TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
P.E. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/5168)
|
|
Karar Tarihi: 13/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M.Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN YILMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
P.E.
|
Vekili
|
:
|
Av. Reşit YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru gözaltında iken kolluk görevlilerinin
hakaretlerine maruz kalma ve idari gözetim altında iken insan haysiyetiyle
bağdaşmayan koşullarda tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının, idari gözetim
altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 26/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra başvuru Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 1972 doğumlu olup Türkmenistan Cumhuriyeti
vatandaşıdır. Başvurucunun Türkiye'ye giriş kaydına rastlanmamıştır.
8. 19/5/2016 tarihinde fuhuş suçu isnadıyla gözaltına
alınan başvurucunun ifadesi alınmıştır. Başvurucu adli işlemlerin
tamamlanmasının ardından 20/5/2016 tarihinde İstanbul İl Göç İdaresine ve
sonrasında Kumkapı Geri Gönderme Merkezine (GGM) götürülmüştür. İstanbul
Valiliğinin 23/5/2016 tarihli kararıyla 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(d) ve (ç) bentleri uyarınca başvurucunun sınır dışı edilmesine ve bir ay
süreyle idari gözetim altına alınmasına karar verilmiştir.
9. Başvurucu sınır dışı etme kararının iptali istemiyle
15/6/2015 tarihinde İstanbul 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava
açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde özetle verilen kararın hukuka aykırı
olduğunu, Türkmenistan ile Türkiye arasındaki anlaşmalara aykırı olduğunu,
somut delillere dayanmadığını, husumetli olduğu kişi tarafından tuzağa
düşürüldüğünü belirterek iptal edilmesini talep etmiştir.
10. Başvurucu ayrıca idari gözetim kararının
sonlandırılması amacıyla İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğine başvuru yapmış,
talebi 3/6/2016 tarihli kararla kabul edilmiş ve başvurucu serbest
bırakılmıştır.
11. Başvurucunun İdare Mahkemesinde açtığı dava
28/11/2016 tarihinde reddedilmiştir. Kararda, başvurucunun kendisini müşteri
olarak tanıtan polislerle pazarlık yapıp buluştuğu, seri numaraları belirlenen
paraları aldığı, sonrasında kolluk görevlilerin polis tanıtma kartlarını
göstererek başvurucuyu yakaladıkları belirtilmiş; başvurucunun menfaat
karşılığı fuhuş yaptığının gerek kendi beyanı gerekse dosyadaki diğer
belgelerden anlaşıldığı ifade edilmiştir.
12. Anılan karar 3/1/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Başvurucu 26/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. Y.T. GK, B. No:
2016/22418, 30/5/2019, §§ 22-25; T.T. B. No: 2013/8810, 18/2/2016, §§
22-25 ve B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-38.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 13/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele
Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Kolluk
Görevlilerinin Kasıtlı Eylemleri Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu; polis merkezinde kolluk görevlilerinin
hakaretlerine uğradığını, fuhuş yaptığı yönündeki beyanının zorla alındığını
belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
16. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"…Başvuruda bulunabilmek için
olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
17. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı”
kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri
sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal
başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir."
18. Başvuru yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel
başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare
olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle
idari makamların ve derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, başvuru
yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep
Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).
19. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi, idari ve yargısal makamların görevidir (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
20. Anayasa Mahkemesi kolluk görevlilerinin güç kullanımı
sonucunda gerçekleştiği ileri sürülen kötü muamele yasağı ihlali iddialarını
incelediği birçok başvuruda, tüketilmesi gereken etkili hukuk yolunun ceza
soruşturması olduğunu belirtmiştir (birçok karar arasından bkz. Onur Cingil,
B. No: 2013/7836, 16/4/2015, § 52; Zeki Güngör, B. No: 2013/8491,
31/3/2016, § 39; N.T.U. ve N.T., B. No: 2014/4372, 19/12/2017, § 28; Seyfullah
Turan ve diğerleri, B. No: 2014/1982, 9/11/2017, § 140).
21. Başvurucu, kolluk görevlilerinin kötü muamelesine
maruz kaldığı iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğuna
dair herhangi bir bilgi ve belge sunmamıştır. Başvurucunun olağan kanun
yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Geri
Gönderme Merkezinde Tutulma Koşulları Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun
İddiaları
23. Başvurucu, insan haysiyetiyle bağdaşmayan koşullarda
GGM'de tutulduğunu ve bu konuda şikâyetlerini ileri sürebileceği etkili bir
başvuru mekanizması bulunmadığını belirterek kötü muamele yasağı ile bağlantılı
olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim
altında tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No: 2013/9673, 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A., B. No: 2013/655, 20/1/2016,
A.V. ve diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri,
B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T.; A.S., B. No: 2014/2841,
9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016).
25. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı kararda bkz. §§
80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan zararın
tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun bulunmadığı
sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma koşullarından
dolayı çekilen ızdırap için tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli
veya idari yargı kararının bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
26. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T. başvurusunda bu
içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi idari gözetim altında
tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı
tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden
dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§
45-58).
27. Somut başvuruda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren
bir husus bulunmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvuruların bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
29. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle
eldeki başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın
süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl
olmuştur.
30. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde
açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların
süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir.
Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki
içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce
tam yargı davası yolu tüketilmeden, doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan
müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin derece
mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden
olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T.,
§ 59).
31. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
32. Başvurucu, Anayasa'nın 19. maddesinde öngörülen
güvencelere aykırı olarak haksız yere özgürlüğünden yoksun bırakıldığını
belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
33. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe
girdiği 11/4/2014 tarihinden sonra idari gözetim altında bulundurulan
yabancıların gerek idari gözetim kararının idarece resen sonlandırılması
gerekse tutulanların sulh ceza hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest
bırakılmalarını müteakiben kendisine yapılan başvurularda, Anayasa'nın 19.
maddesine ve 6458 sayılı Kanun'daki usule aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen
veya giren ya da hakkında sınır dışı etme kararı verilen bir kişinin
yakalanması veya gözetim altına alınması uygulamasında tutma kararı verme
işleminin koşulları, süresi, sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari
gözetim kararına karşı başvuru yolları gibi usul güvencelerine aykırılık
dolayısıyla bu başlık altında yapılan şikâyetlerden ötürü ihlal kararları
vermiştir (K.A. ve I.S.).
34. Anayasa Mahkemesi tarafından içtihat değişikliğine
gidilen B.T. başvurusunda, herhangi bir idari karar olmaksızın idari
gözetim altına alınarak özgürlüğünden yoksun bırakılan yabancılar bakımından
doğan zararlar için idari yargı mercilerinde doğrudan tam yargı davası
açılabileceği belirtilmiştir. Anılan kararda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin
idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından
idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle oluşan zararın
tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda açılacak tam yargı davasıyla
istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğu, sırf -bilgi eksikliği
nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağı, hiçbir idari işlem ve eyleme dayanmadan hukuka aykırı
biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk
mekanizması olduğu belirtilmiştir (B.T., §§ 52, 54).
35. Anayasa Mahkemesi aynı başvuruda, idari gözetimi sona
erdirilen başvurucuların hukuka aykırı olarak idari bir kararla
özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri
maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma,
yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam
yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvuruların incelenmesinin bireysel
başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır (B.T., §
73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37).
36. Başvurucunun GGM'den salıverildiği görülmüştür. Bu
durumda başvurucunun GGM'lerde tutulması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından yukarıda açıklanan ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açılması
muhtemel dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda
yapılan açıklamaların (bkz. § 30) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 13/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.