TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT GÖDEK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/5511)
|
|
Karar Tarihi: 21/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Kamber Ozan TUTAL
|
Başvurucu
|
:
|
Murat GÖDEK
|
Vekili
|
:
|
Av. Asiye KÜÇÜKBALCI
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, sulh ceza hâkimliklerinin yapısı nedeniyle
adil yargılanma hakkının; ceza soruşturması kapsamında mal varlığı hakkında
verilen elkoyma tedbiri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 1/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde
21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan
edilmesine karar verilmiştir. Müteaddit defalar uzatılan OHAL 19/7/2018
tarihinde son bulmuştur. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL
döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa
Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169,
20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
10. Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık)
30/9/2016 tarihinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Fetullahçı
Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçlarından
haklarında soruşturma yürütülen başvurucu dâhil bazı şüphelilerin mal varlığı
hakkında elkoyma tedbiri uygulanmasını talep etmiştir.
11. Zonguldak Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 3/10/2016
tarihinde talebi kabul etmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucu ile diğer
şüphelilerin soruşturma konusu suçu işlediklerine dair kuvvetli şüphenin mevcut
olduğu belirtilmiştir. Kararda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 128. maddesi, 27/7/2016 tarihli ve 29783 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile
Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin (KHK) 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendi ile
15/8/2016 tarihli ve 671 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Kurum ve
Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin
31. maddesi ile değişik 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu'nun 20/A maddesi dayanak olarak gösterilmiştir.
12. Başvurucu 17/10/2016 tarihinde elkoyma kararına
itiraz etmiştir. Bartın Sulh Ceza Hâkimliği 26/10/2016 tarihinde elkoyma
tedbirinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle itirazı kesin
olarak reddetmiştir.
13. Bu karar başvurucuya 5/1/2017 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 1/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
15. Başsavcılık 14/11/2016 tarihinde başvurucu ile
birlikte diğer şüphelilerin anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,
FETÖ/PDY üyesi olma, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya
görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından cezalandırılmasını
talep etmiştir.
16. Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2/2/2017 tarihinde
başvurucu hakkında aynı suçtan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza
Mahkemesi) kamu davası açıldığı gerekçesiyle birleştirme kararı vermiştir.
17. Ağır Ceza Mahkemesi 15/03/2017 tarihli duruşmadaki
ara kararı ile başvurucunun mal varlığı hakkında Hâkimlik tarafından 3/10/2016
tarihinde verilmiş olan elkoyma tedbirinin kaldırılmasına karar vermiştir. Ağır
Ceza Mahkemesi ayrıca Hâkimlik kararına dayalı olarak elkoyma işlemi yapan
kurumlara kararın kaldırıldığını bildiren müzekkereler yazılmasına karar
vermiştir.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
19. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden
yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli
yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Sulh Ceza
Hâkimliklerinin Yapısına İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
21. Başvurucu, elkoyma kararını veren ve itirazı
inceleyen sulh ceza hâkimliklerinin yapısı itibariyle bağımsız ve tarafsız
olmadığını ve kanuni hâkim güvencesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
22. Bakanlık, başvurucunun bu iddiaları hakkında bir
görüş bildirmemiştir.
2. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesince sulh ceza hâkimliklerinin kanuni
hâkim güvencesini sağlamadıkları, tarafsız ve bağımsız mahkeme olmadıkları ve
etkili bir itirazda bulunmayı imkânsız hâle getirdiğine ilişkin iddialar birçok
kararda incelenmiş; bu kararlarda sulh ceza hâkimliklerinin yapısal özellikleri
dikkate alınarak söz konusu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna
varılmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061,
8/4/2015, §§ 101-115; Mehmet Baransu (2), B. No: 2015/7231, 17/5/2016,
§§ 64-78, 94-97).
24. Somut başvuruda aynı mahiyetteki iddialara ilişkin
olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu; somut delil bulunmadan, suç şüphesi
gösterilmeden ve kanuni koşulları oluşmadan keyfî bir şekilde mal varlığı
hakkında elkoyma kararı verildiğini iddia etmiştir. Başvurucu; elkoyma
kararının verildiği ceza soruşturması dosyasına erişiminin kısıtlandığını,
kararlarda gerekçe gösterilmediğini ve hakkında kesinleşmiş bir hüküm
olmamasına rağmenFETÖ/PDY üyesi olarak gösterilmesinden şikayetçi olmuştur.
Elkoyma kararı ile birlikte FETÖ/PDY üyeliği suçlamasının yargı organı
tarafından ifade edilmesi ve bu iddiaların medyada yer aldığını belirten
başvurucu, elkoyma kararı ile birlikte maddi ihtiyaçlarını karşılama imkanının
elinden alındığını ifade etmiştir.
27. Başvurucu sonuç olarak bu gerekçelerle mülkiyet, adil
yargılanma ve özel hayata saygı hakları ile suçta ve cezada kanunilik ve
eşitlik ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Bakanlık görüşünde başvurucunun mal varlığı üzerinde
konulan tedbirin kaldırıldığını belirtilmiştir. Bakanlık, elkoyma kararının
şartları oluşmadığı iddiasının 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi uyarınca
tazminat davasında ileri sürülebileceğinden başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle başvurunun kabul edilemez bulunması gerektiğini ifade etmiştir.
Bakanlık, yürütülen soruşturma kapsamında 5271 sayılı Kanun'un 128. maddesine
uygun olarak verilen elkoyma kararında herhangi bir keyfîlik ya da takdir
hatası bulunmadığı, dolayısıyla müdahalenin kanuni, meşru ve orantılı olduğu
yönünde görüş bildirmiştir.
2. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun mal varlığı hakkında elkoyma tedbirinin uygulanması
kapsamında ileri sürdüğü şikâyetler esas itibarıyla mülkiyet hakkını
ilgilendirdiğinden başvurucunun tüm iddialarının mülkiyet hakkı bağlamında
incelenmesi uygun görülmüştür.
30. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet
hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan
mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her
türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, §
20).
31. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 4/7/2013 tarihli ve
E.2013/8830, K.2013/18335 sayılı; 23/9/2013 tarihli ve E.2013/14435,
K.2013/21106 sayılı ve 14/12/2015 tarihli ve E.2014/19906, K.2015/19237 sayılı
ilamlarından da anlaşıldığı üzere 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde
düzenlenen yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı elkoyma işleminin hukuka
aykırılığının tespitini, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır.
Bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu
başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı
ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Mehmet Ali Aslan, B. No:
2013/2429, 30/3/2016, § 28).
32. Somut olayda, başvurucu hakkında anayasal düzeni
ortadan kaldırmaya teşebbüs ve FETÖ/PDY üyesi olma suçlarından yürütülen ceza
soruşturması kapsamında başvurucunun tüm mal varlığına tedbir konulmuş ve söz
konusu tedbir kararı 15/3/2017 tarihinde kaldırıldığı anlaşıldığından somut
başvuru yönünden anılan içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı
değerlendirilmiştir.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mal varlığına
tedbir konulmasına ilişkin şikâyetinin diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Sulh ceza hâkimliklerinin yapısına ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/10/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.