logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hüdaverdi Cankara [2.B.], B. No: 2018/11198, 19/12/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜDAVERDİ CANKARA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/11198)

 

Karar Tarihi: 19/12/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 20/5/2024-32551

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hilal YAZICI

Başvurucu

:

Hüdaverdi CANKARA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun göndermek istediği boş kâğıtlara el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunduğu sırada Kastamonu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olan eşine gönderdiği mektuplardan birinin bir kısmının İnfaz Kurumu tarafından eşine teslim edilmediğini öğrenmiştir. Başvurucu 9/11/2017 tarihli dilekçe ile İnfaz Kurumundan bu konu ile ilgili bilgi talep etmiştir. İnfaz Kurumu 15/11/2017 tarihli cevabında, boş (yazısız), desenli mektup kâğıtlarının Kurum kantininden temin edilebileceği gerekçesi ile ilgilisine verilmediğini, boş kâğıt ve zarfların emanet eşya deposuna kaldırıldığını başvurucuya bildirmiştir.

3. Başvurucu, Kastamonu İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) hitaben yazdığı dilekçede eşine gönderdiği mektubun bir kısmının boş kâğıtlardan ibaret olduğunu,bu tür materyallerin ilgilisi tarafından Kurum kantininden temin edilebileceği gerekçesi ile kendisine teslim edilmediğini ifade etmiş; İnfaz Hâkimliğinden suç unsuru içermeyen mektubun teslim edilmemesi işleminin kaldırılarak mektubun tamamının teslim edilmesine karar verilmesini istemiştir.

4. İnfaz Hâkimliği 13/12/2017 tarihli kararıyla başvuruyu reddetmiştir. Kararda, başvurucunun eşinin 6/11/2017 tarihli dilekçe ile mektubun tarafına verilmesini talep ettiğini, Hâkimliğin 9/11/2017 tarihli ve E.2017/840, K.2017/846 sayılı kararı ile talebin reddedildiğini, itirazın da Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 22/11/2017 tarihli ve 2017/724 D. İş sayılı kararı ile kesin olarak reddedildiğini, kararın 27/11/2017 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini, dolayısıyla konuya ilişkin kesin olarak karar verildiğini değerlendirmiştir.

5. Başvurucu, karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde, söz konusu mektupların sakıncalı olduğu gerekçesi ile değil boş olmaları ve kantinden temini mümkün olan materyaller olmaları nedeniyle teslim edilmediğini ancak, yine eşine gönderdiği başka bir mektuba uygulanan ve eşi tarafından yapılan itiraz sonucu kesin olarak karara bağlanan sakıncalı mektup kararına tekrar itiraz etmiş gibi bu konuda daha önce karar verildiği gerekçesiyle İnfaz Hâkimliğinin başvuruyu reddettiğini belirtmiştir. Başvurucu, bu sebeple İnfaz Hâkimliği kararının kaldırılmasını ve bahsettiği mektupların eşine teslim edilmesine karar verilmesini istemiştir.

6. Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi 29/1/2018 tarihli kararıyla itirazın reddine karar vermiş; karar gerekçesinde, şikâyetin Kastamonu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 27/10/2017 tarihli ve 2017/751 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararı ile İnfaz Hâkimliğinin 9/11/2017 tarihli ve E.2017/840, K.2017/846 sayılı kararının daha önce 22/11/2017 tarihli ve 2017/724 D. İş sayılı kararıyla değerlendirildiğini, söz konusu kararın kesin mahiyette olduğunu belirtmiştir.

7. Nihai karar 6/3/2018 tarihinde tebliğ edildikten sonra başvurucu 4/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

9. Başvurucu, eşine daha önce yazdığı bir mektuba ilişkin idari ve yargısal olarak kesinleşmiş süreç esas alınarak mevcut mektubuna ilişkin şikâyetinin incelenmediğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Kastamonu İnfaz Kurumuna bilgi almak için yazdığı dilekçesine ilişkin olarak Kurumun verdiği cevaba göre mektubun eşine teslim edilmeyen kısımlarının boş kâğıtlardan ibaret olması nedeniyle ve bu tür eşyaların Kurum kantininden alınabileceği gerekçesi ile alıkonulduğunu, İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesinin kararlarında belirtildiği gibi sakıncalı olduğu gerekçesi ile alıkonulmadığını belirtmiştir. Başvurucu, Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı itirazda bu konuyu bildirmesine rağmen talebinin doğru şekilde incelenmediğini ifade etmiş, konuya ilişkin mevzuat hükümlerine yer vererek haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun eşine göndermek istediği mektubun tutuklu olarak bulunduğu İnfaz Kurumu tarafından eşinin bulunduğu infaz kurumuna gönderildiği, dolayısıyla başvurucunun göndermek istediği bir mektubun gönderilmemesi veya başvurucuya gönderilmiş bir mektubun kendisine teslim edilmemesi gibi bir durumun mevcut olmadığı, bu sebeple başvurucunun haberleşme hürriyetine yönelik bir müdahale olmadığı belirtilmiş hakkında kesin hüküm verilmiş bir işleme karşı başvurucunun yargı yoluna başvurduğu değerlendirilmiştir. Başvurunun esasına ilişkin olarak ise müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 22. maddesi kapsamındaki güvenceleri gözetir nitelikte olduğu, derece mahkemelerinin kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği, başvurucunun haberleşme hürriyeti ile kamu yararı arasında adil bir denge gözetildiği vurgulanmıştır. Ayrıca söz konusu müdahalenin olağanüstü hâl döneminde gerçekleşmesi sebebiyle de incelemenin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

11. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta başvuru formunda dile getirdiği iddiaları yinelemiştir.

12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek nitelikte olsa bile kanunda belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).

13. Anayasal önem şartının, temel hak ve özgürlüklere ilişkin Anayasa hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşıma şeklinde ifade edilebilecek iki unsuru bulunmaktadır (K.V., § 61). Bir başvurunun Anayasa Mahkemesinin yorumlarından farklı ve yaygın bir uygulamaya ilişkin olması, Anayasa’nın uygulanması bakımından önemli olduğu anlamına gelir. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesinin yorumundan farklı olan bir uygulama yaygın olmasa bile Anayasa’ya saygı ilkesiyle açıkça bağdaşmaz nitelikteyse buna ilişkin başvurunun da Anayasa’nın uygulanması bakımından önemli olduğu kabul edilmelidir. Böyle durumlarda Anayasa’nın uygulanmasından açıkça kaçınma hatta bazen ona bir meydan okuma söz konusu olur (K.V., § 65). Kişisel önem şartı ise başvurucunun önemli bir zarara uğramamış olmasını ifade eder. Bu şart, somut olayın başvurucunun kişisel durumu üzerindeki olumsuz etkisinin derecesiyle ilgilidir. Zararın parayla ölçülüp ölçülememesi, onun önemini değerlendirme bakımından belirleyici değildir. Parayla ölçülmesi mümkün olmayan zararlar yönünden de anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriterinin uygulanması mümkündür (K.V., §§ 66, 68).

14. Mevcut başvuruda İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucu, bir başka infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan eşine göndermek istediği mektubun bir kısmının teslim edilmediğini, bu duruma ilişkin itirazının ise yargı mercilerince daha önceki bir mektuba ilişkin yargısal sürecin kesinleşmiş olması gerekçe gösterilerek reddedildiğini iddia etmiştir. İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi söz konusu mektupla ilgili olarak başvurucunun eşinin ilgili yargı yollarına başvurduğunu, neticede bu başvuruya ilişkin yargı kararının kesin nitelikte olduğunu değerlendirerek başvurucunun itirazını reddetmiştir. Başvurucunun mektubun eşine teslim edilmediğini öğrendiğinde İnfaz Kurumundan bilgi istemesi üzerine Kurumdan gelen cevabi yazıda, mektuptaki boş kâğıtların kantinden temininin mümkün olduğu gerekçesiyle teslim edilmediği belirtilmiştir.

15. Başvurucu; bireysel başvuru formunda, boş kâğıtlarla beraber gönderdiğini ve bir kısmının (boş kâğıt kısmının) eşine teslim edilmediğini iddia ettiği mektubun içeriğine ilişkin hiçbir bilgi vermemiştir. Aynı şekilde formda mektubun söz konusu kısımlarının haberleşme hürriyeti kapsamında kendisi ve eşi bakımından nasıl bir önem taşıdığını da ortaya koymamıştır. Bunun yanında başvurucu, teslim edilmeyen boş kâğıtların mektubun bir kısmını oluşturduğunu bireysel başvuru formunda da belirtmiştir. Dolayısıyla mektubun boş kâğıt şeklindeki kısımlarının eşine teslim edilmemesinin kendisi veya eşi bakımından doğurduğu sonuçların önem derecesi ile ilgili de herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

16. Sonuç olarak olayın şartları altında başvurunun Anayasa'nın yorumlanması ve uygulanması açısından bir öneminin bulunmadığı gibi başvurucunun boş sayfaların şahsi olarak önemi ve teslim edilmemesinin nasıl bir zarara yol açtığı konusunda bir açıklama yapmadığı gözetildiğinde kişisel açıdan da önemli bir zararın söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hüdaverdi Cankara [2.B.], B. No: 2018/11198, 19/12/2023, § …)
   
Başvuru Adı HÜDAVERDİ CANKARA
Başvuru No 2018/11198
Başvuru Tarihi 4/4/2018
Karar Tarihi 19/12/2023
Resmi Gazete Tarihi 20/5/2024 - 32551

II. BAŞVURU KONUSU


aşvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun göndermek istediği boş kâğıtlara el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-ceza infaz kurumu uygulamaları (sakıncalı mektup hariç) Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi