TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA SUNAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/40338)
|
|
Karar Tarihi: 12/1/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa SUNAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Hakan İPEK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, polis amirliğinde kamu görevlileri tarafından
gerçekleştirildiği iddia edilen darp, tehdit ve hakaret olayına ilişkin
soruşturmanın etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 28/12/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Genel
Bilgiler
8. Başvurucu, yanında bulunan kardeşi U.S. ile 11/4/2016
tarihinde kendi idaresindeki araçla Ankara Ostim Mahallesi'nde seyahat ettiği
sırada yanına yaklaşan motosikletli iki polis tarafından durdurulmuştur.
9. Polis memurları başvurucudan şüphelenmiş, bu nedenle
araçta arama ve kimlik kontrolü yapmak istemişlerdir.
10. Başvurucu ile polis memuru M.M. arasında bu sırada
tartışma çıkmış, başvurucunun beyanına göre tartışma sırasında darp ve hakarete
uğramış, ayrıca cep telefonu zarar görmüştür.
11. Yaşanan olay sonrasında başvurucu ve kardeşi polis
memurları tarafından Motorize Ekipler Amirliğine götürülmüşlerdir. Başvurucunun
kardeşi U.S. hakkında idari işlem yapıldıktan sonra başvurucu, hakkında adli
muayene raporu alınmak üzere Ulus Devlet Hastanesine, daha sonra Solmaz
Kılıçtepe Polis Merkezi Amirliğine götürülmüştür.
12. Başvurucu 12/4/2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına (Savcılık) müracaat ederek olayla ilgili şikâyetçi olmuştur.
B. Başvurucunun
Şikâyetine İlişkin Soruşturma
13. Başvurucu, Savcılığa sunduğu şikâyet dilekçesinde
11/4/2016 tarihinde aracından indikten sonra polis memuru M.M. tarafından darp
ve hakaret edildiğini, yüzüne biber gazı sıkıldığını, yere yatırılarak
kelepçelendiğini, cep telefonunun kırıldığını, daha sonra polisler tarafından
kardeşiyle birlikte araçlarına kelepçeli şekilde bindirildiklerini, aracı
kendisini darbeden M.M.nin sürdüğünü ve Motorize Ekipler Amirliğine
götürüldüklerini belirtmiştir. Başvurucu dilekçesinin devamında getirildiği
Polis Amirliğinde sürekli hakarete uğradığını, yere yatırıldığını, yüzüne su
döküldüğünü, yerde sürüklenip darbedildiğini, tehdit edildiğini, daha sonra tiyatro
salonu gibi bir yere götürülerek burada kendisiyle alay edildiğini iddia
etmiştir. Başvurucu üç saat boyunca Polis Amirliğinde tutulduğunu ileri
sürmüştür.
14. Başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada
başvurucu hakkında sağlık raporu aldırılmıştır. Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğü
(ATK) tarafından muayene sonrasında hazırlanan 12/4/2016 tarihli raporda şu
bulgulara yer verilmiştir:
"...Fizik muayenede: sol zigomatik
bölgede 2x1 cmlik alanda ödem ve 0,5 cmlik lineer hiperimi, kafa üst solda
hassasiyet, sol bilek bölgesinde hiperemi, sol el bileği iç yüzde 3x3 cmlik
alanda ekimoz ve ödem, sağ el bileğinde kelepçeyle husulü mümkün lineer
hiperemik alanlar, sol el sırtında 1 cmlik yüzeyel sıyrık, boyun bölgesinde
ağrı, sağ diz kapağında 2x2 cmlik sol diz bölgesinde 1x1 cmlik hiperemik sıyrık
alanları tespit edilmiş olup..."
15. Soruşturma kapsamında Savcılıkça başvurucu dışında
polis memuru M.M. ve ekip arkadaşı E.D. şüpheli sıfatıyla, başvurucunun kardeşi
U.S. ve olayı gören K.Ö. ise tanık sıfatıyla dinlenilmiştir. Şüpheli sıfatıyla
dinlenen polisler suçlamaları kabul etmemiştir.
16. ATK tarafından hazırlanan 25/4/2016 tarihli kesin
raporda başvurucuda meydana gelen yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile
giderilebilecek nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.
17. Yapılan soruşturma sonunda 1/11/2016 tarihinde
hazırlanan iddianameyle M.M.nin kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından
cezalandırılması istemiyle hakkında kamu davası açılmıştır. İddianamede olay şu
şekilde aktarılmıştır:
"Müşteki Mustafa SUNAR'ın, suç
tarihinde sevk ve idaresinde bulunan 06 ... plakalı aracıyla, Ostim 1246 Sok.
Uzayçağı Caddesi çıkışında seyir halindeyken Ankara Emniyet Müdürlüğü, Yunus
Motorize Ekibinde görevli polis memurları tarafından durdurulduğu, müşteki ve
yanında bulunan kardeşi [U.S.nin]
araçtan inmelerinin istendiği, bu sırada müşteki ve polis memurları arasında
tartışma yaşandığı, şüpheli polis memuru [M.M.nin] müştekiyi darp ettiği
ve elinde bulunan cep telefonunu alarak yere atmak suretiyle zarar verdiği..."
18. Savcılık ayrıca başvurucunun Motorize Ekipler
Amirliğine getirilmeden önce hakarete uğradığı, getirildikten sonra tehdit
edildiği iddiaları hakkında 31/10/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı
kararı vermiştir.
19. Başvurucu 25/11/2016 tarihinde kovuşturmaya yer
olmadığına dair karara itiraz etmiş, Motorize Ekipler Amirliğine
götürülmelerine ilişkin sürecin dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
Başvurucu, itirazın sonucuna ilişkin bir beyanda bulunmadığı gibi UYAP
aracılığıyla yapılan sorgulamada da buna ilişkin bir karar görülmemiştir.
20. M.M. hakkında hazırlanan 1/11/2016 tarihli iddianame
Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve yargılama
başlamıştır. 9/2/2017 tarihli ilk duruşmada tarafları dinleyen Mahkeme, başvurucunun
tanıklarca desteklenen anlatımına göre eylemin işkence suçunu oluşturacağı
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
21. Sanık olarak yargılanan M.M. görevsizlik kararına
itiraz etmiş, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı yerinde görerek görevsizlik
kararını kaldırmıştır. Söz konusu kararda; Mahkemenin iddianamede yer alan fiil
ve faille bağlı olduğu ancak bu konuda yargılama yapılabileceği, görevsizlik
kararına dayanak oluşturan eylemlerin iddianamede gösterilmediği
belirtilmiştir.
22. İtirazın kabulü üzerine Ankara 7. Asliye Ceza
Mahkemesinde 12/7/2017 tarihinde yeniden duruşma başlamıştır. Bu duruşmaya
başvurucu ve avukatı da katılmıştır. Başvurucu; görevsizlik kararının yerinde
olduğunu, iddianamede yer almayan eylemler nedeniyle ek iddianame düzenlenmesi
için Savcılığa bildirimde bulunulmasını istemiştir.
23. Başvurucunun talebi aynı duruşmada reddedilmiştir.
Başvurucu duruşma sonrasında yazılı olarak aynı talebini yinelemiş fakat
yargılama yapan Mahkeme 29/11/2017 tarihli duruşmada bir kez daha talebi
reddetmiş ve aynı duruşmada hükmünü açıklamıştır. Buna göre M.M. kasten
yaralama ve mala zarar verme suçlarından adli para cezası ile
cezalandırılmıştır. Verilen karar kesindir.
24. Başvurucu 28/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının
görevi" kenar başlıklı 160. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Cumhuriyet savcısı, ihbar veya
başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir
öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin
gerçeğini araştırmaya başlar."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
26. Mahkemenin 12/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
27. Başvurucu; aracı durdurulduktan sonra kamu görevlisi
tarafından darbedildiğini, bu olaya ilişkin ceza davası açıldığını fakat bu
olaydan hemen sonra götürüldüğü Motorize Ekipler Amirliğinde tehdit ve hakarete
uğrayıp yeniden darbedilmesine rağmen bu eylemlere ilişkin olarak kamu
görevlileri hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirterek adil
yargılanma hakkı ile hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki
nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969,
18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı
kapsamında değerlendirilmiştir.
29. Başvurucu, kendi kullanımındaki aracıyla seyrettiği
sırada kolluk tarafından durdurulmuş; sonrasında polis memuru M.M. ile arasında
bir takım olaylar yaşanmıştır. Başvurucunun bireysel başvuru formunda bu olaya
ilişkin herhangi bir şikâyeti bulunmamaktadır. Başvurucu, bu olay sonrasında
Motorize Ekipler Amirliğine götürülmesini ve burada uğradığını iddia ettiği
eylemlere ilişkin olarak şikâyetinin sonuçsuz kalmasını başvuru konusu
yapmıştır.
30. Başvurucu, olay günü hem aracıyla durdurulması
sonrasında yol kenarında hem de Motorize Ekipler Amirliğinde yaşadıklarını
12/4/2016 tarihli şikâyet dilekçesinde Savcılığa bildirmiştir. Savcılık
yürüttüğü soruşturma sonrasında yol kenarında yaşananlara ilişkin iddianame
hazırlamış fakat Motorize Ekipler Amirliğindeki iddialar konusunda iddianamede
bir değerlendirme yapmamıştır.
31. Öte yandan soruşturma kapsamında Savcılık 31/10/2016
tarihinde bazı iddialar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
vermiştir. Başvurucu bu karara itiraz ederken Motorize Ekipler Amirliğinde
götürülmesine ilişkin süreçten de bahsetmiş ve bunların değerlendirilmediğini
belirtmiştir. Her ne kadar bu itirazın sonucuna ilişkin bir evrak bulunmamakta
ise de gelinen aşama itibarıyla itirazın reddine karar verildiği
anlaşılmaktadır.
32. Başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği
iddialarının değerlendirilmesi gerektiği Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesince
görevsizlik kararında belirtilmiş ise de Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu
kararı kaldırmış, yargılamanın iddianamede yer alan eylemler hakkında devam
etmesine hükmetmiştir.
33. Görevsizlik kararının kaldırılması üzerine yeniden
aynı eylemler hakkında yargılamaya başlayan Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi,
başvurucunun Motorize Ekipler Amirliğinde maruz kaldığı eylemlere ilişkin ek
iddianame düzenlenmesi için bildirimde bulunmasına yönelik talebini
reddetmiştir. Dolayısıyla başvurucunun Savcılığın 1/11/2016 tarihli
iddianamesinden veya 31/10/2016 tarihli kovuşturmaya yer olmadığı kararından
iddiaları hakkında bir netice alamadığını öngöremediği kabul edilse dahi
görevsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin kararın içeriğinden yahut en geç
ek iddianame düzenlenmesi konusundaki talebinin reddedilmesiyle birlikte
şikâyetleri konusunda etkili bir soruşturma yürütülmediğini bilmesi gerektiği açıkça
söylenebilir.
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası
gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu
öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yapılması gerekir.
35. Somut olayda başvurucunun kötü muameleye maruz
kaldığına ilişkin şikâyetleri konusunda en geç Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi
tarafından 12/7/2017 tarihinde karar verildiği kabul edilmelidir. Dolayısıyla
başvuru yolları nihai olan bu kararla tüketilmiştir. Söz konusu Mahkemenin
başvurucunun aynı talebini 29/11/2017 tarihinde yeniden reddetmesinin bu sürece
bir yenilik katmadığı değerlendirilmiştir. Sonuç olarak nihai kararın
öğrenildiği 12/7/2017 tarihinden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten
sonra 28/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 12/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.