TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TURGAY GÖKKOYUN BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2018/10156)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Tuğba TUNA IŞIK
|
Başvurucu
|
:
|
Turgay GÖKKOYUN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, yargılama devam ederken kamu görevinden ihraç
edilme sebebiyle davanın konusunun kalmadığından bahisle uyuşmazlığın esasına
yönelik talebin karara bağlanmaması nedeniyle karar hakkının; aleyhe yargılama
giderlerine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 16/4/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, emniyet amiri olarak görev yaptığı dönemde
4. sınıf emniyet müdürlüğü rütbesine terfi için girmiş olduğu yazılı sınavdan
70 puan almasına rağmen sözlü sınavda 45 puan verilmesi sonucunda başarısız
sayılmıştır.
7. Başvurucu, başarısız sayılması işleminin iptali
talebiyle Mardin İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mardin İdare Mahkemesi
13/10/2015 tarihinde dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar
vermiştir.
8. Yürütmenin durdurulması kararı üzerine yeniden sözlü
sınava giren başvurucuya 20 puan verilmiş ve başvurucu ikinci kez başarısız
sayılmıştır.
9. Başvurucu söz konusu başarısız sayılmaya ilişkin
işlemin iptali talebiyle Kırıkkale İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
Mahkeme 17/2/2017 tarihinde karar verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir.
Karar gerekçesinde; başvurucunun dava tarihinden sonra 17/8/2016 tarihli ve 670
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirlere Dair Kanun
Hükmünde Kararname uyarınca kamu görevinden çıkarıldığı gerekçesiyle davanın
konusunun kalmadığını belirtmiş, başvurucu lehine 185,80 TL yargılama gideri ve
990 TL avukatlık ücretine hükmetmiştir.
10. Davalı Emniyet Genel Müdürlüğü (İdare) mahkeme
kararına karşı yargılama giderleri ve vekâlet ücreti bakımından Ankara Bölge
İdare Mahkemesi 3. İdare Dava Dairesine (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf
talebinde bulunmuştur. Bölge İdare Mahkemesi, istinaf başvurusunun kabulü ile
185,80 TL yargılama giderinin başvurucu üzerinde bırakılmasına; 990 TL vekâlet
ücretinin ve 39 TL yargılama giderinin başvurucudan alınarak davalı İdareye
verilmesine kesin olmak üzere karar vermiştir.
11. Nihai karar 21/3/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiş, başvurucu 16/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 18/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
13. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak
geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
15. Başvurucu, görevden çıkarma işleminin kesin nitelikte
olmadığından Mahkeme tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu
belirterek Anayasa'nın 38. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun idari işlemin iptali talebiyle açtığı davanın kamu
görevinden ihraç edilmesi gerekçe gösterilerek esasının incelenmeksizin
reddedilmemesi gerektiğine ilişkin iddiasının adil yargılanma hakkının
güvencelerinden biri olan karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
17. Başvurucunun rütbe terfi sınavında başarısız
sayılmasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davada Mahkeme tarafından
başvurucunun kamu görevinden ihraç olduğu gerekçesiyle dava hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
18. Başvurucunun davanın esasının incelenmemesine yönelik
mahkeme kararına karşı istinaf başvurusu yaptığına ilişkin bir beyanı
bulunmamaktadır. Dosya kapsamından istinaf incelemesinin davalı İdarenin
başvurusu üzerine gerçekleştiği ve sadece yargılama giderleri ile sınırlı
olarak bir inceleme yapıldığı görülmektedir. Başvurucunun bireysel başvuru
formunda karar hakkına yönelik şikâyetlerini öncelikle istinaf aşamasında ileri
sürmesi gerekirken bu yolu kullanmadan şikâyetini doğrudan bireysel başvuruya
konu ettiği tespit edilmiştir.
19. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu
makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli
özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
20. Somut olayda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut
idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu
anlaşılmaktadır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Mahkemeye
Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
22. Başvurucu, davanın konusuz kalmasında kendisinin bir
kusurunun bulunmaması sebebiyle yargılama giderlerinin aleyhine hükmedilmemesi
gerektiğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun
yargılama giderlerinin aleyhe yükletilmesine ilişkin şikâyetinin adil
yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
24. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının
niteliği nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan
anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
26. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek nitelikte
olsa bile 6216 sayılı Kanun'da belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul
edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, §
55).
27. 6216 sayılı Kanun'da anayasal ve kişisel önemden
yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür. Anayasal
önem olarak adlandırılabilecek olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak
adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise başvurucunun önemli bir zarara
uğramamasıdır (K.V. § 57).
28. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem
taşıma unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce
yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte
Anayasa Mahkemesi, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili
hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden
yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun
anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir (K.V., § 63).
29. Anayasa’nın uygulanması açısından önem taşıma
unsurunda ise Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem
taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli
bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı
olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).
30. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun
içinde bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü
koşulları dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa
Mahkemesi tarafından değerlendirilir (K.V., §§ 66, 67).
31. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin
birçok başvuruda mahkemeye erişim hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir (Mürsel
Malkoç [GK], B. No: 2013/9466, 27/10/2015, § 27; Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52; Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §§
38, 39).
32. Buna göre Anayasa Mahkemesinin sıklıkla uygulanmış açık
bir içtihadının bulunduğu mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
başvurunun genel bir soruna işaret etmediği gibi Anayasa'nın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi
açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden
yoksun olduğu anlaşılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın anayasal önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun yargılama
giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/11/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.