TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUHSİN ŞEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/1139)
|
|
Karar Tarihi:16/12/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Cafiye Ece YALIM
|
Başvurucu
|
:
|
Muhsin ŞEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Gülten GÜVEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; zorunlu askerlik hizmeti sırasında ateşli
silah yaralanması sonucu meydana gelen ölüm olayına ilişkin etkili ceza
soruşturması yürütülmemesi, soruşturmanın makul sürede sonuçlandırılamaması
nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 15/1/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAYLAR VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim
Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle
şöyledir:
8. Başvurucu, Ağrı Doğubayazıt Gökay 5. Hudut Alayı 4.
Taktik Hudut Tabur Komutanlığı emrinde askerlik görevini ifa etmekte iken
21/6/2012 tarihinde yaşamını yitiren 1992 doğumlu O.Ş.nin babasıdır.
9. Soruşturma dosyasında yer alan bilgi ve belgelere göre
askerlik görevini ifa eden O.Ş. 21/6/2012 tarihinde Gökay 10 Sınır Karakolu'nda
kulede nöbet tutarken saat 21.00 sıralarında ölü olarak bulunmuştur. O.Ş. ile
birlikte nöbet tutan Ş.K. nöbet kulesinden su içmek için aşağıya indiği sırada
silah sesi duyduğunu, geriye dönüp baktığında kulenin üzerinde O.Ş.nin yüzüstü
yatar vaziyette olduğunu gördüğünü belirterek olayı Bölük Merkezine
bildirmiştir.
10. Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askerî
Savcılığınca olayla ilgili olarak soruşturma başlatılmış, soruşturma dosyası
daha sonra Erzurum 9. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığının (Askerî Savcılık)
2013/1409 Esas sayılı soruşturma dosyası ile birleştirilmiş, 21/1/2017 tarihli
ve 6771 sayılı Kanun uyarınca yüksek askerî yargı organları ve askerî
mahkemeler ve savcılıkların kapatılması üzerine soruşturmaya Doğubayazıt
Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) devam edilmiştir.
11. Olay günü Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı
Askerî Savcılığının yazısı üzerine nöbetçi Aralık Cumhuriyet savcısı olay
yerinde gerekli incelemelerin yapılması ve tedbirlerin alınması için
görevlendirilmiştir.
12. Nöbetçi Aralık Cumhuriyet savcısının talimatı ile
saat 02.00 sıralarında Iğdır İl Jandarma Komutanlığına bağlı Olay Yeri İnceleme
ekibi olay yerine yönlendirilmiştir.
13. Olay Yeri İnceleme ekibi olay yerini emniyete alarak
fotoğrafların ve kamera çekimlerinin yapılması, ölen askerle nöbet tutan
askerlerin el, yüz svapları ile parmak izlerinin alınması, olay yerinde gerekli
incelemelerin yapılması, kroki çizimlerine esas ölçümlerin yapılması gibi
işlemleri gerçekleştirmiştir. Aralık Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Bürosu
tarafından Olay Yeri Tespit ve Ölü Muayene Tutanağı düzenlemiştir.
Tutanakta şu hususlara yer verilmiştir:
i. Olay Gökay Taburu binasına yaklaşık 1,5 km mesafede
Gökay 10 olarak tabir edilen, İran sınırına bakan nöbet kulübesinde meydana
gelmiştir.
ii. Piyade Er Ş.K., mütevveffa ile birlikte nöbet
tuttuğunu, nöbet kulübesinin altında bulunan dinlenme yerine su içmeye geldiği
sırada olayın meydana geldiğini bildirmiştir.
iii. Nöbet yerinin yaklaşık 3.20x3.20 metre ebatında
olduğu, cesedin nöbet girişinin sol ön tarafında bulunduğu, baş kısmının doğu,
ayak kısmının batı istikametine baktığı, 80 cm güneyinde 593802 seri numaralı
G3 piyade tüfeğinin bulunduğu, baş kısmının bitişiğinde iki adet çelik
başlığın, ayak kısmının gerisinde bir adet çelik yelek bulunduğu, başının
güneyinde demir ayaklı dürbün, dürbünün yanında çevrilmiş vaziyette sandalye,
güney duvarı önünde bir adet sandık bulunduğu, sandığın yanında iki adet varil,
varilin üzerinde namlusu batı istikametine bakan uçaksavar, nöbet kulübesinin
çeşitli yerlerinde ve çatı iç kısmında doku parçaları, beyin parçasının bir
bütün olarak kafatasının altında olduğu, nöbet yerine çıkış yapılan demir
merdivenin 2.60 m batısında bir adet, 2.20 m kuzeybatısında bir adet olmak
üzere iki adet 7.62 mm çapında boş kovan olduğu, tüfeğin haricî incelemesinde
emniyetinin "E" (emniyette) konumunda olduğu, şarjörün hazneye
takılı olduğu, şarjörün içinde yedi adet fişek, kurma kolu çekildiğinde atım
yatağında bir adet fişek olduğu görülmüştür.
iv. Ceset ölü muayene işlemlerinin yapılması için Gökay
Taburu'na getirilmiştir.
v. Cesedin üzerinden bir adet, O.Ş. imzalı, altı satırdan
ibaret mektup çıkarılmış, incelenmek üzere Olay Yeri İnceleme Birimine teslim
edilmiştir.
vi. Cesedin kafa bölgesinde, ağız kısmından ateşli silah
yaralanmasına bağlı giriş yeri ve kafanın arka kısmında ağırlıklı olarak sağa
doğru ateşli silah yaralanmasına bağlı çıkış yeri görülmüştür.
vii. Kesin
ölüm nedeninin belirlenmesi için cesedin İzmir Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine
karar verilmiştir.
14. Ölü Muayene Tutanağı'nda kimlik tanığı sıfatıyla yer
alan Ş.K.nın beyanları şöyledir:
"Ben olay günü saat 19:40 da Gökay
10 nöbet yerinde nöbetimi tutmak için [O.Ş.] ve toplam 9 kişi ile birlikte nöbete gittik.
Nöbetçilerden bir kısmı diğer mevzilerde kaldı. Ben ve [O.] nöbet
yerimize geldik. Birlikte nöbet tutuyorduk. Sohbet ediyorduk. Bir arkadaşımıza
kargo ile sigara gelmişti. Ben kendisinden bir paket almıştım. Benden bir tane
sigara istedi. Kendisine bir sigara verdim. Sigarayı İran tarafına dönerek
içti. Normalde çok konuşan bir arkadaştır. Ancak o gün fazla konuşmadı. Saat
20:30 civarında nöbet kulübesinin altında bulunan istirahat bölümünde devriye
komutanı ve bir asker vardı, sonra onlar devriyeye gitti. Onlardan 15-20 dakika
sonra aşağıya indim. Su içmek için bardağı aldım. Suyu içemeden silah sesi
geldi. Ben sesin nereden geldiğini anlayamadım. Ağrı dağı tarafından geldiğini
düşündüm. İçerde bulunan duvara asılı [B.K.ya] ait G3 silahını alarak
mevzinin arka tarafına geçtim. Benim MG3 silahımı 34 mevzideki arkadaşım [B.K.]
kullanır. Ben de [O.] MG3 cü olduğu ve yeni asker olduğu için ona
öğretmek amacıyla kendi MG3 ümü [B.K.ya] verdim. Ben onun G3 ünü aldım.
Ateş sesi gelmeyince [O.ya] bağırdım. Ses gelmeyince kendine zarar
verdiğini düşündüm. Ben yukarı çıkamadım. Merdivenin olduğu yerden baktım.
Yerde yatarken gözüküyordu. Korktum giremedim. [A.T.] ben bağırdıktan 5
dakika sonra geldi ve yukarı çıktı. Başından vurularak öldüğünü söyledi. Daha
sonra 34 mevziye seslendik ve diğer arkadaşlar geldiler. Bildiğim kadarıyla
[O.nun] bir sıkıntısı yoktu. Kız arkadaşı yoktu. Olay günü mevziye gelmeden
önce saat 16:30 gibi ailesi ile telefonda görüşmüş. Benim konuyla ilgili bilgim
ve görgüm bundan ibarettir."
15. Ölü Muayene Tutanağı'nda olay tanığı sıfatıyla yer
alan A.T.nin beyanları şöyledir:
"Ben olay anında 32 mevzide nöbetçi
idim. Nöbet tutarken tam saatini hatırlamıyorum. 21:00 sularında bir el silah
sesi duyduk. [Ş.] bağırdı.
Biz koştuk geldik. İlk olarak elimdeki fenerle ben nöbetçi kulübesine çıktım.
Kan göremediğim için doğrudan başına baktım. Beyninin parçalanmış olduğunu
gördüm. Silahı kaldırdım. Baktığımda emniyette değildi, seri atış konumundaydı.
Silahı emniyete aldım. Daha sonradan telsizle anons geçtik durumu."
16. İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığının 9/7/2012 tarihli
otopsi raporunun ilgili kısmı şöyledir:
"...Dış muayenede alt dudak
kısmında çeneye ve üst dudağa doğru yırtık tarzında bir açılanma gösteren en
geniş yeri 15.5 cm ölçülen, kenarları yarık görünümde ateşli silah girişi
yarası, kafatası arka kısmında en geniş yeri 20.18 cm ölçülen cilt, cilt altı
ve kemik dokuda harabiyet meydana getiren bir kısım kemik parçası eksik olan ve
kafatası boşluğunu açığa çıkaran ateşli silah yarası görüldüğü
...
Sonuç olarak kişinin ölümünün ateşli
silah yaralanmasına bağlı kafatası kuvve, kaide kemikleri, burun, yüz ve çene
kemikleri kırıkları, beyin harabiyeti ve kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu,
ateşli silah yarası giriş yarası cilt, cilt altı bulgularına göre atışın
bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu, cesetten mermi çekirdeği elde
edilmediği kayıtlıdır."
17. Olay yerinde tespit edilen ve Jandarma Genel
Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlıklarınca
gönderilen deliller üzerinde yapılan incelemeler sonucunda muhtelif uzmanlık
raporları düzenlenmiştir.
18. Olay yeri incelemesi sırasında cesedin üzerinden
çıkan bir adet, O.Ş. imzalı, altı satırdan ibaret mektupta şu not yer
almaktadır:
"Merhaba ve bu yazı asteğmen [S.M.] içindir, komutanım ben sizden
insan gibi izin istedim, ama siz reddettiniz, ben o yerde ayrı yerde ayrı
kalamam, içinizi ferah tutun, aileme izne gittiğimi, daha da gelmediğimi
söyleyin, bide ricam Guns n Roses-November Rain bu parçayı benim için dinleyin.
Hadi Eyvallah"
19. O.Ş.nin üzerinden çıkan mektubun incelemesi
neticesinde düzenlenen 17/7/2012 tarihli uzmanlık raporunda mektup üzerindeki
el yazıları ile O.Ş.ye ait olduğu belirtilen el yazılarının karşılaştırmalı
olarak incelendiği, aynı şahsın eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı
belirtilmiştir.
20. El svapları ile O.Ş.ye ait kamuflajlı parka ve
eldivenler üzerinde atış artığı belirlemek amacıyla yapılan inceleme sonucunda
düzenlenen 17/7/2012 tarihli uzmanlık raporunda ise O.Ş.ye ait sağ el içi, sol
el içi svaplarında, kamuflaj parka ve eldivenler üzerinde atış artıklarının tespit
edildiği, Piyade Er Ş.K. vePiyade Er A.T.ye ait sağ el iç ve sol el iç
bölgesinden, el üstlerinden ve yüz bölgelerinden alınan svaplar üzerinde atış
artıklarının tespit edilmediği, O.Ş.ye ait olduğu belirtilen giysiler üzerinde
herhangi bir delinmeye rastlanmadığından atış mesafesine yönelik değerlendirme
yapılamadığı hususlarına yer verilmiştir.
21. Tetkik için gönderilen 593802 numaralı, 7,62x51 mm
çap ve tipinde, fişek atan, Türkiye yapısı, G3 marka, sabit dipçikli tüfek
üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan 1/8/2012 tarihli uzmanlık raporunda
tüfekten elde edilen mukayese kovan ile olay yerinden elde edilen iki adet
kovanın mikroskopta yapılan karşılaştırılmalarında aralarında karakteristik
izler yönünden uygunluklar bulunduğu, tetkik konusu kovanların 593802 numaralı,
7,62x51 mm çap ve tipindeki dipçikli tüfek ile atılmış olduğunun tespit
edildiği bildirilmiştir.
22. Askerî Savcılıkça O.Ş. ile birlikte nöbet tuttuğu
iddia edilen Piyade Er Ş.K.nın 28/6/2012 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:
"Ben olay günü GÖKAY10 kulübesinde
kendisini vuran [O.Ş.]
ile nöbet tutan askerim. [O.] ile birlikte 20 gündür göreve
çıkmaktaydık. Birlikte göreve çıktığımız zaman zarfında [O.] herkes ile
iyi ilişkiler kuran, konuşan, gülen hayat ile barışık bir insandı. Sadece olay
günü biraz suskundu. Diğer günler gibi konuşmuyordu. Olay günü saat 19:00
sıralarında bölük merkezinde içtimaya çıktık ve ardından GÖKAY10 mevziine doğru
intikale başladık. Saat 20:05'de GÖKAY10 kulesinde göreve başladık. Göreve
başladıktan yaklaşık 20 dakika sonra başımızdaki lider Uzm. Çvş. [E.D.],
Piyade er [Ö.S.] ile birlikte 32 ve 34 dere mevzilerini kontrol etmek
üzere devriyeye çıktı. Kulede ben ve [O.] kalmıştık. Yaklaşık olarak
saat 20:30 dan saat 20:50 ye kadar kulede birlikteydik. Hiç konuşmuyordu. İran
tarafına doğru dönmüş balıyordu., düşünceliydi. Elimde sigara görünce benden
sigara istedi. Kendisine sigara verdikten sonra ben aşağı inip su içeceğimi
söyledim. Yine konuşmadı bana herhangi bir cevap vermedi, sadece başını
salladı. Ben kuleden inip kulenin altındaki kapalı bölümde su içmek için
bardağa su doldurduğumda uzun bir silah sesi duydum. Öncesinde kurma kolu sesi
hiç duymadım. Kulenin altındaki dinlenme bölümü kapalı bir alan olduğu için
dışardan ses geliyor gibiydi. Sonra [O.ya] seslendim. [O.] cevap
vermedi. Duymadığını düşünerek bir kere daha seslendim. Fakat yine cevap
vermeyince kendine bir şey yapmış olabileceğini düşündüm, merdivenlerden bir
iki basamak çıktım. Çıktığımda [O.nun] ayaklarını gördüm. Silahın ucu da
merdivenin çıkış yönüne bakıyordu. Silahın namlusu ise merdivenlere doğru
[O.nun] ayakları doğrultusunda, dipçik ise [O.nun] başı
doğrultusundaydı. Silah [O.nun] yanında duruyordu. [O.nun]
ayaklarını görünce kendine zarar verdiğini anladım. Ve daha fazla çıkmaya cesaret
edemedim. Hemen 32 mevzideki [A.T.] İle 34 mevzideki [C.Y.ye]
seslendim. [A.] gelip hemen kuleye çıktı. Ardından [C.] ve
devriyeden silah sesini duyup koşarak gelen [Ö.S.] çıktı. Ben silahın
merdivenlere doğru baktığını gördüğümden yine çıkmaya cesaret edemedim.
[A.ya] tüfeği emniyete almasını söyledim. [A.], [O.nun] nabzını
kontrol ederek [O.nun] kendisini öldürdüğünü söyledi. Bunun üzerine
telsizi alıp Bayraktepeye olayı bildirdim. Çok geçmeden komutanlarımız olay
yerine geldi. Kuleye ilk çıkan rütbeli komutan [M.] uzmandır.
Komutanlarımız olay yerine geldikten sonra biz askerleri bölüğe gönderdiler.
Sonrasında savcı geldi. Benim ifademi aldılar. [O.] ile görev yaptığım
20 gün zarfında [O.nun] sıkıntısından bahsettiğini hiç duymadım. Bütün
komutanlarımızla ve askerlerle arası iyiydi. Maddi sıkıntısı olduğunu da
düşünmüyorum. Bana kız arkadaşı veya sevgilisi olduğundan hiç bahsetmemişti.
İntihar edebileceğini düşüneceğim en son insan [O.] idi. Çünkü [O.]
neşeli, konuşkan ve kendisi ile barışık bir insandı. Olaya dair bilgim görgüm
bundan ibarettir..."
23. Askerî Savcılıkça Piyade Er Ö.S.nin 28/6/2012
tarihinde alınan ifadesi şöyledir:
"Ben olay günü müteveffa [O.], [Ş.] ve uzman çavuş
[E.D.]ile birlikte GÖKAY10 kulesinde nöbet tutuyorduk . Saat 20:30
sıralarında [E.] uzmanla diğer mevzileri kontrol etmek üzere devriyeye
çıktık. Saat 21:00 sıralarına biz 32-31 mevzileri arasındayken silah sesi
duydum. Hemen silahın geldiği GÖKAY 10 kulesine gittik. Ben kuleye çıktığımda
kulede [A.] vardı. Hemen yerde yatan [O.yu] kontrol ettim.
Gövdesinde herhangi bir yara izi yoktu.El fenerini başına doğru tuttuğumda
kafatasının parçalanmış olduğunu gördüm. [O.] yüzüstü bir şekilde
kafatası hafif sola yatık İran istikametini gösterir aayakları da Ağrı Dağına
dönük bir şekilde uzanıyordu. Silaha pek dikkate etmediğim için hangi
pozisyonda olduğunu bilmiyorum. Sonrasında olay yerine gelen [M.] uzman
bizi ordan toparlayıp bölüğe getirdikten sonrasında yaşanan şeyleri bilmiyorum.
[O.] ile pek samimiyetimiz olmadığı için problemi olup olmadığını
bilmiyorum. Ama komutanlarımızla ve askerlerimizle arası iyiyiydi. Bölükten
memnundu. Sadece arazi tapularıyla ilgili bir mevzuyu halletmek için Temmuz
ayında izne ayrılmak istiyordu. Ben kendisine daha yeni geldin dedim bunu
dışında bana herhangi bir sıkıntısından söz etmedi. Neden intihar ettiğini
bilmiyorum. Fakat intihar edebileceğini düşündüğüm son kişi [O.]
idi..."
24. Askerî Savcılıkça Bölük Komutanı M.A.K.nın 25/6/2012
tarihinde alınan ifadesi şöyledir:
"Ben olay günü ateşli silahla
kendini yaralayarak vefat eden [O.Ş.nin] bölük komutamı olarak görev yapmaktayım. Bizim
görev yaptığımız bölük küçük Ağrı Dağının eteklerinde bulunan bir bölüktür.
Genel itibari ile Ağrı Dağı-İran arasındaki terör örgütü sızmalarına müsait bir
coğrafyada olduğundan ve bizim taburumuzun asli görevi hudut güvenliğini
sağlamak olduğundan kritik bir görev icra etmekteyiz. Bu doğrultuda biz
mevzilerde nöbet şeklinde değil görev şeklinde çalışmaktayız. P.Er [O.Ş.] vefat
ettiği GÖKAY10 kulübesinde görev şeklinde nöbet icra edilmektedir. Görevler
saat 19:00 da bölük içtiması ile başlayıp sabah 5:00 a kadar devam etmektedir.
Gökay10 kulesinin güneybatısında 34 dere mevzi bulunmaktadır. Bu mevzide üç
asker görev yapar ve GÖKAY10 kulesinin uzaklığı yaklaşık 60 metredir. GÖKAY10
kulesinin kuzeybatısında 70.-80 m. Mesafede 32 dere mevzi bulunmaktadır. Bu
mevzide de üç asker görev yapar. GÖKAY 10 kulesinde üç asker ve bir rütbeli
asker olarak toplam dört kişi görev yapar. 32 DERE, 34 DERE ve GÖKAY10 kulesi
dahil bu bölgeye GÖKAY10 gözetleme ve dinlenme görev yeri denmektedir. Olayın
olduğu 21 Haziran 2012 tarihinde Piyade er [O.Ş.] GÖKAY10 kulesinde iki
asker ve bir lider ile birlikte görev yapıyordu. Bu askerlerin isimleri P.Er [Ö.S.],
P.Er [Ş.K.] ve liderin ismi P. Uzm Çvş. [E.D.] dir. Olay
tarihinde saat 19:00 da GÖKAY10 mevziine yaklaşık bir buçuk km uzaklıktaki
bölük merkezinde içtima alındıktan sonra mevziye geçmek üzere ve 19:45 te
mevziye varılmıştır. Olay günü ben bölük merkezindeyken saat 21:05 sıralarında
bölük merkezinde görevli P.Asteğmen [H.M.Ö.] tarafından bir askerin
başından vurulduğu söylendi..."
25. Askerî Savcılıkça Piyade Er A.T.nin 25/6/2012
tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben olay günü 32 dere mevziinde
görev yapan ve [Ş.nin] uyarısı
üzerine kuleye ilk çıkan kişiyim. O gün saat 19:00 da bölükten alınan içtimadan
sonra GÖKAY10 mevziine intikal ettik. Ben ve iki arkadaş 32 dere mevziinde
19:40 civarında göreve başladık. Göreve başladıktan bir süre sonra saat 20:30
sıralarında lider uzman çavuş [E.D.], piyade er [Ö.S.] ile
birlikte 32, 34 mevzileri ve GÖKAY9 mevziini kontrol etmek için devriyeye
çıktı. Ben 32 mevziide onun devriyeye çıktığını duydum. Saat yaklaşık21:00
civarında bir ses duydum. İlk anda hava rüzgarlı olduğu için silah sesi olup
olmadığını anlayamadım. Sesten kısa bir süre sonra [Ş.] 32 diye
bağırmaya başladı. Onun bağırma sesini duyunca hemen kuleye doğru koştum.
Kuleye varınca [Ş.yi] çok telaşlı gördüm. Kuleye çıkmaya cesaret
edemiyordu. Ben silahımı bırakıp hemen kuleye çıktım. Kuleye çıktığımda
[O.nun] ayakları merdivene bakar şekilde yüzükoyun yatıyordu. Silahı da
ayaklarının dibinde namlu kuzeybatı yönünü [O.nun] ayakları da batı
yönünü gösterir şekilde duruyordu. Ben hemen [O.yu] kontrol ettim.
Nabzını almaya çalıştım, bir şey anlayamadım. Sonrasında kafasına baktığımda
kafası dağılmıştı. O zaman öldüğünü anladım. Dışarıda beyninin parçaları
duruyordu. Ben silaha baktığımda seri atımda olduğunu gördüm. Silahın namlusu
yerden kalkmayacak şekilde kabzasından tutup döndürdüm. Seri atımdan emniyete
aldım ve silahı olduğu şekliyle bıraktım. O panik sırasında silaha dokunmamam
gerektiğini düşünemedim. Silahın kabzasına dokunduğum için parmak izim çıkmış
olabilir. Benden sonra kuleye 34 mevzide görevli [C.Y.] geldi ..."
26. Askerî Savcılıkça Piyade Asteğmen S.M.nin ifadesi
alınmış, S.M. 25/6/2012 tarihli ifadesinde takım komutanı olarak görev
yaptığını, O.Ş.nin de takım komutanı olduğunu, O.Ş.nin mülakatını yaptığını,
kendisi ile barışık, disiplinli bir asker olduğunu, O.Ş.nin bir sıkıntısının
olmadığını bildiğini, kendisine izin ile ilgili sorular sorduğunu, onun da
bilgi verdiğini, olay günü Erzurum Asker Hastanesinde olduğundan olayın nasıl olduğunu
bilmediğini beyan etmiştir.
27. Askerî savcı, bunun dışında Piyade Er S.A., B.K.,
C.Y., U.K., R.Ç.Piyade Uzman Çavuş E.D.nin ifadelerini almış; tüm ifadelerde
olayın oluşu ile O.Ş.nin kişiliğine ilişkin aynı yönde beyanların yer aldığı
görülmüştür.
28. Askerî Savcılık O.Ş.nin ateşli silahla yaralanma
sonucu meydana gelen ölümü hakkında yürütülen 2013/1409 numaralı soruşturma
dosyası ile ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. 6/11/2014 tarihli
bilirkişi raporunun ilgili kısmı şöyledir.
"...Bu aşamada çözüImesi gereken
önemli çelişkiler mevcuttur. Bunlardan ilki mütevveffa P. Er [O.Ş.nin] olay esnasında elinde
eldivenlerinin olup olmadığı, diğeri başında beresinin ya da kompozit
miğferinin olup olmadığıdır. Ellerde eldiven olması halinde el svaplarında atış
artıklarının olmasıancak bulaşla mümkün olabilmektedir.
Olay yerinde kule dışında bulunan ve ilk
olay yeri inceleme ekiplerince bulunan ve üzerinde giriş-çıkış delikleri
bulunduğu kayda geçirilen 'haki renkli örme kar başlığı' nın yapılan kriminal
incelemesinde ateşli silahla meydana gelebilecek herhangi bir delinmeye
rastlanmadığından atış mesafesi tespitine yönelik değerlendirme yapmanın mümkün
olmadığı kaydı arasındaki çelişki ise öncelikle çözümlenmeli daha sonra da
'haki renkli örme kar başlığı' nın atış esnasında müteveffanın başında olması
halinde başı terk ederek olay yerinde bulunduğu mesafeye erişip
erişemeyeceğinin cevaplandırılması gereklidir.
Kriminal inceleme sonrası müteveffa P.
Er [O.Ş.nin] el
ürünü olduğu sonucuna varılan yazılı belgenin ve bu belgenin konusu olan
yabancı şarkı sözünün mevcudiyetinin olayın orijinini belirlemede mutlak
bilimsel bir değerinin olduğu söylenemez.
Sonuç olarak; mütevveffa P. Er [O.Ş.nin] ateşli silah yaralanması
sonucu meydana gelen ölümünde orijinin belirlenebilmesi amacı ile yukarıda
belirtilen hususları da kapsayacak şekilde detaylı olay yeri keşfinin yapılması
ve ayrıca ilgili adli bilimcilerden görüş alınmasının uygun olacağı bilirkişi
görüşümü taktir yüce makamınıza ait olmak üzere saygıyla arz ederim."
29. Başvurucu 2/6/2014 tarihinde Piyade Er Ş.K., Ö.S.,
A.T. ile Piyade Uzman Çavuş E.D.den tanık olarak verdikleri beyanlarda
çelişkiler bulunması nedeniyle yalan tanıklık suçundan şikâyetçi olmuştur.
Askerî Savcılıkça Piyade Er Ş.K., Ö.S., E.D. hakkında emre itaatsizlikte ısrar,
yalan tanıklık, adli mercileri yanıltma suçlarından soruşturma başlatılmıştır.
Başlatılan bu soruşturma O.Ş.nin ateşli silahla yaralanması sonucu meydana
gelen ölüm olayı hakkında yürütülen soruşturma dosyası ile birleştirilmiştir.
30. Askerî Savcılığının talimat yazısı gereği kolluk
tarafından şüpheli sıfatıyla Ö.S.nin ifadesi alınmıştır. Ö.S.nin 8/9/2015
tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...28.06.2012 günü saat 19:00
sıralarında Gökay 10 nöbet kulesini gündüz grubundan teslim aldık, bizim nöbet
grubumuz [E.] Uzman
Çavuş ile asker arkadaşlarım [Ş.] ve [O.] ile birlikte nöbet için
kuleye geçtik. [O.] ilk nöbet için kulenin üst kısmına geçti. Ben,
[E.] Uzman Çavuş ve [Ş.] kulenin alt kısmındaki istirahat bölümünde
nöbeti yeni aldığımız için çay hazırlığı yapıyorduk, köpeklere yem falan
verdik. yaklaşık bir saat sonra hava iyice kararınca[E.] Uzman Çavuş
bana seninle yaya olarak devriyeye çıkalım dedi ve birlikte Uçar karakolu
tarafına doğru devriyeye çıktık. [Ş.] isimli arkadaşımda kulede bulunan [O.nun]
yanına çıktı, [E.] Uzman Çavuş ile yaya olarak yürüyorduk. 34. Dere
yatağının sınırına geldikten sonra Gökay10 kulesine doğru dönüş yaptık, kuleye
doğru giderken 34. Mevzide bulunan [A.T.yi] aldık ve Gökay 10 Kulesine
geldik, [A.T.yi] Gökay 10 kulesine bırakıp kuledeki [Ş.yi] alıp
34. mevziye bırakmak için tekrar geri döndük, [Ş.yi] 34. mevziye bırakıp
tekrar Gökay 10 kulesine doğru yönelip kulenin yanından geçerek 32. Dere yatağı
olarak adlandırılan mevziye doğru yöneldik, kulede [A.T.] ile [O.]
kalmıştı. [O.] kuleninüst tarafında [A.] da aşağısındaydı. [E.]
Uzman çavuş, [A.ya] talimat verdi ve kulenin üstüne[O.nun] yanına
çık dedi. Onları nöbet kulübesine bıraktıktan sonra [E.] Uzman Çavuş ile
32. Dere yatağına doğru yürüyorduk. 32 Dere yatağı mevkine geldikten bır müddet
sonra silah sesine benzer bir el ses duydum, ilk önce çakmak patlama sesine
benzetmiştim, ses Gökay10 kulesi tarafından gelince [E.] Uzman Çavuş ile
o tarafa doğru saldırı olduğu düşüncesi ile siper alarak yata kalka Gökay10
kulesine vardık, sesi duyduğumuz nokta ilc Gökay10 kulesi arası yaklaşık
500-600 metre civarında idi, kuleye ben[E.] Uzman Çavuş'tan önce vardım
ve kuleye çıkış merdiveninin başına geldiğimde [A.T.] ile karşılaştım.
[A.] bana 'O. kendini vurmuş' dedi. Ben hemen onun bu sözü üzerine yukarı
çıktım, Kule girişinde yerde G-3 tüfeği vardı, tüfeğin namlu kısmı Ağrı Dağı
istikametini, dipçik kısmı ise İran tarafına bakıyordu, tüfek kuleye girişime
engel olduğu için tüfeğin kabzesinden tutup bana göre giriş sağ taraf olan Ağtı
Dağı tarafı duvarına doğru dik vaziyette yasladım, karanlık olduğu için [O.yu]
ilk etapta göremedim
...
[E. ]Uzman Çavuş yukarıdan bana
seslendi ve 'silah böyle mi duruyordu' dedi, ben de "Hayır komutanım öyle
durmuyordu. Yerde duruyordu ben kaldırdım' dedim. O da bana 'neden değdin
silaha' dedi.
...
[O. nun] da elinde eldiven olup
olmadığını ben görmedim, olayın sıcaklığı ve korkmamdan dolayı olay yerine
dikkatli bir şekilde bakmamış idim. [O.] ile olay öncesinde Gökay10 kulesinde
karşılaştığımız esnada başında kompozit başlığı var idi, ancak bu kompozit
başlığın içerisinde haki renkli örme kar başlığının olup olmadığını görmedim,
ancak daha önceki tarihlerde başında bir tane örme başlık görmüş idim, nöbet
kulesinin dışında bulunan berenin kime ait olup olmadığını bilmiyorum o berenin
kulenin dışına atılması konusunda da benim bir bilgim yoktur, ancak k ış
mevsimi bitince benim gibi asker olanlar bizlere verilen bere ve eldiven gibi
kışlık malzemeler eskiyince bunları kulenin civarına atıyor idik,Gökay10
kulesinin civarında bulunan boş kovanlar ile ilgili ben herhangi bir şey
bilmiyorum, boş kovanların oraya kim veya kimler tarafından bırakıldığını da
bilmiyorum..."
31. Askerî Savcılığının talimat yazısı gereği kolluk
tarafından Ş.K.nın ifadesi şüpheli sıfatıyla alınmıştır. Ş.K.nın 11/9/2015
tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Müteveffa [O.Ş.nin] olay günü elinde eldiven
olup olmadığını hatırlamıyorum. Müteveffa [O.Ş.nin] olay günü başında
haki renkli örme kar başlığı vardı, kar başlığının nöbet kulübesinin nasıl
dışına çıktığı konusunda tahminim merminin hızı ile kafa tasının bir kısımının
parçalanarak o hızla berenin nöbet kulübesi dışına bır iki metre uzaklığa
gitmiş olduğunu tahmin ederim. Nöbet kulübesinin dışında boş kovan olduğunu ben
olay yeri inceleme ekibi ve Askeri Savcı geldiğinde olay yeri ekibinin işaretleme
yaptığı sırada gördüm. Nöbet kulübesinin dışında ve nöbet kulübesinde kaç boş
kovan olduğunu hatırlamıyorum. [O.Ş.] ile ben aynı kulübede nöbet
tutuyorduk. İkimizde de silah vardı benim silahım MG-3 Tam kurulu vaziyette
idi. [O.Ş.nin] silahı G3 marka idi. Nöbet kulübemizin kule tarzı kulübe
idi ve yerden 3 mt kadar mesafede idi. Bu kulübenin yani kulenin alt kısmında
bizim dinlenme yerimiz yeme içme malzemelerimiz bulunuyordu, Ben su ihtiyacımı
karşılamak için kulübeden dışarı çıktım ve merdivenleri kullanarak kuleden
aşağıya indim Cam bardağa suyu doldurdum ve suyu içmeme fırsat kalmadan silah
sesi geldi. Ben de sesin nerden geldiğini fark edemedim ve hemen [O.Ş.ye] seslendim
ancak cevap gelmedi defalarca seslendim ancak cevap gelmeyince mevzideki diğer
nöbetçi arkadaşlara seslendim. Bu arkadaşlarımın isimleri [M.T.], [C.İ.],
[Ö.S.], [A.T.] ve [M.B.] idi. Bu arkadaşlarda geldi. [A.T.] ve
[Ö.S.], [C.İ.] merdivenleri kullanarak Nöbet Kulübesine yani kuleye
çıktılar. Kulübeye çıkan [A.T.], [O.Ş.] ölmüş demesi ile [C.]
kendisinden geçerek çevredeki eşyalara vurmaya başladı. Ben de hemen telsizle
Bayraktepe isimli mevzi merkezine anons ettim. Akabinde [M.] isimli
Uzman Çavuş geldi, daha sonra karakolun teğmeni olan ismini hatırlamadığım
komutan geldi, sonrada karakol komutanlarının tamamı geldi. Ben[O.Ş.ye]
seslendiğim de ses gelmemesi üzerine nöbet kulübesinin altından yerimi
değiştirerek kulübenin çıkış noktasına gittiğimde,[O.Ş.nin] silahının
merdiven yönüne baktığını, [O.Ş.nin de] yerde yatar vaziyette olduğunu
görmemden sonra diğer arkadaşları çağırdığımı hatırlıyorum..."
32. Askerî Savcılığının talimat yazısı gereği kolluk
tarafından Piyade Uzman Çavuş E.D.nin ifadesi şüpheli sıfatıyla alınmıştır.
Piyade Uzman Çavuş E.D.nin4/11/2015 tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"... Ağrı Doğubayazıt Gökay
4.Taktik Taburunda uzman çavuş olarak görev yaptığım sırada hatırladığım
kadarıyla 2012 yılı Mayıs ya daHaziran ayı içerisinde akşam saat 21:00
sıralarında nöbet yerinde bulunuyordum, o esnada üç mevzi bulunmaktaydı ben
olay yerine uzak olan mevzide bulunduğum sırada telsizden çağrı geldi yani bir
el ateş sesi geldi. Ben de bu ses üzerine olay yerindeki mevziye onbaşı [S.K.] ile gittim, olay yerine
gittiğimde gözetleme kulesinde nöbettte bulunan erlerden isminin daha sonra [O.Ş]
olarak öğrendiğim askerin intihar ettiğini orada bulunan mevzi arkadaşları
söyledi. ben nöbet kulesine çıkmadan aşağıda bölük komutanını aradım, bölük komutanı
hemen olay yerine geldi, bölük komutanı olay yerine gelince bana "kuleye
çık bak nasıl "dedi, bende bölük komutanının emri üzerine kuleye tam
çıkmadan yani kulenin içerisine girmeden basamaktan içeri doğru baktım, yerde
asker silahta çenesinin altında duruyordu, ben kuleden aşağı indim bölük
komutanı kimse çıkmasın savcı bey gelecek dedi: bende savcı bey gelene kadar
kulenin aşağısında nöbetçi kaldım. Olay bu şekilde olmuştur. Bende önce kuleye
çıkan olup olmadığını bilmiyorum, ölenin yanında bulunan askerler yani badiler
ağlıyordu onlarda aşağıdaydılar, olay yerinde hiçbir delile dokunmadım, sadece
savcı bey gelip ölenin otopsi işlemi için kaldırıldıktan sonra yani bir hafta
sonra boş yeri temizletmek için bölük komutanı beni görevlendirdi, bende temizlettirdim,
ancak olay sırasında herhangi bir yere dokunulmadı, ben ordaykende kimsenin
dokunduğunu görmedim. Olay yerinde sonradan savcı beyin talimatı ile boş kovan
arattırdığını duymuştum, ben arama esnasında görevli değildim sonradan
duyduğuma göre boş kovanda arama sonrası bulunmuş. Müteveffanın kafasında bere
yoktu, müteveffa oturur vaziyette G-3 tüfeği çenesinin altında duruyordu, zaten
ateş etme sonucu beyin parçalanmıştı tavana yapışmıştı, kafasında bere de
yoktu, nöbet kulübesinin dışında olay yeri inceleme ekipleri tarafından bulunan
boş kovanlarla örme bere hakkında bilgim yok..."
33. Askerî Savcılığının talimat yazısı gereği kollukça
tanık sıfatıyla beyanı alınanPiyade Er R.Ş.nin 2/5/2016 tarihindeki ifadesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"...Bu sorduğunuz asker
arkadaşın [O.Ş.nin] intihar olayının tarihini hatırlamıyorum. Saat
olarak akşam 21:00 sıralarında, ben kulenin altında bulunan dinlenme yerinde
istirahat ediyordum. Bir el silah sesi duydum. Yanımda benim ile birlikte
duran, [M.T.] ve [Ö.S.] isimli devrelerim ile birlikte dışarı
hemen çıktık. Silah sesi üstümüzde bulunan kuleden gelmişti. [Ö.S.]
hemen kuleye çıktı.[Ö.S.] kuleden, [O.Ş.nin] kafası yok diye bağırdı. Bu
kule tek başına nöbet tutulan yerdi. [A.T.] isimli kişide asker arkadaşımdır.
O an silah patladığında anda Gökay10' un 34.Mevzisinde nöbet tutmaktaydı.
Yaklaşık [O.Ş.nin]nöbet tuttuğu Gökay 10 isimli kuleye 100 metre mesafedeydi. [A.T.]
nöbet yerini bırakıp, O.nun silahla kafasından vurulduğu kuleye çıktı. O da,
[O.ya] baktı çıktığı ile indiği bir olup aşağıya indi [A.nın] elinde
telsiz yoktu. [Ö.S.], ilk kuleye çıktığında kafası yok diye bağırması
üzerine [A.nın] nöbet tuttuğu kulübeden hemen koşup geldi. Kim
tarafından görev yerinden ayrılması konusunda emir verildi, bilmiyorum. Bizim
gibi oda ses üzerine merakından dolayı geldiğini zannediyorum. Bölük
komutanımız [M.A.], on dakika sürmeden olay yerine geldi. Bölük komutanı
geldiğinde [O.nun] yanında kimse kalmamıştı. Bölük komutanımız, geldi. Olay
yerine çıkıp baktı. Aşağıya inip bize nasıl olduğunu ordu. Olayı anlattığım
gibi komutana da anlattık.
...
[O.Ş.] o gece nöbete giderken güle
oynaya nöbete gitmişti. Bir sorunu var mı tam bilmiyorum ama o gün, gündüz
ailesi ile telefonda konuştuğunu duymuştum. Kimden bu konuyu duyduğumu
hatırlamıyorum. Telefon ile konuştuktan sonra telefon ahizesini sert bir şekil
vurduğunu söylemişlerdi. Ben, [O.Ş.nin] Gökay 10 isimli kulede nöbet
esnasında bir el silah sesi duydum Benim görgüm ve bilgi bunlardan
ibarettir..."
34. Yapılan soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında
Askerî Savcılığın 29/2/2016 tarihli kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına
karar verilmiştir. Anılan karara başvurucu ve yakınlarının itirazı üzerine
Erzincan Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3. Ordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî
Mahkeme) tarafından soruşturmanın genişletilmesi kararı verilmiştir.13/5/2016
tarihli soruşturmanın genişletilmesi kararı şöyledir.
"...İtiraz dosyası incelendiğinde
olayın geçtiği gün ve saat diliminde GÖKAY10 kulesinde müteveffa[O.Ş.] ile birlikte hangi askerin
nöbet tuttuğunun ciddi şüpheler uyandırması, [A.T.] ile [Ş.K.ya]
göre olay esnasında [Ş.Knın][Ö.S.ye] göre olay esnasında [A.T.nin] GÖKAY10
'da müteveffa ile nöbetçi olduğunu ifade etmeleriyle
bu hususun özellikle [E.D.]
ile diğer kule askerleri olan [M.T.] ile [R.Ş.ye] gerekirse de
olay günü nöbet tutan tüm nöbetçilere sorularak varsa olay günü telsiz
kayıtlarının çıkarılarak netleştirilmesi gerekmektedir.
[E.D.] son alınan ifadesinde ise
silah sesini duyduğunda olay yerine onbaşı [S.K.] ile gittiğini ifade
ederken, [Ö.S.] olay yerine [E.D.] ile beraber gittiklerini ifade
etmektedir. Oluşan bu çelişkili durumunda her üç şahsın da ifadesine yeniden
başvurularak giderilmesi gerekmektedir.
Müteveffanın beresinin kuleden uzak bir
noktada bulunması ile ilgili olarak olay günü havanın rüzgarlı olup olmadığının
da tanık ifadelerine başvurularak tespit edilmesi gerekmektedir.
Müteveffanın cebinde bulunan
eldivenlerde tespit edilen atış artıklarının daha önce yapılan atışlardan mı
(eğitim vs. gibi) yoksa olay günü kullanılan G-3 marka silahtan mı kaynaklandığının
tespiti gerekmektedir.
4998 numaralı fotoğraftaki müteveffanın
sağ elinde bulunan şişliğin, müteveffanın her iki el avuç içi svaplarında atış
artıklarının tespit edilmesinin, kule içinde kum torbalarının bulunduğu yerde
yoğun bir kan öbeği olmasının yeniden bilirkişi raporları doğrultusunda
açıklığa kavuşturulması, yine de şüpheler giderilemediği takdirde keşif
heyetinin teşkil edilerek olay yeri keşfinin yapılması gerekmektedir.
Dosyada bulunan intihar mektubu üzerinde
parmak izi incelemesi ve yazının baskı altında alınıp alınmadığının teknik
olarak mümkün olması halinde bu incelemenin de yapılması ge ekmektedir.
Ayrıca olay döneminde varsa müteveffaya
ait telefon dökümlerinin çıkarılması, mağdur/şikayetçi [M.Ş.nin] dinlenilmesi, KYOK
kararlarına veya iddianamelere mağdurların eksiksiz yazılması tespitleri
yönünden noksan soruşturma yürütüldüğü anlaşıldığından... soruşturmanın
genişletilmesine..."
35. Soruşturmanın genişletilmesi kararı kapsamında 5.
Alay Hudut Komutanlığına yazı yazılarak olay günündeki telsiz kayıtları talep
edilmiş, Doğubayazıt Kara Kuvvetleri Komutanlığı 4. Hudut Tabur Komutanlığından
gelen cevap yazısında O.Ş.nin ölümünün meydana geldiği andaki haber verme sürecini
içeren telsiz kayıtlarına rastlanmadığı bildirilmiştir.
36. Askerî Savcılığın talimat yazısı gereği kollukça
beyanı alınan Ö.S.nin 11/5/2017 tarihli beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"... Silah sesini duyar duymaz olay yerine yakın olduğumuz için ben
ve benim yanımda bulunan Uzman çavuş[E.D.] ile birlikte olay yerine gittik. Olay yerine
gittiğimizde olay yerinde [A.T.] isimli asker arkadaşım bulunmakta idi.
Biz olay yerine gittikten sonra ben ölen arkadaşın nöbet tuttuğu nöbet kulesine
çıkmıştım. Daha sonra aşağı inerken orada hatırladığım kadarı ile bizden başka [C.Y.],
[M.T.], [A.E.], [Ş.K], bölük komutanımız ve Tabur Komutanlarımız ve
onların Şoförleri olay yerine gelmişlerdi.
Olayın gerçekleştiği gün olan 21.06.2012
tarihinde,GÖKAYI0 Kulesinde o gün [Ş.K.] ve[O.Ş.nin] nöbet listesinde ismi yazılı iken, [Ş.K.nın]
uçaksavar eğitimi olmayıp sadece MG eğitimi olduğu için GÖKAY34 te olan [A.T.nin]
uçaksavar eğitimi olduğu için [Ş.K.yı] kuleden alarak [A.T.] ile
devriye eşliğinde nöbet değişikliğini komutanım olan [E.D.] İle birlikte
yapmıştık. Bahse konu 21.06.2012 tarihinde saat:21:30 sularında GÖKAY10 nöbet
kulesinde [O.Ş.] ve [A.T.] isimli şahıslar nöbetçi olarak
bulunmaktaydı. Bahse konu olay günü hava rüzgarlı değildi. Fakat olay yerinde
çok sayıda köpek olduğu için köpekler tarafından[O.Ş.nin] beresinin köpekler
tarafından oraya götürülmesi ihtimali mevcuttur..."
37. Askerî Savcılığın talimat yazısı gereği kollukça
beyanı alınan Piyade Er M.T.nin 25/1/2017 tarihli beyanlarının ilgili kısmı
şöyledir:
"... [A.T.] İsimli şahıs olay anında [O.Ş.nin]
yanında değildi. [A.T.] o ara nöbetteydi. [A.T.] yanında bulunan kişi askerlik
görevini yapan piyade er [R.Ş.]dir.
...
Piyade er [C.Y.] ve Piyade er [M.B.] ile
olay yerine gittim.
...
Olay anına kadar [A.T.] görev yerinden
ayrılmadı.
...
Silah sesinden sonra [O.Ş.] ile aynı kulede nöbet tutan [Ş.K]
isimli asker bizi çağırdı, bizde silah sesinin geldiği yere doğru mevzimde
bulunan [C.Y.], [M.B.] ile birlikte koşarak gittik, sonra diğer
mevzideki arkadaşlar [A.T.] , [R.Ş.] koşarak geldi. Sonra olay
yerine mevzi komutanımız [E.] Komutanımızın yanında bulunan [Ö.S.]
de geldi.
...
Ben
[C.Y.], [M.B.yle]
koşarak gittik sonra diğer mevzideki arkadaşlar [A.T.] , [R.Ş.]
de koşarak geldi. Sonra olay yerine mevzi komutanımız[E.D.] olay anından
beş dakika sonra koşarak geldi. Komutanımızın yanında bulunan [Ö.S.] de
geldi...
38. Olay yerinden 640 cm mesafede, kule dışında bulunan
örme kar başlığı üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 5/6/2015 tarihli
uzmanlık raporunda kar başlığının tepe kısmında çıkış karakterli bir adet
delinme olduğu, delinme bölgesinin etrafında atış artıklarının tespit edildiği,
delinmenin çıkış karakterli olması nedeniyle atış mesafesi hakkında
değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
39. Askerî Savcılıkça O.Ş.nin üzerinden çıkan mektupta
parmak izi incelemesi yapılması, parmak izlerinin O.Ş.nin parmak izleri ile
karşılaştırılması, mektubun ve mektuptaki imzanın baskı altında yazılıp
yazılmadığının tespit edilmesi istenmiş; anılan mektupta yapılan inceleme
sonucu düzenlenen 21/7/2016 tarihli uzmanlık raporunda inceleme konusu mektup
üzerindeki el yazıları ile O.Ş.ye ait olduğu belirtilen el yazılarının
karşılaştırmalı olarak incelendiği, aynı şahsın eli ürünü olduğu kanaatine
varıldığı ancak incelemeye konu mektup üzerindeki el yazılarının baskı altında
yazılıp yazılmadığı hususunda herhangi bir inceleme ve karşılaştırma
yapılamadığı belirtilmiştir. 15/8/2016 tarihli uzmanlık raporunda ise mukayese
için gönderilen parmak izlerinin bir kısmının mukayeseye elverişli olmadığı,
elverişli parmak izlerinin de veri tabanında kayıtlı herhangi bir parmak izi
ile aynı olmadığı bildirilmiştir.
40. Bakanlık Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından
düzenlenen 31/10/2016 tarihli kan lekesi model analiz raporunun ilgili kısmı
şöyledir.
"...B) olay yerinde Model 1'i
oluşturan kan lekeleri ve model 2'yi oluşturan üç adet kan lekesi modeli
incelendiğinde ve ayrıca otopside tarif edilen yaralanmalara göre mermi
çekirdeğinin vücuttaki trajesi dikkate alındığında kişinin ateşli silah
ateşlendiği anda kafasının yere dik vaziyette olduğu...
F) Cesedin bulunduğu nöbet kulübesinin
dışarıda bulunarak fotoğraflanan kar beresinde fotoğraftan anlaşılabildiği
kadarı ile kan ve doku parçaları olduğu ve üzerinde defekt olduğu, buna göre
ateşli silah ateşlendiği anda berenin kişinin kafasında olmasının bekleneceği,
cesedin yukarıda tarif edilen pozisyonu göz önünde bulundurulduğunda, silah
ateşlendikten sonra kafadan çıkarak kulübeden dışarıya düşmesinin olası olduğu
ancak bulunduğu pozisyona nasıl geldiğinin kan lekesi model analizi prensipleri
ile açıklanamayacağı,
Orijin tespitinde birçok adli bilimler
disiplininin bir araya gelmesi, bilimsel verilerden yola çıkılması gerekmekte
olup, kişinin olay anındaki pozisyonunun ve olaylar zincirinin belirlenmesinin
tek başına orijin tespitini sağlamayacağı yalnızca yardımcı bulgular olduğu,
kan lekesi model analizi yöntemleri ile bu olayda kişinin ateşli silah
ateşlendiği anda çömelir ya da ayarı çömelir pozisyonda sırtı kulübenin
duvarına yüzü içeriye dönük durumda olduğunun tespit edilebildiği, otopsi
bulguları ve kan lekesi modellerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu da
kafanın yere dik/kısmen çapraz pozisyonda olduğunun tespit edilebildiği
kanaatini bildiri rapordur.."
41. O.Ş.ye ait olduğu değerlendirilen bir çift eldiven
üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 28/4/2017 tarihli uzmanlık raporunda
eldivenlerde atış artıkları tespit edildiği, ateşli silahlarla yapılan
atışlardan sonra oluşan ve yüzeylere bulaşan (el, giysi vb.) atış artıklarının
birbiri ile ilişkilendirilmesi ve hangi tarihte yapıldığının tespitinin
bilimsel ve teknik açıdan mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
42. Doğubayazıt Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından daha
önce toplanan deliller ile soruşturmanın genişletilmesi kararı kapsamında
alınan uzman görüşleri ve alınan beyanlar da dikkate alınarak Doğubayazıt
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar
verilmiştir. 27/9/2017 tarihli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"21 Haziran 2012 tarihinde Gökay 4
ncü Taktik Hudut Tabur Komutanlığı emrinde görevli P. Er [O.Ş.nin] nöbet kulübesinde nöbet
tuttuğu esnada ateşli silah ile intihar ettiğinin tespit edilmesi üzerine 12.
Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığınca olayın aydınlatılması ve
olaya karışmış faillerin bulunması amacıyla soruşturmaya başlanıldığı,
...
Dosyanın tetkikinde; Görev yapan
personellerin kullandığı silahların kurma kolları geriye çektirilerek
namlularında koklama usulü yapılan kontrollerde taze barut kokularına
rastlanılmadığının anlaşıldığı,
Olay yerinde yapılan incelemelerde
maktulun el svapları ve üzerindeki kıyafetlerinin Erzurum Kriminal Polis
Laboratuvarlığına gönderildiği, ilgili kurum tarafından tanzim edilen
17/07/2012 tarih ve KMY.2012/995 sayılı uzmanlık raporunda; maktulun
kıyafetlerinde ateşli silahla meydana gelebilecek herhangi bir delinmeye
rastlanılmadığından atış mesafesine yönelik tespitlerin yapılamadığı, maktulün
sağ ve sol el içi svaplarında, kamuflaj parkanın sağ ve sol kollarından ve
eldivenler üzerinde alınan svaplarda atış artığının tespit edildiği,
Olay yerinde yapılan incelemede maktulun
yazdığı değerlendirilen ve intihar notu kapsamında olduğu değerlendirilebilecek
kağıtta; "merhaba ve bu yazı asteğmen [S.D.] içindir, komutanım ben sizden insan gibi izin
istedim, ama siz reddettiniz, ben o yerde ayrı yerde ayrı kalamam, içinizi
ferah tutun, aileme izne gittiğimi, daha da gelmediğimi söyleyin, bide ricam
Guns n Roses-November Rain bu parçayı benim için dinleyin. Hadi eyvallah"
yazılı [O.Ş.] imzalı yazıların olduğunun tespit edildiği,
Olay yerinde yapılan incelemelerde
maktulun yazdığının değerlendirildiği bir not kağıdının ele geçirildiği, söz
konusu not kağıdında belirtilen yazının maktule ait olup olmadığı hususlarında Ankara
Jandarma Genel Komutanlığı’na müzekkere yazıldığı, ilgili komutanlık tarafından
tanzim edilen 21/07/2016 tarih ve 2016/646 uzmanlık raporunda; inceleme konusu
belge üzerinde bulunan el yazıları ile [O.Ş.ye] ait olduğu belirtilen el yazıların yapılan
mukayesesinde yazıların genel şekli ve işleklik derecesi, ortak harflerin
tersimi, yuvarlak harflerin başlangıç ve bitim noktası, kaligrafik ve
karakteristik özellikler yönünden benzerlikler olduğunun görüldüğü, bu kapsamda
[O.Ş.ye] ait olduğu bildirilen mukayese el yazılarının aynı şahıs eli
ürünü olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği,
...
Yine olayın faillerinin yada intihar
olayının aydınlatılması hususunda Adli Tıp Grup Başkanlığı’na müzekkere
yazıldığı, ilgili kurum tarafından tanzim edilen 31/10/2016 tarih ve
91778600-101.02-16-59060/2661 sayılı raporda; maktulun olay anındaki
pozisyonunun ve olaylar zincirinin belirlenmesi hususunda inceleme yapıldığı,
yapılan incelemede maktulun ateşli silah ateşlendiği anda çömelir yada yarı
çömelir pozisyonda, kafanın ve silahın yere dik/kısmen çapraz pozisyonda
olduğunun tespit edildiği,
Maktul [O.Ş.ye] ait olay yerinden alınan
eldivenler üzerinde atış artığının olup olmadığı hususunda Erzurum Kriminal
Polis Laboratuvarı’na müzekkere yazıldığı, ilgili kurum tarafından tanzim
edilen 02/05/2017 tarih ve ERZ-KİM-17-00670 sayılı uzmanlık raporunda; maktule
ait eldivenlerden alınan svaplarda atış artıklarının tespit edildiğinin
anlaşıldığı,
Maktul [O.Ş.] yönünden 25/05/2012 tarihinde yapılan RDM
muayenesinde herhangi bir probleminin olmadığının anlaşıldığı, 16/06/2012
tarihinde yapılan muayenede maktulun sağlıklı olduğunu beyan ettiğinin tespit
edildiği, Olay yerinde tespit edilen silahtan çıktığı düşünülen kovanların
maktule ait zimmetli silahtan çıktığının tespit edildiği,
Tüm dosya kapsamı birlikte
değelendirildiğinde; ölen [O.Ş.]
vekilinin olayda etkisi olduğunu beyan ettiği kişilere yönelik olarak dosya
safahatında atfı kabil kusur kabul edilebilecek herhangi bir bilgi, belge ve
emareye rastlanılmadığı, bu suretle isnat edilenlerin soyut iddia dışında
kuvvetli suç şüphesi oluşturabilecek nitelikte olmadığı, adli tıp raporundan da
anlaşılacağı üzere ölen [O.Ş.nin] vurulduğu andaki pozisyonunun veateşli
silah ateşlendiği anda çömelir yada yarı çömelir pozisyonda, kafanın ve silahın
yere dik/kısmen çapraz pozisyonda olduğunun tespit edildiği, bu aşamada öne
doğru eğilmiş veya çömelir vaziyette veya öne doğru meyil etmiş kişinin
yaralanmış olduğu çene alt kısmı da gözönünde bulundurulduğunda ölen şahsın
kendisine ait ve üzerine zimmetli bulunan silah ve mermi ile arkasında intihara
ilişkin düşünceleri kapsayacak şekilde Gun's n Roses grubuna ait November Rain
isimli şarkının yukarıda açıklanan Türkçe karşılığı ile birlikte notta yazan
diğer ibareler de bir bütün olarak değelendirildiğinde [O.Ş.nin] intihar
ettiği yönünde dosyada mevcut deliller ile desteklenecek şekilde kanaat
oluştuğu, intiharına ilişkin olarak herhangi birine yüklenebilecek bir kusur
bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği
kanaatine varılmıştır..."
43. Başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı
22/11/2017 tarihinde tebliğ aldığını belirtmiş; anılan kararın usul ve yasaya
aykırı olduğunu belirterek aynı tarihte itiraz etmiştir.
44. İtirazı inceleyen Doğubayazıt Sulh Ceza Hâkimliği
(Hâkimlik) 5/12/2017 tarihli kararı ile Başsavcılığın kararında usul ve yasaya
aykırılık tespit edilemediğinden itirazın reddine karar vermiştir.
45. Başvurucu 15/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
46. İlgili hukuk için bkz. Coşkun Çiftler, B. No:
2014/18624, 22/2/2018, §§ 55-61.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
47. Mahkemenin 16/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
48. Başvurucu; askerlik hizmetini ifa etmekte iken
oğlunun ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitirmesi üzerine başlatılan
ceza soruşturması sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği
gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, oğlunun yirmi
günlük asker olduğunu, ölümünün intihar sonucunda gerçekleştiği yönündeki
değerlendirmelerin doğru olmadığını, olaya intihar denilerek üstünün
kapatıldığını, etkili bir soruşturma yapılmadığını, ölüm olayını soruşturan
askerî savcı R.G. ve H.Knın Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet
Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye oldukları gerekçesiyle ihraç edildiklerini,
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın vekiline tebliğ edilmediğini,
soruşturmanın 5,5 yıl sürdüğünü, olayın aydınlatılması için yıllarca beklemek
zorunda bırakıldıklarını belirterek yaşam hakkı ile adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
49. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvuru formu ve ekleri bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde
başvurucunun şikâyetlerinin ölüm olayının ardından yürütülen soruşturma
sürecine yönelik olduğu anlaşılmıştır. Başvurucu kovuşturmaya yer olmadığına
dair kararın vekiline tebliğ edilmemesi nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş
ise de bu şikâyetin özünün Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşam hakkının usul boyutu kapsamında olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla
başvurucunun iddiaları yaşam hakkının usul boyutu yönünden incelenmiştir.
50. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve
manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
51. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri,
(...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
52. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka
yönelik bir başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından
yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752,
17/9/2013, § 41). Başvurucu, müteveffanın babasıdır. Bu nedenle somut
başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
53. Diğer taraftan açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve
kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de
bulunmadığı anlaşılan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
a. Genel İlkeler
54. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752,
17/9/2013, § 50). Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan
hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, bunun yanı
sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin
yaşam hakkını gerek kamusal makamların ve diğer bireylerin gerekse kişinin
kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü
bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).
55. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi
yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal
olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa
cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir.
Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde
uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermesini sağlamaktır (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
56. Yaşam hakkına ilişkin bu usul yükümlülüğü, olayın
niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki soruşturmalarla
yerine getirilebilir. Kasten veya kötü muamele sonucu meydana gelen ölüm
olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini
ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme
yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat
davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi ihlali
gidermek, dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).
57. Yaşam hakkı kapsamında yürütülmesi gereken ceza
soruşturmalarının amacı yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir
şekilde uygulanmasını, vuku bulan ölüm olayında varsa sorumluları ve
sorumluluklarını tespit etmek üzere adalet önüne çıkarılmalarını sağlamaktır.
Bu, bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür.
Anayasa'nın 17. maddesi hükümleri başvuruculara üçüncü tarafları belirli bir
suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı verdiği tüm yargılamaların
mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma yükümlülüğü verdiği
anlamına gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
58. Soruşturmanın etkililiğini ve yeterliliğini temin
adına soruşturma makamlarının resen harekete geçmesi, ölüm olayını
aydınlatabilecek sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin
toplanması gerekmektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
59. Ölüm olayına ilişkin olarak yapılacak etkili bir
soruşturma kapsamında yetkililerin tanıkların ifadelerinin alınması, bilirkişi
incelemeleri ve gerektiğinde yaralanmalar ile ilgili eksiksiz ve detaylı bir
rapor hazırlanmasına imkân verecek otopsinin yapılması, ölüm sebebinin objektif
analizinin yapılması ve söz konusu olaylarla ilgili kanıtların elde edilmesi
için mümkün olan tüm tedbirlerin alınması gibi işlemleri yürütmeleri
gerekmektedir. Ölüm sebebinin veya olası sorumlulukların tespit edilmesini
olumsuz yönde etkileyecek nitelikteki her türlü eksiklik, etkili bir soruşturma
yürütülmesi açısından risk teşkil edebilecektir (Meral Eşkili, B. No:
2013/7586, 4/11/2015, § 89)
60. Ayrıca soruşturmada görevli kişilerin olaylara
karışan veya karıştığından şüphelenilen kişilerden bağımsız olması gerekir. Bu
durum sadece hiyerarşik veya kurumsal bir bağlantı bulunmamasını değil aynı
zamanda somut bir bağımsızlığı da gerektirmektedir (Cemil Danışman, B.
No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96).
61. Yürütülecek ceza soruşturmalarının etkinliğini
sağlayan hususlardan biri de teoride olduğu gibi pratikte de hesap
verilebilirliği sağlamak için soruşturmanın veya sonuçlarının kamu denetimine
açık olmasıdır. Buna ilave olarak her olayda, meşru menfaatlerini korumak için
ölen kişinin yakınlarının bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları
sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).
62. Yürütülecek soruşturmalarda makul bir süratte
gerçekleştirme ve özen gösterme zorunluluğu da zımnen mevcuttur. Elbette bazı
durumlarda soruşturmanın veya kovuşturmanın ilerlemesine engel olan unsurlar ya
da güçlükler bulunabilir. Ancak bir soruşturmada ve devamında yapılan
kovuşturmada yetkililerin hızlı hareket etmeleri olayların daha sağlıklı bir
şekilde aydınlatılabilmesi, kişilerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını
sürdürmesi, hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız
kalındığı görünümü verilmesinin engellenmesi açısından kritik bir öneme
sahiptir (Deniz Yazıcı, B. No: 2013/6359, 10/12/2014, § 96).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
63. Başvurucu, oğlunun ölümünün intihar sonucu
gerçekleştiği yönündeki değerlendirmelerin doğru olmadığını ve bu hususta
etkili bir soruşturma yürütülmediğini ileri sürmüştür.
64. Ölüm olayının üçüncü kişi ya da kişilerce kasıtlı
olarak gerçekleştirildiği yönündeki şikâyetler ile ilgili olarak soruşturma
makamlarının sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek
nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Dolayısıyla
kasten öldürme iddiasına ilişkin şikâyetler yönünden tüketilmesi gereken uygun
başvuru yolunun ceza soruşturması olduğu açıktır. Bu nedenle somut olayda
soruşturma makamlarının kasten öldürme iddiası ile ilgili olarak etkili bir
soruşturma yürütüp yürütmediğinin incelenmesi gerekir.
65. Başvurucunun oğlunun ölüm olayından haberdar edilen
Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığı resen soruşturma
başlatarak gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle nöbetçi Aralık Cumhuriyet
savcısını olay yerinde gerekli incelemelerin yapılması ve tedbirlerin alınması
için yazı ile görevlendirmiş, nöbetçi Aralık Cumhuriyet savcısının talimatı ile
olay yerine yönlendirilen Olay Yeri İnceleme ekibi olay yerini emniyete alarak
fotoğraf çekimi yapılması, askerlerin el, yüz svapları ile parmak izleri
alınması, olay yerinde gerekli incelemelerin ve kroki çiziminin yapılması gibi
işlemleri gerçekleştirmiştir. Aralık Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Bürosu
tarafından ölü muayenesi yapılmış, Adli Tıp Kurumu tarafından da otopsi işlemi
yapılarak rapor hazırlanmış, hazırlanan raporda O.Ş.nin ateşli silahla
yaralanma sonucunda öldüğü, atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu,
O.Ş.nin ölümünün ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kuvve, kaide
kemikleri, burun, yüz ve çene kemikleri kırıkları, beyin harabiyeti ve kanaması
sonucu meydana gelmiş olduğu, cesetten mermi çekirdeği elde edilmediği
tespitleri yapılmıştır. Soruşturma kapsamında ayrıca muhtelif uzmanlık inceleme
raporları alınmış, söz konusu raporlarda olay yerinde bulunan iki adet kovanın
müteveffaya ait tüfek ile atılmış olduğu, müteveffadan alınan svaplarda atış
artığı bulunduğu tespit edilmiş, O.Ş.nin nöbet arkadaşlarından alınan svaplar
üzerinde yapılan incelemede atış artıklarına rastlanmamış, olayda kullanılan
silah üzerinde parmak izi araştırması yapılmış ancak yapılan araştırmada
mukayeseye elverişli bir ize rastlanmamış, askerî birlikte görevli olan
müteveffanın arkadaşları ile üstleri tanık olarak dinlenmiştir. Olaya ilişkin
tanık ifadeleri ile teknik ve tıbbi raporlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde
Askerî Savcılık ve Başsavcılık tarafından O.Ş.nin üçüncü kişi ya da kişilerin
eylemi neticesinde öldürülüp öldürülmediği hususunda etkili bir soruşturma
yürütüldüğü, bu sebeple Başsavcılığın müteveffanın intihar etmek suretiyle
hayatına son verdiği yönündeki tespitinden ayrılmayı gerektiren bir durumun
bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
66. Tüm bu değerlendirmeler sonrasında Anayasa
Mahkemesinin ilgili soruşturma ve yargılama makamlarının yerine doğrudan
geçerek delillerin değerlendirmesini yapmasının söz konusu olamayacağı
belirtilmelidir. Başka bir ifadeyle Anayasa Mahkemesinin görevi, bu makamların
maddi olaylara ilişkin yaptıkları değerlendirmenin yerine kendi
değerlendirmesini koymak değildir (Hıdır Öztürk ve Dilif Öztürk, B. No:
2013/7832, 21/4/2016, § 185). Bu konuda asıl sorumlu ve yetkili olanlar, ilk
elden olayları inceleyen yetkili adli ve idari mercilerdir. Bunun aksine bir
durum, ancak olaya ilişkin kesin ikna edici nitelikte bulguların varlığı
hâlinde söz konusu olabilir (Cemil Danışman, § 58).
67. Askerî Savcılığın olaya ilişkin her türlü maddi
delilin toplanması ve incelenmesi, olay yeri incelemelerinin yapılması,
ilgililerin tamamının ifadelerine başvurulması gibi işlemlerinin yanı sıra
soruşturmanın genişletilmesi kararı kapsamında bir kısım tanığın beyanının
yeniden alınması ve daha detaylı inceleme yaptırarak uzmanlık raporları
alınması gibi işlemler de yaptığı da anlaşılmaktadır. (bkz. § 34-40)
68. Başvurucu, askerî savcı R.G. ve H.K.nın FETÖ/PDY'ye
üye oldukları gerekçesiyle ihraç edildiklerini iddia etmişse de bu durumun
soruşturmanın bağımsızlığını ne şekilde etkilediği hususunda herhangi bir
açıklamada bulunmamıştır. Kaldı ki Askerî Savcılık tarafından başlatılan
soruşturmaya askerî savcılıkların kapatılması üzerine Doğubayazıt Cumhuriyet
Başsavcılığınca devam edilmiş ve Başsavcılıkça kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar verilmiştir.
69. Başvurucu ayrıca kovuşturmaya yer olmadığına dair
kararın vekiline tebliğ edilmediğini, kendisinin bunu öğrenerek karara itiraz
ettiğini belirtmiştir.UYAP aracılığıyla elde edilen bilgi ve belgelerden
anlaşıldığı üzere başvurucu ve vekilinin soruşturmanın her aşamasında
soruşturma dosyasına erişebildikleri, ileri sürdükleri tüm hususlara ilişkin
olarak Başsavcılık dosyasında inceleme yapabildikleri, soruşturma sürecine
etkili bir şekilde katılabildikleri anlaşılmaktadır. Başvurucunun kovuşturmaya
yer olmadığına dair karara da süresi içinde itiraz edebildiği, dolayısıyla
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın vekile tebliğ edilmemesinin ulaşılan
sonuç bakımından soruşturmaya etkili katılım yönünde herhangi bir sorun teşkil
etmediği tespit edilmiştir.
70. Öte yandan somut olaya soruşturmanın makul özen ve
süratle yürütülmesi yönünden bakıldığında soruşturmanın 21/6/2012 tarihinde başladığı,
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleştiği 5/12/2017 tarihine kadar
yaklaşık 5 yıl 5 ay sürdüğü görülmektedir. Soruşturmanın uzun sürmesine
sebebiyet verecek nitelikte karmaşık olmadığı ve yaşanan gecikmede başvurucunun
herhangi bir etkisinin bulunmadığı değerlendirildiğinde makul bir süratle
yürütüldüğünden bahsedilemeyecektir.
71. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde
güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
72. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine
karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
73. Başvurucu, yaşam hakkının usul boyutunun ihlali
nedeniyle 1.000.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
74. Başvuruda, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
75. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya net 40.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
76. Kararın bir örneğinin bilgi için Doğubayazıt
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
77. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Net 40.000 TL manevi tazminatın başvurucuya
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Doğubayazıt
Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 16/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.