TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NACİ ALTUNBULDUK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/38608)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Naci
ALTUNBULDUK
|
Vekili
|
:
|
Av. Hakan
KENDİRCİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yurt dışında geçen hizmete ilişkin borçlanmanın
eksik hesaplanması ve bu sebeple yaşlılık aylığının geç bağlanması nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/11/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Yurt dışında işçi olarak çalışan başvurucu 12/12/2013
tarihinde 8/5/1985 tarihli 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk
Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca borçlanma talebinde
bulunmuştur.
7. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) başvurucunun talebini kabul
ederek hakkında borç tahakkuk cetveli düzenlemiş ve başvurucu da SGK tarafından
belirlenen toplam 36.556.08 TL'yi25/2/2014 tarihinde ödemiştir.
8. SGK, 11/11/2014 tarihinde başvurucuya borçlanmış olduğu
miktarın 3600 günlük prim süresini karşılamadığı ve 3600 günlük prim şartının
tamamlanması hâlinde dosyanın değerlendirmeye alınacağı bildiriminde
bulunmuştur.
9. 3600 günlük prim şartını 15/12/2014 tarihinde yerine getiren
başvurucuya SGK tarafından 1/1/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı
bağlanmıştır.
10. Başvurucu 18/11/2015 tarihli dava dilekçesiyle, davalı SGK'nın özensizliği nedeniyle kendisine dokuz ay sonra
yaşlılık aylığı bağlandığını belirterek bu aylara ilişkin toplam 11.000 TL'nin
yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
11. Mersin 1. İş Mahkemesi (Mahkeme) 11/4/2017 tarihli kararla
davanın kısmen kabulüyle 10.134,14 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı
kurumdan tahsiline karar vermiştir. Mahkeme, kararının gerekçesinde,
başvurucunun bildirilen borçlanma miktarını 25/2/2014 tarihinde ödeyerek tahsis
talebinde bulunduğunu, ancak kurumun bir aylık süre içinde cevap vermemesi
nedeniyle üç aylık süre içinde ödeme yapamadığından 1/5/2014 ile 1/1/2015
tarihleri arasındaki emekli maaşından mahrum kaldığını belirtmiştir.
12. Davalı SGK karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Antalya
Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi (Daire) 25/9/2017 tarihinde ilk derece
mahkemesi kararını ortadan kaldırarak davayı kesin olarak reddetmiştir. Daire
kanunda öngörülen prim ödeme gün sayısı ve prim ödenmeden yaşlılık aylığı
bağlanamayacağına işaret etmiştir. Daire ayrıca sunduğu dilekçenin akıbetini
takip etmeyen başvurucunun da sonucun meydana gelmesinde kusurlu olduğunu ifade
etmiştir.
13. Nihai karar 16/10/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 15/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 11/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, SGK'nın hatası
nedeniyle on ay süreyle emekli maaşından mahrum kaldığını ve bu işleme karşı
açtığı davada istinaf incelemesinin kendisine veya vekiline herhangi bir
bildirimde bulunulmadan yapıldığını bildirmiştir. Başvurucu bu sebeplerle
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini öne sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, SGK'nın hatalı işlemi nedeniyle belirli aylara ait yaşlılık
aylığından mahrum kalmasına yönelik olduğundan tüm şikâyetlerinin mülkiyet hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
19. Mevzuatta önceden prim ödemek şartıyla veya şartsız olarak
sosyal yardım alma hakkı şeklinde bir ödeme yapılması öngörülmüş ise ilgili
mevzuatın aradığı şartları yerine getiren birey yönünden meşru bir beklentinin
ve dolayısıyla mülkün varlığında bir tereddüt bulunmamaktadır (benzer yöndeki
değerlendirmeler için Hüseyin Remzi Polge, B. No: 2013/2166, 25/6/2015, § 36; Besime
Çetin, B. No: 2014/17809, 8/11/2017,
§ 30).
20. Anayasa Mahkemesi daha önce başvurucu yönünden meşru
beklenti oluşturduğu tespit edilen döneme ilişkin aylıkların ödenmemesinin
mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği ve mülke erişimin engellenmesi
mahiyetindeki bu durumun mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale
kapsamında incelenmesi gerektiğineişaret etmiştir (Besime Çetin, § 35). Somut olayda da bu
ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığından müdahalenin mülkiyetten
barışçıl yararlanma hakkına müdahale kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
21. Başvuru konusu olayda başvurucu yurt dışında geçen
hizmetleri nedeniyle3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlanma talebinde
bulunarak SGK tarafındanbelirlenen miktarı 25/2/2014
tarihinde ödemiş ve aynı tarihte tahsis talebinde bulunmuştur. Yapılan inceleme
sonucunda ise başvurucunun ülke içinde 188, yurt dışında da 3355 günlük
hizmetinin bulunduğu ve her iki hizmet süresinin toplamının 3544 gün olup 3.600
günlük prim süresini karşılamadığı saptandığından tahsis talebi işleme
alınmamıştır. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu'nun ''Emeklilik
yaşına ilişkin bazı geçiş hükümleri'' kenar başlıklı geçici 9.
maddesinin (3) numaralı fıkrasında diğer şartların yanında 3600 günlük prim
ödeme süresini karşılayanların aylık tashih talebinde bulunacakları hüküm
altına alınmıştır. Dolayısıyla 3600 günlük prim süresi bulunmayan başvurucunun
yaşlılık aylığı tahsis talebinin işleme alınmaması şeklindeki müdahalenin
kanunilik koşulunu taşıdığı anlaşılmıştır.
22. SGK tarafından iştirakçilerine aylık tahsisinin belirli
kurallara bağlanmış olmasının sosyal güvenlik sisteminin devamlılığı ve sınırlı
kamusal kaynakların doğru şekilde harcanması yönünden meşru bir amaç taşıdığı
sonucuna varılmıştır.
23. Son olarak kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına
yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı gerçekleştirmek
için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı
değerlendirilmelidir (Onur Tur Uluslararası
Nakliyat Ltd. Şti., B. No: 2015/947, 15/11/2018, § 59).
24. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık
olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin
ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik
ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca
daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise
bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir
dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56,
11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016,
§ 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri,
B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
25. Somut olayda başvurucuya aylık tahsisi için mevzuatta
öngörülen diğer şartlargerçekleşmiş olmasına rağmen
3600 günlük prim ödeme şartının talep tarihinde yerine getirilmediği
anlaşılmıştır. Başvurucu eksik kalan günlerin talep tarihinden itibaren bir
aylık süre içinde kendisine bildirilmesi hâlinde üç aylık süre içinde kalan bu
süreyi de borçlanarak aylık almaya hak kazanacağını ileri sürmekte ve bu
bildirimi yapmayan SGK'nın kusuru nedeniyle oluşan
zarardan sorumlu olduğunu iddia etmektedir. Borçlanma talebi üzerine yurt
dışında geçen çalışma süresini doğru olarak bildirmeyen Kurumun bir kusurunun
bulunduğu açık olmakla birlikte belirlenen borçlanma bedelini yatıran
başvurucunun aradan geçen süre içinde Kuruma müracaat edip eksik kalan günlere
ilişkin borçlanmayı ödeyerek aylık tahsisini sağlaması imkân dâhilindedir.
Başvurucu Kurumun ihmalini bilmesine ve sonucu değiştirme imkânına sahip
olmasına rağmen bu yönde bir girişimde bulunmamış, aradan geçen zaman içinde
Kurumun hatasını düzeltmesini beklemiş ve mevzuattaki şartların yerine
getirilmesinden sonra yaşlılık aylığını alabilmiştir. Eksik günlere ilişkin
borçlanma bedeli yatırılmadan yaşlılık aylığı tahsisi mümkün olamayacağından
yargısal makamların kararlarının makul bir değerlendirme içermediği veya keyfî
olduğu başvurucu tarafından ortaya konulamamıştır.
26. Bu itibarla olayda özen yükümlülüğünün ilk başta ve
öncelikle başvurucuya ait olduğu dikkate alındığında yaşlılık aylığının
bağlanmasında başvurucunun da kusurlu olduğu, eksik kalan günlere ilişkin
borçlanma bedelinin yatırılmasından sonra mümkün olan en kısa sürede yaşlılık
aylığının bağlandığı ve gecikmenin süresi ile bu süre içinde ödenmesi gereken
miktarın toplamı nazara alındığında mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Buna
göre başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı
arasında olması gereken adil denge bozulmadığından mülkiyet hakkına yapılan
müdahale ölçülüdür. Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilmediği
açıktır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.