TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALİL BERK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/8758)
|
|
Karar Tarihi: 21/3/2018
|
R.G. Tarih ve Sayı: 12/4/2018-30389
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Halil BERK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir kısım mahpusun açık görüş hakkının
sınırlandırılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle
karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016
tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine
karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci devam etmektedir.
Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği
tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri (B. No:
2016/22169, 20/06/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
9. Eski vali yardımcısı olan başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli
darbe teşebbüsü sonrasında terör örgütü (Fetullahçı
Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması, FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle
Nevşehir Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/7/2016 tarihli kararıyla tutuklanarak
Nevşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur.
10. Başvurucu 10/8/2016 tarihinde Sincan T Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.
11. Başvurucu "Açık görüş hakkının aylık
kullandırılmaması" konulu şikâyet dilekçesini ilgili infaz hâkimliğine
gönderilmek üzere Ceza İnfaz Kurumuna 1/12/2016 tarihinde sunmuştur. Başvurucu,
dilekçesinde diğer tutukluların ayda bir kez açık görüş hakkını
kullanabilmelerine rağmen kendisinin açık görüş hakkından yararlandırılmadığını
ileri sürmüştür. Başvurucu, açık görüş hakkını ortadan kaldıran yasal bir
düzenleme bulunmamasına rağmen bu haktan yararlandırılmaması nedeniyle yakın
akrabalarıyla sağlıklı koşullarda görüşemediğini belirtmiş ve düzenli olarak
açık görüş hakkından yararlandırılması talebinde bulunmuştur.
12. Ankara Batı İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 5/12/2016
tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar verilmiştir. Kararda; uygulamanın
hukuka aykırı olmadığı, mevzuata ve ceza infaz kurumu kurallarına uygun olduğu
belirtilmiştir.
13. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi)
29/12/2016 tarihli kararıyla, İnfaz Hâkimliği kararının gerekçesi yerinde
görülerek anılan karara yapılan itiraz reddedilmiştir.
14. Nihai karar 6/1/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 6/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/3/2017 tarihli ara
kararıyla başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.
17. Anayasa Mahkemesinin 13/2/2018 tarihli müzekkeresiyle,
ilgili Ceza İnfaz Kurumundan başvurucunun tutuklu kaldığı süre boyunca aile
fertleriyle yaptığı tüm görüşlerin sıklığına, usulüne ve süresine ilişkin bilgi
ve belgeler talep edilmiştir. 14/2/2018 tarihli cevap yazısında; normal
kapasitesi 630, genişletilmiş kapasitesi 1.060 kişi olan Ceza İnfaz Kurumunda
bulunan tutuklu ve hükümlü sayısının 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsünden
sonra kapasitesinin çok üzerine çıktığı belirtilmiştir. Yazıda, fiziki şartlar
ve infaz koruma memuru sayısının yetersiz olması nedeniyle Ceza İnfaz Kurumu
güvenliği dikkate alınarak görüş hakkının İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla
sınırlandırıldığı vurgulanmıştır. Cevap yazısında, başvurucunun Ceza İnfaz
Kurumunda tutuklu olarak bulunduğu 10/8/2016 ile 22/3/2017 tarihleri arasında
aile fertleriyle (eşi, üç çocuğu, annesi, babası, kardeşleri ve kayınvalidesi)
on iki kez kapalı ve üç kez açık görüş yaptığı ifade edilmiştir. Buna göre
başvurucu 18/8/2016, 1/9/2016, 29/9/2016, 13/10/2016, 10/11/2016, 24/11/2016,
8/12/2016, 22/12/2016, 19/1/2017, 2/2/2017, 16/2/2017 ve 15/3/2017 tarihlerinde
kapalı; 25/10/2016, 25/12/2016 ve 25/2/2017 tarihlerinde açık görüş hakkından
yararlandırılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
18. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlüyü
ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla
eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı
tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller
dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla
üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma
saatleri içinde ziyaret edilebilir...
...
(3) Görüşler, koşul ve süreleri Adalet
Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde
yaptırılır."
19. 5275 sayılı Kanun'un "Tutukluların hakları" kenar
başlıklı 114. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul
edebilirler. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma
evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından
tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar
koyabilir."
20. 5275 sayılı Kanun’un "Tutukluların
yükümlülükleri" kenar başlıklı 116. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"(1) Bu Kanunun; yüksek güvenlikli kapalı
ceza infaz kurumları,...ziyaret, yabancı hükümlüleri ziyaret, ziyaret ve
görüşlerde uygulanacak esaslar, beden eğitimi, kütüphane ve kurslardan
yararlanma konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ 62, 66 ilâ
76 ve 78 ila 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle
uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir."
21. 22/7/2016 tarihli ve 23/7/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde
Kararname'nin (OHAL KHK'sı) "Soruşturma
ve kovuşturma işlemleri" kenar başlıklı 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (e) bendi şöyledir:
"e) Tutuklu olanlar, belgelendirilmesi
koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın
hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından ziyaret edilebilir. Adalet
Bakanlığı ile Cumhuriyet başsavcılığının yetkileri saklıdır. Tutuklular
telefonla haberleşme hakkından ancak onbeş günde bir
ve bu bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere
faydalanabilirler."
22. 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri
Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) "Temel
ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının olay
tarihinde yürürlükte olan (d) bendi şöyledir:
"(d) Hükümlü ve tutuklular, bu
Yönetmelikte belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak şekilde, üçü
kapalı biri açık görüş olmak üzere ayda dört kez görüşme yapabilir."
23. Ziyaret Yönetmeliği'nin 13/9/2017 tarihli ve 30179 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak değiştirilen "Temel ilkeler" kenar başlıklı
5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi şöyledir:
"(d) Kurum idaresinin uygun göreceği bir
hafta açık görüş, ayın diğer haftaları kapalı görüş olmak üzere, hükümlü ve tutuklular
bu Yönetmelikte belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak şekilde görüşme
yapabilir."
24. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Temel
ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasına
eklenen, 18/8/2016 tarihli ve 29805 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren (e) bendi şöyledir:
"(e) Kurum mevcudu, güvenliği ve düzeni
dikkate alınmak suretiyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde
tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
kapsamına giren suçlardan, hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarındaki
açık görüşler idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir
yaptırılabilir."
25. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Ziyaret gün ve saatleri"
kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ziyaret günleri ve saatleri ile bir
hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısı, kurumun fiziki yapısı ve
kapasitesi dikkate alınarak, kurumca belirlenir. ..."
26. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık görüş" kenar
başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Açık görüş, hükümlü ve tutuklular ile
ziyaretçilerinin maddi temasına imkan verecek şekilde, konuşulanların hazır
bulunan görevli tarafından işitilebildiği ve izlenebildiği, ceza infaz kurumunun
bu iş için tahsis edilmiş özel bölümünde yapılan ziyaret ve
görüşmelerdir."
27. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Bayramlarda
ve özel günlerde açık görüş" kenar başlıklı 15. maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
"Hükümlü ve tutuklular, Bakanlıkça uygun
görülen, dinî ve milli bayramlar ile özel günlere mahsus olmak üzere,
belirlenen tarihlerde, anne, baba, eş, çocuk, torun, büyükanne, büyükbaba ve
kardeşleriyle açık görüş yapabilir.
Bakanlıkça belirlenen yakınları olmayan
hükümlü ve tutuklular, üçüncü dereceye kadar olan akrabalarından en çok üç
kişiyle görüşebilirler. ..
Bu ziyaretin, aynı haftada yapılacak kapalı
görüş ile çakışması halinde açık görüş yaptırılır..."
28. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık
görüş yapılacak yer" kenar başlıklı 16. maddesi şöyledir:
"Açık görüşler, ceza infaz kurumunun oda
ve eklentileri dışında, bu iş için ayrılmış özel bölümünde, bulunmadığı
takdirde, ceza infaz kurumu müdürünün uygun göreceği yerde yaptırılır."
29. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Görüş
süresi ve saatleri" kenar başlıklı 17. maddesi şöyledir:
"Açık ziyaretler, bir saatten fazla
olmamak kaydıyla 09.00 - 17.00 saatleri arasında yaptırılır. Ziyaret süresi,
görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işler."
30. Ziyaret Yönetmeliği'nin "Açık
görüşe ilişkin diğer konular" kenar başlıklı 18. maddesinin
ilgili kısımları şöyledir:
"Hükümlü ve tutuklu sayısının, verilen
açık görüş günü sayısına bölünmesi suretiyle, görüş gününe kadar gruplar
oluşturulur, her grubun görüş günü ve saatleri, ailelerine bildirilmek üzere,
hükümlü ve tutuklulara tebliğ edilir ve hazırlanan program ayrıca koğuşlara ve
ziyaretçilerin görebileceği uygun yerlere asılır.
Belirtilen gün ve saatler dışında görüş
yaptırılmaz, ...
Her grubun açık görüşü bittikten sonra, görüş
yerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, görevliler nezaretinde dikkatli bir
şekilde arandıktan sonra koğuş veya odalarına götürülerek burada sayılır.
Kimlikleri, fotoğraflı belgelerle kontrol edilir, grup mevcudunun tam olduğunun
anlaşılması üzerine, ziyaretçilerin kurum dışına çıkmasına izin verilir.
Açık görüşlerde, görüş mahallinde yeteri kadar
dış güvenlik görevlisi gözlemci olarak bulundurulur.
..."
B. Uluslararası Hukuk
31. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS, Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar
başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı
gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak
müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu
güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin
önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."
32. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre özel hayata
saygı hakkı, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini
geliştirme hakkı anlamında bir “özel hayatı” güvence altına almaktadır. Bu yönü
ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek
üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, §
45; Oleksandr Volkov/Ukrayna,
B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, § 29).
33. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular
Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak
sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No:
74025/01, 6/10/2005, § 69).
34. AİHM'e göre, suçun mahiyeti haklı
gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı
ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi
kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali
anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, §
123).
35. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin
korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir.
Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir
sınırlama makul ve ölçülü olmalıdır (Silver
ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72 ..., 25/3/1983, §§
99-105).
36. AİHM'e göre hükümlü ve
tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu
idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam
ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Messina/İtalya (No. 2),
B. No: 25498/94, 28/9/2000, § 61; Ouinas/Fransa (k.k.), B. No: 13756/88, 12/3/1990; Kučera/Slovakya, B. No: 48666/99, 17/7/2007, §
127). Bu hakka getirilen sınırlamalar, suç ve düzensizliğin önlenmesi için
güvenlik nedeniyle uygulamaya konulmuş olsa da haklı bir gerekçeye dayanmalıdır
(Gülmez/Türkiye, B. No: 16330/02,
20/5/2008, § 46).
37. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa
Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006) 2 sayılı tavsiye kararlarının hükümlü
ve tutukluların dış dünya ile ilişkilerine dair kısmı şöyledir:
"Dış Dünya ile İlişki
24.1. Mahpusların mümkün olabilen sıklıkta
mektup, telefon veya diğer iletişim vasıtalarıyla aileleriyle, başka kişilerle
ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileriyle haberleşmelerine ve bu kişilerin
mahpusları ziyaret etmelerine izin verilmelidir.
24. 2 Devam etmekte olan bir ceza
soruşturması, emniyet, güvenlik ve düzeninin muhafaza edilmesi, suç işlenmesinin
önlenmesi ve suç mağdurunun korunması için gerekli görülmesi halinde,
haberleşme ve ziyaretlere kısıtlamalar konabilir ve izlenebilir. Ancak adli bir
merci tarafından konulan özel kısıtlamalar da dahil olmak üzere, bu tür
kısıtlamalar yine de kabul edilebilir asgari bir iletişime izin vermelidir.
24.3. Ulusal hukuk, mahpuslarla iletişim kurması
kısıtlanamayacak olan ulusal ve uluslararası kuruluşları belirlemelidir,
24.4. Ziyaretler için yapılan düzenlemeler,
mahpuslara aile ilişkilerini mümkün olduğunca normal bir düzeyde sürdürmelerine
ve geliştirmelerine izin verecek bir tarzda olmalıdır.
24.5. Cezaevi yetkilileri, dış dünyayla
yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahpuslara yardım etmelidirler ve bunun
için onlara uygun destek ve yardım sağlamalıdırlar. ..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
38. Mahkemenin 21/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
39. Başvurucu; tutuklu olarak bulunduğu süre boyunca açık görüş
hakkının haksız şekilde sınırlandırıldığını, görüş hakkının sınırlandırılmasına
ilişkin OHAL KHK'larında bir düzenleme olmadığını belirtmiştir. Başvurucu; eşi
ve üç çocuğu ile sağlıklı koşullarda görüşemediğini ve ailesiyle sürdürülebilir
bir ilişki kuramadığını, masumiyet karinesi göz ardı edilerek gerçekleştirilen
sınırlayıcı uygulama nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve
giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan
faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
40. Bakanlık görüşünde, OHAL ilanı ve bu kapsamda alınan
tedbirlere ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Görüşte, AİHS'in
15. maddesine istinaden hazırlanan derogasyonun
21/7/2016 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirildiği
belirtilmiştir. Görüş yazısında; 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü
sonrasında ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlü sayısının arttığı, ceza
infaz memuru sayısının ise azaldığı ifade edilmiştir. Görüş yazısında, ilgili
yönetmelikte yapılan değişiklikle bazı suçlar yönünden açık görüşün iki ayda
bir olacak şekilde yaptırılabilmesine ilişkin olarak ceza infaz kurumlarına
takdir hakkı tanındığı ancak bu düzenlemenin emredici nitelikte olmadığı
belirtilmiştir. Görüş yazısında, başvurucunun tutuklu bulunduğu süre boyunca
dördü açık olmak üzere on beş kez yakınlarıyla görüştürüldüğü vurgulanmıştır.
Görüşte; ceza infaz kurumlarının güvenliği, düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi
ile aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin
sağlandığı şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27) kararında
belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma
düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan
başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmesi gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
42. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın
20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine
dokunulamaz."
43. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır,
teşkilatı kurar.
Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve
babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir...”
44. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında
resmî makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin
ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine
işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8. maddesi
çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını
oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği
ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif
yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır
(Murat Atılgan, B. No: 2013/9047,
7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK],
B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
45. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların
özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda
tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların
özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin
hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek
önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006) 2
sayılı tavsiye kararlarında da hükümlü ve tutukluların aileleri, başka kişiler
ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileri tarafından ziyaret edilmelerine izin
verilmesi gerektiği belirtilmiştir (Mehmet
Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Söz konusu tavsiye
kararında, koşulların oluşması ve gerekli görülmesi hâlinde ziyaretlere
kısıtlamalar konulabileceği ancak bu tür kısıtlamaların kabul edilebilir asgari
bir iletişime imkân tanıyacak nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir.
46. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz
kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi
gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile özel
hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir denge
sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak
idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda
takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, § 89).
47. Öncelikle belirtilmelidir ki somut olayda başvurucunun aile
fertleriyle görüştürülmesinin engellendiğine ilişkin herhangi bir iddia
bulunmamaktadır. Başvurucunun şikâyeti, açık görüş hakkının iki ayda bir olacak
şekilde belirlenmesi nedeniyle ailesini daha sık göremediği iddiasına
dayanmaktadır.
48. Belirli suçlardan hükümlü ve tutuklular için açık görüş
hakkının idare ve gözlem kurulu kararlarıyla sınırlandırılması aile hayatına
saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır.
49. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen
koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal
edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve
somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
50. 5275 sayılı Kanun'un83. maddesinde, görüşlere ilişkin koşul
ve sürelerin Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki
biçimde yaptırılacağı; 114. maddesinde de soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
tutukluların kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi
kabul edebilecekleri düzenlenmiştir. Anılan Kanun'a dayanılarak çıkarılan
Ziyaret Yönetmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde,5237
sayılı Kanun'da tanımlanan bir kısım suç ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanunu'nun kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklular
için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşlerin idare ve gözlem kurulu kararıyla
sınırlandırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda 3713 sayılı Kanun
kapsamındaki suçlardan tutuklu olan başvurucuya anılan yasal düzenlemelerin uygulandığı
ve bu düzenlemelerin “kanunla sınırlama” koşulunu karşıladığı sonucuna
varılmıştır.
51. İsnat edilen suçların ağırlığına göre tutuklu ve hükümlülere
tanınan birtakım hak ve imkânların farklılaşması doğaldır. 3713 sayılı Kanun
kapsamına giren suçların ağırlığı, devam eden OHAL koşulları, Ceza İnfaz
Kurumunun mevcudu ile personel sayısı dikkate alındığında kamu düzenini ve Ceza
İnfaz Kurumu güvenliğini sağlama amacıyla bir kısım suçtan tutuklu ve hükümlü
olanlar için açık görüş hakkının sınırlandırılmasının meşru amaç taşıma
koşulunu karşıladığı değerlendirilmiştir.
52. Hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere
gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları
çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi
gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği
suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Mehmet Zahit Şahin, § 63). Bu bağlamda
başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni,
müdahaleye neden olan idari makamlar ve derece mahkemelerinin kararlarında
dayandıkları gerekçelerin aile hayatına saygı hakkının kısıtlaması bakımından
“demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk” ve “ölçülülük" ilkesine
uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Mehmet Zahit Şahin, § 64; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015,
§ 68).
53. Terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklu olan başvurucu, 667
sayılı OHAL KHK'sının 6. maddesinde tahdidi olarak sayılan aile fertleri ile
mevzuatta açıkça öngörülen koşullarda görüşebilmektedir. Başvuruda, bunun
aksine herhangi bir iddia ve tespit bulunmamaktadır. Başvurucu bu görüşmelerini
-sıklığı önceden belirlenen aralıklarda- kapalı ya da açık şekilde yapabilmektedir.
54. Ziyaret Yönetmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendinde 18/8/2016 tarihinde yapılan değişiklik gereğince devletin güvenliğine
karşı, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı, millî savunmaya karşı,
devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk ile 3713 sayılı Kanun kapsamında olan
suçlardan tutuklu olanlar için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşler idare ve
gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir yaptırılabilmektedir. Söz konusu sınırlama
yalnızca açık görüş hakkına yöneliktir. Kapalı görüş hakkının
sınırlandırıldığına ilişkin bir iddiası bulunmayan başvurucunun Ceza İnfaz
Kurumunda tutuklu olarak bulunduğu 7 ay 12 günlük sürede üç kez açık görüş ve
on iki kez de kapalı görüş hakkından yararlandırıldığı görülmektedir. Başvurucunun
bu görüşlerde eşi, üç çocuğu, annesi, babası, kardeşleri ve kayınvalidesi ile
görüşebildiği, dolayısıyla aile fertleriyle doğrudan temasını sürdürme
imkânından yararlandığı anlaşılmaktadır.
55. Ziyaret Yönetmeliği'nin 10. maddesinde de ziyaret günleri ve
saatleri ile hükümlü ve tutuklunun görüşebileceği ziyaretçi sayısının kurumun
fiziki yapısı ve kapasitesi dikkate alınarak ilgili ceza infaz kurumlarınca
belirleneceği düzenlenmektedir. 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsünden
sonra ortaya çıkan OHAL koşulları ile tutuklu sayısı hızla artış göstermesine
rağmen personel sayısının azalması (bkz. § 17) nedeniyle ceza infaz
kurumlarında güvenlik önlemlerinin artırılması hususunda oluşan acil ihtiyaç
dikkate alındığında isnat edilen suçların ağırlığı göz önüne alınarak
tutuklular hakkında getirilen birtakım sınırlamalar demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşuluna aykırılık oluşturmamaktadır. Ayrıca 3713 sayılı
Kanun kapsamında tutuklanan başvurucunun görüşme hakkını ortadan kaldırmayacak
ve yakınlarıyla temasını sürdürecek şekilde bu tür bir sınırlamaya muhatap
kılınmasının makul olduğu değerlendirilmektedir.
56. Tüm bu hususlar gözönüne
alındığında OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı ve
Ceza İnfaz Kurumu güvenliğini sağlama amacı doğrultusunda -isnat edilen suçun
ağırlığı da dikkate alınarak- başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin
sürdürülmesini engellemeyen açık görüş hakkının sınırlandırılması şeklindeki
söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile
başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik
toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu
sonucuna varılmıştır.
57. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez
olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği,
iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu,
temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu
açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013,
§ 24).
58. Açıklanan nedenlerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan
başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.