçici süreyle de olsa yoksun kılınmasının ifade hürriyetine yönelik bir müdahale oluşturduğu değerlendirilmektedir.

115. Diğer temel hak ve hürriyetlerde olduğu gibi ifade hürriyeti de sınırlanabilir bir haktır ve Anayasa'da yer alan temel hak ve hürriyetlerin sınırlama rejimine tabidir. Bu kapsamda Anayasa'nın 26. maddenin ikinci fıkrasında sınırlama sebeplerine yer verilmiştir. Ancak bu hürriyete yönelik sınırlamaların da bir sınırının olması gerektiği açıktır. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında Anayasa'nın 13. maddesindeki ölçütler dikkate alınmak zorundadır. Bu sebeple ifade hürriyetine getirilen sınırlamaların denetiminin Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçütler çerçevesinde ve Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir (Fikriye Aytin ve diğerleri, B. No: 2013/6154, 11/12/2014, § 27).

116. Başvuruda, 5275 sayılı Kanun'un 67. maddesi ile anılan Kanun dayanak alınarak çıkarılan Eşya Yönetmeliği hükümlerinin "kanunla sınırlama" koşulunu karşıladığı görülmektedir.

117. İfade hürriyetine yapılan bir müdahalenin meşru olabilmesi için bu müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık, genel ahlak ile başkalarının haklarının korunması gibi amaçlarla yapılmış olması gerekir (Ahmet Temiz (5), § 41). Başvuru konusu olayda, söz konusu meşru amaçların başvurucunun tutuklu olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunun koşulları dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bu çerçevede hükümlü ve tutukluların ifade hürriyetinin kamu düzeni ve suçların önlenmesi genel amacı temelinde güvenliğin ve disiplinin sağlanması amacıyla sınırlandırıldığı, bunun da Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığı değerlendirilmiştir.

118. Anayasa Mahkemesi; müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını, müdahalede bulunulurken hakkın özüne dokunulup dokunulmadığını, ölçülü davranılıp davranılmadığını davanın bütününe ve her olayın kendine has özelliklerine göre takdir edecektir (Yaman Akdeniz ve diğerleri, B. No: 2014/3986, 2/4/2014, § 44). Bu bağlamda yapılacak değerlendirmede, ceza infaz kurumunun koşulları ile suçun önlenmesi, kurum güvenliğinin ve disiplinin sağlanması açısından devletin takdir marjının daha geniş yorumlanması gerektiği gözönünde tutulmalıdır (Ahmet Temiz (5), § 49).

119. Ceza infaz kurumlarında barındırılan hükümlü ve tutukluların oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri eşya ve maddeler Eşya Yönetmeliği'nde belirlenmiştir. Bu çerçevede bulundurulacak eşyaların sayısı, niteliği, hacmi ve bunların temin edilme şekilleri açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre her bir mahpusun ceza infaz kurumu kantininden satın almak kaydıyla bir adet kulaklıklı küçük el radyosu bulundurabilme ve kullanma hakkı vardır. Bununla birlikte 5275 sayılı Kanun'un 67. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında ise hükümlünün radyo dinleme ve televizyon yayınlarını izleme hakkı bulunduğu belirtildikten sonra bunların nasıl kullanılacağı ve edinme şekilleri de Kanun'da gösterilmiştir (Ahmet Temiz (5), § 50).

120. Somut olayda İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 19/4/2017 tarihli kararıyla, FETÖ/PDY'ye üyeliği veya bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar nedeniyle tutuklu veya hükümlü olanların koğuşlarında kullandıkları radyolarına güvenlik nedeniyle geçici olarak el konulmasına ve bu süre zarfında radyoların Ceza İnfaz Kurumu Emanet Eşya Biriminde muhafaza altına alınmasına karar verilmiştir. Kararda, ileri bir tarihte bu durumun yeniden değerlendirileceği belirtilmiştir. Bu karara gerekçe olarak da tutuklu ve hükümlülerin kullandıkları radyolara anten görevi gören telleri bağlayarak farklı frekans aralığını dinlemeleri ve bu yolla Kurum dışında bulunan örgüt mensupları ile şifreli olarak haberleşmeleri gösterilmiştir.

121. Ceza infaz kurumlarında düzenin ve güvenliğin sağlanması için koğuş, oda ve eklentilerinde bulundurulacak eşyalara karşı daha hassas olunması gerektiğinde herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. 5275 sayılı Kanun'un 67. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer verilen radyo ve televizyon yayınının kısıtlanmasına ilişkin takdir hakkı da bu kapsamda getirilen bir istisna olarak anlaşılmaktadır. Frekans aralığı değiştirilerek haberleşme aracı olarak kullanıldığı belirtilen radyoların geçici olarak kullanımının kısıtlanması da Ceza İnfaz Kurumunun düzenin korunması, güvenliğinin sağlanması ve suçların önlenmesi açısından alınması gereken makul bir tedbir olarak değerlendirilmektedir. Olası tehditlere yönelik olarak Ceza İnfaz Kurumu, ağır olduğu söylenemeyecek geçici nitelikteki bir işlem ile düzenin ve güvenliğin bozulmasını engellemeyi hedeflemiştir.

122. Bu kapsamda başvurucunun ifade hürriyeti sınırlanırken Ceza İnfaz Kurumu düzeninin korunması ve güvenliğinin sağlanması şeklindeki meşru amaç ile başvurucunun ifade hürriyeti arasında makul dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

123. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

E. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

124. Başvurucu; diğer suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlara her türlü sınava girme hakkının tanındığını ancak kendisi gibi terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla tutuklu olanların OHAL süresince sınavlara girmesinin yasaklandığını belirtmiştir. Başvurucu, eğitim hayatını sürdüremediğini dile getirerek kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, eğitim hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, ihlalin tespiti ile lehine tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

125. Bakanlık görüşünde, başvurucunun sınavlara katılımının engellendiği şikâyeti hakkında hangi sınavlara giremediğine ilişkin bilgi sunmadığı ifade edilmiştir.

126. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümünde öğrenci olduğunu, söz konusu sınırlama nedeniyle final sınavlarına giremediğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu; Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS), Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'na (ALES), Yabancı Dil Sınavı'na (YDS) ve meslek sınavlarına başvuruda bulunmasına rağmen giremediğini belirtmiştir.

2. Değerlendirme

127. Başvurucunun iddialarının özünün sınavlara girişin engellenmesine ve bu suretle eğitim faaliyetlerine devam edememesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle incelemenin eğitim hakkı kapsamında yapılması gerektiği değerlendirilmiştir (Seyran Çakmakcı, B. No: 2014/16310, 19/4/2018, § 17).

128. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz."

a. Yükseköğrenim Sınavları Yönünden

129. Başvurucu, Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü öğrencisi olduğunu ve tutuklu olması nedeniyle final sınavlarına giremediğini belirtmiştir.

130. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında eğitim hakkının yükseköğrenim seviyesini de kapsadığına (Hikmet Balabanoğlu, § 28; İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 36), belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına etkili bir biçimde erişimin sağlanmasını güvence altına aldığına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68) ve kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe şeklinde bir negatif ödev yüklediğine (Adem Öğüt ve diğerleri, B. No: 2014/20527, 22/11/2017,§ 44; Yüksel Baran, B. No: 2012/782, 26/6/2014, § 36) karar vermiştir.

131. Bununla birlikte Anayasa’nın 42. maddesi, devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim öğrenim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklememiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 71).

132. Tutuklu ve hükümlülerin eğitim hakkına yönelik değerlendirmelerde tutuklu ve hükümlüler açısından ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçları gözönünde tutulmalıdır. Zira tutuklu ve hükümlülerin temel hak ve hürriyetlere genel olarak sahip olmaları, bu hakların tutuklu ve hükümlüler için ceza infaz kurumu dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı anlamında değerlendirilmemelidir. Ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında tutuklu ve hükümlülerin hakları ceza infaz kurumuna girmekle zaten sınırlanmıştır. Eğitim hakkı için de aynı değerlendirme mümkündür (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 73).

133. Başvuru konusu olayda tutuklu olan başvurucu, OHAL'in devamında ve Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu süre boyunca yükseköğrenim faaliyetlerini sürdüremediğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesinin önceki içtihadında da belirtildiği üzere kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan mahpusların tam zamanlı eğitime erişimlerinin engellenmesi, başka bir ifadeyle kapalı ceza infaz kurumunda tutuldukları süre zarfında tam zamanlı eğitim faaliyetlerine devam edememeleri Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrası kapsamında eğitim hakkından yoksun bırakılma olarak değerlendirilemez (Seyran Çakmakcı, § 23).

b. Merkezî Sınavlar Yönünden

134. Başvurucu; ALES, YDS, KPSS gibi merkezî sınavlara başvuru yapabilmesine rağmen tutuklu olması nedeniyle giremediğini ifade etmiştir.

135. Anayasa'da tutuklu ve hükümlülere eğitim öğrenim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük bulunmamasına karşın ilgili mevzuatta yer verilen düzenlemeler çerçevesinde devlet, ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerin birtakım eğitim faaliyetlerine devam edebilmelerine imkân tanımıştır. Bu kapsamda 7083 sayılı Kanun öncesi dönemde tüm tutuklu ve hükümlüler için geçerli olan yasal rejim çerçevesinde, ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerin bazı merkezî sınavlara katılabilmelerine imkân verecek düzenlemeler yapılmıştır.

136. Ancak kanun koyucu, 7083 sayılı Kanun ile yaptığı düzenlemeyle terör suçları sebebiyle tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanların OHAL süresince ve ceza infaz kurumlarında barındırıldıkları süre boyunca ülke genelinde uygulanan merkezî sınavlara girişlerini yasaklamıştır. Başvurucu da bu yasaklayıcı hükme dayalı işlemler nedeniyle merkezî sınavlara katılamamıştır.

137. Kanun koyucunun bu düzenlemeyi yaparken darbe teşebbüsü sonrasında terör suçları kapsamında çok sayıda kişinin tutuklandığını ve mahkûm olduğunu, ceza infaz kurumu görevlilerinin sayısının da önemli ölçüde azalmış olduğunu ve ceza infaz kurumlarının disiplin ve güvenliği için terör suçlularının bir araya getirilmemesinin önemini dikkate aldığı anlaşılmaktadır.

138. Anayasa’nın 42. maddesinin devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim öğrenim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklemediği de gözönünde bulundurulduğunda ceza infaz kurumlarında terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olarak bulunan kişilerin merkezî sınavlara katılmalarına imkân tanıyıp tanımamak kanun koyucunun takdirinde olan bir husustur.

139. Bu nedenle mevcut başvurunun kendine has koşulları altında terör suçlarından tutuklu olarak Ceza İnfaz kurumunda bulunan başvurucunun merkezi sınavlara girmesine izin verilmemesinin başvurucunun eğitim hakkını ihlal ettiğinden söz etme olanağı yoktur.

140. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Müjdat Gürbüz [1.B.], B. No: 2017/36529, 23/5/2018, § …)
   
Başvuru Adı MÜJDAT GÜRBÜZ
Başvuru No 2017/36529
Başvuru Tarihi 6/10/2017
Karar Tarihi 23/5/2018
Resmi Gazete Tarihi 20/6/2018 - 30454

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklu bulunulan ceza infaz kurumunda fotoğraf çekiminin ve gönderiminin kısıtlanması, koğuş ve odalara ait havalandırma bahçesinin üzerine fens teli çekilmesi nedenleriyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, ziyaretçi sayısı ile ziyaret gün ve saatlerinin sınırlandırılması ve öğrenim gören çocuklara hafta sonu ziyaret yasağı konulması nedenleriyle aile hayatına saygı hakkının; radyo kullanımının kısıtlanması nedeniyle ifade hürriyetinin ve sınavlara girişin yasaklanması nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Fiziksel ve ruhsal bütünlük (şiddet, kazalar vs) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Eğitim hakkı Ceza infaz kurumunda eğitim Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 6
83
114
116
67
76
7083 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun 4
KHK 677 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 4
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 90
Yönetmelik 17/6/2005 Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik 10
13
16
17
18
17/6/2005 Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik 9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi