logo
Bireysel Başvuru Kararları English

(Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

GAZAL KOLANÇ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/37897)

 

Karar Tarihi: 5/7/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 4/11/2022-32003

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mahmut ATEŞ

Başvurucular

:

1. Gazal KOLANÇ

 

 

2. Reşit KOLANÇ

Vekili

:

Av. İlyas TARIM

 

:

3. Serdar ÖZBEK

 

 

4. Abdulkerim ÖZBEK

 

 

5. Buşra ÖZBEK

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Benan MOLU

 

:

6. Yasemin ÇIKMAZ

 

 

7. Abdullah ÇIKMAZ

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Benan MOLU

 

:

8. Tacettin BENZER

Vekilleri

:

Av. İlknur ALCAN

 

 

Av. Nevroz UYSAL

 

:

9. Asya YÜKSEL

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Benan MOLU

 

:

10. Mehmet TUNC

 

 

11. Ahmet TUNC

 

 

12. Esmer TUNC

 

 

13. Zeynep TUNC

 

 

14. Barış TUNC

 

 

15. Çiğdem TUNC

 

 

16. Evin TUNC

 

 

17. Serhat TUNC

Vekilleri

:

Av. Hüseyin TÜL

 

 

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. İlyas TARIM

 

 

Av. Nevroz UYSAL

 

 

Av. Benan MOLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; Cizre'de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında tıbbi yardım ve tedavi sağlanmaması ve güvenlik kuvvetlerinin güç kullanımı neticesi ölüm meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının ve bu hak bağlamında etkili soruşturma yapma yükümlülüğünün, sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, cenazelerin bulundukları sıradaki fiziksel durumları, cenazeleri teslim alırken ve defin için dinî merasim sırasında yaşanan zorluklar nedeniyle kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün, Av. Ramazan Demir’in bazı başvurucular adına Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine geçici tedbir talebiyle bireysel başvurular yapmasının ardından bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanması nedeniyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Anayasa Mahkemesine 27/1/2016-26/12/2019 tarihleri arasında kişi ve konu bakımlarından bağlantılı görülen bireysel başvurular yapılmıştır. Bu kapsamda 17/11/2017 tarihinde Cizre'de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında B.K.nın güvenlik güçlerinin güç kullanımı sonucu ölümü nedeniyle yaşam haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Gazal ve Reşit Kolanç tarafından yapılan bireysel başvuru 2017/37897 bireysel başvuru numarası üzerinden değerlendirilmeye başlanmıştır.

3. Av. Ramazan Demir ve Av. Gülşen Özbek 27/1/2016 tarihinde, aralarında Mehmet Tunç ile Asya Yüksel'in de bulunduğu on dört kişinin Cizre ilçesinde bir binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, tıbbi yardıma ihtiyaç duymasına karşın bölgede devam eden silahlı çatışmalar ve uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadığı iddialarını dile getirerek geçici tedbir uygulanması talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur. Belirtilen başvuru 2016/1652 bireysel başvuru numarasıyla değerlendirmeye alınmış ve başvurucu vekillerinden eksikliklerin giderilmesi istenmiştir. İlerleyen süreçte Mehmet Tunç ve Asya Yüksel'in hayatlarını kaybettiği anlaşılmıştır. Eksiklik bildirimine verilen cevapta Mehmet Tunç'un ölümü nedeniyle başvuruya babası Ahmet Tunç ile eşi Zeynep Tunç ve Asya Yüksel'in ölümü nedeniyle başvuruya babası Abdulkerim Ürün'ün devam edeceği, ayrıca bu kişileri Anayasa Mahkemesinde Av. Ramazan Demir, Av. Benan Molu ve Av. Hüseyin Tül'ün temsil edeceği bildirilmiştir.

4. Bu gelişmeler üzerine aynı tarih ve yerde gerçekleştiği iddia edilen diğer ölüm olaylarına ilişkin başvurularla birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek Mehmet Tunç (Ahmet Tunç ve Zeynep Tunç tarafından takip edilen) ve Asya Yüksel'in (Abdulkerim Ürün tarafından takip edilen) bireysel başvuruları 2016/1652 sayılı dosyadan ayrılmış; 2017/37897 numaralı somut başvuru ile birleştirilmiştir. Ayrıca devam eden süreçte Mehmet Tunç'un ölümü ile ilgili olarak babası Ahmet Tunç, annesi Esmer Tunç, eşi Zeynep Tunç ve çocukları Çiğdem Tunç, Evin Tunç, Barış Tunç ve Serhat Tunç; Av. Ramazan Demir, Av. Hüseyin Tül, Av. İlyas Tarım ve Av. Nevroz Uysal eliyle yeni bir bireysel başvuruda bulunmuştur. 2018/22599 bireysel başvuru numarasına kaydedilen bu başvuru da kişi ve konu bakımından birlikte değerlendirme gereği nedeniyle 2017/37897 numaralı somut başvuru dosyası ile birleştirilmiştir.

5. Av. Ramazan Demir ve Av. Banu Güveren 9/2/2016 tarihinde, aralarında Yasemin Çıkmaz ile Serdar Özbek'in de bulunduğu dokuz kişinin Cizre ilçesinde bir binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, tıbbi yardıma ihtiyaç duymasına karşın bölgede devam eden silahlı çatışmalar ve uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadığı iddialarını dile getirerek geçici tedbir uygulanması talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur. Yasemin Çıkmaz adına babası Abdullah Çıkmaz, Serdar Özbek adına babası Abdulkerim Özbek'in yaptığı bu başvuru 2016/2602 bireysel başvuru numarasıyla değerlendirmeye alınmış ve başvurucu vekillerinden eksikliklerin giderilmesi istenmiştir. İlerleyen süreçte Yasemin Çıkmaz ve Serdar Özbek'in hayatlarını kaybettiği anlaşılmıştır. Eksiklik bildirimine verilen cevapta Yasemin Çıkmaz'ın ölümü nedeniyle başvuruya babası Abdullah Çıkmaz, Serdar Özbek'in ölümü nedeniyle başvuruya babası Abdulkerim Özbek'in devam edeceği, ayrıca bu kişilerin vekilliği görevini Av. Ramazan Demir, Av. Benan Molu ve Av. Hüseyin Tül'ün yerine getireceği bildirilmiştir.

6. Bu gelişmeler üzerine aynı tarih ve yerde gerçekleştiği iddia edilen diğer ölüm olaylarına ilişkin başvurularla birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek Yasemin Çıkmaz ve Serdar Özbek'in (Abdullah Çıkmaz ve Abdulkerim Özbek'in takip ettiği) bireysel başvuruları 2016/2602 sayılı dosyadan ayrılmış ve somut başvuru ile birleştirilmiştir. Ayrıca devam eden süreçte Yasemin Çıkmaz'ın ölümü ile ilgili olarak babası Abdullah Çıkmaz ve Serdar Özbek'in ölümü ile ilgili olarak babası Abdulkerim Özbek ve eşi Buşra Özbek; Av. Ramazan Demir ve Av. Hüseyin Tül eliyle yeni bireysel başvurularda bulunmuştur. Sırasıyla 2017/14431 ve 2017/27999 bireysel başvuru numaralarına kaydedilen bu başvurular da kişi ve konu bakımından birlikte değerlendirme gereği nedeniyle 2017/37897 numaralı somut başvuru dosyası ile birleştirilmiştir.

7. Son olarak M.B.nin ölümüyle ilgili olarak babası Tacettin Benzer tarafından yapılan, kişi ve konu bakımından bağlantılı görülen 2020/897 numaralı bireysel başvuru 2017/37897 numaralı somut başvuru ile birleştirilmiştir.

8. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

10. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

11. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

12. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

13. Birinci Bölüm tarafından 4/5/2020 tarihinde yapılan toplantıda, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

14. Başvuru formu ve ekleri, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ve açık kaynaklardan elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

15. Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Yasemin Çıkmaz, Serdar Özbek, B.K., ve M.B. Şırnak'ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağı uygulandığı dönemde güvenlik güçlerinin PKK/KCK terör örgütü mensuplarına yönelik düzenlediği operasyonun ardından 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak 7 No.lu binada yapılan aramada ölü olarak bulunmuştur. Cizre ve Şırnak Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından başvurucuların yakınlarının ölü bulunması olayıyla ilgili yürütülen soruşturmalar, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesiyle neticelenmiştir. Başvuruya konu olayların anlatımından önce bu olaylar öncesinde yaşanan gelişmelerin açıklanması gerekmektedir.

A. Olayların Arka Planı

1. PKK/KCK Terör Örgütü, Çözüm Süreci ve 6-7 Ekim Olayları

16. Türkçe adı Kürdistan İşçi Partisi olan PKK'nın silahlı bir terör örgütü olduğu ulusal ve uluslararası makamlar tarafından kabul edilmiş tartışmasız bir olgudur. Anılan örgütün gerçekleştirdiği terörist şiddet; bölücü amaçları dolayısıyla anayasal düzene, millî güvenliğe, kamu düzenine, kişilerin can ve mal emniyetine yönelik ağır bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan PKK kaynaklı terör, onlarca yıldır ülkemizin hayati bir sorunu hâline gelmiştir.

17. PKK terör örgütü, belirli dönemlerde saldırılarına ara vermişse de hiçbir zaman silah bırakma ve militanlarını dağıtma yoluna gitmemiştir. Kurulduğu 1978 yılından itibaren çeşitli isimler altında varlığını devam ettiren örgütün 1984 yılında başlayan silahlı terör eylemleri nedeniyle 30.000'in üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. 2002 yılında KADEK, 2003 yılında KONGRA-GEL ve 2007 yılında KCK isimlerini alan örgüt Suriye, İran, Irak ve Türkiye'nin bir kısmında bağımsız ve konfederatif bir devlet kurmayı amaç edinmiştir. KCK Sözleşmesi adıyla sözde bir anayasa hazırlayan PKK/KCK terör örgütü bu belgede amaçlarını, yönetim şemasını ve eylem biçimlerini açıklamıştır.

18. Türkiye, PKK kaynaklı terör eylemlerinin sona erdirilmesi için yürütülen güvenlik operasyonlarının yanı sıra 2009 yılından itibaren bir demokratik açılım süreci başlatmıştır. Millî birlik ve kardeşlik projesi veya çözüm süreci olarak da adlandırılan bu çalışmalar 13/11/2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda tartışılmış; sürece sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, gazeteciler, yazarlar ve akademisyenlerin katılımı sağlanmıştır. 1/10/2012 tarihinde demokratikleşmeye ilişkin 63 maddelik bir yol haritası açıklanmış, bu yol haritasında belirtilen ilkeler doğrultusunda çeşitli yasal değişiklikler yapılmıştır. 2013 yılı Nisan ayında süreci geniş toplumsal kesimler ile paylaşmak amacıyla Akil İnsanlar Heyeti adıyla bir heyet oluşturulmuş ve bu Heyet daha sonra çalışmaları hakkında bir rapor hazırlamıştır. Aynı tarihlerde TBMM bünyesinde çözüm sürecinin değerlendirilmesine ilişkin bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuş ve ayrıca sürecin önemli bir parçası olarak PKK terör örgütü üyelerinin Türkiye dışına çıkmaları için idari düzenlemeler yapılmıştır. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alma görevi yükleyen 10/7/2014 tarihli ve 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun 16/7/2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bütün bu gelişmelere karşılık olarak PKK terör örgütü 21/3/2013 tarihinde PKK, KCK ve HPG [Halk Savunma Güçleri (PKK terör örgütünün askerî kanadı)] olarak tek taraflı eylemsizlik ve ateşkes ilan ettiğini, 8/5/2013 tarihinde de silahlı unsurlarını Türkiye dışına çıkarmaya başladığını duyurmuştur.

19. Bir taraftan yukarıda yer verilen çözüm sürecine ilişkin gelişmeler yaşanırken bir taraftan da 2011 yılında Orta Doğu’da yaşanan siyasi istikrarsızlık ve şiddet olaylarına -özellikle Suriye’de başlayan iç savaşa- bağlı olarak PKK terör örgütünün eylemleri şiddetini artırmıştır. 2012 yılında kırsal alanda yapılan güvenlik operasyonlarında PKK/KCK terör örgütü ağır kayıplar vermiş ve bu kayıpların ardından çözüm süreci görüşmelerini kabul edeceğini bildirmiştir. Öte yandan 2012 yılında örgütün yöneticilerinden Abbas kod adlı Duran Kalkan tarafından yazılan ve “Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı” başlığı taşıyan bir dokümanda yer alan ifadelerden örgütün kırsal alandaki faaliyetlerini şehir merkezlerine taşımak üzere bir strateji değişikliğine gittiği anlaşılmıştır. Söz konusu dokümanda, örgüt tarafından “Devrimci Halk Savaşı” olarak adlandırılan bu strateji çerçevesinde sivil halkın yaşadığı yerleşim merkezlerine taşınacak silahlı çatışmalarla şehirlerin bir savaş alanı hâline getirilmesi istenmektedir. Yine Duran Kalkan tarafından yayımlanan “Dördüncü Stratejik Dönem ve Devrimci Halk Savaşı” adlı başka bir dokümanda demokratik özerkliğin hayata geçirilmesine dair ilke ve talimatlar yer almıştır. Bu dokümana göre yedi boyutu bulunan demokratik özerklikte devletin yargı sistemi durdurularak yerine KCK’nın yargı sistemi örgütlenecektir. Belgede ayrıca öz savunma birlikleri kurularak demokratik özerklik ilan edilen yerlerde güvenlik ve asayişin bu birimler eliyle sağlanması gibi talimatlar yer almıştır.

20. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığının terör örgütünün yukarıda anlatılan yeni stratejisi çerçevesinde kurduğu Demokratik Kent Meclisleri hakkındaki 3/2/2012 tarihli değerlendirme yazısının sonuç kısmı şöyledir:

 “Terör örgütünün KCK sistemiyle hedeflediği konfederal Devlet yapılanmasına ulaşmak için halihazırdaki Devlet yapılanmasına alternatif yapılar oluşturmaya çalıştığı, (sözde) Demokratik Kent Meclisleri yapılanmasıyla tüm bu yapıları bir merkezden kontrol etmeye çalıştığı, (sözde) Demokratik Özerklik hedefine ulaşmak için (sözde) Devrimci Halk Savaşı Stratejisini başlatmayı ve müzahir kitleleri ‘kent isyanları’ olarak nitelediği, bir direnişe hazırlamayı planladığı, müzahir kitlelerin Devlete ihtiyaç duymadan yaşamlarını devam ettirmelerine imkân verecek diğer bazı yapılanmalar aracılığıyla (güvenlik, sağlık, eğitim, yargı vb.) da isyan bilincinin kuvvetlendirilmeye çalışıldığı, hedefler kapsamında Kent Meclisleri-Kent Konseyleri-İl Konseyleri-İlçe Meclisleri-Mahalle Meclisleri gibi yapılara rollerin verildiği ve tüm yapılanmaların teröristbaşı tarafından verilen ‘özerkliğin fiilen inşa, edilmesi’ talimatına uygun bir şekilde hayata geçirilmeye çalışıldığı değerlendirilmektedir.”

21. PKK terör örgütü yukarıda yer verilen talimat ve belgelerde belirtilen hedefleri doğrultusunda 2013 yılı Şubat ayında yerleşim merkezlerinde YDG-H (Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) adıyla yeni bir oluşuma gittiğini açıklamıştır. 2013 yılı yaz aylarından itibaren YDG-H içinde Asayiş Birimi adı verilen silahlı unsurların video görüntüleri internet üzerinden yayımlanmaya başlanmıştır. 25/6/2013 tarihinde gençlerden oluşan, başlarında yüzlerini de gizleyen poşu diye tabir edilen örtüler ve üzerilerinde “asayiş” yazan siyah tişörtler bulunan kalabalık bir grubun yemin töreni görüntüleri servis edilmiştir. Askerî nizamda gerçekleşen bu törende YDG-H mensuplarının PKK terör örgütünün daha kıdemli üyelerine tekmil vererek bir belge aldıkları görülmektedir. İlerleyen aylarda benzer kıyafetleri giyen silahlı YDG-H mensuplarının kimlik kontrolü ve arama yapma, yol kesme, araç yakma, insan kaçırma şeklindeki eylemlerinin görüntüleri PKK terör örgütü tarafından internet üzerinden kamuoyuyla paylaşılmaya devam edilmiştir. 7/11/2014 tarihinde Cizre ilçesi Nur Mahallesi'nde başından vurularak öldürülen ve cesedi sokakta bırakılan 22 yaşındaki A.B.nin cinayeti YDG-H’ye bağlı Botan Şehit Reber Timi tarafından üstlenmiştir.

22. Suriye'nin Türkiye sınırında bulunan Ayn el Arap (Kobani) kentinde PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG ile DAEŞ arasındaki çatışmalar 2014 yılının Eylül ayı sonunda ve Ekim ayı başında yoğunlaşmıştır. PKK terör örgütünün Kobani’deki PYD-YPG gruplarına Türkiye üzerinden silah nakline izin verilmediği bahanesiyle yaptığı kışkırtma ile bazı yerleşim merkezlerinde çeşitli şiddet hareketleri yaşanmaya başlamıştır. 30 Eylül'de Cizre'de YDG-H üyeleri yolları barikat kurularak kapatmış, yoldan geçen araçlara kimlik kontrolü yapmış; polise taş, ses bombası, havai fişek ve molotofkokteyli ile saldırı düzenlemiştir. PKK yöneticilerinden Murat Karayılan sosyal medya hesabından 5/10/2014 günü saat 00.07'de "Gençleri kadınları 7’den 70 e herkesi Kobane'ye sahip çıkmaya onurumuzu namusumuzu korumaya metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz." şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Murat Karayılan'ın şehirlerin işgal edilmesini talep ettiği bu açıklamasını 6-7-8/10/2014 tarihlerinde PKK bağlantılı internet sitelerinde yayımlanan YDG-H ve KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığının benzer açıklamaları izlemiştir. Örnek olarak bir internet sitesinde PKK gençlik yapılanması adına yapılan "Kürdistan'da Devlet Namına Bir Şey Kalmamalı" başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verilmiştir: "Kürt gençlik hareketi Komalen Ciwan devrim halk savaşını her alanda güçlü yürütme çağrısında bulunarak, Devletin Kürdistan'da hiçbir meşruiyeti kalmamıştır, kalmamalıdır da, yasaklarla Kürdistan'ı zindana çevirmeye çalışan kararlarına karşı Kürdistan'ı onlar için zindanı çevirmeli, mezar etmeli. Kürdistan'da devlet namına bir şey kalmamalıdır.” Ayrıca Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulunca 6/10/2014 tarihinde bir sosyal medya sitesi üzerinden "Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK'dan halklarımıza acil çağrı, Kobani'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarının ve AKP iktidarının Kobani'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz." şeklinde bir paylaşım yapılmıştır (Ayhan Bilgen [GK], B. No: 2017/5974, 21/12/2017, §§ 12-14).

23. Bu gelişmelerin ardından günlerce devam eden ve kamuoyunda 6-7 Ekim olayları olarak adlandırılan terör ve şiddet eylemleri ortaya çıkmıştır (6-7 Ekim olayları ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Selahattin Demirtaş [GK], B. No: 2016/25189, 21/12/2017, §§ 24-30). 6-7 Ekim olayları sırasında Cizre’nin de aralarında olduğu bazı merkezlerde terör örgütü mensupları yollara patlayıcı madde ile doldurdukları barikatlar kurmak ve hendek kazmak suretiyle yalıtılmış bölgeler oluşturmaya çalışmıştır. Çeşitli kuruluşlar tarafından verilen sayılar arasında farklılıklar olsa da kamu makamlarının ve soruşturma mercilerinin tespitlerine göre 36 ayrı il ve toplam 135 yerleşim merkezinde gerçekleştirilen şiddet eylemleri sonucunda iki güvenlik görevlisi şehit olmuş, 331 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Olaylarda 35 sivil hayatını kaybederken 426 sivil yaralanmıştır. 197 okul yakılmış, 269 kamu binası tahrip edilmiş, sivil kişilere ait 1.731 ev ve iş yeri yağmalanıp yakılmış, 737’si kamuya ait 1.881 araç kullanılamaz hâle getirilmiştir (Ayhan Bilgen, §§ 15, 16). Bu olaylar sırasında Diyarbakır'da Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen 16 yaşındaki Y.B., R.G., A.D. ve H.G. bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında linç edilerek öldürülmüştür. Binadan atılan Y.B. ve arkadaşlarının cesetlerine işkence yapıldığı, Y.B.nin cesedinin üzerinden arabayla geçildiği, A.D.nin başının taşla ezildiği haberleri ve olaya ilişkin görüntüler basına yansımış; bu olaylar nedeniyle açılan kamu davasında yargılananlardan 15 kişi canavarca hisle çocuğa karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiştir (PKK/KCK terör örgütü, çözüm süreci ve 6-7 Ekim olayları ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 8-27)).

2. "Öz Yönetim" İlanları ve Hendek Olayları

24. 11/10/2014 tarihinde PKK terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık daha önce Türkiye dışına çıkardıkları tüm silahlı PKK unsurlarını Türkiye’ye geri gönderdiklerini açıklamıştır. Bu açıklamaya rağmen çözüm süreci çeşitli kurum ve heyetlerin görüşmeleri ile devam etmiştir. Ancak Türkiye’nin PKK/KCK’nın silah bırakması talebine karşı örgüt tarafından 12/6/2015 tarihinde “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK'nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir… HDP’nin ve Öcalan'ın 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir.” şeklinde bir açıklama yapılarak silah bırakılmayacağı bildirilmiştir. Örgüt yöneticilerinden Murat Karayılan 29/6/2015 tarihinde 6-7 Ekim olaylarını hatırlatarak Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyine bir askerî müdahalede bulunması hâlinde Türkiye’nin tamamının bir savaş sahasına dönüşeceği tehdidinde bulunmuştur. PKK/KCK terör örgütü 2015 yılı Temmuz ayında ateşkesi sona erdirdiğini açıklamıştır.

25. Türkiye, anlatılan sürecin sonucunda 2015 yılı Temmuz ayından itibaren giderek yoğunlaşan terör saldırılarına maruz kalmıştır. Örgüt yöneticilerinden Bese Hozat bir gazeteye “Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır” başlıklı bir yazı yazarak şehirlerde devrimci halk savaşı başlatılması ve her türlü saldırıya karşı savunma geliştirilmesi çağrısında bulunmuştur. 19/7/2015 tarihinde PKK terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık örgüt üyelerine silahlanma, köy, kent ve mahallelerde yer altı sistemi, tüneller ve mevzi sistemi geliştirme çağrısında bulunmuştur. PKK/KCK yöneticileri tarafından yapılan diğer çağrılarda benzer şekilde kent merkezlerindeki örgüt üyelerinin silahlanmaları ve bu yerlerde "öz yönetim" ilan edilmesi talimatları verilmiştir. Bu açıklamaların yapıldığı aynı tarihlerde Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde canlı bomba saldırısı sonucu 33 vatandaş yaşamını yitirmiştir. DAEŞ terör örgütü tarafından üstlenen bu saldırıdan iki gün sonra 22/7/2015 tarihinde Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 24 ve 25 yaşlarındaki iki polis memuru evlerinde uyumakta iken başlarından vurularak şehit edilmiştir. Ceylanpınar saldırısı PKK/KCK terör örgütü tarafından üstlenmiş ve Suruç saldırısına misilleme olarak gerçekleştirildiği açıklanmıştır. Ceylanpınar terör saldırısı çözüm sürecini tamamen sona erdiren olay olarak kabul edilmektedir.

26. Tırmanan terör saldırılarını PKK/KCK terör örgütünün "öz yönetim" ilanları izlemiştir. PKK/KCK terör örgütü tarafından 12/8/2015 tarihinde yapılan açıklamada “...Silopi, Cizre, Nusaybin ve Şırnak Halk Meclisleri, bundan sonra devlet kurumlarını tanımayacaklarını ve onlarla hiçbir işlerinin olmadığını, kendi işlerini kendilerinin yapacağını; kendi öz yönetimlerini kuracaklarını…” denilerek "öz yönetim" ilan edilmiştir. Açıklamada ayrıca “…öz yönetimlerine saldırıldığı takdirde meşru öz savunma haklarını kullanacakları…” belirtilmiştir. İlerleyen süreçte Siirt ve Batman illeri ile Yüksekova, Varto, Bulanık, Edremit (Van), İpekyolu, Sur, Silvan, Lice, Doğubayazıt ve Hizan ilçelerinde, ayrıca İstanbul'un Gülsuyu ve Gazi Mahallelerinde benzer açıklamalarla "öz yönetim" ilan edilmiş; böylece "öz yönetim" ilan edilen yerleşim merkezi sayısı 18’e yükselmiştir (PKK terör örgütünün devrimci halk savaşı stratejisi ve "öz yönetim" çağrıları hakkında detaylı açıklamalar için ayrıca bkz. Seyid Narin [GK], B. No: 2018/20156, 18/5/2022, § 24).

27. "Öz yönetim" ilan edilen bölgelerde Öz Savunma Birlikleri (ÖSB) adı altında silahlı gruplar oluşturan PKK terör örgütü, bu gruplar ve YDG-H eliyle yollara barikat kurma, hendek kazma ve tünel açma gibi eylemlerde bulunmuştur. İlerleyen süreçte bu eylemlere kırsal alandan gelen üyelerin de katılmasıyla PKK terör örgütü YDG-H yapılanmasını lağvederek "öz yönetim" ilan edilen tüm bölgelerdeki silahlı birliklerini YPS (Sivil Savunma Birlikleri) çatısı altında topladığını ilan etmiştir. 25/12/2015 tarihinde YDG-H Cizre unsurları tarafından bir sosyal medya sitesi üzerinden yapılan açıklamayla Cizre’de YPS-Botan Biriminin kurulduğu ve silahlı mücadelenin artık bu birim tarafından yerine getirileceği bildirilmiştir. "Öz yönetim" ilan ettiği tüm bölgelerde benzer bir strateji ile barikat ve hendeklere patlayıcı döşeyen, yolları patlayıcı düzenek kurmak suretiyle tuzaklayan ve karargâh olarak kullandığı binaları tünel kazarak birbirine bağlayan örgüt, bu şekilde ulaşımı engellediği bölgelerde güvenlik güçleri ve sivilleri hedef alan saldırılar düzenlemiştir. Yollar, köprüler, okul ve hastaneler dâhil kamu binaları, ambulanslar dâhil kamuya ve özel kişilere ait araç ve eşyaların terör saldırılarına maruz kalması, bir kısmının tahrip edilmesi neticesi eğitim, sağlık ve ulaşım gibi temel kamu hizmetlerine erişim durma noktasına gelmiştir (Cizre Devlet Hastanesine roketatar ve uzun namlulu silahlar kullanılarak yapılan terör saldırıları ile Cizre ilçesinde terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen saldırılar, oluşturulan hendek ve barikatlarla ilgili arka plan bilgisi için ayrıca bkz. Naile Bülbül, B. No: 2018/11016, 2/2/2022, § 24; Emine Gerez ve diğerleri, B. No: 2018/37620, 2/2/2022, § 33).

28. Bu gelişmelerin ardından "öz yönetim" ilan edilen bölgelerde terörle mücadele için geniş çaplı operasyonları başlatılmıştır. Terör saldırıları ve devamında kamu düzeninin yeniden tesisi için yapılan güvenlik operasyonlarında yüzlerce güvenlik görevlisi şehit olmuş, binlercesi yaralanmıştır (hendek olayları ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 9/5/2019, §§ 10-13). Terörle mücadele operasyonlarının düzenlendiği bazı yerlerde ise sokağa çıkma yasakları uygulanmıştır. Bu kapsamda Şırnak Valiliği Cizre ilçesinde ilk olarak 4/9/2015 tarihinden itibaren terör örgütü mensuplarının etkisiz hâle getirilmesi, mayın ve patlayıcılarla tuzaklanmış barikat ve hendeklerin bertaraf edilmesi, vatandaşların can, mal güvenliğinin ve kamu düzeninin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini açıklamıştır. Cizre'de bu tarihten itibaren çeşitli defalar kaldırılıp yeniden uygulamaya konulan ve uygulama saatleri değiştirilen sokağa çıkma yasağı 10/4/2017 tarihinde tamamen kaldırılmıştır. Başvuruya konu olayların meydana geldiği tarihte, Cizre'de 14/12/2015 günü ilan edilen ve tam gün esasına göre uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı devam etmektedir (Bu olaylar ve 2015-2016 yıllarında yaşanan diğer terör hadiseleri ile ilgili açıklamalar için ayrıca bkz. Gülser Yıldırım (2), §§ 28-32).

B. Geçici Tedbir Uygulanması Talebiyle Yapılan Bireysel Başvurular

1. 27/1/2016 Tarihinde Yapılan 2016/1652 Numaralı Bireysel Başvuru

29. 2016 yılı Ocak ayından itibaren bazı kişi, kurum ve medya organı; Cizre’de düzenlenen güvenlik operasyonlarında yaralanan sivil kişilerin belirli binaların bodrum katlarına sığındıkları, çatışma ortamı ve sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadıkları, gıda ve sağlık yardımına ihtiyaç duydukları iddialarını dile getirmiştir. Diğer bazı basın organlarında ise bu binalarda bulunan kişilerin PKK terör örgütü mensubu olduğu, terör örgütü tarafından karargâh olarak kullanılan binaların yer altı tünel sistemi ile birbirlerine bağlı olduğu ve buralardan operasyon yapan güvenlik güçlerine ateş açıldığı iddiaları yer almıştır.

30. 23/1/2016 tarihinde doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuran bazı avukatlar, aralarında Mehmet Tunç ve Asya Yüksel'in de bulunduğu 13 kişi ile birlikte isimleri tespit edilemeyen çok sayıda kişinin Cizre’de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralandığını, Cudi Mahallesi Caferi Sadık Sokak üzerinde bulunan bir binanın bodrum katında mahsur kalan bu kişilerin hastaneye sevklerine izin verilmediğini ileri sürerek geçici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. AİHM, 26/1/2016 tarihinde geçici tedbir talebi konusunda karar verilmesinin ertelenmesine karar vermiştir. AİHM bu erteleme kararında, bölgedeki ağır durumun farkında olduğunu ancak silahlı çatışmaların değişken ve öngörülemez durumu gözetildiğinde henüz Türk yargısal kurumları tarafından da incelenmeyen olaylardaki bilgi yokluğunun ve olayların tam olarak anlaşılmasındaki güçlüklerin görevini engellediğini belirtmiştir. AİHM kararında ayrıca ulusal mahkemelerin yaşamları gerçek ve yakın bir tehdit altında olan kişilere koruma sağlanması için yerel makamlarla doğrudan iletişime geçme yetkileri ve olanakları olduğunu belirterek başvurucuları ivedi bir şekilde Anayasa Mahkemesinden tedbir talebinde bulunmaya teşvik etmiştir (Yavuzel ve diğerleri/Türkiye, B. No: 5317/16).

31. Bu gelişmeler üzerine 27/1/2016 tarihinde Av. Ramazan Demir ve Av. Gülşen Özbek, aralarında Mehmet Tunç ile Asya Yüksel'in de bulunduğu on dört kişinin Bostancı Sokak 23 No.lu binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, bu kişilerin bulundukları binanın bombalanmaya devam edildiği ve tıbbi yardıma ihtiyaç duymalarına karşılık bölgede devam eden silahlı çatışmalar ve uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağı nedeniyle dışarı çıkamadıkları iddialarını dile getirerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvuruda, Şırnak Valiliği tarafından verilen sokağa çıkma yasağı kararının uygulanmaması ve bu kişilerin yaşamları ile fiziksel bütünlüklerinin korunması konularında Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesini talep etmişlerdir.

32. Anayasa Mahkemesi, iddialarda dile getirilen konularla ilgili olarak başvurucuların avukatları ve Şırnak Valiliğinden bilgi talebinde bulunmuştur. Bu bilgilerin temin edilmesinin ardından Anayasa Mahkemesine yapılan tedbir talebi 29/1/2016 tarihli tedbire ilişkin ara kararıyla reddedilmiştir. Ret kararında belirsizliğin ortadan kalkması durumunda kamu makamları tarafından sağlık görevlileri ve güvenlik güçlerinin yaşam hakları da dikkate alınarak başvurucuların sağlık hizmetlerine erişimi için gerekli tedbirlerin alınmasına ve Şırnak Valiliğinin gelişmelerden Anayasa Mahkemesini gecikmeksizin bilgilendirmesine karar verilmiştir.

33. İddialarda dile getirilen olaylarla ilgili olarak Şırnak Valiliğinin 27/1/2016 tarihinde yaptığı basın duyurusu şöyledir:

 “İlimiz Cizre ilçesinde vatandaşlarımıza yönelik 112 acil servis ve diğer sağlık hizmetleri titizlikle ve aralıksız yürütülmektedir. Bu çerçevede 112 acil servis hizmetlerine gelen çağrılara ilgili sağlık personelimizce anında cevap verilmekte ve gereği yerine getirilmektedir.

Bu bağlamda bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada; Cizre de bir evin bodrumunda bulunduğu iddia edilen 30 yaralıya ambulans gönderilmesine izin verilmediği yönünde çıkan haberlerin tamamı asılsız ve gerçek dışıdır.

Konu ile ilgili olarak:

Bölücü Terör örgütünün yaptığı patlayıcı tuzaklı barikatlar, hendekler ve ambulanslarımızla sağlık görevlilerimize yönelik silahlı saldırılar nedeni ile bahse konu adrese ambulanslarımız intikal edememiştir. Bu bakımdan ambulanslarımız en yakın yere intikal ettirilmiş ve varsa yaralıların bu noktaya getirilmesi istenilmiş, ancak tüm çabalarımıza rağmen yaralılar ve arayanlar tarafından bu çağrımıza olumlu cevap verilmemiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

34. Şırnak Valiliğinin 30/1/2016 tarihli basın duyurusu şöyledir:

 “İlimiz Cizre ilçesinde vatandaşlarımıza yönelik sağlık hizmetleri 112 acil servis ve diğer sağlık birimlerince özenle ve aralıksız yürütülmektedir.

Bölgede terör örgütü ile mücadele esnasında bölücü terör örgütünün yaptığı patlayıcı tuzaklı barikatlar, hendekler ile ambulanslarımız ve sağlık görevlilerimize yönelik silahlı saldırılar, sağlık hizmetlerinde personel ve ekipmanımıza büyük zorluklar yaşatmasına rağmen, sağlık ekiplerimiz büyük bir gayretle görevlerini yerine getirmektedirler.

Bu bağlamda; güvenlik kuvvetlerimizin terörle mücadeleye yoğun bir şekilde devam etmesine rağmen, bölgede bir evin bodrumunda bulunduğu iddia edilen yaralılarla ilgili olarak, yaralıların yanından aradığını iddia eden ve ambulansların gelmesi halinde bulundukları bodrumdan çıkarak ambulanslara geleceklerini ifade eden kişinin talebi üzerine, bahse konu yerin yakınına kadar 10 ambulansın yanı sıra Cizre ve Şırnak Belediyelerine ait 2 hasta nakil aracı gönderilmiş, gelmeleri halinde kendilerinin sağlıklı bir şekilde hastaneye intikal ettirilecekleri söylenmiş ancak önceki günlerde olduğu gibi saatlerce beklenmesine rağmen gelmemişlerdir.

Konu ile ilgili her türlü çalışma yapılmış ancak iddia edilen yaralılardan olumlu bir cevap alınamamıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

35. Şırnak Valiliğinin olaylarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine 28/1/2016 tarihinde verdiği bilgiler özetle şöyledir:

i. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde terör örgütü üyelerinin saldırıları devam etmektedir. Terör örgütü, silahlı ve bombalı eylemlerle temel kamu hizmetlerinin sunulmasını engellemektedir. Sokağa çıkma yasaklarıyla, yerleşim yerleri içinde terör örgütü mensupları ile girilen silahlı çatışmalar sırasında bölgede yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin sağlanması amaçlanmaktadır.

ii. Şırnak Valiliği güvenlik operasyonlarının icra edileceği Silopi ve Cizre ilçelerinde yaşayan halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli planlama ve düzenlemeleri yapmıştır. Bu kapsamda Cizre Devlet Hastanesi hizmet vermeye devam etmekte, dört eczane dönüşümlü olarak eczacılık hizmetlerini sürdürmektedir. Ambulanslar 14/12/2015 ile 27/1/2016 tarihleri arasında 1.295 vakaya müdahale etmiştir. 112 ve 155 yardım hatları faaliyettedir. 155 hattına başvuran tüm vatandaşlara gıda ve temel ihtiyaç malzemesi dağıtımı yapılmıştır. Bazı market ve bakkallarla birlikte ekmek fırınları açık tutulmaktadır.

iii. 5/9/2015-4/1/2016 tarihleri arasında Cizre’de 112 Acil yardım hattına yapılan çağrıların %84’ü cevaplanmıştır. Sağlık personelinin yaşamlarının korunması amacıyla müdahale edilemeyen vakalara, vaka bölgesinde güvenlik sağlandıktan hemen sonra müdahale edilmektedir. Bu süreçte sağlık personeli ve ambulanslar terör örgütü tarafından birçok defa saldırıya uğramış, buna rağmen hizmetler devam etmiştir.

36. Şırnak Valiliğinin yazı ekinde gönderdiği belgelerde yer aldığı şekliyle Cizre'de PKK terör örgütünün saldırısına uğrayan sağlık personelince düzenlenen tutanaklardan bazılarının ilgili kısmı şöyledir:

 “…ekibimiz terör örgütü eli silahlı şahıslar tarafından durdurulup ambulans ekibindeki sağlık personelleri bir eve alınmıştır. 17 yaşında sağ el yaralanması olan bir hastaya ilk müdahalenin yapılması istenmiştir. Ekip terör örgütü şahıslarına hastanın hastaneye götürülmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Ancak ekibi alıkoymuşlardır. 17 yaşındaki çocuğun yakalanma kararı çıktığını, hastaneye götürdüğünüzde tutuklanacağını ve tutuklanacağı zamanda ambulans ekibini sorumlu tutacaklarını söylemişlerdir. Sağlık personeli ve ambulans şoförünün fotoğraflarını çekip ölümle tehdit etmişlerdir. 17 yaşındaki sağ el yaralanması olan hasta Şırnak Devlet Hastanesine sevk edildi. Şırnak Devlet Hastanesinden de Diyarbakır eğitim araştırma hastanesine sevk edilmiştir."

"Hasta nakli için Cizre Devlet Hastanesine çıkış yapan ekibimiz Cizre Yafes Köprüsünde ateş açılmıştır. Kurşun ambulansımızın camına denk gelmiştir."

"KKM’ye [KKM: 112 acil yardım hattı komuta kontrol merkezi] el yapımı patlayıcı atılmıştır. Personel zarar görmeden özel harekât polisleri tarafından tahliye edilmiştir.”

37. Şırnak Valiliğinin verdiği bilgilere göre yaralıların bulunduğu iddia edilen bölge teröristlerin silahlı eylemlerine devam ettikleri bir bölgedir. Cudi Mahallesi'ndeki sokaklarda patlayıcı ile tuzaklanmış hendek ve barikatlar bulunmaktadır. Bölgede yüzlerini gizleyerek, sokak ve evlere kurulan barikatların arkasından güvenlik güçlerine ve sivillere ateş açan terörist unsurlarla güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar devam etmektedir. Güvenlik operasyonlarının başladığı tarihten 28/1/2016 tarihine kadar 276 terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirilmiş, 545 barikat açılmış, 184 hendek kapatılmış, 1.058 el yapımı patlayıcı düzenek etkisiz hâle getirilmiştir. Operasyonlarda 15 güvenlik görevlisi şehit olmuştur.

38. Şırnak Valiliği, başvuruda belirtilen Cudi Mahallesi Bostancı Sokak No: 23 adresinde veya başka bir adreste bulunan bir binanın bodrum katında yaralılar olduğuna dair başvurucular tarafından resmî makamlara yapılan bir başvuru bulunmadığını, bu kişilerle ilgili olarak resmî makamlara iletilen tüm başvuruların dönemin Milletvekili Faysal Sarıyıldız tarafından yapıldığını bildirmiştir. Şırnak Valiliğinin verdiği bilgilere göre Faysal Sarıyıldız, 23/1/2016 tarihinde 112 yardım hattını arayarak Cudi Mahallesi Caferi Sadık Sokak No: 5-7 adresinde yaralı şahısların olduğunu bildirmiştir. Bu bildirim üzerine verilen adrese çok yakın olan ve güvenli nokta olarak belirlenen bir petrol istasyonu önüne sağlık ve güvenlik ekipleri sevk edilmiş, yaralıların bu noktaya getirilmeleri istenmiştir. Ancak yaralı olduğu iddia edilen şahısların bu noktaya getirilmesi talebini Faysal Sarıyıldız reddetmiştir. Başvurucuların avukatları 23/1/2016 tarihinde AİHM nezdinde yaptıkları başvuruda yaralı şahısların bulunduğu evin Caferi Sadık Sokak'ta olduğunu bildirmiştir. AİHM’e 25/1/2016 tarihinde yapılan bildirimde ise aynı şahısların Bostancı Sokak No: 23 adresinde oldukları iddia edilmiştir. Ayrıca AİHM’e yapılan başvuruda aynı yerde yaralılarla birlikte yaralı olmayan kişilerin de olduğu iddia edilmiştir. Bu bilgilere göre Şırnak Valiliği, hazır bekletilen sağlık ekiplerine ulaşmaları için yaralıların petrol istasyonu önüne gelmelerine yardım etmeyen kişilerin, aynı yaralı şahısları Caferi Sadık Sokak'tan Bostancı Sokak'a götürdüklerinin anlaşıldığını düşünmektedir.

39. Şırnak Valiliğinin açıklamalarına göre 2016/1652 numaralı bireysel başvuru dosyasında ismi yer alan başvurucu Mehmet Tunç 26/1/2016 tarihinde, M.Y. ise 27/1/2016 tarihinde bazı haber sitelerine demeç vermiştir. İletişim imkânları olduğu anlaşılan bu kişiler, kendileri ya da birlikte oldukları diğer kişilerin -yaralı olduğu iddia edilen- sağlık durumları, yerleri vb. konularda yetkili kişilerle irtibat kurmak yerine haber siteleriyle iletişime geçmeyi tercih etmiştir. Avukatlar tarafından 25/1/2016 tarihinde AİHM’e yapılan bildirimde Mehmet Tunç'un ağır yaralı olduğu bildirilmiştir. Ağır yaralı olduğu belirtilen Mehmet Tunç'un 26/1/2016 tarihinde bir internet sitesinde konuşması yayımlanmıştır. Bunun bir gün sonrasında 27/1/2016 tarihinde ise Faysal Sarıyıldız, verdiği demeçte Mehmet Tunç'un hafif yaralı olduğunu bildirmiştir.

40. Şırnak Valiliği, Bostancı Sokak 23 No.lu evin H.A. adlı şahsa ait olduğunun tespit edildiğini bildirmiştir. Başvuru dosyasındaki belgelere göre H.A. ile telefonla irtibat kurulmuş ve H.A. binada operasyonlar başlamadan önce aile bireylerinin oturduğunu ancak şu an bu adreste aile bireylerinden kimsenin bulunmadığını bildirmiştir. H.A. binada yaralı olarak bulunduğu iddia edilen şahıslardan sadece Mehmet Tunç'u tanıdığını beyan etmiştir.

41. Şırnak Valiliğinin verdiği bilgilere göre 27/1/2016 tarihi saat 23.33’ten itibaren yaralıların bulunduğunun iddia edildiği bölgeye biri Cizre Belediyesine ait olmak üzere iki ambulans sevk edilmiştir. Belediyeye ait ambulansın şoförü A.G. ile irtibat kurularak yaralıların bulunduğu adresi bilmesi veya bu kişilerle iletişim kurabilmesi hâlinde yaralıların bulundukları yerden alınabileceği bildirilmiştir. 28/1/2016 günü saat 00.49’a kadar birçok kez telefonla iletişim kurulan A.G.; şahıslarla Faysal Sarıyıldız'ın görüştüğünü, şahısların adreslerini tam olarak bilmemekle birlikte Ömer Hayyam Sokak'ta dört katlı bir binada olduklarının söylendiğini, bu sokağın girişinin hendeklerle kapalı olduğunu bildirmiştir. Saat 00.49’da yapılan son görüşmede A.G.; Faysal Sarıyıldız'ın Cizre Belediyesine ait ambulansın personelinin tamamlanmasından ve adreslerin netleşmesinden sonra yaralıların gündüz saatlerinde alınabileceğini söylediğini beyan etmiştir. A.G.ye Sağlık Bakanlığına ait ambulansın hazır beklediği, bu ambulanstaki personelden faydalanılabileceği, yaralı olduğu iddia edilen kişilerin tedavisinin yapılması gerektiği iletilmiştir. A.G, Faysal Sarıyıldız ile görüştükten sonra Faysal Sarıyıldız'ın adresi bilmediğini, bu nedenle şahısların adres netleştikten sonra gündüz saatlerinde alınabileceklerini söylediğini ifade etmiştir. A.G. yaralı olduğu iddia edilen kişilere ulaşılmaya çalışılan 27/1/2016-28/1/2016 tarihlerindeki olaylarla ilgili olarak Faysal Sarıyıldız ile yaralıların alınması yönünde görüşmeler yaptığını, Faysal Sarıyıldız'ın yaralıların tam adresini vermediğini ancak adresi "Ömer Hayyam Sokak'ta dört katlı kırmızı bir bina" şeklinde tarif ettiğini, girişinde hendekler olan bu bölgeye giremediklerini, emniyet yetkililerinin de hendeklerin bulunduğu ve çatışmaların yaşandığı Bostan Sokak'ta yaralıların olabileceğini kendisine ilettiklerini ancak bölgenin güvenli olmayışı ve hendekler yüzünden ulaşım sağlayamadıklarını ifade etmiştir.

42. Şırnak Valiliği, yaralı oldukları iddia edilen kişilerle ilgili olarak hâlihazırda emniyet ya da sağlık birimlerine resmî bir müracaat olmadığını bildirmiştir. Bu kişilerin tam olarak hangi adreste oldukları ve sağlık durumları tespit edilememektedir. Bu şahısların bulundukları iddia edilen sokaktaki patlayıcılarla tuzaklanmış hendek ve barikatların kaldırılması, tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğu belirtilen insanlara gerekli yardımın ulaştırılabilmesi, bölgedeki terör örgütü mensuplarının etkisiz hâle getirilerek bölgenin emniyetinin sağlanması için söz konusu adreslere sevk edilen güvenlik güçlerine mütemadiyen ateş açılmaktadır. 27/1/2016 günü saat 16.30’da bu saldırılarda bir uzman jandarma çavuş yaralanmıştır. Bütün bu saldırılara rağmen gerek sağlık görevlileri gerekse emniyet görevlileri şahısların tıbbi yardım alması ve hayatta kalması için azami çabayı göstermiştir.

43. 2016/1652 numaralı başvuruda dile getirilen olay ve iddialarla ilgili olarak Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından verilen bilgiler özetle şöyledir:

i. Cudi Mahallesi Caferi Sadık Sokak'ta yaralı vaziyette 13-14 kişi olduğunun Faysal Sarıyıldız tarafından 23/1/2016 tarihinde 112 görevlilerine bildirilmesi üzerine aynı gün saat 08.27’den itibaren bu kişilerin alınması için çalışma başlatılmıştır. İlk önce, yaralıların bulunduğu iddia edilen yerin çevre yoluna yakın olması nedeniyle bu bölgeye getirilmeleri düşünülmüş ancak Faysal Sarıyıldız'ın yaralıların Cudi Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerindeki petrol istasyonu yanından alınması talebi üzerine sağlık ekipleri buraya yönlendirilmiştir. Saat 09.38 sıralarında sağlık görevlileri petrol istasyonu civarında yaralıları beklemeye başlamış, Faysal Sarıyıldız 112 yardım hattını arayarak yaralıların buraya getirileceğini bildirmiştir. Saat 12.42’de 112 görevlileriyle tekrar görüşüldüğünde Faysal Sarıyıldız'ın 112 yardım hattını arayarak petrol istasyonunun üst tarafında bir sokakta bulunan bir binanın bodrum katında 20 kadar yaralı olduğunu ve bu adresten yaralıların alınması için ambulans talebinde bulunduğu bildirilmiştir. Belirtilen adresin güvenli olup olmadığı, bölgede görevli ÇINAR kod adlı güvenlik birimine sorulmuş; bölgenin güvenli olmadığı bilgisi alınmıştır. Bunun ardından ERDEM-4 kodlu operasyon komutanından bölgede çatışmaların devam ettiği, 112 görevlilerine ateş açılabileceği bilgisi alınmış, 112 görevlilerine adresin güvenli olmadığı ancak yaralıların güvenli bölge olarak tespit edilen mezarlık civarından alınabileceği bildirilmiştir.

ii. 24/1/2016 tarihi saat 13.57’de 112 görevlileri, Faysal Sarıyıldız'ın kendilerini arayarak Caferi Sadık Sokak üzerindeki beş katlı bir binanın bodrum katında, 30 kadar yaralı şahsın bulunduğunu ilettiğini bildirmiştir. EJDER-6 kod adlı operasyon sektör komutanından bölgenin güvenli olup olmadığı sorulmuş ve bölgede teröristlerle sıcak temasın devam ettiği bilgisi alınmıştır. Bunun üzerine 112 ekipleri Nusaybin Caddesi'ne sevk edilerek bölge güvenli hâle geldiği zaman yaralıların bulunduğu adrese gidilebileceği bildirilmiştir. Saat 15.09 sıralarında bölgede görevli EJDER-6 Birimi tarafından Caferi Sadık Sokak üzerindeki terör örgütü üyelerine, araç megafonu ile "Teslim olun." çağırısı yapıldığı ancak terör örgütü üyelerinin bu çağrıya ateş açarak karşılık vermesi üzerine bölgede çatışma başladığı bildirilmiştir.

iii. 27/1/2016 günü saat 15.30-15.45 arasında, yaralıların bulunduğu iddia edilen Bostancı Sokak'ta görevli güvenlik birimleri YLÇN 1 ve EKİN 20 tarafından yapılan "Teslim olun." çağrısına teröristler ateşle karşılık vermiştir. Saat 16.30 civarında EKİN 6 Birimi tarafından Bostancı Sokak'ta tekrar "Teslim olun." çağrısı yapıldığı sırada teröristlerin ateş açması sonucu bir güvenlik görevlisi yaralanmıştır.

iv. Askerî yetkililerin operasyonda kullanılmak üzere hazırladığı haritaya göre Bostancı Sokak, terör örgütü mensupları tarafından el yapımı patlayıcı düzenekleri ve mayınlar ile tuzaklanmış; sokak üzerinde barikatlar kurulmuş ve hendekler oluşturulmuştur. Bu hâliyle araç girişi mümkün olmayan Bostancı Sokak ve civarında silahlı çatışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bu nedenle Bostancı Sokak'a 112 ve 155 ekiplerinin intikal etmeye çalışması durumunda can ve mal kaybı yaşanması muhtemeldir.

44. Tedbir taleplerinde dile getirilen iddialarla ilgili olarak başvurucuların avukatları, binada mahsur kalan kişilerden biri olarak bildirilen M.Y.nin telefonunu Anayasa Mahkemesine iletmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu telefon numaralarını Şırnak Valiliğine bildirilerek başvurucuyla telefon irtibatı kurulması hâlinde yaralı olduğu iddia edilen kişilerin sağlık durumları ve konumları hakkında bilgi alınabileceğini ve sağlık hizmeti yönünden gerekli girişimlerde bulunulabileceğini ifade etmiştir. Yaralı olduğu iddia edilen kişilere tıbbi müdahalede bulunabilmek için 28/1/2016 günü saat 18.01’den itibaren güvenli bölgede bekleyen sağlık görevlileri, avukatların ilettiği telefon numaralarından M.Y.ye ulaşmaya çalışmıştır. Saat 18.13’te M.Y. ile telefon irtibatı kurulmuştur. Şırnak Valiliği, M.Y. ile sağlık görevlileri arasında geçen telefon görüşmesine ait ses kayıtlarını Anayasa Mahkemesine sunmuştur. 8 dakika 28 saniye süren ve bir bölümü ses kalitesinin bozukluğu ve parazit nedeniyle anlaşılamayan bu görüşme özetle şöyledir:

- Kendisini Dr. D. olarak tanıtan sağlık personeli Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca aradığını belirterek M.Y.nin sağlık durumu ve hasta sayısını öğrenmek istemiştir. M.Y. 19 yaralı, 6 ölü olduğunu söyleyerek cevap vermiştir. Dr. D. daha sonra M.Y.nin açık adresini sormuştur. M.Y. bu bilginin Faysal Sarıyıldız'dan alınabileceğini, Faysal Sarıyıldız'ı aramaları gerektiğini söylemiştir. Dr. D. yaralıların durumunu sorduğunda M.Y. 19 yaralıdan dördünün durumunun ağır olduğunu ve bir süredir su almadığını belirtmiştir. Dr. D., M.Y.ye ambulansların ve sağlık ekiplerinin sürekli olarak güvenli bölgede beklediklerini, bulundukları yerden çıkmaları hâlinde her türlü yardımın yapılacağını belirtmiş; yaralıları güvenli bölgeye getirme olasılıkları olup olmadığını sormuştur. M.Y.nin imkânları olmadığını söylemesi üzerine Dr. D. amaçlarının yardım etmek olduğunu, yaralıların getirilmesi hâlinde her türlü güvencenin sağlanacağını belirtmiştir. M.Y. ise hangi güvenceyle yaralıları getireceklerini, çıkmaları hâlinde öldürülmeyeceklerinin garantisinin 112 tarafından mı verildiğini sormuştur. Dr. D. emniyet görevlilerinin yaralılara yardım etmek amacıyla defalarca arayarak kendilerini güvenli bölgeye yönlendirdiklerini, amaçlarının yardım etmek olduğunu, böyle bir güvence olmasa sağlık ekiplerinin bölgede bulunamayacaklarını söyleyerek M.Y.ye cevap vermiştir. M.Y., Faysal Sarıyıldız ve arkadaşlarının yaralıları almak için bölgeye geldiklerini ancak "Çatışma var." bahanesiyle bunlara izin verilmediğini, burada bir çelişki olduğunu belirtmiştir. Dr. D. buna karşılık olarak bir doktor ve acil sağlık görevlisi olarak konuştuğunu, görev ve amaçlarının yaralılara yardım etmek olduğunu ve tamamen bu amaçla olay yerinde bulunduklarını, yaralı olan herkesin tüm haklara sahip olduğunu, sağlık görevlileri için yaralı kişinin kim olduğunun önemli olmadığını, hâli, gücü yerinde olanların yaralıları güvenli bölgeye getirmesi için emniyet birimlerinin her türlü güvenceyi verdiğini, aksi takdirde kendilerinin bu bölgeye gelmesi ve yardım için beklemesinin mümkün olmadığını söylemiştir. M.Y. işin diplomasi boyutunu bilmediğini, bir bodrum katında olduklarını, yürüyemediğini, kendisini kaldıracak kimsenin de olmadığını belirtmiştir. Konuşma, Dr. D.nin sağlık durumu daha iyi olanların yaralıları güvenli bölgeye getirmesini istemesi ve M.Y.nin bunun mümkün olmadığını söylemesi ile devam etmiştir. M.Y., 19 yaralıdan beşinin durumunun ağır olduğunu, bu kişilerin her an yaşamlarını kaybedebileceğini belirtmiştir. M.Y. mümkünse Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Milletvekili İdris Baluken'in aranmasını, kendisinin yardım edebileceği bir şey olmadığını söylemiştir.

45. 2016/1652 numaralı bireysel başvuru kapsamında yapılan geçici tedbir talebinin reddine karar verilirken aynı kararda ayrıca Şırnak Valiliğinin gelişmelerden Anayasa Mahkemesini gecikmeksizin bilgilendirmesi istenilmiştir. Bu talep uyarınca Şırnak Valiliğinin 2/2/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu bilgiler özetle şöyledir:

i. 29/1/2016 tarihinden itibaren yaralıların bulunduğu iddia edilen adrese giden yollarda ve sokaklara teröristlerce döşenen el yapımı patlayıcıların imha edilmesine yönelik çalışmalara devam edilmiş, bu çalışmalar sırasında teröristlerin açtığı ateş ve saldırılarda kullandığı patlayıcılar nedeniyle 4 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 10 güvenlik görevlisi yaralanmıştır.

ii. 30/1/2016 günü saat 07.22’de İ.B. 112 hattını arayarak Cudi Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerindeki petrol istasyonu arkasında yaralıların bulunduğunu bildirmiştir. 30/1/2016 günü saat 07.22 ile 09.20 saatleri arasında İ.B. ile sağlık ve güvenlik görevlileri arasında müteaddit defa yapılan telefon görüşmelerinin içeriği özetle şöyledir:

- İ.B. görevlilere petrol istasyonu ve Nusaybin Caddesi yakınlarındaki üç katlı kırmızı bir binanın bodrum katında olduklarını, kendisi ile birlikte 16 yaralı olduğunu, bunlardan 7'sinin durumunun ağır olduğunu, 9 kişinin sağlıklı olduğunu, ayrıca 6 kişinin öldüğünü söylemiştir. İ.B. yaralılarla birlikte sağlıklı kişilerin isimlerini de görevlilere iletmiş; ölü olanların isimlerini bilmediğini söylemiştir. İ.B. kendisi ile birlikte toplam 25 kişinin ismini bildirmiştir. Bu kişiler arasında Mehmet Tunç veya Asya Yüksel bulunmamaktadır. İ.B. ve İ.B.nin yanında olup ismini beyan etmeyen bir kişi, bulundukları binanın hemen yanında yıkılmak üzere olan mavi, beyaz renkli bir bina olduğunu, sokakta bir tekel bayisi, sokağın başında bir mermer dükkânı bulunduğunu, güvenli bölgenin yakın olduğunu söyleyerek bulundukları yeri tarif etmeye çalışmıştır. İ.B. yanlarında silah, bomba vb. bir malzeme olmadığını, bildiği kadarıyla binada tuzaklanmış bomba bulunmadığını, yanındakilerin tümünün sivil olduğunu beyan etmiş; dört gündür su almadıklarını, iki gündür yemek yiyemediklerini ifade etmiştir.

- Emniyet görevlileri İ.B.ye 29/1/2016 tarihinde Nusaybin Caddesi'ne yaralı olduğu belirtilen şahıslara yardım amacıyla ambulans ve sağlık görevlilerinin sevk edildiğini, şahısların gelmesi için megafonla çağrı yapıldığını ancak kimsenin dışarı çıkmadığını bildirmiştir. Emniyet görevlileri ayrıca 29/1/2016 tarihinde yaralı şahısların tedavilerini sağlamak üzere bölgede görevlendirilen güvenlik güçlerine teröristlerce ateş açıldığını, bir güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, iki güvenlik görevlisinin yaralandığı bilgisini vermiştir. İ.B. ise gelen sağlık görevlilerini görmediklerini ve çağrıları duymadıklarını ancak şu an dışarı çıkmak istediklerini, petrol istasyonu yanına gelebileceklerini, on gündür bir şey yiyip içmediklerini, tedavi almadıklarını belirtmiştir. Emniyet görevlileri İ.B.ye dışarı çıkmalarında herhangi bir sakınca olmadığını, ellerini kaldırarak derhâl dışarı çıkmaları hâlinde bölgedeki polis ve askerlerin kesinlikle ateş açmayacakları, yaralı şahısların ambulanslar marifetiyle hastaneye kaldırılarak tedavilerinin sağlanacağı bilgisini vermiştir.

- İ.B. kendisinin Hakkâri’den geldiğini, beraberindeki kişilerin çoğunun da Cizre’de ikamet etmediğini, bu kişilerin sokağa çıkma yasağı ilan edilmeden bir gün önce büyük şehirlerden gelen üniversite öğrencileri olduğunu, ilçenin farklı yerlerinde yaralandıklarını, kendisini şu anda bulunduğu adrese kimin getirdiğini, diğer yaralı şahıslarla aynı adreste nasıl bulunduğunu bilmediğini ifade etmiştir.

- Saat 09.08’de başlayan son telefon görüşmesinde ise İ.B., Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın kendileri ile telefon bağlantısı kurarak yaklaşık bir saat içinde ambulanslar ile kendilerini aldıracaklarını belirttiğini beyan etmiştir.

iii. İ.B. ile sağlık ve emniyet görevlilerinin bu görüşmelerinin ardından Milletvekili Faysal Sarıyıldız 155 yardım hattını arayarak görevlilerle irtibat kurmuştur. Tutanaklara yansıdığı şekliyle bu görüşmede emniyet görevlileri Faysal Sarıyıldız'a, bildirilen adreste teröristlerle güvenlik görevlileri arasında sıcak temasın devam ettiğini, güvenli bölgede bekletilen ambulansların adrese 300 metre mesafede olduğunu ve dışarı çıkan biri olması hâlinde iki dakika içinde müdahale edilebileceği, bu kişilere her türlü yardımın ve tedavinin yapılacağı, operasyonun başladığı günden itibaren yaklaşık 1.700 kişinin ambulanslarla hastaneye götürülerek tedavi edildiği hususlarında bilgi vermiş; ayrıca bu kişilerin ellerini kaldırarak dışarı çıkmaları hâlinde güvenlik görevlilerinin kesinlikle ateş açmayacağını, şimdiye kadar silahlı olmayan ve güvenlik görevlilerine ateş açmayan kimseye ateş açılmadığını ancak bölgede bulunan silahlı terörist unsurların dışarı çıkan kişilere saldırı düzenleyip düzenlemeyecekleri konusunda bir garanti verilemeyeceğini iletilmiştir.

iv. 30/1/2016 günü saat 13.21’de Sağlık Bakanlığı Koordinatörü Dr. A.S. 112 yardım hattını arayarak olayla ilgili son durumu aktarmıştır. Dr. A.S. birisi dört yataklı olmak üzere yedi ambulansın olay yerinde beklediğini, bunlardan birinin yaralı şahısların bulunduğu iddia edilen kırmızı renkli binaya 200 metre mesafedeki güvenli bölgede olduğunu, belediyeye ait ambulansın görevlisi ile iki itfaiye görevlisinin kırmızı binayı kontrole gittiğini bildirmiştir.

46. 30/1/2016 günü anlatılan olaylar yaşanmakta iken saat 10.16 ile 14.24 arasında Cizre Kaymakamı A.A., Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve HDP Milletvekilleri arasında da telefon görüşmeleri yaşanmıştır. Bu görüşmeler neticesi Emniyet yetkilileri tarafından düzenlenen tutanağa göre olaylar şöyle gelişmiştir:

i. Milletvekilleri, Cudi Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerindeki petrol istasyonu arkasında olan binadaki yaralı kişilerin alınması ve tedavilerinin sağlanması amacıyla bölgeye ambulans sevk edilmesi hâlinde yaralıların çıkış yapacaklarını bildirmiştir. Yetkililer tarafından milletvekillerine şahısların ellerini kaldırarak çıkış yapmaları halinde tedavilerinin sağlanacağı bildirilmiştir.

ii. Milletvekillerinin belirttiği bölgeye 112 Acil Servisine bağlı sağlık görevlileri, on ambulans, Şırnak ve Cizre Belediyelerine ait iki hasta nakil aracı sevk edilmiştir. Yaralıların olduğu belirtilen bölgede görevliler, megafonla bu kişilerin dışarı çıkmaları için çağrı yapmış ancak dışarı çıkan olmamıştır.

iii. Bu sırada milletvekilleri de görevlilere, yaralı şahısların dışarı çıkmayacaklarını ve kendilerinin yaya olarak yaralı şahısların bulundukları adrese geçmek istediklerini iletmiştir. Görevliler ise milletvekillerine, yaya olarak bölgeye gitmelerine engel olunmayacağını ancak bölgede terör örgütü mensuplarının bulunduğunu, bunlarla güvenlik güçleri arasındaki silahlı çatışmanın devam ettiğini, bu nedenle sorumluluk kabul etmeyeceklerini bildirmiştir.

iv. Milletvekilleri bunun üzerine Cizre Belediyesine ait ambulansla belediye görevlilerinin belirtilen adrese geçmelerini istemiştir. Bu talep üzerine belediye görevlileri yaralıların bulundukları iddia edilen adrese yönlendirilmiştir. Belediye görevlileri bir süre sonra 155 yardım hattını arayarak bölgenin güvenli olmaması nedeniyle söz konusu adrese yaya olarak gitmeyeceklerini bildirmiştir.

v. 112 Acil Servise bağlı ambulanslar ve sağlık görevlileri uzun süre Nusaybin Caddesi üzerinde beklemiş ancak gelen olmamıştır.

47. Ayrıca tedbir talebiyle yapılan bireysel başvuruda, yaralı kişilerden biri olarak belirtilen Mehmet Tunç'un bazı haber kanallarına telefon yoluyla bağlanarak açıklamalar yaptığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalardan bazıları özetle şöyledir:

i. Mehmet Tunç 8/9/2015 tarihinde bir haber kanalına bağlanarak bütün Kürt güçlerine, HPG’ye, YPG’ye seslenmek istediğini, artık son noktada olduklarını söylemiştir. Şu an ellerinde 100-200 genç kaldığını, bunların teslim olmak istemediğini, direneceklerini, atılan bombalarla çemberin geçen her dakika daraldığını ifade etmiştir.

ii. Mehmet Tunç 4/2/2016 tarihinde bir haber kanalına telefonla bağlanarak çok sayıda yaralı şahısla birlikte üst katlarında yangın çıkan bir binanın alt katında bulunduklarını, binaya müdahale edilerek yangının söndürülmemesi durumunda içeridekilerin yanarak öleceğini ifade etmiştir. Mehmet Tunç bulundukları evin tam adresini vermeleri hâlinde infazla karşı karşıya kalacakları için bulundukları adres sorulduğunda tam adresi veremediğini ancak yanan binanın Cizre’nin her yerinden görülebildiğini söylemiştir. Mehmet Tunç bu görüşmede ayrıca daha önce bulunduğu binanın bodrum katından çıktığını, şu anda olduğu yere geldiğini, diğer adreste hiçbir güç kalmadığı için oradaki kişilerle bir irtibatının olmadığını ifade etmiştir.

48. Cudi Mahallesi Bostancı Sokak 23 No.lu binanın bodrum katında mahsur kalan yaralı kişilerle ilgili olarak ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) 25/1/2016 ve 16/2/2016 tarihlerinde iki ayrı şikâyette bulunulmuştur. Bu şikâyetlerde olayın araştırılması, sorumluların tespit edilmesi ve yaşam hakkı başta olmak üzere hak ihlallerinin giderilmesi için gerekli tedbirlerin alınması talep edilmiştir. Ombudsmanlık 14/7/2016 tarihli kararıyla şikâyetlerin reddine karar vermiştir (2016/737 sayılı şikâyet).

2. 9/2/2016 Tarihinde Yapılan 2016/2602 Numaralı Bireysel Başvuru

49. 23/1/2016 ve 26/1/2016 tarihlerinde doğrudan AİHM’e başvuran bazı avukatlar çok sayıda kişinin Cizre’de güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaralandığını, belirli binaların bodrum katlarında mahsur kaldığını ileri sürerek bu kişilerin yaşam haklarının korunması için geçici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. AİHM’in kendisine yapılan bu tedbir talepleri hakkında Anayasa Mahkemesinden tedbir uygulanması talebinde bulunulabileceği yönündeki kararı üzerine bu kez avukatlar Anayasa Mahkemesine tedbir talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştur.

50. Bu kapsamda 9/2/2016 tarihinde Av. Ramazan Demir ve Av. Banu Güveren, aralarında Yasemin Çıkmaz ile Serdar Özbek'in de olduğu dokuz kişinin Cudi Mahallesi Narin Sokak'ta (bazı evrakta "Niran" olarak geçmektedir) bulunan bir binada yaralı şekilde mahsur kaldığı, bu kişilerin bulundukları bölgede saldırıların devam ettiği, yakınları talep etmesine rağmen sağlık hizmetlerine erişemedikleri ve bu adrese sığınan yaralı sayısının giderek arttığı iddialarını dile getirerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesine 10/2/2016 tarihinde ulaşan bu başvuruda, Şırnak Valiliği tarafından verilen sokağa çıkma yasağı kararının uygulanmaması ve bu kişilerin yaşamları ile fiziksel bütünlüklerinin korunması hususunda İçtüzük'ün 73. maddesi uyarınca geçici tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.

51. Anayasa Mahkemesi, iddialarla ilgili olarak başvurucuların avukatları ve Şırnak Valiliğinden bilgi talebinde bulunmuştur. Bu bilgilerin temin edilmesinin ardından Anayasa Mahkemesine yapılan tedbir talebi, 12/2/2016 tarihli tedbire ilişkin ara kararıyla reddedilmiştir. Ret kararında ayrıca kim olduğuna bakılmaksızın başvurucu oldukları belirtilen kişilerin bulundukları yerin tespiti ve sağlık hizmetine erişimleri için kamu makamlarının gerekli tedbirleri almaya devam etmesine ve Şırnak Valiliğinin gelişmelerden Anayasa Mahkemesini gecikmeksizin bilgilendirmesine karar verilmiştir.

52. Şırnak Valiliğinin belirtilen olay ve iddialarla ilgili 10/2/2016 tarihinde verdiği bilgiler özetle şöyledir:

i. Sokağa çıkma yasağı süresince vatandaşların gıda, sağlık, cenaze vb. ihtiyaçlarını 112 ve 155 yardım hatlarına iletmeleri durumunda kaymakamlıklarca talepler konusunda gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Sokağa çıkma yasağı süresince ilçeden ayrılmak isteyen ve bu taleplerini 155 yardım hattına ileten vatandaşlara kaymakamlık koordinesinde ve güvenlik birimlerinin kontrolünde ilçeyi terk etmeleri konusunda yardımcı olunmaktadır. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçelerde 112 yardım hat sayısı 9’dan 12’ye, nöbetçi personel sayısı ise 6’dan 12’ye çıkarılmıştır. Diğer illerden 6 ambulans ve acil sağlık personeli görevlendirilmiştir. Hastaneler 24 saat esasına göre hizmet vermektedir. Sağlık kuruluşlarında ilaç ve tıbbi malzeme stoku yeterli seviyededir. 14/12/2015 tarihinden sonra Şırnak, Cizre, Silopi ve İdil Devlet Hastanelerinde diğer illerden 51 uzman hekim, 27 pratisyen hekim ve 212 yardımcı sağlık personeli takviye amacıyla görevlendirilmiştir. Hastanelere başvurmaları hâlinde vatandaşlara gerekli sağlık hizmetleri sunulmaktadır. Yollara döşenen mayınlar ve kurulan barikatlara rağmen emniyet birimleri ile koordine edilerek güvenli olarak belirlenen noktalardan hastalar alınmakta ve hastaların sağlık kuruluşlarına intikali sağlanmaktadır.

ii. Cizre’de hem sabit telefon hatları hem de GSM hatları ile telefon görüşmeleri yapılabilmektedir. Buna karşılık başvurucular, resmî makamlara doğrudan başvuru yapmamakta; üçüncü şahıslar üzerinden resmî kurumlara ulaşmaktadır. Dosyada yer alan isimlerin yaralı olduğu bilgisi akrabaları veya üçüncü şahıslar tarafından resmî kurumlara bildirilmiştir. Gerek bu dosyada gerekse Anayasa Mahkemesine daha önce yapılan başvurularda, yaralı oldukları iddia edilen şahısların adresleri bilerek gizlenmekte; yanlış adresler verilmekte ve şahısların bulunduğu yerler devamlı surette değiştirilmektedir.

iii. Cizre Kaymakamlığından temin edilen belgeler, 112 yardım hattına yapılan çağrıların kayıtları ve İl Sağlık Müdürlüğünce gönderilen bilgi ve belgelere göre tüm çabalara karşılık başvuruculara ulaşılamamıştır. Bu duruma; başvurucuların resmî makamlara bulundukları yeri tam olarak bildirmemeleri, sağlıklı iletişim bilgisi vermemeleri ve bölgede güvenlik kuvvetleriyle terör örgütü mensupları arasında yaşanan şiddetli çatışmalar neden olmuştur. Sokağa çıkma yasağının hüküm sürdüğü ve silahlı çatışmaların yaşandığı bir ilçede çok sayıda yaralının aynı binada toplanmış olması ve bu sayının giderek arttığının ifade edilmesi bahse konu kişilerin terör örgütü ile irtibatlı oldukları şüphesini doğurmaktadır. Aksi takdirde normal bir vatandaşın yaralandığında gidip herhangi bir binanın bodrum katına değil sağlık kuruluşlarına sığınması gerekir. Bu şahıslar başvuru formunda belirtilen binaların bodrum katlarına kendi gayretleri veya başkalarının yardımı ile ulaşabiliyorlarsa sağlık kuruluşlarına da ulaşabilecektir. Şahısların sağlık kurumlarına gitmek yerine yaralıların toplandığı bir bodruma gitmeleri bunların terör örgütünün talimatı ile hareket ettiğine işaret etmektedir.

53. Cizre Kaymakamlığınca 10/2/2016 tarihinde gönderilen belgelerin içeriği ve olaylarla ilgili verilen bilgiler özetle şöyledir:

i. Cizre’de devam eden terörle mücadele operasyonları kapsamında Cizre'de yaşayan kişilerin yaşamlarının ve fiziksel bütünlüklerinin korunması, sağlık hizmetlerine erişimlerinin sağlanması için gerekli tüm tedbirler alınmıştır ve uygulanmaktadır. Cizre’de telefon hatları normal olarak çalışmaktadır. Cizre’de mukim veya Cizre ile irtibat kurmak isteyen kişiler telefon ve diğer iletişim araçlarını normal şekilde kullanmıştır ve kullanmaya devam etmektedir. 112 ve 155 yardım hatları açık ve çalışır durumdadır.

ii. Niran Sokak'ta oldukları iddia edilen yaralılarla ilgili resmî bir müracaat bulunmamaktadır. Mehmetçik Sokak ve Niran Sokak içinde kalan bölge silahlı çatışma bölgesidir.

iii. 6/2/2016 tarihinde, güncel haritaya göre Cudi Mahallesi Mehmetçik Sokak ile Niran Sokak kesişiminde bulunan C-3186 ve C-3184 numaralı binalarda arama yapılmıştır. Arama sonucunda;

- Fişek yataklarında hâlen mermi bulunan AK47 Kalaşnikof marka iki silah, bu silahlara takılı hâlde şarjörler, yedek şarjörler ve silahlara ait fişekler,

- Hücum yelekleri ve Beretta marka bir adet tabanca,

- Patlayıcı yapımında kullanılan 2,5 kg toz madde, çok sayıda elektrikli kapsül, piller, koli bantları, ateşleme fitili ve infilak fitili gibi malzemeler bulunmuştur.

iv. 7/2/2016 tarihinde, güncel haritaya göre Niran Sokak No: 2 adresinde bulunan C-3152 numaralı binada yapılan arama sonucunda;

- AK47 Kalaşnikof marka silahlara ait çok sayıda boş kovan ve dolu fişekler ile başka bir uzun namlulu silaha ait dolu fişekler,

- Hücum yelekleri, kanlı bir bez parçası,

- Bir adet telsiz ve bir adet el bombası bulunmuştur.

v. 7/2/2016 tarihinde, güncel haritaya göre Niran Sokak adresinde bulunanC-3151 numaralı binada yapılan arama sonucunda;

- AK47 Kalaşnikof marka dört tüfek, bu silahlardan atılmış fişeklere ait çok sayıda boş kovan, bu silaha ait dolu fişekler ve şarjörler,

- Bir adet roketatar silahı,

- Bir adet BİXİ tabir edilen ağır makineli tüfek ve bu tüfeğe takılı vaziyette bir adet mayon (şerit biçiminde dizilmiş mermi yığını) ve mayon üzerinde dolu fişekler,

- Beretta marka bir adet tabanca,

- M16 marka saldırı tüfeğine ait bir şarjör ve şarjöre basılı vaziyette dolu fişekler,

- Glock marka tabanca şarjörü ve şarjöre basılı hâlde dolu fişekler,

- El telsizleri, piller, çok sayıda ve farklı ebatlarda dolu fişekler bulunmuştur.

- Ayrıca terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen yedi kişinin cesedine ulaşılmıştır.

vi. 9/2/2016 tarihinde, Niran Sokak adresinde bulunan güncel haritaya göre C 3158 sayılı binada yapılan arama sonucunda;

- AK47 Kalaşnikof marka tüfeğe ait çok sayıda dolu fişek ve şarjör ile bir adet telsiz bulunmuştur.

- Ayrıca binanın bodrum katında bir, ikinci kat balkonunda iki olmak üzere terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen üç kişinin cesedine ulaşılmıştır.

vii. 10/2/2016 tarihinde, Niran Sokak No: 7 adresinde bulunan binada yapılan arama sonucunda;

- Terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen beş kişinin cesedine ulaşılmış, AK47 Kalaşnikof marka iki tüfek, bu tüfeklere ait şarjör ve fişekler ile birlikte pil, cep telefonu gibi yaşam malzemeleri bulunmuştur.

54. 24/1/2016 günü saat 18.40’ta 155 yardım hattı görevlileri tarafından düzenlenen tutanakta, operasyonda görevli askerî yetkili tarafından Caferi Sadık Sokak ve Nusaybin Caddesi civarında güvenlik görevlilerine ateş açıldığı, çatışmanın devam ettiği bilgisinin verildiği bildirilmiştir. 27/1/2016 günü saat 09.37’de düzenlenen tutanakta da benzer şekilde Bostancı Sokak No: 23 adresinde yaralı şahısların bulunduğu iddiası üzerine bölgede görevli güvenlik güçleriyle irtibat kurulduğu ve bölgede çatışmanın devam ettiği bilgisinin alındığı ifade edilmiştir.

55. Çatışma bölgesinde belirli binalara yaralı olarak sığındıkları iddia edilen kişilerle ilgili olarak 27/1/2016 ve 28/1/2016 tarihlerinde düzenlenen tutanaklara göre emniyet yetkilileri, Sağlık Bakanlığına ait ambulanslar dışında Cizre Belediyesine ait bir ambulansın şoförü olan A.G. adlı kişiyle de irtibat kurmuştur. Bu tutanaklara ve A.G.nin beyanına göre olaylar özetle şöyle gelişmiştir:

- 27/1/2016 günü saat 13.00 sıralarında belediye itfaiye çavuşunun emri ile 112 Acil Servisin ambulansı ile Cizre Belediyesine ait ambulans yaralıları almak üzere 83. kavşak bölgesinde beklemeye başlamıştır. Burada uzun bir süre bekledikten sonran 84. kavşak bölgesine geçen ambulans bu bölgede de iki saat kadar yaralıların gelmesini beklemiştir. Kimsenin gelmemesi üzerine geri dönen ambulans saat 17.30 sıralarında yeniden yaralıları beklemek üzere güvenli bölgeye intikal etmiştir. 28/1/2016 günü saat 00.30’a kadar bölgede beklenmesine karşılık yine gelen kimse olmamıştır. Ambulans şoförü A.G. bunun üzerine Milletvekili Faysal Sarıyıldız'la cep telefonundan irtibat kurarak yaralıların tam olarak bulunduğu yeri sormuştur. Faysal Sarıyıldız bu kişilerin kesin olmamakla birlikte Ömer Hayyam Caddesi üzerinde bulunan dört katlı kırmızı binada bulunabileceklerini ifade etmiştir. A.G ise Faysal Sarıyıldız'a Ömer Hayyam Sokak'ın Nusaybin Caddesi girişinde bir hendeğin olduğunu, ambulansın bu hendeği aşarak sokağa girmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Faysal Sarıyıldız'ın bu durumu bildiğini, konunun Kaymakamlık ve Valilik birimleriyle görüşülmesinin daha uygun olacağını bildirmesi üzerine A.G. emniyet görevlileriyle irtibat kurarak yaralıların Bostancı Sokak üzerinde bir binada olabilecekleri bilgisini almıştır ancak Bostancı Sokak üzerinde barikat bulunması ve çatışmaların devam etmesi nedeniyle ambulansla bölgeye ulaşmak mümkün olmamıştır.

56. 112 Acil'de görevli sağlık personeli ile 155'te görevli emniyet personelinin düzenlediği tutanaklardan, gönderdikleri görev belgelerinden ve Telsiz Konuşma Tutanaklarından 23/1/2016 tarihinden bireysel başvuru tarihine kadar yaralı şahısların bulunduğu iddia edilen bölgeye en yakın güvenli bölge olarak belirlenen 83. ve 84. kavşak bölgelerinde sağlık personeli ve ambulansların 24 saat, devamlı olarak görevlendirildiği anlaşılmıştır. Ancak bölgeye ulaşan güvenlik güçlerinin "Teslim ol." çağrılarına ateşle karşılık verilmesi, sağlık görevlilerinin yaralı şahısların güvenli bölgeye gelmeleri yönünde megafonla yaptığı anonslara yanıt verilmemesi, süreklilik arz eden çatışma ortamı, sokak girişlerine kazılan hendekler ve kurulan barikatlar nedeniyle ambulansların yaralıların bulunduğu bölgeye girme teşebbüsleri başarısız olmuştur.

57. Örneğin 4/2/2016 günü saat 16.40’ta düzenlenen tutanağa göre bu tarihte 83. kavşakta bekleyen ambulanslar Nusaybin Caddesi Emir Tajdin Sokak'a yönlendirilmiş ve sağlık personeli, yaralı şahısların ambulanslara gelmeleri yönünde megafonla anonslar yapmıştır. Bir süre sonra terör örgütü mensuplarının yaralı şahısları almaya gelen sağlık personeline eylem yapmaya hazırlandıkları yönünde telsiz konuşmaları tespit edilmiş ve atılan bombalardan gelen şarapnel parçaları ambulansların önüne düşmeye başlamıştır. Bunun üzerine ambulanslar ve sağlık görevlileri olay yerinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bir başka örnekte 28/1/2016 tarihinde yaralıların bulunduğu iddia edilen bölgede operasyon yapan güvenlik görevlileri aşağıdaki telsiz görüşmelerini yapmıştır:

- Saat 09.42 Ekin 6 kodlu ekip: “Burada hala unsurlara roket atıyorlar.”

- Saat 09.44 Haber Merkezi: “Belediye ambulansı ve cenaze aracı tekrar Dörtyol kavşağına döndüler, tamam.

- Yavuz 6 Kodlu Ekip: “Anlaşıldı merkez. Elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz ancak bize ateş ediyorlar, tamam.

- Saat 09.46 Ender 6 kodlu ekip: “Bölücü terör örgütü mensuplarının bulunduğu kırmızı binadan bize roket attılar, ayrıca dağ kapı tarafından da ateş geliyor. Şu an sütre gerisine çekildik bekliyoruz.

58. Başvuruya konu olayların yaşandığı tarihlerde Cizre’de yürütülen güvenlik operasyonunda çok sayıda güvenlik görevlisi şehit olmuştur. Şehit personelle ilgili düzenlenen tutanaklara göre Cudi Mahallesi'nde yaşanan bazı terör olayları şöyledir:

i. 18/12/2015 tarihinde Cudi Mahallesi Ahmet El Ceziri İlköğretim Okuluna atılan roket sonucu yaralanan Jandarma Uzman Çavuş S.H. kaldırıldığı Cizre Devlet Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur.

ii. 1/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Caferi Sadık Caddesi'nde bulunan tanka roket atılması sonucu askerî personel A.Ö. şehit olmuş, İ.K., H.K., S.Y. ve M.Ta. yaralanmıştır.

iii. 31/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Reyhan Sokak’ta bulunan güvenlik güçlerine terör örgütü üyelerince uzun namlulu silahlarla ateş açılmıştır. Güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine başlayan çatışmada bir terör örgütü mensubu yaralanmış, bu yaralı kişi ile birlikte toplam üç terör örgütü mensubu Devran Sokak 27 No.lu binaya kaçmıştır. Güvenlik güçlerinin kaçan teröristleri takibi sonucunda bu binadan bir kez daha uzun namlulu silahlarla güvenlik güçlerine ateş açılmış ve yeniden çatışma başlamıştır. Bu çatışma sırasında bir terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirilmiş, diğer iki PKK mensubu ise kaçarak Nil Sokak 8 No.lu binaya girmiştir. Bu binaya giren teröristlerin operasyon yapan güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlar ve el bombası kullanarak gerçekleştirdikleri saldırı sonucunda askerî personel A.S. ve polis memurları T.C. ile Ö.G. şehit olmuştur.

iv. 31/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Zeren Sokak üzerinde bulunan bir binadan güvenlik güçlerine roket atılması sonucu Jandarma Uzman Çavuş E.B. şehit olmuştur.

v. 16/12/2015 tarihinde Cudi Mahallesi'nde teröristlerin açtığı ateş sonucu yaralanan polis memuru A.A.G. 22/12/2015 tarihinde tedavi gördüğü hastanede kurtarılamayarak şehit olmuştur.

vi. 31/12/2015 tarihinde Cudi Mahallesi Bağcı Sokak'ta operasyon yürüten üç ayrı güvenlik gücü ekibine terör örgütü mensuplarınca roketatar ve uzun namlulu silahlarla yoğun bir saldırı düzenlenmiştir. Bu ilk saldırıda üç güvenlik görevlisinin yaralanması üzerine bölgeye yaralıların tahliyesi ve takviye amacıyla güvenlik ekipleri sevk edilmiştir. Tahliye ve takviye amacıyla bölgeye gelen ekiplere de roketatar, el bombası ve uzun namlulu silahlarla saldırılmıştır. Bu olaylar sonucunda polis memuru M.E.K. şehit olmuş, beş polis memuru yaralanmıştır.

vii. 19/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Zaman Sokak'ta faaliyet yürüten güvenlik güçlerine teröristlerce gerçekleştirilen roketatarlı saldırı sonucunda polis memuru Ö.E. şehit olmuştur.

viii. 22/1/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Bostancı Sokak ile Mehmet Fatih Sokak kesişiminde faaliyet gösteren güvenlik güçlerine roketatarlı saldırı düzenlenmiştir. Saat 11.30 sıralarında gerçekleşen bu saldırıda başına şarapnel parçası isabet eden polis memuru B.Ö. ağır yaralanmış, devam eden çatışmalar nedeniyle ancak saat 12.30’da olay yerinden tahliye edilebilmiş ve kaldırıldığı Şırnak Askerî Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur.

ix. 5/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerince Cudi Mahallesi C-3146 numaralı adreste faaliyet yürüten güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla ateş açılmış, bu saldırı sonucunda polis memuru K.Y. şehit olmuştur.

59. 16/12/2015-8/2/2016 tarihleri arasında Cudi Mahallesi'nde güvenlik güçlerine yapılan terör saldırılarında çok sayıda güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Yaralanan personel hakkında düzenlenen tutanaklara göre belirtilen tarihlerde Cudi Mahallesi'nde yaşanan terör olaylarından bazıları şöyledir:

- 16/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel ile üç polis memuru yaralanmıştır.

- 17/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin Şakrak Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 18/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin iki ayrı yerde uzun namlulu silah ve roketatarla gerçekleştirdiği saldırılarda iki askerî personel ile bir polis memuru yaralanmıştır.

- 19/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda iki askerî personel ile bir sivil yaralanmıştır.

- 21/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdikleri saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 27/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin Ay Sokak'ta roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel ile bir polis memuru yaralanmıştır.

- 31/12/2015 tarihinde terör örgütü üyelerinin Bağcı Sokakta uzun namlulu silahlar, el bombası ve el yapımı patlayıcı kullanarak gerçekleştirdikleri saldırıda beş polis memuru yaralanmıştır.

- 1/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Caferi Sadık Sokak'ta bulunan zırhlı araca roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda dört askerî personel yaralanmıştır.

- 8/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Yarma Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır. Aynı tarihte Renk Sokak üzerinde gerçekleştirilen saldırıda ise bir polis memuru yaralanmıştır.

- 12/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Zengin Sokak, Tepe Sokak ile Karma Sokak’ın kesiştiği noktada ve diğer iki yerde uzun namlulu silahlar, el yapımı patlayıcı ve roketatarla gerçekleştirdiği dört ayrı saldırıda altı askerî personel yaralanmıştır.

- 14/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Yayla Sokak ile Yokuşlu Sokak’ın kesiştiği noktada uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdikleri saldırıda iki askerî personel yaralanmıştır.

- 16/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Seyri Cizre bölgesi ve Sarmaşık Sokak’ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda iki polis memuru yaralanmıştır.

- 17/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 18/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Mezbaha Sokak ile Dolma Sokak’ın kesiştiği noktada, Meltem Sokak ile İdris Sokak’ın kesiştiği noktada roket, el bombası ve uzun namlulu silahlar kullanarak gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda iki polis memuru yaralanmıştır.

- 21/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Uludağ Sokak’ta yola döşedikleri uzaktan kumandalı, el yapımı patlayıcıyı patlatmaları sonucu bir polis memuru yaralanmıştır.

- 22/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Bostancı Sokak ile Mehmet Fatih Sokak’ın kesiştiği noktada roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda üç askerî personel ile iki polis memuru yaralanmıştır.

- 23/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Onur Sokak ile Sarıyıldız Sokak’ın kesiştiği noktada uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 26/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin C-2892 numaralı adreste uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 27/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Bostancı Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 28/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Huzur Sokak'ta el bombası ile gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 29/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin gerçekleştirdiği silahlı saldırıda bir askerî personel yaralanmıştır.

- 31/1/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Zeren Sokak’ta (C-2881) roketatarla gerçekleştirdiği saldırıda bir askerî personel ile üç polis memuru yaralanmıştır.

- 3/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Mehmetçik Sokak ile Doğuş Sokak’ın kesiştiği noktada ve başka bir adreste uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda iki askerî personel yaralanmıştır.

- 4/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Fatih Sokak'ta uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda bir polis memuru yaralanmıştır.

- 5/2/2016 tarihinde terör örgütü üyelerinin Narin Sokak No: 12 (C-3158) ve C-3146 adreslerinde uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği iki ayrı saldırıda üç askerî personel ile bir polis memuru yaralanmıştır.

- 8/2/2016 günü saat 10.00 sıralarında Cudi Mahallesi Narin Sokak No: 4 (C-3151) adresinde arama tarama faaliyeti yürüten güvenlik güçlerince terör örgütü mensuplarına ait olduğu değerlendirilen yedi ceset ve bu cesetlerin yanında AK47 marka, otomatik dört saldırı tüfeği görülmüştür. Güvenlik güçleri, cesetler ve silahları bulundukları yerden almaya çalıştıkları sırada terör örgütü mensuplarının yoğun silahlı saldırısına maruz kalmıştır. Açılan ilk ateşte iki askerî personel ve iki polis memuru yaralanmış, ceset ve silahların bulundukları yerden alınmaları mümkün olmamıştır. Aynı tarihte C-3188 adresinde faaliyet yürüten güvenlik güçlerine yapılan silahlı saldırıda ise beş polis memuru yaralanmıştır.

C. Ulusal ve Uluslararası Kuruluşların Raporları

60. Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından hazırlanan, 3/3/2016-12/3/2016 tarihleri arasında Cizre'de yapılan gözlemlere dayandığı belirtilen 20/4/2016 tarihli "Cizre Raporu"nun ilgili kısmında; ikinci vahşet bodrumu olarak nitelenen Cudi Mahallesi Narin Sokak 6 No.lu binaya güvenlik güçleri tarafından 7/2/2016 tarihinde operasyon düzenlendiği, tanıklara göre operasyonda tahrip gücü yüksek bir patlayıcı kullanıldığı, bu nedenle binanın tümden yıkıldığı belirtilmiştir. Raporda ayrıca gözlem yapıldığı tarihte bina enkazının tamamen taşındığı, geriye sadece bina temelinin kaldığının görüldüğü hususları yer almıştır. Raporda, Cizre'de Narin Sokak'ta bulunan bu bina dâhil üç binanın enkazından ve civardaki evlerden toplam 177 cenaze çıkarıldığı iddia edilmiştir.

61. İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Vakfı, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası, Diyarbakır Barosu ve Gündem Çocuk Derneği tarafından hazırlanan "14/12/2015-02/3/2016 79 Günlük Sokağa Çıkma Yasağı Cizre Gözlem Raporu"nda 31/3/2016 tarihli ilgili kısımlarında ikinci bodrum olarak nitelenen Narin Sokak 6 No.lu adresindeki binaya ilişkin gözlem ve tespitler aktarılmıştır. Raporda; aslında beş katlı olan binanın tamamıyla yıkılmış olduğu, moloz yığını hâline geldiği, mahalle sakinlerinin özellikle güneşli ve sıcak havada binanın bulunduğu alandan çok yoğun ceset kokusu geldiğini aktardıkları hususları yer almıştır. Raporda ayrıca binanın yıkılması sonucu ortaya çıkan molozun güvenlik güçleri tarafından deliller toplanmadan Dicle Nehri kenarına döküldüğü, molozlar arasında insan uzuvlarının da olduğu iddiaları dile getirilmiştir.

62. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri 2/12/2016 tarihinde "Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesindeki Terörle Mücadele Operasyonlarının İnsan Haklarına Etkilerine İlişkin Memorandum"u (memorandum) yayımlamıştır. Memorandumun "Güvenlik Güçlerinin Tutumundan Kaynaklanan Ciddi İnsan Hakları İhlalleri İddiaları" bölümünün Cizre ile ilgili kısmında özetle şu hususlara yer verilmiştir:

i. Çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar Cizre'de yürütülen güvenlik operasyonlarıyla ilgili raporlar düzenlemiştir. AİHM'e bu operasyonlarda yaralanan ve acil tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğu belirtilen kişilerle ilgili tedbir talepli başvurular yapılmıştır.

ii. AİHM önüne gelen beş başvuru için geçici tedbir uygulanması kararı verdikten sonra diğer başvurular hakkında Anayasa Mahkemesinden tedbir talep edilmesini istemiştir. Anayasa Mahkemesi, başvurularda dile getirilen iddialarla yetkili makamlardan alınan bilgiler arasındaki çelişkiye vurgu yaparak tedbir taleplerini reddetmiştir. AİHM Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeyi tatmin edici bularak başka bir geçici tedbir kararı vermemiştir.

iii. Operasyonlarda güvenlik personeli dışında kaç kişinin hayatını kaybettiğine dair çelişkili bilgiler vardır. Operasyonlarda güvenlik güçlerince ağır silahların kullanıldığı iddia edilmektedir.

iv. Cizre'de üç ayrı bodrum katında gerçekleşen olaylar ve buralarda hayatını kaybeden kişilerle ilgili de çelişkili bilgiler bulunmaktadır. Buralarda yaşanan olaylar tedbir talepli başvuruların da ana kaynağını oluşturmaktadır.

63.Memorandumun "Sonuç ve Tavsiyeler" kısmında başvuru konusu olaylarla ilgili olduğu ölçüde ve özetle şu hususlar yer almıştır:

i. Komiser Türkiye'nin karşı karşıya olduğu terör tehdidinin tamamıyla farkındadır. Memorandumdaki hiçbir şeyin NATO, AB ve bir çok devlet tarafından terörist olarak tanınan PKK terör örgütünün eylemlerini mazur gösterdiği düşünülemez.

ii. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde yaşanan olaylara sokağa çıkma yasağı ilanı ve beraberinde güvenlik operasyonları başlatılarak yanıt verdiği görülmektedir. Komiser Türkiye'yi, sokağa çıkma yasaklarının terörle mücadelenin zaruretleri ile orantılı bir tedbir olmaması nedeniyle, bu uygulamaya son verilmesine davet etmektedir.

iii. Operasyonlar sırasında yaşanan hak ihlallerinin mesnetsiz olduğunu ikna edici bir biçimde ispat etme yükü Türk makamlarına aittir. Ayrıca ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılması ve devlet görevlilerine cezasızlık durumu yaratacak uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir.

64. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin (Komiserlik) "Türkiye'nin Güneydoğusundaki İnsan Hakları Durumuna İlişkin Rapor Temmuz 2015- Aralık 2016" başlıklı raporunun (BM raporu) "Güvenlik Operasyonları Kapsamında Ölümler" bölümünün Cizre ile ilgili kısmı özetle şöyledir:

i. Hükûmet kaynaklarına göre Temmuz 2015-Kasım 2016 arasındaki terör eylemlerinde 323 sivil ve 799 güvenlik personeli hayatını kaybetmiştir. 2.040 sivil ve 4.428 güvenlik personeli yaralanmıştır. Bir Türk sivil toplum kuruluşu tarafından hazırlanan raporda yalnızca Cizre'de üç ayrı olayda yerel halktan 189 kişinin öldüğünün düşünüldüğü bildirilmiştir.

ii. 2016 yılı Ocak-Şubat aylarında Cizre ilçesindeki bazı binaların bodrum katlarında mahsur kalan sivil kişilerin bombardımana tabi tutulduğu bildirilmiştir. Bazı raporlara göre olayların meydana geldiği binaların tamamen yıkılması ve yıkıntıların kaldırılması nedeniyle ölenlerin kimlik tespiti yapılması büyük ölçüde engellenmiştir.

65. BM raporunun "Sonuçlar ve Öneriler" bölümünde özetle şu hususlar yer almıştır:

i. Komiserlik eş zamanlı olarak darbe teşebbüsüyle başa çıkan, Güneydoğuda güvenlik operasyonu yürüten ve bir dizi terör saldırısıyla uğraşan Türkiye'nin durumunun farkındadır.

ii. Komiserlik Türkiye'nin Güneydoğusundaki insan hakları durumunun ciddi ölçüde kötüleşmesinden endişe duymaktadır. Bu nedenle güvenlik operasyonları sırasında aşırı güç kullanımının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, can kayıpları ile ilgili soruşturma yapılarak hukuk dışı öldürme olaylarının faillerinin adalet önüne çıkarılması ve 24 saat devam eden açık uçlu sokağa çıkma yasaklarının durdurulması önerilmektedir.

66. Cizre'de 4/9/2015-12/9/2015 tarihlerinde uygulanan ilk sokağa çıkma yasağı ve bu dönemde yürütülen terörle mücadele operasyonlarının ardından İçişleri Bakanlığınca hazırlanan raporda özetle şu bilgilere yer verilmiştir:

- Cizre ilçesi YPG kontrolündeki Suriye'nin kuzeyi ile sınır olması nedeniyle PKK/KCK terör örgütünce şehir çatışmalarını başlatmak için özellikle seçilmiştir. Nur, Cudi, Sur ve Yasef Mahallelerinde güvenlik güçleriyle çatışmak için mevzi ve cephanelik hazırlayan örgüt, buralarda tünel ve duvarlarla birbirine bağladığı 150 evi cephanelik ve çatışma üssü olarak kullanmıştır. Örgüt, mahalle giriş çıkışları ile bu 150 evin bulunduğu sokakları hendeklere koydukları bombalarla tuzaklayıp kum torbalarıyla çevirmiş ve sokaklara barikat kurmuştur. Sokakların girişlerine roketatarlı ve Kalaşnikof marka silahlı militanlar yerleştirmiştir. YPG saflarında çatışan dağ kadrosundan 30 kişi Cizre'ye gelerek 200 YDG-H üyesini çatışmalar için organize etmiştir.

- Operasyon öncesi örgüt militanlarının kullandığı ev ve sokakların haritası çıkarılıp tuzaklanan mayınlı yollar, hendek ve barikatlar tespit edildikten sonra 4 Eylül'de kapsamlı operasyon başlamıştır. Operasyonlarla birlikte YDG-H üyelerini örgütleyen dağ kadrosundan teröristler, çatışma inisiyatifini YDG-H üyelerine bırakarak kaçmış; kaçarken tuzaklanmış, barikatlarla set örülmüş yolları kullanmıştır. Kaçmayı kolaylaştırmak için trafo ve sokak lambaları roketatarlarla hedef alınmıştır.

- Operasyonlarda 60 barikat ile 30 bomba tuzaklı hendek imha edilmiştir. EYP olarak adlandırılan el yapımı yirmi patlayıcı etkisiz hâle getirilirken 800 kg patlayıcı madde imha edilmiştir. Çatışmalar süresince 32 örgüt mensubu öldürülmüş, 2’si dağ kadrosundan olmak üzere 10 örgüt üyesi gözaltına alınmıştır.

- 22/7/2015 tarihi sonrası PKK terör örgütünün saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşların sayısı 335’e ulaşmış, 2.106 vatandaş da yaralanmıştır. Söz konusu saldırılarda 859 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlisi ise yaralanmıştır.

67. İçişleri Bakanlığının olaylar sırasında yaşandığı iddia edilen insan hakkı ihlalleriyle ilgili olarak 23/1/2017 tarihinde yaptığı basın açıklamasının ilgili kısmı şöyledir:

"...

3. PKK, AB ile ABD ve diğer birçok ülkenin terör örgütleri listesinde bulunan hain bir terör örgütüdür. Türkiye, yasal ilkeler ile insan hakları belgelerinde yer alan norm ve standartlar çerçevesinde terörle mücadele faaliyetlerini yürütürken; bilhassa PKK terör örgütünün propagandası sonucunda mesnetsiz iddiaların hedefi olmaktadır.

4. Türkiye demokratik standartların yükseltilmesi yönünde önemli adımlar atarken; 22 Temmuz 2015 günü terör örgütü tarafından Ceylanpınar TOKİ Konutlarındaki evlerinde 2 polis memurumuz şehit edilmiştir. Temmuz 2015’ten bu yana, PKK terör örgütü, terör şiddetine başvurmayı tercih etmiş ve terör eylemlerini arttırmıştır. Terör örgütü özellikle örgütün Suriye kanadını oluşturan PYD/YPG ile Suriye’de elde ettiği tecrübeyi Türkiye’ye aktarmak amacıyla yeni bir taktik belirleyip; terör şiddetini şehir merkezlerine taşımıştır.

5. Bu amaç doğrultusunda terör örgütü, şehir merkezlerindeki yapılanmaları ile kırsal yapılanmaları arasındaki irtibatı kuvvetlendirmiş, kırsaldaki militanların ve işbirlikçilerinin sayısını artırmış, şehir gerillacılığı söylemiyle silahlı/bombalı eylem yapabilecek kabiliyete haiz şehir yapılanmaları oluşturmuş ve adına 'Devrimci Halk Savaşı Stratejisi' dediği yeni bir strateji ortaya koymuştur.

...

7. Güvenlik güçlerinin hareket kabiliyetinin engellenmesi amacıyla PKK mensuplarınca Cizre, Silopi, Sur, İdil, Nusaybin ilçeleri başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde terör örgütü mensupları tarafından yerleşim yerlerinde hendek ve barikatlar oluşturulmuş; halkın güvenliğine kast edilmiş ve yaşam standartları kötüleştirilmiştir. Örgüt mensupları bu hendek ve barikatları tuzaklayarak güvenlik güçlerinin müdahalesini zorlaştırmaya çalışmıştır. Ayrıca; terör örgütü, Suriye’de yaşanan otorite boşluğunu fırsat bilerek ülkemize çok sayıda silah ve patlayıcı aktarımında bulunmuştur. PYD/YPG ve PKK terör örgütleri arasında kadro ve mühimmat aktarımı yapıldığı, bu amaçla Suriye’den sınırımızı geçen tüneller açıldığı tespit edilmiştir. Tünellerde içerisinde patlayıcıların olduğu çok sayıda mühimmat ele geçirilmiş, tünellere yönelik imha çalışmaları yürütülmüştür. PYD/YPG’nin PKK terör örgütünün Suriye yapılanması olduğu su götürmez bir gerçek olarak durmaktadır.

...

9. PKK terör örgütü, tahkim edilen hendek/barikatlar ile sözde kurtarılmış bölgeler oluşturarak şehirlerde kontrolü ele geçirmeyi hedeflemiştir. Bu stratejinin bir sonraki aşamasında ise Suriye benzeri kanton bölgeler oluşturarak sözde Demokratik Özerklik ilan etmeyi amaçlamıştır.

10. Terör örgütü bu stratejisi ile bomba düzenekli hendek/barikatlar kurup, kamu düzeninin bozulduğu algısı oluşturarak olumsuz görüntülerle uluslararası alanda ülkemizi zor duruma düşürmeye, kamu kurumlarını iş yapamaz hale getirmeye, sivil vatandaşlara yönelik baskı ve tehdit sonucu halkta can güvenliği konusunda endişe yaratmaya, kurulan hendek ve barikatlarla halkın sağlık, eğitim gibi sosyal ihtiyaçlarını engelleyerek günlük yaşantısını olumsuz etkilemeye ve halkı devletle karşı karşıya getirmeye çalışmıştır.

11. Terör örgütü mensupları operasyonlar sırasında çocuk ve kadınların aralarına sızarak güvenlik güçlerine yönelik silahlı eylemlerde bulunmuş, bölge halkı üzerinde baskı kurmaya çalışmış ve bu kişileri aynı zamanda canlı kalkan olarak kullanmıştır.

12. Örgüt manevra kabiliyeti kazanmak için bölgede yaşayıp örgüte müzahir olmayan ve destek vermeyen insanları evlerinden göç etmeye zorlamış, boşalan bu evleri kullanarak rahat hareket sağlayabileceği sığınak ve alanlar oluşturmuştur.

13. Güvenlik güçlerinin başarılı operasyonları sonucu köşeye sıkışan terör örgütü her türlü stratejiyi denemiş bu stratejilerini uygularken bölge halkının can ve mal güvenliğini hiçe saymıştır. Boşaltmaya zorladığı evler arası tüneller açmak yoluyla kendine bağlantı hatları kurmuş, bu hatlardan eleman ve mühimmat aktarımında bulunmuştur.

14. 22 Temmuz 2015 tarihi sonrası PKK terör örgütünün saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 335’e ulaşmış, 2.106 vatandaşımız da yaralanmıştır. Söz konusu saldırılarda 859 güvenlik görevlimiz şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlimiz ise yaralanmıştır. Derik’te yaşayan insanlara en güzel şekilde hizmet etmekten başka gayesi bulunmayan Mardin Derik kaymakamımız hain bir saldırı neticesinde şehit edilmiştir.

15. Bağımsız ve hukukun üstünlüğüne bağlı demokratik bir ülke olarak, Türkiye’nin vatandaşlarını terörizme karşı korumak için gerekli önlemleri alma ve anayasal düzen ile uluslararası normlar doğrultusunda topraklarında kamu düzenini tesis etme görevi ve yükümlülüğü vardır. Bu çerçevede Devletimiz, Ülkemizin her köşesinde kamu düzenini bozmaya yönelik eylemleri sonuçsuz bırakmakta kararlıdır.

16. Ayrıca, PKK Türkiye'nin bölgede mücadele ettiği tek terör örgütü değildir. Kolluk kuvvetlerimiz eş zamanlı olarak Türkiye'ye yönelik saldırılarında yüzlerce kişinin hayatına kasteden DEAŞ, FETÖ, DHKP/C terör örgütlerine karşı da mücadele etmektedir. Türkiye ayrım yapmaksızın bütün terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele etmeye devam edecektir.

17. Tehdidin şiddetine rağmen, bazı Avrupa ülkeleri de terör tehdidiyle OHAL ilan ederken, Türkiye, o dönemde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini sınırlandırma yoluna gitmemiş ve 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen terörist darbe girişiminden önce, PKK terörüne karşı mücadelesini Sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini sınırlandırmadan yürütmüştür.

18. Türkiye hukuk sınırları dâhilinde ve yasalar ile uluslararası yükümlülükler doğrultusunda, vatandaşlarını PKK teröründen korumak amacıyla etkin bir şekilde terörle mücadele operasyonlarını yürütmüştür. Türkiye’nin terörle mücadele operasyonları çerçevesinde aldığı tedbirler, vatandaşlarını PKK’dan korumaya yönelik meşru, gerekli ve orantılı tedbirlerdir.

19. Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olan YDG-H isimli terör örgütü, kırsal kadrolarıyla takviyeli bir şekilde, Ülkemizin çeşitli bölgelerinde, başta yaşam hakkı olmak üzere, özgürlük ve güvenlik hakkı, konut dokunulmazlığı ve mülkiyet hakkı gibi temel hakları hedef alan terör saldırıları gerçekleştirmiştir.

20. Yine PKK terörü, bu bölgelerde yaşayan insanların sağlık hizmetlerine erişimini ve temel eğitim hakkından faydalanmasını engellemeye çalışmıştır. Okullar, hastaneler, ambulanslar, barajlar gibi altyapılar dâhil olmak üzere kamu binalarını ve özel ticari işletmeleri hedeflemiştir. 22 Temmuz 2015 tarihinden itibaren, PKK, 247 kamu binasına, 6 baraja, 231 özel ticari işletmeye, 19 ambulansa ve 1.643 araca saldırı düzenlemiştir. PKK, ağır silahlar kullanmıştır. Sadece Temmuz 2015’ten bu yana, 2.166 silah; 1.117’si Uzun Namlulu ve Ağır (45 Bixi, 44 Kanas, 997 Kaleşnikof, 22 M16, 2 Lançer, 2 G3, 3 Zağros, 1 Doçka, 1 M1, 3 adet havan, 115 adet roketatar, 1.445 adet roketatar mermisi, 3.046 adet EYP (El Yapımı Patlayıcı), 1.341 adet el bombası, 342.016 adet mühimmat, 33.546 kg patlayıcı yapımında kullanılan malzeme ele geçirilmiştir. Sokağa çıkma yasağı uygulanan 1 il ve 11 ilçe merkezinde (Silvan, Varto, Derik, Dargeçit, Bağlar, Sur, Cizre, Silopi, İdil, Yüksekova, Nusaybin, Şırnak Merkez); teröristler ve onların destekçileri (belediyeler) tarafından açılan 3.630 çukur-barikat kaldırılmış ve tuzaklanan 6.187 bomba düzeneği imha edilmiştir.

21. Anayasanın devletin temel amaç ve görevlerini belirten 5 inci maddesinde de ifade edildiği üzere; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak şeklinde devletin pozitif yükümlülüğünün yasal dayanağı ortaya konulmuştur. Devlet pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olarak bölgede huzur ve kamu düzeninin sürdürülmesi ve şiddetten etkilenen kişilerin korunması için çeşitli adımlar atmış ve atmaktadır.

22. Bu kapsamda yürütülen operasyonlar esnasında yaşanabilecek çatışmalardan zarar görme ihtimali bulunduğu için bölge halkının tahliye edilmesi öncelikli tedbir olarak uygulanmıştır. Ancak ilerleyen süreçte terörist unsurların yerleştiği mahallerde tahliyeleri önlemesi neticesinde, kamu düzeninin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla PKK terör örgütü mensuplarınca sözde kurtarılmış bölgeler oluşturarak sözde Demokratik Özerklik ilan etme hedefiyle tahkim edilen hendek ve barikatların kaldırılması, hendek, barikat ve bölge halkının evlerine tuzaklanmış EYP’li düzeneklerin imha edilmesi ve bölgede kamu düzenini bozmaya çabalayan örgüt mensuplarının yakalanması veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.

...

25. Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olan, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi benimsemiş, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarını rehber edinen, Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde olan ve temel hak ve özgürlükleri en üst düzeyde koruma altına almış bir hukuk sistemine sahiptir. Bu bağlamda, Anayasamızın 90. maddesine göre, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalar, ulusal kanunların üstünde görülmüştür.

26. Terörle mücadele kapsamında yürütülen tüm operasyonlarda, güvenlik görevlilerimiz, zor kullanma ve silah kullanma yetkilerini hukuka uygun olarak ‘kanunilik', 'zorunluluk', 'meşru amaç' ve 'ölçülülük (denge)' kriterlerine azami özen göstererek kullanmaktadır. Bu yetkilerin kullanılmasında yasal sınırların aşılması ile ölçülülük ve gereklilik koşullarına uygun hareket edilmemesi durumunda ise ilgililer hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmakta ve açılan bu soruşturmalar hassasiyetle yürütülmektedir.

27. Güvenlik güçlerince yapılan operasyonel faaliyetler sırasında sivillerin zarar görmemesi için gerekli her türlü tedbir alınmış, bu hususa özel önem verilmiştir.

28. Vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak için ilan edilen sokağa çıkma yasakları, sürekli gözden geçirilmekte ve şartlara göre gerektiğinde kaldırılmaktadır. Terörle mücadele operasyonlarında ilerlemeler kaydedildiğinden, bu tedbirin uygulanması önemli ölçüde azaltılmıştır. Siviller hiçbir zaman kanunsuz bir uygulamaya maruz kalmamış, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerde sivillerin her türlü ihtiyacı karşılanmıştır. Ayrıca bir bölgede uygulanan sokağa çıkma yasağı vatandaşların can güvenliği için terörist unsurlar ve tehdit oluşturan tuzak ve bombalar o bölgede tamamen temizlenene kadar sürmektedir.

...

31. Sokağa çıkma yasağı süresince bölgedeki operasyonlar öncesi ayrılmak isteyen insanların hızlı ve güvenli bir şekilde tahliye edilmesi sağlanmıştır. Halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve sağlık hizmetlerini kesintisiz olarak sağlamak için gerekli önlemler alınmıştır. 155 'Polis İmdat' ambulans çağırmak veya yiyecek istemek için faal olarak kullanılmıştır. Bombalı tuzaklar, hendek ve barikatlara rağmen 112 'Acil Yardım Çağrı Merkezi' faaliyetlerini kesintisiz sürdürmüştür. Binalarda saklanan PKK’lı teröristlerin ateş etmeleri ve bombalı saldırılarda bulunmalarına rağmen günlük ihtiyaçların dağıtımı ile elektrik ve su hizmetleri kesintisiz bir şekilde sağlanmıştır. Sokağa çıkma yasağı süresince ihtiyaçların karşılanması amacıyla açılan eczane, süpermarket ve fırınlardan ihtiyacını karşılayan sivil halk sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle herhangi bir cezai yaptırıma maruz kalmamıştır.

...

32. Sivil halkın sağlık, eğitim gibi en temel kamu hizmetlerini dahi almasını engellemeye yönelik olarak ambulanslara, hastanelere, okullara saldıran PKK terör örgütü, tüm bu terör eylemlerinin sorumluluğundan kaçabilmek için yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmektedir.

33. Terör örgütünün açmış olduğu hendeklerin can güvenliği riski oluşturması nedeniyle, bölgede yaşayan halk dışarıya çıkamamış veya bulundukları yerlerden bir süreliğine ayrılmak durumunda kalmışlardır. Ailelerin gündelik hayatları durma noktasına gelmiş, çocuklar oyun alanlarına çıkıp sosyal hayata karışma imkânından mahrum kalmış, aile içi ilişkiler olumsuz etkilenmiş, aileler çocuklarının güvenliğinden duydukları endişeden dolayı psikolojik olumsuzluklar yaşamışlardır. Bireyler terörün yol açtığı endişenin beraberinde hendeklerin, tuzaklanmış patlayıcıların oluşturduğu risk nedeniyle işlerine gidememiş, ekonomik açıdan kayıplar yaşamışlardır.

34. Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerleşim birimlerinde, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması ve özellikle sağlık hizmetlerinden yararlanılması için her türlü tedbir alınmıştır. Çatışma bölgelerine daha hızlı müdahale edilebilmesini teminen, Sur başta olmak üzere sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerimize zırhlı ambulans araçları tahsis edilmiştir. Bu araçlar sayesinde çatışma bölgesindeki yaralılar zamanında alınarak yerinde tedavi edilmiş veya hastaneye nakilleri gerçekleştirilmiştir.

50. Özel mülkiyete gayrimeşru şekilde güvenlik güçlerince el konulduğu iddiaları örgüte müzahir kesimlerce maksatlı olarak yapılmış iddialardan ibaret olmakla birlikte teröristlerce üs olarak kullanılan, tuzaklama yapılarak boşaltılan ikametlere tuzaklamaların temizlenmesi esnasında sadece girilerek müdahale edilmiştir.

51. Operasyonlar esnasında hiçbir mülkiyet bilerek ve gereksiz yere yıkılmamış, terörist unsurlarca kullanılan, tuzaklama yapılan veya tünellerle başka evlere bağlanan ikametler teröristlerin ve tuzaklamaların temizlenmesi amacıyla kullanılmıştır. Hiçbir sivil vatandaşın şahsi eşyası gasp edilmemiştir.

..."

D. Başvuruya Konu Ceza Soruşturmaları

1. B.K.nın Ölümüyle İlgili Olarak Yürütülen Ceza Soruşturması

68. 9/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü, Cizre Başsavcılığına hitaben yazdığı talep yazısı ile güncel haritaya göre Cudi Mahallesi C-3185 numaralı bina, eklenti ve müştemilatında arama ve elkoyma izni verilmesini talep etmiştir. Bu yazıda, bölücü terör örgütü mensuplarının evlerini terk eden vatandaşların ikametgâhlarına mayın ve el yapımı patlayıcı düzenekleri ile tuzaklar hazırladıklarını, arama yapılması talep edilen binadan askerî unsurlara ve emniyet unsurlarına yoğun şekilde uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını belirtmiştir. Başsavcılık aynı tarihte bina ve eklentilerinde arama yapılmasına, şüphelilerin bulunmaları hâlinde yakalanmalarına, delil ve suç eşyalarına el konulmasına karar vermiştir.

69. 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Narin Sokak üzerinde bulunan C-3185 sayılı binada arama yapılmıştır. On beş polis memuru tarafından imzalanan 9/2/2016 tarihli Ev Arama ve Elkoyma Tutanağı’nın içeriği şöyledir:

 “Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının 08/02/2016 tarih ve 09:40 saatli arama kararı ile Cudi Mahallesi Niran Sokak Üzerindeki Güncel Haritaya Göre C 3185 sayılı bina eklenti ve müştemilatında operasyonu düzenleyen güvenlik güçlerine yönelik uzun namlulu silahlar ile ateş açıldığı, BTÖ (Bölücü Terör Örgütü) mensuplarının evlerini terk eden vatandaşların ikametlerinde tuzaklamalı patlayıcı madde yerleştirdikleri, bu evleri kullanarak güvenlik güçlerine silahlı ve bombalı saldırılar düzenlediklerinden arama kararı talep edilmiş, 08/02/2016 günü saat 09:55 sıralarında Arama-5 ve Arama-6 ekipleri olarak söz konusu yere intikal edilmişti.

Ancak 09/02/2016 tarih ve saat 12:15 saatli Olay ve Ev Arama Tutanağımızda belirttiğimiz gibi 08/02/2016 günü saat 11:00 sıralarında arama mahalline yaklaşık 20 metre uzaklıkta bulunan ve güncel harita numarası C 3158 olan binadan BTÖ mensupları tarafından arama ekipleri olarak biz görevlilere, arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekat ve Polis Özel Harekat mensuplarına yönelik bombalı ve silahlı saldırı yapılması ve silahlı çatışma çıkması üzerine arama sonlandırılmış ve olay yerinden hiçbir delil alınmadan arama mahalli terk edilmiştir.

09/02/2016 günü saati 14:30 sıralarında bölgede operasyon yapan Askeri unsurlar tarafından arama mahallinin güvenliğinin sağlandığı ve arama yapılabileceğinin bildirilmesi üzerine tekrar arama kararı talep edilmiş ve Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının 09/02/2016 tarih ve 14:50 saatli arama kararına istinaden 09/00/2016 günü saat 15:10 sıralarında söz konusu adrese intikal edilmiştir.

Arama işlemine dijital fotoğraf makinesi ve kamera çekimi eşliğinde-08/02/2016 günü kalınan yerden devam edilmeye başlanmış ve devam eden arama çalışmalarında;

Tarafımızdan 18 numara ile numaralandırılan C 3185 sayılı binanın kapı girişinde bulunan erkek cesedi molozların arasından çıkartılarak ceset torbasına konulmuştur.

08/02/2016 tarihinde| yapıları aramada ele geçirilen silahların Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünde yapılan kontrollerinde;

Tarafımızdan 4 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK. 47 marka tüfeğin seri numarasının bulunmadığı, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu, şarjörünün bulunmadığı, tüfeğin ise parçalanmış vaziyette olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 10 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının SO 4753-1988 olduğu, kapak arka kısmında SO4753 ibaresi bulunduğu, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu şarjörünün deforme olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 11. numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde parçalanmış vaziyette olduğu, seri numarasının 1986 RN 4755 olduğu, kapak arka kısmında 107 ibaresi bulunduğu, şarjörünün bulunmadığı, fişek yatağının boş olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 12 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının 1974 SE 4745 olduğu, kapak arka kısmında 3584 ibaresi bulunduğu, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu, şarjörünün deforme olduğu görülmüştür.

Tarafımızdan. 13 numara ile numaralandırılan 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının AM 3941-1988 olduğu, fişek yatağında 1 adet boş kovan bulunduğu, şarjörünün deforme olduğu, şarjörde 10 adet deforme olmuş kovan ile 9 adet çekirdek bulunduğu, toplamda 11 adet kovan ve 9 adet çekirdek bulunduğu görülmüştür.

Tarafımızdan 14 numara ile numaralandırılan seyyar dipçikli 1 adet Kaleşnikof AK 47 marka tüfeğin yapılan kontrolünde seri numarasının 1972-EH 4512 olduğu, üst tarafında 7566 ibaresi bulunduğu, fişek yatağının ve şarjörünün boş olduğu, şarjörünün deforme olduğu görülmüştür.

Arama mahallinden, molozların arasından çıkartılan 5 bayan, 6 erkek ve 1 adet parçalanmış BTÖ mensubunun cenazesi ceset torbalarına konulduktan sonra gerekli işlemler için Cizre Belediyesine ait 73 DY 205 plaka sayılı ve Mardin Büyükşehir Belediyesine ait 47 AB 603 plaka sayılı cenaze araçları ile iki seferde Cizre Devlet Hastanesine intikal ettirilmiş ve buradaki görevlilere teslim edilmişlerdir.

Arama yapılacak binanın bodrum katı üzerine çöktüğünden, bina veya ikamet vasfını kaybettiğinden ve bütün girişlerinin kapalı olmasından dolayı bina içerisine girilememiş ve arama işlemi yapılamamıştır,

Yapılacak arama için arama bölgesinde silahlı çatışmalar devam ettiğinden ve şahısların BTÖ”nün tehditlerinden korktuklarından hazurun, muhtar ve aza temin edilememiştir.

Arama sırasında tarafımızdan numaralandırılarak alınan ve yukarıda özellikleri belirtilen silah; şarjör, kovan ve çekirdeklerle ilgili karara istinaden elkonulmuş ve gerekli işlemler için Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü TEM Büro Amirliğine teslim edilmişlerdir.

Arama işlemine 09/02/2016 günü saat 17:00 sıralarında son verilerek Arama-5 ve Arama:6 ekipleri olarak arama mahallinden ayrılınmıştır.

İşbu olay ve ev arama tutanağı tarafımızdan tanzimle altı birlikte imzalanmıştır.09/02/2016 Saat 18:00”

70. Arama işlemine ilişkin olarak 9/2/2016 tarihinde saat 19.00'da düzenlenen ve beş uzman tarafından imzalanan 627 sayılı olay yeri inceleme raporunun içeriği şöyledir:

 “Bahse konu adreste bulunan yere TEM Büro amirliği görevlileri ile birlikte Cumhuriyet Savcılığının 08.02.2016 tarih ve saat:09.40 Arama Kararına istinaden yukarıda açık adreste 09:55 sıralarında Arama 5, Arama 6, Polis Özel harekât ve Jandarma Özel harekât görevlileri ile birlikte intikal edildi. Olay yerinde çalışmalarımız devam etmekte iken; 08.02.2016 günü saat:11.00- sıralarında yaklaşık 20 (yirmi) metre| ilerimizde BTÖ mensupları tarafından arama görevlileri olarak biz görevlilere, arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekat ve Polis Özel Harekat mensuplarına yönelik bombalı: ve silahlı saldırı başlamış, bu çatışma esnasında BTÖ mensuplarının: unsurlarımıza uzun namlulu silahlar ve el bombaları ile saldırmaları neticesinde yaralılarımızın bulunduğu bilgisi tarafımıza ulaşmış, arama yapan Arama-5 ve Arama-6 ekipleri olarak biz görevlilere operasyonu yöneten Askeri yetkililer tarafından bir an önce olay yerinden çıkmamız ve sıcak çatışma ortamından uzaklaşmamız gerektiği söylendiğinden kendi can güvenliğimizi ve emniyetimizi alarak hızlı bir şekilde arama bölgesi terk edilmiştir. Bununla ilgili Cumhuriyet Savcısına bilgi verilmiş olup Olay ve ev Arama Tutanağı tanzim edilmiştir. C. Savcısının talimatları doğrultuşundu 09.02.2016 günü saat:15.10: sıralarında tekrar intikal edildi. Olay yeri yakınında BTÖ unsurları ile silahlı çatışmanın halen devam etmekte olduğu görüldü ve ortamın can güvenliği açısından. Uygun olmaması ve çatışmanın devam etmesinden dolayı hızlıca olay yerinin incelemesine başlandı. Olay yerinin bahse konu sokak içerisinde çökmüş tek katlı olan betonarme binanın Niran Sokak üzerine bakan tarafında sokak kenarında olduğu görüldü. Bahse konu binanın sokak tarafı enkazı(molozlar) altında ve sokak içerisinde Bölücü terör örgütü (BTÖ) mensuplarına ait 5 bayan, 6 erkek ve 1 adet ceset parçası ve bu cesetlerin yakınında bulunan isimleri ve özellikleri bulgu delil listesinde yazılı olan 6 adet tahrip olmuş kaleşnikof silahlâr ve bu silahlara ait materyaller incelenmek üzere tarafımızdan usulüne uygun olarak alımmış ve paketlenmiştir. Olay yerinde bulunan cesetler ve ceset parçası, ceset torbalarına konulduktan sonra gerekli işlemler için Cizre Belediyesine ait 73 DY 205 plaka sayılı ve Mardin Büyükşehir Belediyesine ait 47 AB 603 plaka sayılı cenaze araçları ile iki seferde Cizre Devlet Hastanesine intikal ettirilmiş ve buradaki görevlilere teslim edilmişlerdir.

Olay yerinin çeşitli açılardan kamera ve fotoğraf çekimleri yapılarak çalışmaya son verilmiştir.”

71. 9/2/2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda bulgu numaraları yanında cesetlerin ve silahlar ile mühimmatların nerede bulunduğuna dair açıklamalar da yer almıştır. Bu açıklamalara göre olay yerinde 11 ceset, 1 ceset parçası, Kalaşnikof marka 6 silah ile bu silahlara ait mermi ve şarjörler bulunmuştur. Rapordaki açıklamalar şöyledir:

- Bina giriş kapısının sol tarafında bulunan erkek cesedi (1) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısının önünde bulunan kadın cesedi (2) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısının sağ tarafında, sokak üzerinde bulunan erkek cesedi (3) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır. Sokağın karşı tarafında bu cesede ait olduğu düşünülen bir ceset parçası bulunmuş ve (3/1) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- (3) numaralı cesedin yanında bulunan, seri numarası belli olmayan üç parça hâlinde, parçalanmış Kalaşnikof marka tüfek (4) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır. Bu silahın fişek yatağından çıkan kovan (4/A) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısı sağ tarafında bulunan kadın cesedi (5), aynı yerde bulunan erkek cesedi (6) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina giriş kapısının sağ tarafında bulunan kadın cesedi (7), aynı yerde bulunan erkek cesedi (8), aynı yerde bulunan bir başka kadın cesedi ise (9) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altından bulunan, kapak kısmında 1988-SO4753 yazan Kalaşnikof marka tüfek ve bu tüfeğe takılı deforme olmuş şarjör (10), bu silahın fişek yatağından elde edilen kovan (10/A) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altından bulunan, kapak kısmında 1986 RN4755 yazan Kalaşnikof marka silah parçası (11) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altında bulunan, kapak kısmında 1974 SE4745 yazan Kalaşnikof marka silah ve bu silaha ait deforme olmuş şarjör (12) bulgu numarasıyla, bu silahın fişek yatağından elde edilen kovan (12/A) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altında bulunan AM3941-1988 ibareli Kalaşnikof marka silah ve bu silaha takılı şarjör (13), bu silahın fişek yatağından elde edilen kovan (13/A), şarjörde bulunan kovanlar (13/B), şarjörde bulunan mermi çekirdekleri (13/C) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Çöken binanın enkazı altında bulunan 1972-EH4512 ibareli Kalaşnikof marka tüfek ve bu tüfeğe takılı deforme olmuş şarjör (14) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina ile bahçe duvarı arasında bulunan erkek cesedi (15), aynı yerde bulunan kadın cesedi (16) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Sokak üzerinde bir ceset parçası bulunarak (17) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

- Bina kapı girişi enkaz içinde bulunan erkek cesedi (18) bulgu numarası ile numaralandırılmıştır.

72. 9/2/2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda ayrıca elde edilen silahlardan birinin (3) numara ile numaralandırılan cesedin yanında, diğer beş silahın ise çöken binanın enkazının altında bulunduğu belirtilmiştir.

73. Başsavcılık, bahsi geçen arama ve elkoyma işlemlerinde bulunan cesetler ile ilgili olarak aynı tarihte soruşturmalar başlatmıştır. 2016/583 sayılı soruşturma kapsamında 9/2/2016 tarihinde C-3185 olarak numaralandırılan bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen (16) numaralı kadın cesedi üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Adli Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. 9/2/2016 tarihinde operasyonel faaliyet yürütülen Cudi Mahallesi'nden yirmi yedi ayrı cesedin Cizre Devlet Hastanesine getirildiği Cumhuriyet savcısına bildirilmiştir. Cumhuriyet savcısı saat 16.30 sıralarında ölü muayene işlemleri için hastaneye gelmiştir. Ölü muayenesi yapılan cesedin konulduğu ceset torbası üzerinde “C-3185 16 bayan” ibaresinin yazılı olduğu belirlenmiştir. Kimliği bilinmeyen cesede (2) rakamı verilerek ölü muayenesine başlanmıştır. Muayene işlemine fotoğrafçı, kameraman, otopsi yardımcısı ve Cumhuriyet savcısı katılmıştır.

ii. Cesedin elbiseleri çıkarılarak atış artığının ve atış mesafesinin belirlenebilmesi amacıyla ceset, Olay Yeri İnceleme Birimine teslim edilmiştir. Olay Yeri İnceleme Birimi ayrıca cesedin parmak izlerini, el ve yüz svaplarını almıştır.

iii. Cesedin kafatasının arkasında çökme şeklinde kemik kırığı ve buna bağlı olarak baş bölgesinde şekil bozukluğu olduğu tespit edilmiştir. Boynun sağ tarafında omzu kaplayacak şekilde yanık dokusu olduğu belirlenmiştir. Sırt bölgesinde, kalçaya kadar uzanan geniş bir yanık alanı bulunduğu görülmüştür. Her iki kolda yanık dokusunun olduğu, sol kolda bilek bölgesi dâhil yanığa bağlı deformite bulunduğu tespit edilmiştir. Göğüs bölgesinden bacağa kadar olan alanda geniş bir yanık alanı bulunduğu belirlenmiştir. Sol kalça kemiğinin arka tarafında sargı bezi ve yara bandıyla kapatılmış bir yara alanı olduğu tespit edilmiş, sargı bezi kaldırıldığında bu alanda kısmen iyileşmiş 8x5 ebadında yaralanma mevcut olduğu görülmüştür. Sağ ayak bileğinin iç kısmında, sol ayağın üst kısmında, sol bacağın arka kısmında ve ayak topuğunda abrazyon, sıyrık ve yarılma şeklinde yaralanmalar belirlenmiştir.

iv. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Mardin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 günü saat 22.30'da son verilmiştir.

74. 10/2/2016 tarihinde Mardin Devlet Hastanesinde ceset üzerinde klasik otopsi işlemi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, adli tıp uzmanı ve otopsi yardımcısı iştirak etmiştir. Otopsi işlemine başlanmadan çekilen röntgen filminde vücutta iki mermi çekirdeği bulunduğu belirlenmiştir. İşlemler kamera ve fotoğraf çekimi yapılarak kayıt altına alınmıştır. Cesetten DNA analizine esas olmak üzere kan ve saç örneği, toksikolojik incelemede kullanılmak üzere idrar, safra sıvısı ve kan örneği alınmıştır. 10/2/2016 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda belirtilen harici bulgular şöyledir:

"1- Sol poplietal bölgede 4x3 cm lik cilt altı seyirli laserasyon,

2- Sol uyluk orta arka yüzde 1x0.5 cm lik kas doku seyirli laserasyon,

3- Sol pelvis yanda 5x6 cm lik ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,

4- Sol dizin 5 cm üzerinde 0.5 cm lik ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,

5- Sağ ayak bileği medialde 1x1 cm lik laserasyon,

6- Sol ayak meta tars üzerinde 2x1 cm lik laserasyon,

7- Sol topukta laserasyon,

8- Sol el dorselinde ve parmaklarda epidermal soyulma,

9- Sağ pelvis yanda, her iki ön kolda, göğüs yan duvarlarda, sırtta her iki gluteal bölgede, alt eksremite arka yüzlerde is ve yanık,

10- Sağ temporooksipital bölgede 6x8 cm lik yara dudakları düzensiz laserasyon olduğu ve bu alanda beyin dokusunun dışa protrüze olduğu,

11- Sağ SİAS'ın 5 cm üzerinde 1 adet epidermal yerleşimli 2x0.5 cm boyutunda yanmış plastik materyal olduğu tespit edilmiştir."

75. 10/2/2016 tarihli tutanağa göre ceset üzerinde yapılan klasik otopsi sonucu elde edilen bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. Baş bölgesi açılarak yapılan incelemeye göre saçlı deri altında, haricî muayenede tarif edilen bölgede kanama ve laserasyon mevcuttur. Oksipital, pariyatal kemiklerde parçalı kırık bulunmaktadır. Beyin dokusunda laserasyon ve yaygın sak görünümü izlenmiştir. Kafatası arka çukurunda parçalı kırıklar mevcuttur. Boyun ve göğüs bölgesi ile batın bölgesi açılarak yapılan incelemelerde otopsi raporuna yansıyan belirgin patolojik bulgu bulunmamaktadır.

ii. Batın bölgesi açıldığında haricî muayenede (3) rakamı ile tarif edilen mermi çekirdeği giriş deliği takip edilerek gluteal bölgedeki kas dokusu içinden bir mermi çekirdeği elde edilmiştir. Haricî muayenede (4) numara ile tarif edilen mermi çekirdeği giriş trasesi incelendiğinde kas dokusu içinde bir mermi çekirdeği daha bulunmuştur. Bulunan mermi çekirdekleri Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir. Mermi çekirdeklerinin vücut içinde kaldığı ve hayati tehlikeye sokacak yaralanmaya neden olmadığı tespit edilmiştir.

76. Tutanağın sonuç bölümünde ölüm nedeni ve ölüm zamanına ilişkin kanaatler şöyle ifade edilmiştir:

"1-Şahsın bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün kafa travmasının yol açtığı, kafatası kemik kırıkları ile beyin doku harabiyeti ve beyin kanaması nedeni ile öldüğü,

2- Şahsın vücuduna iki adet mermi isabet ettiği, öldürücü nitelikte olmadıkları, kıyafetli bölgeye isabet etmesinden ötürü atış mesafesinin elbiselerin kriminolojik incelemesi sonucunda tespit edilebileceği,

3- Otopsi işlemi sonucunda alınan biyolojik örneklerin sistematik toksikolojik analiz amacıyla Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesinin uygun olacağı,

4- DNA analizi amacıyla kan ve saç örnekleri alındığı,

5- Otopsi işlemi esnasında iki adet mermi çekirdeği elde edildiği,

6- Mevcut bulgularla şahsın ölümünün otopsi zamanı olan 10/2/2016 günü 09:45 itibarıyla 12-36 saat öncesinde meydana geldiği kanaatlerimi bildiririm dedi".

77. Mardin ve Cizre Emniyet Müdürlükleri, kimliği belirlenemeyen kadın cesedinden alınan parmak izlerinin veri tabanlarında bulunan izlerle eşleşmediğine dair11/2/2016 ve 15/2/2016 tarihli parmak izi karşılaştırma raporları düzenlemiştir.

78. Başsavcılık ölen şahsın kimliğinin tespit edilmesi ve olayın faillerinin belirlenmesi amacıyla 19/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Müzekkerede özetle şu talepler yer almaktadır:

i. Ölüm olayının gerçekleştiği yerin tespit edilerek olay yeri incelemesi yapılması, olay yeri incelemesi yapılamıyorsa bunun nedenlerinin periyodik olarak bildirilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının tespit edilerek gönderilmesi, ölüm olayına ilişkin telsiz kayıtlarının gönderilmesi

iii. Ölenin kimliğinin tespiti için yapılacak işlemlerde Başsavcılıktan talimat alınması, kimliğin tespiti hâlinde ölen kişinin yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla beyanlarının alınması, ölenle ilgili kayıp başvurusu dâhil tüm adli kayıtların çıkarılması

iv. Olayla ilgili bilgisi bulunan kişilerin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınması

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması

vi. Cesetten elde edilen deliller üzerinde kriminal araştırma yapılması

vii. Ölen şahıs hakkında yazılı ve görsel basın, internet siteleri ve sosyal medyada çıkan ve çıkabilecek haberlerin takip edilmesi, bulunması hâlinde tespitlerin yapılması

viii. Olay faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşılabilmesi için gerekli görülecek diğer hususlarla ilgili olarak Başsavcılıktan talimat alınması

ix. Olayın hassasiyetine binaen talep edilen işlemlerin eksiksiz ve ivedi bir şekilde tamamlanması

79. Otopsi sırasında alınan örnekler üzerinde yapılan DNA incelemesi sonucu cesedin B.K.ya ait olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu Reşit Kolanç 25/2/2016 tarihinde Mardin Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vererek cesedin kızı B.K.ya ait olduğunu ve tarafına teslim edilmesini istediğini belirtmiştir. Ceset aynı tarihte düzenlenen defin ruhsatı ile birlikte başvurucu Reşit Kolanç'a teslim edilmiştir.

80. 16/5/2016 tarihinde başvurucu Reşit Kolanç'ın Başsavcılık tarafından müşteki sıfatıyla alınan beyanı şöyledir:

"Yukarıda yazılı bulunan kimlik bilgileri doğrudur ve bana aittir, halen belirttiğim adreste ikamet ederim. [B.K.] benim öz kızım olur. Kendisi Gazal kızı 04/04/1994 Cizre doğumludur. Ben tarihten 5 yıl kadar önce Cudi mahallesinde bulunan ikametimi şu an oturmakta olduğum Konak mahallesine taşıdım. Uygulanan sokağa çıkma sırasında da bu adreste ikamet ettim. Kızım 2 yıl önce Cizre Merkez Anadolu Lisesinden mezun olmuş ve Ankara ilinde üniversiteyi kazandığını bana söylemişti, maddi durumumuz iyi olmadığı için kendisini üniversiteye gönderemedim. Fakat bana hangi üniversiteyi ve hangi bölümü kazandığını bana söylememişti. Kızım liseden mezun olduktan sonra bizim yanımızdan ayrıldı. Bununla ilgili olarak ayrılmasından 10 gün kadar sonra Cizre Emniyet Müdürlüğüne giderek kızım ile ilgili kayıp başvurusunda bulundum ve ifade verdim. Bu başvurumun tarafınıza intikal edip etmediğini bilmiyorum. Bu iki yıllık süreçte kızımla ne yüz yüze ne de telefonla görüşmemiz söz konusu olmadı, kendisiyle irtibatımız tamamen koptu. Bazı tanıdıklarımda Cizre'de ki sokağa çıkma yasağı sırasında ölenler arasında kızımın da olduğunu duymam üzerine Mardin'de bulunan kriz masasına gidip kan örneği verdim. Bunun üzerine Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/741 soruşturma sayılı dosyası kapsamında klasik otopsi işlemi yapılan cesedin kızım [B.K.ya] ait olduğu tespit edildi. Cesedi teslim alırken kendisini ayrıca teşhis ettim, bu nedenle bu cesedin kızıma ait olduğu konusunda herhangi bir tereddüdüm ve şüphem bulunmamaktadır. Kızımın kayıp olduğu dönemde nerede ve kimlerin yanında kaldığını bilmiyorum. Kızımın terör örgütüne birlikte bulunduğumuz dönemde herhangi bir sempatisi bulunmuyordu. Bir kez Cizre’de karıştığı iddia edilen bir örgütsel suçla ilgili karakola gidip bildiklerimi orada da anlatmıştım, kendisinin örgüt üyesi olup olmadığını bilmiyorum. Ceset üzerinden çıkan ve atış artığı içeren bulgular ile ilgili herhangi bir bilgim yoktur. Ben bu eylemin fail ya da faillerinin tespit edilebileceğini düşünmüyorum, bu nedenle kızımın ölümüyle ilgili herhangi bir kimseden şikayetçi değilim, beyanım bundan ibarettir, dedi.

..."

81. Başsavcılık 3/6/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği yazıda; 19/2/2016 tarihli yazının akıbeti hakkında bilgi verilmesini, buna ek olarak B.K.nın silahlı terör örgütü üyesi olup olmadığına ilişkin ayrıntılı araştırma yapılmasını ve ilgili belgelerle birlikte araştırma sonucunun bildirilmesini istemiştir.

82. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü 8/8/2016 tarihinde Fail Araştırma Tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanağa göre Niran Sokak No: 7 adresinde yapılan aramada B.K.nın ölü bulunması olayı ile ilgili olarak tanık ve MOBESE kamerası görüntüsü bulunmadığından olayın fail/faillerinin tespiti mümkün olmamıştır.

83. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 8/8/2016 tarihinde düzenlenen Kamera Araştırma Tutanağı'nda ise "... maktulün eks vaziyette bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar neticesinde herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığı anlaşılmıştır." denilmektedir.

84. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün 8/8/2006 tarihinde düzenlediği Arşiv Araştırma Tutanağı'nda B.K.nın PKK/KCK terör örgütü ile irtibatına dair özetle şu hususlar yer almaktadır:

i. Şırnak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün (TEM) 3/9/2015 tarihli yazısına göre 27/8/2015 günü Cizre ilçesi Nur Mahallesi'ndeki Şehit Yarbay Gülova Kışlası'na yapılan silahlı saldırıyı düzenleyenler arasında PKK/KCK terör örgütünün silahlı kanadı olan HPG/Yerel Birlikleri içinde faaliyet yürüten B.K.nın da olduğu konusunda istihbari bilgiler mevcuttur.

ii. TEM'in 12/3/2015 tarihli yazısında B.K.nın Cudi Dağı bölgesinden örgütün silahlı dağ kadrosuna katıldığına ve kod adı kullandığına dair istihbari bilgiler mevcuttur.

iii. Başsavcılığın 2016/170, 2016/24, 2016/80, 2016/175, 2015/3734, 2016/56, 2016/171, 2016/2064, 2016/537, 2016/1239, 2016/909, 2016/3256 ve 2016/966 numaralı soruşturmaları kapsamında A.D., K.M., M.Ş.İ., M.Y., R.D., S.A., S.B., M.E.T., B.B., M.Y., M.Ş.G., N.A. ve C.O.; B.K.nın fotoğrafını teşhis ederek PKK/KCK terör örgütü ile irtibatına dair anlatımda bulunmuştur. Benzer şekilde Başsavcılık tarafından yürütülen farklı soruşturmalar kapsamında dinlenen sekiz gizli tanık da ifadelerinde B.K.nın terör örgütü ile irtibatlı olduğunu beyan etmiştir.

iv. B.K. hakkında suç kaydı, yakalama kararı veya adli soruşturma/kovuşturma bulunmamaktadır.

85. Arşiv Araştırma Tutanağı'na göre yukarıdaki paragrafta belirtilen şahısların B.K. hakkında yaptıkları teşhis kapsamında verdikleri ifadelerden bazıları şöyledir:

- M.Ş.İ.nin 11/1/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı SEMA (K) ismi ile tanıyorum, örgütü(n) dağ kadrosundan olduğunu biliyorum, kendisi ile Yafes Mahallesi Gökhan Sokakta barikatta nöbet tutarken tanıştım, sivil kıyafet giyer ve Kaleşnikof marka silah kullanır."

- K.M.nin 4/1/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır, açık kimlik bilgilerini bilmiyorum, aktif olarak örgüt içerisinde faaliyet gösterir, Sur Mahallesi sorumlusudur, RUKEN (K) ile irtibatlıdır."

- M.E.T.nin 24/1/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı [B.K.] olarak bilirim. SEMA (K) olarak tanırım. YJA-STAR içerisinde faaliyet gösterir. Silahlı çatışmalara katılır. Kalashnikov silah taşır. Cizre'de YPS-JİN'in kuruluşunda komut veren kişidir. Cizre İlçesin'de halkı devlete karşı kışkırtarak isyana teşvik eder. Halkın zorla örgütte faaliyet göstermesini sağlar. Örgüt mahkemelerinde etkin birisidir. Söz sahibidir. Düşüncelerini örgüt mahkemelerinde uygulattırır."

- B.B.nin 6/2/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğrafta göstermiş olduğunuz kişiyi B.K isimli şahıs olarak tanırım. YPS-JİN içerisinde faaliyet gösterir. Kalashnikov marka silah taşır. Dörtyol kavşağında yol kesme eylemlerinde çok kez gördüm. Barikatta nöbet tutanlara yemek verirken gördüm."

- M.Y.nin 20/2/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğraf-19'daki şahsı ismen tanı(mı)yorum, fakat Cizre İlçesi Cudi Mahallesinde Mezbaha Sokakta ve çevresinde bulunan terör örgütü mensuplarının yapmış olduğu hendeklerde ve barikatlarda sürekli silahlı olarak kendisini görüyordum. Dağdan geldiğini duydum."

- Gizli tanık GÜMÜŞ'ün Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği 20/4/2016 tarihli ifadesi:

"Fotoğraf-19'daki şahsın ismini [B.K.] olarak bilmekteyim. 2012-2014 yılları arasında ZİLAN kod adlı [E.G.] ile birlikte Cizre İlçesi'nde kırsala örgüte eleman kazandırıyordu. 2014 yılı başlarında ise [E.G] ile beraber Cudi Cevizdüzü kırsalına gittiler ve [B.K.] örgüte bu şekilde katılım yapmıştı. Bu kişinin kırsala katılımını ve kendisinin kırsalda silahlı olarak faaliyet yürüttüğünü görmüştüm. 2015 yılında Cizre İlçesi'nde kurulan hendek ve barikatların sürecine kadar [B] kırsalda kaldı ve Cizre'de hendek ve barikatların kurulması ile Cizre İlçesi'ne kırsaldan dönüş yaptı. Barikatlarda nöbet tutarak ve Cudi Mahallesi'nde sorumlu olarak örgüt adına faaliyet yürüttü. MAMO kod adlı örgüt mensubu ile birlikte hareket ederdi ve talimatları MAMO'dan alarak YDG-H mensuplarına aktarırdı. Güvenlik güçleri ile girdiği çatışmalarda öldü."

86. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü 6/8/2016 tarihinde B.K. hakkında internet ortamında yayımlanan bazı haberlerle ilgili olarak İnternet Tespit Tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanağa göre 26/2/2016 tarihinde Facebook adlı internet sitesinde "YPS CİZRE" kullanıcı adıyla yer alan haberde '"Şehit heval [B.K.] mekanın cennet olsun. Merak etme yürüdüğün yoldan yolumuzu şaşırmayacağız." denilmektedir. Ayrıca 28/2/2016 tarihinde aynı sitede aynı kullanıcı adıyla paylaşılan haberde B.K.nın örgüt kıyafetli fotoğrafının üstünde "TOPRAĞIN BOL MEKANIN CENNET OLSUN EY ŞEHİD!" ifadesi yer almaktadır.

87. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 19/7/2016 tarihli bir başka tutanakta, askerî yetkililer tarafından operasyon kapsamında kullanılmak üzere hazırlanan haritaya göre C-3185 olarak numaralandırılan binanın açık adresinin "Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 Cizre/ŞIRNAK" olduğunun tespit edildiği belirtilmektedir.

88. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü, Başsavcılığın 19/2/2016 ve 3/6/2016 tarihli yazılarına cevap vermiş ve yukarıdaki paragraflarda anlatılan tutanakları cevap yazısına eklemiştir. 8/8/2016 tarihinde gönderilen bu cevap yazısında tutanaklarda da belirtildiği gibi olayla ilgili tanık, kamera görüntüsü veya olayın faillerinin tespit edilemediği hususları yer almaktadır.

89. Başsavcılık, B.K.nın ölümüyle ilgili olarak kasten öldürme suçundan yürüttüğü soruşturma sonucunda 1/12/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

PKK/KCK terör örgütünün hedef ve talimatları doğrultusunda terör örgütünün nihai hedefine ulaşabilmesi amacıyla Doğu ve Güneydoğu'da bulunan başta il ve ilçeler olmak üzere bazı il ve ilçelerde 15/08/2015 tarihinde sözde özyönetim ilan ettiği, bu ilanın gerçekleştiği ilçelerden birinin de Cizre olduğu bu doğrultuda Cizre ilçesinde sözde bir Cizre Halk Meclisi oluşturulduğu bu illegal yapının devlet kurum ve kuruluşlarını tanımadığını ifade ederek örgütün hedef ve talimatları doğrultusunda ÖSB/YDG-H ( Öz Savunma Birliği) adı altında yeni bir yapılanmaya gittiği bu yapılanmanın ilçenin bazı mahallelerine (Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahalleleri) güvenlik kuvvetlerinin girmelerini engellemek amacıyla kum çuvalları , kaya parçaları taş vb. Malzemeler kullanarak barikat ve hendek inşa ettikleri, söz konusu barikat ve hendeklere el yapımı patlayıcı ve mayınlarla tuzaklama gerçekleştirerek söz konusu mahallelerde ki yay ve araç trafiğine eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlanmasına, sağlık emniyet ve adalet hizmetlerinin yerine getirilmesine engel oldukları görülmüştür. Terör örgütünün bu faaliyetlerine devam etmesini engellemek amacıyla Cizre ilçesinde 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve söz konusu yasak süresince ilçemiz Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde terör örgütüne karşı operasyonlar başlatılmıştır.

Söz konusu sokağa çıkma yasağının ardından terör örgütünün eylemlerini sonlandırmaması ve daha da yoğunlaştırması üzerine Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı süresince PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan ÖSB/YDG-H örgütünün mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik operasyonların devam ettirildiği görülmüştür.

25/12/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün mevcut konjonktüre uygun olarak şehirlerde var olan ÖSB/YDG-H mensupları ile kırsal alanda faaliyet gösteren HPG mensuplarını bir araya getiren yeni bir örgüt kurduğu, söz konusu örgütün YPS (Yekineyen Parestina Sivil / Sivil Savunma Birlikleri) adı altında faaliyete başladığı söz konusu örgütün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde silahlı faaliyet gösterdiği, örgütün ilan ettiği sözde özyönetim çağrısını güçlendirmek amacıyla kıra dayalı şehir eylemleri düzenleme şeklinde eylemler gerçekleştirdiği, bu doğrultuda çatışma yaşanan alanlarda kırsal alandan gelen teröristler ile YDG-H mensubu teröristlerin birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştır.

...

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde operasyonların yoğun bir şekilde devam ettiği mahallelerdeki terör örgütü mensuplarınca kullanılan evlerde örgüt mensuplarının yakalanabilmesi, örgüt mensuplarınca hazırlanan patlayıcıların imha edilebilmesi ve soruşturmalara dair delil elde edilebilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığımızca verilen arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı,

09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Narin Sokak No:7 C-3185 nolu binada arama yapıldığı, yapılan arama neticesinde bulunan kimliği belirsiz cesetlerden birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi işlemi yapıldığı,

Otopsi tutanağına göre; ölenin buğday tenli, uzun siyah saçlı, kahverengi gözlü bir bayan cesedi olduğu kişinin ölümünün bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel kafa tramvasının yol açtığı kafatası kemikleri, vertebra, kot, estremite kırıklığı ve amputasyonu ile müterafik göğüs, batın içi organ ve büyük damar yaralanmasının neden olduğu masif iç ve dış kanama neticesinde meydana gelmiş olduğu,

Müşteki Reşit Kolanç'tan alınan DNA'nın incelenmesi sonucunda ölen kimliği belirsiz şahıslarla yapılan DNA karşılaştırmaları sonucunda ölen kimliği belirsiz cesedin [B.K.] isimli kişiye ait olduğunun tespit edilmesi üzerine cenazenin müştekinin babası olan Reşit KOLANÇ'a teslim edildiği,

Tanık [A.D.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K)[B.K.], PKK/KCK terör örgütünün kırsal kadrosunda yer almaktadır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [K.M.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Aktif olarak örgüt içerisinde faaliyet gösterir. Sur Mahallesi sorumlusudur RUKEN (K) ile irtibatlıdır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Ş.İ.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı SEMA (K) ismi ile tanıyorum. Örgütün dağ kadrosundan olduğunu biliyorum. Kendisi ile yafes mahallesi gökhan sokakta barikatta nöbet tutarken tanıştım. Sivil kıyafet giyer ve kalaşnikov marka silah kullanır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Y.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı DEVRİM (k) olarak bilirim. M-16 marka silah kullanır. 1.5 yıldır kırsaldaydı. 5-6 aydır da Cizre'de olduğunu ve Sur Mahallesi sorumlusu olduğunu biliyorum'. şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [R.D.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum, kırsal kadrodandır. RUKEN (K) isimli şahıs ile birlikte gezer. Kalaşnikov marka silah kullanır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [S.A.nın] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Kırsal kadrodandır. RUKEN (K) isimli şahıs ile birlikte gezer. Kalaşnikov marka silah kullanır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [S.B.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K)[B.K.] olarak tanırım. Örgüt mensuplarının tıbbi işlerini halleder. İlaç temini yapar. Kırsalcıdır. Sorumlu düzeyde faaliyette bulunur.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.E.T.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı SEMA (K) olarak tanırım. YJA-STAR içerisinde faaliyet gösterir. Silahlı çatışmalara katılır. Kalaşnikov silah taşır. Cizre'de YPS-JİN'in kuruluşunda komut veren kişidir. Cizre ilçesinde halkı devlete karşı kışkırtarak isyana teşvik eder. Halkın zorla örgütte faaliyet göstermesini sağlar. Örgüt mahkemelerinde etkin birisidir. Söz sahibidir. Düşüncelerini örgüt mahkemelerinde uygulattırır.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık DEFNE'nin [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı simaen tanırım. Açık kimlik bilgilerini bilmem. MAMO (K) isimli Cizre sorumlusu şahsın yanında gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [B.B.nin] [B.K.] hakkında "fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz kişiyi [B.K.] isimli şahıs olarak tanırım. YPS - JİN içerisinde faaliyet gösterir. Kalaşnikov marka silah taşır. Dörtyol kavşağında yol kesme eylemlerinde çok kez gördüm. Barikatta nöbet tutanlara yemek verirken gördüm." şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Y.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı ismen tanıyorum. Fakat Cizre ilçesi Cudi Mahallesinde Mezbaha sokakta ve çevresinde bulunan terör örgütü mensuplarının yapmış olduğu hendeklerde ve barikatlarda sürekli silahlı olarak kendisini görüyordum. Dağdan geldiğini duydum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.Ş.G.nin] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsı ismen tanımıyorum. Kendisinin nerede ikamet ettiğini ve açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Bu şahsı daha önce de ifademde belirttiğim gibi Sur Mahallesi'nde ikametimin yakınında bulunan ve sürekli olarak alışveriş yaptığım [Ö.E.] isimli şahsa ait olan dükkandan sigara aldığım esnada dükkan önünde bulunan barikatın yanında bulunan 11 tane örgüt mensubu şahısların arasındaydı. Bu şahsın elinde uzun namlulu silah vardı, ayrıca yüzü açıktı. Diğer örgüt mensupları ile birlikte barikatta nöbet tutmaktaydı şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [N.A.nın] [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) isimli şahıstır. Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. YJA -STAR yapılanması içerisinde faaliyet yürütür. Kırsal kadrodandır. Aktif olarak örgüt içerisinde faaliyet gösterir. FARKİN isimli şahısla birlikte dolaşır. Benim noktada nöbet tutmamı sağlayan şahıstır. Noktalarda sorumlu kişidir. Beyaz volswagen Caddy türü araçla noktaları denetlerdi. Noktaların ihtiyaçlarını karşılardı. Yeni katılımların kayıtlarını tutardı. Silah getirip teslim eder, isimlerini yazardı.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [C.O.nun] [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsı SEMO (K) olarak tanırım örgüt içerisinde üst düzey sorumlu, Kerem Otel arkasındaki barikattan ve Doğuş sokaktan sorumlu kişiydi.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık DOĞUKAN'ın [B.K.] hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz kişinin ismini bilmiyorum. Bu kişiyi YDG - H üyelerinin içerisinde sırt çantalı olarak görmüştüm. YDG-H toplantılarına katıldığını bilmekteyim.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık BATIKAN'ın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın ismini [B.K.], kod ismini Sema Devrim olarak bilirim. Cudi Mahallesi'nde güvenlik güçleri ile girdiği çatışmalarda öldüğünü bilmekteyim. Son olarak güvenlik güçlerinin Cudi mahallesindeki alanı daralttıklarında Cudi Taziye Evi'nin yanında kendisini görmüştüm. Fazla olan silah ve mühimmatı gömmek ve saklamak için MAMO (k) adlı kişi ve RUKEN (K) adlı bayanla birlikte toplayarak o civarda bir yere yer altına sakladıklarını bilmekteyim.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık GÜMÜŞ'ün [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın ismini [B.K.] olarak bilmekteyim. 2012-2014 yılları arasında ZİLAN kod adlı [E.G.] ile beraber Cizre İlçesinde kırsala örgüte eleman kazandırıyordu. 2014 yılının başlarında ise [E.G.] ile beraber Cudi Cevizdüzü kırsalına gittiler ve [B.K.] örgüte bu şekilde katılım yapmıştı. Bu kişinin kırsala katılımını ve kendisinin kırsalda silahlı olarak faaliyet yürüttüğünü görmüştüm. 2015 yılında Cizre ilçesinde kurulan hendek ve barikatların sürecine kadar [B.] kırsalda kaldı ve Cizrede hendek ve barikatların kurulması ile Cizre ilçesinde dönüş yaptı. Barikatlarda nöbet tutarak ve cudi mahallesinde sorumlu olarak örgüt adına faaliyet yürüttü. MAMO kod adlı örgüt mensubu ile birlikte hareket ederdi ve talimatları MAMO dan alarak YDG -H mensuplarına aktarırdı. Güvenlik güçleri ile girdiği çatışmalarda öldü.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık YILDIZ'ın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki kişinin ismini SEMA olarak bilirim. SEMA, RUKEN ve MAMO kod adlı örgüt mensupları ile birlikte gezerdi. MAMO kendisini barikatları kontrol etmesi için gönderirdi. O da barikatları ve barikatlarda nöbet tutan kişileri kontrol ederdi. Kendisinin kırsaldan geldiğini biliyorum keleş silah taşırdı. Güvenlik güçlerine karşı çatışmalara girmiştir.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık ASYA'nın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki kişinin ismini bilmiyorum. Yafes mahallesi gökhan sokak üzerindeki barikatta gerilla giyimli ve elinde keleş silahlı olarak gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık İSKENDER'in [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın Cizreli olmadığını bilirim. Kendisinin barikat ve hendekler üzerinde dolaştığını belinde tabanca taşıdığını, sürekli yanında birisinin Mardinli olduğunu bildiğim iki şahıs ile dolaştığını gördüm. Mehmet Tunç'un evinde kalarak silahlı olaylara katıldığını gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık Bakır’ın [B.K.] hakkında 'fotoğraftaki şahsın adını [B.K.] Olarak bilirim. İdil caddesi üzerinde keleş marka silah ile gezer, idil caddesine bağlantısı olan ara sokaklarda bulunan hendek ve barikatlarda nöbet tutardı' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [B.K.] ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen 5 bayan ,6 erkek ve 1 adet parçalanmış BTÖ mensubu başka şahısların da cesetlerinin bulunduğu ve terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanların ele geçtiği,

Tahkikat kapsamında yapılan internet araştırmalarında www.bestanuce.info adlı sitede yer alan haber metninde Cizira Botan sokaklarının heval seması [B.K.] kısa yaşamına büyük direnişler sığdırdı. Önce rojava da direnen [B.] ardından Cizre'deki büyük direnişe katıldı. Ailesinin [B.] isminin hikayesi ile büyüdüğünü ifade ederek [B.] bir katliam var buna sessiz kalamam, siz de kalmayın burada bir insanlık suçu yaşanıyor, sözlerini geride bıraktığını ifade ettiği,

Ölen [B.K.ya] ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan evde yanında kalaşnikov silah ve mermiler ile bulunduğu halde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen ve yanlarında kalaşnikov silah ve fişekler ele geçen başka şahıslara ait cesetlerin de bulunması, [B.K.nın] terör örgütü üyesi olarak faaliyetlerde bulunduğuna dair 21 farklı kişinin birbiri ile uyumlu beyanlarının olması, şahsa ait kıyafetlerde yapılan incelemelerde antimon (Sb) elementinin tespit edildiği ve tüm dosya kapsamına göre; ölen [B.K.nın] terör örgütü PKK üyesi olduğu, Cizre ilçesinde terör örgütü PKK'nın amaçları doğrultusunda ilan edilen sözde öz yönetim kapsamında birçok yerde silahlı faaliyet gösterdiği değerlendirilmektedir. [B.K.nın] sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, [B.K.nın] güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği esnada meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğü değerlendirilmektedir. Güvenlik güçlerinin Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında terör örgütü üyeleri tarafından mahallelere güvenlik güçlerinin girmesinin engellenmesi amacıyla kurulan hendek ve barikatların ortadan kaldırılması, yine örgüt mensupları tarafından güvenlik güçlerinin şehit edilmesi ve yaralanması amacıyla hazırlanan patlayıcıların imha edilmesi, örgüt mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, kişilerin anayasada düzenlenen hak ve hürriyetlerinin korunması şeklindeki amaçlarla ilçede görev yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda operasyon gerçekleştiren güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla, el yapımı patlayıcı ve mayınlarla saldırılar gerçekleştirilmiş olup, bu saldırılarda çok sayıda polis ve asker şehit olmuş, bunun yanı sıra terör örgütünün silahlı saldırıları esnasında çok sayıda sivil vatandaş da yaralanmış ve vefat etmiştir. [B.K.nın] ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, yani meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş, meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Türk Ceza Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen ve bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa halinde bulunan kişilere ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [B.K.ya] yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır.

Her ne kadar [B.K.nın] ölümü olayı ile ilgili olarak soruşturma yürütülmüş ise de;

Olayda hukuka uygunluk sebeplerinin mevcut olduğu anlaşıldığından kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA...

..."

90. Başvurucu Reşit Kolanç 18/4/2017 tarihinde avukatları vasıtasıyla verdiği dilekçe ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. Yaşam hakkının maddi yönden ve etkili soruşturma yapma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü itiraz dilekçesinde dile getirdiği hususlar şu şekilde özetlenebilir:

i. AİHM, terörle mücadele kapsamında düzenlenen bir operasyonda operasyonun planlanması ve kontrolü gibi konuların detaylı şekilde incelenmesi ve kullanılan gücün mutlak zorunlu ve orantılı olduğu hususunda sert bir gereklilik testi uygulanmasını öngörmektedir.

ii. B.K. ile birlikte yaralı olarak bekleyen ve sağlık yardımı talep eden onlarca kişinin yeri bilinmesine karşılık bu kişilere sağlık yardımı yapılmamış ve bu kişiler bulundukları bodrumda yakılarak öldürülmüştür. Maktulün durumu hem maktulün kendisi hem yakınları hem de milletvekilleri tarafından 112 ve 155 numaralı telefonlara bildirilmesine rağmen maktulün yaşam hakkının korunmasına yönelik bir tedbir alınmamıştır. Bilakis maktulün bulunduğu bodrum bombalanmaya devam edilmiştir. Sivillerin rastgele bombalanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) uluslararası insani hukuk kuralları ve silahlı çatışmalarda güç kullanımını düzenleyen uluslararası antlaşma kuralları ile bağdaşır bir durum değildir.

iii. AİHM ilkeleri dikkate alındığında kızının ölümü ile ilgili yürütülen soruşturmada önemli eksiklikler bulunmaktadır. Arama ve olay yeri inceleme işlemleri, bizzat ölüm olayının şüphelisi olması gereken güvenlik güçleri tarafından savcı bulunmaksızın yapılmıştır. Bu durum soruşturmanın tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından yürütülmediğini göstermektedir.

iv. Başsavcılık ve Emniyet Müdürlüğü arasındaki yazışmalardan operasyonun askerî yetkililer tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Maktulün cenazesinin bulunduğu bina askerî harita üzerinde C-3185 olarak kodlanmasına karşın soruşturma dosyasında operasyona katılan askerlerin sayısı, operasyon sırasında durdukları yerler, kimlikleri, kullanılan silahlar vb. hiçbir detay yer almamaktadır. Soruşturmanın hiçbir yerinde operasyona katılan askerî unsurlardan bahsedilmemektedir.

v. Maktul ve onunla birlikte bulunan diğer on bir kişinin cenazesi ile silahlar olay yerinde fotoğraflanmamıştır. Silahlar üzerindeki parmak izlerinin tespiti için bir inceleme yapılmamıştır. Maktulün vücudundaki yanıkların nasıl bir silah kullanımı sonucu meydana geldiği araştırılmamıştır.

vi. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan tutanağa göre binanın bodrum katı üzerine çökmesi nedeniyle içine girilememiş ve arama yapılamamıştır. Arama yapılamaması, maktul ve diğer kişilerin nasıl öldüklerine dair önemli delillerin toplanamamış olması anlamına gelmektedir. İçine girilemediği iddia edilen binadan silah, mermi ve kovan elde edilmiş ancak elde edilen bu materyaller üzerinde kriminal inceleme yaptırılmamıştır.

vii. Maktulün kıyafetlerinin cenazesinin Adli Tıp Kurumuna sevkinin ardından kaybolduğu anlaşılmaktadır.

viii. Çatışmanın meydana geldiği bölgede hemen her köşede MOBESE veya dükkânların kameraları bulunmaktadır. Çatışma bölgesinde kamerası olan tank ve panzerler dolaşmaktadır. Buna karşılık olaya ilişkin kamera kaydı bulunamamıştır.

ix. Soruşturma kapsamında hiçbir tanığın veya operasyona katılan güvenlik görevlilerinin beyanı alınmamıştır. Bu durum soruşturmanın başında güvenlik görevlilerinin bir sorumluluğu bulunmadığına yönelik bir ön kabul olduğu anlamına gelmektedir.

x. Soruşturma sırasında kızının cenazesini teşhis etmesi için yalnızca başvurucu Reşit Kolanç’ın beyanı alınmış, bunun dışında aileden kimsenin beyanı alınmamıştır.

91. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz, Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/4/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret kararında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.

92. Ret kararı başvurucu vekiline 18/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, 17/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

2. M.B.nin Ölümüyle İlgili Yürütülen Ceza Soruşturması

93. 9/2/2016 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca Cudi Mahallesi C-3185 No.lu binada arama ve elkoyma işlemleri yapılmasına dair verilen karar üzerine aynı tarihte yapılan arama ve elkoyma işlemlerine dair tutanak içeriği özetle şöyledir:

i. 8/2/2016 tarihinde aynı adres için Başsavcılıktan arama izni alınmış ve sabah 09.55 sıralarında arama ve elkoyma işlemleri için adrese gelinmiştir. Arama devam ettiği sırada C-3185 numaralı binaya 20 metre uzaklıkta bulunan, haritada C-3158 olarak numaralandırılan binadan arama yapan görevlilere ve arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekât ve Polis Özel Harekât mensuplarına bombalı ve silahlı saldırı yapılmış; çatışma çıkmıştır. Bunun üzerine arama sonlandırılarak hiçbir delil alınmadan olay yeri terk edilmiştir. 8/2/2016 tarihinde yaşanan bu olaylarla ilgili aynı gün saat 12.15'te Olay ve Ev Arama Tutanağı düzenlenmiştir.

ii. 9/2/2016 günü saat 14.30 sıralarında bölgede operasyon yapan askerî unsurlar tarafından olay mahallinin güvenliğinin sağlandığı ve arama yapılabileceğinin bildirilmesi üzerine aynı adres için Başsavcılıktan bir kez daha arama izni alınarak saat 15.10 sıralarında adrese gelinmiştir. Dijital fotoğraf makinesi ve kamera çekimi eşliğinde arama işlemlerine 8/2/2016 günü kalınan yerden devam edilmiştir.

iii. Arama yapılacak bina bodrum katının üzerine çöktüğü, bina veya ikamet vasfını kaybettiği ve bütün girişleri kapalı olduğundan bina içine girilememiş; arama işlemi yapılamamıştır. Arama bölgesinde silahlı çatışmaların devam etmesi, terör örgütünün tehdidinden korkmaları nedeniyle aramaya eşlik etmek üzere muhtar ve aza temin edilememiştir.

iv. Arama mahallinde molozların arasından çıkarılan beş kadın, altı erkek ve bir parçalanmış ceset Cizre ve Mardin Belediyelerine ait cenaze araçlarıyla Cizre Devlet Hastanesine gönderilmiştir.

v. 8/2/2016 tarihinde yapılan aramada ele geçirilen silahların Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünde yapılan kontrollerinde; Kalaşnikof AK 47 marka, bir kısmı deforme olmuş altı otomatik tüfek, bu tüfeklere ait şarjör, mermi ve boş kovanlar oldukları belirlenmiştir. El konulan silahlar, Cizre Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Büro Amirliğine teslim edilmiştir.

vi. Arama işlemine 9/2/2016 günü saat 17.00'de son verilmiştir. (Arama ve elkoyma karar ve tutanağı ile olay yeri inceleme raporu için ayrıca bkz. yukarıda §§ 68-72).

94. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/2/2016 tarihli ve 2016/669 D. İş sayılı kararıyla olay yerinden elde edilen Kalaşnikof marka, deforme olmuş vaziyetteki altı silah, bu silahlara ait yine deforme olmuş vaziyetteki dört şarjör ile boş kovanlara ve mermi çekirdeklerine el konulmasına karar verilmiştir.

95. Başsavcılık tarafından bahsi geçen arama ve elkoyma işlemlerinde bulunan cesetlerle ilgili olarak aynı tarihte ayrı ayrı soruşturmalar başlatılmıştır. Bu kapsamda 2016/586 sayılı soruşturma kapsamında 9/2/2016 tarihinde C-3185 olarak numaralandırılan bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen, olay yeri inceleme raporunda (3) numaralı bulgu olarak belirtilen ceset üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i.9/2/2016 tarihinde operasyonel faaliyet yürütülen Cudi Mahallesi'nden yirmi yedi cesedin Cizre Devlet Hastanesine getirildiği Cumhuriyet savcısına bildirilmiştir. Cumhuriyet savcısı saat 16.30 sıralarında ölü muayene işlemleri için hastaneye gelmiştir. Ölü muayenesi yapılan cesedin konulduğu ceset torbası üzerinde “C-3185” ve “3/1 parça ve üç erkek parçalanmış” ibarelerinin yazılı olduğu belirlenmiştir. Kimliği bilinmeyen cesede (5) rakamıyla numara verilerek ölü muayenesine başlanmıştır. Muayene işlemine fotoğrafçı, kameraman, otopsi yardımcısı ve Cumhuriyet savcısı katılmıştır.

ii. Üzerinden kimliğinin tespitine yarar bir eşya elde edilemeyen ceset üzerindeki elbiseler çıkarılarak ceset, atış artığı ve atış mesafesinin belirlenebilmesi amacıyla Olay Yeri İnceleme Birimine teslim edilmiştir. Ayrıca Olay Yeri İnceleme Birimine cesedin parmak izleri ile el ve yüz svaplarının alınması talimatı verilmiştir.

iii. Cesedin siyah saçlı ve kahverengi gözlü bir erkek olduğu, ceset üzerinde yer yer ölü morluklarının ve yoğun bir şekilde ölü katılığının bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca neredeyse tamamen parçalanmış vaziyetteki ceset üzerinde ayırt edici bir dövme tespit edilememiştir.

iv. Yanmış ve parçalanmış vaziyetteki cesedin bütünlüğünün daha fazla bozulmaması için ceset parçaları ayrıştırılmamış, bu hâliyle ceset üzerinde oynama yapılmasının cesede ve ceset üzerindeki bulgulara zarar verebileceği düşüncesiyle başka bir tespit işlemi yapılmamıştır.

v. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Mardin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 günü saat 22.30'da son verilmiştir.

96. Ölü muayene işlemine katılan Olay Yeri İnceleme görevlileri tarafından düzenlenen 9/2/2016 tarihli raporda, ölü muayene işlemine kamera ve fotoğraf görüntüleri almak üzere iştirak edildiği, cesedin baş kısmının kısmen belli olduğu ancak vücudun parçalanmış hâlde olduğu, cesedin üzerinden çıkan elbiselerin muhafaza altına alındığı, vücut bütünlüğü bozulmuş olduğundan parmak izi ve el svapı alınamayıp yanak svaplarının alındığı belirtilmiştir. Ceset üzerinden elde edilen bir adet pantolon parçası, yanak bölgesinden alınan svapla birlikte kriminal inceleme yapılmak üzere Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiştir.

97. 10/2/2016 tarihinde Mardin Devlet Hastanesinde ceset üzerinde klasik otopsi işlemi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, adli tıp uzmanı ve otopsi yardımcısı iştirak etmiştir. Otopsi işlemine başlanmadan çekilen röntgen filminde vücutta çok sayıda şarapnel parçası ve yaygın parçalı kemik kırıkları olduğu görülmüş, mermi çekirdeğine rastlanmamıştır. Üzerinde kıyafet bulunmayan cesetle ilgili olarak 10/2/2016 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda belirtilen haricî bulgular şöyledir:

 “…cesedin siyah kısa saçlı, yanık sebebiyle göz rengi değerlendirilemeyen, 1,5 cm uzunlukta siyah sakal ve bıyıklı, haricen sünnetli bir erkeğe ait olduğu görüldü. Cesette ölü katılığı, ölü lekeleri ileri derecede parçalanma nedeniyle değerlendirilemedi. Cesedin her iki alt ekstremitesi ampüte idi ve vücuttan ayrı olarak ceset torbası içinde yer almaktaydı. Yer ye sol üst ekstremite dokuları yer almaktaydı. Göğüs ve batın bölgesi tamamen parçalanmıştı. Yer yer bağırsak parçaları yoğun ezilmiş kas ve yağ doku çoklu ayırt edilemeyen kemik kırıkları olduğu görüldü. Baş bütünlüğü mevcuttu. Kafatası kubbe bölümünde beyin dokunun izlendiği parçalı kırık görüldü. Kırıklar yardımıyla kafatası açıldığında beyin dokuda yer yer harabiyet ve beyin kanaması izlendi. Uzuvlar üzerinde yer yer yanık alanları görüldü. Yüz bölgesinde yüzeysel siyah yanıklar mevcuttu. Parçalanmış ve ezilmiş yumuşak dokular içerisinden çıkarılabildiği kadarıyla büyük şarapnel parçaları elde edilerek Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildi. Diğer röntgen filminde izlenen şarapnel parçalarının küçük olması ve dokuların aşırı parçalanması nedeniyle elde edilmesi tıbben mümkün değildi. Otopsi işlemi esnasında sistematik toksikolojik analize esas olacak sıvı ve organ örnekleri mevcut değildi. Gerekli görüldüğü takdirde kullanılmak üzere DNA analizine esas olmak üzere saç örneği, femur kemik örneği, kas doku örneği alınarak Cumhuriyet Savcılığına teslim edildi.”

98. Tutanağın sonuç bölümünde ölüm nedenine ve ölüm zamanına ilişkin kanaatler şöyle ifade edilmiştir:

" 1-Şahsın bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel vücut travmasının yol açtığı, çoklu kemik kırıkları ile kafatası kemik kırıkları ile müterafik iç organ, beyin doku harabiyeti, çoklu ampütasyonların neden olduğu masif iç ve dış kanama nedeni öldüğü,

2- DNA analizi amacıyla kas, kemik ve saç örnekleri alındığı,

3- Otopsi işlemi esnasında mermi çekirdeği elde edilmediği,

4- Otopsi işlemi esnasında şarapnel parçaları elde edildiği,

5- Cesedin ileri derecede parçalanması sebebiyle ölüm zamanının tahminine tıbben imkân bulunmadığı kanaatlerimi bildiririm dedi."

99. Otopsi sırasında Olay Yeri İnceleme görevlileri, cesedin sol el dış yüzeyinden svap örneği ve ayrıca parmak izleri almıştır. Cesetten alınan parmak izleri ile olarak veri tabanlarında yapılan araştırma sonucunda cesedin 22/6/1996 doğumlu M.B.ye ait olduğu belirlenmiş ve bu hususta Mardin Emniyet Müdürlüğü tarafından 12/2/2016 tarihli tutanak düzenlenmiştir.

100. M.B.nin babası başvurucu Tacettin Benzer 14/2/2016 tarihinde Mardin Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vererek özetle M.B.nin nasıl öldüğü konusunda bilgisi olmadığını ve cesedinin tarafına teslim edilmesini istediğini belirtmiştir. Aynı tarihte ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığınca M.B.nin cesedinin defninde ve defin için nakledilmesinde adli yönden sakınca bulunmadığına dair defin ve nakil ruhsatı düzenlenmiştir. M.B.nin cesedinin aynı tarihte babası başvurucu Tacettin Benzer’e teslim edildiği anlaşılmıştır.

101. 25/5/2016 tarihinde Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, M.B.den alınan saç örnekleri üzerinde yapılan uyutucu, uyuşturucu ve sistematik toksikolojik analizler sonucunda saçta, sistematiklerindeki maddelerin bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.

102. Başsavcılık ölen şahsın kimliğinin tespit edilmesi ve olayın faillerinin belirlenmesi amacıyla 19/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Müzekkerede özetle şu talepler yer almaktadır:

i. Ölüm olayının gerçekleştiği yerin tespit edilerek olay yeri incelemesi yapılması, olay yeri incelemesi yapılamıyorsa bunun nedenlerinin periyodik olarak bildirilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının tespit edilerek gönderilmesi, ölüm olayına ilişkin telsiz kayıtlarının gönderilmesi

iii. Ölenin kimliğinin tespiti için yapılacak işlemlerde Başsavcılıktan talimat alınması, kimliğin tespiti hâlinde ölen kişinin yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla beyanlarının alınması, ölenle ilgili kayıp başvurusu dâhil tüm adli kayıtların çıkarılması

iv. Olayla ilgili bilgisi bulunan kişilerin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınması

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması

vi. Cesetten elde edilen deliller üzerinde kriminal araştırma yapılması

vii. Ölen şahıs hakkında yazılı ve görsel basın, internet siteleri ve sosyal medyada çıkan ve çıkabilecek haberlerin takip edilmesi, bulunmaları hâlinde tespitlerinin yapılması

viii. Olay faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşılabilmesi için gerekli görülecek diğer hususlarla ilgili olarak Başsavcılıktan talimat alınması

ix. Olayın hassasiyetine binaen talep edilen işlemlerin eksiksiz ve ivedi bir şekilde tamamlanması

103. Başvurucu Tacettin Benzer’in 6/5/2016 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan beyanının ilgili kısmı şöyledir:

 “…[M.B.] benim öz oğlum olur, anne adı Ergül'dür, 22/06/1996 Cizre doğumludur. Ben oğlumun cenazesini Mardin Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade verdikten sonra teslim aldım. Parmak izi eşleşme raporu bulunması nedeniyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/745 sayılı dosyası kapsamında klasik otopsi işlemleri yapılan cesedin kimlik bilgilerini belirttiğim öz oğlum [M.B.ye] ait olduğu konusunda herhangi bir şüphem ve tereddütüm bulunmamaktadır. Zaten Mardin'de morgda cesedi teslim aldığım sırada kendisini açık bir şekilde teşhis etmiştim. Sokağa çıkma yasağı süresince ailemle birlikte ikamet ettik, oğlum [M.] yasaktan kısa bir süre önce İstanbul'a çalışmaya gideceğini söyleyerek evden ayrıldı. Biz yasak boyunca evimizden ayrılmadık. [M.] evden ayrıldıktan sonra kendisi ile herhangi bir şekilde iletişim kuramadık. Yasağın devam ettiği süre içerisinde komşumuza televizyon izlemeye gittiğim sırada İMC tv isimli televizyon kanalında Cudi mahallesinde yaralanan şahıslar arasında oğlum [M.nin] isminin geçtiğini de gördüm. Yasak başladıktan 2 ay sonra ise oğlum [M.nin] cesedinin klasik otopsi işlemi nedeniyle Mardin'de bulunduğunu öğrendim. Bunu bana Cizre dışında ikamet eden bir yakınım televizyonda gördüğünü söylemesi üzerine bildirmişti. Bunun üzerine Mardin'e gidip cesedi teslim aldım ve sonrasında defin işlerini gerçekleştirdim.

Oğlum [M.] zaman zaman karınca sıfatıyla Irak ülkesine gidip gelirdi ve bu şekilde para kazanırdı, sonradan oğlumun evden ayrıldıktan sonra Cizre'de bulunan bir inşaatta 3 gün süreyle çalıştığını ve bir miktar para aldığını, inşaat ustası olan Hüsnü isimli şahıstan parayı aldıktan sonra ona İstanbul'a gideceğini söyleyerek yanında ayrıldığını öğrendim. Hüsnü isimli şahsı ifade vermesi için Cumhuriyet Başsavcılığınıza getireceğim. Hüsnü isimli şahsın Cudi mahallesinde oturduğunu öğrendim, oğlumun cesedinin Cudi mahallesinde bulunmasının sebebi yasak öncesinde iş nedeniyle buraya gitmiş olması olabilir. Oğlumun nasıl ve ne şekilde öldüğünü bilmiyorum, bu konuda sonrasında çevreden duyduğum herhangi bir şey yoktur. Oğlumun silahlı terör örgütüyle herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır, herhangi bir sempatisi de yoktu. Kendisinin neden öldüğü konusunda ayrıntılı soruşturma yapılmasını talep ediyoruz, oğlumun ölümüne neden olan kişi yada kişilerin tespit edilerek cezalandırılmasını istiyorum. Cesedi teslim aldıktan sonra cesedin baş üst kısmında mermi giriş deliği olduğunu gördüm, oğlumu muhtemelen öldürüldükten sonra bulunduğu yere götürüldüğünü düşünüyorum. Eylemin fail yada faillerinden şikayetçiyim. Beyanım bundan ibarettir, dedi.”

104. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3/6/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği yazıda 19/2/2016 tarihli yazının akıbeti hakkında bilgi verilmesini, buna ek olarak M.B.nin silahlı terör örgütü üyesi olup olmadığına ilişkin ayrıntılı araştırma yapılmasını ve ilgili belgelerle birlikte araştırma sonucunun bildirilmesini istemiştir.

105. Başsavcılık 2/12/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği bir başka yazıda ayrıca M.B.nin terör örgütü ile bağlantısının olup olmadığı, hakkında herhangi bir teşhis bulunup bulunmadığı, herhangi bir eyleme katılıp katılmadığı, katıldıysa bu eylemlerin niteliği, hangi tarihlerde yapıldığı, maktul hakkında silahlı terör örgütü üyesi olduğuna dair istihbari bilginin olup olmadığı, M.B. hakkında herhangi bir istihbari bilgi var ise bu bilginin kaynağı, ayrıca teşhis dışında şahsın terör örgütüne üye olduğuna ilişkin delil/delillerin olup olmadığı hususlarının araştırılması ve olayı gerçekleştiren fail ya da faillerin tespitine yönelik gerekli araştırmaların titizlikle yapılarak sonucunun bildirilmesi talebinde bulunmuştur.

106. Cizre ilçe Emniyet Müdürlüğünün Cumhuriyet Başsavcılığının belirtilen taleplerine cevaben gönderdiği 9/8/2016 tarihli yazı içeriği özetle şöyledir:

i. 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 (C-3185) adresinde yapılan işlemlere ilişkin Arama ve Elkoyma Tutanağı ile olay yeri inceleme raporu gönderilmiştir.

ii. Olay yeri ve çevresinde yapılan araştırmalarda kamuya veya özel kişilere ait bir kamera sistemi tespit edilememiştir.

iii. Olayla ilgili bilgi sahibi olan kimse tespit edilemediğinden ifadeler alınamamıştır.

iv. Olayın faili/faillerinin açık kimlik ve adresleri tespit edilememiştir ancak bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

v. Ölü muayene işleminin ardından düzenlenen olay yeri inceleme raporu ekindeki bulgular kriminal inceleme için Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiştir. Kriminal inceleme sonuçları belirtilen birim tarafından doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili soruşturma dosyasına gönderilecektir.

vi. Olayla ilgili olarak düzenlenen İnternet Tespit Tutanakları ve Arşiv Araştırma Tutanağı yazı ekinde gönderilmiştir.

107. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün 8/8/2016 tarihinde düzenlediği Kamera Araştırma Tutanağı'nda "... maktulün eks vaziyette bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar neticesinde herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığı anlaşılmıştır." denilmektedir.

108. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün Şırnak Emniyet Müdürlüğüne hitaben yazdığı 16/6/2016 tarihli bilgi ve belge talebi konulu yazının ilgili kısmı şöyledir:

 “ PKK/KCK terör örgütü adına şiddet içerikli sokak eylemleri düzenleyen, propaganda yapan, vatandaşlarımıza yönelik tehdit, silahlı ve bombalı saldırı, suikast, adam kaçırma, örgüte eleman ve maddi kaynak temini ile halkı isyana ve suça teşvik eden şahısların tespit edilerek suç delilleriyle birlikte yakalanmalarını sağlamak ve özellikle değişken isimle şehir merkezlerinde örgüt adına illegal eylemler gerçekleştiren oluşumların faaliyetlerinin deşifre edilerek engellenmesine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında İlimiz Cizre İlçesi’nde kamu düzeninin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin korunması, PKK/KCK terör örgütü mensuplarınca açılmış hendeklerin kapatılması, barikat ve mevzilerin yıkılması, tuzaklı el yapımı patlayıcı düzeneklerin bertaraf edilmesi, PKK/KCK terör örgütü ve örgütün silahlı aparatlarından ÖS/YDG-H (Öz Savunma/Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) mensuplarının etkisiz hale getirilmesi/yakalanması amacıyla Şırnak Valiliğinin 14/12/2015 tarihli ve … sayılı yazısına istinaden Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00’dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı İller İdaresi Kanununun 11/C maddesi gereği ikinci bir emre kadar Cizre İlçesi genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edilerek halka duyurulmuş, Cizre İlçesi’ne giriş ve çıkışlar araç ve yaya trafiğine kapatılmış, ilan edilen sokağa çıkma yasağının hemen akabinde Emniyet ve Jandarma kolluk güçleri ve Askeri güçler ile birlikte müşterek planlı operasyon başlatılmış, operasyona 02/03/2016 tarihinde son verilmiştir.

Operasyon sürecinde etkisiz hale getirilen ve şu ana kadar kimliği tespit edilebilen terör örgütü mensubu 152 şahsın açık kimlik ve adres bilgilerinin yer aldığı nüfus kayıt örnekleri dökümleri yazımız ekinde gönderilmiş olup…

…”

109. Cizre Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 19/7/2016 tarihli tutanakta askerî haritada C-3185 olarak numaralandırılan binanın açık adresinin Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 olduğu belirtilmiştir.

110. Cizre Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 9/8/2016 tarihli Arşiv Araştırma Tutanağı'nda;

i. Hakkında soruşturma yürütülen R.D.nin M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SOFİ (K) M.B. isimli şahıstır. ÖSB eğitimlidir. Nur Mahallesinde aktif olarak faaliyet yürütür.” ve “Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs M.B. isimli şahıstır. Nur Mahallesinde D.K. isimli şahıs ile aktif olarak faaliyet yürütür.” şeklinde beyanlarda bulunduğu,

ii. Hakkında soruşturma yürütülen C.O.nun M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğraf 13’teki şahsı Nurettin SOFİ olarak tanırım. Cudi Mahallesinde elinde Kalashnikov ve Kanaslı gördüm.” şeklinde beyanda bulunduğu,

iii. Gizli tanık Batıkan’ın Cumhuriyet savcısı nezaretinde M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğraf-98’deki şahsın ismini bilmiyorum. Kod adı Sufi idi. Nur Mahallesinde güvenlik güçleri ile silahlı çatışmalara girerdi. Nur Mahallesinin güvenlik güçleri tarafından sıkıştırılması sonrasında ise Cudi Mahallesi’ne gelerek güvenlik güçleri ile silahlı olarak çatışmalara devam etti ve Cudi Mahallesi’ndeki çatışmalarda öldüğünü biliyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

iv. Gizli tanık Güven’in Cizre Cumhuriyet savcısı nezaretinde M.B.yi fotoğrafından teşhis ederek “Fotoğraf-55’teki şahsın ismini bilmiyorum, ancak silahlı olarak eylemlere katılırdı. Kobane olayları sırasında Nusaybin Caddesi’nde meydana gelen olaylara aktif olarak katılırdı. Gençlikle birlikte hareket ederdi. Hatırladığım kadarıyla Nusaybin Caddesi’nde bulunan A101 isimli marketin molotoflanarak yağmalanması olayına öncülük etmişti.” şeklinde beyanda bulunduğu,

v. POL-NET (Polis Bilişim Sistemi) üzerinden yapılan sorgulamada M.B. hakkında yakalama kararı veya suç kaydı bulunmadığının tespit edildiği hususları yer almıştır.

111. Cizre Emniyet Müdürlüğünün düzenlediği 6/8/2016 tarihli İnternet Tespit Tutanağı'nda;

i. Facebook adlı sosyal medya sitesinde "YPS Cizre" kullanıcı adıyla yer alan haber metninde M.B.den şehit olarak bahsedildiği,

ii. diclehaber.com adlı sitede M.B.nin cesedinin hastaneden "Şehid namirin (Şehitler ölmez.)" sloganları eşliğinde teslim alındığı,

iii. Aynı sitede yer alan bir başka haberde M.B.nin doğup büyüdüğü toprakları işgal eden devlet güçlerine karşı savunduğu, Cizre’de ilan edilen sıkıyönetim uygulamalarına karşı YPS saflarında yerini alarak direnişte verdiği mücadele ile ölümsüzleştiği, devlet güçlerinin tank ve toplarına karşı iki ay boyunca direndiği, arkadaşlarıyla birlikte teslim olun çağrılarına direnerek yanıt verdiği,

iv. diclehaber.com sitesinde yer alan bir başka haberde, en son yaralıların kaldığı eve geçen M.B.nin "Burada sonuna kadar direneceğiz." diyerek direniş destanı yazan arkadaşları ile birlikte ölümsüzleştiği,

v. anfturkce.net adlı internet sitesinde yer alan haberde, M.B.nin Botanlı direnişçi bir aileden geldiği ve bu geleneğin sürdürücüsü olduğu, iki amcası ve bir amcasının oğlu PKK saflarında yaşamını yitiren, bir amcası hâlen gerilla saflarında olan M.B.nin bodrumda diri diri yakılarak katledildiği hususlarına yer verilmiştir.

112. Başsavcılık, M.B.nin ölümüyle ilgili kasten öldürme suçundan yürüttüğü soruşturma sonucunda 22/1/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Terör örgütünün gençlik yapılanması tarafından ülke genelinde gerçekleştirilen eylemlere molotof kokteyli atma, kundaklama, korsan gösteri tertipleme, barikat kurma, taşlı saldırılarda bulunma gibi yasadışı faaliyetler gösterilebilir. 2013 yılının başından itibaren YDG-H faaliyetleri ele alındığında bu yapılanmanın şehir merkezleri ve metropollerde yasadışı gösteri ve şiddet eylemlerini yoğunlaştırdıkları terör örgütünün müzahir kitleler üzerinde ki hakimiyetini arttırmaya yönelik eylem ve faaliyetlerini devam ettirdikleri terör örgütünün kırsal alanlardaki üyelerinin bulunmadığı zamanlarda şehirlerdeki muhtemel boşluğu doldurma şeklinde eylem yaptıkları anlaşılmaktadır. Sonuç olarak YDG-H isimli terör örgütünün PKK/KCK terör örgütünün hedef ve stratejilerine uygun olarak ve alınan kararlar doğrultusunda faaliyet gösteren terör örgütünün gençlik yapılanması olduğu görülmektedir.

YDG-H isimli terör örgütünün 2013 yılı içerisinde Cizre ilçesinde askeri görünümlü bir törenle Abdullah Öcalan'ın fotoğrafları ve terör örgütünün sözde bayrak ve flamalarının da bulunduğu bir alanda yüzü kapalı ve silahlı kişilerce kuruluşunun ilan edilip söz konusu örgütün kuruluş ilanının ardından ilçe de bulunan Nusaybin ve İdil caddeleri üzerinde çeşitli şiddet eylemlerinin örgüt mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Ayrıca YDG-H isimli terör örgütünün YDGK-H şeklinde (Yurtsever Devrimci Genç Kadın Hareketi) adı altında bir kadın yapılanmasının da var olduğu tespit edilmiştir. YDG-H isimli örgütün kuruluş ilanını gerçekleştirdiği tarihte kendilerini sözde asayiş üyesi olarak tanıttıkları, bu kişilerin faaliyet gösterdikleri il ve ilçelerde yol kesme, kimlik kontrolü yapma gibi eylemleri gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.

PKK/KCK terör örgütünün hedef ve talimatları doğrultusunda terör örgütünün nihai hedefine ulaşabilmesi amacıyla Doğu ve Güneydoğu'da bulunan başta il ve ilçeler olmak üzere bazı il ve ilçelerde 15/08/2015 tarihinde sözde özyönetim ilan ettiği, bu ilanın gerçekleştiği ilçelerden birinin de Cizre olduğu bu doğrultuda Cizre ilçesinde sözde bir Cizre Halk Meclisi oluşturulduğu bu illegal yapının devlet kurum ve kuruluşlarını tanımadığını ifade ederek örgütün hedef ve talimatları doğrultusunda ÖSB/YDG-H (Öz Savunma Birliği) adı altında yeni bir yapılanmaya gittiği bu yapılanmanın ilçenin bazı mahallelerine (Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahalleleri) güvenlik kuvvetlerinin girmelerini engellemek amacıyla kum çuvalları , kaya parçaları taş vb. Malzemeler kullanarak barikat ve hendek inşa ettikleri, söz konusu barikat ve hendeklere el yapımı patlayıcı ve mayınlarla tuzaklama gerçekleştirerek söz konusu mahallelerde ki yay ve araç trafiğine eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlanmasına, sağlık emniyet ve adalet hizmetlerinin yerine getirilmesine engel oldukları görülmüştür. Terör örgütünün bu faaliyetlerine devam etmesini engellemek amacıyla Cizre ilçesinde 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve söz konusu yasak süresince ilçemiz Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde terör örgütüne karşı operasyonlar başlatılmıştır.

Söz konusu sokağa çıkma yasağının ardından terör örgütünün eylemlerini sonlandırmaması ve daha da yoğunlaştırması üzerine Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı süresince PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan ÖSB/YDG-H örgütünün mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik operasyonların devam ettirildiği görülmüştür.

25/12/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün mevcut konjonktüre uygun olarak şehirlerde var olan ÖSB/YDG-H mensupları ile kırsal alanda faaliyet gösteren HPG mensuplarını bir araya getiren yeni bir örgüt kurduğu, söz konusu örgütün YPS (Yekineyen Parestina Sivil / Sivil Savunma Birlikleri) adı altında faaliyete başladığı söz konusu örgütün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde silahlı faaliyet gösterdiği, örgütün ilan ettiği sözde özyönetim çağrısını güçlendirmek amacıyla kıra dayalı şehir eylemleri düzenleme şeklinde eylemler gerçekleştirdiği, bu doğrultuda çatışma yaşanan alanlarda kırsal alandan gelen teröristler ile YDG-H mensubu teröristlerin birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştı.

...

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde operasyonların yoğun bir şekilde devam ettiği mahallelerdeki terör örgütü mensuplarınca kullanılan evlerde örgüt mensuplarının yakalanabilmesi, örgüt mensuplarınca hazırlanan patlayıcıların imha edilebilmesi ve soruşturmalara dair delil elde edilebilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığımızca verilen arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı,

09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak No:7( C-3185) Cizre/ Şırnak sayılı binada arama yapıldığı, yapılan arama neticesinde bulunan kimliği belirsiz cesetlerden birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi işlemi yapıldığı,

Otopsi tutanağına göre; maktulün ölümünün bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel vücut travmasının yol açtığı, çoklu kemik kırıkları ile müterafik iç organ, beyin doku harabiyeti, çoklu amputasyonların neden olduğu masif iç ve dış kanama neticesinde meydana gelmiş olduğu,

Parmak izi eşleşme raporu sonucunda kimliği belirsiz cesedin [M.B.] isimli kişiye ait olduğunun tespit edilmesi üzerine cenazenin maktulün babası olan Tacettin Benzer'e teslim edildiği,

Gizli tanık Fırtına'nın [M.B.] hakkında 'Şahsın adını Serdar olarak bilirim. Çawreş kod adlı Botan isimli teröristin yanında faaliyet yürüttüğünü, güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girdiğini ve hendeklerde nöbet tuttuğunu bilirim. Şahsın operasyonlar esnasında öldürüldüğünü duydum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [R.D.nin] [M.B.] hakkında 'Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SOFİ (K) [M.B.] isimli şahıstır. ÖSB eğitimlidir. Nur Mahallesinde aktif olarak faaliyet yürütür.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [H.D.nin] [M.B.] hakkında 'Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs [M.B.] isimli şahıstır. Nur Mahallesinde Doğan Küçük isimli şahıs ile aktif olarak faaliyet yürütür.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [C.O.nun] [M.B.] hakkında 'Fotoğraftaki şahsı Nurettin SOFİ olarak tanırım. Cudi Mahallesinde elinde kaleşnikof ve kanaslı gördüm.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık Batıkan'ın [M.B.] hakkında 'Fotoğraftaki şahsın ismini bilmiyorum. Kod adı Sufi idi. Nur Mahallesinde güvenlik güçleri ile silahlı çatışmalara girerdi. Nur Mahallesinin güvenlik güçleri tarafından sıkıştırılması sonrasında ise Cudi Mahallesine gelerek güvenlik güçleri ile silahlı olarak çatışmalara devam etti ve Cudi Mahallesindeki çatışmalarda öldüğünü biliyorum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli Tanık Güven'in [M.B.] hakkında, 'Fotoğraftaki şahsın ismini bilmiyorum ancak silahlı olarak eylemlere katılırdı. Kobani olayları sırasında Nusaybin Caddesinde meydana gelen olaylara aktif olarak katılırdı. Gençlikle birlikte hareket ederdi, hatırladığım kadarıyla Nusaybin Caddesinde bulunan A101 isimli marketin mototoflanarak yağmalanması olayına öncülük etmişti.' şeklinde beyanda bulunduğu,

 [M.B.nin] ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen bayan ve erkek başka şahısların da cesetlerinin bulunduğu ve terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda Kalaşnikov silah ve şarjörleri ile birçok mühimmatın ele geçtiği,

Tahkikat kapsamında yapılan internet araştırmalarında facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde YPS CİZRE adlı sayfada yer alan paylaşımda [M.B.nin] fotoğraflarının paylaşılarak başlık kısmında 'Şehit rumeta mene em doza bernadin' ifadesinin yer aldığı, www.diclehaber.com adlı sitede yayınlanan haberde 'Cizre'de ilan edilen sıkıyönetim uygulamalarına karşı YPS saflarında yerini alan [M.B.], Botan direnişinde verdiği mücadele ile ölümsüzleşir. Yaklaşık iki ay boyunca devlet güçlerinin tank ve toplarına karşı direnişi sürdürmeye devam eden [M.B.] ve arkadaşları, devlet güçlerinin 'teslim olun' çağrılarına direnerek yanıt verdiler şeklinde haber metninin yayınlandığı; diclehaberin başka bir haber metninde ise; 'Hayatını doğduğu ve sevdalısı olduğu kentte geçiren [M.B.] tıpkı birçok arkadaşının yaptığı gibi devlet güçlerinin saldırılarına karşı kentini ve insanlarını yalnız bırakmamak için mahallesinden ayrılmadı. En son yaralıların kaldığı eve geçen [M.B.] burada sonuna kadar direneceğiz diyerek direniş destanı yazan arkadaşlarıyla birlikte ölümsüzleşti' şeklinde haberler yapılarak maktulün terör örgütü adına faaliyet yürüttüğünün anlaşıldığı,

Maktul [M.B.ye] ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan evde silah ve mermiler ile bulunduğu halde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen şahıslara ait cesetlerin bulunması ve cesetlerin yanlarında silah ve başkaca mühimmatların ele geçirilmesi, [M.B.nin] terör örgütü üyesi olarak faaliyetlerde bulunduğuna dair birçok kişinin birbiri ile uyumlu teşhis beyanlarının olması ve tüm dosya kapsamına göre; ölen [M.B.nin] terör örgütü PKK üyesi olduğu, Cizre ilçesinde terör örgütü PKK'nın amaçları doğrultusunda ilan edilen sözde öz yönetim kapsamında birçok yerde silahlı faaliyet gösterdiği değerlendirilmektedir. [M.B.nin] sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, [M.B.nin] güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği esnada meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğü değerlendirilmektedir. Güvenlik güçlerinin Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında terör örgütü üyeleri tarafından mahallelere güvenlik güçlerinin girmesinin engellenmesi amacıyla kurulan hendek ve barikatların ortadan kaldırılması, yine örgüt mensupları tarafından güvenlik güçlerinin şehit edilmesi ve yaralanması amacıyla hazırlanan patlayıcıların imha edilmesi, örgüt mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, kişilerin anayasada düzenlenen hak ve hürriyetlerinin korunması şeklindeki amaçlarla ilçede görev yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda operasyon gerçekleştiren güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla, el yapımı patlayıcı ve mayınlarla saldırılar gerçekleştirilmiş olup, bu saldırılarda çok sayıda polis ve asker şehit olmuş, bunun yanı sıra terör örgütünün silahlı saldırıları esnasında çok sayıda sivil vatandaş da yaralanmış ve vefat etmiştir. [M.B.nin] ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, yani meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş, meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Türk Ceza Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen ve bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa halinde bulunan kişilere ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [M.B.ye] yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır.

Her ne kadar [M.B.nin] ölümü olayı ile ilgili olarak soruşturma yürütülmüş ise de;

Olayda hukuka uygunluk sebeplerinin mevcut olduğu anlaşıldığından kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA...

..."

113. Başvurucu Tacettin Benzer 6/11/2017 tarihinde avukatı aracılığıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. M.B.nin yaşam hakkının maddi yönden ve etkili soruşturma yapma yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğini ileri sürdüğü bu itiraz dilekçesinde dile getirdiği hususlar şu şekilde özetlenebilir:

i. AİHM, terörle mücadele kapsamında düzenlenen bir operasyon sırasında devletlere, güvenlik güçlerinin operasyonu planlama ve mümkün olduğunca PKK tarafından açılacak ateş de dâhil sivillerin hayatına gelecek zararı engelleme ya da en aza indirecek şekilde operasyon düzenleme yükümlülüğü yüklemiştir. Özellikle ölümcül kuvvetin kullanıldığı durumlarda sadece kuvveti uygulayan kişiler değil aynı zamanda inceleme altındaki olayın planlanması ve kontrolü ile ilgili konular detaylı olarak incelenmeli, devlet tarafından alınan mutlak zorunlu ve orantılı tedbirler için normalden daha sert ve zorlayıcı bir gereklilik testi uygulanmalıdır.

ii. M.B. ve yaralı olarak bekleyen, sağlık yardımı talep eden onlarca kişinin yeri bilinmesine karşın bu kişilere sağlık yardımı yapılmamış, bu kişiler bulundukları bodrumda yakılarak öldürülmüştür. Maktulün durumu hem maktulün kendisi hem yakınları hem de milletvekilleri tarafından 112 ve 155 numaralı telefonlara bildirilmesine rağmen maktulün yaşam hakkının korunmasına yönelik bir tedbir alınmamıştır. Bilakis maktulün bulunduğu bodrum bombalanmaya devam edilmiştir. Sivillerin rastgele bombalanması Sözleşme, uluslararası insani hukuk kuralları ve silahlı çatışmalarda güç kullanımını düzenleyen uluslararası antlaşma kuralları ile bağdaşmamaktadır.

iii. AİHM ilkeleri dikkate alındığında M.B.nin ölümü ile ilgili yürütülen soruşturmada önemli eksiklikler bulunmaktadır. Arama ve olay yeri inceleme işlemleri savcı bulunmaksızın bizzat ölüm olayının şüphelisi olması gereken güvenlik güçleri tarafından yapılmıştır. Bu durum soruşturmanın tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından yürütülmediğini göstermektedir.

iv. Başsavcılık ve Emniyet Müdürlüğü arasındaki yazışmalardan operasyonun askerî yetkililer tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Maktulün cenazesinin bulunduğu bina askerî harita üzerinde C-3185 olarak kodlanmasına karşın soruşturma dosyasında operasyona katılan askerlerin sayısı, operasyon sırasında durdukları yerler, kimlikleri, kullanılan silahlar vb. detay yer almamaktadır. Soruşturmanın hiçbir yerinde operasyona katılan askerî unsurlardan bahsedilmemektedir.

v. Maktul ve onunla birlikte bulunan diğer on bir kişinin cenazeleri ile silahlar olay yerinde fotoğraflanmamıştır. Silahlar üzerindeki parmak izlerinin tespiti için bir inceleme yapılmamıştır. Maktulün vücudundaki yanıkların nasıl bir silah kullanımı sonucu meydana geldiği araştırılmamıştır.

vi. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan tutanağa göre binanın bodrum katı üzerine çökmesi nedeniyle içine girilememiş ve arama yapılamamıştır. Arama yapılamaması maktul ve diğer kişilerin nasıl öldüklerine dair önemli delillerin toplanamamış olması anlamına gelmektedir. İçine girilemediği iddia edilen binadan silah, mermi ve kovan elde edilmiş ancak elde edilen bu materyaller üzerinde kriminal inceleme yaptırılmamıştır.

vii. Maktulün kıyafetlerinin cenazesinin Adli Tıp Kurumuna sevkinin ardından kaybolduğu anlaşılmıştır.

viii. Çatışmanın meydana geldiği bölgede hemen her köşede MOBESE veya dükkânların kameraları bulunmaktadır. Çatışma bölgesinde kamerası bulunan tank ve panzerler dolaşmaktadır. Buna rağmen olaya ilişkin kamera kaydı bulunamamıştır.

ix. Soruşturma kapsamında hiçbir tanığın veya operasyona katılan güvenlik görevlilerinin beyanı alınmamıştır. Bu durum soruşturmanın başında güvenlik görevlilerinin bir sorumluluğu bulunmadığına yönelik bir ön kabul olduğu anlamına gelmektedir.

x. AİHM, maktul ile aynı binada yaşamını yitiren müştekiler ile ilgili kendisine yapılan başvuruda Hükûmetten savunma istemiş ve Hükûmete Sözleşme'nin 2. maddesinin maddi yönden ve etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından ihlal edilip edilmediği yönünde sorular yöneltmiştir.

114. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret kararının ilgili kısmı şöyledir:

 “…

Bu kapsamda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturma dosyasının incelenmesinde; şüpheliler hakkında müşteki tarafça öne sürülen iddiaların yeterince araştırıldığı, iddiaları destekleyecek nitelikteki delillerin toplandığı, iddiaya konu olayın yeterince irdelendiği ve soruşturma sonunda maktule yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara karşı verilen itiraz dilekçesinde ileri sürülen kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olay ve delillerin verilen kararın değiştirilmesini ve kaldırılmasını gerektirecek kuvvette olmadığı ve eksik inceleme yapıldığı iddiasının yerinde olmadığı, bu haliyle kamu davasının açılması için yeterli nedenlerin bulunmadığı, tüm dosya kapsamının incelenmesinde; maktulün bulunduğu yerde veya civarında olayı gören kimsenin veya herhangi bir kamera görüntüsünün bulunmadığının anlaşıldığı, bu nedenle gerekli araştırmalara rağmen şüphelilerin tespit edilemediği, dosyada bulunan teşhis tanıkları [R.D.], [H.D.] ve [C.O.] alınan ifadelerinde maktul [M.B.nin] terör örgütü kapsamında aktif faaliyet gösterdiğini beyan ettikleri, gizli tanıklar Fırtına, Batıkan ve Güven'in maktul [M.B.] hakkında terör örgütü adına faaliyet yürüttüğünü, güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girdiğini ve örgütün silahlı eylemlerine katıldığını belirttikleri, [M.B.nin] PKK/KCK terör örgütünün silahlı yapılanmalarından olan YPS içerisinde faaliyet yürüttüğüne dair istihbari bilgilerin bulunduğu, maktulün ele geçtiği ikamette yapılan aramada şahısların cesetlerinin yanında terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda kalaşnikov marka silah, fişekler, el bombaları, hücum yelekleri ele geçirildiği, örgüte müzahir haber sitelerinde [M.B.nin] örgüt adına faaliyet yürüterek direnişlerde bulunduğunun belirtildiği, yine söz konusu örgüte müzahir internet sitelerinde maktulün fotoğraflarının kahraman olarak paylaşıldığı dosya kapsamında bulunan evraklardan anlaşılmıştır. Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde terör örgütü mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması, sivil halkın hak ve hürriyetlerinin korunması amacı ile güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyonlarda, belirtilen amaçların gerçekleşmesi için silahlı terör örgütü mensuplarının mevcut saldırılarına veya gerçekleşmesi muhakkak olan saldırılara karşı güvenlik güçlerinin bu durumdan korunmaları ve orantılı olarak karşı saldırıda bulunmalarının 5237 sayılı TCK'nun 25/1. maddesinde düzenlenen meşru müdafaa kapsamında kaldığının anlaşıldığı, TCK'nun 25/1. maddesinde 'Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.' şeklinde yer alan düzenleme uyarınca; terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan [M.B.ye] yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebinin bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşıldığından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmekle, itirazın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR (Gerekçesi açıklandığı üzere);

1-Usul ve yasaya uygun bulunan takipsizlik kararına müşteki vekili Av.İlknur Alcan tarafından yapılan İTİRAZIN REDDİNE...

…”

115.Ret kararı başvurucu vekiline 26/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, 26/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

116. Başvuru formunda ayrıca M.B.nin ölümü nedeniyle İçişleri Bakanlığı aleyhine Mardin 2. İdare Mahkemesinde 2017/3633 Esas sayılı dosya ile tam yargı davası açıldığı, bu davanın reddi üzerine istinaf talebinde bulunulduğu ve bu talebin kabul edildiği, tam yargı davasının Mardin İdare Mahkemesinde devam ettiği bildirilmiştir. UYAP'tan yapılan araştırmada Mardin 2. İdare Mahkemesinin tam yargı davasını süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddettiği, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 26/5/2021 tarihli ve E.2021/648, K.2021/1042 sayılı kararıyla istinaf istemini kabul ettiği ve yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir karar verilmesi için dosyayı İdare Mahkemesine gönderdiği anlaşılmıştır.

3. Mehmet Tunç'un Ölümüyle İlgili Olarak Yürütülen Ceza Soruşturması

117. 9/2/2016 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, Cudi Mahallesi C-3185 adresindeki binada arama ve elkoyma işlemleri yapılmasına karar verilmiştir.

118. Arama işlemine ilişkin olarak 9/2/2016 tarihinde saat 19.00'da düzenlenen ve beş uzman tarafından imzalanan olay yeri inceleme raporu içeriği özetle şöyledir:

- 8/2/2016 tarihinde aynı adres için Başsavcılıktan arama izni alınmış ve sabah 09.55 sıralarında arama ve elkoyma işlemleri için adrese gelinmiştir. Saat 11.00 sıralarında, arama yapan görevlilere ve arama yapılan yerin çevre emniyetini alan Jandarma Özel Harekât ve Polis Özel Harekât mensuplarına terör örgütü üyelerince bombalı ve silahlı saldırı yapılmış; saldırı sonucu yaralanan görevliler olmuştur. Operasyonu yöneten askerî yetkililer tarafından sıcak çatışma bölgesinden bir an önce uzaklaşılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine aramaya son verilerek alandan çıkılmıştır.

- 9/2/2016 günü saat 15.10 sıralarında arama işlemi için yeniden aynı adrese gelinmiştir. Adrese gelindiğinde olay yeri yakınlarında terör örgütü ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar devam etmektedir. Bu ortamda yeniden arama işlemine başlanmıştır.

- Adresin Narin Sokak üzerinde tek katlı çökmüş bir bina olduğu tespit edilmiştir. Binanın sokak tarafındaki enkazı altında ve sokak içinde terör örgütü mensuplarına ait beş kadın, altı erkek cesedi ve bir kişiye ait ceset parçası bulunmuştur. Bu cesetlerin yakınında tahrip olmuş Kalaşnikof marka altı tüfek ve bu silahlara ait materyaller bulunarak muhafaza altına alınmıştır. Cesetler torbalara konularak Cizre Devlet Hastanesine gönderilmiştir. Olay yerinin çeşitli açılardan kamera ve fotoğraf çekimi yapılarak çalışmaya son verilmiştir.

119. Cizre Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 9/2/2016 tarihli arama ve elkoyma işlemlerine dair tutanak, olay yeri inceleme raporu ile Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/2/2016 tarihli elkoyma kararına yukarıdaki paragraflarda yer verilmiştir (bkz. §§ 68-72,94).

120. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bahsi geçen arama ve elkoyma işlemlerinde bulunan cesetler ile ilgili olarak aynı tarihte soruşturmalar başlatılmıştır. 2016/579 sayılı soruşturma kapsamında 9/2/2016 tarihinde C-3185 olarak numaralandırılan bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen erkek cesedi üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Ölü muayene işlemine Cumhuriyet savcısı ile birlikte fotoğraf ve kamera görüntüsü çekimi için iki olay yeri inceleme görevlisi, otopsi yardımcısı ve genel cerrahi uzmanı bir hekim katılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Adli Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. Cesedin üzerinde C-3185 yazan bir ceset torbası içinde getirildiği, üzerinde kıyafet bulunmadığı, 180-185 cm boylarında bir erkeğe ait olduğu tespit edilmiştir.

ii. Saçlı deri sol frontopariyeteral bölgede kemik bütünlüğünün bozulduğu ve beyin dokusunun gözlendiği sol zigomatik bölgede yaklaşık 6x6 cm'lik altında muhtemel kırığın olduğu doku defekti, yüz ve saçlı deri bölgesinde 3 ve 4. derece yanık olduğu, boyun bölgesinde 3 ve 4. derece yanık bulunduğu gözlenmiştir.

iii. Toraks duvarında 3 ve 4. derece yanık olduğu, sol toraks duvarı bütünlüğünün tamamıyla bozulduğu görülmüştür. Toraks içi organlarının evisere olduğu batın ön duvarında ayrı derece yanık olduğu, göbek altı kısmında duvarın tamamen bozulduğu, bu bölgede ve batın sol tarafında batın içi organlarının evissere olduğu, sırt bel glutea da yaygın, ileri derece yanığa bağlı karbonizasyon gözlenmiştir.

iv. Sağ üst ekstremitede 4. derece yanık olduğu, cilt bütünlüğünün bozulduğu, kas ve tendon yapılarında yer yer karbonizasyon bulunduğu, sol üst ekstremitenin tamamında 3 ve 4. derece yanık ve hümerus açık kırığı olduğu, sol alt ekstremite pelvik bölgeden itibaren diz bölgesine kadar ve yine sağ alt ekstremitede pelvisten ayak bileğine kadar ileri derece yanık ve karbonizasyon gözlenmiştir. Diz altında 4. derece yanık olduğu, sağ ayakta ayak sırtı bölgesinde iki adet, plantor bölgede bir adet değişik boyut ve derinlikte parçalı kesi olduğu gözlenmiştir.

v. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Şanlıurfa Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 günü saat 22.33'te son verilmiştir.

121. 9/2/2016 tarihinde yapılan ve yukarıda belirtilen ölü muayene işlemi, hazır bulunan olay yeri görevlileri tarafından kamera ve fotoğraf çekimi yapılarak kayıt altına alınmıştır. Bu konuda düzenlenen 2016/662 sayılı olay yeri inceleme raporunda cesedin durumu uygun olmadığı için svap alınamadığı ancak sağ elin uygun olan parmaklarından parmak izlerinin alındığı, cesedin üzerinde kıyafet bulunmadığı belirtilmiştir.

122.10/2/2016 tarihinde Şanlıurfa Adli Tıp Kurumunda ceset üzerinde klasik otopsi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, üç adli tıp uzmanı, üç otopsi yardımcısı ile iki fotoğrafçı iştirak etmiştir. Otopsi işlemine başlamadan çekilen röntgen filminde baş ve gövdede düzensiz şekilli, küçük çaplı birkaç tane şarapnel parçası ile uyumlu metalik imajlar bulunduğu belirlenmiştir. DNA analizinde kullanılmak üzere cesetten üç adet diş ile sternum parçası, toksikolojik analiz için iç organ örnekleri alınmıştır. 10/2/2016 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda belirtilen haricî bulgular özetle şöyledir:

i. Ceset 180 cm boyunda, 80-85 kg ağırlığında uçları yanmış kısa siyah saçlı, uçları yanmış kısa siyah bıyıklı, buğday tenli bir erkeğe aittir. Ekstrekmiteler büyük ölçüde yanmış olduğundan cesette ölü katılığı ve ölü lekeleri tefrik edilememiştir.

ii. Kafada ve gövdede yoğun miktarda hafif kurumuş çamursu toprak bulaşığı olduğu, toprak bulaşığı temizlendiğinde ise yüzde saçlı deride, boyunda, gövde ön ve yan yüzlerde, sırtta 2 ve 3. derece yanık alanı olduğu, alt ekstremiteler ön ve arka yüzlerde, sol omuzda, pubik bölgede, sırtta lomber ve gluteal bölgelerde, geniş 2 ve 3. derece yanık nedeniyle kas dokularının açığa çıktığı, yer yer kömürleşmiş yumuşak doku bulunduğu görülmüştür.

iii. Sol ve sağ humerus diafizinde, sol tibia diafizinde açık kırıklar olduğu, göğüs sol yanda koltuk altından sol SİAS’a kadar uzanan geniş 50x20 cm’lik alanda yumuşak doku defekti ile bu alandan dışarı protrrude olmuş batın ve göğüs iç organları bulunduğu, sağ ayakta küçük çaplı, muhtemel ateşli silah ürünü (şarapnel/yabancı cisim) birkaç giriş çıkış yarası olduğu tespit edilmiştir.

iv. Kafada, sol taraf şakak ve yanakta kenarları düzensiz 11x7 cm’lik lazerasyon, sağ kulak alt ucunda 5x5 cm’lik lazerasyon, sağ kaş medialinde 2x0,5 cm’lik ve çene ön kısım sol tarafta 2x1 cm’lik düzensiz kenarlı, muhtemel ateşli silah ürünü (şarapnel/yabancı cisim) giriş yaraları olduğu, burun sırtında 2x1 cm’lik yüzeysel lazerasyon olduğu görülmüştür.

v. Oksipital bölgede 2x2 cm’lik, sağ temporalde 1x1 cm’lik, oksipitopariyetalda 2x2 cm’lik cilt yüzeyinde atış artığı ya da iz lekesi izlenmeyen düzensiz kenarlı ve yıdızvari görünümlü, muhtemel ateşli silah ürünü giriş yaraları olduğu düşünülmüştür.

123. 10/2/2016 tarihli tutanağa göre ceset üzerinde yapılan klasik otopsi sonucu elde edilen bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. Baş bölgesi açılarak yapılan incelemede saçlı deri altında sol frontotemporoparyetal ve oksipital bölgede hematom ile bu bölge kubbe kemiklerinde 20x15 cm’lik alanda parçalı kırıklar olduğu tespit edilmiştir. Haricen ve beyin kesitlerinde yaygın SAK ile sol hemisferde trase boyunca geniş lazerasyon izlenmiştir. Kafa kaide kemikleri sol taraf orta fossada ayrıklı lineer kırıklar olduğu görülmüştür. Boyun bölgesi incelendiğinde trakea ve özefagus lümenleri içinde sıvama tarzı kanlı sıvı olduğu, hyoidkemik, troid kıkırdak ve boyun omurlarının sağlam olduğu belirlenmiştir.

ii. Göğüs bölgesi açılarak yapılan incelemede sol taraf 6-12. kaburgalar hizasında geniş doku defekti olduğu, diyafragmanın bu seviyede solda parçalanmış olduğu görülmüştür. Sol taraf 4-10 kotlarda ön aksiller hat hizasında muhtemel ateşli silah ürünü (şarapnel/yabancı cisim) geçişine bağlı kırıklar olduğu tespit edilmiştir. Her iki göğüs boşluğunda 250 ml civarında çürüme sıvısıyla karışık kan olduğu görülmüştür. Perikardın sağ yanında küçük bir alanda tam kat rüptüre olduğu izlenmiştir. Her iki akciğer yüzey ve kesitlerinde tüm loblarda ateşli silah ürünü (şarapnel/yabancı cisim) geçişine bağlı geniş lasere alanlar izlenmiştir. T7-L5 seviyesinde vertabra korpuslarında ayrıklı kırıklar, sağ taraf 4-10. kotlarda paravertabral bileşkeye 7 cm mesafede parçalı kırıklar mevcuttur.

iii. Batın içinden otopsi masasına 2x0,7 cm boyutlarında bir adet şarapnel parçası düşmüştür. Batın içinde 200 ml civarında hafif çürüme sıvısıyla karışık serohemorojik sıvı birikimine rastlanmıştır. Karaciğer sağ lobunun büyük oranda lasere olduğu görülmüştür. Bağırsakların batın sol yandaki doku defektinden dışarı çıkmış olduğu ve jejunum seviyesinde bağırsak yüzeylerinde yanıklar olduğu tespit edilmiştir.

124. Tutanağın sonuç bölümünde ölüm nedenine ilişkin kanaatler şöyle ifade edilmiştir:

"1-Kişinin ateşli silah ürünü (şarapnel/yabancı cisim) yaralanmasına bağlı ekstremite, kaburga, omurga ve kafatası kubbe-kaide kemik kırıkları ile birlikte beyin zarı kanaması, beyin harabiyeti ve iç organ hasarından gelişen iç ve dış kanama ve yanık sonucu öldüğü,

2- Kişinin vücuduna çok sayıda ateşli silah ürünü (şarapnel/yabancı cisim) isabet etmiş olup, kafa, göğüs, batın bölgelerinde tarif eden yaralanmalar müstakilen ve müştereken öldürücü nitelikte olduğu,

3- Cesetten otopsi işlemi sırasında 1 adet şarapnel parçası elde edildi, ateşli silah mermi çekirdeği elde edilmediği,

4- Cesetten alınan iç organ (karaciğer, böbrek, kas dokusu) örneklerinin alkol, uyutucu-uyarıcı ve sistematik toksikolojik analiz için Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığına gönderilmesinin uygun olduğu,

5- Cesetten otopsi esnasında gerektiğinde DNA analizinde kullanılmak üzere alınan 3 adet diş ile sternum parçası örneğinin ve 3 adet şarapnel parçasının usulüne uygun paketlendikten sonra Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmek üzere olay yeri inceleme ekibinde görevlisi [Ç.E.K.ya] teslim edilmesinin uygun olduğu kanaatindeyim…

…”

125. 15/2/2016 tarihinde Cizre Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanakta ölü muayene işlemi sırasında kimliği belirsiz erkek şahıstan alınan on parmak basım izlerinin Otomatik Parmak İzi ve Avuç İzi Teşhis Sistemi'nde yapılan arşiv araştırmasında bir kaydının bulunamadığı bildirilmiştir.

126. Başsavcılık ölen şahsın kimliğinin tespit edilmesi ve olayın faillerinin belirlenmesi amacıyla 16/2/2016 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Müzekkerede özetle şu talepler yer almaktadır:

i. Ölüm olayının gerçekleştiği yerin tespit edilerek olay yeri incelemesi yapılması, olayın ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin olarak tutanak tutulması, delil olabilecek eşyanın muhafaza altına alınarak inceleme için Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının tespit edilerek gönderilmesi, ölüm olayına ilişkin telsiz kayıtlarının gönderilmesi

iii. Ölenin kimliğinin tespiti için yapılacak işlemlerde Başsavcılıktan talimat alınması, kimliğin tespiti hâlinde ölen kişinin yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla beyanlarının alınması, ölenle ilgili kayıp başvurusu dâhil tüm adli kayıtların çıkarılması

iv. Olayla ilgili bilgisi bulunan kişilerin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınması, beyanlarının alınamaması durumunda açık adres ve kimlik bilgilerinin Başsavcılığa bildirilmesi

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması

vi. Olay yerinden ve cesetten elde edilen deliller üzerinde kriminal araştırma yapılması

vii. Ölen şahıs hakkında yazılı ve görsel basın, internet siteleri ve sosyal medyada çıkan ve çıkabilecek haberlerin takip edilmesi, bulunmaları hâlinde tespitlerinin yapılması

viii. Olay faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşılabilmesi için gerekli görülecek diğer hususlarla ilgili olarak Başsavcılıktan talimat alınması

ix. Olayın hassasiyetine binaen talep edilen işlemlerin eksiksiz ve ivedi bir şekilde tamamlanması

127. Mehmet Tunç'un annesi olan başvurucu Esmer Tunç 29/2/2016 günü Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş ve üzerinde otopsi işlemi yapılan kimliği belirsiz erkek cesedini Mehmet Tunç olarak teşhis etmiştir. Aynı gün defin ruhsatı düzenlenerek Mehmet Tunç'un cesedi başvurucu Esmer Tunç’a teslim edilmiştir.

128. Şanlıurfa 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/2/2016 tarihli kararıyla otopsi sırasında alınan örnekler üzerinde kimlik tespiti amacıyla moleküler genetik inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Bu incelemeyi yapan Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi 10/3/2016 tarihli raporunda, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan otopsi sırasında alınan biyolojik materyallerden elde edilen DNA profili ile başvurucu Esmer Tunç’un DNA profilinin %99,99 uyumlu olduğunu ve Esmer Tunç’un otopsisi yapılan bu kişinin annesi olabileceğini belirtmiştir. Aynı Kurum ayrıca başvurucu Ahmet Tunç'un %99,9 ihtimalle otopsisi yapılan kimliği belirsiz cesedin babası olduğuna dair 7/3/2016 tarihli rapor düzenlemiştir.

129. Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesinin 29/3/2016 tarihli raporunda, otopsi sırasında alınan kas ve iç organ örnekleri üzerinde yapılan incelemede sistematiklerindeki maddelerin bulunmadığı bildirilmiştir.

130. Cizre Emniyet Müdürlüğünün 19/7/2016 tarihinde olayın gerçekleştiği adresin tespitine dair düzenlediği tutanağın içeriği şöyledir:

 “09/02/2016 günü Cudi Mahallesi'nde yer alan ve askeri yetkililer tarafından operasyon kapsamında kullanılmak üzere hazırlanan haritaya göre C-3185 olarak numaralandırılan binada yapılan arama işlemi ile ilgili olarak askeri numaralandırmaya göre belirlenen bahse konusu yerin açık adresinin tespit edilebilmesi amacıyla yapılan adres tespit çalışmaları neticesinde söz konusu adresin Cudi Mahallesi Niran Sokak No:7 (C-3185) Cizre/ŞIRNAK sayılı adres olduğunun tespit edildiğine dair;

…”

131. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğünün Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda belirtilen (bkz. § 126) taleplerine cevaben gönderdiği 9/8/2016 tarihli yazı içeriği özetle şöyledir:

- 9/2/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 (C-3185) adresinde yapılan işlemlere ilişkin Arama ve Elkoyma Tutanağı ile olay yeri inceleme raporu gönderilmiştir.

i. Olay yeri ve çevresinde yapılan araştırmalarda kamuya veya özel kişilere ait bir kamera sistemi tespit edilememiştir.

ii. Olayla ilgili bilgi sahibi olan kimse tespit edilemediğinden ifadeler alınamamıştır.

iii. Olayın faili/faillerinin açık kimlik ve adresleri tespit edilememiştir ancak bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

iv. Ölü muayene işleminin ardından düzenlenen olay yeri inceleme raporundan cesetten kıyafet veya svap elde edilemediği anlaşılmıştır. Bu nedenle herhangi bir kriminal inceleme yaptırılmamıştır.

v. Olayla ilgili olarak düzenlenen İnternet Tespit Tutanakları yazı ekinde gönderilmiştir.

132. Emniyet Müdürlüğünün bu cevap yazısının ekinde yer alan 6/9/2015 tarihli, PKK/KCK faaliyetleri konulu yazısında özetle;

i. 12/7/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün merkez yönetimi tarafından Şırnak, Cizre, Silopi ve Nusaybin'in kendi "öz yönetim"lerini kuracaklarını açıklamasının ardından terör örgütünün talimatıyla 13/8/2015 tarihinde Cizre İlçesi'nde Cizre Özerklik Halk Meclisi adı altında bir geçici meclis yönetimi kurulduğu,

ii. Bu oluşum içinde faaliyet yürüten şahıslar ile ilgili yapılan araştırmada 3/9/2015 günü saat 21.00 sıralarında Cizre ilçesinde Cizre Özerklik Halk Meclisi içinde faaliyet yürüten şahıslar, HDP (Halkların Demokratik Partisi) ve DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) ilçe teşkilatı içinde faaliyet yürüten şahıslar ile terör örgütünün silahlı kanadı HPG/Yerel Birlikler içinde faaliyet yürüten bazı silahlı kişilerin de aralarında olduğu bir grubun Nur ve Cudi Mahallelerinde ikamet eden nüfuzlu bazı aileleri ziyaret ettiği,

iii. Söz konusu ziyaretlere katılanlar arasında Cizre Belediyesi Eş Başkanı, HDP Cizre İlçe Başkanı, HDP Cizre İlçe Eş Başkanı ve DBP Cizre İlçe Başkanı'nın da bulunduğu, Cizde Özerklik Halk Meclisi başkanı sıfatıyla Mehmet Tunç ve eş başkanı sıfatıyla Asya Yüksel ile birlikte Cizre Demokratik Halk Meclisi Hukuk İşleri sorumluları ve Meclis Yürütme Kurulu üyelerinin de bu ziyaretlere katıldığı, ziyaretler esnasında Mehmet Tunç ve Asya Yüksel'in güvenlik güçlerinin önümüzdeki birkaç gün içinde mahallelere girerek operasyon yapacağı, bu durumun özerklik ilanının ihlali olduğu ve halkın bu noktada meşru müdafaa hakkının doğacağı, silahı olmayanlara AK-47 marka silah verileceğini söyleyerek ziyaret ettikleri şahıslara operasyona karşı sokak nöbetlerine katılmaları şeklinde konuşmalar yaptıkları, bazı aile ve şahısların silah almayı kabul etmeleri üzerine bu kişilerin isimlerinin alınarak terör örgütüne verildiği yönünde istihbari bilgiler bulunduğu belirtilmiştir.

133. Soruşturma dosyasında yer alan belgelere göre yaralama, silahlı terör örgütüne üye olma, toplantı veya gösteri yürüyüşlerine silah veya yasak olan diğer aletlerle katılma gibi suçlardan devam eden ceza davaları bulunan Mehmet Tunç'un PKK terör örgütü ile irtibatı ve hendek olaylarındaki rolüne dair on gizli tanığın ve iki tanığın Cizre ve Şırnak Cumhuriyet savcıları önünde yaptıkları teşhis işlemleri ve anlatımları bulunmaktadır. Bu anlatımlarda Mehmet Tunç'un özetle;

i. PKK terör örgütü dağ kadrosundan gelen Mamo kod adlı terör örgütü üyesiyle birlikte Cizre’de barikatların kurulması, kontrolü ve güvenlik güçlerine yapılacak eylemlerin planlanmasında çalıştığı, Mamo kod adlı terör örgütü üyesinin ihtiyacı olan araçları temin ettiği, ilçe ile ilgili bilgi verdiği, bu eylemlerine çatışmaların sonuna kadar devam ettiği,

ii. Örgütle Parti arasında bilgi akışı sağladığı, çatışmalarda yaralanan örgütçülerin sivil olarak gösterilip hastaneye taşınmasına yardım ettiği,

iii. "PKK ile bağlantılı ve organizatör" olduğu, "örgüt tarafından atanmış Cizre kaymakamı konumunda" olduğu, "örgütün Cizre’de kilit isimlerinden birisi" olduğu, "terör örgütünün Cizre İlçesi'nde kurduğu mahkemede görevli" olduğu, mahalle sorumlularının talimatları Mehmet Tunç'tan aldığı, Mehmet Tunç'un belediye başkanına dahi talimat verebildiği, mahalleleri gezerek kırsaldan gelen örgüt mensuplarına mahalleler ve mahalledeki kişiler hakkında bilgi verdiği,

iv. Dağ kadrosundan örgüt mensuplarının geldiklerinde Mehmet Tunç'un evinde kaldıkları, Mehmet Tunç'un bunlara patlayıcı döşenecek yerleri, asker ve polislere saldırı düzenlenecek noktaları gösterdiği, Mehmet Tunç'un evinin bahçesinden farklı noktalara patlayıcı kablolar çekildiği,

v. PKK/KCK terör örgütü gençlik yapılanması YDG-H’nin eş başkanı olduğu, YDG-H Asayişin yaptığı faaliyetlerden sorumlu olduğu, etrafında sürekli silahlı adamları olduğu, terör olayları sırasında kalabalığı yönlendirdiği,

vi. Sokağa çıkma yasakları sırasında terör örgütünün propagandasını yaparak mahallelerin boşaltılmamasını talep ettiği, her gece mahallelerden örgüt üyelerine vermek üzere zorla para ve yemek topladığı, araçla mahallelerde gezerek megafonla terör örgütünün propagandasını yaptığı,

vii. Cizre KCK eş başkanı ve PKK/KCK terör örgütü talimatıyla kurulan "Cizre öz yönetimi" eş başkanı olduğu, PKK terör örgütünün dağ kadrosundan gelen talimatları bizzat uygulayan kişi olduğu, ilçede tüm örgütsel faaliyetlerin talimatını veren kişi olduğu belirtilmiştir.

134. Yazı eklerinde yer alan İnternet Tespit Tutanaklarında yer alan bilgiler özetle şöyledir:

i. 1/3/2016 tarihli 'ozgurgundem.com' adli sitede yer alan 'Fedaice direnip onur abidesi oldular' başlıklı haberde şu ifadeler kullanılmıştır:

"...Vahşet bodrumlarında bulunan yaralıların durumunu kamuoyuyla paylaşırken kullandığı, ‘Kimse bizden teslim olmamızı beklemesin. Biz ilk gün olduğu gibi omuz omuza direneceğiz ve bu uğurda gerekirse şehit olacağız’ sözleri aynı zamanda Cizir'de yaşanan direnişin boyutunu da gözler önüne serdi. Mehmet Tunç, ‘100 kişinin katledilmesiyle bu hareketin bitmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Herkesin moralini iyi tutması lazım. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, mücadeleye devam eden arkadaşlara selamlarımı iletiyorum’ demişti. Tunç'un son sözleri ise ‘Biz direndik, diz çökmedik bizimle gurur duyun’ olmuştu."

ii. 29/2/2016 tarihli anfturkce.net sitesinde yayımlanan "Tunç, Teslimiyet bizim için ihanettir demişti" başlıklı haberde şu ifadeler yer almaktadır:

 “On binlerce asker ve polislerle Cizre'yi kuşatma altına alan devlet, ‘özgürlük sevdamızdan bizi alıkoyamazsınız’ diyen Cizre halkı, aylardır eşsiz direniş içerisinde tarihin sayfalarında yerini aldı. Cizreli Berivan'dan sonra Cizre'nin yurtsever halkına öncülük eden Cizre Halk Meclisi Mehmet Tunç, kamuoyuna seslendiği her seferinde, ‘biz Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin çizgisinden geliyoruz. Teslimiyet bizim için ihanettir. Kimse bizim teslim olmamızı beklemesin’ sözleri ile belki yüzyıllarca unutmayacak tarihi sözlerin altına imzasını attı.”

iii. 1/3/2016 tarihli anfturkce.net sitesinde yer alan "Mehmet Hevalin ardından…" başlıklı yazıda şu ifadeler yer almaktadır:

 “Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanları Asya Yüksel ve Mehmet Tunç ile ilk karşılaştığımda Cizre bu kadar yıkılmamış, insanlık bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. Hendekler vardı yine Cizre'nin mahallelerinde. Ancak kan değil, hendekleriyle birlikte hayat günlük rutininde akıp gidiyordu.… Yafes Mahallesi'ni dolaşırken sormuştum: 'Bütün eşbaşkanlar tutuklu, siz nasıl dışarıdasınız? Oldukça rahattılar. Tebessümle yanıt vermişti Mehmet heval: ‘Özgür alanlarda rahatça dolaşabiliyoruz.’ O özgür alanlar hendeklerle korunan mahallelerdi. ‘Mesela sizinle belediyeye gelemeyiz, çünkü bina hendeklerle korunan mahallelerin dışında, oraya gelirsek gözaltına alınabiliriz’ diye eklemişti [A] heval…"

iv. bestanuce.info sitesinde yer alan 8/3/2016 tarihli ve "Mehmet heval direnişiyle tarihe mührünü vurdu" başlıklı yazıda şu ifadeler yer almaktadır:

 “…Cizre'de yaralıların mahsur kaldıkları binalara devlet güçlerinin saldırısında katledilen ve sergilediği tarihi direnişi ve 'Biz direndik, diz çökmedik, bizimle gurur duyun' sözleri ile veda eden Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'u cezaevi arkadaşı DBP Şırnak İl Eşbaşkanı Salih Gülenç anlattı.

…Mehmet Tunç'un cezaevinde kısa sürede Kürtçe ders vermeye de başladığını söyleyen Gülenç, Mehmet Tunç'u şu sözlerle anlattı: ‘Mehmet heval her alanda kendisini geliştiriyordu, Apocu bir kişiliğe sahipti. Onda öyle bir ruh vardı. Önder Apo'yu anlamak için çok çalışıyordu. Devamlı olarak, 'Zindan devrim alanıdır. Kürdistan kazanmıştır, çok kısa zamanda hepimiz özgürleşeceğiz' diyordu. Mehmet heval her zaman heyecanlıydı ve gülüyordu. Özellikle bu yanları yanında kalan tüm arkadaşların da dikkatini çekmiş ve onları etkilemiştir.’

…Mehmet Tunç'un cezaevinden çıktığı günlerde DAİŞ çetelerinin Rojava ve Şengal'e saldırılarının yoğun bir şekilde devam ettiğini belirten Gülenç, Mehmet Tunç'un Şengal ya da Rojava'ya giderek çetelere karşı direnmek için kendisini dayattığını ifade etti. Gülenç, ‘Mehmet Tunç bu önerisini arkadaşlara iletti. Ancak arkadaşlar onun demokratik özerklik çalışmalarında yer almasını istedi. Bu konu da gelişkin bir arkadaştı. Çok fazla emeği de oldu. Zaten Karayılan da dile getirdi, Mehmet Tunç, sivil alanda dönemin öncülüğünü yaptı. Dönemin ruhunun simgesi oldu. Yine Bayık da Mehmet Tunç'u dönemin Seyid Rızası olarak tanımladı. Son saatlerine kadar da 'teslim olmayacağız' dedi. …Mehmet Tunç'un bu sözlerini her Kürt genci ve siyasetçisi örnek almalı' diye konuştu.

Konuşmasının sonunda, ‘Özyönetim şehitleri iradelerini AKP'ye teslim etmediler’ diyen Gülenç, direnişi büyütme çağrısında bulunarak, şunları kaydetti: ‘Mehmet heval ve diğer özyönetim şehitleri büyük bir kahramanlıkla direndiler. Teslim olmadılar. Onların direnişi sayesinde başımız diktir. Beyaz bayrağı alıp çıkabilirlerdi, ama yapmadılar. Destan yazdılar ve tarihe mühürlerini vurdular. Mehmet Tunç şahsında tarihe mühürlerini vurdular. Her kes bilsin ki; AKP hükümeti Cizre'de kaybetti.’”

v. anfturkce.net sitesinde yer alan 1/3/2016 tarihli "Mehmet Tunç ve O.T.yi binler uğurladı" başlıklı yazıda şu ifadeler yer almaktadır:

 “…Cizre'de özyönetim direnişinde mahsur kaldıkları vahşet bodrumlarında ‘Diz çökmeyeceğiz, halkımız bizimle gurur duysun’ sözleriyle hafızalarda yer edinen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç, ile kardeşi [O.T.], Şırnak'ta binlerce kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Bahçelievler Mahallesi'ndeki Nalaro Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlanan Tunç, kardeşlerin cenaze törenine; DTK Eşbaşkanı [S.I.], HDP Eş Genel Başkanı [F.Y.], çok sayıda HDP milletvekili, Şırnak Halk Meclisi eşbaşkanları … DBP, HDP ve MEYADER yöneticileri de katıldı.

Tunç kardeşlerin tabutlarını Bahçelievler Mahallesi girişinde omuzlayan kitle, Mehmet Tunç'un, Cizre direnişi sırasında söylediği, ‘Diz çökmedik, çökmeyeceğiz. Halkımız bizimle gurur duysun' sözlerine atfen ‘Diz çökmedik, çökmeyeceğiz’, ‘Botan sizinle gurur duyuyor’, ‘Biji Serok Apo’, ‘Biji birxwedana Cizir’, ‘Ey şehid xwina we erdö namine’, ‘İntikam’ ve ‘Şehid namirin’ sloganlarını haykırdı. Üzerinde Tunç kardeşler ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının bulunduğu pankartın da açıldığı yürüyüşle ardından mezarlığa gelindi. Nergis ve karanfillerle uğurlandılar Yakalarına Mehmet Tunç'un, fotoğraflarını asan halk, ‘Rakin şehid min rakin’ ağıdını söyleyerek, Tunç kardeşlerin tabutlarına baharın gelişilin sembolü olan nergisleri bıraktı…”

135. Soruşturma dosyasında bulunan 9/7/2016 tarihli Kamera Araştırma Tutanağı'nda Mehmet Tunç'un cesedinin bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar neticesinde herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığı belirtilmiştir. Aynı tarihli Fail Araştırma Tutanağı'nda ise olayın meydana geldiği yerin çevresinde MOBESE kamerasının olmaması, olaya ilişkin failin/faillerin tespitini yapabilecek ölçüde herhangi bir tanığın olmaması nedeniyle olay faili şahıs/şahısların açık kimlik ve adres tespitinin yapılamadığı, failin/faillerin tespitine ve teminine yönelik çalışmalara devam edildiği belirtilmiştir.

136. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı 7/11/2016 tarihli müzekkereyle, 8/2/2016 tarihinde Cudi mahallesi, Niran Sokak C-3185 numaralı binada yapılan aramada Mehmet Tunç dışında on cesedin daha bulunduğunu belirterek bu on cesedin kimlik bilgilerinin tespit edilip edilmediğinin ve soruşturma numaralarının bildirilmesini, ölen şahısların terör örgütü üyeliği ile ilgili olarak haklarında araştırma tutanağı tanzim edilmesini, Mehmet Tunç'un Cizre ilçesindeki sokağa çıkma yasağı döneminde internet ortamında paylaşılan medya ile telefon görüşmelerinin CD hâline getirilmesini istemiştir. Cizre Emniyet Müdürlüğü bu yazıya verdiği 14/11/2016 tarihli cevapta C-3185 numaralı adreste cesetleri bulunan kişilerin Mehmet Tunç ile birlikte V.B., A.E., H.Ç., Asya Yüksel, Serdar Özbek, A.G., Yasemin Çıkmaz, D.K., Z.B., B.K. ve M.B. olduğunu bildirmiş; Mehmet Tunç'un sokağa çıkma yasağı döneminde internet ortamında paylaşılan, medya kuruluşlarına telefonla bağlanarak yaptığı açıklamaların bir DVD ile gönderildiğini ifade etmiştir.

137. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Emniyet Müdürlüğüne hitaben yazdığı 9/1/2017 tarihli müzekkereyle, olayların yaşandığı gün ve bir gün öncesine ait telsiz kayıtlarının rapor hâline getirilerek gönderilmesini istemiştir. Emniyet Müdürlüğü bu yazıya cevaben cesetlerin bulunduğu 9/2/2016 günü ile bir gün öncesi olan 8/2/2016 gününe ait tüm telsiz kanallarının muhabere kayıtlarının dijital ses dosyaları hâlinde, DVD ortamında gönderildiğini, ayrıca bu telsiz kayıtlarının PDF dosya uzantılı formatta, dijital olarak CD ortamında gönderildiğini bildirmiştir.

138. Soruşturma dosyasında bulunan telsiz konuşmaları ile insansız hava aracı (İHA) ve MOBESE kayıtlarından, başvuruya konu olayın geçtiği yer ve çevresinde yaşanan silahlı çatışmalar, düzenlenen operasyonlar ve yapılan adli işlemlerle ilgili olduğu değerlendirilen hususlar şu şekildedir:

1-  7/2/2016-8/2/2016 tarihleri arasında 7. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Arama 4 ekibi 84. kavşağa ambulans istemiştir. Devam eden görüşmelerde Arama 7 ekibinden bir görevlinin çatışmada yaralandığı, bu görevli ile birlikte Narin Sokak ve Nusaybin Caddesi'nin Mehmetçik Sokak girişinde yaşanan çatışmalarda yaralanan çok sayıda güvenlik görevlisinin hastaneye götürüldüğü bilgileri verilmiştir. Ayrıca C 3157 numaralı bina yakınında arama yapan ekibin saldırıya uğraması sonucu Olay Yeri İnceleme görevlilerine ait olan, içinde olay yeri fotoğraflarının da bulunduğu malzemeler çatışma bölgesinde kalmıştır. Yine bu görüşmelere göre çatışma bölgesinde bulunan bir tünel için arama ekibi çağırılmış ancak sıcak temasın devam etmesi nedeniyle aramadan vazgeçilmiştir.

2-  7/2/2016-8/2/2016 tarihleri arasında 21. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Terör örgütü mensuplarının kendi aralarında yaptıkları telsiz görüşmelerinde terör örgütü mensuplarından oluşan 18 kişilik bir grubun çatışma bölgesine gelmesini bekledikleri tespit edilmiştir. Ayrıca terör örgütü mensupları, herkesin bulunduğu yerde kalması, kimsenin dışarı çıkmaması yönünde birbirlerine talimat vermiş; bölgedeki caminin üst tarafında bulunduklarını, yakında bir kişi gördüklerini ve bu kişi hareket ederse onu öldüreceklerini söylemiştir. C 3157 ve C 3158 numaralı binalarda arama yapan görevlilere doğru terör örgütü mensuplarınca ateş edildiği bilgisi yer almıştır. 2186 numaralı binada teröristlere ait bir telsiz bulunduğu belirtilmiş ve buraya arama ekibi gönderilmesi istenmiştir.

3-  7/2/2016-8/2/2016 tarihleri arasında 22. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Bölgede bulunan Avcı 69, Avcı 64 ve Avcı 70 kodlu birimler gece saatlerinde teröristlerin sızmalarını engellemek için el bombası faaliyetinde bulunmuştur. Saat 23.11 sıralarında Ender 250 birimi S 265 numaralı binada tespit edilen bir terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini bildirmiştir. Ayrıca bu kanaldan bölgedeki güvenlik güçlerinin keskin nişancılara karşı dikkatli olmaları gerektiği, bölgede nişancı bulunduğuna dair telsiz kestirmesi alındığı bilgisi verilmiştir. Sabah saatlerinde bölgede operasyon başlatılmış, Ekin 210 birimi 277, 278 ve 280 numaralı binalara girdiğinde tünel ile karşılaşmış ve tünellere el bombası faaliyeti yapmıştır. Avcı 8 birimi de bir tünel tespit ederek buraya operasyon düzenlemiştir. Saat 09.51'de Avcı 7 birimine kırmızı binanın ön tarafından terör örgütü mensuplarınca ateş edilmiştir. Saat 10.20'den itibaren bölgedeki binalara giren güvenlik görevlileri terör örgütü mensuplarına ait silah ve mühimmat bulmuştur. Avcı 81 birimi cami yakınlarındaki binada (S-223) bir terör örgütü mensubunun cesedi ile birlikte bir Kalaşnikof marka tüfek, bir Kanas marka keskin nişancı tüfeği bulmuştur. Yavuz 6 ve Avcı 81 birimleri S 223 numaralı binada devam eden araştırmada M16 marka bir tüfek ve rayfil, bir terör örgütü mensubunun cesedi ve Kalaşnikof marka üç tüfek daha bulmuştur. Avcı 7 birimi binada terör örgütü mensuplarına ait bir yelek ve şarjör bulduğunu anons etmiştir. Bunun hemen ardından terör örgütü mensuplarının bölgedeki güvenlik görevlilerini çapraz ateşe aldıkları ve Bixi diye tabir edilen ağır makineli tüfek ve roket kullanarak saldırı düzenleyeceklerine dair telsiz kestirmesi tespit edildiği anons edilmiştir. Telsiz anonslarına göre aynı anda (saat 10.42) başlayan terör saldırısında Üsteğmen A.Y.Ç.ile birlikte Uzman Çavuş E.K., polis memurları M.E. ve Ö.Ç. yaralanmıştır. Yaralanan güvenlik görevlilerinden biri 3158 numaralı binada bulunmaktadır. Diğer yaralılar Avcı 7 ve Avcı 89 birimlerinde görevlidir. Devam eden çatışmada Ender 20 birimi sarı renkli binanın çatısında bulunan silahlı iki terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini bildirmiştir. Avcı 68 birimi de dört terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini, 3188 numaralı binada başka terör örgütü mensuplarının da olduğunu, onları izlemeye devam ettiklerini anons etmiştir. Ender 250 biriminin bir terör örgütü mensubunun keskin nişancı tarafından etkisiz hâle getirildiğini anons etmesinin ardından Avcı 89 birimi çatışmalarda iki güvenlik görevlisinin daha yaralandığını telsizle haber vermiştir. Aynı dakikada Arama 5 ekibi Niran Sokak'ta yaralıları olduğunu belirterek ambulans talep etmiştir (Başvuru dosyasındaki bilgilere göre Niran Sokak C 3188 numaralı bina ve çevresinde yaşanan telsiz anonslarına konu bu çatışmalarda polis memurları F.D., E.Y., Ö.F.B., B.Y., ve Y.E.A. yaralanmıştır.). Telsiz görüşmelerine göre yaralıları tahliye etme çalışmaları devam ederken Ender 210 birimi ve 3188 numaralı binada bulunan terör örgütü mensupları arasındaki çatışma da sürmektedir. Ender 210 birimi bu çatışmalar sırasında 3188 numaralı binada bulunan iki terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini, bir güvenlik görevlisinin yaralandığını ve Niran Sokak'tan tahliyesi gerektiğini ancak ateş altında olduklarını anons etmiştir. Ender 250 birimi saat 12.20'de yaptığı telsiz anonsunda sarı renkli, yanmış binada bir terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini bildirmiştir. Bunun hemen ardından Rozan kod adlı terör örgütü mensubunun telsiz konuşmalarının tespit edildiği anons edilmiştir. Rozan kodlu terör örgütü mensubunun telsizle diğer terör örgütü mensuplarına sarı renkli binanın çatısında olduğunu, aynı yerde bulunan diğer kişilerin şehit olduklarını, kendisinin de şehit olma ihtimali bulunduğunu, bir noktadan saldırı başlatılırsa belki çıkabileceğini söylediği tespit edilmiştir. Devam eden telsiz görüşmelerinde C 3158 ve 3188 numaralı binalarda düşman unsurları bulunduğu, C 3160 numaralı binada terör örgütü mensubu görüntüsü alındığı, C 3152, C 3159 ve C 3160 numaralı binalar arasında terör örgütü mensuplarının geçiş yaptığı anons edilmiştir. Tosun 1 birimi aracına üç mermi isabet ettiğini ancak yaralı bulunmadığını, Ender 250 birimi ise 3159 numaralı binada bir terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini telsizle haber vermiştir. Saat 14.12'de Avcı 7 birimi girdikleri binada tünel bulduklarını, buradan kendilerine ateş edildiğini, duvarı patlatarak sıcak temasa girdiklerini anons etmiştir. Bunun ardından Avcı 81 birimi kendilerine ateş edildiğini ve tünele uygulama yaptıklarını, kablo parçaları bulduklarını, bomba imha ekiplerinin bunları incelediğini, kendilerinin ise binanın üst katına çıktıklarını, Avcı 78 birimi de terör örgütü mensuplarının bulunduğu binanın altında bir dehliz bulunduğunu, bomba uzmanlarının burada uygulama yaptığını anons etmiştir. Telsiz görüşmelerine göre terör örgütü mensuplarıyla sıcak temasa giren Avcı 7 birimine el bombası atılmıştır. Ekin 240 birimi de kendisine ateş eden bir terör örgütü mensubunu etkisiz hâle getirmiştir. Bu andan itibaren terör örgütü mensuplarının saldırısı ile yeniden şiddetlenen çatışmalarda Jandarma Uzman Çavuş A.A., A.Ş. ve F.Ç. yaralanmıştır. Yaralı güvenlik görevlileri uzun bir uğraş sonucu Nusaybin Caddesi'nde bekleyen ambulansa götürülmüş ancak yaralı bir görevlinin silahı olay yerinde kalmıştır. Çatışmada bir terör örgütü mensubu Avcı 7 birimi tarafından, 3158 numaralı binadan 3160 numaralı binaya geçen bir başka terör örgütü mensubu ise Ender 210 birimi tarafından etkisiz hâle getirilmiştir. Aynı anda Nusaybin Caddesi'nin diğer tarafında bulunan Sur Mahallesi'ndeki S 264, 271, 272, 274, 275, ve 276 numaralı binalar çevresinde de çatışmalar devam etmektedir. Ekin 6 birimi bu çatışmalar sırasında mozaikli binanın yanındaki binada tünel çıkışı tespit ettiklerini, 275 ve 276 numaralı binalar arasında birisi Bixi marka ağır makineli tüfek kullanan iki terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini anons etmiştir. Kartal 10 birimi ise S 271 ve 272 numaralı binalar çevresinde terör örgütü mensubu keskin nişancı bulunduğunu telsizle haber vermiştir.

4-  7/2/2016-8/2/2016 tarihleri arasında 23. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Sabah saat 08.30'dan itibaren yapılan telsiz anonslarından güvenlik güçlerince C 3149, C 3150, C 3151, C 3152, C 3153 ve C 3154 numaralı, ayrıca C 3181 ve C 3182 numaralı binalarda temas araması başlatılmıştır. Yine bu anonslara göre olay yerine gelen ekipler C 3151 sayılı binada yanmış ceset bulunduğu, C 3154 numaralı bina çevresinde de çok sayıda ceset olduğu bilgisini vermiştir. Bölgede operasyon yürüten birlikler tarafından C 3151 numaralı binada terör örgütü mensuplarına ait beş ya da altı ceset, Kalaşnikof marka on bir tüfek, çok sayıda şarjör ve mühimmat, C 3185 ve C 3186 numaralı binalarda terör örgütü mensuplarına ait cesetler, C 3156 numaralı binada zırh delici dört kutu mermi, C 3157'de tank mühimmatı ile tuzaklanmış patlayıcı, C 3159 numaralı binada tuzaklanmış LPG tüpü ve pimi çekilip atılmış ancak patlamamış bir el bombası olduğu tespit edilmiştir. Bu tespitlerin devam ettiği saat 11.00 civarında C 3157 ve C 3158 numaralı binalarda temas aramasında bulunan güvenlik güçlerine terör örgütü mensupları el bombası ve ateşli silahlarla bir saldırı başlatmıştır. Bu saldırıda C 3158 numaralı binada bulunan Ejder 210 biriminden bir görevli yaralanmıştır.

5-  Sabah 06.27 sıralarında hastane çatısında ve 6024 olarak tabir edilen noktada bulunan MOBESE kamera kayıtlarına göre S 231 numaralı bina civarına tank unsuru tarafından faaliyet yapılmıştır.

6-  8/2/2016-9/2/2016 tarihleri arasında 7. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Adli kolluk birimleri, daha önce arama kararı verilen ancak çatışmalar nedeniyle araması yarım kalan C 3185 numaralı bina için yeniden arama kararı talep etmiştir. Bu arada devam eden çatışmalarda yaralanan ve şehit olan güvenlik görevlilerinin bulunduğu çatışma alanlarına güvenli bir mesafeye ambulanslar sevk edilerek yaralı ve şehitlerin tahliyesi için çalışılmış ve bu konuda çok sayıda anons yapılmıştır. Aynı anda, aramalarda görevlendirilen Olay Yeri İnceleme ekipleri merkez telsiz istasyonu tarafından adli karar ve görevler ile ilgili olarak yönlendirilmiştir. C 3159 ve C 3160 numaralı binalar arasında bir terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirilmiştir. Aynı yerde patlamamış bir el bombası da bulunmuştur.

7-  8/2/2016-9/2/2016 tarihleri arasında 22. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Saat 21.03'te Bayraktar (İHA) görüntülerinden S 254 bölgesine bir terör örgütü mensubunun girdiği tespit edilmiştir. Hemen ardından aynı binaya dört terör örgütü mensubunun daha girdiği anons edilmiş ve S 254 numaralı binanın kuzey balkonundan güvenlik güçlerine ateş açılmasıyla çatışma başlamıştır. Sur Mahallesi Akdeniz Sokak'ta bir terör örgütü mensubu vurularak yaralanmıştır. Saat 07.00'de Ejder 6 birimi 3164 ve 3158 numaralı binalara tank uygulaması olacağı bilgisini vermiştir. Yaklaşık bir saat sonra aynı birim tarafından 3158 numaralı binada bir terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiği bildirilmiştir. Bu terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirilmesinin ardından güvenlik güçlerinin 3158, 3159 ve 3160 numaralı binalarda temas aramasına girdikleri tespit edilmiştir. Bu sırada Ejder 240 birimine terör örgütü mensuplarınca ateş açılmış ve diğer birimler Ejder 240 birimini, bulundukları binada terör örgütü mensupları olduğu yönünde uyarmıştır. Ejder 210 birimi ise S 231 numaralı binada ısı kaynağı alarak uygulama yapıldığını ve bir terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiğini, binada bir ısı kaynağı daha bulunduğunu bildirmiştir. Saat 08.51'de Ejder 220 birimi temas aramasında bulundukları 3158 numaralı binanın arka tarafından içeride yaralıların olduğunu ve teslim olmak istediklerini söyleyerek yanlarına gelen iki terör örgütü mensubunun ateş açması üzerine ateşle karşılık vererek bu kişileri etkisiz hâle getirdiklerini, içeride başka terör örgütü mensuplarının da bulunduğunu anons etmiştir. Ejder 220 birimi 3158 numaralı binanın alt katlarında el yapımı patlayıcılar olduğu konusunda diğer birimleri uyarmıştır. Saat 09.13'te yine Ejder 220 birimi terör örgütü mensuplarıyla sıcak temas yaşanan 3158 numaralı binada yangın çıktığını, yangına müdahale edemediklerini, aşağıya da inemediklerini, bu nedenle çatıda beklediklerini, binanın alt katlarından sesler geldiğini, her an çatışma çıkma olasılığı nedeniyle itfaiyenin gelmesinin de uygun olmadığını anons etmiştir. Bölgede devam eden çatışmalarda 3159 ile 3160 numaralı binalar arasında bir terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirilmiştir. Etkisiz hâle getirilen terör örgütü mensubunun elinde pimi çekilmiş bir el bombası olduğu tespit edilmiştir. Yanan binanın üçüncü katından aşağıya atlayan üç terör örgütü mensubu vurularak etkisiz hâle getirilmiştir. Yaralı olduğu değerlendirilen üç terör örgütü mensubu, Kobra 403 birimine otomatik tüfeklerle ateş açmış, bunlardan 3158 numaralı binanın bahçesinde olan biri, keskin nişancı atışıyla etkisiz hâle getirilmeye çalışılmıştır. Öğle saatlerinde temas aramaları sona ermiş; 3159 ve 3160 numaralı binalarda iki terör örgütü mensubu, 3158 numaralı binada ise altı terör örgütü mensubu etkisiz hâle getirildiği tespit edilmiştir. Saat 13.10'da ise Avcı 7 birimi terör örgütü mensuplarının saldırısına uğradıklarını ve yaralılar olduğunu anons etmiştir. Akdeniz Sokak (S 227 bina) ve çevresinde bulunan güvenlik güçlerine otomatik tüfek ve el bombası kullanılarak yapılan saldırıda polis memurları S.A. ve S.İ. ile Uzman Çavuş B.C. yaralanmış, ayrıca Akdeniz sokak karşısında bulunan bir evde terör örgütü mensubu keskin nişancı bulunduğu bildirilmiştir. Aynı bölgede devam eden operasyonda Avcı 8 birimi 271 numaralı binada tünel tespit etmiştir. Saat 13.23'ten itibaren bölgedeki terör örgütü mensupları el bombaları ve otomatik tüfekler kullanarak yoğun bir saldırı başlatmıştır. Avcı 73 biriminden bir görevlinin yaralanmasının ardından bu kişinin bulunduğu binanın çevresine takviye olarak gitmek isteyen ekiplere de terör örgütü mensuplarınca ateş açılmış, görevliler telsizle ekip ve mühimmat takviyesi talep etmiştir. Avcı 73 biriminde yaralanan görevliler telsiz anonslarına göre saat 13.43'te zırhlı araçlarla bölgeden tahliye edilebilmiştir. Bunun hemen ardından bu kez terör örgütü mensuplarının Avcı 7 birimine el bombası ve otomatik tüfekler kullanarak yaptıkları saldırı sonucu bu birimde görevli polis memuru O.Y. yaralanmış, çatışma bölgesinden saat 14.27'de tahliye edilebilmiş ancak kaldırıldığı Cizre Devlet Hastanesinde şehit olmuştur. Aynı bölgede Kobra 4 birimine yönelik saldırıda er V.D. şehit olmuş, er M.S ile Üsteğmen K.K. ve Yüzbaşı A.B. yaralanmıştır. Niran Sokak'a cenaze aracı ve kepçe getirilmesi talep edilmiştir. Ayrıca bomba imha uzmanlarınca Niran Sokak ile Mehmetçik Sokak'ın kesişme noktasında bulunan bir el bombası kontrollü şekilde imha edilmiştir.

8-  8/2/2016 tarihinde saat 05.46'da hastane çatısında bulunan MOBESE kamera kayıtlarından Sur Mahallesi Akdeniz Sokak civarına tank unsuru tarafından faaliyet yapıldığı tespit edilmiştir. Saat 14.15'te güvenlik güçlerince S 231 numaralı binaya faaliyette bulunulmuştur.

9-  9/2/2016 tarihinde 7. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinden tespit edilen hususlar özetle şöyledir: Nusaybin Caddesi üzerinde bulunan bir patlayıcı, kontrollü şekilde imha edilmiştir. 6036 ve 6024 telsiz kodlu polis ekiplerine silahlı saldırı yapılmış, ve bir güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Saat 08.56'da yapılan telsiz anonsuyla aramalarda görevli hiçbir personelin olay yerine ait fotoğraf ve görüntü almaması, fotoğraflama ve kamera görüntüsü alma işlemlerinin Olay Yeri İnceleme birimleri tarafından yerine getirilmesi talimatı verilmiştir. Niran Sokak üzerinde bulunan binalar için adli birimlerden arama kararları talep edilmiştir.

10-  9/2/2016 tarihinde 22. kanalda yapılan telsiz görüşmelerinde S 296 numaralı binada bulunan terör örgütü mensuplarının binayı ateşe vererek Akdeniz Sokak yönüne doğrukaçtıkları, bölgede operasyon yapılan bir binadan güvenlik güçlerine ateş eden bir kadın terör örgütü mensubunun etkisiz hâle getirildiği hususları yer almıştır. Aynı kanaldan yapılan bir anonsta Niran Sokak'ta arama yapan adli ekipler iki cenaze aracı talep etmiştir. C 3131 numaralı binada bulunan tuzaklanmış el yapımı patlayıcı bomba imha ekiplerince kontrollü şekilde imha edilmiştir.

139. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı topladığı bu delillerin ardından 23/10/2017 tarihinde Mehmet Tunç'un ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatini belirterek görevsizlik kararıyla dosyayı Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Görevsizlik kararının ilgili kısmı şöyledir:

 “…

Mehmet Tunç'un ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen 11 şahsa ait daha cesedin bulunduğu, ikamette terör örgütü mensuplarınca kullanılan Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanları ele geçtiği,

Ölen Mehmet Tunç'a ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan ve içerisinde kalaşnikov silah ve mermiler bulunan evde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen ve yanlarında kalaşnikov silah ele geçen başka şahıslara ait cesetlerin ele geçmiş bulunması ve tanık beyanları neticesinde sokağa çıkma yasağı döneminde şahsın terör örgütü lehine eylemlerde bulunduğu değerlendirilmiştir. Mehmet Tunç'un sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği esnada meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğü değerlendirilmiştir. Güvenlik güçlerinin Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında terör örgütü üyeleri tarafından mahallelere güvenlik güçlerinin girmesinin engellenmesi amacıyla kurulan hendek ve barikatların ortadan kaldırılması, yine örgüt mensupları tarafından güvenlik güçlerinin şehit edilmesi ve yaralanması amacıyla hazırlanan patlayıcıların imha edilmesi, örgüt mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, kişilerin anayasada düzenlenen hak ve hürriyetlerinin korunması şeklindeki amaçlarla ilçede görev yaptıkları anlaşılmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda operasyon gerçekleştiren güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla, el yapımı patlayıcı ve mayınlarla saldırılar gerçekleştirilmiş olup, bu saldırılarda çok sayıda polis ve asker şehit olmuş, bunun yanı sıra terör örgütünün silahlı saldırıları esnasında çok sayıda sivil vatandaş da yaralanmış ve vefat etmiştir. Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyon esnasında öldürüldüğü değerlendirilen Mehmet Tunç'un ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, yani meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş, meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Türk Ceza Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen ve bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa halinde bulunan kişilere ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan Mehmet Tunç'a yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır.

Her ne kadar Mehmet Tunç'un ölümü olayı ile ilgili olarak soruşturma yürütülmüş ise de; olayda hukuka uygunluk sebeplerinin mevcut olduğu anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı ancak 5235 sayılı kanunun 21/4 maddesine göre 3713 sayılı kanun kapsamına giren suçlar sebebiyle açılan soruşturmaların suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesinin gerektiği ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın da Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca verilmesinin gerektiği anlaşılmakla;

Cumhuriyet başsavcılığımızın GÖREVSİZLİĞİNE,

Dosyanın görevli ŞIRNAK CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'na gönderilmesine karar verildi.”

140. Dosyanın gönderildiği Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Mehmet Tunç'un ölümü ile ilgili soruşturmada 1/11/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 “…

Bu dosya kapsamında 09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran sokak C-3185 nolu binada yapılan aramada bulunan on iki adet kimliği belirsiz cesetten birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi yapıldığı, otopsi tutanağına göre; kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği ile çoklu ateşli silah ürünü yaralanmasına bağlı ekstremite, kaburga ve kafatası kubbe-kaide kemik kırıkları ile birlikte beyin zarı kanaması, beyin harabiyeti ve iç organ hasarından gelişen iç ve dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği,

Ölen kimliği belirsiz şahıstan alınan DNA örnekleri ile Ahmet Tunç'tan alınan DNA örneklerinin baba oğul yönünden uyumlu olduğunun, ölenin %99,99 ihtimalle Ahmet Tunç'un oğlu olduğunun Adli Tıp Kurumu'nun 16/06/2016 tarihli raporuyla tespit edildiği, ölen şahsın Mehmet Tunç olduğunun bu şekilde belirlendiği,

Terör örgütü PKK'ya yakınlığı ile bilinen internet sitelerinde yayınlanan haberlerde ölenin sözde Cizre Demokratik Halk Meclisi Başkanı olduğundan ve terör örgütü lehine paylaşımlarda bulunduğundan bahsedildiği,

Yine şahıs hakkında on adet teşhisin bulunduğu, Gizli Tanık Batıkan'ın beyanında '...şahsın ismini Mehmet Tunç olarak bilirim, bu kişi örgütün Cizre sorumlularından Mamo isimli kişi ile birlikte idi. Kendisinin Cizre ile alakalı olarak eş başkan olduğunu söylerdi ama tam olarak neyin başkanı olduğunu bilmiyorum, Mamo'dan hiç ayrılmazdı, çatışmalarda öldü' dediği, Gizli Tanık Gümüş'ün beyanında '...Mehmet Tunç'tur. Sürekli olarak Mamo kod adlı örgüt mensubu ile birlikte hareket ederdi, Barikatların kurulması, kontrolü ve güvenlik güçlerine yapılacak eylemlerin planlanmasında Mamo ile birlikte hareket ederdi, Mamo'nun kullandığı araçları Mehmet Tunç temin ederdi, Mamo'ya yol gösterirdi ve ilçenin konumu hakkında bilgi verirdi, örgütle parti arasında bilgi akışını sağlardı, Çatışmalarda yaralanan örgütçülerin sivil olarak gösterilip hastaneye taşınmasında yardımcı olurdu, Çatışmaların sonuna kadar çatışma bölgelerinde Mamo ile hareket ederek kontrolleri sağlamıştı, çatışmaların sonunda öldürüldüğünü biliyorum' dediği, Gizli Tanık YILDIZ'ın beyanında 'kişinin ismini Mehmet Tunç olarak bilirim, Kendisinin Hal Meclisi Başkanı olduğunu biliyorum, Mamo ile birlikte hareket ederdi, taziye evinde kalırdı, [F.Y.ye] yaralı örgüt mensupları ile ilgili telefonla bilgi verirdi ve ambulans gönderilmesi konusunda yardım isterdi.' dediği, Gizli tanık Asya'nın beyanında 'şahsın ismini Mehmet Tunç olarak biliyorum, Mehmet Tunç isimli kişi PKK ile bağlantılı ve organizatör konumundaydı, Mahalleleri gezerek kırsaldan gelen kişilere mahalleler ve mahalledeki kişiler hakkında bilgi verirdi.' dediği, Gizli tanık Pamuk'un beyanında 'Mehmet Tunç isimli kişi örgüt tarafından atanmış Cizre kaymakamı konumundaydı, Belediye Başkanı dahil herkese talimatlar verebilirdi, Mahalle sorumluları kendisinden talimatlar alırdı.' dediği, Gizli Tanık İskender'in beyanında 'Kendisinin örgüt üyesi olduğunu bilirim, siyah bir jeep ile gezerdi, Olaylar başlamadan ve başladıktan sonra dağ kadrosundan gelen örgüt mensupları ile görüşürdü. Örgüt mensuplarına yerleşecekleri yerler, patlayıcı döşenecek yerler ve askerlere polislere saldıracakları noktaları gösterir anlatırdı. Dağ kadrosundan örgüt mensupları geldiğinde Mehmet Tunç'un evine gelirlerdi, Patlayıcı kablolarını Mehmet Tunç'un evinin bahçesinden farklı noktalara çekerlerdi, Heronlar uçtuğu zaman görünmemek için saklanırlardı, Mehmet Tunç örgütün Cizrede'ki kilit isimlerinden birisiydi.' dediği, Gizli Tanık Bakır'ın beyanında 'PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması YDG-H'ın eş başkanı idi, YDH-H Asayiş'in yapmış olduğu faaliyetlerden sorumlu düzeyde yetkili olup terör olayları zamanında kalabalığı yönlendirirdi. Etrafında sürekli silahlı adamlar bulunurdu.' dediği, Gizli Tanık Piramit'in beyanında 'kendisini halk meclisi başkanı olarak biliyorum, Yasaklar zamanında terör örgütünün propagandasını yapardı, Mahallelerin boşaltılmamasını isterdi, Cizre ilçesindeki olaylarda ön sıralarda yer alan şahıslardandı.' dediği, Gizli Tanık Güvercin'in beyanında 'Terör örgütü içerisinde en çok sözü geçen şahıslardan birisiydi, Cudi Mahallesinde bulunan YDG-H üyelerine yiyecek giyecek yardımında bulunup barikat ve hendeklerde görevli örgüt üyesi şahıslara çeşitli talimatlar verirdi, her gece örgüt üyesi şahıslara vermek amacıyla mahallelerden yemek ve zorla para toplardı, Mahallelerde beyaz renkli pikap araçla gezerek terör örgütünün faaliyetleri hakkında megafonla anons yapmak sureti ile propaganda yapardı, Terör örgütünün Cizre ilçesinde kurduğu mahkemede görevli olduğunu duymuştum, Terör örgütüne sürekli yardım ederdi, Bostancı Sokaktaki 23 nolu eve YDG-H üyelerini soktuğunu ve burada barınmalarını sağladığını bilirim.' dediği, Gizli Tanık Kuzey'in beyanında 'Şahıs Cizre ilçesinde parti yöneticisidir ve aynı zamanda Cizre Kent Meclisi'nde doğal delegedir ve yürütmede görev yapar.' dediği,

Mehmet Tunç'un ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen 11 şahsa ait daha cesedin bulunduğu, ikamette terör örgütü mensuplarınca kullanılan Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanları ele geçtiği,

Ölen Mehmet Tunç'a ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan ve içerisinde kalaşnikov silah ve mermiler bulunan evde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen ve yanlarında kalaşnikov silah ele geçen başka şahıslara ait cesetlerin ele geçmiş bulunması ve tanık beyanları neticesinde sokağa çıkma yasağı döneminde şahsın terör örgütü lehine eylemlerde bulunduğunun değerlendirildiği, Maktul Şüpheli Mehmet Tunç'un sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiğinin anlaşıldığı,

Maktul Şüpheli Mehmet Tunç'un ölmesi nedeniyle üzerine atılı suç bakımından soruşturma ve kovuşturma olanağı bulunmadığı anlaşılmakla KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA...”

141. Belirtilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara Mehmet Tunç'un babası başvurucu Ahmet Tunç adına vekili Av. Hüseyin Tül tarafından 21/5/2018 tarihinde itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesinde özetle;

- Mehmet Tunç ve binaların bodrumlarında yaralı şekilde mahsur kalan kişilerin 155 ve 112 yardım hatlarını, milletvekillerini, basın kuruluşlarını arayarak yardım istemeleri ve AİHM’e yapılan tedbir talepli bazı başvuruların kabul edilmesine karşılık bu kişilere yardım gönderilmeyerek hatta yardım götürmek isteyen kişilere engel olunarak yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiği,

- Yardıma ihtiyacı olan yaralı kişilere yardım ulaştırılması yerine ancak devletler arası savaşta kullanılabilecek silah ve mühimmatla bu kişilerin bulundukları binaya ateş edilerek kasıtlı olarak öldürüldükleri,

- Olayda meşru müdafaa şartlarının oluşmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda ölen kişilerin güvenlik güçleriyle silahlı çatışma hâlinde olduklarının ve meşru müdafaada sınırın aşılmadığının gösterilemediği,

- Soruşturma aşamasında önemli delillerin toplanmadığı, bu kapsamda olay yeri incelemesi sırasında fotoğraf ve görüntü kaydı yapılmadığı, olayın meydana geldiği binanın enkazının başka bir inceleme yapılmadan kaldırılarak delillerin bozulduğu, Mehmet Tunç'un hangi silah yaralanmasına bağlı olarak öldüğünün açığa çıkarılmadığı, Cumhuriyet savcısının olay yeri incelemesine katılmadığı, olay faillerinin/çatışmaya katılan güvenlik güçlerinin ifadelerinin alınmadığı, Mehmet Tunç'un kıyafetlerinin akıbetinin belli olmadığı, bunlar üzerinde inceleme yapılmadığı, olay yerinden elde edilen silahlar üzerinde kriminal inceleme yapılmadığı iddia edilmiştir.

142. Şırnak Sulh Ceza Hâkimliği 5/6/2018 tarihli kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 “…

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde 'Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.' şeklinde, yine CMK'nun 172. maddesinde 'Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.' düzenlemesi yapılmış olup; sözkonusu bu yasal düzenlemelere göre C Savcısı soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılmasına ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin iki karardan birisini verir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, iki durumda verilebilir. Birincisi, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememiş bulunmasıdır. Yani kamu davasının açılıp açılmamasında yeterli şüphe oluşturacak delil bulunup bulunmaması ölçüt alınmıştır. C.Savcısı soruşturma süresi sonunda mevcut delillere göre yaptığı değerlendirme sonucunda yapılacak bir duruşmada şüphelinin mahkum olması ihtimalinin beraat etmesi ihtimalinden daha kuvvetli olduğu sonucuna ulaşılıyorsa yeterli şüphe var demektir. O halde, C.Savcısı eldeki delillere göre şüphelinin beraat etmesi ihtimali daha kuvvetli ise kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilme nedeninin ikincisi de; Ölüm, af, zamanaşımı gibi nedenlerle kovuşturma olanağının bulunmamasıdır. Ayrıca Kovuşturmasızlık kararı verilebilmesi için, mutlaka şüphelinin ifadesinin alınması da gerekmez.

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde operasyonların yoğun şekilde devam ettiği mahallelerdeki terör örgütü mensuplarınca kullanılan evlerde örgüt mensuplarının yakalanabilmesi, örgüt mensuplarınca hazırlanan patlayıcıların imha edilebilmesi ve soruşturmalara dair delil elde edilebilmesi amacıyla Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı,

Bu dosya kapsamında 09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran sokak C-3185 nolu binada yapılan aramada bulunan on iki adet kimliği belirsiz cesetten birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi yapıldığı, otopsi tutanağına göre; kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği ile çoklu ateşli silah ürünü yaralanmasına bağlı ekstremite, kaburga ve kafatası kubbe-kaide kemik kırıkları ile birlikte beyin zarı kanaması, beyin harabiyeti ve iç organ hasarından gelişen iç ve dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği,

Ölen kimliği belirsiz şahıstan alınan DNA örnekleri ile Ahmet Tunç'tan alınan DNA örneklerinin baba oğul yönünden uyumlu olduğunun, ölenin %99,99 ihtimalle Ahmet Tunç'un oğlu olduğunun Adli Tıp Kurumu'nun 16/06/2016 tarihli raporuyla tespit edildiği, ölen şahsın Mehmet Tunç olduğunun bu şekilde belirlendiği,

Somut olay değerlendirmesi:

PKK/KCK terör örgütünün hedef ve talimatları doğrultusunda terör örgütünün nihai hedefine ulaşabilmesi amacıyla Doğu ve Güneydoğu'da bulunan başta il ve ilçeler olmak üzere bazı il ve ilçelerde 15/08/2015 tarihinde sözde özyönetim ilan ettiği, bu ilanın gerçekleştiği ilçelerden birinin de Cizre olduğu bu doğrultuda Cizre ilçesinde sözde bir Cizre Halk Meclisi oluşturulduğu bu illegal yapının devlet kurum ve kuruluşlarını tanımadığını ifade ederek örgütün hedef ve talimatları doğrultusunda ÖSB/YDG-H (Öz Savunma Birliği) adı altında yeni bir yapılanmaya gittiği bu yapılanmanın ilçenin bazı mahallelerine (Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahalleleri) güvenlik kuvvetlerinin girmelerini engellemek amacıyla kum çuvalları, kaya parçaları taş vb. Malzemeler kullanarak barikat ve hendek inşa ettikleri, söz konusu barikat ve hendeklere el yapımı patlayıcı ve mayınlarla tuzaklama gerçekleştirerek söz konusu mahallelerde ki yaya ve araç trafiğine eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlanmasına, sağlık emniyet ve adalet hizmetlerinin yerine getirilmesine engel oldukları görülmüştür. Terör örgütünün bu faaliyetlerine devam etmesini engellemek amacıyla Cizre ilçesinde 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve söz konusu yasak süresince Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde terör örgütüne karşı operasyonlar başlatılmıştır.

Söz konusu sokağa çıkma yasağının ardından terör örgütünün eylemlerini sonlandırmaması ve daha da yoğunlaştırması üzerine Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı süresince PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan ÖSB/YDG-H örgütünün mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik operasyonların devam ettirildiği görülmüştür.

25/12/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün mevcut konjonktüre uygun olarak şehirlerde var olan ÖSB/YDG-H mensupları ile kırsal alanda faaliyet gösteren HPG mensuplarını bir araya getiren yeni bir örgüt kurduğu, söz konusu örgütün YPS(Yekineyen Parestina Sivil / Sivil Savunma Birlikleri) adı altında faaliyete başladığı söz konusu örgütün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde silahlı faaliyet gösterdiği, örgütün ilan ettiği sözde özyönetim çağrısını güçlendirmek amacıyla eylemler gerçekleştirdiği, bu doğrultuda çatışma yaşanan alanlarda kırsal alandan gelen teröristler ile YDG-H mensubu teröristlerin birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 'Sürek' kararında; 'Ayrıca makalelerin 1985’ten bu yana çok ciddi can kayıpları ve bölgenin büyük bir kısmında olağanüstü hal ilan edilmesine sebebiyet verecek şekilde güvenlik kuvvetleri ile PKK kuvvetleri arasında ciddi çatışmaların devam etmekte olduğu Güneydoğu Türkiye’deki güvenlik durumu bağlamında yayınlanmış olması da dikkate alınmalıdır (bkz. yukarıda anılan Zana kararı, s. 2539, Madde 10). Diyerek 1985'ten günümüze kadar bölgede yaşanan çatışma halini kabul etmiştir.'

Bilindiği gibi; bir yerde veya bölgede, cebir şiddete bağlı eylemlerin yaygınlaşması ve kamu düzeninin bozulması hallerinde, o yer ve bölgede yaşayan insanların can ve mal güvenliklerini korumak ve kamu düzenini yeniden tesis etmek amacıyla bazı tedbirler alınabilir. Kamu otoritesi 'hukuk devleti' ilkesine bağlı kalarak kişi hak ve hürriyetlerini korumak, bunun için de kamu düzenini sağlamak zorundadır. Kamu otoritesi, yetkisini kanunlardan alır.

İHAS 2. Madde ve Anayasa 17. Maddede yaşam hakkı düzenlenerek, hangi tür ölümlerin söz konusu düzenlemenin istisnası olacağı düzenlenmiştir. Bunun yanında, yaşam hakkı ile ilgili incelemede; kanunilik, meşru amaç ve orantılılık testinin daha katı yapılacağı aşikardır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 17. Madde, 5237 sayılı TCK 24 ve 25. Maddeleri, PVSK 16. Maddeleri ve diğer ilgili mevzuatlar, gerek resmi gazetede yayınlanmaları ve gerekse de anlaşılır olmaları ile kanunilik koşulunu karşılamaktadır.

Bunların yanında, somut olayın meydana geldiği zaman dilimindeki çevresel koşullar yukarı kısımda anlatılmıştır. Buna bağlı olarak, Şırnak ve ilçelerinde yaygınlaşan terör olaylarının önlenmesi ve kamu düzeni ile asayişin sağlanması için sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği, yaşanan çatışmalarda bir çok güvenlik görevlisinin şehit olduğu ve bir çok PKK terör örgütü mensubu teröristin etkisiz hale getirildiği hususları somut olay ile birlikte değerlendirilerek ele alındığında, meşru amaç koşulunun karşılandığı da anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamının incelenmesinde :

1-Ölen Mehmet Tunç'un ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen 11 şahsa ait daha cesedin bulunduğu, ikamette terör örgütü mensuplarınca kullanılan Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanların ele geçtiği,

2-Terör örgütü PKK'ya yakınlığı ile bilinen internet sitelerinde yayınlanan haberlerde ölenin sözde Cizre Demokratik Halk Meclisi Başkanı olduğundan ve terör örgütü lehine paylaşımlarda bulunduğundan bahsedildiği,

3-Ölen şahıs hakkında on üç adet teşhisin bulunduğu,

Gizli Tanık Batıkan'ın beyanında; '...şahsın ismini Mehmet Tunç olarak bilirim, bu kişi örgütün Cizre sorumlularından Mamo isimli kişi ile birlikte idi. Kendisinin Cizre ile alakalı olarak eş başkan olduğunu söylerdi ama tam olarak neyin başkanı olduğunu bilmiyorum, Mamo'dan hiç ayrılmazdı, çatışmalarda öldü' dediği,

Gizli Tanık Gümüş'ün beyanında; '...Mehmet Tunç'tur. Sürekli olarak Mamo kod adlı örgüt mensubu ile birlikte hareket ederdi, Barikatların kurulması, kontrolü ve güvenlik güçlerine yapılacak eylemlerin planlanmasında Mamo ile birlikte hareket ederdi, Mamo'nun kullandığı araçları Mehmet Tunç temin ederdi, Mamo'ya yol gösterirdi ve ilçenin konumu hakkında bilgi verirdi, örgütle parti arasında bilgi akışını sağlardı, Çatışmalarda yaralanan örgütçülerin sivil olarak gösterilip hastaneye taşınmasında yardımcı olurdu, Çatışmaların sonuna kadar çatışma bölgelerinde Mamo ile hareket ederek kontrolleri sağlamıştı, çatışmaların sonunda öldürüldüğünü biliyorum.' dediği,

Gizli Tanık YILDIZ'ın beyanında; 'Kişinin ismini Mehmet Tunç olarak bilirim, Kendisinin Hal Meclisi Başkanı olduğunu biliyorum, Mamo ile birlikte hareket ederdi, taziye evinde kalırdı, Faysal Sarıyıldız'a yaralı örgüt mensupları ile ilgili telefonla bilgi verirdi ve ambulans gönderilmesi konusunda yardım isterdi.' dediği,

Gizli tanık Asya'nın beyanında; 'şahsın ismini Mehmet Tunç olarak biliyorum, Mehmet Tunç isimli kişi PKK ile bağlantılı ve organizatör konumundaydı, Mahalleleri gezerek kırsaldan gelen kişilere mahalleler ve mahalledeki kişiler hakkında bilgi verirdi.' dediği,

Gizli tanık Pamuk'un beyanında; 'Mehmet Tunç isimli kişi örgüt tarafından atanmış Cizre kaymakamı konumundaydı, Belediye Başkanı dahil herkese talimatlar verebilirdi, Mahalle sorumluları kendisinden talimatlar alırdı.' dediği,

Gizli Tanık İskender'in beyanında; 'Kendisinin örgüt üyesi olduğunu bilirim, siyah bir jeep ile gezerdi, Olaylar başlamadan ve başladıktan sonra dağ kadrosundan gelen örgüt mensupları ile görüşürdü. Örgüt mensuplarına yerleşecekleri yerler, patlayıcı döşenecek yerler ve askerlere polislere saldıracakları noktaları gösterir anlatırdı. Dağ kadrosundan örgüt mensupları geldiğinde Mehmet Tunç'un evine gelirlerdi, Patlayıcı kablolarını Mehmet Tunç'un evinin bahçesinden farklı noktalara çekerlerdi, Heronlar uçtuğu zaman görünmemek için saklanırlardı, Mehmet Tunç örgütün Cizrede'ki kilit isimlerinden birisiydi.' dediği,

Gizli Tanık Bakır'ın beyanında; 'PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması YDG-H'ın eş başkanı idi, YDH-H Asayiş'in yapmış olduğu faaliyetlerden sorumlu düzeyde yetkili olup terör olayları zamanında kalabalığı yönlendirirdi. Etrafında sürekli silahlı adamlar bulunurdu.' dediği,

Gizli Tanık Piramit'in beyanında; 'Kendisini halk meclisi başkanı olrak biliyorum, Yasaklar zamanında terör örgütünün propagandasını yapardı, Mahallelerin boşaltılmamasını isterdi, Cizre ilçesindeki olaylarda ön sıralarda yer alan şahıslardandı.' dediği,

Gizli Tanık Güvercin'in beyanında; 'Terör örgütü içerisinde en çok sözü geçen şahıslardan birisiydi, Cudi Mahallesinde bulunan YDG-H üyelerine yiyecek giyecek yardımında bulunup barikat ve hendeklerde görevli örgüt üyesi şahıslara çeşitli talimatlar verirdi, her gece örgüt üyesi şahıslara vermek amacıyla mahallelerden yemek ve zorla para toplardı, Mahallelerde beyaz renkli pikap araçla gezerek terör örgütünün faaliyetleri hakkında megafonla anons yapmak sureti ile propaganda yapardı, Terör örgütünün Cizre ilçesinde kurduğu mahkemede görevli olduğunu duymuştum, Terör örgütüne sürekli yardım ederdi, Bostancı Sokaktaki 23 nolu eve YDG-H üyelerini soktuğunu ve burada barınmalarını sağladığını bilirim.' dediği,

Gizli Tanık Kuzey'in beyanında; 'Şahıs Cizre ilçesinde parti yöneticisidir ve aynı zamanda Cizre Kent Meclisi'nde doğal delegedir ve yürütmede görev yapar.' dediği,

Gizli Tanık Fırtına'nın beyanında; 'Şahsın ismini Mehmet Tunç olarak bilirim. Cizre Halk Meclisi eş başkanıdır. Cudi taziye evinde [K.K], [L.İ], [A.Y]. ve Mehmet Tunç örgütsel toplantılar düzenler, kırsal kadrodan gelen talimatlar doğrultusunda hareket ederlerdi. Cizre ilçesinde yaşanan özerklik ilanı ve terör olaylarının sorumlusu Mehmet Tunç isimli şahıstır. Şahsın öldüğünü bilmekteyim.' dediği,

D.E. isimli şahsın beyanında; 'Bana göstermiş olduğunuz şahsı Cizre HDP eş başkanı Mehmet Tunç olarak tanırım. Bu şahıs Cizre KCK eş başkanı ve PKK/KCK terör örgütü talimatları doğrultusunda oluşturulan Cizre Öz yönetim eş başkanıdır. Cizre ilçesinde PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosundan gelen tüm talimatları bizzat kendisi getirip uygulayan kişidir. Bu şahsın yanına ilk olarak ceza evinden çıktıktan sonra gittiğimde bana, siyasi suçlardan yatıp çıkan herkesin parti ve örgüt için aylık 500 TL para verdiğini belirterek benden bu parayı vermem gerektiğini aksi takdirde beni ve ailemi ölümle tehdit eden kişidir. Kendisi örgütün dağ kadrosunda silahlı eğitim aldığını söyleyen kişidir. Örgüt tarafından hatırı sayılır saygınlığı olduğu için Cizre ilçesinde tüm örgütsel faaliyetlerin direk olarak talimatını veren kişi olarak bilirim.' dediği,

 [R.E.] isimli şahsın beyanında; 'Şahsın ismini Mehmet Tunç olarak bilirim. Cizre Halk Meclisi eş başkanıdır. Mahallede kurulan hendek ve barikatları kontrol ederdi.' dediği,

Ölen şahıs hakkında tanık beyanlarının bulunduğu,

MAMO(K) isimli örgüt mensubunun şoförlüğünü yaptığını beyan eden [S.A] isimli şahsın beyanında; 'Mehmet Tunç ve Asya Yüksel isimli kanton eş başkanları olan şahıslar MAMO(K) isimli şahıs ile toplantı yapar ve görüşürler, bu duruma da şahit oldum, ancak bu toplantılarda ben araç içerisinde beklediğim için ne konuşulduğunu bilmem, toplantı Mala Gel isimli Halkevinde yapılır.' dediği,

 [R.D.] isimli şahsın beyanında; 'Mehmet Tunç, Asya Yüksel kanton başkanlarıdır. Bu iki şahıs hafta içi düzenli olarak Cudi Mahallesi Mala Gel (Halkevi) olarak denilen yerde yaşanan ve gelecek süreç hakkında görüşürler, en son Mehmet Tunç basına yaptığı konuşma ile ilgili çok eleştiri aldı, örgütten ikaz aldığını biliyorum.' dediği,

Gizli Tanık Pamuk'un beyanında; '45 yaşlarındaki Mehmet Tunç, ellili yaşlardaki [E.] isimli kişi, kırklı yaşlardaki [M.B.], [A.S.] ve ismini sadece [A.] (Cudi Mahallesi E. isimli kişinin komşusu olan) kırk beş yaşlarındaki şahsın örgütün halk meclisinde yer aldıklarını ve öncelerinde hafta içerisinde bir araya gelerek toplantılar yaptıklarını duymuştum.'

'PKK terör örgütünün Cizre ilçe sorumlusunun dağ kadrosundan gelen MAMO KOD adlı kişi olduğunu, Mehmet Tunç isimli kişinin örgütün sözde kaymakamı olduğunu, [R.D.] isimli kişinin ise Cudi Mahallesinin bir bölümü olan Mezbaha sokak ve çevresinden sorumlu olduğunu ve örgüt mensubu şahıslara silah dağıtımı yapmakta olduğunu, Otogar civarı ile Taziye evinin yakınlarından ise [Ç.S.] isimli örgüt mensubunun sorumlu olduğunu, ismini [S] olarak bildiğim kişinin ise Nur Mahallesinin bir kısmından sorumlu olduğunu duymuştum.' dediği,

Gizli Tanık Gümüş'ün beyanında; 'Yaralanan ve hasta olan örgüt mensupları kadrolu olan ve doktor olduğunu bildiğim kırsalcı tarafından mahallelerde tedavi edilirdi. Mahallelerde tedavi edilemeyecek durumda olan yaralı ve hasta sivil olarak gösterilerek Mehmet Tunç, Faysal Sarıyıldız ve [A.Y.nin] yardımları ile hastaneye götürülerek hastanede tedavilerinin yapılması sağlanmakta idi.' dediği,

 [A.D.] isimli şahıs beyanında; 'Cudi Mahallesi Yıldırım Sokak no:13 adresinde CİZRE ÖZERKLİK HALK MECLİSİ adı altında mahkeme bulunmaktadır. Mehmet Tunç ve eş başkan [A.Ü] olduğunu biliyorum. Para cezası veya silah getirme cezası verilmektedir. Alınan paralar PKK/KCK ya aktarılmaktadır.'

Başka şahıslar hakkındaki teşhis beyanlarında, ölen şahıs ile ilgili beyanların bulunduğu,

Gizli Tanık Joker'in yapmış olduğu teşhislere ilişkin fotoğraf teşhis tutanağındaki;

131 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; 'Şahsın ismini [L.İ.] olarak bilirim. Şahsın Cizre belediyesi eski eş başkanı olduğunu bilirim. Şahsı 2. Sokağa çıkma yasaklarının 15. Veya 16. Günlerinde Cudi Mahallesinde bulunan taziye evinin orada Mamo kod isimli şahıs ve Mehmet Tunç isimli şahıs ile birlikte bizzat gördüm.' dediği,

150 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...yine bu şahıs roket atma esnasında yaralandığı zaman Mamo kod isimli şahsın şoförü tarafından Mehmet Tunç'un aracı ile Nusaybin Caddesi üzerinde bulunan kerem oteli kavşağı diye tabir edilen kavşaktan dörtyola yakın taraftaki bir önceki kavşak önünde bulunan Emir Tacir Sokak girişine getirildiğini...' dediği,

112 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Bu şahsın Mehmet Tunç isimli şahsın kısa bir süre şoförlüğünü yaptığını da bilmekteyim.' dediği,

20 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Şahsın Cudi mahallesinde bulunan taziye evinde düzenlenen toplantılara Mehmet Tunç isimli şahıs ile katıldığını gördüm...' dediği,

Gizli Tanık İskender'in yapmış olduğu teşhislere ilişkin fotoğraf teşhis tutanağındaki;

207 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...MAMO Cizre ilçesine Mehmet Tunç'un evine gelir giderdi ve yanında örgütün dağ kadrosundan üç kişi bulunurdu...' dediği,

179 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Keleşle gezdiğini, patlayıcıların kablolarını kontrol ettiğini, Mehmet Tunç'un evinin önüne patlayıcı yerleştirdiğini gördüm...' dediği,

19 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Mehmet Tunç'un evinde kalarak silahlı olaylara katıldığını gördüm.' dediği,

4 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; 'Nur mahallesinde Kanas silah kullanırdı Mehmet Tunç'un evinde kalırdı...' dediği,

10 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Nur Mahallesinde Örgütün Dağ kadrosundan gelen Örgüt mensupları ile birlikte Mehmet Tunç'un evine gelirdi...' dediği,

12 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...fark edilmemek için öğrenci gibi Mehmet Tunç'un evine girdiklerini gördüm.' dediği,

Gizli Tanık Fırtına'nın yapmış olduğu teşhislere ilişkin fotoğraf teşhis tutanağındaki;

236 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; 'Şahsın ismi [L.İ.dir] kendisi Cizre Belediyesi eş başkanıdır. Cudi taziye evinde; [K.K]., Asya Yüksel ve Mehmet Tunç ile birlikte katılır örgütsel toplantılar düzenler. Kırsal kadrodan gelen talimatlar doğrultusunda hareket ederlerdi. Belediyenin araçlarını örgüt mensuplarının hizmetlerinde kullandırırdı.' dediği,

Gizli Tanık Asya'nın yapmış olduğu teşhislere ilişkin fotoğraf teşhis tutanağındaki;

125 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Aynı zamanda Mehmet Tunç isimli kişinin sağ koluydu. Örgüte eleman kazandırırdı.' dediği,

58 nolu fotoğrafa ait teşhis beyanında; '...Bir defasında kendisini Yafes mahallesinde elinde keleş silahlı olarak Mehmet Tunç isimli kişinin yanında görmüştüm.' dediği,

4-Olay tarihinin, Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği ilan edilen sokağa çıkma yasağı ile birlikte ilçede kamu düzeninin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla, PKK/KCK terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik başlatılan operasyonların devam ettiği tarih olduğu, anlaşılmıştır.

Tüm bu verilerin değerlendirilmesinde :

1-Ölen Mehmet Tunç'un ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen 11 şahsa ait daha cesedin bulunduğu, ikamette terör örgütü mensuplarınca kullanılan Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanların ele geçmiş olması,

2-Terör örgütü PKK'ya yakınlığı ile bilinen internet sitelerinde yayınlanan haberlerde ölenin sözde Cizre Demokratik Halk Meclisi Başkanı olduğundan ve terör örgütü lehine paylaşımlarda bulunduğundan bahsedilmesi,

3-Ölen Mehmet Tunç ile ilgili, 13 adet teşhis beyanı, 5 adet tanık beyanı olması ve başka şahıslara ilişkin 13 adet teşhis işleminde ölen Mehmet Tunç ile ilgili beyanlar olması ve söz konusu beyanların ayrıntılı, ölen Mehmet Tunç özelinde anlatımlar içermesi,

4-Olay tarihinin, Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği ilan edilen sokağa çıkma yasağı ile birlikte ilçede kamu düzeninin sağlanması, halkın can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla, PKK/KCK terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik başlatılan operasyonların devam ettiği tarih olması, dosya içerisindeki diğer bilgi, belge, tutanaklar, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve yukarıda anlatılan süreç ile birlikte değerlendirildiğinde, ölüm olayının terör örgütüne yönelik operasyonlar sırasında gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, orantılılık ilkesinin gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.

Etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlali açısından :

Etkin soruşturmadan bahsedebilmemiz için; resmi bir soruşturmanın, suça karışanlardan bağımsız bir organ tarafından yürütülmesi, soruşturmanın, ihlali gerçekleştirenleri belirleyebilecek nitelikte olması, soruşturmanın ivedilikle ve özenle gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Soruşturmanın yapılmasının temel amacı; bireylerin temel hak ve özgürlüklerini koruyan kanunların ihlal edilip edilmediğinin tespit edilmesidir.

Bu açıklamalar ışığında, tüm dosya kapsamını değerlendirdiğimizde; resmi bir soruşturmanın başlatıldığı, soruşturmanın suça karışmış olma ihtimali olan kişilerden bağımsız olarak yürütüldüğü, haber alır almaz ivedilikle harekete geçildiği, otopsi, olay yeri inceleme, ifade alma ve diğer soruşturma işlemlerinin (gerekli kayıtların getirtilmesi, kriminal incelemenin yapılması, raporların alınması, araştırmaların yapılması, v.s.) yapıldığı, bunlara bağlı olarak, 5271 sayılı CMK 160 ve devamı maddelerindeki görev ve yetkilerin kullanıldığı, delilerin toplandığı, etkili başvuru hakkının gereklerine uygun davranıldığı, nihayet soruşturmanın makul sürede yapıldığı anlaşılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında; Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma işlemlerini yerine getirdiğinin ve adli soruşturmanın mevzuat hükümlerine uygun şekilde yapıldığının anlaşılması karşısında, etkin soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edilmediği anlaşılmıştır.

Sonuç olarak:

Mehmet Tunç'un ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları anlaşıldığından, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu yönündeki değerlendirmesinde bir yanlışlık olmadığı kanaatine varılmıştır.

Netice itibariyle dosya kapsamından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 2. Maddede ve T.C. Anayasası 17. maddede belirtilen istisnaların söz konusu olayda gerçekleştiği, somut olayın yasal düzenlemeye uygun olduğu anlaşılmıştır.

Tüm bu nedenlerle; Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraza konu kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, usul ve yasaya aykırı bir hal de görülmediğinden itirazının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR :Yukarıda izah edilen gerekçeye binaen;

1-İtiraz eden müşteki vekili Av. Hüseyin TÜL'ün Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 01/11/2017 tarih, 2017/7514 soruşturma, 2017/2214 Karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararının kaldırılmasına yönelik itirazının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,

…”

143. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın reddi kararı başvurucu vekiline 18/6/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mehmet Tunç'un ölümüyle ilgili hak ihlali iddialarını içeren bireysel başvuru 17/7/2018 tarihinde süresinde yapılmıştır.

4. Serdar Özbek'in Ölümüyle İlgili Olarak Yürütülen Ceza Soruşturması

144. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca Cudi Mahallesi C-3185 numaralı binada arama ve elkoyma işlemleri yapılmasına dair verilen karar, Cizre Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 9/2/2016 tarihli arama ve elkoyma işlemlerine dair tutanak ve olay yeri inceleme raporu ile Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/2/2016 tarihli elkoyma kararına yukarıdaki paragraflarda yer verilmiştir (bkz. §§ 68-72, 93, 94).

145. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen karar uyarınca yapılan aramalarda bulunan cesetler ile ilgili olarak aynı tarihte soruşturmalar başlatılmıştır. 2016/576 sayılı soruşturma kapsamında C-3185 numaralı bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen (1) numaralı erkek cesedi üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Adli Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. Ölü muayene işlemine Cumhuriyet savcısı ile birlikte genel cerrahi uzmanı bir hekim, otopsi yardımcısı, fotoğraf ve video çekimleri için de iki Olay Yeri İnceleme görevlisi katılmıştır.

ii. Cesedin siyah ceset torbasında olduğu, ceset torbasının üzerinde "C-3185" yazılı bir kâğıt olduğu belirlenmiştir. 25-35 yaşlarında, siyah saçlı, kirli sakallı, kahverengi gözlü bir erkeğe ait olduğu anlaşılan cesedin üzerinde beyaz atlet, lacivert pantolon, lacivert gömlek bulunduğu, elbiselerin parçalanmış durumda olduğu ve üzerinde çamur bulunduğu belirlenmiştir. Cesedin sağ el parmağında siyah taşlı erkek yüzüğü olduğu görülmüş ancak yüzük çıkartılamamıştır. Her iki bacağının diz üstü seviyesinden kopmuş ve ayrıca vücudunun büyük oranda parçalanmış olması nedeniyle boy, kilo, ölü katılığı ve ölü morlukları konusunda bir tespit yapılamamıştır.

iii. Kafa kemiklerinin tamamen parçalandığı ve beyin dokusunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Toraks sol üst kısımda, boynun yaklaşık 5 cm altında muhtemel ateşli silah giriş deliği görülmüştür. Toraksa ait kemik dokuların sol toraks kısmını tamamen açıkta bırakacak şekilde parçalanmış olduğu, batın sağ subkosta bölgede yaklaşık 6 cm’lik bir kesiğin, bunun hemen üzerinde yaklaşık 20 cm’lik sağ toraks boşluğuna nafiz, düzensiz kenarlı bir kesinin daha bulunduğu izlenmiştir. Batın sol ön ve yan duvarının tamamen parçalanmış olduğu, batın içi organların bu kısımdan dışarı evisere olduğu görülmüştür. Cesedin sırt kısmı çevrildiğinde toraks arka duvarının tamamen parçalanmış olduğu, sağ skapula bölge içinde kas ve kemik yapının görüldüğü 5 cm’lik bir kesi olduğu tespit edilmiştir.

iv. Sol üst eksremitenin crash tarzında dirsek üzerinde ampüte olduğu görülmüştür. Sağ üst eksremite sağ omuz bölgesinde yaklaşık 15 cm'lik derin bir laserasyon bulunduğu, sağ elde üçüncü derecede yanığa bağlı laserasyon olduğu izlenmiştir. Sağ alt eksremitenin uyluk bölgesinden itibaren içindeki kas-kemik dokuları görülecek şekilde ampüte olduğu, sol alt eksremitenin pelvis bölgeden itibaren ampüte olduğu görülmüştür.

v. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Şırnak Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 tarihinde saat 21.22’de son verilmiştir.

146. Ölü muayenesinin ardından düzenlenen 2016/659 sayılı olay yeri inceleme raporunda; cesede (1) bulgu numarası verildiği, cesedin çeşitli açılardan ayrıntılı olarak fotoğraflarının çekildiği ve kamera kaydının alındığı, ellerinin durumu uygun olmadığından on parmak basım izleri ve el svaplarının alınamadığı, ceset üzerinden çıkan giysilerden delil olabileceği düşünülenlerin kurutularak ayrı ayrı paketlendiği ve Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda değerlendirilmek üzere Cizre Terörle Mücadele Büro Amirliği görevlilerine teslim edildiği belirtilmektedir.

147. 10/2/2016 tarihinde Mardin Devlet Hastanesinde ceset üzerinde klasik otopsi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, adli tıp uzmanı ve otopsi yardımcısı iştirak etmiştir. Otopsi işlemine başlanmadan çekilen röntgen filminde vücutta mermi çekirdeği bulunmadığı, birkaç şarapnel parçası olduğu belirlenmiştir. İşlemler kamera ve fotoğraf çekimi yapılarak kayıt altına alınmıştır. Cesetten DNA analizine esas olmak üzere diş ve kemik örneği, toksikolojik incelemede kullanılmak üzere idrar, safra sıvısı ve kan örneği alınmıştır. Ayrıca ölü muayenesinde çıkartılamayan sağ el dördüncü parmaktaki siyah taşlı yüzük çıkartılarak Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir. 10/2/2016 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda belirtilen diğer haricî bulgular şöyledir:

i. Ceset torbası üzerinde "C-3185" ve "2016/576 A.K Nolu ceset" yazılarının olduğu, cesedin üzerinde kıyafet bulunmadığı, cesedin bileğinde "1 nolu ceset A.K 576, 09/02/16" ibaresinin yazılı olduğu bir bileklik bulunduğu görülmüştür.

ii. Kahverengi gözlü, buğday tenli, 1,5 cm uzunlukta siyah sakallı, 1 cm uzunlukta siyah bıyıklı, sünnetli bir erkeğe ait olan cesedin kafasının tamamen parçalanmış olduğu ancak yüz bölgesinin bütün hâlde bulunduğu görülmüştür. Ölü katılığı ve ölü lekeleri aşırı derecede parçalanma nedeniyle değerlendirilememiştir. Cesedin sol yan taraf ve arka kısımdaki cilt dokunun tamamen parçalanmış olduğu, tüm kemik ve organların açık vaziyette olduğu, bağırsak, karaciğer dışında hiçbir organının olmadığı görülmüştür. Omurgalar ve kostalar tamamen parçalanmıştır. Tamamen parçalanan kafatası içinde beyin ve beyincik mevcut değildir.

iii. Sol alt ekstremite pelvisten itibaren tamamen ve sağ alt eksremite uyluk üst bölümden itibaren ampütedir. Sol kol ve ön kol yumuşak dokuları parçalanmış olup kemik doku açıktadır. Her iki el parmak ve avuç içi derisi tamamen soyulduğundan parmak ve avuç içi örnekleri alınamamıştır. Parçalanmış dokular arasından iki adet, 5x6 cm ebadında, gri renkte iki şarapnel parçası çıkarılarak Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir.

148. Tutanağın sonuç bölümünde adli tabibin ölüm nedeni ve zamanına ilişkin kanaatleri şöyle ifade edilmiştir:

 “1- Şahsın bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel beden travmasının yol açtığı, kafatası kemikleri, vertebra, kot, ekstremite kırıkları ve amputasyonu ile müterafik göğüs, batın içi organ ve büyük damar yaralanmasının neden olduğu masif iç ve dış kanama nedeni ile öldüğü,

2- Şahsın ölümüne sebep olabilecek başkaca bir faktör varlığına dair bulguya rastlanmadığı,

3- Otopsi işlemi esnasında alınan biyolojik örneklerin sistematik toksikolojik analiz amacıyla Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesinin uygun olacağı,

4- DNA analizi amacıyla kemik, diş ve doku örnekleri alındığı,

5- Otopsi işlemi esnasında 2 adet şarapnel parçası elde edildiği,

6- Otopsi işlemi esnasında herhangi bir mermi çekirdeğine rastlanmadığı,

7- Cesedin ileri derecede parçalanması nedeniyle ölüm zamanı tespitinin tıbben mümkün olmadığı kanaatlerimi bildiririm dedi”

149. Otopsi işleminin ardından düzenlenen 2016/74 sayılı olay yeri inceleme raporunda Cumhuriyet savcısı nezaretinde cesedin sağ el dış kısmından svap alınarak Cumhuriyet savcısına teslim edildiği, ayrıca ceset parçalı olduğundan sadece tek parmak izi alındığı belirtilmiştir.

150. Cesetten alınan parmak izinin ilgili veri tabanlarında araştırılması sonucu Serdar Özbek'e ait olduğu belirlenmiş ve bu hususta 12/2/2016 tarihli inceleme raporu düzenlenmiştir. Kimliğinin belirlenmesinin ardından ceset hakkında defin ruhsatı düzenlenerek Serdar Özbek'in cesedi babası başvurucu Abdulkerim Özbek'e 14/2/2016 tarihinde teslim edilmiştir.

151. Abdulkerim Özbek’in Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık sıfatıyla alınan beyanı şöyledir:

 “10/02/2016 günü Cizre'den getirilip otopsisi yapılan ve kendisinin 2016/576-1 nolu ceset kodu verilen şahsın parmak izi incelemesinden sonra oğlum olan Serdar Özbek'e ait olduğunu öğrendim. Bu kişi benim öz oğlumdur. Annesinin adı Behiye'dir. Oğlum Cizre doğumlu doğum yılı 1983'tür. Nasıl öldüğü konusunda bilgim yoktur. Cesedin Tarafıma teslim edilmesini istiyorum.”

152. Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesinin Serdar Özbek'in cesedinden alınan örnekler üzerinde inceleme yaparak düzenlediği 4/3/2016 tarihli toksikolojik inceleme raporunda; yalnızca safra sıvısında 0,37 promil etanol tespit edildiği, bunun dışında inceleme neticesinde sistematiklerindeki maddelerin bulunmadığı belirtilmiştir.

153. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, ölüm olayıyla ilgili gerekli araştırmanın yapılması için 16/2/2016 tarihinde Cizre Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Bu müzekkerede aşağıdaki hususlar talep edilmiştir:

i. Şahsın öldüğü yerin tespit edilerek gerekli olay yeri inceleme işlemlerinin yapılması, olayın ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin olarak tutanak tutulması, delil olabilecek eşyanın muhafaza altına alınarak inceleme için Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının (araçlar dahil) tespit edilmesi, görüntülerin çözümlenerek tutanak haline getirilmesi, ölüm olayına ilişkin telsiz kayıtlarının CD/DVD ortamına atılarak ayrıntılı tutanağa bağlanması,

iii. Ölenin açık kimlik bilgilerinin tespitine yönelik teşhis ve benzeri işlemlerde talimat alınması, ölenin kimliğinin tespit edilmesi hâlinde yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla ifadelerinin alınması, şikâyetlerin ve delillerin toplanması, ölenle ilgili olarak -kayıp ve benzeri- yapılan başvurular ile adli kayıtların çıkartılması

iv. Olayla ilgisi bulunan kişilerin tespit edilmesi, söz konusu kişilerin tanık sıfatıyla beyanlarının alınması

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması, faillerin tespit edilmesi durumunda talimat alınması

vi. Olay yerinden elde edilecek deliller ile cesetten elde edilen deliller üzerinde gerekli kriminal incelemelerin yapılabilmesi için gerekli yazışmaların yapılması

vii. Ölen kimliği belirsiz şahıs ile ilgili olarak ölüm olayı öncesi, ölüm olduğu tarihte ve ölüm olayından sonraki tarihlerde çıkmış veya çıkabilecek yazılı ya da görsel haberlere (örneğin internet, sosyal paylaşım siteleri vb.) ilişkin tespitlerin çıktılarının alınarak evraka eklenmesi

viii. Olayın faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşmak için gerekli görülen başkaca hususların olması hâlinde bilgi verilerek ayrıca talimat alınması

154. Cesedin kimliğinin Serdar Özbek olarak belirlenmesinin ardından Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği 7/4/2016 tarihli yazıyla yukarıda belirtilen müzekkeresinde istenen işlemlerin hızlandırılarak yerine getirilmesini istemiştir.

155. Cizre Emniyet Müdürlüğü Başsavcılığın yazısına verdiği 23/7/2016 tarihli cevabında; askerî haritaya göre C-3185 olarak adlandırılan, olayın gerçekleştiği adresin Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 olduğunu, olayla ilgili kamera görüntüsü ve tanık tespit edilemediğini ve bu nedenle faillerin belirlenemediğini, olayla ilgili düzenlenen Ev Arama Tutanağı, Olay Yeri İnceleme Tutanağı ve Arşiv Araştırma Tutanağı'nın ise yazı ekinde gönderildiğini belirtmiştir.

156. Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen bu yazının ekinde yer alan 23/7/2016 tarihli Kamera Araştırma Tutanağı'nda, Serdar Özbek'in cesedinin bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucunda herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Aynı tarihli Fail Araştırma Tutanağı'nda ise olayın meydana geldiği yerin çevresinde MOBESE kamerasının bulunmaması ve herhangi bir tanığın olmaması nedeniyle fail/faillerin açık kimlik ve adres tespitinin yapılamadığı, araştırmaların devam ettiği ifade edilmiştir.

157. Cizre Emniyet Müdürlüğü yazısı ekindeki Arşiv Araştırma Tutanağı'nda yer aldığı şekliyle Serdar Özbek'in PKK/KCK terör örgütüyle irtibatına dair tespit edilen beyanlar şöyledir:

- Gizli tanık Pamuk'un 17/5/2016 tarihli teşhis beyanı:

" -Fotoğraf 186- deki şahsın ismini Serdar olarak biliyorum. Kendisi tır şoförü idi. Örgüte ait silahları taşıdığını duydum. Güvenlik güçleri ile girdiği silahlı çatışmada öldüğünü duydum."

- Gizli Tanık Yosun'un 21/5/2016 tarihli teşhis beyanı:

"Fotoğraf -65- teki kişinin ismini Serdar Özbek olarak biliyorum kendisinin PKK bağlantılı olduğunu ve sokağa çıkma yasağı zamanında bodrum katta öldüğünü biliyorum bunu haberlerden görmüştüm. Bu şahsıda yol kesme ve dükkan kapatma eylemlerinde diğer örgüt mensuplarıyla birlikte görmüştüm. Kendisinin elinde bir silah görmedim. Bu şahsın sık sık Irak ülkesine gittiğini ve şoförlük yaptığını biliyorum ancak orada ne yaptığı konusunda bir fikrim yoktur."

- Başka suçtan şüpheli olarak ifade veren A.Y.nin 18/1/2016 tarihli beyanı:

 “Fotoğrafla bana göstermiş olduğunuz şahsın adını bilmem, Karargâhta gördüm. Silah taşıdığını görmedim. Taziye evinde kaldığını biliyorum."

- Başka suçtan şüpheli olarak ifade veren R.D.nin 26/12/2015 tarihli beyanı:

 “Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs LEHENK, (K) isimli şahıstır. Açık kimlik: bilgilerini bilmiyorum, eğitimsizdir. ZERDEŞT(K) isimli şahsın yakın koruması ve güvenliği olarak görev yapar, eğitimini ZERDEŞT (K) isimli şahıstan bizzat alır, örgüt içerisinden faaliyet gösterir."

- Başka suçtan şüpheli olarak ifade veren S.A.nın 8/1/2016 tarihli beyanı:

 “Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs LEHENK (K) isimli şahıstır, Açık kimlik bilgilerini bilmiyorum, örgüt içerisinde faaliyet gösterir, örgüt mensupları ile beraber gezer. Örgüt mensupları ile çok samimidir.”

- Başka suçtan şüpheli olarak ifade veren S.B.nin 17/1/2016 tarihli beyanı:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs Serdar Özbek LEHENK (K) olarak tanırım ZERDEŞT (K) yanında beraber gezerler. Kırsalcı HPG adına faaliyet yürütür."

- Başka suçtan şüpheli olarak ifade veren M.A.nın 21/12/2015 tarihli beyanı:

 “Fotoğraf -10- daki şahsı ismen tanımıyorum, örgütün Cizre sorumluşu olan Zerdaş'in arabası olan Clio marka aracın şoförü idi. SİLAHLI olarak gezerdi. Aynı zamanda Zerdaşın koruması idi."

-Başka suçtan şüpheli olarak ifade veren M.I.nın beyanı:

 “Fotoğraf -10- daki şahsı AŞİR lakaplı Serdar Özbek olarak bilmekteyim. Kendisi Mamo'nun para tahsilatçısı olduğunu bilmekteyim. Bu şahsın sorumlular arasında olduğunu bilmekte idim. Kaleşnikof marka SİLAHLI olarak Cudi ve Nur Mahallerinde gezerdi ve oralarda sorumlu birisi idi."

- Gizli Tanık Gümüş'ün 20/4/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

 “Fotoğraf -106- deki. şahsın isminin [A.Ö] olarak biliyorum. 2013-2014 yıllarında [M.D.] ile birlikte Haftanin kırsalına giderek Şeranj bölgesinde bulunan örgütün Halkla İlişkiler komutanı olan Mirza kod adlı-örgüt komutanı ile çalışırdı. Mirza kod adlı kişiden aldığı talimat ile Cizre ilçe merkezinde bulunan gelir durumu iyi olan kişilerden örgüt 'adına para topladığını biliyorum. İlçe hakkında kırsala bilgi götürüp getirdiğini biliyorum. Ayrıca [M.D.] ile birlikte kırsala eleman kazandırma faaliyetinde bulunurdu. Kırsaldan ilçeye gelen örgüt mensuplarına [M.D.] ile birlikte yer ve imkan sağlardı. Hendek ve barikat faaliyetlerinin başından sonuna kadar yer aldı. Güvenlik güçleri ile Cudi Mahallesinde çatışmaya girdi ve 23 nolu bodrumda öldüğünü biliyorum. Örgüte ilk katılımını [M.D.] sağladı. Örgüte 2013 yılında girdiğini biliyorum."

- Gizli Tanık Yıldız'ın 24/4/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğraf -106- deki kişinizi ismini Aşir olarak biliyorum. Tır şoförlüğü yapardı ve sonrasında şoförlüğü birakarak oto yık amacı dükkanı açmıştı. Karmuzı bir aracı vardı. ve Yafes Mahallesinin adını bilmediğim kırsalcı sorumlusunu gezdirirdi."

158. Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve soruşturma dosyasına gönderilen İnternet Tespit Tutanaklarına göre;

-Facebook adlı internet sitesinde "botan diha" kullanıcı adıyla paylaşılan içerik şöyledir:

"Cizre'de ikinci vahşet bodrumunda katledilen 3 çocuk babası Serdar Özbek, halkına sevdalı biriydi. Serdar Özbek'i anlatan babası Abdulkerim Özbek, oğlunun amacının bir insanı daha hayatta tutabilmek olduğuna dikkat çekerken, onun bu uğurda infaz edildiğini söyledi. Devlet güçlerinin Şırnak'ın Cizre ilçesinde vahşice katlettiği yüzlerce isimden biriydi 30 yaşındaki Serdar Özbek. Hem Cizre'de esnaf olan babasına yardım eden hem de TIR şoförlüğü yapan Serdar Özbek, 3 çocuk babasıydı. Cizre'de sıkıyönetim saldırılarının başlamasına rağmen ailesi ile birlikte Cudi Mahallesi'ndeki evlerinde kalmayı tercih eden Serdar Özbek yaralıların mahalleden çıkarıldığı sırada devlet güçlerinin ateş açması sonucu 3 kişinin yaşamını yitirdiği, aralarında İMC TV kameramanının da bulunduğu 11 kişinin yaralanması olayında kıl payı ölümden döndü. Yoğun saldırı altında olan Cudi Mahallesi'ne birkaç arkadaşı ile birlikte geri dönen ve Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç ile birlikte onlarca yaralının olduğu ikinci bodrumda katledilen Serdar Özbek'in cenazesine ise insanlık dışı işkence yapıldı.

..."

-imctv.com adlı internet sitesinde yer alan 6/2/2016 tarihli haber şöyledir:

"Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, Twitter hesabından 'Cizre'deki yangın söndürülmediği için 9 kişinin yaşamını yitirdiği, 25 kişinin ise ağır yanıklarla halen binada beklediği bize iletildi' diye yazdı.

...

Fırat Haber Ajansı'nın (ANF) haberine göre, yaşamını yitiren 9 kişinden 6'sının isimleri şöyle:

...

Yaşamını yitiren 3 kişinin isimleri ise henüz netleştirilemedi.

...

Yaralananlardan bazılarının isimleri ise şöyle:

F.D, F.Ç, S.Ç., Yasemin Çıkmaz, Serdar Özbek..."

..."

159. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Serdar Özbek'in ölümü nedeniyle yürütülen soruşturmada 10/11/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

YDG-H isimli terör örgütünün 2013 yılı içerisinde Cizre ilçesinde askeri görünümlü bir törenle Abdullah Öcalan'ın fotoğrafları ve terör örgütünün sözde bayrak ve flamalarının da bulunduğu bir alanda yüzü kapalı ve silahlı kişilerce kuruluşunun ilan edilip söz konusu örgütün kuruluş ilanının ardından ilçede bulunan Nusaybin ve İdil caddeleri üzerinde çeşitli şiddet eylemlerinin örgüt mensupları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Ayrıca YDG-H isimli terör örgütünün YDGK-H şeklinde (Yurtsever Devrimci Genç Kadın Hareketi) adı altında bir kadın yapılanmasının da var olduğu tespit edilmiştir. YDG-H isimli örgütün kuruluş ilanını gerçekleştirdiği tarihte kendilerini sözde asayiş üyesi olarak tanıttıkları, bu kişilerin faaliyet gösterdikleri il ve ilçelerde yol kesme, kimlik kontrolü yapma gibi eylemleri gerçekleştirdiği tespit edilmiştir.

PKK/KCK terör örgütünün hedef ve talimatları doğrultusunda terör örgütünün nihai hedefine ulaşabilmesi amacıyla Doğu ve Güneydoğu'da bulunan başta il ve ilçeler olmak üzere bazı il ve ilçelerde 15/08/2015 tarihinde sözde özyönetim ilan ettiği, bu ilanın gerçekleştiği ilçelerden birinin de Cizre olduğu bu doğrultuda Cizre ilçesinde sözde bir Cizre Halk Meclisi oluşturulduğu bu illegal yapının devlet kurum ve kuruluşlarını tanımadığını ifade ederek örgütün hedef ve talimatları doğrultusunda ÖSB/YDG-H (Öz Savunma Birliği) adı altında yeni bir yapılanmaya gittiği bu yapılanmanın ilçenin bazı mahallelerine (Cudi, Yafes, Sur ve Nur mahalleleri) güvenlik kuvvetlerinin girmelerini engellemek amacıyla kum çuvalları, kaya parçaları taş vb. Malzemeler kullanarak barikat ve hendek inşa ettikleri, söz konusu barikat ve hendeklere el yapımı patlayıcı ve mayınlarla tuzaklama gerçekleştirerek söz konusu mahallelerdeki yay ve araç trafiğine eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlanmasına, sağlık emniyet ve adalet hizmetlerinin yerine getirilmesine engel oldukları görülmüştür. Terör örgütünün bu faaliyetlerine devam etmesini engellemek amacıyla Cizre ilçesinde 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve söz konusu yasak süresince ilçemiz Sur, Cudi, Yafes ve Nur mahallelerinde terör örgütüne karşı operasyonlar başlatılmıştır.

Söz konusu sokağa çıkma yasağının ardından terör örgütünün eylemlerini sonlandırmaması ve daha da yoğunlaştırması üzerine Şırnak Valiliği tarafından 14/12/2015 günü saat 23:00'dan itibaren geçerli olmak üzere 5442 sayılı yasanın 11/C maddesi gereği sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sokağa çıkma yasağı süresince PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan ÖSB/YDG-H örgütünün mensuplarının etkisiz hale getirilmesi, yakalanması, söz konusu örgütün üyelerince ilçe genelinde açılan barikat ve hendeklerin ortadan kaldırılması ve yine örgüt mensuplarınca ilçe geneline yerleştirilen mayınlar ve patlayıcıların bertaraf edilmesi amacıyla terör örgütüne yönelik operasyonların devam ettirildiği görülmüştür.

25/12/2015 tarihinde PKK/KCK terör örgütünün mevcut konjonktüre uygun olarak şehirlerde var olan ÖSB/YDG-H mensupları ile kırsal alanda faaliyet gösteren HPG mensuplarını bir araya getiren yeni bir örgüt kurduğu, söz konusu örgütün YPS (Yekineyen Parestina Sivil / Sivil Savunma Birlikleri) adı altında faaliyete başladığı söz konusu örgütün sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre ilçesinde silahlı faaliyet gösterdiği, örgütün ilan ettiği sözde özyönetim çağrısını güçlendirmek amacıyla kıra dayalı şehir eylemleri düzenleme şeklinde eylemler gerçekleştirdiği, bu doğrultuda çatışma yaşanan alanlarda kırsal alandan gelen teröristler ile YDG-H mensubu teröristlerin birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştır.

...

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde operasyonların yoğun şekilde devam ettiği mahallelerdeki terör örgütü mensuplarınca kullanılan evlerde örgüt mensuplarının yakalanabilmesi, örgüt mensuplarınca hazırlanan patlayıcıların imha edilebilmesi ve soruşturmalara dair delil elde edilebilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığımızca verilen arama kararlarına istinaden aramalar yapıldığı,

08/02/2016ve 09/02/2016 tarihinde Cudi Mahallesi Niran Sokak C-3185 nolu binada yapılan aramada bulunan kimliği belirsiz cesetlerden birisi üzerinde ölü muayene ve otopsi yapıldığı,

Otopsi tutanağına göre; ölenin siyah sakallı, siyah bıyıklı erkek şahıs olduğu, kişinin ölümünün bomba veya benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün genel beden tramvasının yol açtığı kafatası kemikleri, vertebra, kot, estremite kırıklığı ve amputasyonu ile müterafik göğüs, batın içi organ ve büyük damar yaralanmasının neden olduğu masif iç ve dış kanama neticesinde meydana gelmiş olduğu,

Ölen kimliği belirsiz şahıstan alınan parmak izinin emniyet sistemlerinde kayıtlı olan Serdar Özbek isimli kişiye ait olduğunun tespit edilmesi üzerine cenazenin müşteki Abdulkerim Özbek e teslim edildiği,

Gizli tanık Yosun'un Serdar Özbek hakkında 'fotoğraf 65 teki kişinin ismini Serdar Özbek olarak biliyorum, kendisinin PKK bağlantılı olduğunu ve sokağa çıkma yasağı zamanında bodrum katta öldüğünü biliyorum, bunu haberlerden görmüştüm, bu şahsı da yol kesme ve dükkan kapatma eylemlerinde diğer örgüt mensupları ile birlikte görmüştüm, kendisinin elinde herhangi bir silah görmedim, bu şahsın sık sık Irak ülkesine gittiğini ve şoförlük yaptığını biliyorum, ancak orada ne yaptığı konusunda bir fikrim yoktur.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli tanık Pamuk'un Serdar Özbek hakkında 'fotoğraf 186 daki şahsın ismini Serdar olarak biliyorum, kendisi tır şoförü idi, örgüte ait silahları taşıdığını duydum, güvenlik güçleri ile girdiği silahlı çatışmada öldüğünü duydum,' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli tanık Yıldız'ın Serdar Özbek hakkında 'fotoğraf 106 daki şahsın ismini Aşir olarak biliyorum, tır şoförlüğü yapardı ve sonrasında şoförlüğü bırakarak oto yıkamacı dükkanı açmıştı, kırmızı bir aracı vardı ve Yafes mahallesinin ismini bilmediğim kırsalcı sorumlusunu gezdirirdi.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Gizli tanık Gümüş'ün Serdar Özbek hakkında 'fotoğraf 106 daki şahsın ismini [A.Ö] olarak biliyorum, 2013-2014 yıllarında [M.D.] ile birlikte Haftanin kırsalına giderek Şeranj bölgesinde bulunan örgütün halka ilişkiler komutanı olan Mirza kodadlı örgüt komutanı ile çalışırdı, Mirza kodadlı kişiden aldığım talimat ile Cizre ilçe merkezinde bulunan gelir durumu iyi olan kişilerden örgüt adına para topladığını biliyorum, ilçe hakkında kırsala bilgi götürüp getirdiğini biliyorum. Ayrıca [M.D.] ile birlikte kırsala eleman kazandırmak faaliyetinde bulunurdu, kırsaldan ilçeye gelen örgüt mensuplarına [M.D.] ile birlikte yer ve imkan sağlardı, hendek ve barikat faaliyetlerinin başından sonuna kadar yer aldı. Güvenlik güçleri ile Cudi mahallesinde çatışmaya girdi ve 23 nolu bodrumda öldüğünü biliyorum. Örgüte ilk katılımını [M.D.] sağladı, örgüte 2013 yılında girdiğini biliyorum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.I.nın] Serdar Özbek hakkında 'fotoğraf 10 daki şahsın Aşir lakaplı Serdar Özbek olarak bilirim, kendisi Mamo nun para tahsilatçısı olduğunu bilmekteyim, bu şahsın sorumlular arasında olduğunu bilmekteyim, Kalaşnikov marka silahlı olarak silahlı olarak Cudi ve Nur mahallelerinde gezerdi ve oralarda sorumlu birisi idi.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [M.A.nın] Serdar Özbek hakkında 'fotoğraf 10 daki şahsı ismen tanımıyorum, örgütün Cizre sorumlusu olan Zerdaş ın arabası olan Clio marka aracın şoförü idi, silahlı olarak gezerdi, aynı zamanda Zerdaş ın koruması idi.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [S.B.nin] Serdar Özbek hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs Serdar Özbek Lehenk (K) olarak tanırım, Zerdeşt (K) yanında beraber gezerler, kırsalcı HPG adına faaliyet yürütür.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [S.A.nın] Serdar Özbek hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs Lehenk (K) isimli şahıstır, örgüt içerisinde faaliyet gösterir, örgüt mensupları ile beraber gezer, örgüt mensupları ile çok samimidir.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [R.D.nin] Serdar Özbek hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs Lehenk (K) isimli şahıstır, eğitimsizdir, Zerdeşt (K) isimli şahsın yakın korumasıdır, güvenliği olarak görev yapar, eğitimini Zerdeşt (K) isimli şahıstan bizzat alır, örgüt içerisinde faaliyet gösterir.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık [A.Y.nin] Serdar Özbek hakkında 'fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahsın adını bilmem, karargahta gördüm, silah taşıdığını görmedim, taziye evinde kaldığını biliyorum.' şeklinde beyanda bulunduğu,

Serdar Özbek'in ele geçtiği ikamette yapılan aramada terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen başka şahısların da cesetlerinin bulunduğu, ikamette terör örgütü mensuplarınca kullanılan çok sayıda Kalaşnikov silah ve şarjörleri, kalaşnikov mermileri ve kovanları ele geçtiği,

Ölen Serdar Özbek'e ait cesedin terör örgütü mensuplarınca kullanılan evde yanında kalaşnikov silah ve mermiler bulunduğu halde ele geçmiş olması, ikamet içerisinde terör örgütü mensubu olduğu değerlendirilen ve yanlarında kalaşnikov silah ve fişekler ele geçen başka şahıslara ait cesetlerin ele geçmiş bulunması, Serdar Özbek'in terör örgütü üyesi olarak faaliyetlerde bulunduğuna dair 10 farklı kişinin birbiri ile uyumlu beyanlarının bulunması ve tüm dosya kapsamına göre; ölen Serdar Özbek'in terör örgütü PKK üyesi olduğu, Cizre ilçesinde terör örgütü PKK'nın amaçları doğrultusunda ilan edilen sözde öz yönetim kapsamında Cudi mahallesinde silahlı faaliyet gösterdiği değerlendirilmiştir. Serdar Özbek'in sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde güvenlik güçleri tarafından başlatılan operasyonda diğer terör örgütü üyeleri ile birlikte güvenlik güçleri ile yapılan çatışmalara katıldığı, Serdar Özbek'in güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet gösterdiği esnada meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğü değerlendirilmiştir. Güvenlik güçlerinin Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında terör örgütü üyeleri tarafından mahallelere güvenlik güçlerinin girmesinin engellenmesi amacıyla kurulan hendek ve barikatların ortadan kaldırılması, yine örgüt mensupları tarafından güvenlik güçlerinin şehit edilmesi ve yaralanması amacıyla hazırlanan patlayıcıların imha edilmesi, örgüt mensuplarının yakalanması, etkisiz hale getirilmesi, ilçede kamu düzeninin ve güvenliğin sağlanması, kişilerin anayasada düzenlenen hak ve hürriyetlerinin korunması şeklindeki amaçlarla ilçede görev yaptıkları anlaşılmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda operasyon gerçekleştiren güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla, roket atarlarla, el yapımı patlayıcı ve mayınlarla saldırılar gerçekleştirilmiş olup, bu saldırılarda çok sayıda polis ve asker şehit olmuş, bunun yanı sıra terör örgütünün silahlı saldırıları esnasında çok sayıda sivil vatandaş da yaralanmış ve vefat etmiştir. Serdar Özbek'in ele geçtiği evde arama yapıldığı esnada da terör örgütü mensuplarınca güvenlik güçlerine yönelik saldırıların devam ettiği dosyadaki kolluk tutanaklarından anlaşılmıştır. Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyon esnasında öldürüldüğü değerlendirilen Serdar Özbek'in ölümünde güvenlik güçlerinin yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda almış oldukları operasyon emrini yerine getirmek için örgüt mensuplarının silahlı ve bombalı eylemlerde bulundukları mahallelerde bulunuyor olmaları sebebiyle yetkili bir merciden almış oldukları hukuka uygun bir emri yerine getirdikleri, bu emrin yerine getirilmesi esnasında kendilerine, diğer güvenlik güçlerine ve sivil halka örgüt mensuplarınca yöneltilen, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıları o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde def etme zorunluluğunda bulundukları, yani meşru müdafaa hakkı kapsamında hareket ettikleri değerlendirilmiş, meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Türk Ceza Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen ve bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa halinde bulunan kişilere ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre terör örgütü üyesi olan ve güvenlik güçlerine karşı silahlı faaliyet yürüttüğü dosyadaki delil durumundan anlaşılan Serdar Özbek'e yönelik fiilde meşru müdafaa şartlarının oluştuğu, olayda hukuka uygunluk sebebi bulunduğu, bu sebeple eylemi gerçekleştiren kişiye ceza verilemeyeceği anlaşılmıştır.

Her ne kadar Serdar Özbek'in ölümü olayı ile ilgili olarak soruşturma yürütülmüş ise de;

Olayda hukuka uygunluk sebeplerinin mevcut olduğu anlaşıldığından kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA..."

160. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara başvurucuların vekilleri tarafından itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesinde dile getirilen hususlar özetle şöyledir:

i. AİHM, terörle mücadele kapsamında düzenlenen bir operasyon sırasında devletlere sivillerin hayatına gelecek zararı engelleme ya da en aza indirecek şekilde operasyonu planlama ve düzenleme yükümlülüğü yüklemiştir. Devlet tarafından alınan mutlak zorunlu ve orantılı tedbirler için normalden daha sert ve zorlayıcı bir gereklilik testi uygulanmalıdır. Sokağa çıkma yasağı uygulanan il ve ilçelerde yasakların başladığı tarihten beri bu tedbirlerin hiçbiri alınmamıştır. Başvurucuların yakınları, ilçede hayatını kaybeden yüzlerce sivil gibi güvenlik güçlerinin açtığı ateş ile ağır yaralanmış; sonrasında bu kişilerin yaşam hakkı ve fiziksel bütünlüklerinin korumaya alınması talebi de görmezden gelinerek bu kişiler öldürülmüştür. Onlarca başka insan da güvenlik güçleri tarafından sağlık yardımı götürülmesine izin verilmediği için hayatını kaybetmiştir.

ii. Yasemin Çıkmaz ile birlikte yaralı olarak bekleyen ve sağlık yardımı talep eden onlarca kişinin yeri bilinmesine karşılık bu kişilere sağlık yardımı yapılmamış ve bu kişiler bulundukları bodrumda yakılarak öldürülmüşlerdir. Maktulün durumu hem kendisi hem yakınları hem de milletvekilleri tarafından 112 ve 155 yardım hatlarına bildirilmesine karşılık maktulün yaşam hakkının korunmasına yönelik bir tedbir alınmamıştır. Bilakis maktulün bulunduğu bodrum bombalanmaya devam edilmiştir. Sivillerin rastgele bombalanması, Sözleşme'nin uluslararası insani hukuk kuralları ve silahlı çatışmalarda güç kullanımını düzenleyen uluslararası antlaşma kuralları ile bağdaşır bir durum değildir.

iii. AİHM ilkeleri dikkate alındığında Serdar Özbek'in ölümü ile ilgili yürütülen soruşturmada önemli eksiklikler bulunmaktadır. Arama ve olay yeri inceleme işlemleri savcı bulunmaksızın bizzat ölüm olayının şüphelisi olması gereken güvenlik güçleri tarafından yapılmıştır. Bu durum soruşturmanın tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından yürütülmediğini göstermektedir.

iv. Başsavcılık ve Emniyet Müdürlüğü arasındaki yazışmalardan operasyonun askerî yetkililer tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Maktulün cenazesinin bulunduğu bina askerî harita üzerinde C-3185 olarak kodlanmasına karşılık soruşturma dosyasında operasyona katılan askerlerin sayısı, operasyon sırasında durdukları yerler, kimliği, kullandıkları silahlar vb. hiçbir detay yer almamaktadır. Soruşturmanın hiçbir yerinde operasyona katılan askerî unsurlardan bahsedilmemektedir.

v. Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan tutanağa göre bodrum katı üzerine binanın çökmesi nedeniyle içine girilememiş ve burada arama yapılamamıştır. Arama yapılamaması Yasemin Çıkmaz ve diğer kişilerin nasıl öldüklerine dair önemli delillerin toplanamamış olması anlamına gelmektedir. İçine girilemediği iddia edilen binadan silah, mermi ve kovan elde edilmiş ancak bu materyaller üzerinde kriminal inceleme yaptırılmamıştır.

vi. Maktulün cenazesinin Adli Tıp Kurumuna sevkinin ardından kıyafetlerinin kaybolduğu anlaşılmaktadır.

vii. Çatışmanın meydana geldiği bölgede hemen her köşede MOBESE veya dükkânların kameraları bulunmaktadır. Çatışma bölgesinde kamerası bulunan tank ve panzerler dolaşmaktadır. Buna karşılık olaya ilişkin kamera kaydı bulunamamıştır.

viii. Soruşturma kapsamında hiçbir tanığın veya operasyona katılan güvenlik görevlilerinin beyanı alınmamıştır. Bu durum soruşturmanın başında güvenlik görevlilerinin bir sorumluluğu bulunmadığına yönelik bir ön kabul olduğu anlamına gelmektedir.

161. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itiraz Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/3/2017 tarihli ve 2017/790 D. İş sayılı kararıyla reddedilmiştir. Ret kararının ilgili kısmı şöyledir:

"

Dosya içerisinde bulunan ölü muayene ve otopsi tutanakları, olay yeri inceleme raporları, parmak izi raporu, adli tıp raporları, tanık beyanları ve teşhis tutanakları, internet araştırma tutanakları ve tüm soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde Kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus görülmediğinden itirazın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

1-Usul ve yasaya uygun bulunan takipsizlik kararına şikayetçi vekili Av. Hüseyin Tül ve Av. Ramazan Demir tarafından yapılan İTİRAZIN REDDİNE,

..."

162. İtirazın reddi kararı başvurucular vekiline 24/5/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Serdar Özbek'in ölümü nedeniyle hak ihlali iddialarını içeren bireysel başvuru 20/6/2017 tarihinde yapılmıştır.

5. Yasemin Çıkmaz'ın Ölümüyle İlgili Olarak Yürütülen Ceza Soruşturması

163. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca Cudi Mahallesi C-3185 numaralı binada arama ve elkoyma işlemleri yapılmasına dair verilen karar, Cizre Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 9/2/2016 tarihli arama ve elkoyma işlemlerine dair tutanak ve olay yeri inceleme raporu ile Cizre Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/2/2016 tarihli elkoyma kararına yukarıdaki paragraflarda yer verilmiştir (bkz. §§ 68-72, 93, 94).

164. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen karar uyarınca yapılan aramalarda bulunan cesetler ile ilgili aynı tarihte soruşturmalar başlatılmıştır. 2016/578 sayılı soruşturma kapsamında C-3185 numaralı bina yakınlarında bulunan ve kimliği bilinmeyen kadın cesedi üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Bu işlem sonucunda düzenlenen Ölü Muayene Tutanağı'nda yer alan bilgi ve bulgular özetle şöyledir:

i. Ölü muayene işlemine Cumhuriyet savcısı ile birlikte genel cerrahi uzmanı bir hekim, otopsi yardımcısı, fotoğraf ve video çekimleri için de iki Olay Yeri İnceleme görevlisi katılmıştır.

ii. Cesedin 160 cm boylarında, beyaz tenli, kahverengi saçlı, 55-60 kg ağırlığında, üzerinde yeşil renkli mont, mavi renkli gömlek, beyaz sütyen, beyaz atlet, siyah bir bileklik ve kol saati bulunan bir kadına ait olduğu, parçalanmış vaziyetteki elbiselerin üzerinde kum, çamur ve yanık bulunduğu tespit edilmiştir.

iii. Yüzünün tamamına yakınında 3./4. derece yanık izleri olduğu, ayrıca boyun kısmında da yanık bulunduğu gözlenmiştir.

iv. Toraks sağ kemik yapılarında muhtemel kırık, toraks ön yüzünde 3 ve 4. derecede yanıkların mevcut olduğu, batın ön ve sol yan yüzde 4. derece yanıkların bulunduğu, sırt bölgesinde yaygın olarak 3. ve 4. derece yanıkların olduğu izlenmiştir. Bunlardan ayrı olarak anotomik olarak koptuğu bölge tespit edilemeyen 25x15 cm'lik ayrı bir doku kütlesi bulunduğu görülmüştür.

v. Sağ üst ekstremitenin tümüyle 3. ve 4. derece yanık olduğu, sağ kol ön ve iç yan yüzde cilt kaybına bağlı cilt altı dokuların serbestçe izlendiği, sağ kol dirsek bölgesinde muhtemel ateşli silah yaralanmasına bağlı iki adet 3 ve 2 cm'lik tabanında kas ve tendon yapılarının gözlendiği defektler bulunduğu görülmüştür. Sağ el dördüncü parmak uç kısmında tırnak ve yumuşak doku kesisi olduğu, sol üst ekstremitede yaygın şekilde 3. ve 4. derecede yanık bulunduğu, sol alt ekstremite uyluk bölgesi iç ve dış yüzeyinde, cilt altı rüptüre içinde kas dokularının gözlendiği derin laserasyonlar bulunduğu tespit edilmiştir. Yine tüm ekstremitede 4. derece yanık gözlendiği, sol ayak tabanında yaklaşık 4 cm'lik kesi olduğu, sağ ekstremitenin pelvis tabanı seviyesinde tümüyle ampüte olduğu, sağ gluten lomber bölge sınırında derin laserasyon bulunduğu görülmüştür.

vi. Tespit edilen bulgulara göre kesin ölüm sebebi tayin edilemediğinden cesedin Şırnak Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilerek ölü muayene işlemine 9/2/2016 tarihi saat 22.22’de son verilmiştir.

165. Ölü muayenesinin ardından düzenlenen 2016/661 sayılı olay yeri inceleme raporunda; cesedin çeşitli açılardan ayrıntılı olarak fotoğraflarının çekildiği ve kamera kaydının alındığı, Cumhuriyet savcısı huzurunda on parmak basım izleri ve el svaplarının alındığı, ceset üzerinden çıkan giysilerden delil olabileceği düşünülenlerin kurutularak ayrı ayrı paketlendiği ve Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda değerlendirilmek üzere Cizre Terörle Mücadele Büro Amirliği görevlilerine teslim edildiği belirtilmiştir. Bu raporun delil ve mukayese ile ilgili açıklama kısmında cesedin üzerinden alınan parçalanmış mont ve parçalanmış gömlek üzerinde atış artığı analizi yapılması gerektiğinin soruşturmacı birime hatırlatıldığı ifade edilmiştir.

166. 10/2/2016 tarihinde Şırnak Devlet Hastanesinde ceset üzerinde klasik otopsi yapılmıştır. Otopsi işlemine Cumhuriyet savcısı, iki adli tıp uzmanı, otopsi yardımcıları, fotoğraf ve kamera görüntülerini tespit etmek üzere teknik bilirkişiler iştirak etmiştir. Ayrıca otopsi öncesinde Şırnak Devlet Hastanesinde hazır bulunan İnsan Hakları Derneği Şırnak Şubesine bağlı üç avukat; olayın oluş ve sübutuna ilişkin iddiaların adil, somut ve herkesi aynı kanıya götürecek şekilde araştırılmasını, kesin ölüm nedeninin tespitini, otopsinin Minnessota Protokolü'ne uygun şekilde gerçekleştirilmesini, skopi incelenmesinin yapılmasını, cesedin üzerindeki kıyafetlerin incelemeye gönderilmesini, ölümün yanmadan önce mi, sonra mı gerçekleştiğinin tespit edilmesini, yanık cesetlerde zarar görmemiş doku örneği varsa incelemeye gönderilmesini talep etmişlerdir. Avukatların bu talepleri Otopsi Tutanağı'nda yer almış ve bu tutanak avukatlar tarafından imzalanmıştır. 10/2/2016 tarihli Otopsi Tutanağı'nda belirtilen haricî bulgular şöyledir:

"Cesedin yapılan radyolojik incelemesinde sağ kol sol skapula göğüs sağ yan pelvik bölge sol uylukta milimetrik metalik imajlar izlendi. Pelvis sol femur sol kotlarda kırıklar izlendi.

15-20 yaşlarında 145 cm boyunda, 40-45 kg ağırlında, uzun siyah saçlı, beyaz tenli, kadın cesedinde ölü katılığı ve ölü lekeleri yanığa bağlı değerlendirilemedi.

Vücudun yaygın olarak is ve tozla bulaşık olduğu görüldü. Yüzde sağ kol ve ön kolda, boyunda her iki supraskapuler bölgede lomber bölgede, batın sol tarafta, sol bacakta, korbonize düzeyde yanık alanları izlendi.

Sağ uyluğun proksimalden ampute olduğu görüldü. Sağ uyluğun cesedin yanında olmadığı görüldü.

Sol glutea üzerinde birbirleri ile iştirakli bir tanesi 0,6cm çapında, diğer 3,5x2,5cmlik yırtık alanı görüldü. Sol uyluk üst 1/3 arka yüzde birbirleri ile iştirakli 0,6cm çapında ve 3x1,5cmlik 2 adet yırtık alanı görüldü. Sol skapula üst kenarda 1,5x0,5cmlik derin yırtık görüldü. Sol omur başında 2x0,5cm lik derin yırtık görüldü. Sağ skapula alt ucunda 0,7cm çapında yırtık, sağ aksiller hat T8 vertebra hizasında 0,7cm çapında yırtık olduğu görüldü.

Sırtta orta hattın solunda T9 hizasında 0,5cm çapında yırtık, yine sırtta orta hattın solunda T11 hizasında 1,5x0,Scmlik kenarları düzensiz yırtık izlendi.

Sol glutea üst kısımda 12x4cmlik derin yırtık, sol uyluk lateral kenarda 18x8cmlik defekt alanı, sol uyluk alt1/3 arkada 10x3cmlik defekt alanı, sol uyluk üst 1/3 arka medialde 8x4cmlik defekt alanı, sağ ayak tabanında 5x0,Semlik yırtık görüldü.

Sol üst göz kapağı medialinde 2xlcmlik defekt görüldü. Sol gözün ileri derecede defektif olduğu görüldü."

167. Otopsi Tutanağı'nda cesedin iç muayenesi ile ilgili bulgular şu şekilde yer almıştır:

"BAŞ: Baş açıldı, saçlı deri kaldırıldı. Saçlı deri altında frontal orta hattın hemen sağında lcm çapında kanamalı alan olup bu bölgeden milimetrik ebatlarda sarı renkli metal parçaları elde edildi.

Her iki temporal adele grubu ve kafa kube kemikleri sağlam bulundu.

Beyin beyincik beyin sapı çıkarıldı. 1340gr tartıldı. Yüzeylerinde sol frontal lob alt yüz ve sol unkus alt yüzde fokal subaraknoid kanama alanları görüldü.

Kafa kaide kemikleri sağlam olup, sol petröz kemik içerisinde kanama alanı görüldü.

GÖĞÜS: Göğüs cildi açıldı. Sternal kapak kaldırıldı. Sağ göğüs boşluğunda serbest sıvı kan tespit edilmedi. Sol plevral boşlukta 100cc kan tespit edildi. Perikart sağlam olup boşluğunda fizyolojik miktar ve mahiyette seröz sıvı olduğu görüldü.

Kalp çıkartıldı. 190gr tartıldı. Yüzeylerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi. Aortta makroskopik patolojik özellik görülmedi. Tüm koroner arterler açık bulundu. Sol ventrikül duvar kalınlığı lcm, sağ ventrikül duvar kalındığı 0,2cm ölçüldü. Kesitlerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi.

Akciğerler çıkartıldı, sağ akciğer 310gr, sol akciğer 262gr tartıldı. Yüzeylerinde sol akciğer üst lob ve alt lobunda yırtıklar olup, kesitleri kanamalı bulundu.

Boyun yumuşak dokularında makroskopik patolojik özellik görülmedi. Trakea lümeni kanla sıvalı olup, özefagus lümeni boş bulundu. Hiyoit kemik, troid kartilaj boyun omurları sağlam bulundu.

BATIN: Karın açıldı. Douglas boşluğu kanla sıvalı olup, bu bölgedeki bağırsak yüzeylerinin kanamalı olduğu görüldü.

Mide içerisinde 450cc gıdai içerik tespit edildi.

İnce ve kalın bağırsakların yüzeylerinde hafif çürüme bulguları tespit edildi.

Karaciğer 843gr tartıldı. Yüzey ve kesitlerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi.

Dalak çıkartıldı. 85gr tartıldı. Yüzey ve kesitlerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi.

Her iki böbrek çıkartıldı. Sağ böbrek 80gr, sol böbrek 85 gr tartıldı. Yüzey ve kesitlerinde solukluk dışında makroskopik patolojik özellik görülmedi.

Mesanenin idrarla dolu bulundu.

İskelet sisteminin incelenmesinde; Sol 3-10. Kolar paravertebral hattan kırık sol femur, parçalı kırık, sağ iliak kanatta kırık tespit edildi.

Cesetten toksikolojik inceleme amacıyla 2 tüp kan, 1 tüp idrar, 1 tüp safra örnekleri ile kimliklendirme amacıyla kas ve kemik örnekleri alındı."

168.Otopsi Tutanağı'nın sonuç bölümünde şu bulgulara yer verilmiştir:

"1-Cesetten toksikolojik inceleme amacıyla 2 tüp kan, 1 tüp idrar, 1 tüp safra örnekleri ile cesetten kimliklendirme için kas ve kemik örnekleri alındığı,

2-Cesetten 1 adet milimetrik boyutlarda metal parçası elde edildiği,

3-Kişinin ölümünün bomba ve benzeri mühimmat patlaması ile husulü mümkün ağır genel beden travmasına bağlı ekstremite, pelvis, kot kırıkları ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen iç ve dış kanama sonucu meydana geldiği kanaatindeyiz dediler. Başkaca yapılacak herhangi bir işlem olmadığını değerlendirmekle, otopsi işlemine son verildi.

..."

169. Otopsi işlemine katılan teknik bilirkişiler tarafından 10/2/2016 tarihinde düzenlenen tutanakta; cesedin fotoğrafları ve kamera kayıtlarının otopsi sırasında alınarak Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmek üzere CD ortamına aktarıldığı, otopsi sırasında cesedin vücudundan çıkarılan bir adet metal parçanın Kriminal Polis Laboratuvarına gönderilmesi için soruşturmacı birime teslim edilmek üzere muhafaza altına alındığı belirtilmiştir.

170. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, ölüm olayıyla ilgili gerekli araştırmanın yapılması için 16/2/2016 tarihinde Cizre Emniyet Müdürlüğüne hitaben bir müzekkere düzenlemiştir. Bu müzekkerede aşağıdaki hususlar istenmiştir:

i. Şahsın öldüğü yerin tespit edilerek gerekli olay yeri inceleme işlemlerinin yapılması, olayın ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin tutanak tutulması, delil olabilecek eşyanın muhafaza altına alınarak inceleme için Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmesi

ii. Olayın meydana geldiği yerdeki kamuya ve özel kişilere ait tüm kamera kayıtlarının tespit edilmesi, ilgili telsiz kayıtlarının CD/DVD ortamına aktarılarak ayrıntılı şekilde tutanağa bağlanması

iii. Ölenin kimliğinin tespit edilmesi hâlinde yakınlarının mağdur/müşteki sıfatıyla ifadelerinin alınması, şikâyet ve delillerin toplanması, ölenle ilgili -kayıp ve benzeri- yapılan başvurular ile adli kayıtların çıkartılması

iv. Olayla ilgisi bulunan kişilerin tespit edilmesi, söz konusu kişilerin tanık sıfatıyla beyanlarının alınması

v. Olay faillerinin belirlenmesi amacıyla araştırma yapılması, faillerin tespit edilmesi durumunda Cumhuriyet Başsavcılığından talimat alınması

vi. Olay yerinden elde edilecek deliller ile cesetten elde edilen deliller üzerinde gerekli kriminal incelemelerin yapılabilmesi amacıyla gerekli yazışmaların yapılması

vii. Cesedin kimliğinin tespiti hâlinde ilgili ölüm olayı öncesi, ölüm olayının olduğu ve ölüm olayından sonraki tarihlerde çıkmış veya çıkabilecek yazılı ya da görsel haberlere ilişkin tespitlerin çıktılarının alınarak evraka eklenmesi

viii. Olayın faillerinin tespiti ve delil olabilecek her türlü bilgi ve bulguya ulaşmak için gerekli görülen başkaca hususların olması hâlinde Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilerek ayrıca talimat alınması

171. Kimliği belirsiz cesetten alınan on parmak basım izlerinin ilgili veri tabanlarında araştırılması sonucu düzenlenen 17/2/2016 tarihli raporda veri tabanında parmak izlerinin kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.

172. Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenen 20/4/2016 tarihli raporda, otopsi sırasında Yasemin Çıkmaz'ın vücudundan elde edilen metal parçanın üzerinde teşhise ve tespite elverişli nitelikte herhangi bir karakteristik iz bulunmadığından mukayeseli bir inceleme yapılabilmesinin mümkün olmadığı bildirilmiştir.

173. Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesinin kimliği belirsiz cesetten alınan kan ve idrar numuneleri üzerinde yapılan uyutucu/uyuşturucu maddeler ve sistematik toksikolojik analiz incelemesinin ardından düzenlediği 30/3/2016 tarihli raporunda, kanda tespit edilen 23 mg etanol dışında kan ve idrarda sistematiklerindeki maddelerin bulunmadığı bildirilmiştir.

174. Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi 25/2/2016 tarihli raporunda, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan otopsi sırasında alınan biyolojik materyallerden elde edilen DNA profili ile başvurucu Abdullah Çıkmaz'ın DNA profilinin %99,99 uyumlu olduğunu ve Abdullah Çıkmaz'ın otopsisi yapılan kişinin babası olabileceği belirtilmiştir. Böylece cesedin kimliği Yasemin Çıkmaz olarak belirlenmiş ve Yasemin Çıkmaz'ın cenazesi düzenlenen defin ruhsatı ile birlikte ailesine teslim edilmiştir. Abdullah Çıkmaz'ın 27/2/2016 tarihinde Cumhuriyet savcısına verdiği ve Teşhis Tutanağı'nda yer alan ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Şu an bana hastane morgunda göstermiş Olduğunuz cesedin yüzü yanmış olduğu için teşhis edemedim. Fakat ben Mardin Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak DNA testine esas olmak üzere kan vermiştim. Adli Tıp Kurumunca bana gösterilen cesetten alınan DNA örnekleri ile benimki eşleşmiş bu nedenle bana gösterilen cesedin .. kimlik numaralı.. Yasemin isimli kızıma ait olduğunu biliyorum. Bu konuda herhangi bir tereddütüm yoktur. Ben eşim içinde kızım Yasemin'in de olduğu diğer çocuklarım ile birlikte ikamet ediyordum. Yasemin lise ikinci sınıfa kadar okula gitti bu yıl okula gitmek istemedi ve gitmedi. Sokağa çıkma yasağı başladıktan sonra 22 gün kadar Cudi Mahallesindeki ikametimizde kaldık. Daha sonra mahalledeki çatışmalar şiddetlendiğinde şah mahallesinde başka bir apartmanda kalmıştık, kızım Yasemin de bizimle gelmişti yanımızda bir hafta kadar kaldı, bir hafta sonra kıyafetlerinin evde kaldığını ve Cudi Mahallesindeki kıyafetlerini almak için eve gideceğini bize söyledi. Hatırlamadığım bir gün sabah 8:00 ile 8:30 sıralarında evden çıktı ve tek başına gitti. Yaklaşık 10 gün geçti biz yaseminden haber alamıyorduk. Bir tanıdık senin Yasemin Çıkmaz isimli kızın var mi diye sordu ve ben de var dedim, bana Yasemin Çıkmaz ismini internetten gördüğünü söyledi ben de ambulansı arayarak durumu anlattım, ambulans aracı da kızımı almak için yola çıkmış, olay yerine yakın bir yerden kızımın adını anons etmişler ama gelmemiş. Cizre de ki cesetler çıkartılınca Silopiye ve Mardine gittim teşhiste bulunamadım bu nedenle Mardin de kan vermiştim, daha sonra DNA eşleşmesi olduğunu öğrendim. Benim kızımın örgütle bir bağlantısı olup olmadığını bilmiyorum, benim ve [V.] ve [M.] isimli oğullarım da [V.Ç.] 2011 de [M.Ç.] 2015 te kayboldu, ben haklarında kayıp başvurusunda bulundum nerede olduklarını ve örgütle bağlantılarının olup olmadıklarını bilmiyorum, dedi."

175. Cizre Emniyet Müdürlüğü Başsavcılığın yazısına verdiği 26/7/2016 tarihli cevabında; askerî haritada C-3185 olarak belirtilen olayın gerçekleştiği adresin Cudi Mahallesi Niran Sokak No: 7 olduğunu, olayla ilgili kamera görüntüsü ve tanık tespit edilemediğini ve bu nedenle faillerin belirlenemediğini, olayla ilgili düzenlenen Ev Arama Tutanağı, Olay Yeri İnceleme Tutanağı, İnternet Tespit Tutanakları ve Arşiv Araştırma Tutanaklarının ise yazı ekinde gönderildiğini belirtmiştir.

176. Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen 23/7/2016 tarihli Kamera Araştırma Tutanağı'nda Yasemin Çıkmaz'ın cesedinin bulunduğu yer ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucunda herhangi bir MOBESE ve kamuya/özel kişiye ait kamera sisteminin bulunmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Aynı tarihli Fail Araştırma Tutanağı'nda ise olayın meydana geldiği yerin çevresinde MOBESE kamerasının bulunmaması ve herhangi bir tanığın olmaması nedeniyle fail/faillerin açık kimlik ve adres tespitinin yapılamadığı, araştırmaların devam ettiği ifade edilmiştir.

177. Yazı ekinde yer alan belgelerden, ölü muayenesi sırasında Yasemin Çıkmaz'ın cesedinin üzerinden çıkan mont ve gömlek ile cesetten alınan svapların 12/2/2016 tarihinde, otopsi sırasında elde edilen metal parçanın ise 29/3/2016 tarihinde üzerlerinde kriminal inceleme yapılması talebiyle Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderildiği anlaşılmıştır.

178. Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen Arşiv Araştırma Tutanağı'nda Yasemin Çıkmaz'ın PKK terör örgütü ile irtibatına dair şu bilgiler yer almaktadır:

i. Şırnak Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Bürosunun 23/3/2015 tarihli yazısında; Yasemin Çıkmaz ile birlikte başka dört kişinin Cizre'de değişik tarihlerde düzenlenen kanuna aykırı gösterilerde güvenlik görevlileri ve kamu binalarına taş, molotofkokteyli, havai fişek ve el yapımı patlayıcı kullanılarak yapılan saldırılara katıldığına dair istihbari bilgiler bulunduğu bildirilmiştir.

ii. Şırnak Terörle Mücadele Bürosunun 3/9/2015 tarihli yazısında; Yasemin Çıkmaz ile birlikte O.Y., M.A., R.Ü. ve Ş.A.nın HPG/Yerel Birlikler adına Cudi Mahallesi Mezbaha Sokak'ta asayiş uygulaması adı altında kimlik ve araç kontrolü yaptıklarına dair istihbari bilgilerin mevcut olduğu bildirilmiştir.

179. Arşiv Araştırma Tutanağı'nda yer aldığı şekliyle Yasemin Çıkmaz'ın PKK terör örgütü ile irtibatına dair beyanlar şöyledir:

- R.D.nin 26/12/2015 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs SEMA (K) Yasemin Çıkmaz isimli şahıstır. Teşhis etmiş olduğun DENKTAV. (K) V.Ç. isimli şahsın kız kardeşidir, YJA STAR kadrosu içerisinde yer alır, Sur Mahallesi sorumlusu olarak aktif olarak faaliyet yürütür, Cudi Mahallesinde Vatan İlkokulunun yakınında oturur, YJA STAR Cizre sorumlusu RUKEN - (K) isimli şahsın yardımcısıdır, RUKEN (K) isimli şahıs Yasemin Çıkmaz'ın evinde kalır, ÖSB eğitimlidir."

- M.Ç.nin 8/2/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğrafta bana göstermiş olduğunuz şahıs Yasemin Çıkmaz isimli şahıstır. Örgüt içerisinde aktif olarak faaliyet yürütür."

- Gizli tanık Doğukan'ın 23/3/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğraf -5- deki şahsı ismen tanımıyorum. Kendisini operasyonların öncesinde Sur Mahallesine gelerek örgüte ait çadır kurulduğunda, çadırı kuran kişilerden olduğunu görmüştüm. Çocuklara Şahin tepedeki düşmanın kendilerini görmemesi için branda çekmek zorunda olduklarını söyleyerek, mahallenin çocuklarını Site Sokak girişin ile Toprak Sokağı birbirine bağlayan yere beyaz renkli branda çektirmişti. Bu kişinin belinde fark edilecek şeklinde tabanca vardı ve tabancanın kabza kısmı görülüyordu."

- Gizli Tanık Batıkan'ın 1/4/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğraf -18- de ki şahsın ismini bilmiyorum kod isminin Viyan olduğunu ve Cizre'li olduğunu bilmekteyim, Cudi Mahallesi Vestel Sokakta bulunan barikatlarda Keleş Silahlı olarak beklerken görmekte idim. Ayrıca Cudi Mahallesinde güvenlik güçleri ile çatışmalara girmişti."

- Gizli tanık Gümüş'ün 20/4/2016 tarihli beyanı:

 “Fotoğraf -13- deki şahsın ismini ve kod adını bilmiyorum. Kendisini Nur Mahallesinde YPS içerisinde Keleş silahlı olarak barikatlarda faaliyet yürütürken görmekte idim. Ayrıca güvenlik güçleri ile Nur Mahallesinde girdiği çatışmalarda öldürüldüğünü biliyorum."

- Gizli tanık Güvercin'in 11/6/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"15 nolu fotoğraftaki şahıs; ismini bilmiyorum. Cudi mahallesi Bostancı sokak önünde yanında bulunan YOG-H'lı şahıslar ile birlikte Keleş silahlı olarak araçların yolunu kesip, kontak anahtarlarını aldığını gördüm. Üzerinde telsiz ve keleş silah taşırdı."

- R.M.nin 21/6/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğraf 9 da ki şahsın adını bilmiyorum YDG-H mensuplarından çok aktif bir şahıs keleş silahlı olarak Cudi Mahallesinde bulunan Barikat ve Hendeklerde nöbet tutar silahlı faaliyette bulunurdu, polisle ve askerle silahlı çatışmaya girer."

- Gizli tanık Joker'in 9/12/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Şahsın ismini Leyla olarak bilirim. Sözde örgüt sorumlusu M.Y. isimli şahıs ile Cudi Mahallesinde bulunan hendek ve barikatları kontrol ederdi. Şahsın elinde M16 ya benzer silah ile güvenlik güçleri ile Cizre İlçesinde birçok kez çatışmalara girdiğini gördüm. İkinci sokağa çıkma yasağının ikinci ayında Mezbaha Sokakta bir tarıka roket atılmıştı ve çatışma çıkmıştı bu şahsın çatışmada askere ateş ettiğini gördüm."

- Ö.E.nin 5/8/2016 tarihli fotoğraftan teşhis beyanı:

"Fotoğraf -2- de ki şahsın ismini Yasemin Çıkmaz olarak bilirim. Cudi mahallesinde kaleşnikof silahlı olarak gördüm. Operasyonlar esnasında öldürüldüğünü duydum."

180. Emniyet Müdürlüğünün cevap yazısına göre ayrıca 22/1/2016 tarihinde PKK tarafından bomba imalathanesi ve karargâh olarak kullanıldığı tespit edilen Cudi Mahallesi Reyhan Sokak No: 26 adresinde yapılan aramada, içinde 1'den 120'ye kadar numaralandırılmış şekilde PKK terör örgütü mensuplarının bilgilerinin bulunduğu bir defter ele geçirilmiştir. Bu defterde açık kimlik bilgileri bulunan Yasemin Çıkmaz'ın PKK terör örgütünden 17 gün askerî ve ideolojik eğitim aldığı, kod adının Bınevş olduğu ve örgüt tarafından Ş. Ekin Van İntikam Timi olarak adlandırılan bir birimde görevlendirildiği belirtilmektedir. Yasemin Çıkmaz hakkındaki bilgilerin "Katılım-Şehit" bölümünde "Dengdaw (V.Ç.) abi" ve "Botan (M.Ç.) abi" yazılıdır. V.Ç. ve M.Ç.nin Yasemin Çıkmaz'ın ağabeyleri oldukları ve PKK terör örgütü üyesi olma suçundan arandıkları anlaşılmıştır.

181. Emniyet Müdürlüğü yazısı ekinde yer alan İnternet Tespit Tutanaklarında Yasemin Çıkmaz'dan şehit olarak bahseden ve ölümüyle ilgili yorumlar içeren bazı internet sitesi içeriklerine yer verilmiştir. Bu tutanaklara göre bestanuce.info adlı sitede yer alan 18/2/2016 tarihli haber içeriğinin ilgili kısmı şöyledir:

" 'Anne bu hakikat yoludur, arkadaşlarıma sırtımı dönemem' diyerek katılmıştı Cizre ve kadın direnişine. Daha 16 yaşındaydı Yasemin ikinci vahşet bodurumda yaralılar arasında ismi duyulduğunda. Annesi oradan kurtulup kurtulmadığını dahi bilmeden kızını arıyor anlatıyor...

67 gündür sokağa çıkma yasağının devam ettiği Cizre'de Cudi mahallesinde üç ayrı bodrum katında kalan yaralılardan 1999 doğumlu Yasemin Çıkmaz'ın ismi ikinci bodrum katında yaralı olanlar arasında paylaşılmıştı. Yasemin sokağa çıkma yasağının 16. gününde JINHA mikrofonlarına konuşurken şunları söylemişti; 'Üç aydır YPS'ye katıldım katılma nedenim; buradaki direnişte ilk başlarda kadınlar yoktu ben de bunu büyük bir eksiklik olarak gördüm. Rojava Devrimi'ni kadınlar yaptı, Kobane'de Kadınlar en ön cephedeydiler, ben de bir kadın olarak buradaki direniş içerisinde mücadelemi vermek istedim. İlk YPS'ye katıldığımda erkek arkadaşlar kadın arkadaşlar cephede kalamazlar diyordu. Biz kadınlar olarak cephede kalmaya başlayınca istek ve irademizi gözleriyle gördüler. Artık erkekler bir çok konuda susmak zorunda kaldılar. Mesela Cizre'de birçok tepede kadın arkadaşlar ön cephede bulunuyor. Bütün kadınlar ayağa kalkmalı büyük bir direnişle bu sürece katılmalılar, Bütün kadınları direniş alanlarına çağırıyorum' demişti. Yasemin Çıkmaz, Cizre direnişine sonuna kadar tanıklık eden 16 yaşında bir kız çocuğuydu. ...

...

Yasemin'in öncülük yapan bir karakteri olduğunu söyleyen Esmer, 'Yasemin lisedeyken yaşama bakış açısı değişti, okulu bırakarak devrim yolunu seçti. Arkadaşlarının kalbini asla kırmazdı, bir şey olunca nasıl çözeceği konusunda herkese öncülük eder fikrini söylerdi. Öncülük eden bir yapısı olduğu için arkadaşları yönlerini ona doğru verirdi. Mahallede gençlerle beraber hareket etmeye başladı 'Mahallemi savunacağım anne hakikat yoludur bu yol' dedi bana' şeklinde ifade etti.

Kızım mahallemizi devlet güçlerinden korumak için YPS'ye katıldığında 'iki abin dağa yönünü verdi sen gitme' dediğini söyleyen Esmer, Yasemin, 'Anne bir gün hepimiz öleceğiz her birimiz kendimiz için savaşıyoruz, abilerim kendileri için ben ise kendim için savaşıyorum' dedi. ...

...