TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BEKİR DEMİRCİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/37143)
|
|
Karar Tarihi: 11/3/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Bekir DEMİRCİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Yasemin GENÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan
başvurucunun mektubunun sakıncalı olduğu gerekçesiyle muhatabına gönderilmemesi
nedeniyle haberleşme hürriyetinin; mektupların Ulusal Yargı Ağı Bilişim
Sistemine kaydedilmesi nedeniyle de özel hayata saygı hakkı ile haberleşme
hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/11/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hâlen
Tarsus 3 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak
bulunmaktadır. Başvurucu eşine yazdığı mektubun sakıncalı olduğu gerekçesiyle
gönderilmemesinden ve tüm mektupların Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine (UYAP)
kaydedilmesinden yakınmaktadır.
A. Mektubun Sakıncalı Bulunarak Gönderilmemesine
İlişkin Süreç
10. Başvurucunun Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda kaldığı dönemde eşine ve çocuklarına göndermek istediği mektubu
değerlendiren Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu)
23/6/2017 tarihinde mektup ekindeki çizimlerin sakıncalı olduğuna karar
vermiştir. Kararın gerekçesinde; mektup ekindeki çizimlerin Fetullahçı Terör
Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) şifreli olarak örgütsel
haberleşmesinin engellenmesi ile kurum asayiş ve güvenliğinin sağlanması amacı
kapsamında sakıncalı olduğu vurgulanarak çizimlerin üzerinin kapatılması
suretiyle mektubun alıcısına gönderilmesi gerektiği değerlendirmesine yer
verilmiştir.
11. Başvurucunun anılan karara itirazını 28/6/2017 tarihinde
kabul eden Osmaniye İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği), Disiplin Kurulu
kararının iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; incelenen belgelerin
sakıncalı kabul edilebilecek bir içeriğe sahip olmadığı, ayrıca gizli
haberleşme sayılacak bir ifadeye rastlanılmadığı belirtilmiştir.
12. İlgili Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine İnfaz
Hâkimliği, itirazın kabulüyle 28/6/2017 tarihli kararın kaldırılmasına ve
başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; on
sayfayı aşkın belgenin içeriğinde bazı şekil ve figürler ile sulh ceza
mahkemesindeki sorguya ilişkin belgelerin bulunduğu belirtilerek, Cumhuriyet
Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu ifade edilmiştir.
13. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin anılan kararına karşı
Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 3/10/2017 tarihli kararla
reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; 3/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı
fıkrasına atıf yapılarak, itirazın dayanağını oluşturan İnfaz Hâkimliği
kararının usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir.
14. Nihai karar 24/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 6/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Mektupların UYAP'a Kaydedilmesine İtiraza
İlişkin Süreç
16. Başvurucunun mektuplarının dijital tarama yapılarak UYAP
ortamına kaydedilmesinin durdurulmasına yönelik talebi, İnfaz Hâkimliğinin
14/9/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; ülkede
yaşanan olaylar nedeniyle kanun hükmünde kararnamelerle belirlenen önlemler
kapsamında mektupların sisteme kayıt edildiği belirtildikten sonra, uygulamanın
usul ve yasaya uygun olduğu, ayrıca İnfaz Kurumu yetkililerinin takdir
yetkilerini kötüye kullandıklarına ilişkin bir delil olmadığı vurgulanmıştır.
17. Başvurucunun anılan karara karşı itirazını, Osmaniye 1. Ağır
Ceza Mahkemesi 20/10/2017 tarihinde, itiraza konu kararın usul ve yasaya uygun
olduğu gerekçesiyle reddetmiştir.
18. Nihai karar 25/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 6/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. İlgili hukuk için bkz. Ahmet
Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20; Kemal Karanfil, B. No: 2017/24776,
24/5/2018, §§ 15-36.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 11/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
22. Başvurucu uzun süredir tutuklu olması nedeniyle bireysel
başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek, adli
yardım talebinde bulunmuştur.
23. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Mektubun Sakıncalı
Bulunmasına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu; mektupta yer alan ve kurşun kalem ile çizdiği
araba ve çiçek resimlerinin örgüt içi haberleşme olarak kabul edilmesinin
hiçbir dayanağının bulunmadığını belirtmiştir. İki ayda bir kısa sürelerle
gördüğü çocuklarıyla sevdikleri arabanın ve çiçeğin resmini çizmek suretiyle
iletişim kurmaya çalıştığını, yaptığı resimlerin şifre niteliğinde olmadığının
ilk bakışta anlaşılabileceğini, Cumhuriyet savcısının mütalaasının kendisine
tebliğ edilmediğini vurgulayan başvurucu, haberleşme hürriyetinin ve adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık görüşünde; başvurucunun mağdur sıfatının olup
olmadığı yönündeki değerlendirmeye esas alınmak üzere öncelikle Adalet
Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 2/8/2019 tarihli yazısına
atıf yapılarak başvurucunun 5/10/2017 tarihinde Tarsus 3 Nolu T Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumuna nakledildikten sonra başvuruya konu mektup ve ekinde yer
alan çizimlerin 20/11/2017 tarihinde muhatabına gönderildiği vurgulanmıştır.
Ayrıca ilgili mevzuat ve olağanüstü hâl koşulları hatırlatıldıktan sonra
şifreli haberleşme olabileceği değerlendirilen çizimlerin muhatabına
gönderilmemesine karar verilmesinin, Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu
düzenin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin
ulaşılmak istenen amaçla orantılı olduğu değerlendirilmesine yer verilmiştir.
Ayrıca başvurucunun şikâyetlerine yönelik incelemenin Anayasa'nın 15. maddesi
kapsamında yapılması gerektiği, bu kapsamda yapılacak incelemede başvurunun
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) "Düşme kararı" kenar başlıklı
80. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca
yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
...
c) ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış
olması,
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan
herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini
haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki
fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da
insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam
edebilir."
27. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi
gereği Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması ya da
benzer nitelikteki başka bir gerekçeden dolayı başvurunun incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varması hâlinde
başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö.,
B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23).
28. Başvuru konusu olayda Disiplin Kurulu tarafından sakıncalı
olduğu gerekçesiyle alıkonulan mektup ekindeki çizimlerin, bireysel başvuru
yapıldıktan kısa bir süre sonra 20/11/2017 tarihinde muhatabına gönderildiği
görülmüştür. Bu durumda somut olayda, ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılarak başvurucunun mağdurluk statüsünün sona erdiği ve başvurunun
incelenmesine devam edilmesini gerektiren bir husus bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmı yönünden düşme karar verilmesi gerekir.
C. Mektupların UYAP'a Kaydedilmesine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucu; yakınlarına gönderdiği mektupların dijital tarama
yapılarak UYAP ortamında arşivlendiğini, üçüncü kişilerin erişimine açıldığını
ve bu durumun ilgili mevzuata aykırı olduğunu vurgulayarak özel hayata saygı
hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Bakanlık görüşünde; başvurucunun bu iddiası ile ilgili
ayrıca bir değerlendirmeye yer verilmeyerek, başvurucunun şikâyetlerine yönelik
incelemenin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılarak başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerektiği ifade etmiştir.
2. Değerlendirme
32. Anayasa'nın "Özel
hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.
...
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel
veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini
veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen
hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına
ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
33. Anayasa'nın "Haberleşme
hürriyeti" kenar başlıklı 22. maddesi şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.
Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur.
Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden
kalkar.
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
34. Başvurucunun iddialarının özü, gönderdiği mektupların UYAP
ortamına kaydedilmek suretiyle üçüncü kişilerin erişimine açılmasına
ilişkindir. Anayasa Mahkemesi başvuru konusu şikâyetleri önceki kararında
haberleşme hürriyeti ve özel hayata saygı hakkına müdahale olduğunu kabul
ederek anılan haklar kapsamında incelemiştir (Kemal
Karanfil, § 49).
35. Anılan kararda esas incelemesinde; tutuklu ve hükümlülerin
yazışmalarının kural olarak denetime tabi olduğu hatırlatıldıktan sonra
ülkedeki terör suçlarına yönelik gelişmeler nedeniyle ceza infaz kurumların
kapasitelerinin üstünde kişi bulunması ve kurumların personel sayısı dikkate
alınarak yazışmaların UYAP ortamına kaydedilmesinin hükümlü ve tutukluların
yazışmalarının korunması ve denetlenmesi amacıyla uygulanan ve denetimin tam
anlamıyla gerçekleştirilebilmesinin yanı sıra yazışma metinlerine dair olası
kayıpların önüne geçilerek bireylerin menfaatine de hizmet etmeyi amaçlayan ek
bir tedbir olduğu belirtilmiştir. Kararda ayrıca, anılan tedbir yoluyla bireyin
mahremiyet hakkına yapılan müdahalenin, öncelikle suç işlenmesinin önlenmesi
ile ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması ve böylelikle kamu düzeninin
korunması amacına yönelik olduğu vurgulanarak toplum menfaati karşısında
gerekli olmadığını söylenemeyeceği ifade edilmiştir (Kemal Karanfil, §§ 74-76).
36. Öte yandan anılan kararda UYAP ortamına kaydedilen
yazışmaların ceza infaz kurumunun yetkili personeli hariç üçüncü kişilerin
erişimine veya kullanımına açılmadığı, anılan yetkinin kötüye kullanılması ve
yazışmaların kaydedilmesindeki meşru amacın ortadan kalkması hâlleri dâhil
olmak üzere yazışmaların korunması hususunda yeterli düzenlemenin mevcut olduğu
belirtilmiştir. Yazışmalarının UYAP ortamına kaydedilmesi şeklindeki
müdahalenin başvurucuya aşırı bir külfet yüklemediği ve ceza infaz kurumunun
güvenliğinin sağlanmasındaki kamu yararı ile başvurucunun haberleşme
hürriyetinin ve kişisel verilerinin korunmasındaki bireysel yarar arasındaki
makul dengenin gözetildiği vurgulanarak özel hayata saygı hakkı ile haberleşme
hürriyetinin ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır (Kemal Karanfil, § 77).
37. Başvurucunun şikâyetinin yazışmalarının UYAP ortamına
kaydedilmesine ilişkin olduğu, İnfaz Kurumu yetkililerinin kendilerine tanınan
yetkiyi kötüye kullandıklarına ya da mektupların kaydedilmesindeki meşru amacın
ortadan kalktığına dair bir iddianın da bulunmadığı gözetildiğinde, somut
olayda Kemal Karanfil kararında
belirtilen ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı sonucuna
varılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence
altına alınan özel hayata saygı hakkının ve 22. maddesinde güvence altına
alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetin ihlal edildiğine ilişkin iddianın ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması ve incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi nedeniyle
DÜŞMESİNE,
C. Özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata
saygı hakkının ve 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin
İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 11/3/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.