TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÖKHAN GÜNDÜZ BAŞVURUSU (4)
|
(Başvuru Numarası: 2018/13782)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Gökhan GÜNDÜZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, infaz hâkimliğince yapılan incelemede
başvurucunun Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla duruşmaya katılımının
sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 24/4/2018 ve 25/4/2018 tarihlerinde
yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca kişi yönünden hukuki irtibat bulunması
nedeniyle 2018/14187 numaralı başvuru dosyasının 2018/13782 numaralı bireysel
başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2018/13782 numaralı başvuru dosyası
üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyasının kapatılmasına karar
verilmiştir.
5. Komisyonca adil yargılanma hakkı dışındaki iddialar
yönünden kabul edilemezlik kararı verilmiş, başvurunun adil yargılanma hakkına
ilişkin kısmının kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına
ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucu, başvuru konusu olayların geçtiği tarihte
anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçundan aldığı cezanın infazı
kapsamında Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz
Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.
11. Başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı
hükümlülerin İnfaz Kurumunda kalmakta oldukları odaların bahçesine kamera
takılmasını protesto etmek amacıyla 29/10/2017 ve 22/11/2017 tarihlerinde eylem
yaparak gazete kâğıtlarını kameralara doğru atmak suretiyle kameraların görüş
alanını kapatmaya çalıştıkları ve İnfaz Kurumu güvenliğini tehlikeye
uğrattıkları iddia edilmiştir.
12. 29/10/2017 ve 22/11/2017 tarihlerinde meydana gelen
olaylarla ilgili olarak başvurucunun da aralarında bulunduğu hükümlüler
hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
13. Kamera kaydı izleme ve olay tutanaklarına göre anılan
tarihlerde İnfaz Kurumunun C Blok 14 numaralı odasında kalmakta olan
başvurucunun suyla ıslatılmış hâldeki gazete kâğıdı parçalarını ve diğer
malzemeleri bahçe kameralarına doğru attığı, bahçenin etrafındaki tellerde
asılı vaziyette kâğıt parçalarının bulunduğu ve kameraların üzerine ıslak
gazete kâğıtlarının yapışması nedeniyle görüş açısının kapandığı
anlaşılmaktadır.
14. Başvurucu, eyleme katılan ve haklarında disiplin
soruşturması başlatılan diğer hükümlüler ile birlikte ortak yazılı savunma
hazırlayarak İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığına (Disiplin
Kurulu) sunmuştur. Başvurucu, yazılı savunmalarda özetle odaların iç kısımları
ile havalandırma alanlarını ve genel olarak ortak yaşam alanlarını 24 saat
gözetleyecek şekilde kameralar monte edildiğini, insan onuruna aykırı olan bu
duruma engel olmak için söz konusu kameraların görüntü almalarını engellemeye çalıştıklarını
ifade etmiştir.
15. Disiplin Kurulu 2/11/2017 ve 30/11/2017 tarihlerinde;
başvurucunun kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz
söyleme veya davranışta bulunma eylemlerinden sırasıyla 2 gün ve 4 gün
hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
16. Başvurucu anılan kararlara karşı Kırıkkale İnfaz
Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurularında bulunmuştur. Hâkimliğin
E.2017/1946 ve E.2017/2040 sayılı dosyalarına kaydedilen başvuruların duruşmalı
olarak incelenmesine karar verilmiştir. Bu kapsamda Hâkimlik tarafından İnfaz
Kurumuna müzekkere yazılarak başvurucunun duruşmaların yapılacağı tarihlerde
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) odasında hazır bulundurulması ve
Disiplin Kurulu kararları ile ilgili savunmasını vekâletnamesini ibraz etmesi
suretiyle avukatı ile birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabileceği hususunun
başvurucuya bildirilmesi istenmiştir.
17. Anılan müzekkerenin İnfaz Kurumu idaresince
başvurucuya tebliğ edilmesi üzerine başvurucu celse aralarında Hâkimliğe
dilekçe göndererek SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğini,
duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak savunma yapmak istediğini ifade
etmiştir.
18. Disiplin Kurulunun 2/11/2017 tarihli kararına yapılan
şikâyet başvurusuna ilişkin olmak üzere Hâkimliğin E.2017/1946 sayılı dosyası
üzerinden görülen yargılama toplam üç celsede tamamlanmıştır. Yargılamanın
27/12/2017 tarihli ilk celsesinde SEGBİS odasında hazır bulunan başvurucu,
müdafiinin mazereti nedeniyle süre talebinde bulunmuş; Hâkimlikçe talep kabul
edilerek duruşma 24/1/2018 tarihine ertelenmiştir.
19. Yargılamanın 24/1/2018 tarihli ikinci celsesinde
başvurucu SEGBİS odasında hazır bulundurulmuştur. Bu celsede tutanak
mümzilerinden Ö.A.nın beyanına başvurulmuştur. Ö.A. beyanında özetle
başvurucunun diğer oda arkadaşları ile birlikte gazete kağıtlarını ıslatarak
yapışkan hâle getirdiğini ve bunları kameralara yapıştırarak kameraların
görüntü almasını engellediğini ifade etmiştir. Başvurucu, tanığın beyanlarına
karşı savunmasını yapmak üzere duruşma salonunda hazır bulunmak istediğini;
SEGBİS aracılığı ile savunma yapmayacağını belirtmiştir.
20. Yargılamanın 14/2/2018 tarihli son celsesine de
SEGBİS aracılığı ile katılan başvurucu; SEGBİS ortamında ifade vermeyi kabul
etmediğini, duruşma salonuna gelerek huzurda ifade vermek istediğini ifade
etmiştir. Hâkimlik, SEGBİS aracılığı ile duruşma yapılmasının mevzuata uygun
olduğu gerekçesiyle başvurucunun duruşma hazır bulunma talebini reddederek
yargılamaya SEGBİS üzerinden devam edilmesine karar vermiştir.
21. Hâkimlik 14/2/2018 tarihli kararı ile
"2/11/2017 tarihli disiplin cezasının kanuna uygun olduğu" gerekçesiyle
başvurucunun itirazının reddine ve 2 günlük hücre cezasının onanmasına karar
vermiştir.
22. Başvurucu, duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak
ifade vermek istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlanmasının
savunma hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek karara itiraz etmiştir.
23. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/3/2018 tarihli
kararı ile başvurucunun itirazı reddedilmiştir.
24. Öte yandan Disiplin Kurulunun 30/11/2017 tarihli
kararına karşı yapılan şikâyet başvurusuna ilişkin olmak üzere Hâkimliğin
E.2017/2040 sayılı dosyası üzerinden görülen yargılama tek celsede
tamamlanmıştır. 7/2/2018 tarihli duruşmada SEGBİS odasında hazır bulunan
başvurucu; SEGBİS aracılığı ile savunma yapmayacağını, duruşma salonunda hazır
bulunmak istediğini ifade etmiştir. Hâkimlik, SEGBİS ile duruşma yapılmasının yüz
yüzelik ilkesini ihlal etmediğine dair yargı kararlarının mevcut olduğunu
belirterek başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebini reddetmiştir. Bunun
üzerine başvurucu SEGBİS aracılığı ile savunma yapmıştır. Başvurucu
savunmasında özetle kameraların kayıt yapması nedeniyle özel hayatının
kısıtlandığını, bu durumu protesto etmek amacıyla yaptığı eylem sırasında
korku, kaygı veya panik yaratacak biçimde herhangi bir davranışta bulunmadığını
ileri sürmüştür.
25. Hâkimlik 7/2/2018 tarihinde, Disiplin Kurulunun
30/11/2017 tarihli kararının kaldırılmasına yönelik itirazın reddine ancak bu
kararla verilen 4 günlük hücre cezasının 1 gün hücre cezası olarak onanmasına
karar vermiştir.
26. Başvurucu; duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak
ifade vermek istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını,
duruşma salonunda savunma yapma hakkının kullandırılmadığını belirterek karara
itiraz etmiştir.
27. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/3/2018 tarihli
kararıyla "itirazın reddi kararının [k]anun, [t]üzük ve [y]önetmelik
hükümleri çerçevesinde [verildiği] dosya kapsamı ve mevcut delillere
göre verilen kararlarda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı"
belirtilerek başvurucunun itirazı reddedilmiştir.
28. Nihai kararlar başvurucuya 28/3/2018 tarihimde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 24/4/2018 ve 25/4/2018 tarihlerinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
29. İlgili hukuk kaynakları için bkz. Emrah Yayla
([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, §§ 28-42) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
30. Mahkemenin 10/3/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu; duruşma salonunda bizzat hazır bulunarak
savunma yapmak istediği hâlde SEGBİS ile duruşmaya katılmaya zorlandığını,
duruşma salonunda bizzat savunma yapma hakkının kullandırılmadığını belirterek
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
32. Bakanlık görüşünde; SEGBİS ile ilgili mevzuat
hakkında açıklamalarda bulunularak SEGBİS yönteminin hangi durumlarda uygulanabileceğinin,
hangi merciin bu yöntemin kullanılmasına karar verme yetkisine sahip olduğunun
ve ses-görüntü bağlantısı için gerekli olan teknik altyapıya ilişkin koşulların
ilgili mevzuatta açık bir şekilde düzenlendiği belirtilmiştir. Görüş yazısında;
SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve
söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır
bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru
yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına
sahip oldukları, başka bir ifadeyle SEGBİS'in içerdiği bu özellikler sayesinde
yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği
belirtilmiştir.
33. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucunun SEGBİS
aracılığı ile duruşmaya katılımının sağlanmasına ilişkin kararın infaz
hâkimliğince gerekçelendirildiği ve bu gerekçenin genel ve kategorik bir
gerekçe olmadığı ifade edilmiştir. Görüş yazısında; duruşmanın SEGBİS yoluyla
yapılmış olmasının başvurucunun yargılamasının makul bir süre içerisinde
sonuçlandırılması amacına uygun olduğu, bu suretle adil yargılanma hakkının tüm
unsurlarının yerine getirildiği vurgulanmıştır.
34. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında infaz
hâkimliğinin yargı çevresindeki bir infaz kurumunda bulunduğu hâlde duruşmalara
bizzat katılımının sağlanmadığını, duruşmaya etkin bir şekilde katılarak
avukatı ile iletişim kurma ve tanıkları sorgulama imkânından yararlanamadığını
ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
35. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti"
kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşrû vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında duruşmada hazır
bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
37. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok
kararda, adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler
ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması
esnasında geçerli olduğunu belirterek hakkın kapsamının bu konularla
sınırlandırıldığını kabul etmiştir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 23; Nihat Akbulak [GK], B. No: 2015/10131, 7/6/2018, § 35; Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, § 44). Öte yandan
Anayasa Mahkemesi; ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ya da hükümlüler
hakkında uygulanan disiplin cezalarının infazının kişiler üzerinde yaratacağı
etkiyi değerlendirmek suretiyle bazı disiplin cezalarının kişisel hak ve bu
bağlamda medeni hak niteliğinde olduğunu, söz konusu disiplin cezalarına karşı
yapılan şikâyetlerin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin de medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığını ifade etmiştir (örnek
olarak bkz. Giyasettin Aydın, B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 37; Cihan
Yeşil, B. No: 2013/8635, 6/5/2015, § 35; Metin Yamalak (2), B. No:
2013/9450, 13/4/2016, § 59).
38. Somut olayda başvurucu, aldığı disiplin cezalarının
infazından dolayı haberleşme veya iletişim araçlarından ve ziyaretçi kabulünden
yoksun bırakılacağından başvurucunun söz konusu disiplin cezalarından dolayı
yaptığı şikâyetin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin de medeni hak ve
yükümlüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
Dolayısıyla hakkında uygulanan disiplin cezası nedeniyle başvurucunun yaptığı
şikâyetin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığının ve somut olayda
Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğunun kabul edilmesi
gerekir.
39. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
40. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Emrah
Yayla (bkz. §§ 58-86) kararında incelemiş olup anılan karardaki ilkelerden
ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi
anılan kararda medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların
SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımlarının sağlanmasının duruşmada hazır
bulunma hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunu tespit ederek bu müdahalenin
ihlal oluşturup oluşturmadığına ilişkin değerlendirmenin ise kanunilik, meşru
amaca dayalı olma ve ölçülülük ilkeleri yönünden yapılacak inceleme
sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir. Buna göre medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda tarafların SEGBİS aracılığıyla duruşmaya
katılımlarının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi
için kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması
gerekmektedir (Emrah Yayla, §§ 62 - 67).
41. Anayasa Mahkemesi Emrah Yayla kararında söz
konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli
olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (Emrah Yayla, §§ 68-75). Bu
genel ilkelere göre medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklarda
duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ölçülü bir müdahale olup
olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilik, gereklilik
ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmenin sonucuna
göre belirlenebilecektir. Buna göre duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan
müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması,
ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi ve
orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen
amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede
özellikle gereklilik ilkesi uyarınca uyuşmazlığın tarafının duruşmada
hazır bulunmasını zorunlu kılan bir olgunun yokluğu derece mahkemelerince somut
ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. Bu gerekliliğin ortaya
konulması bağlamında, kişilerin duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep
etmelerine rağmen SEGBİS yoluyla katılımlarının neden yeterli görüldüğünün ve
duruşmada bizzat hazır bulunmayı imkânsız hâle getiren veya büyük ölçüde
zorlaştıran koşulların neler olduğunun ifade edilmesi gerekir (Emrah Yayla,
§ 73).
42. Somut olayda, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak
bulunan başvurucunun İnfaz Hâkimliğince açılan duruşmada bizzat hazır bulunma
talebinin reddedilmesi 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği
Kanunu'nun 6. maddesinin yollamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından
anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır. Ayrıca hükümlülerin
ceza infaz kurumundan duruşma salonuna transferleri nedeniyle oluşan
gecikmelerin azaltılması ve yargılamaların hızlandırılması sebebiyle duruşmada
hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin usul ekonomisinin
gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun
duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin makul sürede yargılama
yapılması amacına ulaşılması bakımından elverişli bir araç olduğu
söylenebilir.
43. Ancak başvurucunun davranışları sebebiyle uygulanan
bir disiplin cezasının şikâyet konusu edildiği uyuşmazlık kapsamındaki
duruşmada hazır bulunmanın gerekli görülmemesinin sebepleri somut olarak
açıklanmamıştır. Hâkimliğin "SEGBİS yönteminin mevzuata uygun
olduğu" yönündeki gerekçesi aslında başvurucunun duruşmada bulunma
talebinin somut yargılamayla bağlantılı olmayan genel bir sebeple ve kategorik
olarak reddedildiğini göstermektedir. Anılan gerekçe her durumda duruşmada
bulunma talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtmektedir. Somut olayda
başvurucunun duruşmaya katılması yönünde hiçbir çaba içine girilmemiş, aynı
şehir merkezinde bulunan bir ceza infaz kurumundan duruşmaya katılamamasının
niçin gerekli görüldüğü açıklanmamıştır. Bu çerçevede Hâkimlikçe hiçbir
alternatif değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler de sunulmadan -genel
ve kategorik bir yaklaşımla- başvurucunun duruşmada hazır bulunma talepleri
reddedilmiştir. Uyuşmazlığın bizzat duruşmada bulunmayı gerektiren bir nitelik
taşıyıp taşımadığı hususunda Hâkimlikçe herhangi bir değerlendirme yapılmadan
genel ve kategorik bir sebeple başvurucunun yokluğunda duruşma yapılması ve
duruşmada hazır bulunma hakkına müdahale için en uygun aracın seçilmemesi
müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır.
44. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır
bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamıştır.
3. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
45. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını oradan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.''
46. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
47. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B.
No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl
ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi
diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine
getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına
geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret
etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
48. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
49. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya
mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı
Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili
mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki
benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla
yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim
yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına
bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki
yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden
yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal
yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı
nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını
gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§
58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).
50. İncelenen başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının
ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
51. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine
karar verilmesi gerekmektedir.
52. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat
talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır
bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA
OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE
Selahaddin MENTEŞ'in karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak
üzere Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (E.2017/1946, K.2018/243; E.2017/2040,
K.2018/157) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 10/3/2021 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
1. Mahkemenin Sayın çoğunluğu tarafından başvurucunun
adil yargılama kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkını ihlal edildiğine
karar verilmiştir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
yönündeki çoğunluk kararına belirtilen gerekçelerle katılmadım.
2. Olay ve olgular mahkememizin gerekçeli kararında
ayrıntılı olarak özetlenmiştir. Başvurucu hakkında; hükümlü bulunduğu Kırıkkale
F Tipi Cezaevinde disiplin kurulunun 2/11/2017 tarihli kararıyla disiplin
cezası uygulanmıştır.
3. Disiplin kurulu kararına karşı başvurucu infaz
hakimliğine müracaatta bulunmuştur. İnfaz hakimliğince disiplin kurulunca
verilen karar değiştirilerek onanmıştır. İnfaz hakimliğinin kararına karşı
Kırıkkale 1. Ağır ceza mahkemesine itiraz edilmiş itiraz mahkemece
reddedilmiştir.
4. Başvurucu infaz hakimliğinde savunmasını bizzat
mahkemede yapmak istediğini SEGBİS sistemiyle savunma yapmayacağını mahkemeye
iletmiştir.
5. İnfaz hakimliği SEGBİS ile duruşma yapılmasını yüz
yüze ilkesine ihlal etmediğine dair yargı kararlarının bulunduğunu belirterek
talebi reddetmiş bunun üzerine başvurucu SEGBİS aracılığıyla savunma yapmıştır.
6. UYAP; teknolojik gelişmeleri kullanarak Adalet
Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatının, bağlı ve ilgili kuruluşların, adli ve
idari tüm yargı veya yargı destek birimlerinin donanım veya yazılım olarak iç
otomasyonunu benzer şekilde bilgi otomasyonun sistemlerini kurmuş kamu kurum ve
kuruluşları ile dış entegrasyonu sağlayan bir bilişim sistemidir. Elektronik
imza alt yapısına uygun olarak geliştirilmiş merkezi bir bilgi sistemi kurulmuş
bu sistemde yargı ve yargı destek birimleri arasında fonksiyonel tam
entegrasyon sağlanmıştır. Sistemde elektronik imza rolleri bulunan hâkim,
savcı, avukat, zabıt kâtibi, vatandaş yetkileri çerçevesinde her türlü bilgi
belge sisteme aktarmakta sistemde aktif ve güvenli işleyişi sağlamaktadır. Daha
önce yazışma ve ara kararı gerektiren bilgi ve belgeler e devlet sisteminden
güvenli olarak doğrudan temin edilebilmektedir.
7. UYAP ile ilgili kanuni alt yapı başta 5271 sayılı
Kanun (CMK) olmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili bütün kanunlara ve
yönetmeliklere düzenlemeler konularak sağlanmıştır. Bu bağlamda CMK’nın “Elektronik
işlemler” kenar başlıklı 38/A maddesinde UYAP ile ilgili olarak (ayrıntılı
hükümler içeren) şu düzenlemeye yer verilmiştir.
“(1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı
Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri,
bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.
(2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere,
dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her
türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.
(3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması
öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir,
işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.
(4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve
kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli
elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe
fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.
(5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı
belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge
geçerli kabul edilir.
(6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve
kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın
düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.
(7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge
veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde
ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.
(8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken
hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim,
Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve
mühürlenir.
(9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün
sonunda biter.
(10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî
sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen
bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fiziki olarak istenilmez.
UYAP’tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler ayrıca zorunlu
olmadıkça fiziki ortamda gönderilmez.
(11) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP’ta yapılmasına
dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.”
8. CMK’nın 147. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h)
bendinde ise ifade alma ve sorgu işlemlerinde kaydında teknik imkanlardan
yararlanılacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 196. maddesinde de “Sanığın
duruşmadan bağışık tutulması” kenar başlığı altında sanığın aynı anda
görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun ve
savunmasının yapılabileceği belirtilmiştir.
9. SEGBİS sistemi ulusal ağı yargı sisteminde ses ve
görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği bir bilişim
sistemidir. SEGBİS teknik özellikleri ve donanımı itibariyle UYAP’ta görüntülü
kayıt yapıldığı takdirde duruşma salonunun bir parçası olarak işlev
görmektedir. Sistemde ifade alınırken SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanan
kişiler duruşma salonundakileri görmekte duruşmada yapılanları takip
edebilmekte konuşulanları duyabilmektedir.
10. SEGBİS sistemine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek
amacıyla çıkarılan ve 29/9/2011 tarihli ve 28060 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim
Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinde görüntülü ve sesli
iletişim tekniğinin kullanılması imkânın varlığı halinde kanunlardaki usul
esaslar dairesinde soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki yapılan her türlü
işlemin SEGBİS ile kayda alınacağı belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin ceza infaz
kurumunda bulunanlar başlığı altında ceza infaz kurumunda bulunan kişinin
SEGBİS ile dinlenebileceği ve bu sistem ile duruşmaya katılabileceği
düzenlenmiştir.
11. Öte yandan Anayasa’nın 141. maddesinde son fıkrasında
“Davaların az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırması yargının
görevidir.” denmektedir. Bunun bir yansıması olarak CMK’nın temel yaklaşımı
duruşmanın tekliği (tek bir celsede tamamlanması) ilkesidir. UYAP ve SEGBİS
sistemi teknik alt yapısı ve sağladığı imkanlar ile bilgi ve belgeye ulaşım
kolaylığı göz önüne alındığında tümüyle bu sistemi sağlamaya yönelik olarak
tasarlandığı söylenebilir. Dolayısıyla SEGBİS sistem olarak Anayasa’nın bu
kuralına uygun ve kuralla öngörülen meşru amacı sağlamaya yönelik olarak
işlemektedir.
12. Bu açıklamalar ışığında somut olay
değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımın sağlanması
başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum değildir.
13. İnfaz hakimliğince başvurucunun SEGBİS sistemi ile
savunmasının alınacağı kendisine bildirilmiş SEGBİS sistemi üzerinden de
savunması alınmıştır.
14. Başvurucu yukarıda belirtilen gerekçelerle duruşma
salonunun bir parçası olan SEGBİS ile savunmasını sunması nedeniyle adil
yargılanma kapsamında duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılamaz.
15. Bu açıklamalar ışığında somut olayı
değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımının
sağlanması başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum olmadığından
sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.