logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

GAZAL KOLANÇ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/37897)

 

Karar Tarihi: 5/7/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 4/11/2022-32003

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mahmut ATEŞ

Başvurucular

:

1. Gazal KOLANÇ

 

 

2. Reşit KOLANÇ

Vekili

:

Av. İlyas TARIM

 

:

3. Serdar ÖZBEK

 

 

4. Abdulkerim ÖZBEK

 

 

5. Buşra ÖZBEK

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Benan MOLU

 

:

6. Yasemin ÇIKMAZ

 

 

7. Abdullah ÇIKMAZ

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Benan MOLU

 

:

8. Tacettin BENZER

Vekilleri

:

Av. İlknur ALCAN

 

 

Av. Nevroz UYSAL

 

:

9. Asya YÜKSEL

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Benan MOLU

 

:

10. Mehmet TUNC

 

 

11. Ahmet TUNC

 

 

12. Esmer TUNC

 

 

13. Zeynep TUNC

 

 

14. Barış TUNC

 

 

15. Çiğdem TUNC

 

 

16. Evin TUNC

 

 

17. Serhat TUNC

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. İlyas TARIM

 

 

Av. Nevroz UYSAL

 

 

Av. Benan MOLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; Cizre'de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında tıbbi yardım ve tedavi sağlanmaması ve güvenlik kuvvetlerinin güç kullanımı neticesi ölüm meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının ve bu hak bağlamında etkili soruşturma yapma yükümlülüğünün, sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, cenazelerin bulundukları sıradaki fiziksel durumları, cenazeleri teslim alırken ve defin için dinî merasim sırasında yaşanan zorluklar nedeniyle kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün, Av. Ramazan Demir’in bazı başvurucular adına Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine geçici tedbir talebiyle bireysel başvurular yapmasının ardından bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanması nedeniyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Anayasa Mahkemesine 27/1/2016-26/12/2019 tarihleri arasında kişi ve konu bakımlarından bağlantılı görülen bireysel başvurular yapılmıştır. Bu kapsamda 17/11/2017 tarihinde Cizre'de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında B.K.nın güvenlik güçlerinin güç kullanımı sonucu ölümü nedeniyle yaşam haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Gazal ve Reşit Kolanç tarafından yapılan bireysel başvuru 2017/37897 bireysel başvuru numarası üzerinden değerlendirilmeye başlanmıştır.

3. Av. Ramazan Demir ve Av. Gülşen Özbek 27/1/2016 tarihinde, aralarında Mehmet Tunç ile Asya Yüksel'in de bulunduğu on dört kişinin Cizre ilçesinde bir binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, tıbbi yardıma ihtiyaç duymasına karşın bölgede devam eden silahlı çatışmalar ve uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadığı iddialarını dile getirerek geçici tedbir uygulanması talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur. Belirtilen başvuru 2016/1652 bireysel başvuru numarasıyla değerlendirmeye alınmış ve başvurucu vekillerinden eksikliklerin giderilmesi istenmiştir. İlerleyen süreçte Mehmet Tunç ve Asya Yüksel'in hayatlarını kaybettiği anlaşılmıştır. Eksiklik bildirimine verilen cevapta Mehmet Tunç'un ölümü nedeniyle başvuruya babası Ahmet Tunç ile eşi Zeynep Tunç ve Asya Yüksel'in ölümü nedeniyle başvuruya babası Abdulkerim Ürün'ün devam edeceği, ayrıca bu kişileri Anayasa Mahkemesinde Av. Ramazan Demir, Av. Benan Molu ve Av. Hüseyin Tül'ün temsil edeceği bildirilmiştir.

4. Bu gelişmeler üzerine aynı tarih ve yerde gerçekleştiği iddia edilen diğer ölüm olaylarına ilişkin başvurularla birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek Mehmet Tunç (Ahmet Tunç ve Zeynep Tunç tarafından takip edilen) ve Asya Yüksel'in (Abdulkerim Ürün tarafından takip edilen) bireysel başvuruları 2016/1652 sayılı dosyadan ayrılmış; 2017/37897 numaralı somut başvuru ile birleştirilmiştir. Ayrıca devam eden süreçte Mehmet Tunç'un ölümü ile ilgili olarak babası Ahmet Tunç, annesi Esmer Tunç, eşi Zeynep Tunç ve çocukları Çiğdem Tunç, Evin Tunç, Barış Tunç ve Serhat Tunç; Av. Ramazan Demir, Av. Hüseyin Tül, Av. İlyas Tarım ve Av. Nevroz Uysal eliyle yeni bir bireysel başvuruda bulunmuştur. 2018/22599 bireysel başvuru numarasına kaydedilen bu başvuru da kişi ve konu bakımından birlikte değerlendirme gereği nedeniyle 2017/37897 numaralı somut başvuru dosyası ile birleştirilmiştir.

5. Av. Ramazan Demir ve Av. Banu Güveren 9/2/2016 tarihinde, aralarında Yasemin Çıkmaz ile Serdar Özbek'in de bulunduğu dokuz kişinin Cizre ilçesinde bir binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, tıbbi yardıma ihtiyaç duymasına karşın bölgede devam eden silahlı çatışmalar ve uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadığı iddialarını dile getirerek geçici tedbir uygulanması talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur. Yasemin Çıkmaz adına babası Abdullah Çıkmaz, Serdar Özbek adına babası Abdulkerim Özbek'in yaptığı bu başvuru 2016/2602 bireysel başvuru numarasıyla değerlendirmeye alınmış ve başvurucu vekillerinden eksikliklerin giderilmesi istenmiştir. İlerleyen süreçte Yasemin Çıkmaz ve Serdar Özbek'in hayatlarını kaybettiği anlaşılmıştır. Eksiklik bildirimine verilen cevapta Yasemin Çıkmaz'ın ölümü nedeniyle başvuruya babası Abdullah Çıkmaz, Serdar Özbek'in ölümü nedeniyle başvuruya babası Abdulkerim Özbek'in devam edeceği, ayrıca bu kişilerin vekilliği görevini Av. Ramazan Demir, Av. Benan Molu ve Av. Hüseyin Tül'ün yerine getireceği bildirilmiştir.

6. Bu gelişmeler üzerine aynı tarih ve yerde gerçekleştiği iddia edilen diğer ölüm olaylarına ilişkin başvurularla birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek Yasemin Çıkmaz ve Serdar Özbek'in (Abdullah Çıkmaz ve Abdulkerim Özbek'in takip ettiği) bireysel başvuruları 2016/2602 sayılı dosyadan ayrılmış ve somut başvuru ile birleştirilmiştir. Ayrıca devam eden süreçte Yasemin Çıkmaz'ın ölümü ile ilgili olarak babası Abdullah Çıkmaz ve Serdar Özbek'in ölümü ile ilgili olarak babası Abdulkerim Özbek ve eşi Buşra Özbek; Av. Ramazan Demir ve Av. Hüseyin Tül eliyle yeni bireysel başvurularda bulunmuştur. Sırasıyla 2017/14431 ve 2017/27999 bireysel başvuru numaralarına kaydedilen bu başvurular da kişi ve konu bakımından birlikte değerlendirme gereği nedeniyle 2017/37897 numaralı somut başvuru dosyası ile birleştirilmiştir.

7. Son olarak M.B.nin ölümüyle ilgili olarak babası Tacettin Benzer tarafından yapılan, kişi ve konu bakımından bağlantılı görülen 2020/897 numaralı bireysel başvuru 2017/37897 numaralı somut başvuru ile birleştirilmiştir.

8. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

10. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

11. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

12. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

13. Birinci Bölüm tarafından 4/5/2020 tarihinde yapılan toplantıda, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

14. Başvuru formu ve ekleri, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ve açık kaynaklardan elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

15. Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Yasemin Çıkmaz, Serdar Özbek, B.K., ve M.B. Şırnak'ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağı uygulandığı dönemde güvenlik güçlerinin PKK/KCK terör örgütü mensuplarına yönelik düzenlediği operasyonun ardından 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak 7 No.lu binada yapılan aramada ölü olarak bulunmuştur. Cizre ve Şırnak Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından başvurucuların yakınlarının ölü bulunması olayıyla ilgili yürütülen soruşturmalar, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesiyle neticelenmiştir. Başvuruya konu olayların anlatımından önce bu olaylar öncesinde yaşanan gelişmelerin açıklanması gerekmektedir.

A. Olayların Arka Planı

1. PKK/KCK Terör Örgütü, Çözüm Süreci ve 6-7 Ekim Olayları

16. Türkçe adı Kürdistan İşçi Partisi olan PKK'nın silahlı bir terör örgütü olduğu ulusal ve uluslararası makamlar tarafından kabul edilmiş tartışmasız bir olgudur. Anılan örgütün gerçekleştirdiği terörist şiddet; bölücü amaçları dolayısıyla anayasal düzene, millî güvenliğe, kamu düzenine, kişilerin can ve mal emniyetine yönelik ağır bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan PKK kaynaklı terör, onlarca yıldır ülkemizin hayati bir sorunu hâline gelmiştir.

17. PKK terör örgütü, belirli dönemlerde saldırılarına ara vermişse de hiçbir zaman silah bırakma ve militanlarını dağıtma yoluna gitmemiştir. Kurulduğu 1978 yılından itibaren çeşitli isimler altında varlığını devam ettiren örgütün 1984 yılında başlayan silahlı terör eylemleri nedeniyle 30.000'in üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. 2002 yılında KADEK, 2003 yılında KONGRA-GEL ve 2007 yılında KCK isimlerini alan örgüt Suriye, İran, Irak ve Türkiye'nin bir kısmında bağımsız ve konfederatif bir devlet kurmayı amaç edinmiştir. KCK Sözleşmesi adıyla sözde bir anayasa hazırlayan PKK/KCK terör örgütü bu belgede amaçlarını, yönetim şemasını ve eylem biçimlerini açıklamıştır.

18. Türkiye, PKK kaynaklı terör eylemlerinin sona erdirilmesi için yürütülen güvenlik operasyonlarının yanı sıra 2009 yılından itibaren bir demokratik açılım süreci başlatmıştır. Millî birlik ve kardeşlik projesi veya çözüm süreci olarak da adlandırılan bu çalışmalar 13/11/2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda tartışılmış; sürece sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, gazeteciler, yazarlar ve akademisyenlerin katılımı sağlanmıştır. 1/10/2012 tarihinde demokratikleşmeye ilişkin 63 maddelik bir yol haritası açıklanmış, bu yol haritasında belirtilen ilkeler doğrultusunda çeşitli yasal değişiklikler yapılmıştır. 2013 yılı Nisan ayında süreci geniş toplumsal kesimler ile paylaşmak amacıyla Akil İnsanlar Heyeti adıyla bir heyet oluşturulmuş ve bu Heyet daha sonra çalışmaları hakkında bir rapor hazırlamıştır. Aynı tarihlerde TBMM bünyesinde çözüm sürecinin değerlendirilmesine ilişkin bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuş ve ayrıca sürecin önemli bir parçası olarak PKK terör örgütü üyelerinin Türkiye dışına çıkmaları için idari düzenlemeler yapılmıştır. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alma görevi yükleyen 10/7/2014 tarihli ve 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun 16/7/2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bütün bu gelişmelere karşılık olarak PKK terör örgütü 21/3/2013 tarihinde PKK, KCK ve HPG [Halk Savunma Güçleri (PKK terör örgütünün askerî kanadı)] olarak tek taraflı eylemsizlik ve ateşkes ilan ettiğini, 8/5/2013 tarihinde de silahlı unsurlarını Türkiye dışına çıkarmaya başladığını duyurmuştur.

19. Bir taraftan yukarıda yer verilen çözüm sürecine ilişkin gelişmeler yaşanırken bir taraftan da 2011 yılında Orta Doğu’da yaşanan siyasi istikrarsızlık ve şiddet olaylarına -özellikle Suriye’de başlayan iç savaşa- bağlı olarak PKK terör örgütünün eylemleri şiddetini artırmıştır. 2012 yılında kırsal alanda yapılan güvenlik operasyonlarında PKK/KCK terör örgütü ağır kayıplar vermiş ve bu kayıpların ardından çözüm süreci görüşmelerini kabul edeceğini bildirmiştir. Öte yandan 2012 yılında örgütün yöneticilerinden Abbas kod adlı Duran Kalkan tarafından yazılan ve “Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı” başlığı taşıyan bir dokümanda yer alan ifadelerden örgütün kırsal alandaki faaliyetlerini şehir merkezlerine taşımak üzere bir strateji değişikliğine gittiği anlaşılmıştır. Söz konusu dokümanda, örgüt tarafından “Devrimci Halk Savaşı” olarak adlandırılan bu strateji çerçevesinde sivil halkın yaşadığı yerleşim merkezlerine taşınacak silahlı çatışmalarla şehirlerin bir savaş alanı hâline getirilmesi istenmektedir. Yine Duran Kalkan tarafından yayımlanan “Dördüncü Stratejik Dönem ve Devrimci Halk Savaşı” adlı başka bir dokümanda demokratik özerkliğin hayata geçirilmesine dair ilke ve talimatlar yer almıştır. Bu dokümana göre yedi boyutu bulunan demokratik özerklikte devletin yargı sistemi durdurularak yerine KCK’nın yargı sistemi örgütlenecektir. Belgede ayrıca öz savunma birlikleri kurularak demokratik özerklik ilan edilen yerlerde güvenlik ve asayişin bu birimler eliyle sağlanması gibi talimatlar yer almıştır.

20. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığının terör örgütünün yukarıda anlatılan yeni stratejisi çerçevesinde kurduğu Demokratik Kent Meclisleri hakkındaki 3/2/2012 tarihli değerlendirme yazısının sonuç kısmı şöyledir:

 “Terör örgütünün KCK sistemiyle hedeflediği konfederal Devlet yapılanmasına ulaşmak için halihazırdaki Devlet yapılanmasına alternatif yapılar oluşturmaya çalıştığı, (sözde) Demokratik Kent Meclisleri yapılanmasıyla tüm bu yapıları bir merkezden kontrol etmeye çalıştığı, (sözde) Demokratik Özerklik hedefine ulaşmak için (sözde) Devrimci Halk Savaşı Stratejisini başlatmayı ve müzahir kitleleri ‘kent isyanları’ olarak nitelediği, bir direnişe hazırlamayı planladığı, müzahir kitlelerin Devlete ihtiyaç duymadan yaşamlarını devam ettirmelerine imkân verecek diğer bazı yapılanmalar aracılığıyla (güvenlik, sağlık, eğitim, yargı vb.) da isyan bilincinin kuvvetlendirilmeye çalışıldığı, hedefler kapsamında Kent Meclisleri-Kent Konseyleri-İl Konseyleri-İlçe Meclisleri-Mahalle Meclisleri gibi yapılara rollerin verildiği ve tüm yapılanmaların teröristbaşı tarafından verilen ‘özerkliğin fiilen inşa, edilmesi’ talimatına uygun bir şekilde hayata geçirilmeye çalışıldığı değerlendirilmektedir.”

21. PKK terör örgütü yukarıda yer verilen talimat ve belgelerde belirtilen hedefleri doğrultusunda 2013 yılı Şubat ayında yerleşim merkezlerinde YDG-H (Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) adıyla yeni bir oluşuma gittiğini açıklamıştır. 2013 yılı yaz aylarından itibaren YDG-H içinde Asayiş Birimi adı verilen silahlı unsurların video görüntüleri internet üzerinden yayımlanmaya başlanmıştır. 25/6/2013 tarihinde gençlerden oluşan, başlarında yüzlerini de gizleyen poşu diye tabir edilen örtüler ve üzerilerinde “asayiş” yazan siyah tişörtler bulunan kalabalık bir grubun yemin töreni görüntüleri servis edilmiştir. Askerî nizamda gerçekleşen bu törende YDG-H mensuplarının PKK terör örgütünün daha kıdemli üyelerine tekmil vererek bir belge aldıkları görülmektedir. İlerleyen aylarda benzer kıyafetleri giyen silahlı YDG-H mensuplarının kimlik kontrolü ve arama yapma, yol kesme, araç yakma, insan kaçırma şeklindeki eylemlerinin görüntüleri PKK terör örgütü tarafından internet üzerinden kamuoyuyla paylaşılmaya devam edilmiştir. 7/11/2014 tarihinde Cizre ilçesi Nur Mahallesi'nde başından vurularak öldürülen ve cesedi sokakta bırakılan 22 yaşındaki A.B.nin cinayeti YDG-H’ye bağlı Botan Şehit Reber Timi tarafından üstlenmiştir.

22. Suriye'nin Türkiye sınırında bulunan Ayn el Arap (Kobani) kentinde PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG ile DAEŞ arasındaki çatışmalar 2014 yılının Eylül ayı sonunda ve Ekim ayı başında yoğunlaşmıştır. PKK terör örgütünün Kobani’deki PYD-YPG gruplarına Türkiye üzerinden silah nakline izin verilmediği bahanesiyle yaptığı kışkırtma ile bazı yerleşim merkezlerinde çeşitli şiddet hareketleri yaşanmaya başlamıştır. 30 Eylül'de Cizre'de YDG-H üyeleri yolları barikat kurularak kapatmış, yoldan geçen araçlara kimlik kontrolü yapmış; polise taş, ses bombası, havai fişek ve molotofkokteyli ile saldırı düzenlemiştir. PKK yöneticilerinden Murat Karayılan sosyal medya hesabından 5/10/2014 günü saat 00.07'de "Gençleri kadınları 7’den 70 e herkesi Kobane'ye sahip çıkmaya onurumuzu namusumuzu korumaya metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz." şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Murat Karayılan'ın şehirlerin işgal edilmesini talep ettiği bu açıklamasını 6-7-8/10/2014 tarihlerinde PKK bağlantılı internet sitelerinde yayımlanan YDG-H ve KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığının benzer açıklamaları izlemiştir. Örnek olarak bir internet sitesinde PKK gençlik yapılanması adına yapılan "Kürdistan'da Devlet Namına Bir Şey Kalmamalı" başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verilmiştir: "Kürt gençlik hareketi Komalen Ciwan devrim halk savaşını her alanda güçlü yürütme çağrısında bulunarak, Devletin Kürdistan'da hiçbir meşruiyeti kalmamıştır, kalmamalıdır da, yasaklarla Kürdistan'ı zindana çevirmeye çalışan kararlarına karşı Kürdistan'ı onlar için zindanı çevirmeli, mezar etmeli. Kürdistan'da devlet namına bir şey kalmamalıdır.” Ayrıca Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulunca 6/10/2014 tarihinde bir sosyal medya sitesi üzerinden "Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK'dan halklarımıza acil çağrı, Kobani'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarının ve AKP iktidarının Kobani'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz." şeklinde bir paylaşım yapılmıştır (Ayhan Bilgen [GK], B. No: 2017/5974, 21/12/2017, §§ 12-14).

23. Bu gelişmelerin ardından günlerce devam eden ve kamuoyunda 6-7 Ekim olayları olarak adlandırılan terör ve şiddet eylemleri ortaya çıkmıştır (6-7 Ekim olayları ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Selahattin Demirtaş [GK], B. No: 2016/25189, 21/12/2017, §§ 24-30). 6-7 Ekim olayları sırasında Cizre’nin de aralarında olduğu bazı merkezlerde terör örgütü mensupları yollara patlayıcı madde ile doldurdukları barikatlar kurmak ve hendek kazmak suretiyle yalıtılmış bölgeler oluşturmaya çalışmıştır. Çeşitli kuruluşlar tarafından verilen sayılar arasında farklılıklar olsa da kamu makamlarının ve soruşturma mercilerinin tespitlerine göre 36 ayrı il ve toplam 135 yerleşim merkezinde gerçekleştirilen şiddet eylemleri sonucunda iki güvenlik görevlisi şehit olmuş, 331 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Olaylarda 35 sivil hayatını kaybederken 426 sivil yaralanmıştır. 197 okul yakılmış, 269 kamu binası tahrip edilmiş, sivil kişilere ait 1.731 ev ve iş yeri yağmalanıp yakılmış, 737’si kamuya ait 1.881 araç kullanılamaz hâle getirilmiştir (Ayhan Bilgen, §§ 15, 16). Bu olaylar sırasında Diyarbakır'da Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen 16 yaşındaki Y.B., R.G., A.D. ve H.G. bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında linç edilerek öldürülmüştür. Binadan atılan Y.B. ve arkadaşlarının cesetlerine işkence yapıldığı, Y.B.nin cesedinin üzerinden arabayla geçildiği, A.D.nin başının taşla ezildiği haberleri ve olaya ilişkin görüntüler basına yansımış; bu olaylar nedeniyle açılan kamu davasında yargılananlardan 15 kişi canavarca hisle çocuğa karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiştir (PKK/KCK terör örgütü, çözüm süreci ve 6-7 Ekim olayları ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 8-27)).

2. "Öz Yönetim" İlanları ve Hendek Olayları

24. 11/10/2014 tarihinde PKK terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık daha önce Türkiye dışına çıkardıkları tüm silahlı PKK unsurlarını Türkiye’ye geri gönderdiklerini açıklamıştır. Bu açıklamaya rağmen çözüm süreci çeşitli kurum ve heyetlerin görüşmeleri ile devam etmiştir. Ancak Türkiye’nin PKK/KCK’nın silah bırakması talebine karşı örgüt tarafından 12/6/2015 tarihinde “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK'nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir… HDP’nin ve Öcalan'ın 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir.” şeklinde bir açıklama yapılarak silah bırakılmayacağı bildirilmiştir. Örgüt yöneticilerinden Murat Karayılan 29/6/2015 tarihinde 6-7 Ekim olaylarını hatırlatarak Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyine bir askerî müdahalede bulunması hâlinde Türkiye’nin tamamının bir savaş sahasına dönüşeceği tehdidinde bulunmuştur. PKK/KCK terör örgütü 2015 yılı Temmuz ayında ateşkesi sona erdirdiğini açıklamıştır.

25. Türkiye, anlatılan sürecin sonucunda 2015 yılı Temmuz ayından itibaren giderek yoğunlaşan terör saldırılarına maruz kalmıştır. Örgüt yöneticilerinden Bese Hozat bir gazeteye “Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır” başlıklı bir yazı yazarak şehirlerde devrimci halk savaşı başlatılması ve her türlü saldırıya karşı savunma geliştirilmesi çağrısında bulunmuştur. 19/7/2015 tarihinde PKK terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık örgüt üyelerine silahlanma, köy, kent ve mahallelerde yer altı sistemi, tüneller ve mevzi sistemi geliştirme çağrısında bulunmuştur. PKK/KCK yöneticileri tarafından yapılan diğer çağrılarda benzer şekilde kent merkezlerindeki örgüt üyelerinin silahlanmaları ve bu yerlerde "öz yönetim" ilan edilmesi talimatları verilmiştir. Bu açıklamaların yapıldığı aynı tarihlerde Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde canlı bomba saldırısı sonucu 33 vatandaş yaşamını yitirmiştir. DAEŞ terör örgütü tarafından üstlenen bu saldırıdan iki gün sonra 22/7/2015 tarihinde Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 24 ve 25 yaşlarındaki iki polis memuru evlerinde uyumakta iken başlarından vurularak şehit edilmiştir. Ceylanpınar saldırısı PKK/KCK terör örgütü tarafından üstlenmiş ve Suruç saldırısına misilleme olarak gerçekleştirildiği açıklanmıştır. Ceylanpınar terör saldırısı çözüm sürecini tamamen sona erdiren olay olarak kabul edilmektedir.

26. Tırmanan terör saldırılarını PKK/KCK terör örgütünün "öz yönetim" ilanları izlemiştir. PKK/KCK terör örgütü tarafından 12/8/2015 tarihinde yapılan açıklamada “...Silopi, Cizre, Nusaybin ve Şırnak Halk Meclisleri, bundan sonra devlet kurumlarını tanımayacaklarını ve onlarla hiçbir işlerinin olmadığını, kendi işlerini kendilerinin yapacağını; kendi öz yönetimlerini kuracaklarını…” denilerek "öz yönetim" ilan edilmiştir. Açıklamada ayrıca “…öz yönetimlerine saldırıldığı takdirde meşru öz savunma haklarını kullanacakları…” belirtilmiştir. İlerleyen süreçte Siirt ve Batman illeri ile Yüksekova, Varto, Bulanık, Edremit (Van), İpekyolu, Sur, Silvan, Lice, Doğubayazıt ve Hizan ilçelerinde, ayrıca İstanbul'un Gülsuyu ve Gazi Mahallelerinde benzer açıklamalarla "öz yönetim" ilan edilmiş; böylece "öz yönetim" ilan edilen yerleşim merkezi sayısı 18’e yükselmiştir (PKK terör örgütünün devrimci halk savaşı stratejisi ve "öz yönetim" çağrıları hakkında detaylı açıklamalar için ayrıca bkz. Seyid Narin [GK], B. No: 2018/20156, 18/5/2022, § 24).

27. "Öz yönetim" ilan edilen bölgelerde Öz Savunma Birlikleri (ÖSB) adı altında silahlı gruplar oluşturan PKK terör örgütü, bu gruplar ve YDG-H eliyle yollara barikat kurma, hendek kazma ve tünel açma gibi eylemlerde bulunmuştur. İlerleyen süreçte bu eylemlere kırsal alandan gelen üyelerin de katılmasıyla PKK terör örgütü YDG-H yapılanmasını lağvederek "öz yönetim" ilan edilen tüm bölgelerdeki silahlı birliklerini YPS (Sivil Savunma Birlikleri) çatısı altında topladığını ilan etmiştir. 25/12/2015 tarihinde YDG-H Cizre unsurları tarafından bir sosyal medya sitesi üzerinden yapılan açıklamayla Cizre’de YPS-Botan Biriminin kurulduğu ve silahlı mücadelenin artık bu birim tarafından yerine getirileceği bildirilmiştir. "Öz yönetim" ilan ettiği tüm bölgelerde benzer bir strateji ile barikat ve hendeklere patlayıcı döşeyen, yolları patlayıcı düzenek kurmak suretiyle tuzaklayan ve karargâh olarak kullandığı binaları tünel kazarak birbirine bağlayan örgüt, bu şekilde ulaşımı engellediği bölgelerde güvenlik güçleri ve sivilleri hedef alan saldırılar düzenlemiştir. Yollar, köprüler, okul ve hastaneler dâhil kamu binaları, ambulanslar dâhil kamuya ve özel kişilere ait araç ve eşyaların terör saldırılarına maruz kalması, bir kısmının tahrip edilmesi neticesi eğitim, sağlık ve ulaşım gibi temel kamu hizmetlerine erişim durma noktasına gelmiştir (Cizre Devlet Hastanesine roketatar ve uzun namlulu silahlar kullanılarak yapılan terör saldırıları ile Cizre ilçesinde terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırılar, oluşturulan hendek ve barikatlarla ilgili arka plan bilgisi için ayrıca bkz. Naile Bülbül, B. No: 2018/11016, 2/2/2022, § 24; Emine Gerez ve diğerleri, B. No: 2018/37620, 2/2/2022, § 33).

28. Bu gelişmelerin ardından "öz yönetim" ilan edilen bölgelerde terörle mücadele için geniş çaplı operasyonları başlatılmıştır. Terör saldırıları ve devamında kamu düzeninin yeniden tesisi için yapılan güvenlik operasyonlarında yüzlerce güvenlik görevlisi şehit olmuş, binlercesi yaralanmıştır (hendek olayları ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 9/5/2019, §§ 10-13). Terörle mücadele operasyonlarının düzenlendiği bazı yerlerde ise sokağa çıkma yasakları uygulanmıştır. Bu kapsamda Şırnak Valiliği Cizre ilçesinde ilk olarak 4/9/2015 tarihinden itibaren terör örgütü mensuplarının etkisiz hâle getirilmesi, mayın ve patlayıcılarla tuzaklanmış barikat ve hendeklerin bertaraf edilmesi, vatandaşların can, mal güvenliğinin ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini açıklamıştır. Cizre'de bu tarihten itibaren çeşitli defalar kaldırılıp yeniden uygulamaya konulan ve uygulama saatleri değiştirilen sokağa çıkma yasağı 10/4/2017 tarihinde tamamen kaldırılmıştır. Başvuruya konu olayların meydana geldiği tarihte, Cizre'de 14/12/2015 günü ilan edilen ve tam gün esasına göre uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı devam etmektedir (Bu olaylar ve 2015-2016 yıllarında yaşanan diğer terör hadiseleri ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Gülser Yıldırım (2), §§ 28-32).

B. Geçici Tedbir Uygulanması Talebiyle Yapılan Bireysel Başvurular

1. 27/1/2016 Tarihinde Yapılan 2016/1652 Numaralı Bireysel Başvuru

29. 2016 yılı Ocak ayından itibaren bazı kişi, kurum ve medya organı; Cizre’de düzenlenen güvenlik operasyonlarında yaralanan sivil kişilerin belirli binaların bodrum katlarına sığındıkları, çatışma ortamı ve sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadıkları, gıda ve sağlık yardımına ihtiyaç duydukları iddialarını dile getirmiştir. Diğer bazı basın organlarında ise bu binalarda bulunan kişilerin PKK terör örgütü mensubu olduğu, terör örgütü tarafından karargâh olarak kullanılan binaların yer altı tünel sistemi ile birbirlerine bağlı olduğu ve buralardan operasyon yapan güvenlik güçlerine ateş açıldığı iddiaları yer almıştır.

30. 23/1/2016 tarihinde doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuran bazı avukatlar, aralarında Mehmet Tunç ve Asya Yüksel'in de bulunduğu 13 kişi ile birlikte isimleri tespit edilemeyen çok sayıda kişinin Cizre’de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralandığını, Cudi Mahallesi Caferi Sadık Sokak üzerinde bulunan bir binanın bodrum katında mahsur kalan bu kişilerin hastaneye sevklerine izin verilmediğini ileri sürerek geçici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. AİHM, 26/1/2016 tarihinde geçici tedbir talebi konusunda karar verilmesinin ertelenmesine karar vermiştir. AİHM bu erteleme kararında, bölgedeki ağır durumun farkında olduğunu ancak silahlı çatışmaların değişken ve öngörülemez durumu gözetildiğinde henüz Türk yargısal kurumları tarafından da incelenmeyen olaylardaki bilgi yokluğunun ve olayların tam olarak anlaşılmasındaki güçlüklerin görevini engellediğini belirtmiştir. AİHM kararında ayrıca ulusal mahkemelerin yaşamları gerçek ve yakın bir tehdit altında olan kişilere koruma sağlanması için yerel makamlarla doğrudan iletişime geçme yetkileri ve olanakları olduğunu belirterek başvurucuları ivedi bir şekilde Anayasa Mahkemesinden tedbir talebinde bulunmaya teşvik etmiştir (Yavuzel ve diğerleri/Türkiye, B. No: 5317/16).

31. Bu gelişmeler üzerine 27/1/2016 tarihinde Av. Ramazan Demir ve Av. Gülşen Özbek, aralarında Mehmet Tunç ile Asya Yüksel'in de bulunduğu on dört kişinin Bostancı Sokak 23 No.lu binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, bu kişilerin bulundukları binanın bombalanmaya devam edildiği ve tıbbi yardıma ihtiyaç duymalarına karşılık bölgede devam eden silahlı çatışmalar ve uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadıkları iddialarını dile getirerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvuruda, Şırnak Valiliği tarafından verilen sokağa çıkma yasağı kararının uygulanmaması ve bu kişilerin yaşamları ile fiziksel bütünlüklerinin korunması konularında Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesini talep etmişlerdir.

32. Anayasa Mahkemesi, iddialarda dile getirilen konularla ilgili olarak başvurucuların avukatları ve Şırnak Valiliğinden bilgi talebinde bulunmuştur. Bu bilgilerin temin edilmesinin ardından Anayasa Mahkemesine yapılan tedbir talebi 29/1/2016 tarihli tedbire ilişkin ara kararıyla reddedilmiştir. Ret kararında belirsizliğin ortadan kalkması durumunda kamu makamları tarafından sağlık görevlileri ve güvenlik güçlerinin yaşam hakları da dikkate alınarak başvurucuların sağlık hizmetlerine erişimi için gerekli tedbirlerin alınmasına ve Şırnak Valiliğinin gelişmelerden Anayasa Mahkemesini gecikmeksizin bilgilendirmesine karar verilmiştir.

33. İddialarda dile getirilen olaylarla ilgili olarak Şırnak Valiliğinin 27/1/2016 tarihinde yaptığı basın duyurusu şöyledir:

 “İlimiz Cizre ilçesinde vatandaşlarımıza yönelik 112 acil servis ve diğer sağlık hizmetleri titizlikle ve aralıksız yürütülmektedir. Bu çerçevede 112 acil servis hizmetlerine gelen çağrılara ilgili sağlık personelimizce anında cevap verilmekte ve gereği yerine getirilmektedir.

Bu bağlamda bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada; Cizre de bir evin bodrumunda bulunduğu iddia edilen 30 yaralıya ambulans gönderilmesine izin verilmediği yönünde çıkan haberlerin tamamı asılsız ve gerçek dışıdır.

Konu ile ilgili olarak:

Bölücü Terör örgütünün yaptığı patlayıcı tuzaklı barikatlar, hendekler ve ambulanslarımızla sağlık görevlilerimize yönelik silahlı saldırılar nedeni ile bahse konu adrese ambulanslarımız intikal edememiştir. Bu bakımdan ambulanslarımız en yakın yere intikal ettirilmiş ve varsa yaralıların bu noktaya getirilmesi istenilmiş, ancak tüm çabalarımıza rağmen yaralılar ve arayanlar tarafından bu çağrımıza olumlu cevap verilmemiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

34. Şırnak Valiliğinin 30/1/2016 tarihli basın duyurusu şöyledir:

 “İlimiz Cizre ilçesinde vatandaşlarımıza yönelik sağlık hizmetleri 112 acil servis ve diğer sağlık birimlerince özenle ve aralıksız yürütülmektedir.

Bölgede terör örgütü ile mücadele esnasında bölücü terör örgütünün yaptığı patlayıcı tuzaklı barikatlar, hendekler ile ambulanslarımız ve sağlık görevlilerimize yönelik silahlı saldırılar, sağlık hizmetlerinde personel ve ekipmanımıza büyük zorluklar yaşatmasına rağmen, sağlık ekiplerimiz büyük bir gayretle görevlerini yerine getirmektedirler.

Bu bağlamda; güvenlik kuvvetlerimizin terörle mücadeleye yoğun bir şekilde devam etmesine rağmen, bölgede bir evin bodrumunda bulunduğu iddia edilen yaralılarla ilgili olarak, yaralıların yanından aradığını iddia eden ve ambulansların gelmesi halinde bulundukları bodrumdan çıkarak ambulanslara geleceklerini ifade eden kişinin talebi üzerine, bahse konu yerin yakınına kadar 10 ambulansın yanı sıra Cizre ve Şırnak Belediyelerine ait 2 hasta nakil aracı gönderilmiş, gelmeleri halinde kendilerinin sağlıklı bir şekilde hastaneye intikal ettirilecekleri söylenmiş ancak önceki günlerde olduğu gibi saatlerce beklenmesine rağmen gelmemişlerdir.

Konu ile ilgili her türlü çalışma yapılmış ancak iddia edilen yaralılardan olumlu bir cevap alınamamıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

35. Şırnak Valiliğinin olaylarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine 28/1/2016 tarihinde verdiği bilgiler özetle şöyledir:

i. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde terör örgütü üyelerinin saldırıları devam etmektedir. Terör örgütü, silahlı ve bombalı eylemlerle temel kamu hizmetlerinin sunulmasını engellemektedir. Sokağa çıkma yasaklarıyla, yerleşim yerleri içinde terör örgütü mensupları ile girilen silahlı çatışmalar sırasında bölgede yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin sağlanması amaçlanmaktadır.

ii. Şırnak Valiliği güvenlik operasyonlarının icra edileceği Silopi ve Cizre ilçelerinde yaşayan halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli planlama ve düzenlemeleri yapmıştır. Bu kapsamda Cizre Devlet Hastanesi hizmet vermeye devam etmekte, dört eczane dönüşümlü olarak eczacılık hizmetlerini sürdürmektedir. Ambulanslar 14/12/2015 ile 27/1/2016 tarihleri arasında 1.295 vakaya müdahale etmiştir. 112 ve 155 yardım hatları faaliyettedir. 155 hattına başvuran tüm vatandaşlara gıda ve temel ihtiyaç malzemesi dağıtımı yapılmıştır. Bazı market ve bakkallarla birlikte ekmek fırınları açık tutulmaktadır.

iii. 5/9/2015-4/1/2016 tarihleri arasında Cizre’de 112 Acil yardım hattına yapılan çağrıların %84’ü cevaplanmıştır. Sağlık personelinin yaşamlarının korunması amacıyla müdahale edilemeyen vakalara, vaka bölgesinde güvenlik sağlandıktan hemen sonra müdahale edilmektedir. Bu süreçte sağlık personeli ve ambulanslar terör örgütü tarafından birçok defa saldırıya uğramış, buna rağmen hizmetler devam etmiştir.

36. Şırnak Valiliğinin yazı ekinde gönderdiği belgelerde yer aldığı şekliyle Cizre'de PKK terör örgütünün saldırısına uğrayan sağlık personelince düzenlenen tutanaklardan bazılarının ilgili kısmı şöyledir:

 “…ekibimiz terör örgütü eli silahlı şahıslar tarafından durdurulup ambulans ekibindeki sağlık personelleri bir eve alınmıştır. 17 yaşında sağ el yaralanması olan bir hastaya ilk müdahalenin yapılması istenmiştir. Ekip terör örgütü şahıslarına hastanın hastaneye götürülmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Ancak ekibi alıkoymuşlardır. 17 yaşındaki çocuğun yakalanma kararı çıktığını, hastaneye götürdüğünüzde tutuklanacağını ve tutuklanacağı zamanda ambulans ekibini sorumlu tutacaklarını söylemişlerdir. Sağlık personeli ve ambulans şoförünün fotoğraflarını çekip ölümle tehdit etmişlerdir. 17 yaşındaki sağ el yaralanması olan hasta Şırnak Devlet Hastanesine sevk edildi. Şırnak Devlet Hastanesinden de Diyarbakır eğitim araştırma hastanesine sevk edilmiştir."

"Hasta nakli için Cizre Devlet Hastanesine çıkış yapan ekibimiz Cizre Yafes Köprüsünde ateş açılmıştır. Kurşun ambulansımızın camına denk gelmiştir."

"KKM’ye [KKM: 112 acil yardım hattı komuta kontrol merkezi] el yapımı patlayıcı atılmıştır. Personel zarar görmeden özel harekât polisleri tarafından tahliye edilmiştir.”

37. Şırnak Valiliğinin verdiği bilgilere göre yaralıların bulunduğu iddia edilen bölge teröristlerin silahlı eylemlerine devam ettikleri bir bölgedir. Cudi Mahallesi'ndeki sokaklarda patlayıcı ile tuzaklanmış hendek ve barikatlar bulunmaktadır. Bölgede yüzlerini gizleyerek, sokak ve evlere kurulan barikatların arkasından güvenlik güçlerine ve sivillere ateş açan terörist unsurlarla güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar devam etmektedir. Güvenlik operasyonlarının başladığı tarihten 28/1/2016 tarihine kadar 276 terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirilmiş, 545 barikat açılmış, 184 hendek kapatılmış, 1.058 el yapımı patlayıcı düzenek etkisiz hâle getirilmiştir. Operasyonlarda 15 güvenlik görevlisi şehit olmuştur.

38. Şırnak Valiliği, başvuruda belirtilen Cudi Mahallesi Bostancı Sokak No: 23 adresinde veya başka bir adreste bulunan bir binanın bodrum katında yaralılar olduğuna dair başvurucular tarafından resmî makamlara yapılan bir başvuru bulunmadığını, bu kişilerle ilgili olarak resmî makamlara iletilen tüm başvuruların dönemin Milletvekili Faysal Sarıyıldız tarafından yapıldığını bildirmiştir. Şırnak Valiliğinin verdiği bilgilere göre Faysal Sarıyıldız, 23/1/2016 tarihinde 112 yardım hattını arayarak Cudi Mahallesi Caferi Sadık Sokak No: 5-7 adresinde yaralı şahısların olduğunu bildirmiştir. Bu bildirim üzerine verilen adrese çok yakın olan ve güvenli nokta olarak belirlenen bir petrol istasyonu önüne sağlık ve güvenlik ekipleri sevk edilmiş, yaralıların bu noktaya getirilmeleri istenmiştir. Ancak yaralı olduğu iddia edilen şahısların bu noktaya getirilmesi talebini Faysal Sarıyıldız reddetmiştir. Başvurucuların avukatları 23/1/2016 tarihinde AİHM nezdinde yaptıkları başvuruda yaralı şahısların bulunduğu evin Caferi Sadık Sokak'ta olduğunu bildirmiştir. AİHM’e 25/1/2016 tarihinde yapılan bildirimde ise aynı şahısların Bostancı Sokak No: 23 adresinde oldukları iddia edilmiştir. Ayrıca AİHM’e yapılan başvuruda aynı yerde yaralılarla birlikte yaralı olmayan kişilerin de olduğu iddia edilmiştir. Bu bilgilere göre Şırnak Valiliği, hazır bekletilen sağlık ekiplerine ulaşmaları için yaralıların petrol istasyonu önüne gelmelerine yardım etmeyen kişilerin, aynı yaralı şahısları Caferi Sadık Sokak'tan Bostancı Sokak'a götürdüklerinin anlaşıldığını düşünmektedir.

39. Şırnak Valiliğinin açıklamalarına göre 2016/1652 numaralı bireysel başvuru dosyasında ismi yer alan başvurucu Mehmet Tunç 26/1/2016 tarihinde, M.Y. ise 27/1/2016 tarihinde bazı haber sitelerine demeç vermiştir. İletişim imkânları olduğu anlaşılan bu kişiler, kendileri ya da birlikte oldukları diğer kişilerin -yaralı olduğu iddia edilen- sağlık durumları, yerleri vb. konularda yetkili kişilerle irtibat kurmak yerine haber siteleriyle iletişime geçmeyi tercih etmiştir. Avukatlar tarafından 25/1/2016 tarihinde AİHM’e yapılan bildirimde Mehmet Tunç'un ağır yaralı olduğu bildirilmiştir. Ağır yaralı olduğu belirtilen Mehmet Tunç'un 26/1/2016 tarihinde bir internet sitesinde konuşması yayımlanmıştır. Bunun bir gün sonrasında 27/1/2016 tarihinde ise Faysal Sarıyıldız, verdiği demeçte Mehmet Tunç'un hafif yaralı olduğunu bildirmiştir.

40. Şırnak Valiliği, Bostancı Sokak 23 No.lu evin H.A. adlı şahsa ait olduğunun tespit edildiğini bildirmiştir. Başvuru dosyasındaki belgelere göre H.A. ile telefonla irtibat kurulmuş ve H.A. binada operasyonlar başlamadan önce aile bireylerinin oturduğunu ancak şu an bu adreste aile bireylerinden kimsenin bulunmadığını bildirmiştir. H.A. binada yaralı olarak bulunduğu iddia edilen şahıslardan sadece Mehmet Tunç'u tanıdığını beyan etmiştir.

41. Şırnak Valiliğinin verdiği bilgilere göre 27/1/2016 tarihi saat 23.33’ten itibaren yaralıların bulunduğunun iddia edildiği bölgeye biri Cizre Belediyesine ait olmak üzere iki ambulans sevk edilmiştir. Belediyeye ait ambulansın şoförü A.G. ile irtibat kurularak yaralıların bulunduğu adresi bilmesi veya bu kişilerle iletişim kurabilmesi hâlinde yaralıların bulundukları yerden alınabileceği bildirilmiştir. 28/1/2016 günü saat 00.49’a kadar birçok kez telefonla iletişim kurulan A.G.; şahıslarla Faysal Sarıyıldız'ın görüştüğünü, şahısların adreslerini tam olarak bilmemekle birlikte Ömer Hayyam Sokak'ta dört katlı bir binada olduklarının söylendiğini, bu sokağın girişinin hendeklerle kapalı olduğunu bildirmiştir. Saat 00.49’da yapılan son görüşmede A.G.; Faysal Sarıyıldız'ın Cizre Belediyesine ait ambulansın personelinin tamamlanmasından ve adreslerin netleşmesinden sonra yaralıların gündüz saatlerinde alınabileceğini söylediğini beyan etmiştir. A.G.ye Sağlık Bakanlığına ait ambulansın hazır beklediği, bu ambulanstaki personelden faydalanılabileceği, yaralı olduğu iddia edilen kişilerin tedavisinin yapılması gerektiği iletilmiştir. A.G, Faysal Sarıyıldız ile görüştükten sonra Faysal Sarıyıldız'ın adresi bilmediğini, bu nedenle şahısların adres netleştikten sonra gündüz saatlerinde alınabileceklerini söylediğini ifade etmiştir. A.G. yaralı olduğu iddia edilen kişilere ulaşılmaya çalışılan 27/1/2016-28/1/2016 tarihlerindeki olaylarla ilgili olarak Faysal Sarıyıldız ile yaralıların alınması yönünde görüşmeler yaptığını, Faysal Sarıyıldız'ın yaralıların tam adresini vermediğini ancak adresi "Ömer Hayyam Sokak'ta dört katlı kırmızı bir bina" şeklinde tarif ettiğini, girişinde hendekler olan bu bölgeye giremediklerini, emniyet yetkililerinin de hendeklerin bulunduğu ve çatışmaların yaşandığı Bostan Sokak'ta yaralıların olabileceğini kendisine ilettiklerini ancak bölgenin güvenli olmayışı ve hendekler yüzünden ulaşım sağlayamadıklarını ifade etmiştir.

42. Şırnak Valiliği, yaralı oldukları iddia edilen kişilerle ilgili olarak hâlihazırda emniyet ya da sağlık birimlerine resmî bir müracaat olmadığını bildirmiştir. Bu kişilerin tam olarak hangi adreste oldukları ve sağlık durumları tespit edilememektedir. Bu şahısların bulundukları iddia edilen sokaktaki patlayıcılarla tuzaklanmış hendek ve barikatların kaldırılması, tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğu belirtilen insanlara gerekli yardımın ulaştırılabilmesi, bölgedeki terör örgütü mensuplarının etkisiz hâle getirilerek bölgenin emniyetinin sağlanması için söz konusu adreslere sevk edilen güvenlik güçlerine mütemadiyen ateş açılmaktadır. 27/1/2016 günü saat 16.30’da bu saldırılarda bir uzman jandarma çavuş yaralanmıştır. Bütün bu saldırılara rağmen gerek sağlık görevlileri gerekse emniyet görevlileri şahısların tıbbi yardım alması ve hayatta kalması için azami çabayı göstermiştir.

43. 2016/1652 numaralı başvuruda dile getirilen olay ve iddialarla ilgili olarak Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından verilen bilgiler özetle şöyledir:

i. Cudi Mahallesi Caferi Sadık Sokak'ta yaralı vaziyette 13-14 kişi olduğunun Faysal Sarıyıldız tarafından 23/1/2016 tarihinde 112 görevlilerine bildirilmesi üzerine aynı gün saat 08.27’den itibaren bu kişilerin alınması için çalışma başlatılmıştır. İlk önce, yaralıların bulunduğu iddia edilen yerin çevre yoluna yakın olması nedeniyle bu bölgeye getirilmeleri düşünülmüş ancak Faysal Sarıyıldız'ın yaralıların Cudi Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerindeki petrol istasyonu yanından alınması talebi üzerine sağlık ekipleri buraya yönlendirilmiştir. Saat 09.38 sıralarında sağlık görevlileri petrol istasyonu civarında yaralıları beklemeye başlamış, Faysal Sarıyıldız 112 yardım hattını arayarak yaralıların buraya getirileceğini bildirmiştir. Saat 12.42’de 112 görevlileriyle tekrar görüşüldüğünde Faysal Sarıyıldız'ın 112 yardım hattını arayarak petrol istasyonunun üst tarafında bir sokakta bulunan bir binanın bodrum katında 20 kadar yaralı olduğunu ve bu adresten yaralıların alınması için ambulans talebinde bulunduğu bildirilmiştir. Belirtilen adresin güvenli olup olmadığı, bölgede görevli ÇINAR kod adlı güvenlik birimine sorulmuş; bölgenin güvenli olmadığı bilgisi alınmıştır. Bunun ardından ERDEM-4 kodlu operasyon komutanından bölgede çatışmaların devam ettiği, 112 görevlilerine ateş açılabileceği bilgisi alınmış, 112 görevlilerine adresin güvenli olmadığı ancak yaralıların güvenli bölge olarak tespit edilen mezarlık civarından alınabileceği bildirilmiştir.

ii. 24/1/2016 tarihi saat 13.57’de 112 görevlileri, Faysal Sarıyıldız'ın kendilerini arayarak Caferi Sadık Sokak üzerindeki beş katlı bir binanın bodrum katında, 30 kadar yaralı şahsın bulunduğunu ilettiğini bildirmiştir. EJDER-6 kod adlı operasyon sektör komutanından bölgenin güvenli olup olmadığı sorulmuş ve bölgede teröristlerle sıcak temasın devam ettiği bilgisi alınmıştır. Bunun üzerine 112 ekipleri Nusaybin Caddesi'ne sevk edilerek bölge güvenli hâle geldiği zaman yaralıların bulunduğu adrese gidilebileceği bildirilmiştir. Saat 15.09 sıralarında bölgede görevli EJDER-6 Birimi tarafından Caferi Sadık Sokak üzerindeki terör örgütü üyelerine, araç megafonu ile "Teslim olun." çağırısı yapıldığı ancak terör örgütü üyelerinin bu çağrıya ateş açarak karşılık vermesi üzerine bölgede çatışma başladığı bildirilmiştir.

iii. 27/1/2016 günü saat 15.30-15.45 arasında, yaralıların bulunduğu iddia edilen Bostancı Sokak'ta görevli güvenlik birimleri YLÇN 1 ve EKİN 20 tarafından yapılan "Teslim olun." çağrısına teröristler ateşle karşılık vermiştir. Saat 16.30 civarında EKİN 6 Birimi tarafından Bostancı Sokak'ta tekrar "Teslim olun." çağrısı yapıldığı sırada teröristlerin ateş açması sonucu bir güvenlik görevlisi yaralanmıştır.

iv. Askerî yetkililerin operasyonda kullanılmak üzere hazırladığı haritaya göre Bostancı Sokak, terör örgütü mensupları tarafından el yapımı patlayıcı düzenekleri ve mayınlar ile tuzaklanmış; sokak üzerinde barikatlar kurulmuş ve hendekler oluşturulmuştur. Bu hâliyle araç girişi mümkün olmayan Bostancı Sokak ve civarında silahlı çatışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bu nedenle Bostancı Sokak'a 112 ve 155 ekiplerinin intikal etmeye çalışması durumunda can ve mal kaybı yaşanması muhtemeldir.

44. Tedbir taleplerinde dile getirilen iddialarla ilgili olarak başvurucuların avukatları, binada mahsur kalan kişilerden biri olarak bildirilen M.Y.nin telefonunu Anayasa Mahkemesine iletmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu telefon numaralarını Şırnak Valiliğine bildirilerek başvurucuyla telefon irtibatı kurulması hâlinde yaralı olduğu iddia edilen kişilerin sağlık durumları ve konumları hakkında bilgi alınabileceğini ve sağlık hizmeti yönünden gerekli girişimlerde bulunulabileceğini ifade etmiştir. Yaralı olduğu iddia edilen kişilere tıbbi müdahalede bulunabilmek için 28/1/2016 günü saat 18.01’den itibaren güvenli bölgede bekleyen sağlık görevlileri, avukatların ilettiği telefon numaralarından M.Y.ye ulaşmaya çalışmıştır. Saat 18.13’te M.Y. ile telefon irtibatı kurulmuştur. Şırnak Valiliği, M.Y. ile sağlık görevlileri arasında geçen telefon görüşmesine ait ses kayıtlarını Anayasa Mahkemesine sunmuştur. 8 dakika 28 saniye süren ve bir bölümü ses kalitesinin bozukluğu ve parazit nedeniyle anlaşılamayan bu görüşme özetle şöyledir:

- Kendisini Dr. D. olarak tanıtan sağlık personeli Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca aradığını belirterek M.Y.nin sağlık durumu ve hasta sayısını öğrenmek istemiştir. M.Y. 19 yaralı, 6 ölü olduğunu söyleyerek cevap vermiştir. Dr. D. daha sonra M.Y.nin açık adresini sormuştur. M.Y. bu bilginin Faysal Sarıyıldız'dan alınabileceğini, Faysal Sarıyıldız'ı aramaları gerektiğini söylemiştir. Dr. D. yaralıların durumunu sorduğunda M.Y. 19 yaralıdan dördünün durumunun ağır olduğunu ve bir süredir su almadığını belirtmiştir. Dr. D., M.Y.ye ambulansların ve sağlık ekiplerinin sürekli olarak güvenli bölgede beklediklerini, bulundukları yerden çıkmaları hâlinde her türlü yardımın yapılacağını belirtmiş; yaralıları güvenli bölgeye getirme olasılıkları olup olmadığını sormuştur. M.Y.nin imkânları olmadığını söylemesi üzerine Dr. D. amaçlarının yardım etmek olduğunu, yaralıların getirilmesi hâlinde her türlü güvencenin sağlanacağını belirtmiştir. M.Y. ise hangi güvenceyle yaralıları getireceklerini, çıkmaları hâlinde öldürülmeyeceklerinin garantisinin 112 tarafından mı verildiğini sormuştur. Dr. D. emniyet görevlilerinin yaralılara yardım etmek amacıyla defalarca arayarak kendilerini güvenli bölgeye yönlendirdiklerini, amaçlarının yardım etmek olduğunu, böyle bir güvence olmasa sağlık ekiplerinin bölgede bulunamayacaklarını söyleyerek M.Y.ye cevap vermiştir. M.Y., Faysal Sarıyıldız ve arkadaşlarının yaralıları almak için bölgeye geldiklerini ancak "Çatışma var." bahanesiyle bunlara izin verilmediğini, burada bir çelişki olduğunu belirtmiştir. Dr. D. buna karşılık olarak bir doktor ve acil sağlık görevlisi olarak konuştuğunu, görev ve amaçlarının yaralılara yardım etmek olduğunu ve tamamen bu amaçla olay yerinde bulunduklarını, yaralı olan herkesin tüm haklara sahip olduğunu, sağlık görevlileri için yaralı kişinin kim olduğunun önemli olmadığını, hâli, gücü yerinde olanların yaralıları güvenli bölgeye getirmesi için emniyet birimlerinin her türlü güvenceyi verdiğini, aksi takdirde kendilerinin bu bölgeye gelmesi ve yardım için beklemesinin mümkün olmadığını söylemiştir. M.Y. işin diplomasi boyutunu bilmediğini, bir bodrum katında olduklarını, yürüyemediğini, kendisini kaldıracak kimsenin de olmadığını belirtmiştir. Konuşma, Dr. D.nin sağlık durumu daha iyi olanların yaralıları güvenli bölgeye getirmesini istemesi ve M.Y.nin bunun mümkün olmadığını söylemesi ile devam etmiştir. M.Y., 19 yaralıdan beşinin durumunun ağır olduğunu, bu kişilerin her an yaşamlarını kaybedebileceğini belirtmiştir. M.Y. mümkünse Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Milletvekili İdris Baluken'in aranmasını, kendisinin yardım edebileceği bir şey olmadığını söylemiştir.

45. 2016/1652 numaralı bireysel başvuru kapsamında yapılan geçici tedbir talebinin reddine karar verilirken aynı kararda ayrıca Şırnak Valiliğinin gelişmelerden Anayasa Mahkemesini gecikmeksizin bilgilendirmesi istenilmiştir. Bu talep uyarınca Şırnak Valiliğinin 2/2/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu bilgiler özetle şöyledir:

i. 29/1/2016 tarihinden itibaren yaralıların bulunduğu iddia edilen adrese giden yollarda ve sokaklara teröristlerce döşenen el yapımı patlayıcıların imha edilmesine yönelik çalışmalara devam edilmiş, bu çalışmalar sırasında teröristlerin açtığı ateş ve saldırılarda kullandığı patlayıcılar nedeniyle 4 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 10 güvenlik görevlisi yaralanmıştır.

ii. 30/1/2016 günü saat 07.22’de İ.B. 112 hattını arayarak Cudi Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerindeki petrol istasyonu arkasında yaralıların bulunduğunu bildirmiştir. 30/1/2016 günü saat 07.22 ile 09.20 saatleri arasında İ.B. ile sağlık ve güvenlik görevlileri arasında müteaddit defa yapılan telefon görüşmelerinin içeriği özetle şöyledir:

- İ.B. görevlilere petrol istasyonu ve Nusaybin Caddesi yakınlarındaki üç katlı kırmızı bir binanın bodrum katında olduklarını, kendisi ile birlikte 16 yaralı olduğunu, bunlardan 7'sinin durumunun ağır olduğunu, 9 kişinin sağlıklı olduğunu, ayrıca 6 kişinin öldüğünü söylemiştir. İ.B. yaralılarla birlikte sağlıklı kişilerin isimlerini de görevlilere iletmiş; ölü olanların isimlerini bilmediğini söylemiştir. İ.B. kendisi ile birlikte toplam 25 kişinin ismini bildirmiştir. Bu kişiler arasında Mehmet Tunç veya Asya Yüksel bulunmamaktadır. İ.B. ve İ.B.nin yanında olup ismini beyan etmeyen bir kişi, bulundukları binanın hemen yanında yıkılmak üzere olan mavi, beyaz renkli bir bina olduğunu, sokakta bir tekel bayisi, sokağın başında bir mermer dükkânı bulunduğunu, güvenli bölgenin yakın olduğunu söyleyerek bulundukları yeri tarif etmeye çalışmıştır. İ.B. yanlarında silah, bomba vb. bir malzeme olmadığını, bildiği kadarıyla binada tuzaklanmış bomba bulunmadığını, yanındakilerin tümünün sivil olduğunu beyan etmiş; dört gündür su almadıklarını, iki gündür yemek yiyemediklerini ifade etmiştir.

- Emniyet görevlileri İ.B.ye 29/1/2016 tarihinde Nusaybin Caddesi'ne yaralı olduğu belirtilen şahıslara yardım amacıyla ambulans ve sağlık görevlilerinin sevk edildiğini, şahısların gelmesi için megafonla çağrı yapıldığını ancak kimsenin dışarı çıkmadığını bildirmiştir. Emniyet görevlileri ayrıca 29/1/2016 tarihinde yaralı şahısların tedavilerini sağlamak üzere bölgede görevlendirilen güvenlik güçlerine teröristlerce ateş açıldığını, bir güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, iki güvenlik görevlisinin yaralandığı bilgisini vermiştir. İ.B. ise gelen sağlık görevlilerini görmediklerini ve çağrıları duymadıklarını ancak şu an dışarı çıkmak istediklerini, petrol istasyonu yanına gelebileceklerini, on gündür bir şey yiyip içmediklerini, tedavi almadıklarını belirtmiştir. Emniyet görevlileri İ.B.ye dışarı çıkmalarında herhangi bir sakınca olmadığını, ellerini kaldırarak derhâl dışarı çıkmaları hâlinde bölgedeki polis ve askerlerin kesinlikle ateş açmayacakları, yaralı şahısların ambulanslar marifetiyle hastaneye kaldırılarak tedavilerinin sağlanacağı bilgisini vermiştir.

- İ.B. kendisinin Hakkâri’den geldiğini, beraberindeki kişilerin çoğunun da Cizre’de ikamet etmediğini, bu kişilerin sokağa çıkma yasağı ilan edilmeden bir gün önce büyük şehirlerden gelen üniversite öğrencileri olduğunu, ilçenin farklı yerlerinde yaralandıklarını, kendisini şu anda bulunduğu adrese kimin getirdiğini, diğer yaralı şahıslarla aynı adreste nasıl bulunduğunu bilmediğini ifade etmiştir.

- Saat 09.08’de başlayan son telefon görüşmesinde ise İ.B., Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın kendileri ile telefon bağlantısı kurarak yaklaşık bir saat içinde ambulanslar ile kendilerini aldıracaklarını belirttiğini beyan etmiştir.

iii. İ.B. ile sağlık ve emniyet görevlilerinin bu görüşmelerinin ardından Milletvekili Faysal Sarıyıldız 155 yardım hattını arayarak görevlilerle irtibat kurmuştur. Tutanaklara yansıdığı şekliyle bu görüşmede emniyet görevlileri Faysal Sarıyıldız'a, bildirilen adreste teröristlerle güvenlik görevlileri arasında sıcak temasın devam ettiğini, güvenli bölgede bekletilen ambulansların adrese 300 metre mesafede olduğunu ve dışarı çıkan biri olması hâlinde iki dakika içinde müdahale edilebileceği, bu kişilere her türlü yardımın ve tedavinin yapılacağı, operasyonun başladığı günden itibaren yaklaşık 1.700 kişinin ambulanslarla hastaneye götürülerek tedavi edildiği hususlarında bilgi vermiş; ayrıca bu kişilerin ellerini kaldırarak dışarı çıkmaları hâlinde güvenlik görevlilerinin kesinlikle ateş açmayacağını, şimdiye kadar silahlı olmayan ve güvenlik görevlilerine ateş açmayan kimseye ateş açılmadığını ancak bölgede bulunan silahlı terörist unsurların dışarı çıkan kişilere saldırı düzenleyip düzenlemeyecekleri konusunda bir garanti verilemeyeceğini iletilmiştir.

iv. 30/1/2016 günü saat 13.21’de Sağlık Bakanlığı Koordinatörü Dr. A.S. 112 yardım hattını arayarak olayla ilgili son durumu aktarmıştır. Dr. A.S. birisi dört yataklı olmak üzere yedi ambulansın olay yerinde beklediğini, bunlardan birinin yaralı şahısların bulunduğu iddia edilen kırmızı renkli binaya 200 metre mesafedeki güvenli bölgede olduğunu, belediyeye ait ambulansın görevlisi ile iki itfaiye görevlisinin kırmızı binayı kontrole gittiğini bildirmiştir.

46. 30/1/2016 günü anlatılan olaylar yaşanmakta iken saat 10.16 ile 14.24 arasında Cizre Kaymakamı A.A., Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve HDP Milletvekilleri arasında da telefon görüşmeleri yaşanmıştır. Bu görüşmeler neticesi Emniyet yetkilileri tarafından düzenlenen tutanağa göre olaylar şöyle gelişmiştir:

i. Milletvekilleri, Cudi Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerindeki petrol istasyonu arkasında olan binadaki yaralı kişilerin alınması ve tedavilerinin sağlanması amacıyla bölgeye ambulans sevk edilmesi hâlinde yaralıların çıkış yapacaklarını bildirmiştir. Yetkililer tarafından milletvekillerine şahısların ellerini kaldırarak çıkış yapmaları halinde tedavilerinin sağlanacağı bildirilmiştir.

ii. Milletvekillerinin belirttiği bölgeye 112 Acil Servisine bağlı sağlık görevlileri, on ambulans, Şırnak ve Cizre Belediyelerine ait iki hasta nakil aracı sevk edilmiştir. Yaralıların olduğu belirtilen bölgede görevliler, megafonla bu kişilerin dışarı çıkmaları için çağrı yapmış ancak dışarı çıkan olmamıştır.

iii. Bu sırada milletvekilleri de görevlilere, yaralı şahısların dışarı çıkmayacaklarını ve kendilerinin yaya olarak yaralı şahısların bulundukları adrese geçmek istediklerini iletmiştir. Görevliler ise milletvekillerine, yaya olarak bölgeye gitmelerine engel olunmayacağını ancak bölgede terör örgütü mensuplarının bulunduğunu, bunlarla güvenlik güçleri arasındaki silahlı çatışmanın devam ettiğini, bu nedenle sorumluluk kabul etmeyeceklerini bildirmiştir.

iv. Milletvekilleri bunun üzerine Cizre Belediyesine ait ambulansla belediye görevlilerinin belirtilen adrese geçmelerini istemiştir. Bu talep üzerine belediye görevlileri yaralıların bulundukları iddia edilen adrese yönlendirilmiştir. Belediye görevlileri bir süre sonra 155 yardım hattını arayarak bölgenin güvenli olmaması nedeniyle söz konusu adrese yaya olarak gitmeyeceklerini bildirmiştir.

v. 112 Acil Servise bağlı ambulanslar ve sağlık görevlileri uzun süre Nusaybin Caddesi üzerinde beklemiş ancak gelen olmamıştır.

47. Ayrıca tedbir talebiyle yapılan bireysel başvuruda, yaralı kişilerden biri olarak belirtilen Mehmet Tunç'un bazı haber kanallarına telefon yoluyla bağlanarak açıklamalar yaptığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalardan bazıları özetle şöyledir:

i. Mehmet Tunç 8/9/2015 tarihinde bir haber kanalına bağlanarak bütün Kürt güçlerine, HPG’ye, YPG’ye seslenmek istediğini, artık son noktada olduklarını söylemiştir. Şu an ellerinde 100-200 genç kaldığını, bunların teslim olmak istemediğini, direneceklerini, atılan bombalarla çemberin geçen her dakika daraldığını ifade etmiştir.

ii. Mehmet Tunç 4/2/2016 tarihinde bir haber kanalına telefonla bağlanarak çok sayıda yaralı şahısla birlikte üst katlarında yangın çıkan bir binanın alt katında bulunduklarını, binaya müdahale edilerek yangının söndürülmemesi durumunda içeridekilerin yanarak öleceğini ifade etmiştir. Mehmet Tunç bulundukları evin tam adresini vermeleri hâlinde infazla karşı karşıya kalacakları için bulundukları adres sorulduğunda tam adresi veremediğini ancak yanan binanın Cizre’nin her yerinden görülebildiğini söylemiştir. Mehmet Tunç bu görüşmede ayrıca daha önce bulunduğu binanın bodrum katından çıktığını, şu anda olduğu yere geldiğini, diğer adreste hiçbir güç kalmadığı için oradaki kişilerle bir irtibatının olmadığını ifade etmiştir.

48. Cudi Mahallesi Bostancı Sokak 23 No.lu binanın bodrum katında mahsur kalan yaralı kişilerle ilgili olarak ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) 25/1/2016 ve 16/2/2016 tarihlerinde iki ayrı şikâyette bulunulmuştur. Bu şikâyetlerde olayın araştırılması, sorumluların tespit edilmesi ve yaşam hakkı başta olmak üzere hak ihlallerinin giderilmesi için gerekli tedbirlerin alınması talep edilmiştir. Ombudsmanlık 14/7/2016 tarihli kararıyla şikâyetlerin reddine karar vermiştir (2016/737 sayılı şikâyet).

2. 9/2/2016 Tarihinde Yapılan 2016/2602 Numaralı Bireysel Başvuru

49. 23/1/2016 ve 26/1/2016 tarihlerinde doğrudan AİHM’e başvuran bazı avukatlar çok sayıda kişinin Cizre’de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralandığını, belirli binaların bodrum katlarında mahsur kaldığını ileri sürerek bu kişilerin yaşam haklarının korunması için geçici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. AİHM’in kendisine yapılan bu tedbir talepleri hakkında Anayasa Mahkemesinden tedbir uygulanması talebinde bulunulabileceği yönündeki kararı üzerine bu kez avukatlar Anayasa Mahkemesine tedbir talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur.

50. Bu kapsamda 9/2/2016 tarihinde Av. Ramazan Demir ve Av. Banu Güveren, aralarında Yasemin Çıkmaz ile Serdar Özbek'in de olduğu dokuz kişinin Cudi Mahallesi Narin Sokak'ta (bazı evrakta "Niran" olarak geçmektedir) bulunan bir binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, bu kişilerin bulundukları bölgede saldırıların devam ettiği, yakınları talep etmesine rağmen sağlık hizmetlerine erişemedikleri ve bu adrese sığınan yaralı sayısının giderek arttığı iddialarını dile getirerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesine 10/2/2016 tarihinde ulaşan bu başvuruda, Şırnak Valiliği tarafından verilen sokağa çıkma yasağı kararının uygulanmaması ve bu kişilerin yaşamları ile fiziksel bütünlüklerinin korunması hususunda İçtüzük'ün 73. maddesi uyarınca geçici tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.

51. Anayasa Mahkemesi, iddialarla ilgili olarak başvurucuların avukatları ve Şırnak Valiliğinden bilgi talebinde bulunmuştur. Bu bilgilerin temin edilmesinin ardından Anayasa Mahkemesine yapılan tedbir talebi, 12/2/2016 tarihli tedbire ilişkin ara kararıyla reddedilmiştir. Ret kararında ayrıca kim olduğuna bakılmaksızın başvurucu oldukları belirtilen kişilerin bulundukları yerin tespiti ve sağlık hizmetine erişimleri için kamu makamlarının gerekli tedbirleri almaya devam etmesine ve Şırnak Valiliğinin gelişmelerden Anayasa Mahkemesini gecikmeksizin bilgilendirmesine karar verilmiştir.

52. Şırnak Valiliğinin belirtilen olay ve iddialarla ilgili 10/2/2016 tarihinde verdiği bilgiler özetle şöyledir:

i. Sokağa çıkma yasağı süresince vatandaşların gıda, sağlık, cenaze vb. ihtiyaçlarını 112 ve 155 yardım hatlarına iletmeleri durumunda kaymakamlıklarca talepler konusunda gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Sokağa çıkma yasağı süresince ilçeden ayrılmak isteyen ve bu taleplerini 155 yardım hattına ileten vatandaşlara kaymakamlık koordinesinde ve güvenlik birimlerinin kontrolünde ilçeyi terk etmeleri konusunda yardımcı olunmaktadır. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçelerde 112 yardım hat sayısı 9’dan 12’ye, nöbetçi personel sayısı ise 6’dan 12’ye çıkarılmıştır. Diğer illerden 6 ambulans ve acil sağlık personeli görevlendirilmiştir. Hastaneler 24 saat esasına göre hizmet vermektedir. Sağlık kuruluşlarında ilaç ve tıbbi malzeme stoku yeterli seviyededir. 14/12/2015 tarihinden sonra Şırnak, Cizre, Silopi ve İdil Devlet Hastanelerinde diğer illerden 51 uzman hekim, 27 pratisyen hekim ve 212 yardımcı sağlık personeli takviye amacıyla görevlendirilmiştir. Hastanelere başvurmaları hâlinde vatandaşlara gerekli sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Yollara döşenen mayınlar ve kurulan barikatlara rağmen emniyet birimleri ile koordine edilerek güvenli olarak belirlenen noktalardan hastalar alınmakta ve hastaların sağlık kuruluşlarına intikali sağlanmaktadır.

ii. Cizre’de hem sabit telefon hatları hem de GSM hatları ile telefon görüşmeleri yapılabilmektedir. Buna karşılık başvurucular, resmî makamlara doğrudan başvuru yapmamakta; üçüncü şahıslar üzerinden resmî kurumlara ulaşmaktadır. Dosyada yer alan isimlerin yaralı olduğu bilgisi akrabaları veya üçüncü şahıslar tarafından resmî kurumlara bildirilmiştir. Gerek bu dosyada gerekse Anayasa Mahkemesine daha önce yapılan başvurularda, yaralı oldukları iddia edilen şahısların adresleri bilerek gizlenmekte; yanlış adresler verilmekte ve şahısların bulunduğu yerler devamlı surette değiştirilmektedir.

iii. Cizre Kaymakamlığından temin edilen belgeler, 112 yardım hattına yapılan çağrıların kayıtları ve İl Sağlık Müdürlüğünce gönderilen bilgi ve belgelere göre tüm çabalara karşılık başvuruculara ulaşılamamıştır. Bu duruma; başvurucuların resmî makamlara bulundukları yeri tam olarak bildirmemeleri, sağlıklı iletişim bilgisi vermemeleri ve bölgede güvenlik kuvvetleriyle terör örgütü mensupları arasında yaşanan şiddetli çatışmalar neden olmuştur. Sokağa çıkma yasağının hüküm sürdüğü ve silahlı çatışmaların yaşandığı bir ilçede çok sayıda yaralının aynı binada toplanmış olması ve bu sayının giderek arttığının ifade edilmesi bahse konu kişilerin terör örgütü ile irtibatlı oldukları şüphesini doğurmaktadır. Aksi takdirde normal bir vatandaşın yaralandığında gidip herhangi bir binanın bodrum katına değil sağlık kuruluşlarına sığınması gerekir. Bu şahıslar başvuru formunda belirtilen binaların bodrum katlarına kendi gayretleri veya başkalarının yardımı ile ulaşabiliyorlarsa sağlık kuruluşlarına da ulaşabilecektir. Şahısların sağlık kurumlarına gitmek yerine yaralıların toplandığı bir bodruma gitmeleri bunların terör örgütünün talimatı ile hareket ettiğine işaret etmektedir.

53. Cizre Kaymakamlığınca 10/2/2016 tarihinde gönderilen belgelerin içeriği ve olaylarla ilgili verilen bilgiler özetle şöyledir:

i. Cizre’de devam eden terörle mücadele operasyonları kapsamında Cizre'de yaşayan kişilerin yaşamlarının ve fiziksel bütünlüklerinin korunması, sağlık hizmetlerine erişimlerinin sağlanması için gerekli tüm tedbirler alınmıştır ve uygulanmaktadır. Cizre’de telefon hatları normal olarak çalışmaktadır. Cizre’de mukim veya Cizre ile irtibat kurmak isteyen kişiler telefon ve diğer iletişim araçlarını normal şekilde kullanmıştır ve kullanmaya devam etmektedir. 112 ve 155 yardım hatları açık ve çalışır durumdadır.

ii. Niran Sokak'ta oldukları iddia edilen yaralılarla ilgili resmî bir müracaat bulunmamaktadır. Mehmetçik Sokak ve Niran Sokak içinde kalan bölge silahlı çatışma bölgesidir.

iii. 6/2/2016 tarihinde, güncel haritaya göre Cudi Mahallesi Mehmetçik Sokak ile Niran Sokak kesişiminde bulunan C-3186 ve C-3184 numaralı binalarda arama yapılmıştır. Arama sonucunda;

- Fişek yataklarında hâlen mermi bulunan AK47 Kalaşnikof marka iki silah, bu silahlara takılı hâlde şarjörler, yedek şarjörler ve silahlara ait fişekler,

- Hücum yelekleri ve Beretta marka bir adet tabanca,

- Patlayıcı yapımında kullanılan 2,5 kg toz madde, çok sayıda elektrikli kapsül, piller, koli bantları, ateşleme fitili ve infilak fitili gibi malzemeler bulunmuştur.

iv. 7/2/2016 tarihinde, güncel haritaya göre Niran Sokak No: 2 adresinde bulunan C-3152 numaralı binada yapılan arama sonucunda;

- AK47 Kalaşnikof marka silahlara ait çok sayıda boş kovan ve dolu fişekler ile başka bir uzun namlulu silaha ait dolu fişekler,

- Hücum yelekleri, kanlı bir bez parçası,

- Bir adet telsiz ve bir adet el bombası bulunmuştur.

v. 7/2/2016 tarihinde, güncel haritaya göre Niran Sokak adresinde bulunanC-3151 numaralı binada yapılan arama sonucunda;

- AK47 Kalaşnikof marka dört tüfek, bu silahlardan atılmış fişeklere ait çok sayıda boş kovan, bu silaha ait dolu fişekler ve şarjörler,

- Bir adet roketatar silahı,

- Bir adet BİXİ tabir edilen ağır makineli tüfek ve bu tüfeğe takılı vaziyette bir adet mayon (şerit biçiminde dizilmiş mermi yığını) ve mayon üzerinde dolu fişekler,

- Beretta marka bir adet tabanca,

- M16 marka saldırı tüfeğine ait bir şarjör ve şarjöre basılı vaziyette dolu fişekler,

- Glock marka tabanca şarjörü ve şarjöre basılı hâlde dolu fişekler,

- El telsizleri, piller, çok sayıda ve farklı ebatlarda dolu fişekler bulunmuştur.

- Ayrıca terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen yedi kişinin cesedine ulaşılmıştır.

vi. 9/2/2016 tarihinde, Niran Sokak adresinde bulunan güncel haritaya göre C 3158 sayılı binada yapılan arama sonucunda;

- AK47 Kalaşnikof marka tüfeğe ait çok sayıda dolu fişek ve şarjör ile bir adet telsiz bulunmuştur.

- Ayrıca binanın bodrum katında bir, ikinci kat balkonunda iki olmak üzere terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen üç kişinin cesedine ulaşılmıştır.

vii. 10/2/2016 tarihinde, Niran Sokak No: 7 adresinde bulunan binada yapılan arama sonucunda;

- Terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen beş kişinin cesedine ulaşılmış, AK47 Kalaşnikof marka iki tüfek, bu tüfeklere ait şarjör ve fişekler ile birlikte pil, cep telefonu gibi yaşam malzemeleri bulunmuştur.

54. 24/1/2016 günü saat 18.40’ta 155 yardım hattı görevlileri tarafından düzenlenen tutanakta, operasyonda görevli askerî yetkili tarafından Caferi Sadık Sokak ve Nusaybin Caddesi civarında güvenlik görevlilerine ateş açıldığı, çatışmanın devam ettiği bilgisinin verildiği bildirilmiştir. 27/1/2016 günü saat 09.37’de düzenlenen tutanakta da benzer şekilde Bostancı Sokak No: 23 adresinde yaralı şahısların bulunduğu iddiası üzerine bölgede görevli güvenlik güçleriyle irtibat kurulduğu ve bölgede çatışmanın devam ettiği bilgisinin alındığı ifade edilmiştir.

55. Çatışma bölgesinde belirli binalara yaralı olarak sığındıkları iddia edilen kişilerle ilgili olarak 27/1/2016 ve 28/1/2016 tarihlerinde düzenlenen tutanaklara göre emniyet yetkilileri, Sağlık Bakanlığına ait ambulanslar dışında Cizre Belediyesine ait bir ambulansın şoförü olan A.G. adlı kişiyle de irtibat kurmuştur. Bu tutanaklara ve A.G.nin beyanına göre olaylar özetle şöyle gelişmiştir:

- 27/1/2016 günü saat 13.00 sıralarında belediye itfaiye çavuşunun emri ile 112 Acil Servisin ambulansı ile Cizre Belediyesine ait ambulans yaralıları almak üzere 83. kavşak bölgesinde beklemeye başlamıştır. Burada uzun bir süre bekledikten sonran 84. kavşak bölgesine geçen ambulans bu bölgede de iki saat kadar yaralıların gelmesini beklemiştir. Kimsenin gelmemesi üzerine geri dönen ambulans saat 17.30 sıralarında yeniden yaralıları beklemek üzere güvenli bölgeye intikal etmiştir. 28/1/2016 günü saat 00.30’a kadar bölgede beklenmesine karşılık yine gelen kimse olmamıştır. Ambulans şoförü A.G. bunun üzerine Milletvekili Faysal Sarıyıldız'la cep telefonundan irtibat kurarak yaralıların tam olarak bulunduğu yeri sormuştur. Faysal Sarıyıldız bu kişilerin kesin olmamakla birlikte Ömer Hayyam Caddesi üzerinde bulunan dört katlı kırmızı binada bulunabileceklerini ifade etmiştir. A.G ise Faysal Sarıyıldız'a Ömer Hayyam Sokak'ın Nusaybin Caddesi girişinde bir hendeğin olduğunu, ambulansın bu hendeği aşarak sokağa girmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Faysal Sarıyıldız'ın bu durumu bildiğini, konunun Kaymakamlık ve Valilik birimleriyle görüşülmesinin daha uygun olacağını bildirmesi üzerine A.G. emniyet görevlileriyle irtibat kurarak yaralıların Bostancı Sokak üzerinde bir binada olabilecekleri bilgisini almıştır ancak Bostancı Sokak üzerinde barikat bulunması ve çatışmaların devam etmesi nedeniyle ambulansla bölgeye ulaşmak mümkün olmamıştır.

56. 112 Acil'de görevli sağlık personeli ile 155'te görevli emniyet personelinin düzenlediği tutanaklardan, gönderdikleri görev belgelerinden ve Telsiz Konuşma Tutanaklarından 23/1/2016 tarihinden bireysel başvuru tarihine kadar yaralı şahısların bulunduğu iddia edilen bölgeye en yakın güvenli bölge olarak belirlenen 83. ve 84. kavşak bölgelerinde sağlık personeli ve ambulansların 24 saat, devamlı olarak görevlendirildiği anlaşılmıştır. Ancak bölgeye ulaşan güvenlik güçlerinin "Teslim ol." çağrılarına ateşle karşılık verilmesi, sağlık görevlilerinin yaralı şahısların güvenli bölgeye gelmeleri yönünde megafonla yaptığı anonslara yanıt verilmemesi, süreklilik arz eden çatışma ortamı, sokak girişlerine kazılan hendekler ve kurulan barikatlar nedeniyle ambulansların yaralıların bulunduğu bölgeye girme teşebbüsleri başarısız olmuştur.

57. Örneğin 4/2/2016 günü saat 16.40’ta düzenlenen tutanağa göre bu tarihte 83. kavşakta bekleyen ambulanslar Nusaybin Caddesi Emir Tajdin Sokak'a yönlendirilmiş ve sağlık personeli, yaralı şahısların ambulanslara gelmeleri yönünde megafonla anonslar yapmıştır. Bir süre sonra terör örgütü mensuplarının yaralı şahısları almaya gelen sağlık personeline eylem yapmaya hazırlandıkları yönünde telsiz konuşmaları tespit edilmiş ve atılan bombalardan gelen şarapnel parçaları ambulansların önüne düşmeye başlamıştır. Bunun üzerine ambulanslar ve sağlık görevlileri olay yerinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bir başka örnekte 28/1/2016 tarihinde yaralıların bulunduğu iddia edilen bölgede operasyon yapan güvenlik görevlileri aşağıdaki telsiz görüşmelerini yapmıştır:

- Saat 09.42 Ekin 6 kodlu ekip: “Burada hala unsurlara roket atıyorlar.”

- Saat 09.44 Haber Merkezi: “Belediye ambulansı ve cenaze aracı tekrar Dörtyol kavşağına döndüler, tamam.

- Yavuz 6 Kodlu Ekip: “Anlaşıldı merkez. Elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz ancak bize ateş ediyorlar, tamam.

- Saat 09.46 Ender 6 kodlu ekip: “Bölücü terör örgütü mensuplarının bulunduğu kırmızı binadan bize roket attılar, ayrıca dağ kapı tarafından da ateş geliyor. Şu an sütre gerisine çekildik bekliyoruz.

58. Başvuruya konu olayların yaşandığı tarihlerde Cizre’de yürütülen güvenlik operasyonunda çok sayıda güvenlik görevlisi şehit olmuştur. Şehit personelle ilgili düzenlenen tutanaklara göre Cudi Mahallesi'nde yaşanan bazı terör olayları şöyledir:

i. 18/12/2015 tarihinde Cudi Mahallesi Ahmet El Ceziri İlköğretim Okuluna atılan roket sonucu yaralanan Jandarma Uzman Çavuş S.H. kaldırıldığı Cizre Devlet Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur.

ii. 1/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Caferi Sadık Caddesi'nde bulunan tanka roket atılması sonucu askerî personel A.Ö. şehit olmuş, İ.K., H.K., S.Y. ve M.Ta. yaralanmıştır.

iii. 31/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Reyhan Sokak’ta bulunan güvenlik güçlerine terör örgütü üyelerince uzun namlulu silahlarla ateş açılmıştır. Güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine başlayan çatışmada bir terör örgütü mensubu yaralanmış, bu yaralı kişi ile birlikte toplam üç terör örgütü mensubu Devran Sokak 27 No.lu binaya kaçmıştır. Güvenlik güçlerinin kaçan teröristleri takibi sonucunda bu binadan bir kez daha uzun namlulu silahlarla güvenlik güçlerine ateş açılmış ve yeniden çatışma başlamıştır. Bu çatışma sırasında bir terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirilmiş, diğer iki PKK mensubu ise kaçarak Nil Sokak 8 No.lu binaya girmiştir. Bu binaya giren teröristlerin operasyon yapan güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlar ve el bombası kullanarak gerçekleştirdikleri saldırı sonucunda askerî personel A.S. ve polis memurları T.C. ile Ö.G. şehit olmuştur.

iv. 31/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Zeren Sokak üzerinde bulunan bir binadan güvenlik güçlerine roket atılması sonucu Jandarma Uzman Çavuş E.B. şehit olmuştur.

v. 16/12/2015 tarihinde Cudi Mahallesi'nde teröristlerin açtığı ateş sonucu yaralanan polis memuru A.A.G. 22/12/2015 tarihinde tedavi gördüğü hastanede kurtarılamayarak şehit olmuştur.

vi. 31/12/2015 tarihinde Cudi Mahallesi Bağcı Sokak'ta operasyon yürüten üç ayrı güvenlik gücü ekibine terör örgütü mensuplarınca roketatar ve uzun namlulu silahlarla yoğun bir saldırı düzenlenmiştir. Bu ilk saldırıda üç güvenlik görevlisinin yaralanması üzerine bölgeye yaralıların tahliyesi ve takviye amacıyla güvenlik ekipleri sevk edilmiştir. Tahliye ve takviye amacıyla bölgeye gelen ekiplere de roketatar, el bombası ve uzun namlulu silahlarla saldırılmıştır. Bu olaylar sonucunda polis memuru M.E.K. şehit olmuş, beş polis memuru yaralanmıştır.

vii. 19/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Zaman Sokak'ta faaliyet yürüten güvenlik güçlerine teröristlerce gerçekleştirilen roketatarlı saldırı sonucunda polis memuru Ö.E. şehit olmuştur.

viii. 22/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Bostancı Sokak ile Mehmet Fatih Sokak kesişiminde faaliyet gösteren güvenlik güçlerine roketatarlı saldırı düzenlenmiştir. Saat 11.30 sıralarında gerçekleşen bu saldırıda başına şarapnel parçası isabet eden polis memuru B.Ö. ağır yaralanmış, devam eden çatışmalar nedeniyle ancak saat 12.30’da olay yerinden tahliye edilebilmiş ve kaldırıldığı Şırnak Askerî Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur.

ix. 5/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerince Cudi Mahallesi C-3146 numaralı adreste faaliyet yürüten güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla ateş açılmış, bu saldırı sonucunda polis memuru K.Y. şehit olmuştur.

59. 16/12/2015-8/2/2016 tarihleri arasında Cudi Mahallesi'nde güvenlik güçlerine yapılan terör saldırılarında çok sayıda güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Yaralanan personel hakkında düzenlenen tutanaklara göre belirtilen tarihlerde Cudi Mahallesi'nde yaşanan terör olaylarından bazıları şöyledir:

- 16/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel ile üç polis memuru yaralanmıştır.

- 17/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin Şakrak Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 18/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin iki ayrı yerde uzun namlulu silah ve roketatarla gerçekleştirdiği saldırılarda iki askerî personel ile bir polis memuru yaralanmıştır.

- 19/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda iki askerî personel ile bir sivil yaralanmıştır.

- 21/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdikleri saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 27/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin Ay Sokak'ta roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel ile bir polis memuru yaralanmıştır.

- 31/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin Bağcı Sokakta uzun namlulu silahlar, el bombası ve el yapımı patlayıcı kullanarak gerçekleştirdikleri saldırıda beş polis memuru yaralanmıştır.

- 1/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Caferi Sadık Sokak'ta bulunan zırhlı araca roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda dört askerî personel yaralanmıştır.

- 8/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Yarma Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır. Aynı tarihte Renk Sokak üzerinde gerçekleştirilen saldırıda ise bir polis memuru yaralanmıştır.

- 12/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Zengin Sokak, Tepe Sokak ile Karma Sokak’ın kesiştiği noktada ve diğer iki yerde uzun namlulu silahlar, el yapımı patlayıcı ve roketatarla gerçekleştirdiği dört ayrı saldırıda altı askerî personel yaralanmıştır.

- 14/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Yayla Sokak ile Yokuşlu Sokak’ın kesiştiği noktada uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdikleri saldırıda iki askerî personel yaralanmıştır.

- 16/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Seyri Cizre bölgesi ve Sarmaşık Sokak’ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda iki polis memuru yaralanmıştır.

- 17/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 18/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Mezbaha Sokak ile Dolma Sokak’ın kesiştiği noktada, Meltem Sokak ile İdris Sokak’ın kesiştiği noktada roket, el bombası ve uzun namlulu silahlar kullanarak gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda iki polis memuru yaralanmıştır.

- 21/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Uludağ Sokak’ta yola döşedikleri uzaktan kumandalı, el yapımı patlayıcıyı patlatmaları sonucu bir polis memuru yaralanmıştır.

- 22/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Bostancı Sokak ile Mehmet Fatih Sokak’ın kesiştiği noktada roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda üç askerî personel ile iki polis memuru yaralanmıştır.

- 23/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Onur Sokak ile Sarıyıldız Sokak’ın kesiştiği noktada uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 26/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin C-2892 numaralı adreste uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 27/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Bostancı Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 28/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Huzur Sokak'ta el bombası ile gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 29/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin gerçekleştirdiği silahlı saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 31/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Zeren Sokak’ta (C-2881) roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel ile üç polis memuru yaralanmıştır.

- 3/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Mehmetçik Sokak ile Doğuş Sokak’ın kesiştiği noktada ve başka bir adreste uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda iki askerî personel yaralanmıştır.

- 4/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Fatih Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 5/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Narin Sokak No: 12 (C-3158) ve C-3146 adreslerinde uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda üç askerî personel ile bir polis memuru yaralanmıştır.

- 8/2/2016 günü saat 10.00 sıralarında Cudi Mahallesi Narin Sokak No: 4 (C-3151) adresinde arama tarama faaliyeti yürüten güvenlik güçlerince terör örgütü mensuplarına ait olduğu değerlendirilen yedi ceset ve bu cesetlerin yanında AK47 marka, otomatik dört saldırı tüfeği görülmüştür. Güvenlik güçleri, cesetler ve silahları bulundukları yerden almaya çalıştıkları sırada terör örgütü mensuplarının yoğun silahlı saldırısına maruz kalmıştır. Açılan ilk ateşte iki askerî personel ve iki polis memuru yaralanmış, ceset ve silahların bulundukları yerden alınmaları mümkün olmamıştır. Aynı tarihte C-3188 adresinde faaliyet yürüten güvenlik güçlerine yapılan silahlı saldırıda ise beş polis memuru yaralanmıştır.

C. Ulusal ve Uluslararası Kuruluşların Raporları

60. Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından hazırlanan, 3/3/2016-12/3/2016 tarihleri arasında Cizre'de yapılan gözlemlere dayandığı belirtilen 20/4/2016 tarihli "Cizre Raporu"nun ilgili kısmında; ikinci vahşet bodrumu olarak nitelenen Cudi Mahallesi Narin Sokak 6 No.lu binaya güvenlik güçleri tarafından 7/2/2016 tarihinde operasyon düzenlendiği, tanıklara göre operasyonda tahrip gücü yüksek bir patlayıcı kullanıldığı, bu nedenle binanın tümden yıkıldığı belirtilmiştir. Raporda ayrıca gözlem yapıldığı tarihte bina enkazının tamamen taşındığı, geriye sadece bina temelinin kaldığının görüldüğü hususları yer almıştır. Raporda, Cizre'de Narin Sokak'ta bulunan bu bina dâhil üç binanın enkazından ve civardaki evlerden toplam 177 cenaze çıkarıldığı iddia edilmiştir.

61. İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Vakfı, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası, Diyarbakır Barosu ve Gündem Çocuk Derneği tarafından hazırlanan "14/12/2015-02/3/2016 79 Günlük Sokağa Çıkma Yasağı Cizre Gözlem Raporu"nda 31/3/2016 tarihli ilgili kısımlarında ikinci bodrum olarak nitelenen Narin Sokak 6 No.lu adresindeki binaya ilişkin gözlem ve tespitler aktarılmıştır. Raporda; aslında beş katlı olan binanın tamamıyla yıkılmış olduğu, moloz yığını hâline geldiği, mahalle sakinlerinin özellikle güneşli ve sıcak havada binanın bulunduğu alandan çok yoğun ceset kokusu geldiğini aktardıkları hususları yer almıştır. Raporda ayrıca binanın yıkılması sonucu ortaya çıkan molozun güvenlik güçleri tarafından deliller toplanmadan Dicle Nehri kenarına döküldüğü, molozlar arasında insan uzuvlarının da olduğu iddiaları dile getirilmiştir.

62. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri 2/12/2016 tarihinde "Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesindeki Terörle Mücadele Operasyonlarının İnsan Haklarına Etkilerine İlişkin Memorandum"u (memorandum) yayımlamıştır. Memorandumun "Güvenlik Güçlerinin Tutumundan Kaynaklanan Ciddi İnsan Hakları İhlalleri İddiaları" bölümünün Cizre ile ilgili kısmında özetle şu hususlara yer verilmiştir:

i. Çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar Cizre'de yürütülen güvenlik operasyonlarıyla ilgili raporlar düzenlemiştir. AİHM'e bu operasyonlarda yaralanan ve acil tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğu belirtilen kişilerle ilgili tedbir talepli başvurular yapılmıştır.

ii. AİHM önüne gelen beş başvuru için geçici tedbir uygulanması kararı verdikten sonra diğer başvurular hakkında Anayasa Mahkemesinden tedbir talep edilmesini istemiştir. Anayasa Mahkemesi, başvurularda dile getirilen iddialarla yetkili makamlardan alınan bilgiler arasındaki çelişkiye vurgu yaparak tedbir taleplerini reddetmiştir. AİHM Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeyi tatmin edici bularak başka bir geçici tedbir kararı vermemiştir.

iii. Operasyonlarda güvenlik personeli dışında kaç kişinin hayatını kaybettiğine dair çelişkili bilgiler vardır. Operasyonlarda güvenlik güçlerince ağır silahların kullanıldığı iddia edilmektedir.

iv. Cizre'de üç ayrı bodrum katında gerçekleşen olaylar ve buralarda hayatını kaybeden kişilerle ilgili de çelişkili bilgiler bulunmaktadır. Buralarda yaşanan olaylar tedbir talepli başvuruların da ana kaynağını oluşturmaktadır.

63.Memorandumun "Sonuç ve Tavsiyeler" kısmında başvuru konusu olaylarla ilgili olduğu ölçüde ve özetle şu hususlar yer almıştır:

i. Komiser Türkiye'nin karşı karşıya olduğu terör tehdidinin tamamıyla farkındadır. Memorandumdaki hiçbir şeyin NATO, AB ve bir çok devlet tarafından terörist olarak tanınan PKK terör örgütünün eylemlerini mazur gösterdiği düşünülemez.

ii. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde yaşanan olaylara sokağa çıkma yasağı ilanı ve beraberinde güvenlik operasyonları başlatılarak yanıt verdiği görülmektedir. Komiser Türkiye'yi, sokağa çıkma yasaklarının terörle mücadelenin zaruretleri ile orantılı bir tedbir olmaması nedeniyle, bu uygulamaya son verilmesine davet etmektedir.

iii. Operasyonlar sırasında yaşanan hak ihlallerinin mesnetsiz olduğunu ikna edici bir biçimde ispat etme yükü Türk makamlarına aittir. Ayrıca ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılması ve devlet görevlilerine cezasızlık durumu yaratacak uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir.

64. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin (Komiserlik) "Türkiye'nin Güneydoğusundaki İnsan Hakları Durumuna İlişkin Rapor Temmuz 2015- Aralık 2016" başlıklı raporunun (BM raporu) "Güvenlik Operasyonları Kapsamında Ölümler" bölümünün Cizre ile ilgili kısmı özetle şöyledir:

i. Hükûmet kaynaklarına göre Temmuz 2015-Kasım 2016 arasındaki terör eylemlerinde 323 sivil ve 799 güvenlik personeli hayatını kaybetmiştir. 2.040 sivil ve 4.428 güvenlik personeli yaralanmıştır. Bir Türk sivil toplum kuruluşu tarafından hazırlanan raporda yalnızca Cizre'de üç ayrı olayda yerel halktan 189 kişinin öldüğünün düşünüldüğü bildirilmiştir.

ii. 2016 yılı Ocak-Şubat aylarında Cizre ilçesindeki bazı binaların bodrum katlarında mahsur kalan sivil kişilerin bombardımana tabi tutulduğu bildirilmiştir. Bazı raporlara göre olayların meydana geldiği binaların tamamen yıkılması ve yıkıntıların kaldırılması nedeniyle ölenlerin kimlik tespiti yapılması büyük ölçüde engellenmiştir.

65. BM raporunun "Sonuçlar ve Öneriler" bölümünde özetle şu hususlar yer almıştır:

i. Komiserlik eş zamanlı olarak darbe teşebbüsüyle başa çıkan, Güneydoğuda güvenlik operasyonu yürüten ve bir dizi terör saldırısıyla uğraşan Türkiye'nin durumunun farkındadır.

ii. Komiserlik Türkiye'nin Güneydoğusundaki insan hakları durumunun ciddi ölçüde kötüleşmesinden endişe duymaktadır. Bu nedenle güvenlik operasyonları sırasında aşırı güç kullanımının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, can kayıpları ile ilgili soruşturma yapılarak hukuk dışı öldürme olaylarının faillerinin adalet önüne çıkarılması ve 24 saat devam eden açık uçlu sokağa çıkma yasaklarının durdurulması önerilmektedir.

66. Cizre'de 4/9/2015-12/9/2015 tarihlerinde uygulanan ilk sokağa çıkma yasağı ve bu dönemde yürütülen terörle mücadele operasyonlarının ardından İçişleri Bakanlığınca hazırlanan raporda özetle şu bilgilere yer verilmiştir:

- Cizre ilçesi YPG kontrolündeki Suriye'nin kuzeyi ile sınır olması nedeniyle PKK/KCK terör örgütünce şehir çatışmalarını başlatmak için özellikle seçilmiştir. Nur, Cudi, Sur ve Yasef Mahallelerinde güvenlik güçleriyle çatışmak için mevzi ve cephanelik hazırlayan örgüt, buralarda tünel ve duvarlarla birbirine bağladığı 150 evi cephanelik ve çatışma üssü olarak kullanmıştır. Örgüt, mahalle giriş çıkışları ile bu 150 evin bulunduğu sokakları hendeklere koydukları bombalarla tuzaklayıp kum torbalarıyla çevirmiş ve sokaklara barikat kurmuştur. Sokakların girişlerine roketatarlı ve Kalaşnikof marka silahlı militanlar yerleştirmiştir. YPG saflarında çatışan dağ kadrosundan 30 kişi Cizre'ye gelerek 200 YDG-H üyesini çatışmalar için organize etmiştir.

- Operasyon öncesi örgüt militanlarının kullandığı ev ve sokakların haritası çıkarılıp tuzaklanan mayınlı yollar, hendek ve barikatlar tespit edildikten sonra 4 Eylül'de kapsamlı operasyon başlamıştır. Operasyonlarla birlikte YDG-H üyelerini örgütleyen dağ kadrosundan teröristler, çatışma inisiyatifini YDG-H üyelerine bırakarak kaçmış; kaçarken tuzaklanmış, barikatlarla set örülmüş yolları kullanmıştır. Kaçmayı kolaylaştırmak için trafo ve sokak lambaları roketatarlarla hedef alınmıştır.

- Operasyonlarda 60 barikat ile 30 bomba tuzaklı hendek imha edilmiştir. EYP olarak adlandırılan el yapımı yirmi patlayıcı etkisiz hâle getirilirken 800 kg patlayıcı madde imha edilmiştir. Çatışmalar süresince 32 örgüt mensubu öldürülmüş, 2’si dağ kadrosundan olmak üzere 10 örgüt üyesi gözaltına alınmıştır.

- 22/7/2015 tarihi sonrası PKK terör örgütünün saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşların sayısı 335’e ulaşmış, 2.106 vatandaş da yaralanmıştır. Söz konusu saldırılarda 859 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlisi ise yaralanmıştır.

67. İçişleri Bakanlığının olaylar sırasında yaşandığı iddia edilen insan hakkı ihlalleriyle ilgili olarak 23/1/2017 tarihinde yaptığı basın açıklamasının ilgili kısmı şöyledir:

"...

3. PKK, AB ile ABD ve diğer birçok ülkenin terör örgütleri listesinde bulunan hain bir terör örgütüdür. Türkiye, yasal ilkeler ile insan hakları belgelerinde yer alan norm ve standartlar çerçevesinde terörle mücadele faaliyetlerini yürütürken; bilhassa PKK terör örgütünün propagandası sonucunda mesnetsiz iddiaların hedefi olmaktadır.

4. Türkiye demokratik standartların yükseltilmesi yönünde önemli adımlar atarken; 22 Temmuz 2015 günü terör örgütü tarafından Ceylanpınar TOKİ Konutlarındaki evlerinde 2 polis memurumuz şehit edilmiştir. Temmuz 2015’ten bu yana, PKK terör örgütü, terör şiddetine başvurmayı tercih etmiş ve terör eylemlerini arttırmıştır. Terör örgütü özellikle örgütün Suriye kanadını oluşturan PYD/YPG ile Suriye’de elde ettiği tecrübeyi Türkiye’ye aktarmak amacıyla yeni bir taktik belirleyip; terör şiddetini şehir merkezlerine taşımıştır.

5. Bu amaç doğrultusunda terör örgütü, şehir merkezlerindeki yapılanmaları ile kırsal yapılanmaları arasındaki irtibatı kuvvetlendirmiş, kırsaldaki militanların ve işbirlikçilerinin sayısını artırmış, şehir gerillacılığı söylemiyle silahlı/bombalı eylem yapabilecek kabiliyete haiz şehir yapılanmaları oluşturmuş ve adına 'Devrimci Halk Savaşı Stratejisi' dediği yeni bir strateji ortaya koymuştur.

...

7. Güvenlik güçlerinin hareket kabiliyetinin engellenmesi amacıyla PKK mensuplarınca Cizre, Silopi, Sur, İdil, Nusaybin ilçeleri başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde terör örgütü mensupları tarafından yerleşim yerlerinde hendek ve barikatlar oluşturulmuş; halkın güvenliğine kast edilmiş ve yaşam standartları kötüleştirilmiştir. Örgüt mensupları bu hendek ve barikatları tuzaklayarak güvenlik güçlerinin müdahalesini zorlaştırmaya çalışmıştır. Ayrıca; terör örgütü, Suriye’de yaşanan otorite boşluğunu fırsat bilerek ülkemize çok sayıda silah ve patlayıcı aktarımında bulunmuştur. PYD/YPG ve PKK terör örgütleri arasında kadro ve mühimmat aktarımı yapıldığı, bu amaçla Suriye’den sınırımızı geçen tüneller açıldığı tespit edilmiştir. Tünellerde içerisinde patlayıcıların olduğu çok sayıda mühimmat ele geçirilmiş, tünellere yönelik imha çalışmaları yürütülmüştür. PYD/YPG’nin PKK terör örgütünün Suriye yapılanması olduğu su götürmez bir gerçek olarak durmaktadır.

...

9. PKK terör örgütü, tahkim edilen hendek/barikatlar ile sözde kurtarılmış bölgeler oluşturarak şehirlerde kontrolü ele geçirmeyi hedeflemiştir. Bu stratejinin bir sonraki aşamasında ise Suriye benzeri kanton bölgeler oluşturarak sözde Demokratik Özerklik ilan etmeyi amaçlamıştır.

10. Terör örgütü bu stratejisi ile bomba düzenekli hendek/barikatlar kurup, kamu düzeninin bozulduğu algısı oluşturarak olumsuz görüntülerle uluslararası alanda ülkemizi zor duruma düşürmeye, kamu kurumlarını iş yapamaz hale getirmeye, sivil vatandaşlara yönelik baskı ve tehdit sonucu halkta can güvenliği konusunda endişe yaratmaya, kurulan hendek ve barikatlarla halkın sağlık, eğitim gibi sosyal ihtiyaçlarını engelleyerek günlük yaşantısını olumsuz etkilemeye ve halkı devletle karşı karşıya getirmeye çalışmıştır.

11. Terör örgütü mensupları operasyonlar sırasında çocuk ve kadınların aralarına sızarak güvenlik güçlerine yönelik silahlı eylemlerde bulunmuş, bölge halkı üzerinde baskı kurmaya çalışmış ve bu kişileri aynı zamanda canlı kalkan olarak kullanmıştır.

12. Örgüt manevra kabiliyeti kazanmak için bölgede yaşayıp örgüte müzahir olmayan ve destek vermeyen insanları evlerinden göç etmeye zorlamış, boşalan bu evleri kullanarak rahat hareket sağlayabileceği sığınak ve alanlar oluşturmuştur.

13. Güvenlik güçlerinin başarılı operasyonları sonucu köşeye sıkışan terör örgütü her türlü stratejiyi denemiş bu stratejilerini uygularken bölge halkının can ve mal güvenliğini hiçe saymıştır. Boşaltmaya zorladığı evler arası tüneller açmak yoluyla kendine bağlantı hatları kurmuş, bu hatlardan eleman ve mühimmat aktarımında bulunmuştur.

14. 22 Temmuz 2015 tarihi sonrası PKK terör örgütünün saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 335’e ulaşmış, 2.106 vatandaşımız da yaralanmıştır. Söz konusu saldırılarda 859 güvenlik görevlimiz şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlimiz ise yaralanmıştır. Derik’te yaşayan insanlara en güzel şekilde hizmet etmekten başka gayesi bulunmayan Mardin Derik kaymakamımız hain bir saldırı neticesinde şehit edilmiştir.

15. Bağımsız ve hukukun üstünlüğüne bağlı demokratik bir ülke olarak, Türkiye’nin vatandaşlarını terörizme karşı korumak için gerekli önlemleri alma ve anayasal düzen ile uluslararası normlar doğrultusunda topraklarında kamu düzenini tesis etme görevi ve yükümlülüğü vardır. Bu çerçevede Devletimiz, Ülkemizin her köşesinde kamu düzenini bozmaya yönelik eylemleri sonuçsuz bırakmakta kararlıdır.

16. Ayrıca, PKK Türkiye'nin bölgede mücadele ettiği tek terör örgütü değildir. Kolluk kuvvetlerimiz eş zamanlı olarak Türkiye'ye yönelik saldırılarında yüzlerce kişinin hayatına kasteden DEAŞ, FETÖ, DHKP/C terör örgütlerine karşı da mücadele etmektedir. Türkiye ayrım yapmaksızın bütün terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele etmeye devam edecektir.

17. Tehdidin şiddetine rağmen, bazı Avrupa ülkeleri de terör tehdidiyle OHAL ilan ederken, Türkiye, o dönemde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini sınırlandırma yoluna gitmemiş ve 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen terörist darbe girişiminden önce, PKK terörüne karşı mücadelesini Sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini sınırlandırmadan yürütmüştür.

18. Türkiye hukuk sınırları dâhilinde ve yasalar ile uluslararası yükümlülükler doğrultusunda, vatandaşlarını PKK teröründen korumak amacıyla etkin bir şekilde terörle mücadele operasyonlarını yürütmüştür. Türkiye’nin terörle mücadele operasyonları çerçevesinde aldığı tedbirler, vatandaşlarını PKK’dan korumaya yönelik meşru, gerekli ve orantılı tedbirlerdir.

19. Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olan YDG-H isimli terör örgütü, kırsal kadrolarıyla takviyeli bir şekilde, Ülkemizin çeşitli bölgelerinde, başta yaşam hakkı olmak üzere, özgürlük ve güvenlik hakkı, konut dokunulmazlığı ve mülkiyet hakkı gibi temel hakları hedef alan terör saldırıları gerçekleştirmiştir.

20. Yine PKK terörü, bu bölgelerde yaşayan insanların sağlık hizmetlerine erişimini ve temel eğitim hakkından faydalanmasını engellemeye çalışmıştır. Okullar, hastaneler, ambulanslar, barajlar gibi altyapılar dâhil olmak üzere kamu binalarını ve özel ticari işletmeleri hedeflemiştir. 22 Temmuz 2015 tarihinden itibaren, PKK, 247 kamu binasına, 6 baraja, 231 özel ticari işletmeye, 19 ambulansa ve 1.643 araca saldırı düzenlemiştir. PKK, ağır silahlar kullanmıştır. Sadece Temmuz 2015’ten bu yana, 2.166 silah; 1.117’si Uzun Namlulu ve Ağır (45 Bixi, 44 Kanas, 997 Kaleşnikof, 22 M16, 2 Lançer, 2 G3, 3 Zağros, 1 Doçka, 1 M1, 3 adet havan, 115 adet roketatar, 1.445 adet roketatar mermisi, 3.046 adet EYP (El Yapımı Patlayıcı), 1.341 adet el bombası, 342.016 adet mühimmat, 33.546 kg patlayıcı yapımında kullanılan malzeme ele geçirilmiştir. Sokağa çıkma yasağı uygulanan 1 il ve 11 ilçe merkezinde (Silvan, Varto, Derik, Dargeçit, Bağlar, Sur, Cizre, Silopi, İdil, Yüksekova, Nusaybin, Şırnak Merkez); teröristler ve onların destekçileri (belediyeler) tarafından açılan 3.630 çukur-barikat kaldırılmış ve tuzaklanan 6.187 bomba düzeneği imha edilmiştir.

21. Anayasanın devletin temel amaç ve görevlerini belirten 5 inci maddesinde de ifade edildiği üzere; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak şeklinde devletin pozitif yükümlülüğünün yasal dayanağı ortaya konulmuştur. Devlet pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olarak bölgede huzur ve kamu düzeninin sürdürülmesi ve şiddetten etkilenen kişilerin korunması için çeşitli adımlar atmış ve atmaktadır.

22. Bu kapsamda yürütülen operasyonlar esnasında yaşanabilecek çatışmalardan zarar görme ihtimali bulunduğu için bölge halkının tahliye edilmesi öncelikli tedbir olarak uygulanmıştır. Ancak ilerleyen süreçte terörist unsurların yerleştiği mahallerde tahliyeleri önlemesi neticesinde, kamu düzeninin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla PKK terör örgütü mensuplarınca sözde kurtarılmış bölgeler oluşturarak sözde Demokratik Özerklik ilan etme hedefiyle tahkim edilen hendek ve barikatların kaldırılması, hendek, barikat ve bölge halkının evlerine tuzaklanmış EYP’li düzeneklerin imha edilmesi ve bölgede kamu düzenini bozmaya çabalayan örgüt mensuplarının yakalanması veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.

...

25. Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olan, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi benimsemiş, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarını rehber edinen, Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde olan ve temel hak ve özgürlükleri en üst düzeyde koruma altına almış bir hukuk sistemine sahiptir. Bu bağlamda, Anayasamızın 90. maddesine göre, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalar, ulusal kanunların üstünde görülmüştür.

26. Terörle mücadele kapsamında yürütülen tüm operasyonlarda, güvenlik görevlilerimiz, zor kullanma ve silah kullanma yetkilerini hukuka uygun olarak ‘kanunilik', 'zorunluluk', 'meşru amaç' ve 'ölçülülük (denge)' kriterlerine azami özen göstererek kullanmaktadır. Bu yetkilerin kullanılmasında yasal sınırların aşılması ile ölçülülük ve gereklilik koşullarına uygun hareket edilmemesi durumunda ise ilgililer hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmakta ve açılan bu soruşturmalar hassasiyetle yürütülmektedir.

27. Güvenlik güçlerince yapılan operasyonel faaliyetler sırasında sivillerin zarar görmemesi için gerekli her türlü tedbir alınmış, bu hususa özel önem verilmiştir.

28. Vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak için ilan edilen sokağa çıkma yasakları, sürekli gözden geçirilmekte ve şartlara göre gerektiğinde kaldırılmaktadır. Terörle mücadele operasyonlarında ilerlemeler kaydedildiğinden, bu tedbirin uygulanması önemli ölçüde azaltılmıştır. Siviller hiçbir zaman kanunsuz bir uygulamaya maruz kalmamış, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerde sivillerin her türlü ihtiyacı karşılanmıştır. Ayrıca bir bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağı vatandaşların can güvenliği için terörist unsurlar ve tehdit oluşturan tuzak ve bombalar o bölgede tamamen temizlenene kadar sürmektedir.

...

31. Sokağa çıkma yasağı süresince bölgedeki operasyonlar öncesi ayrılmak isteyen insanların hızlı ve güvenli bir şekilde tahliye edilmesi sağlanmıştır. Halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve sağlık hizmetlerini kesintisiz olarak sağlamak için gerekli önlemler alınmıştır. 155 'Polis İmdat' ambulans çağırmak veya yiyecek istemek için faal olarak kullanılmıştır. Bombalı tuzaklar, hendek ve barikatlara rağmen 112 'Acil Yardım Çağrı Merkezi' faaliyetlerini kesintisiz sürdürmüştür. Binalarda saklanan PKK’lı teröristlerin ateş etmeleri ve bombalı saldırılarda bulunmalarına rağmen günlük ihtiyaçların dağıtımı ile elektrik ve su hizmetleri kesintisiz bir şekilde sağlanmıştır. Sokağa çıkma yasağı süresince ihtiyaçların karşılanması amacıyla açılan eczane, süpermarket ve fırınlardan ihtiyacını karşılayan sivil halk sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle herhangi bir cezai yaptırıma maruz kalmamıştır.

...

32. Sivil halkın sağlık, eğitim gibi en temel kamu hizmetlerini dahi almasını engellemeye yönelik olarak ambulanslara, hastanelere, okullara saldıran PKK terör örgütü, tüm bu terör eylemlerinin sorumluluğundan kaçabilmek için yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmektedir.

33. Terör örgütünün açmış olduğu hendeklerin can güvenliği riski oluşturması nedeniyle, bölgede yaşayan halk dışarıya çıkamamış veya bulundukları yerlerden bir süreliğine ayrılmak durumunda kalmışlardır. Ailelerin gündelik hayatları durma noktasına gelmiş, çocuklar oyun alanlarına çıkıp sosyal hayata karışma imkânından mahrum kalmış, aile içi ilişkiler olumsuz etkilenmiş, aileler çocuklarının güvenliğinden duydukları endişeden dolayı psikolojik olumsuzluklar yaşamışlardır. Bireyler terörün yol açtığı endişenin beraberinde hendeklerin, tuzaklanmış patlayıcıların oluşturduğu risk nedeniyle işlerine gidememiş, ekonomik açıdan kayıplar yaşamışlardır.

34. Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerleşim birimlerinde, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması ve özellikle sağlık hizmetlerinden yararlanılması için her türlü tedbir alınmıştır. Çatışma bölgelerine daha hızlı müdahale edilebilmesini teminen, Sur başta olmak üzere sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerimize zırhlı ambulans araçları tahsis edilmiştir. Bu araçlar sayesinde çatışma bölgesindeki yaralılar zamanında alınarak yerinde tedavi edilmiş veya hastaneye nakilleri gerçekleştirilmiştir.

50. Özel mülkiyete gayrimeşru şekilde güvenlik güçlerince el konulduğu iddiaları örgüte müzahir kesimlerce maksatlı olarak yapılmış iddialardan ibaret olmakla birlikte teröristlerce üs olarak kullanılan, tuzaklama yapılarak boşaltılan ikametlere tuzaklamaların temizlenmesi esnasında sadece girilerek müdahale edilmiştir.

51. Operasyonlar esnasında hiçbir mülkiyet bilerek ve gereksiz yere yıkılmamış, terörist unsurlarca kullanılan, tuzaklama yapılan veya tünellerle başka evlere bağlanan ikametler teröristlerin ve tuzaklamaların temizlenmesi amacıyla kullanılmıştır. Hiçbir sivil vatandaşın şahsi eşyası gasp edilmemiştir.

..."

D. Başvuruya Konu Ceza Soruşturmaları

1. B.K.nın Ölümüyle İlgili Olarak Yürütülen Ceza Soruşturması

68. 9/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü, Cizre Başsavcılığına hitaben yazdığı talep yazısı ile güncel haritaya göre Cudi Mahallesi C-3185 numaralı bina, eklenti ve müştemilatında arama ve elkoyma izni verilmesini talep etmiştir. Bu yazıda, bölücü terör örgütü mensuplarının evlerini terk eden vatandaşların ikametgâhlarına mayın ve el yapımı patlayıcı düzenekleri ile tuzaklar hazırladıklarını, arama yapılması talep edilen binadan askerî unsurlara ve emniyet unsurlarına yoğun şekilde uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını belirtmiştir. Başsavcılık aynı tarihte bina ve eklentilerinde arama yapılmasına, şüphelilerin bulunmaları hâlinde yakalanmalarına, delil ve suç eşyalarına el konulmasına karar vermiştir.

69. 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Narin Sokak üzerinde bulunan C-3185 sayılı binada arama yapılmıştır. On beş polis memuru tarafından imzalanan 9/2/2016 tarihli Ev Arama ve Elkoyma Tutanağı’nın içeriği şöyledir:

 “Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının 08/02/2016 tarih ve 09:40 saatli arama kararı ile Cudi Mahallesi Niran Sokak Üzerindeki Güncel Haritaya Göre C 3185 sayılı bina eklenti ve müştemilatında operasyonu düzenleyen güvenlik güçlerine yönelik uzun namlulu silahlar ile ateş açıldığı, BTÖ (Bölücü Terör Örgütü) mensuplarının evlerini terk eden vatandaşların ikametlerinde tuzaklamalı patlayıcı madde yerleştirdikleri, bu evleri kullanarak güvenlik güçlerine silahlı ve bombalı saldırılar düzenlediklerinden arama kararı talep edilmiş, 08/02/2016 günü saat 09:55 sıralarında Arama-5 ve Arama-6 ekipleri olarak söz konusu yere intikal edilmişti.

Ancak 09/02/2016 tarih ve saat 12:15 saatli Olay ve Ev Arama Tutanağımızda belirttiğimiz gibi 08/02/2016 günü saat 11:00 sıralarında arama mahalline yaklaşık 20 metre uzaklıkta bulunan ve güncel harita numarası C 3158 olan binadan BTÖ mensupları tarafından arama ekipleri olarak biz görevlilere, arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekat ve Polis Özel Harekat mensuplarına yönelik bombalı ve silahlı saldırı yapılması ve silahlı çatışma çıkması üzerine arama sonlandırılmış ve olay yerinden hiçbir delil alınmadan arama mahalli terk edilmiştir.

09/02/2016 günü saati 14:30 sıralarında bölgede operasyon yapan Askeri unsurlar tarafından arama mahallinin güvenliğinin sağlandığı ve arama yapılabileceğinin bildirilmesi üzerine tekrar arama kararı talep edilmiş ve Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının 09/02/2016 tarih ve 14:50 saatli arama kararına istinaden 09/00/2016 günü saat 15:10 sıralarında söz konusu adrese intikal edilmiştir.

Arama işlemine dijital fotoğraf makinesi ve kamera çekimi eşliğinde-08/02/2016 günü kalınan yerden devam edilmeye başlanmış ve devam eden arama çalışmalarında;

Tarafımızdan 18 numara ile numaralandırılan C 3185 sayılı binanın kapı girişinde bulunan erkek cesedi molozların arasından çıkartılarak ceset torbasına konulmuştur.

08/02/2016 tarihinde| yapıları aramada ele geçirilen silahların Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünde yapılan kontrollerinde;

Tarafımızdan 4 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK. 47 marka tüfeğin seri numarasının bulunmadığı, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu, şarjörünün bulunmadığı, tüfeğin ise parçalanmış vaziyette olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 10 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının SO 4753-1988 olduğu, kapak arka kısmında SO4753 ibaresi bulunduğu, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu şarjörünün deforme olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 11. numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde parçalanmış vaziyette olduğu, seri numarasının 1986 RN 4755 olduğu, kapak arka kısmında 107 ibaresi bulunduğu, şarjörünün bulunmadığı, fişek yatağının boş olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 12 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının 1974 SE 4745 olduğu, kapak arka kısmında 3584 ibaresi bulunduğu, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu, şarjörünün deforme olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan. 13 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının AM 3941-1988 olduğu, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu, şarjörünün deforme olduğu, şarjörde 10 adet deforme olmuş kovan ile 9 adet çekirdek bulunduğu, toplamda 11 adet kovan ve 9 adet çekirdek bulunduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 14 numara ile numaralandırılan seyyar dipçikli 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının 1972-EH 4512 olduğu, üst tarafında 7566 ibaresi bulunduğu, fişek yatağının ve şarjörünün boş olduğu, şarjörünün deforme olduğu görülmüştür.

Arama mahallinden, molozların arasından çıkartılan 5 bayan, 6 erkek ve 1 adet parçalanmış BTÖ mensubunun cenazesi ceset torbalarına konulduktan sonra gerekli işlemler için Cizre Belediyesine ait 73 DY 205 plaka sayılı ve Mardin Büyükşehir Belediyesine ait 47 AB 603 plaka sayılı cenaze araçları ile iki seferde Cizre Devlet Hastanesine intikal ettirilmiş ve buradaki görevlilere teslim edilmişlerdir.

Arama yapılacak binanın bodrum katı üzerine çöktüğünden, bina veya ikamet vasfını kaybettiğinden ve bütün girişlerinin kapalı olmasından dolayı bina içerisine girilememiş ve arama işlemi yapılamamıştır,

Yapılacak arama için arama bölgesinde silahlı çatışmalar devam ettiğinden ve şahısların BTÖ”nün tehditlerinden korktuklarından hazurun, muhtar ve aza temin edilememiştir.

Arama sırasında tarafımızdan numaralandırılarak alınan ve yukarıda özellikleri belirtilen silah; şarjör, kovan ve çekirdeklerle ilgili karara istinaden elkonulmuş ve gerekli işlemler için Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü TEM Büro Amirliğine teslim edilmişlerdir.

Arama işlemine 09/02/2016 günü saat 17:00 sıralarında son verilerek Arama-5 ve Arama:6 ekipleri olarak arama mahallinden ayrılınmıştır.

İşbu olay ve ev arama tutanağı tarafımızdan tanzimle altı birlikte imzalanmıştır.09/02/2016 Saat 18:00”

70. Arama işlemine ilişkin olarak 9/2/2016 tarihinde saat 19.00'da düzenlenen ve beş uzman tarafından imzalanan 627 sayılı olay yeri inceleme raporunun içeriği şöyledir:

 “Bahse konu adreste bulunan yere TEM Büro amirliği görevlileri ile birlikte Cumhuriyet Savcılığının 08.02.2016 tarih ve saat:09.40 Arama Kararına istinaden yukarıda açık adreste 09:55 sıralarında Arama 5, Arama 6, Polis Özel harekât ve Jandarma Özel harekât görevlileri ile birlikte intikal edildi. Olay yerinde çalışmalarımız devam etmekte iken; 08.02.2016 günü saat:11.00- sıralarında yaklaşık 20 (yirmi) metre| ilerimizde BTÖ mensupları tarafından arama görevlileri olarak biz görevlilere, arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekat ve Polis Özel Harekat mensuplarına yönelik bombalı: ve silahlı saldırı başlamış, bu çatışma esnasında BTÖ mensuplarının: unsurlarımıza uzun namlulu silahlar ve el bombaları ile saldırmaları neticesinde yaralılarımızın bulunduğu bilgisi tarafımıza ulaşmış, arama yapan Arama-5 ve Arama-6 ekipleri olarak biz görevlilere operasyonu yöneten Askeri yetkililer tarafından bir an önce olay yerinden çıkmamız ve sıcak çatışma ortamından uzaklaşmamız gerektiği söylendiğinden kendi can güvenliğimizi ve emniyetimizi alarak hızlı bir şekilde arama bölgesi terk edilmiştir. Bununla ilgili Cumhuriyet Savcısına bilgi verilmiş olup Olay ve ev Arama Tutanağı tanzim edilmiştir. C. Savcısının talimatları doğrultuşundu 09.02.2016 günü saat:15.10: sıralarında tekrar intikal edildi. Olay yeri yakınında BTÖ unsurları ile silahlı çatışmanın halen devam etmekte olduğu görüldü ve ortamın can güvenliği açısından. Uygun olmaması ve çatışmanın devam etmesinden dolayı hızlıca olay yerinin incelemesine başlandı. Olay yerinin bahse konu sokak içerisinde çökmüş tek katlı olan betonarme binanın Niran Sokak üzerine bakan tarafında sokak kenarında olduğu görüldü. Bahse konu binanın sokak tarafı enkazı(molozlar) altında ve sokak içerisinde Bölücü terör örgütü (BTÖ) mensuplarına ait 5 bayan, 6 erkek ve 1 adet ceset parçası ve bu cesetlerin yakınında bulunan isimleri ve özellikleri bulgu delil listesinde yazılı olan 6 adet tahrip olmuş kaleşnikof silahlâr ve bu silahlara ait materyaller incelenmek üzere tarafımızdan usulüne uygun olarak alımmış ve paketlenmiştir. Olay yerinde bulunan cesetler ve ceset parçası, ceset torbalarına konulduktan sonra gerekli işlemler için Cizre Belediyesine ait 73 DY 205 plaka sayılı ve Mardin Büyükşehir Belediyesine ait 47 AB 603 plaka sayılı cenaze araçları ile iki seferde Cizre Devlet Hastanesine intikal ettirilmiş ve buradaki görevlilere teslim edilmişlerdir.

Olay yerinin çeşitli açılardan kamera ve fotoğraf çekimleri yapılarak çalışmaya son verilmiştir.”

71. 9/2/2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda bulgu numaraları yanında cesetlerin ve silahlar ile mühimmatların nerede bulunduğuna dair açıklamalar da yer almıştır. Bu açıklamalara göre olay yerinde 11 ceset, 1 ceset parçası, Kalaşnikof marka 6 silah ile bu silahlara ait mermi ve şarjörler bulunmuştur. Rapordaki açıklamalar şöyledir:

- Bina giriş kapısının sol tarafında bulunan erkek cesedi (1) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısının önünde bulunan kadın cesedi (2) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısının sağ tarafında, sokak üzerinde bulunan erkek cesedi (3) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır. Sokağın karşı tarafında bu cesede ait olduğu düşünülen bir ceset parçası bulunmuş ve (3/1) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- (3) numaralı cesedin yanında bulunan, seri numarası belli olmayan üç parça hâlinde, parçalanmış Kalaşnikof marka tüfek (4) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır. Bu silahın fişek yatağından çıkan kovan (4/A) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısı sağ tarafında bulunan kadın cesedi (5), aynı yerde bulunan erkek cesedi (6) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısının sağ tarafında bulunan kadın cesedi (7), aynı yerde bulunan erkek cesedi (8), aynı yerde bulunan bir başka kadın cesedi ise (9) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altından bulunan, kapak kısmında 1988-SO4753 yazan Kalaşnikof marka tüfek ve bu tüfeğe takılı deforme olmuş şarjör (10), bu silahın fişek yatağından elde edilen kovan (10/A) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altından bulunan, kapak kısmında 1986 RN4755 yazan Kalaşnikof marka silah parçası (11) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altında bulunan, kapak kısmında 1974 SE4745 yazan Kalaşnikof marka silah ve bu silaha ait deforme olmuş şarjör (12) bulgu numarasıyla, bu silahın fişek yatağından elde edilen kovan (12/A) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altında bulunan AM3941-1988 ibareli Kalaşnikof marka silah ve bu silaha takılı şarjör (13), bu silahın fişek yatağından elde edilen kovan (13/A), şarjörde bulunan kovanlar (13/B), şarjörde bulunan mermi çekirdekleri (13/C) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altında bulunan 1972-EH4512 ibareli Kalaşnikof marka tüfek ve bu tüfeğe takılı deforme olmuş şarjör (14) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina ile bahçe duvarı arasında bulunan erkek cesedi (15), aynı yerde bulunan kadın cesedi (16) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Sokak üzerinde bir ceset parçası bulunarak (17) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina kapı girişi enkaz içinde bulunan erkek cesedi (18) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

72. 9/2/2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda ayrıca elde edilen silahlardan birinin (3) numara ile numaralandırılan cesedin yanında, diğer beş silahın ise çöken binanın enkazının altında bulunduğu belirtilmiştir.

73. Başsavcılık, bahsi geçen arama ve elkoyma işlemlerinde bulunan cesetler ile ilgili olarak aynı tarihte soruşturmalar başlatmıştır. 2016/583 sayılı soruşturma kapsamında 9/2/2016 tarihinde C-3185 olarak numaralandırılan bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen (16) numaralı kadın cesedi üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Adli Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. 9/2/2016 tarihinde operasyonel faaliyet yürütülen Cudi Mahallesi'nden yirmi yedi ayrı cesedin Cizre Devlet Hastanesine getirildiği Cumhuriyet savcısına bildirilmiştir. Cumhuriyet savcısı saat 16.30 sıralarında ölü muayene işlemleri için hastaneye gelmiştir. Ölü muayenesi yapılan cesedin konulduğu ceset torbası üzerinde “C-3185 16 bayan” ibaresinin yazılı olduğu belirlenmiştir. Kimliği bilinmeyen cesede (2) rakamı verilerek ölü muayenesine başlanmıştır. Muayene işlemine fotoğrafçı, kameraman, otopsi yardımcısı ve Cumhuriyet savcısı katılmıştır.

ii. Cesedin elbiseleri çıkarılarak atış artığının ve atış mesafesinin belirlenebilmesi amacıyla ceset, Olay Yeri İnceleme Birimine teslim edilmiştir. Olay Yeri İnceleme Birimi ayrıca cesedin parmak izlerini, el ve yüz svaplarını almıştır.

iii. Cesedin kafatasının arkasında çökme şeklinde kemik kırığı ve buna bağlı olarak baş bölgesinde şekil bozukluğu olduğu tespit edilmiştir. Boynun sağ tarafında omzu kaplayacak şekilde yanık dokusu olduğu belirlenmiştir. Sırt bölgesinde, kalçaya kadar uzanan geniş bir yanık alanı bulunduğu görülmüştür. Her iki kolda yanık dokusunun olduğu, sol kolda bilek bölgesi dâhil yanığa bağlı deformite bulunduğu tespit edilmiştir. Göğüs bölgesinden bacağa kadar olan alanda geniş bir yanık alanı bulunduğu belirlenmiştir. Sol kalça kemiğinin arka tarafında sargı bezi ve yara bandıyla kapatılmış bir yara alanı olduğu tespit edilmiş, sargı bezi kaldırıldığında bu alanda kısmen iyileşmiş 8x5 ebadında yaralanma mevcut olduğu görülmüştür. Sağ ayak bileğinin iç kısmında, sol ayağın üst kısmında, sol bacağın arka kısmında ve ayak topuğunda abrazyon, sıyrık ve yarılma şeklinde yaralanmalar belirlenmiştir.

iv. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Mardin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 günü saat 22.30'da son verilmiştir.

74. 10/2/2016 tarihinde Mardin Devlet Hastanesinde ceset üzerinde klasik otopsi işlemi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, adli tıp uzmanı ve otopsi yardımcısı iştirak etmiştir. Otopsi işlemine başlanmadan çekilen röntgen filminde vücutta iki mermi çekirdeği bulunduğu belirlenmiştir. İşlemler kamera ve fotoğraf çekimi yapılarak kayıt altına alınmıştır. Cesetten DNA analizine esas olmak üzere kan ve saç örneği, toksikolojik incelemede kullanılmak üzere idrar, safra sıvısı ve kan örneği alınmıştır. 10/2/2016 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda belirtilen harici bulgular şöyledir:

"1- Sol poplietal bölgede 4x3 cm lik cilt altı seyirli laserasyon,

2- Sol uyluk orta arka yüzde 1x0.5 cm lik kas doku seyirli laserasyon,

3- Sol pelvis yanda 5x6 cm lik ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,

4- Sol dizin 5 cm üzerinde 0.5 cm lik ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,

5- Sağ ayak bileği medialde 1x1 cm lik laserasyon,

6- Sol ayak meta tars üzerinde 2x1 cm lik laserasyon,

7- Sol topukta laserasyon,

8- Sol el dorselinde ve parmaklarda epidermal soyulma,

9- Sağ pelvis yanda, her iki ön kolda, göğüs yan duvarlarda, sırtta her iki gluteal bölgede, alt eksremite arka yüzlerde is ve yanık,

10- Sağ temporooksipital bölgede 6x8 cm lik yara dudakları düzensiz laserasyon olduğu ve bu alanda beyin dokusunun dışa protrüze olduğu,

11- Sağ SİAS'ın 5 cm üzerinde 1 adet epidermal yerleşimli 2x0.5 cm boyutunda yanmış plastik materyal olduğu tespit edilmiştir."

75. 10/2/2016 tarihli tutanağa göre ceset üzerinde yapılan klasik otopsi sonucu elde edilen bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. Baş bölgesi açılarak yapılan incelemeye göre saçlı deri altında, haricî muayenede tarif edilen bölgede kanama ve laserasyon mevcuttur. Oksipital, pariyatal kemiklerde parçalı kırık bulunmaktadır. Beyin dokusunda laserasyon ve yaygın sak görünümü izlenmiştir. Kafatası arka çukurunda parçalı kırıklar mevcuttur. Boyun ve göğüs bölgesi ile batın bölgesi açılarak yapılan incelemelerde otopsi raporuna yansıyan belirgin patolojik bulgu bulunmamaktadır.

ii. Batın bölgesi açıldığında haricî muayenede (3) rakamı ile tarif edilen mermi çekirdeği giriş deliği takip edilerek gluteal bölgedeki kas dokusu içinden bir mermi çekirdeği elde edilmiştir. Haricî muayenede (4) numara ile tarif edilen mermi çekirdeği giriş trasesi incelendiğinde kas dokusu içinde bir mermi çekirdeği daha bulunmuştur. Bulunan mermi çekirdekleri Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir. Mermi çekirdeklerinin vücut içinde kaldığı ve hayati tehlikeye sokacak yaralanmaya neden olmadığı tespit edilmiştir.

76. Tutanağın sonuç bölümünde ölüm nedeni ve ölüm zamanına ilişkin kanaatler şöyle ifade edilmiştir:

"1-Şahsın bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün kafa travmasının yol açtığı, kafatası kemik kırıkları ile beyin doku harabiyeti ve beyin kanaması nedeni ile öldüğü,

2- Şahsın vücuduna iki adet mermi isabet ettiği, öldürücü nitelikte olmadıkları, kıyafetli bölgeye isabet etmesinden ötürü atış mesafesinin elbiselerin kriminolojik incelemesi sonucunda tespit edilebileceği,

3- Otopsi işlemi sonucunda alınan biyolojik örneklerin sistematik toksikolojik analiz amacıyla Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesinin uygun olacağı,

4- DNA analizi amacıyla kan ve saç örnekleri alındığı,

5- Otopsi işlemi esnasında iki adet mermi çekirdeği elde edildiği,

6- Mevcut bulgularla şahsın ölümünün otopsi zamanı olan 10/2/2016 günü 09:45 itibarıyla 12-36 saat öncesinde meydana geldiği kanaatlerimi bildiririm dedi".

77. Mardin ve Cizre Emniyet Müdürlükleri, kimliği belirlenemeyen kadın cesedinden alınan parmak izlerinin veri tabanlarında bulunan izlerle eşleşmediğine dair11/2/2016 ve 15/2/2016 tarihli parmak izi karşılaştırma raporları düzenlemiştir.

78. Başsavcılık ölen şahsın kimliğinin tespit edilmesi ve olayın faillerinin belirlenmesi amacıyla 19/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Müzekkerede özetle şu talepler yer almaktadır:

i. Ölüm olayının gerçekleştiği yerin tespit edilerek olay yeri incelemesi yapılması, olay yeri incelemesi yapılamıyorsa bunun nedenlerinin periyodik olarak bildirilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının tespit edilerek gönderilmesi, ölüm olayına ilişkin telsiz kayıtlarının gönderilmesi

iii. Ölenin kimliğinin tespiti için yapılacak işlemlerde Başsavcılıktan talimat alınması, kimliğin tespiti hâlinde ölen kişinin yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla beyanlarının alınması, ölenle ilgili kayıp başvurusu dâhil tüm adli kayıtların çıkarılması

iv. Olayla ilgili bilgisi bulunan kişilerin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınması

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması

vi. Cesetten elde edilen deliller üzerinde kriminal araştırma yapılması

vii. Ölen şahıs hakkında yazılı ve görsel basın, internet siteleri ve sosyal medyada çıkan ve çıkabilecek haberlerin takip edilmesi, bulunması hâlinde tespitlerin yapılması

viii. Olay faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşılabilmesi için gerekli görülecek diğer hususlarla ilgili olarak Başsavcılıktan talimat alınması

ix. Olayın hassasiyetine binaen talep edilen işlemlerin eksiksiz ve ivedi bir şekilde tamamlanması

79. Otopsi sırasında alınan örnekler üzerinde yapılan DNA incelemesi sonucu cesedin B.K.ya ait olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu Reşit Kolanç 25/2/2016 tarihinde Mardin Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vererek cesedin kızı B.K.ya ait olduğunu ve tarafına teslim edilmesini istediğini belirtmiştir. Ceset aynı tarihte düzenlenen defin ruhsatı ile birlikte başvurucu Reşit Kolanç'a teslim edilmiştir.

80. 16/5/2016 tarihinde başvurucu Reşit Kolanç'ın Başsavcılık tarafından müşteki sıfatıyla alınan beyanı şöyledir:

"Yukarıda yazılı bulunan kimlik bilgileri doğrudur ve bana aittir, halen belirttiğim adreste ikamet ederim. [B.K.] benim öz kızım olur. Kendisi Gazal kızı 04/04/1994 Cizre doğumludur. Ben tarihten 5 yıl kadar önce Cudi mahallesinde bulunan ikametimi şu an oturmakta olduğum Konak mahallesine taşıdım. Uygulanan sokağa çıkma sırasında da bu adreste ikamet ettim. Kızım 2 yıl önce Cizre Merkez Anadolu Lisesinden mezun olmuş ve Ankara ilinde üniversiteyi kazandığını bana söylemişti, maddi durumumuz iyi olmadığı için kendisini üniversiteye gönderemedim. Fakat bana hangi üniversiteyi ve hangi bölümü kazandığını bana söylememişti. Kızım liseden mezun olduktan sonra bizim yanımızdan ayrıldı. Bununla ilgili olarak ayrılmasından 10 gün kadar sonra Cizre Emniyet Müdürlüğüne giderek kızım ile ilgili kayıp başvurusunda bulundum ve ifade verdim. Bu başvurumun tarafınıza intikal edip etmediğini bilmiyorum. Bu iki yıllık süreçte kızımla ne yüz yüze ne de telefonla görüşmemiz söz konusu olmadı, kendisiyle irtibatımız tamamen koptu. Bazı tanıdıklarımda Cizre'de ki sokağa çıkma yasağı sırasında ölenler arasında kızımın da olduğunu duymam üzerine Mardin'de bulunan kriz masasına gidip kan örneği verdim. Bunun üzerine Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/741 soruşturma sayılı dosyası kapsamında klasik otopsi işlemi yapılan cesedin kızım [B.K.ya] ait olduğu tespit edildi. Cesedi teslim alırken kendisini ayrıca teşhis ettim, bu nedenle bu cesedin kızıma ait olduğu konusunda herhangi bir tereddüdüm ve şüphem bulunmamaktadır. Kızımın kayıp olduğu dönemde nerede ve kimlerin yanında kaldığını bilmiyorum. Kızımın terör örgütüne birlikte bulunduğumuz dönemde herhangi bir sempatisi bulunmuyordu. Bir kez Cizre’de karıştığı iddia edilen bir örgütsel suçla ilgili karakola gidip bildiklerimi orada da anlatmıştım, kendisinin örgüt üyesi olup olmadığını bilmiyorum. Ceset üzerinden çıkan ve atış artığı içeren bulgular ile ilgili herhangi bir bilgim yoktur. Ben bu eylemin fail ya da faillerinin tespit edilebileceğini düşünmüyorum, bu nedenle kızımın ölümüyle ilgili herhangi bir kimseden şikayetçi değilim, beyanım bundan ibarettir, dedi.

..."

81. Başsavcılık 3/6/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği yazıda; 19/2/2016 tarihli yazının akıbeti hakkında bilgi verilmesini, buna ek olarak B.K.nın silahlı terör örgütü üyesi olup olmadığına ilişkin ayrıntılı araştırma yapılmasını ve ilgili belgelerle birlikte araştırma sonucunun bildirilmesini istemiştir.

82. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü 8/8/2016 tarihinde Fail Araştırma Tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanağa göre Niran Sokak No: 7 adresinde yapılan aramada B.K.nın ölü bulunması olayı ile ilgili olarak tanık ve MOBESE kamerası görüntüsü bulunmadığından olayın fail/faillerinin tespiti mümkün olmamıştır.

83. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 8/8/2016 tarihinde düzenlenen Kamera Araştırma Tutanağı'nda ise "... maktulün eks vaziyette bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar neticesinde herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığı anlaşılmıştır." denilmektedir.

84. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün 8/8/2006 tarihinde düzenlediği Arşiv Araştırma Tutanağı'nda B.K.nın PKK/KCK terör örgütü ile irtibatına dair özetle şu hususlar yer almaktadır:

i. Şırnak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün (TEM) 3/9/2015 tarihli yazısına göre 27/8/2015 günü Cizre ilçesi Nur Mahallesi'ndeki Şehit Yarbay Gülova Kışlası'na yapılan silahlı saldırıyı düzenleyenler arasında PKK/KCK terör örgütünün silahlı kanadı olan HPG/Yerel Birlikleri içinde faaliyet yürüten B.K.nın da olduğu konusunda istihbari bilgiler mevcuttur.

ii. TEM'in 12/3/2015 tarihli yazısında B.K.nın Cudi Dağı bölgesinden örgütün silahlı dağ kadrosuna katıldığına ve kod adı kullandığına dair istihbari bilgiler mevcuttur.

iii. Başsavcılığın 2016/170, 2016/24, 2016/80, 2016/175, 2015/3734, 2016/56, 2016/171, 2016/2064, 2016/537, 2016/1239, 2016/909, 2016/3256 ve 2016/966 numaralı soruşturmaları kapsamında A.D., K.M., M.Ş.İ., M.Y., R.D., S.A., S.B., M.E.T., B.B., M.Y., M.Ş.G., N.A. ve C.O.; B.K.nın fotoğrafını teşhis ederek PKK/KCK terör örgütü ile irtibatına dair anlatımda bulunmuştur. Benzer şekilde Başsavcılık tarafından yürütülen farklı soruşturmalar kapsamında dinlenen sekiz gizli tanık da ifadelerinde B.K.nın terör örgütü ile irtibatlı olduğunu beyan etmiştir.

iv. B.K. hakkında suç kaydı, yakalama kararı veya adli soruşturma/kovuşturma bulunmamaktadır.

85. Arşiv Araştırma Tutanağı'na göre yukarıdaki paragrafta belirtilen şahısların B.K. hakkında yaptıkları teşhis kapsamında verdikleri ifadelerden bazıları şöyledir:

- M.Ş.İ.nin 11/1/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı SEMA (K) ismi ile tanıyorum, örgütü(n) dağ kadrosundan olduğunu biliyorum, kendisi ile Yafes Mahallesi Gökhan Sokakta barikatta nöbet tutarken tanıştım, sivil kıyafet giyer ve Kaleşnikof marka silah kullanır."

- K.M.nin 4/1/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır, açık kimlik bilgilerini bilmiyorum, aktif olarak örgüt içerisinde faaliyet gösterir, Sur Mahallesi sorumlusudur, RUKEN (K) ile irtibatlıdır."

- M.E.T.nin 24/1/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı [B.K.] olarak bilirim. SEMA (K) olarak tanırım. YJA-STAR içerisinde faaliyet gösterir. Silahlı çatışmalara katılır. Kalashnikov silah taşır. Cizre'de YPS-JİN'in kuruluşunda komut veren kişidir. Cizre İlçesin'de halkı devlete karşı kışkırtarak isyana teşvik eder. Halkın zorla örgütte faaliyet göstermesini sağlar. Örgüt mahkemelerinde etkin birisidir. Söz sahibidir. Düşüncelerini örgüt mahkemelerinde uygulattırır."

- B.B.nin 6/2/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta göstermiş olduğunuz kişiyi B.K isimli şahıs olarak tanırım. YPS-JİN içerisinde faaliyet gösterir. Kalashnikov marka silah taşır. Dörtyol kavşağında yol kesme eylemlerinde çok kez gördüm. Barikatta nöbet tutanlara yemek verirken gördüm."

- M.Y.nin 20/2/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğraf-19'daki şahsı ismen tanı(mı)yorum, fakat Cizre İlçesi Cudi Mahallesinde Mezbaha Sokakta ve çevresinde bulunan terör örgütü mensuplarının yapmış olduğu hendeklerde ve barikatlarda sürekli silahlı olarak kendisini görüyordum. Dağdan geldiğini duydum."

- Gizli tanık GÜMÜŞ'ün Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği 20/4/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğraf-19'daki şahsın ismini [B.K.] olarak bilmekteyim. 2012-2014 yılları arasında ZİLAN kod adlı [E.G.] ile birlikte Cizre İlçesi'nde kırsala örgüte eleman kazandırıyordu. 2014 yılı başlarında ise [E.G] ile beraber Cudi Cevizdüzü kırsalına gittiler ve [B.K.] örgüte bu şekilde katılım yapmıştı. Bu kişinin kırsala katılımını ve kendisinin kırsalda silahlı olarak faaliyet yürüttüğünü görmüştüm. 2015 yılında Cizre İlçesi'nde kurulan hendek ve barikatların sürecine kadar [B] kırsalda kaldı ve Cizre'de hendek ve barikatların kurulması ile Cizre İlçesi'ne kırsaldan dönüş yaptı. Barikatlarda nöbet tutarak ve Cudi Mahallesi'nde sorumlu olarak örgüt adına faaliyet yürüttü. MAMO kod adlı örgüt mensubu ile birlikte hareket ederdi ve talimatları MAMO'dan alarak YDG-H mensuplarına aktarırdı. Güvenlik güçleri ile girdiği çatışmalarda öldü."

86. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü 6/8/2016 tarihinde B.K. hakkında internet ortamında yayımlanan bazı haberlerle ilgili olarak İnternet Tespit Tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanağa göre 26/2/2016 tarihinde Facebook adlı internet sitesinde "YPS CİZRE" kullanıcı adıyla yer alan haberde '"Şehit heval [B.K.] mekanın cennet olsun. Merak etme yürüdüğün yoldan yolumuzu şaşırmayacağız." denilmektedir. Ayrıca 28/2/2016 tarihinde aynı sitede aynı kullanıcı adıyla paylaşılan haberde B.K.nın örgüt kıyafetli fotoğrafının üstünde "TOPRAĞIN BOL MEKANIN CENNET OLSUN EY ŞEHİD!" ifadesi yer almaktadır.

87. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 19/7/2016 tarihli bir başka tutanakta, askerî yetkililer tarafından operasyon kapsamında kullanılmak üzere hazırlanan haritaya göre C-3185 olarak numaralandırılan binanın açık adresinin "Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 Cizre/ŞIRNAK" olduğunun tespit edildiği belirtilmektedir.

88. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü, Başsavcılığın 19/2/2016 ve 3/6/2016 tarihli yazılarına cevap vermiş ve yukarıdaki paragraflarda anlatılan tutanakları cevap yazısına eklemiştir. 8/8/2016 tarihinde gönderilen bu cevap yazısında tutanaklarda da belirtildiği gibi olayla ilgili tanık, kamera görüntüsü veya olayın faillerinin tespit edilemediği hususları yer almaktadır.

89. Başsavcılık, B.K.nın ölümüyle ilgili olarak kasten öldürme suçundan yürüttüğü soruşturma sonucunda 1/12/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

PKK/KCK terör örgütünün hedef ve talimatları doğrultusunda terör örgütünün nihai hedefine ulaşabilmesi amacıyla Doğu ve Güneydoğu'da bulunan başta il ve ilçeler olmak üzere bazı il ve ilçelerde 15/08/2015 tarihinde sözde özyönetim ilan ettiği, bu ilanın gerçekleştiği ilçelerden birinin de Cizre olduğu bu doğrultuda Cizre ilçesinde sözde bir Cizre Halk Meclisi oluşturulduğu bu illegal yapının devlet kurum ve kuruluşlarını tanımadığını ifade ederek örgütün hedef ve talimatları doğrultusunda ÖSB/YDG-H ( Öz Savunma Birliği) adı altında yeni bir yapılanmaya gittiği bu yapılanmanın ilçenin bazı mahallelerine (Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahalleleri) güvenlik kuvvetlerinin girmelerini engellemek amacıyla kum çuvalları , kaya parçaları taş vb. Malzemeler kullanarak barikat ve hendek inşa ettikleri, söz konusu barikat ve hendeklere el yapımı patlayıcı ve mayınlarla tuzaklama gerçekleştirerek söz konusu mahallelerde ki yay ve araç trafiğine eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlanmasına, sağlık emniyet ve adalet hizmetlerinin yerine getirilmesine engel oldukları görülmüştür. Terör örgütünün bu faaliyetlerine devam etmesini engellemek amacıyla Cizre ilçesinde 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve söz konusu yasak süresince ilçemiz Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde terör örgütüne karşı operasyonlar başlatılmıştır.

Söz konusu sokağa çıkma yasağının ardından terör örgütünün eylemlerini sonlandırmaması ve daha da yoğunlaştırması üzerine Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı süresince PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan ÖSB/YDG-H örgütünün mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik operasyonların devam ettirildiği görülmüştür.

25/12/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün mevcut konjonktüre uygun olarak şehirlerde var olan ÖSB/YDG-H mensupları ile kırsal alanda faaliyet gösteren HPG mensuplarını bir araya getiren yeni bir örgüt kurduğu, söz konusu örgütün YPS (Yekineyen Parestina Sivil / Sivil Savunma Birlikleri) adı altında faaliyete başladığı söz konusu örgütün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde silahlı faaliyet gösterdiği, örgütün ilan ettiği sözde özyönetim çağrısını güçlendirmek amacıyla kıra dayalı şehir eylemleri düzenleme şeklinde eylemler gerçekleştirdiği, bu doğrultuda çatışma yaşanan alanlarda kırsal alandan gelen teröristler ile YDG-H mensubu teröristlerin birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştır.

...

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde operasyonların yoğun bir şekilde devam ettiği mahallelerdeki terör örgütü mensuplarınca kullanılan evlerde örgüt mensuplarının yakalanabilmesi, örgüt mensuplarınca hazırlanan patlayıcıların imha edilebilmesi ve soruşturmalara dair delil elde edilebilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığımızca verilen arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı,

09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Narin Sokak No:7 C-3185 nolu binada arama yapıldığı, yapılan arama neticesinde bulunan kimliği belirsiz cesetlerden birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi işlemi yapıldığı,

Otopsi tutanağına göre; ölenin buğday tenli, uzun siyah saçlı, kahverengi gözlü bir bayan cesedi olduğu kişinin ölümünün bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel kafa tramvasının yol açtığı kafatası kemikleri, vertebra, kot, estremite kırıklığı ve amputasyonu ile müterafik göğüs, batın içi organ ve büyük damar yaralanmasının neden olduğu masif iç ve dış kanama neticesinde meydana gelmiş olduğu,

Müşteki Reşit Kolanç'tan alınan DNA'nın incelenmesi sonucunda ölen kimliği belirsiz şahıslarla yapılan DNA karşılaştırmaları sonucunda ölen kimliği belirsiz cesedin [B.K.] isimli kişiye ait olduğunun tespit edilmesi üzerine cenazenin müştekinin babası olan Reşit KOLANÇ'a teslim edildiği,

Tanık [A.D.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K)[B.K.], PKK/KCK terör örgütünün kırsal kadrosunda yer almaktadır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [K.M.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Aktif olarak örgüt içerisinde faaliyet gösterir. Sur Mahallesi sorumlusudur RUKEN (K) ile irtibatlıdır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Ş.İ.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı SEMA (K) ismi ile tanıyorum. Örgütün dağ kadrosundan olduğunu biliyorum. Kendisi ile yafes mahallesi gökhan sokakta barikatta nöbet tutarken tanıştım. Sivil kıyafet giyer ve kalaşnikov marka silah kullanır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Y.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı DEVRİM (k) olarak bilirim. M-16 marka silah kullanır. 1.5 yıldır kırsaldaydı. 5-6 aydır da Cizre'de olduğunu ve Sur Mahallesi sorumlusu olduğunu biliyorum'. şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [R.D.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum, kırsal kadrodandır. RUKEN (K) isimli şahıs ile birlikte gezer. Kalaşnikov marka silah kullanır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [S.A.nın] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Kırsal kadrodandır. RUKEN (K) isimli şahıs ile birlikte gezer. Kalaşnikov marka silah kullanır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [S.B.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K)[B.K.] olarak tanırım. Örgüt mensuplarının tıbbi işlerini halleder. İlaç temini yapar. Kırsalcıdır. Sorumlu düzeyde faaliyette bulunur.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.E.T.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı SEMA (K) olarak tanırım. YJA-STAR içerisinde faaliyet gösterir. Silahlı çatışmalara katılır. Kalaşnikov silah taşır. Cizre'de YPS-JİN'in kuruluşunda komut veren kişidir. Cizre ilçesinde halkı devlete karşı kışkırtarak isyana teşvik eder. Halkın zorla örgütte faaliyet göstermesini sağlar. Örgüt mahkemelerinde etkin birisidir. Söz sahibidir. Düşüncelerini örgüt mahkemelerinde uygulattırır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık DEFNE'nin [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı simaen tanırım. Açık kimlik bilgilerini bilmem. MAMO (K) isimli Cizre sorumlusu şahsın yanında gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [B.B.nin] [B.K.] hakkında "fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz kişiyi [B.K.] isimli şahıs olarak tanırım. YPS - JİN içerisinde faaliyet gösterir. Kalaşnikov marka silah taşır. Dörtyol kavşağında yol kesme eylemlerinde çok kez gördüm. Barikatta nöbet tutanlara yemek verirken gördüm." şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Y.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı ismen tanıyorum. Fakat Cizre ilçesi Cudi Mahallesinde Mezbaha sokakta ve çevresinde bulunan terör örgütü mensuplarının yapmış olduğu hendeklerde ve barikatlarda sürekli silahlı olarak kendisini görüyordum. Dağdan geldiğini duydum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Ş.G.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı ismen tanımıyorum. Kendisinin nerede ikamet ettiğini ve açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Bu şahsı daha önce de ifademde belirttiğim gibi Sur Mahallesi'nde ikametimin yakınında bulunan ve sürekli olarak alışveriş yaptığım [Ö.E.] isimli şahsa ait olan dükkandan sigara aldığım esnada dükkan önünde bulunan barikatın yanında bulunan 11 tane örgüt mensubu şahısların arasındaydı. Bu şahsın elinde uzun namlulu silah vardı, ayrıca yüzü açıktı. Diğer örgüt mensupları ile birlikte barikatta nöbet tutmaktaydı şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [N.A.nın] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. YJA -STAR yapılanması içerisinde faaliyet yürütür. Kırsal kadrodandır. Aktif olarak örgüt içerisinde faaliyet gösterir. FARKİN isimli şahısla birlikte dolaşır. Benim noktada nöbet tutmamı sağlayan şahıstır. Noktalarda sorumlu kişidir. Beyaz volswagen Caddy türü araçla noktaları denetlerdi. Noktaların ihtiyaçlarını karşılardı. Yeni katılımların kayıtlarını tutardı. Silah getirip teslim eder, isimlerini yazardı.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [C.O.nun] [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsı SEMO (K) olarak tanırım örgüt içerisinde üst düzey sorumlu, Kerem Otel arkasındaki barikattan ve Doğuş sokaktan sorumlu kişiydi.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık DOĞUKAN'ın [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz kişinin ismini bilmiyorum. Bu kişiyi YDG - H üyelerinin içerisinde sırt çantalı olarak görmüştüm. YDG-H toplantılarına katıldığını bilmekteyim.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık BATIKAN'ın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın ismini [B.K.], kod ismini Sema Devrim olarak bilirim. Cudi Mahallesi'nde güvenlik güçleri ile girdiği çatışmalarda öldüğünü bilmekteyim. Son olarak güvenlik güçlerinin Cudi mahallesindeki alanı daralttıklarında Cudi Taziye Evi'nin yanında kendisini görmüştüm. Fazla olan silah ve mühimmatı gömmek ve saklamak için MAMO (k) adlı kişi ve RUKEN (K) adlı bayanla birlikte toplayarak o civarda bir yere yer altına sakladıklarını bilmekteyim.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık GÜMÜŞ'ün [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın ismini [B.K.] olarak bilmekteyim. 2012-2014 yılları arasında ZİLAN kod adlı [E.G.] ile beraber Cizre İlçesinde kırsala örgüte eleman kazandırıyordu. 2014 yılının başlarında ise [E.G.] ile beraber Cudi Cevizdüzü kırsalına gittiler ve [B.K.] örgüte bu şekilde katılım yapmıştı. Bu kişinin kırsala katılımını ve kendisinin kırsalda silahlı olarak faaliyet yürüttüğünü görmüştüm. 2015 yılında Cizre ilçesinde kurulan hendek ve barikatların sürecine kadar [B.] kırsalda kaldı ve Cizrede hendek ve barikatların kurulması ile Cizre ilçesinde dönüş yaptı. Barikatlarda nöbet tutarak ve cudi mahallesinde sorumlu olarak örgüt adına faaliyet yürüttü. MAMO kod adlı örgüt mensubu ile birlikte hareket ederdi ve talimatları MAMO dan alarak YDG -H mensuplarına aktarırdı. Güvenlik güçleri ile girdiği çatışmalarda öldü.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık YILDIZ'ın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki kişinin ismini SEMA olarak bilirim. SEMA, RUKEN ve MAMO kod adlı örgüt mensupları ile birlikte gezerdi. MAMO kendisini barikatları kontrol etmesi için gönderirdi. O da barikatları ve barikatlarda nöbet tutan kişileri kontrol ederdi. Kendisinin kırsaldan geldiğini biliyorum keleş silah taşırdı. Güvenlik güçlerine karşı çatışmalara girmiştir.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık ASYA'nın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki kişinin ismini bilmiyorum. Yafes mahallesi gökhan sokak üzerindeki barikatta gerilla giyimli ve elinde keleş silahlı olarak gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık İSKENDER'in [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın Cizreli olmadığını bilirim. Kendisinin barikat ve hendekler üzerinde dolaştığını belinde tabanca taşıdığını, sürekli yanında birisinin Mardinli olduğunu bildiğim iki şahıs ile dolaştığını gördüm. Mehmet Tunç'un evinde kalarak silahlı olaylara katıldığını gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık Bakır’ın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın adını [B.K.] Olarak bilirim. İdil caddesi üzerinde keleş marka silah ile gezer, idil caddesine bağlantısı olan ara sokaklarda bulunan hendek ve barikatlarda nöbet tutardı' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [B.K.] ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen 5 bayan ,6 erkek ve 1 adet parçalanmış BTÖ mensubu başka şahısların da cesetlerinin bulunduğu ve terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanların ele geçtiği,

Tahkikat kapsamında yapılan internet araştırmalarında www.bestanuce.info adlı sitede yer alan haber metninde Cizira Botan sokaklarının heval seması [B.K.] kısa yaşamına büyük direnişler sığdırdı. Önce rojava da direnen [B.] ardından Cizre'deki büyük direnişe katıldı. Ailesinin [B.] isminin hikayesi ile büyüdüğünü ifade ederek [B.] bir katliam var buna sessiz kalamam, siz de kalmayın burada bir insanlık suçu yaşanıyor, sözlerini geride bıraktığını ifade ettiği,

Ölen [B.K.ya] ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan evde yanında kalaşnikov silah ve mermiler ile bulunduğu halde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen ve yanlarında kalaşnikov silah ve fişekler ele geçen başka şahıslara ait cesetlerin de bulunması, [B.K.nın] terör örgütü üyesi olarak faaliyetlerde bulunduğuna dair 21 farklı kişinin birbiri ile uyumlu beyanlarının olması, şahsa ait kıyafetlerde yapılan incelemelerde antimon (Sb) elementinin tespit edildiği ve tüm dosya kapsamına göre; ölen [B.K.nın] terör örgütü PKK üyesi olduğu, Cizre ilçesinde terör örgütü PKK'nın amaçları doğrultusunda ilan edilen sözde öz yönetim kapsamında birçok yerde silahlı faaliyet gösterdiği değerlendirilmektedir. [B.K.nın] sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, [B.K.nın] güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği esnada meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğü değerlendirilmektedir. Güvenlik güçlerinin Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında terör örgütü üyeleri tarafından mahallelere güvenlik güçlerinin girmesinin engellenmesi amacıyla kurulan hendek ve barikatların ortadan kaldırılması, yine örgüt mensupları tarafından güvenlik güçlerinin şehit edilmesi ve yaralanması amacıyla hazırlanan patlayıcıların imha edilmesi, örgüt mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, kişilerin anayasada düzenlenen hak ve hürriyetlerinin korunması şeklindeki amaçlarla ilçede görev yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda operasyon gerçekleştiren güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla, el yapımı patlayıcı ve mayınlarla saldırılar gerçekleştirilmiş olup, bu saldırılarda çok sayıda polis ve asker şehit olmuş, bunun yanı sıra terör örgütünün silahlı saldırıları esnasında çok sayıda sivil vatandaş da yaralanmış ve vefat etmiştir. [B.K.nın] ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, yani meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş, meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Türk Ceza Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen ve bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa halinde bulunan kişilere ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [B.K.ya] yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır.

Her ne kadar [B.K.nın] ölümü olayı ile ilgili olarak soruşturma yürütülmüş ise de;

Olayda hukuka uygunluk sebeplerinin mevcut olduğu anlaşıldığından kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA...

..."

90. Başvurucu Reşit Kolanç 18/4/2017 tarihinde avukatları vasıtasıyla verdiği dilekçe ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. Yaşam hakkının maddi yönden ve etkili soruşturma yapma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü itiraz dilekçesinde dile getirdiği hususlar şu şekilde özetlenebilir:

i. AİHM, terörle mücadele kapsamında düzenlenen bir operasyonda operasyonun planlanması ve kontrolü gibi konuların detaylı şekilde incelenmesi ve kullanılan gücün mutlak zorunlu ve orantılı olduğu hususunda sert bir gereklilik testi uygulanmasını öngörmektedir.

ii. B.K. ile birlikte yaralı olarak bekleyen ve sağlık yardımı talep eden onlarca kişinin yeri bilinmesine karşılık bu kişilere sağlık yardımı yapılmamış ve bu kişiler bulundukları bodrumda yakılarak öldürülmüştür. Maktulün durumu hem maktulün kendisi hem yakınları hem de milletvekilleri tarafından 112 ve 155 numaralı telefonlara bildirilmesine rağmen maktulün yaşam hakkının korunmasına yönelik bir tedbir alınmamıştır. Bilakis maktulün bulunduğu bodrum bombalanmaya devam edilmiştir. Sivillerin rastgele bombalanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) uluslararası insani hukuk kuralları ve silahlı çatışmalarda güç kullanımını düzenleyen uluslararası antlaşma kuralları ile bağdaşır bir durum değildir.

iii. AİHM ilkeleri dikkate alındığında kızının ölümü ile ilgili yürütülen soruşturmada önemli eksiklikler bulunmaktadır. Arama ve olay yeri inceleme işlemleri, bizzat ölüm olayının şüphelisi olması gereken güvenlik güçleri tarafından savcı bulunmaksızın yapılmıştır. Bu durum soruşturmanın tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından yürütülmediğini göstermektedir.

iv. Başsavcılık ve Emniyet Müdürlüğü arasındaki yazışmalardan operasyonun askerî yetkililer tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Maktulün cenazesinin bulunduğu bina askerî harita üzerinde C-3185 olarak kodlanmasına karşın soruşturma dosyasında operasyona katılan askerlerin sayısı, operasyon sırasında durdukları yerler, kimlikleri, kullanılan silahlar vb. hiçbir detay yer almamaktadır. Soruşturmanın hiçbir yerinde operasyona katılan askerî unsurlardan bahsedilmemektedir.

v. Maktul ve onunla birlikte bulunan diğer on bir kişinin cenazesi ile silahlar olay yerinde fotoğraflanmamıştır. Silahlar üzerindeki parmak izlerinin tespiti için bir inceleme yapılmamıştır. Maktulün vücudundaki yanıkların nasıl bir silah kullanımı sonucu meydana geldiği araştırılmamıştır.

vi. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan tutanağa göre binanın bodrum katı üzerine çökmesi nedeniyle içine girilememiş ve arama yapılamamıştır. Arama yapılamaması, maktul ve diğer kişilerin nasıl öldüklerine dair önemli delillerin toplanamamış olması anlamına gelmektedir. İçine girilemediği iddia edilen binadan silah, mermi ve kovan elde edilmiş ancak elde edilen bu materyaller üzerinde kriminal inceleme yaptırılmamıştır.

vii. Maktulün kıyafetlerinin cenazesinin Adli Tıp Kurumuna sevkinin ardından kaybolduğu anlaşılmaktadır.

viii. Çatışmanın meydana geldiği bölgede hemen her köşede MOBESE veya dükkânların kameraları bulunmaktadır. Çatışma bölgesinde kamerası olan tank ve panzerler dolaşmaktadır. Buna karşılık olaya ilişkin kamera kaydı bulunamamıştır.

ix. Soruşturma kapsamında hiçbir tanığın veya operasyona katılan güvenlik görevlilerinin beyanı alınmamıştır. Bu durum soruşturmanın başında güvenlik görevlilerinin bir sorumluluğu bulunmadığına yönelik bir ön kabul olduğu anlamına gelmektedir.

x. Soruşturma sırasında kızının cenazesini teşhis etmesi için yalnızca başvurucu Reşit Kolanç’ın beyanı alınmış, bunun dışında aileden kimsenin beyanı alınmamıştır.

91. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz, Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/4/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret kararında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.

92. Ret kararı başvurucu vekiline 18/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, 17/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

2. M.B.nin Ölümüyle İlgili Yürütülen Ceza Soruşturması

93. 9/2/2016 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca Cudi Mahallesi C-3185 No.lu binada arama ve elkoyma işlemleri yapılmasına dair verilen karar üzerine aynı tarihte yapılan arama ve elkoyma işlemlerine dair tutanak içeriği özetle şöyledir:

i. 8/2/2016 tarihinde aynı adres için Başsavcılıktan arama izni alınmış ve sabah 09.55 sıralarında arama ve elkoyma işlemleri için adrese gelinmiştir. Arama devam ettiği sırada C-3185 numaralı binaya 20 metre uzaklıkta bulunan, haritada C-3158 olarak numaralandırılan binadan arama yapan görevlilere ve arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekât ve Polis Özel Harekât mensuplarına bombalı ve silahlı saldırı yapılmış; çatışma çıkmıştır. Bunun üzerine arama sonlandırılarak hiçbir delil alınmadan olay yeri terk edilmiştir. 8/2/2016 tarihinde yaşanan bu olaylarla ilgili aynı gün saat 12.15'te Olay ve Ev Arama Tutanağı düzenlenmiştir.

ii. 9/2/2016 günü saat 14.30 sıralarında bölgede operasyon yapan askerî unsurlar tarafından olay mahallinin güvenliğinin sağlandığı ve arama yapılabileceğinin bildirilmesi üzerine aynı adres için Başsavcılıktan bir kez daha arama izni alınarak saat 15.10 sıralarında adrese gelinmiştir. Dijital fotoğraf makinesi ve kamera çekimi eşliğinde arama işlemlerine 8/2/2016 günü kalınan yerden devam edilmiştir.

iii. Arama yapılacak bina bodrum katının üzerine çöktüğü, bina veya ikamet vasfını kaybettiği ve bütün girişleri kapalı olduğundan bina içine girilememiş; arama işlemi yapılamamıştır. Arama bölgesinde silahlı çatışmaların devam etmesi, terör örgütünün tehdidinden korkmaları nedeniyle aramaya eşlik etmek üzere muhtar ve aza temin edilememiştir.

iv. Arama mahallinde molozların arasından çıkarılan beş kadın, altı erkek ve bir parçalanmış ceset Cizre ve Mardin Belediyelerine ait cenaze araçlarıyla Cizre Devlet Hastanesine gönderilmiştir.

v. 8/2/2016 tarihinde yapılan aramada ele geçirilen silahların Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünde yapılan kontrollerinde; Kalaşnikof AK 47 marka, bir kısmı deforme olmuş altı otomatik tüfek, bu tüfeklere ait şarjör, mermi ve boş kovanlar oldukları belirlenmiştir. El konulan silahlar, Cizre Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Büro Amirliğine teslim edilmiştir.

vi. Arama işlemine 9/2/2016 günü saat 17.00'de son verilmiştir. (Arama ve elkoyma karar ve tutanağı ile olay yeri inceleme raporu için ayrıca bkz. yukarıda §§ 68-72).

94. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/2/2016 tarihli ve 2016/669 D. İş sayılı kararıyla olay yerinden elde edilen Kalaşnikof marka, deforme olmuş vaziyetteki altı silah, bu silahlara ait yine deforme olmuş vaziyetteki dört şarjör ile boş kovanlara ve mermi çekirdeklerine el konulmasına karar verilmiştir.

95. Başsavcılık tarafından bahsi geçen arama ve elkoyma işlemlerinde bulunan cesetlerle ilgili olarak aynı tarihte ayrı ayrı soruşturmalar başlatılmıştır. Bu kapsamda 2016/586 sayılı soruşturma kapsamında 9/2/2016 tarihinde C-3185 olarak numaralandırılan bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen, olay yeri inceleme raporunda (3) numaralı bulgu olarak belirtilen ceset üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i.9/2/2016 tarihinde operasyonel faaliyet yürütülen Cudi Mahallesi'nden yirmi yedi cesedin Cizre Devlet Hastanesine getirildiği Cumhuriyet savcısına bildirilmiştir. Cumhuriyet savcısı saat 16.30 sıralarında ölü muayene işlemleri için hastaneye gelmiştir. Ölü muayenesi yapılan cesedin konulduğu ceset torbası üzerinde “C-3185” ve “3/1 parça ve üç erkek parçalanmış” ibarelerinin yazılı olduğu belirlenmiştir. Kimliği bilinmeyen cesede (5) rakamıyla numara verilerek ölü muayenesine başlanmıştır. Muayene işlemine fotoğrafçı, kameraman, otopsi yardımcısı ve Cumhuriyet savcısı katılmıştır.

ii. Üzerinden kimliğinin tespitine yarar bir eşya elde edilemeyen ceset üzerindeki elbiseler çıkarılarak ceset, atış artığı ve atış mesafesinin belirlenebilmesi amacıyla Olay Yeri İnceleme Birimine teslim edilmiştir. Ayrıca Olay Yeri İnceleme Birimine cesedin parmak izleri ile el ve yüz svaplarının alınması talimatı verilmiştir.

iii. Cesedin siyah saçlı ve kahverengi gözlü bir erkek olduğu, ceset üzerinde yer yer ölü morluklarının ve yoğun bir şekilde ölü katılığının bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca neredeyse tamamen parçalanmış vaziyetteki ceset üzerinde ayırt edici bir dövme tespit edilememiştir.

iv. Yanmış ve parçalanmış vaziyetteki cesedin bütünlüğünün daha fazla bozulmaması için ceset parçaları ayrıştırılmamış, bu hâliyle ceset üzerinde oynama yapılmasının cesede ve ceset üzerindeki bulgulara zarar verebileceği düşüncesiyle başka bir tespit işlemi yapılmamıştır.

v. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Mardin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 günü saat 22.30'da son verilmiştir.

96. Ölü muayene işlemine katılan Olay Yeri İnceleme görevlileri tarafından düzenlenen 9/2/2016 tarihli raporda, ölü muayene işlemine kamera ve fotoğraf görüntüleri almak üzere iştirak edildiği, cesedin baş kısmının kısmen belli olduğu ancak vücudun parçalanmış hâlde olduğu, cesedin üzerinden çıkan elbiselerin muhafaza altına alındığı, vücut bütünlüğü bozulmuş olduğundan parmak izi ve el svapı alınamayıp yanak svaplarının alındığı belirtilmiştir. Ceset üzerinden elde edilen bir adet pantolon parçası, yanak bölgesinden alınan svapla birlikte kriminal inceleme yapılmak üzere Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiştir.

97. 10/2/2016 tarihinde Mardin Devlet Hastanesinde ceset üzerinde klasik otopsi işlemi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, adli tıp uzmanı ve otopsi yardımcısı iştirak etmiştir. Otopsi işlemine başlanmadan çekilen röntgen filminde vücutta çok sayıda şarapnel parçası ve yaygın parçalı kemik kırıkları olduğu görülmüş, mermi çekirdeğine rastlanmamıştır. Üzerinde kıyafet bulunmayan cesetle ilgili olarak 10/2/2016 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda belirtilen haricî bulgular şöyledir:

 “…cesedin siyah kısa saçlı, yanık sebebiyle göz rengi değerlendirilemeyen, 1,5 cm uzunlukta siyah sakal ve bıyıklı, haricen sünnetli bir erkeğe ait olduğu görüldü. Cesette ölü katılığı, ölü lekeleri ileri derecede parçalanma nedeniyle değerlendirilemedi. Cesedin her iki alt ekstremitesi ampüte idi ve vücuttan ayrı olarak ceset torbası içinde yer almaktaydı. Yer ye sol üst ekstremite dokuları yer almaktaydı. Göğüs ve batın bölgesi tamamen parçalanmıştı. Yer yer bağırsak parçaları yoğun ezilmiş kas ve yağ doku çoklu ayırt edilemeyen kemik kırıkları olduğu görüldü. Baş bütünlüğü mevcuttu. Kafatası kubbe bölümünde beyin dokunun izlendiği parçalı kırık görüldü. Kırıklar yardımıyla kafatası açıldığında beyin dokuda yer yer harabiyet ve beyin kanaması izlendi. Uzuvlar üzerinde yer yer yanık alanları görüldü. Yüz bölgesinde yüzeysel siyah yanıklar mevcuttu. Parçalanmış ve ezilmiş yumuşak dokular içerisinden çıkarılabildiği kadarıyla büyük şarapnel parçaları elde edilerek Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildi. Diğer röntgen filminde izlenen şarapnel parçalarının küçük olması ve dokuların aşırı parçalanması nedeniyle elde edilmesi tıbben mümkün değildi. Otopsi işlemi esnasında sistematik toksikolojik analize esas olacak sıvı ve organ örnekleri mevcut değildi. Gerekli görüldüğü takdirde kullanılmak üzere DNA analizine esas olmak üzere saç örneği, femur kemik örneği, kas doku örneği alınarak Cumhuriyet Savcılığına teslim edildi.”

98. Tutanağın sonuç bölümünde ölüm nedenine ve ölüm zamanına ilişkin kanaatler şöyle ifade edilmiştir:

" 1-Şahsın bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel vücut travmasının yol açtığı, çoklu kemik kırıkları ile kafatası kemik kırıkları ile müterafik iç organ, beyin doku harabiyeti, çoklu ampütasyonların neden olduğu masif iç ve dış kanama nedeni öldüğü,

2- DNA analizi amacıyla kas, kemik ve saç örnekleri alındığı,

3- Otopsi işlemi esnasında mermi çekirdeği elde edilmediği,

4- Otopsi işlemi esnasında şarapnel parçaları elde edildiği,

5- Cesedin ileri derecede parçalanması sebebiyle ölüm zamanının tahminine tıbben imkân bulunmadığı kanaatlerimi bildiririm dedi."

99. Otopsi sırasında Olay Yeri İnceleme görevlileri, cesedin sol el dış yüzeyinden svap örneği ve ayrıca parmak izleri almıştır. Cesetten alınan parmak izleri ile olarak veri tabanlarında yapılan araştırma sonucunda cesedin 22/6/1996 doğumlu M.B.ye ait olduğu belirlenmiş ve bu hususta Mardin Emniyet Müdürlüğü tarafından 12/2/2016 tarihli tutanak düzenlenmiştir.

100. M.B.nin babası başvurucu Tacettin Benzer 14/2/2016 tarihinde Mardin Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vererek özetle M.B.nin nasıl öldüğü konusunda bilgisi olmadığını ve cesedinin tarafına teslim edilmesini istediğini belirtmiştir. Aynı tarihte ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığınca M.B.nin cesedinin defninde ve defin için nakledilmesinde adli yönden sakınca bulunmadığına dair defin ve nakil ruhsatı düzenlenmiştir. M.B.nin cesedinin aynı tarihte babası başvurucu Tacettin Benzer’e teslim edildiği anlaşılmıştır.

101. 25/5/2016 tarihinde Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, M.B.den alınan saç örnekleri üzerinde yapılan uyutucu, uyuşturucu ve sistematik toksikolojik analizler sonucunda saçta, sistematiklerindeki maddelerin bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.

102. Başsavcılık ölen şahsın kimliğinin tespit edilmesi ve olayın faillerinin belirlenmesi amacıyla 19/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Müzekkerede özetle şu talepler yer almaktadır:

i. Ölüm olayının gerçekleştiği yerin tespit edilerek olay yeri incelemesi yapılması, olay yeri incelemesi yapılamıyorsa bunun nedenlerinin periyodik olarak bildirilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının tespit edilerek gönderilmesi, ölüm olayına ilişkin telsiz kayıtlarının gönderilmesi

iii. Ölenin kimliğinin tespiti için yapılacak işlemlerde Başsavcılıktan talimat alınması, kimliğin tespiti hâlinde ölen kişinin yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla beyanlarının alınması, ölenle ilgili kayıp başvurusu dâhil tüm adli kayıtların çıkarılması

iv. Olayla ilgili bilgisi bulunan kişilerin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınması

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması

vi. Cesetten elde edilen deliller üzerinde kriminal araştırma yapılması

vii. Ölen şahıs hakkında yazılı ve görsel basın, internet siteleri ve sosyal medyada çıkan ve çıkabilecek haberlerin takip edilmesi, bulunmaları hâlinde tespitlerinin yapılması

viii. Olay faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşılabilmesi için gerekli görülecek diğer hususlarla ilgili olarak Başsavcılıktan talimat alınması

ix. Olayın hassasiyetine binaen talep edilen işlemlerin eksiksiz ve ivedi bir şekilde tamamlanması

103. Başvurucu Tacettin Benzer’in 6/5/2016 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan beyanının ilgili kısmı şöyledir:

 “…[M.B.] benim öz oğlum olur, anne adı Ergül'dür, 22/06/1996 Cizre doğumludur. Ben oğlumun cenazesini Mardin Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade verdikten sonra teslim aldım. Parmak izi eşleşme raporu bulunması nedeniyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/745 sayılı dosyası kapsamında klasik otopsi işlemleri yapılan cesedin kimlik bilgilerini belirttiğim öz oğlum [M.B.ye] ait olduğu konusunda herhangi bir şüphem ve tereddütüm bulunmamaktadır. Zaten Mardin'de morgda cesedi teslim aldığım sırada kendisini açık bir şekilde teşhis etmiştim. Sokağa çıkma yasağı süresince ailemle birlikte ikamet ettik, oğlum [M.] yasaktan kısa bir süre önce İstanbul'a çalışmaya gideceğini söyleyerek evden ayrıldı. Biz yasak boyunca evimizden ayrılmadık. [M.] evden ayrıldıktan sonra kendisi ile herhangi bir şekilde iletişim kuramadık. Yasağın devam ettiği süre içerisinde komşumuza televizyon izlemeye gittiğim sırada İMC tv isimli televizyon kanalında Cudi mahallesinde yaralanan şahıslar arasında oğlum [M.nin] isminin geçtiğini de gördüm. Yasak başladıktan 2 ay sonra ise oğlum [M.nin] cesedinin klasik otopsi işlemi nedeniyle Mardin'de bulunduğunu öğrendim. Bunu bana Cizre dışında ikamet eden bir yakınım televizyonda gördüğünü söylemesi üzerine bildirmişti. Bunun üzerine Mardin'e gidip cesedi teslim aldım ve sonrasında defin işlerini gerçekleştirdim.

Oğlum [M.] zaman zaman karınca sıfatıyla Irak ülkesine gidip gelirdi ve bu şekilde para kazanırdı, sonradan oğlumun evden ayrıldıktan sonra Cizre'de bulunan bir inşaatta 3 gün süreyle çalıştığını ve bir miktar para aldığını, inşaat ustası olan Hüsnü isimli şahıstan parayı aldıktan sonra ona İstanbul'a gideceğini söyleyerek yanında ayrıldığını öğrendim. Hüsnü isimli şahsı ifade vermesi için Cumhuriyet Başsavcılığınıza getireceğim. Hüsnü isimli şahsın Cudi mahallesinde oturduğunu öğrendim, oğlumun cesedinin Cudi mahallesinde bulunmasının sebebi yasak öncesinde iş nedeniyle buraya gitmiş olması olabilir. Oğlumun nasıl ve ne şekilde öldüğünü bilmiyorum, bu konuda sonrasında çevreden duyduğum herhangi bir şey yoktur. Oğlumun silahlı terör örgütüyle herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır, herhangi bir sempatisi de yoktu. Kendisinin neden öldüğü konusunda ayrıntılı soruşturma yapılmasını talep ediyoruz, oğlumun ölümüne neden olan kişi yada kişilerin tespit edilerek cezalandırılmasını istiyorum. Cesedi teslim aldıktan sonra cesedin baş üst kısmında mermi giriş deliği olduğunu gördüm, oğlumu muhtemelen öldürüldükten sonra bulunduğu yere götürüldüğünü düşünüyorum. Eylemin fail yada faillerinden şikayetçiyim. Beyanım bundan ibarettir, dedi.”

104. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3/6/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği yazıda 19/2/2016 tarihli yazının akıbeti hakkında bilgi verilmesini, buna ek olarak M.B.nin silahlı terör örgütü üyesi olup olmadığına ilişkin ayrıntılı araştırma yapılmasını ve ilgili belgelerle birlikte araştırma sonucunun bildirilmesini istemiştir.

105. Başsavcılık 2/12/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği bir başka yazıda ayrıca M.B.nin terör örgütü ile bağlantısının olup olmadığı, hakkında herhangi bir teşhis bulunup bulunmadığı, herhangi bir eyleme katılıp katılmadığı, katıldıysa bu eylemlerin niteliği, hangi tarihlerde yapıldığı, maktul hakkında silahlı terör örgütü üyesi olduğuna dair istihbari bilginin olup olmadığı, M.B. hakkında herhangi bir istihbari bilgi var ise bu bilginin kaynağı, ayrıca teşhis dışında şahsın terör örgütüne üye olduğuna ilişkin delil/delillerin olup olmadığı hususlarının araştırılması ve olayı gerçekleştiren fail ya da faillerin tespitine yönelik gerekli araştırmaların titizlikle yapılarak sonucunun bildirilmesi talebinde bulunmuştur.

106. Cizre ilçe Emniyet Müdürlüğünün Cumhuriyet Başsavcılığının belirtilen taleplerine cevaben gönderdiği 9/8/2016 tarihli yazı içeriği özetle şöyledir:

i. 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 (C-3185) adresinde yapılan işlemlere ilişkin Arama ve Elkoyma Tutanağı ile olay yeri inceleme raporu gönderilmiştir.

ii. Olay yeri ve çevresinde yapılan araştırmalarda kamuya veya özel kişilere ait bir kamera sistemi tespit edilememiştir.

iii. Olayla ilgili bilgi sahibi olan kimse tespit edilemediğinden ifadeler alınamamıştır.

iv. Olayın faili/faillerinin açık kimlik ve adresleri tespit edilememiştir ancak bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

v. Ölü muayene işleminin ardından düzenlenen olay yeri inceleme raporu ekindeki bulgular kriminal inceleme için Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiştir. Kriminal inceleme sonuçları belirtilen birim tarafından doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili soruşturma dosyasına gönderilecektir.

vi. Olayla ilgili olarak düzenlenen İnternet Tespit Tutanakları ve Arşiv Araştırma Tutanağı yazı ekinde gönderilmiştir.

107. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün 8/8/2016 tarihinde düzenlediği Kamera Araştırma Tutanağı'nda "... maktulün eks vaziyette bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar neticesinde herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığı anlaşılmıştır." denilmektedir.

108. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün Şırnak Emniyet Müdürlüğüne hitaben yazdığı 16/6/2016 tarihli bilgi ve belge talebi konulu yazının ilgili kısmı şöyledir:

 “ PKK/KCK terör örgütü adına şiddet içerikli sokak eylemleri düzenleyen, propaganda yapan, vatandaşlarımıza yönelik tehdit, silahlı ve bombalı saldırı, suikast, adam kaçırma, örgüte eleman ve maddi kaynak temini ile halkı isyana ve suça teşvik eden şahısların tespit edilerek suç delilleriyle birlikte yakalanmalarını sağlamak ve özellikle değişken isimle şehir merkezlerinde örgüt adına illegal eylemler gerçekleştiren oluşumların faaliyetlerinin deşifre edilerek engellenmesine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında İlimiz Cizre İlçesi’nde kamu düzeninin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin korunması, PKK/KCK terör örgütü mensuplarınca açılmış hendeklerin kapatılması, barikat ve mevzilerin yıkılması, tuzaklı el yapımı patlayıcı düzeneklerin bertaraf edilmesi, PKK/KCK terör örgütü ve örgütün silahlı aparatlarından ÖS/YDG-H (Öz Savunma/Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) mensuplarının etkisiz hale getirilmesi/yakalanması amacıyla Şırnak Valiliğinin 14/12/2015 tarihli ve … sayılı yazısına istinaden Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00’dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı İller İdaresi Kanununun 11/C maddesi gereği ikinci bir emre kadar Cizre İlçesi genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edilerek halka duyurulmuş, Cizre İlçesi’ne giriş ve çıkışlar araç ve yaya trafiğine kapatılmış, ilan edilen sokağa çıkma yasağının hemen akabinde Emniyet ve Jandarma kolluk güçleri ve Askeri güçler ile birlikte müşterek planlı operasyon başlatılmış, operasyona 02/03/2016 tarihinde son verilmiştir.

Operasyon sürecinde etkisiz hale getirilen ve şu ana kadar kimliği tespit edilebilen terör örgütü mensubu 152 şahsın açık kimlik ve adres bilgilerinin yer aldığı nüfus kayıt örnekleri dökümleri yazımız ekinde gönderilmiş olup…

…”

109. Cizre Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 19/7/2016 tarihli tutanakta askerî haritada C-3185 olarak numaralandırılan binanın açık adresinin Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 olduğu belirtilmiştir.

110. Cizre Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 9/8/2016 tarihli Arşiv Araştırma Tutanağı'nda;

i. Hakkında soruşturma yürütülen R.D.nin M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SOFİ (K) M.B. isimli şahıstır. ÖSB eğitimlidir. Nur Mahallesinde aktif olarak faaliyet yürütür.” ve “Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs M.B. isimli şahıstır. Nur Mahallesinde D.K. isimli şahıs ile aktif olarak faaliyet yürütür.” şeklinde beyanlarda bulunduğu,

ii. Hakkında soruşturma yürütülen C.O.nun M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğraf 13’teki şahsı Nurettin SOFİ olarak tanırım. Cudi Mahallesinde elinde Kalashnikov ve Kanaslı gördüm.” şeklinde beyanda bulunduğu,

iii. Gizli tanık Batıkan’ın Cumhuriyet savcısı nezaretinde M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğraf-98’deki şahsın ismini bilmiyorum. Kod adı Sufi idi. Nur Mahallesinde güvenlik güçleri ile silahlı çatışmalara girerdi. Nur Mahallesinin güvenlik güçleri tarafından sıkıştırılması sonrasında ise Cudi Mahallesi’ne gelerek güvenlik güçleri ile silahlı olarak çatışmalara devam etti ve Cudi Mahallesi’ndeki çatışmalarda öldüğünü biliyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

iv. Gizli tanık Güven’in Cizre Cumhuriyet savcısı nezaretinde M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğraf-55’teki şahsın ismini bilmiyorum, ancak silahlı olarak eylemlere katılırdı. Kobane olayları sırasında Nusaybin Caddesi’nde meydana gelen olaylara aktif olarak katılırdı. Gençlikle birlikte hareket ederdi. Hatırladığım kadarıyla Nusaybin Caddesi’nde bulunan A101 isimli marketin molotoflanarak yağmalanması olayına öncülük etmişti.” şeklinde beyanda bulunduğu,

v. POL-NET (Polis Bilişim Sistemi) üzerinden yapılan sorgulamada M.B. hakkında yakalama kararı veya suç kaydı bulunmadığının tespit edildiği hususları yer almıştır.

111. Cizre Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 6/8/2016 tarihli İnternet Tespit Tutanağı'nda;

i. Facebook adlı sosyal medya sitesinde "YPS Cizre" kullanıcı adıyla yer alan haber metninde M.B.den şehit olarak bahsedildiği,

ii. diclehaber.com adlı sitede M.B.nin cesedinin hastaneden "Şehid namirin (Şehitler ölmez.)" sloganları eşliğinde teslim alındığı,

iii. Aynı sitede yer alan bir başka haberde M.B.nin doğup büyüdüğü toprakları işgal eden devlet güçlerine karşı savunduğu, Cizre’de ilan edilen sıkıyönetim uygulamalarına karşı YPS saflarında yerini alarak direnişte verdiği mücadele ile ölümsüzleştiği, devlet güçlerinin tank ve toplarına karşı iki ay boyunca direndiği, arkadaşlarıyla birlikte teslim olun çağrılarına direnerek yanıt verdiği,

iv. diclehaber.com sitesinde yer alan bir başka haberde, en son yaralıların kaldığı eve geçen M.B.nin "Burada sonuna kadar direneceğiz." diyerek direniş destanı yazan arkadaşları ile birlikte ölümsüzleştiği,

v. anfturkce.net adlı internet sitesinde yer alan haberde, M.B.nin Botanlı direnişçi bir aileden geldiği ve bu geleneğin sürdürücüsü olduğu, iki amcası ve bir amcasının oğlu PKK saflarında yaşamını yitiren, bir amcası hâlen gerilla saflarında olan M.B.nin bodrumda diri diri yakılarak katledildiği hususlarına yer verilmiştir.

112. Başsavcılık, M.B.nin ölümüyle ilgili kasten öldürme suçundan yürüttüğü soruşturma sonucunda 22/1/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Terör örgütünün gençlik yapılanması tarafından ülke genelinde gerçekleştirilen eylemlere molotof kokteyli atma, kundaklama, korsan gösteri tertipleme, barikat kurma, taşlı saldırılarda bulunma gibi yasadışı faaliyetler gösterilebilir. 2013 yılının başından itibaren YDG-H faaliyetleri ele alındığında bu yapılanmanın şehir merkezleri ve metropollerde yasadışı gösteri ve şiddet eylemlerini yoğunlaştırdıkları terör örgütünün müzahir kitleler üzerinde ki hakimiyetini arttırmaya yönelik eylem ve faaliyetlerini devam ettirdikleri terör örgütünün kırsal alanlardaki üyelerinin bulunmadığı zamanlarda şehirlerdeki muhtemel boşluğu doldurma şeklinde eylem yaptıkları anlaşılmaktadır. Sonuç olarak YDG-H isimli terör örgütünün PKK/KCK terör örgütünün hedef ve stratejilerine uygun olarak ve alınan kararlar doğrultusunda faaliyet gösteren terör örgütünün gençlik yapılanması olduğu görülmektedir.

YDG-H isimli terör örgütünün 2013 yılı içerisinde Cizre ilçesinde askeri görünümlü bir törenle Abdullah Öcalan'ın fotoğrafları ve terör örgütünün sözde bayrak ve flamalarının da bulunduğu bir alanda yüzü kapalı ve silahlı kişilerce kuruluşunun ilan edilip söz konusu örgütün kuruluş ilanının ardından ilçe de bulunan Nusaybin ve İdil caddeleri üzerinde çeşitli şiddet eylemlerinin örgüt mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Ayrıca YDG-H isimli terör örgütünün YDGK-H şeklinde (Yurtsever Devrimci Genç Kadın Hareketi) adı altında bir kadın yapılanmasının da var olduğu tespit edilmiştir. YDG-H isimli örgütün kuruluş ilanını gerçekleştirdiği tarihte kendilerini sözde asayiş üyesi olarak tanıttıkları, bu kişilerin faaliyet gösterdikleri il ve ilçelerde yol kesme, kimlik kontrolü yapma gibi eylemleri gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.

PKK/KCK terör örgütünün hedef ve talimatları doğrultusunda terör örgütünün nihai hedefine ulaşabilmesi amacıyla Doğu ve Güneydoğu'da bulunan başta il ve ilçeler olmak üzere bazı il ve ilçelerde 15/08/2015 tarihinde sözde özyönetim ilan ettiği, bu ilanın gerçekleştiği ilçelerden birinin de Cizre olduğu bu doğrultuda Cizre ilçesinde sözde bir Cizre Halk Meclisi oluşturulduğu bu illegal yapının devlet kurum ve kuruluşlarını tanımadığını ifade ederek örgütün hedef ve talimatları doğrultusunda ÖSB/YDG-H (Öz Savunma Birliği) adı altında yeni bir yapılanmaya gittiği bu yapılanmanın ilçenin bazı mahallelerine (Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahalleleri) güvenlik kuvvetlerinin girmelerini engellemek amacıyla kum çuvalları , kaya parçaları taş vb. Malzemeler kullanarak barikat ve hendek inşa ettikleri, söz konusu barikat ve hendeklere el yapımı patlayıcı ve mayınlarla tuzaklama gerçekleştirerek söz konusu mahallelerde ki yay ve araç trafiğine eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlanmasına, sağlık emniyet ve adalet hizmetlerinin yerine getirilmesine engel oldukları görülmüştür. Terör örgütünün bu faaliyetlerine devam etmesini engellemek amacıyla Cizre ilçesinde 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve söz konusu yasak süresince ilçemiz Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde terör örgütüne karşı operasyonlar başlatılmıştır.

Söz konusu sokağa çıkma yasağının ardından terör örgütünün eylemlerini sonlandırmaması ve daha da yoğunlaştırması üzerine Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı süresince PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan ÖSB/YDG-H örgütünün mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik operasyonların devam ettirildiği görülmüştür.

25/12/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün mevcut konjonktüre uygun olarak şehirlerde var olan ÖSB/YDG-H mensupları ile kırsal alanda faaliyet gösteren HPG mensuplarını bir araya getiren yeni bir örgüt kurduğu, söz konusu örgütün YPS (Yekineyen Parestina Sivil / Sivil Savunma Birlikleri) adı altında faaliyete başladığı söz konusu örgütün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde silahlı faaliyet gösterdiği, örgütün ilan ettiği sözde özyönetim çağrısını güçlendirmek amacıyla kıra dayalı şehir eylemleri düzenleme şeklinde eylemler gerçekleştirdiği, bu doğrultuda çatışma yaşanan alanlarda kırsal alandan gelen teröristler ile YDG-H mensubu teröristlerin birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştı.

...

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde operasyonların yoğun bir şekilde devam ettiği mahallelerdeki terör örgütü mensuplarınca kullanılan evlerde örgüt mensuplarının yakalanabilmesi, örgüt mensuplarınca hazırlanan patlayıcıların imha edilebilmesi ve soruşturmalara dair delil elde edilebilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığımızca verilen arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı,

09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak No:7( C-3185) Cizre/ Şırnak sayılı binada arama yapıldığı, yapılan arama neticesinde bulunan kimliği belirsiz cesetlerden birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi işlemi yapıldığı,

Otopsi tutanağına göre; maktulün ölümünün bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel vücut travmasının yol açtığı, çoklu kemik kırıkları ile müterafik iç organ, beyin doku harabiyeti, çoklu amputasyonların neden olduğu masif iç ve dış kanama neticesinde meydana gelmiş olduğu,

Parmak izi eşleşme raporu sonucunda kimliği belirsiz cesedin [M.B.] isimli kişiye ait olduğunun tespit edilmesi üzerine cenazenin maktulün babası olan Tacettin Benzer'e teslim edildiği,

Gizli tanık Fırtına'nın [M.B.] hakkında 'Şahsın adını Serdar olarak bilirim. Çawreş kod adlı Botan isimli teröristin yanında faaliyet yürüttüğünü, güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girdiğini ve hendeklerde nöbet tuttuğunu bilirim. Şahsın operasyonlar esnasında öldürüldüğünü duydum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [R.D.nin] [M.B.] hakkında 'Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SOFİ (K) [M.B.] isimli şahıstır. ÖSB eğitimlidir. Nur Mahallesinde aktif olarak faaliyet yürütür.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [H.D.nin] [M.B.] hakkında 'Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs [M.B.] isimli şahıstır. Nur Mahallesinde Doğan Küçük isimli şahıs ile aktif olarak faaliyet yürütür.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [C.O.nun] [M.B.] hakkında 'Fotoğraftaki şahsı Nurettin SOFİ olarak tanırım. Cudi Mahallesinde elinde kaleşnikof ve kanaslı gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık Batıkan'ın [M.B.] hakkında 'Fotoğraftaki şahsın ismini bilmiyorum. Kod adı Sufi idi. Nur Mahallesinde güvenlik güçleri ile silahlı çatışmalara girerdi. Nur Mahallesinin güvenlik güçleri tarafından sıkıştırılması sonrasında ise Cudi Mahallesine gelerek güvenlik güçleri ile silahlı olarak çatışmalara devam etti ve Cudi Mahallesindeki çatışmalarda öldüğünü biliyorum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık Güven'in [M.B.] hakkında, 'Fotoğraftaki şahsın ismini bilmiyorum ancak silahlı olarak eylemlere katılırdı. Kobani olayları sırasında Nusaybin Caddesinde meydana gelen olaylara aktif olarak katılırdı. Gençlikle birlikte hareket ederdi, hatırladığım kadarıyla Nusaybin Caddesinde bulunan A101 isimli marketin mototoflanarak yağmalanması olayına öncülük etmişti.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [M.B.nin] ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen bayan ve erkek başka şahısların da cesetlerinin bulunduğu ve terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda Kalaşnikov silah ve şarjörleri ile birçok mühimmatın ele geçtiği,

Tahkikat kapsamında yapılan internet araştırmalarında facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde YPS CİZRE adlı sayfada yer alan paylaşımda [M.B.nin] fotoğraflarının paylaşılarak başlık kısmında 'Şehit rumeta mene em doza bernadin' ifadesinin yer aldığı, www.diclehaber.com adlı sitede yayınlanan haberde 'Cizre'de ilan edilen sıkıyönetim uygulamalarına karşı YPS saflarında yerini alan [M.B.], Botan direnişinde verdiği mücadele ile ölümsüzleşir. Yaklaşık iki ay boyunca devlet güçlerinin tank ve toplarına karşı direnişi sürdürmeye devam eden [M.B.] ve arkadaşları, devlet güçlerinin 'teslim olun' çağrılarına direnerek yanıt verdiler şeklinde haber metninin yayınlandığı; diclehaberin başka bir haber metninde ise; 'Hayatını doğduğu ve sevdalısı olduğu kentte geçiren [M.B.] tıpkı birçok arkadaşının yaptığı gibi devlet güçlerinin saldırılarına karşı kentini ve insanlarını yalnız bırakmamak için mahallesinden ayrılmadı. En son yaralıların kaldığı eve geçen [M.B.] burada sonuna kadar direneceğiz diyerek direniş destanı yazan arkadaşlarıyla birlikte ölümsüzleşti' şeklinde haberler yapılarak maktulün terör örgütü adına faaliyet yürüttüğünün anlaşıldığı,

Maktul [M.B.ye] ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan evde silah ve mermiler ile bulunduğu halde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen şahıslara ait cesetlerin bulunması ve cesetlerin yanlarında silah ve başkaca mühimmatların ele geçirilmesi, [M.B.nin] terör örgütü üyesi olarak faaliyetlerde bulunduğuna dair birçok kişinin birbiri ile uyumlu teşhis beyanlarının olması ve tüm dosya kapsamına göre; ölen [M.B.nin] terör örgütü PKK üyesi olduğu, Cizre ilçesinde terör örgütü PKK'nın amaçları doğrultusunda ilan edilen sözde öz yönetim kapsamında birçok yerde silahlı faaliyet gösterdiği değerlendirilmektedir. [M.B.nin] sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, [M.B.nin] güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği esnada meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğü değerlendirilmektedir. Güvenlik güçlerinin Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında terör örgütü üyeleri tarafından mahallelere güvenlik güçlerinin girmesinin engellenmesi amacıyla kurulan hendek ve barikatların ortadan kaldırılması, yine örgüt mensupları tarafından güvenlik güçlerinin şehit edilmesi ve yaralanması amacıyla hazırlanan patlayıcıların imha edilmesi, örgüt mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, kişilerin anayasada düzenlenen hak ve hürriyetlerinin korunması şeklindeki amaçlarla ilçede görev yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda operasyon gerçekleştiren güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla, el yapımı patlayıcı ve mayınlarla saldırılar gerçekleştirilmiş olup, bu saldırılarda çok sayıda polis ve asker şehit olmuş, bunun yanı sıra terör örgütünün silahlı saldırıları esnasında çok sayıda sivil vatandaş da yaralanmış ve vefat etmiştir. [M.B.nin] ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, yani meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş, meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Türk Ceza Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen ve bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa halinde bulunan kişilere ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [M.B.ye] yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır.

Her ne kadar [M.B.nin] ölümü olayı ile ilgili olarak soruşturma yürütülmüş ise de;

Olayda hukuka uygunluk sebeplerinin mevcut olduğu anlaşıldığından kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA...

..."

113. Başvurucu Tacettin Benzer 6/11/2017 tarihinde avukatı aracılığıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. M.B.nin yaşam hakkının maddi yönden ve etkili soruşturma yapma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğini ileri sürdüğü bu itiraz dilekçesinde dile getirdiği hususlar şu şekilde özetlenebilir:

i. AİHM, terörle mücadele kapsamında düzenlenen bir operasyon sırasında devletlere, güvenlik güçlerinin operasyonu planlama ve mümkün olduğunca PKK tarafından açılacak ateş de dâhil sivillerin hayatına gelecek zararı engelleme ya da en aza indirecek şekilde operasyon düzenleme yükümlülüğü yüklemiştir. Özellikle ölümcül kuvvetin kullanıldığı durumlarda sadece kuvveti uygulayan kişiler değil aynı zamanda inceleme altındaki olayın planlanması ve kontrolü ile ilgili konular detaylı olarak incelenmeli, devlet tarafından alınan mutlak zorunlu ve orantılı tedbirler için normalden daha sert ve zorlayıcı bir gereklilik testi uygulanmalıdır.

ii. M.B. ve yaralı olarak bekleyen, sağlık yardımı talep eden onlarca kişinin yeri bilinmesine karşın bu kişilere sağlık yardımı yapılmamış, bu kişiler bulundukları bodrumda yakılarak öldürülmüştür. Maktulün durumu hem maktulün kendisi hem yakınları hem de milletvekilleri tarafından 112 ve 155 numaralı telefonlara bildirilmesine rağmen maktulün yaşam hakkının korunmasına yönelik bir tedbir alınmamıştır. Bilakis maktulün bulunduğu bodrum bombalanmaya devam edilmiştir. Sivillerin rastgele bombalanması Sözleşme, uluslararası insani hukuk kuralları ve silahlı çatışmalarda güç kullanımını düzenleyen uluslararası antlaşma kuralları ile bağdaşmamaktadır.

iii. AİHM ilkeleri dikkate alındığında M.B.nin ölümü ile ilgili yürütülen soruşturmada önemli eksiklikler bulunmaktadır. Arama ve olay yeri inceleme işlemleri savcı bulunmaksızın bizzat ölüm olayının şüphelisi olması gereken güvenlik güçleri tarafından yapılmıştır. Bu durum soruşturmanın tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından yürütülmediğini göstermektedir.

iv. Başsavcılık ve Emniyet Müdürlüğü arasındaki yazışmalardan operasyonun askerî yetkililer tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Maktulün cenazesinin bulunduğu bina askerî harita üzerinde C-3185 olarak kodlanmasına karşın soruşturma dosyasında operasyona katılan askerlerin sayısı, operasyon sırasında durdukları yerler, kimlikleri, kullanılan silahlar vb. detay yer almamaktadır. Soruşturmanın hiçbir yerinde operasyona katılan askerî unsurlardan bahsedilmemektedir.

v. Maktul ve onunla birlikte bulunan diğer on bir kişinin cenazeleri ile silahlar olay yerinde fotoğraflanmamıştır. Silahlar üzerindeki parmak izlerinin tespiti için bir inceleme yapılmamıştır. Maktulün vücudundaki yanıkların nasıl bir silah kullanımı sonucu meydana geldiği araştırılmamıştır.

vi. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan tutanağa göre binanın bodrum katı üzerine çökmesi nedeniyle içine girilememiş ve arama yapılamamıştır. Arama yapılamaması maktul ve diğer kişilerin nasıl öldüklerine dair önemli delillerin toplanamamış olması anlamına gelmektedir. İçine girilemediği iddia edilen binadan silah, mermi ve kovan elde edilmiş ancak elde edilen bu materyaller üzerinde kriminal inceleme yaptırılmamıştır.

vii. Maktulün kıyafetlerinin cenazesinin Adli Tıp Kurumuna sevkinin ardından kaybolduğu anlaşılmıştır.

viii. Çatışmanın meydana geldiği bölgede hemen her köşede MOBESE veya dükkânların kameraları bulunmaktadır. Çatışma bölgesinde kamerası bulunan tank ve panzerler dolaşmaktadır. Buna rağmen olaya ilişkin kamera kaydı bulunamamıştır.

ix. Soruşturma kapsamında hiçbir tanığın veya operasyona katılan güvenlik görevlilerinin beyanı alınmamıştır. Bu durum soruşturmanın başında güvenlik görevlilerinin bir sorumluluğu bulunmadığına yönelik bir ön kabul olduğu anlamına gelmektedir.

x. AİHM, maktul ile aynı binada yaşamını yitiren müştekiler ile ilgili kendisine yapılan başvuruda Hükûmetten savunma istemiş ve Hükûmete Sözleşme'nin 2. maddesinin maddi yönden ve etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edilip edilmediği yönünde sorular yöneltmiştir.

114. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret kararının ilgili kısmı şöyledir:

 “…

Bu kapsamda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturma dosyasının incelenmesinde; şüpheliler hakkında müşteki tarafça öne sürülen iddiaların yeterince araştırıldığı, iddiaları destekleyecek nitelikteki delillerin toplandığı, iddiaya konu olayın yeterince irdelendiği ve soruşturma sonunda maktule yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara karşı verilen itiraz dilekçesinde ileri sürülen kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olay ve delillerin verilen kararın değiştirilmesini ve kaldırılmasını gerektirecek kuvvette olmadığı ve eksik inceleme yapıldığı iddiasının yerinde olmadığı, bu haliyle kamu davasının açılması için yeterli nedenlerin bulunmadığı, tüm dosya kapsamının incelenmesinde; maktulün bulunduğu yerde veya civarında olayı gören kimsenin veya herhangi bir kamera görüntüsünün bulunmadığının anlaşıldığı, bu nedenle gerekli araştırmalara rağmen şüphelilerin tespit edilemediği, dosyada bulunan teşhis tanıkları [R.D.], [H.D.] ve [C.O.] alınan ifadelerinde maktul [M.B.nin] terör örgütü kapsamında aktif faaliyet gösterdiğini beyan ettikleri, gizli tanıklar Fırtına, Batıkan ve Güven'in maktul [M.B.] hakkında terör örgütü adına faaliyet yürüttüğünü, güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girdiğini ve örgütün silahlı eylemlerine katıldığını belirttikleri, [M.B.nin] PKK/KCK terör örgütünün silahlı yapılanmalarından olan YPS içerisinde faaliyet yürüttüğüne dair istihbari bilgilerin bulunduğu, maktulün ele geçtiği ikamette yapılan aramada şahısların cesetlerinin yanında terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda kalaşnikov marka silah, fişekler, el bombaları, hücum yelekleri ele geçirildiği, örgüte müzahir haber sitelerinde [M.B.nin] örgüt adına faaliyet yürüterek direnişlerde bulunduğunun belirtildiği, yine söz konusu örgüte müzahir internet sitelerinde maktulün fotoğraflarının kahraman olarak paylaşıldığı dosya kapsamında bulunan evraklardan anlaşılmıştır. Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde terör örgütü mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması, sivil halkın hak ve hürriyetlerinin korunması amacı ile güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyonlarda, belirtilen amaçların gerçekleşmesi için silahlı terör örgütü mensuplarının mevcut saldırılarına veya gerçekleşmesi muhakkak olan saldırılara karşı güvenlik güçlerinin bu durumdan korunmaları ve orantılı olarak karşı saldırıda bulunmalarının 5237 sayılı TCK'nun 25/1. maddesinde düzenlenen meşru müdafaa kapsamında kaldığının anlaşıldığı, TCK'nun 25/1. maddesinde 'Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.' şeklinde yer alan düzenleme uyarınca; terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [M.B.ye] yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebinin bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşıldığından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmekle, itirazın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR (Gerekçesi açıklandığı üzere);

1-Usul ve yasaya uygun bulunan takipsizlik kararına müşteki vekili Av.İlknur Alcan tarafından yapılan İTİRAZIN REDDİNE...

…”

115.Ret kararı başvurucu vekiline 26/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, 26/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

116. Başvuru formunda ayrıca M.B.nin ölümü nedeniyle İçişleri Bakanlığı aleyhine Mardin 2. İdare Mahkemesinde 2017/3633 Esas sayılı dosya ile tam yargı davası açıldığı, bu davanın reddi üzerine istinaf talebinde bulunulduğu ve bu talebin kabul edildiği, tam yargı davasının Mardin İdare Mahkemesinde devam ettiği bildirilmiştir. UYAP'tan yapılan araştırmada Mardin 2. İdare Mahkemesinin tam yargı davasını süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddettiği, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 26/5/2021 tarihli ve E.2021/648, K.2021/1042 sayılı kararıyla istinaf istemini kabul ettiği ve yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir karar verilmesi için dosyayı İdare Mahkemesine gönderdiği anlaşılmıştır.

3. Mehmet Tunç'un Ölümüyle İlgili Olarak Yürütülen Ceza Soruşturması

117. 9/2/2016 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, Cudi Mahallesi C-3185 adresindeki binada arama ve elkoyma işlemleri yapılmasına karar verilmiştir.

118. Arama işlemine ilişkin olarak 9/2/2016 tarihinde saat 19.00'da düzenlenen ve beş uzman tarafından imzalanan olay yeri inceleme raporu içeriği özetle şöyledir:

- 8/2/2016 tarihinde aynı adres için Başsavcılıktan arama izni alınmış ve sabah 09.55 sıralarında arama ve elkoyma işlemleri i&cc