TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
RİCHMASS MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. ORGANİZE SANAYİ ŞUBESİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/16637)
Karar Tarihi: 13/12/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Cafiye Ece YALIM
Başvurucu
RİCHMASS Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Organize Sanayi Şubesi
Vekili
Av. Şevket Kurtuluş PALA
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, madencilik ruhsatı verilen bölgenin arkeolojik sit alanı olarak tespit edilerek söz konusu bölgede madencilik faaliyetinin durdurulması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
3. Başvurucu 24/1/2011 tarihinde kurulan ve madencilik faaliyeti yapan bir şirkettir. Başvurucu, Burdur'un Ağlasun ilçesi Yazır köyü sınırları içinde bulunan alandaki mermer ocağının işletilmesine ilişkin iki ruhsatı 9/6/2011 tarihli sözleşmeyle 1.500.000 Amerikan doları bedelle M.Y.K.dan devralmıştır. Başvurucu, mermer ocağının işletilmesi için 887.879,64 TL yatırım yaptığını ileri sürmüştür.
4. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 20/11/2012 tarihli kararıyla, 12/4/1985 tarihinde 1. dereceden arkeolojik sit alanı olarak tespit edilen ve 14/4/2007 tarihinde de sınırları belirlenen Sagalassos Antik Kenti'nin sınırları genişletilmiş ve başvurucunun işlettiği saha da 1. dereceden arkeolojik sit alanının sınırları içine dâhil edilmiştir. Söz konusu kararda, Sagalassos Antik Kenti 1. dereceden sit alanının sınırlarının kuzeyinde ve doğusunda antik su yollarının ve su kanallarının, yapı kalıntılarının, antik buluntuların tespit edildiği belirtilerek Sagalassos Antik Kenti'nin bütüncül bir biçimde korunabilmesi için sınırlarının genişletilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
5. Başvurucu -kendi beyanına göre- mermer ocağının sit alanı olarak tespit edildiğine ilişkin duyumlar alması üzerine 26/2/2013 tarihinde Burdur Valiliğinden bilgi talep etmiştir. Burdur Valiliği 6/3/2013 tarihli yazı ekinde Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 20/11/2012 tarihli kararını başvurucuya göndermiştir.
6. Başvurucu Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 20/11/2012 tarihli kararının iptali talebiyle 1. Isparta İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. İdare Mahkemesi 6/3/2014 tarihli kararıyla, Sagalassos Antik Kenti 1. dereceden sit alanının mevcut sınırlarının genişletilmesinin hukuku uygun olduğunu tespit ederek davayı reddetmiştir. Anılan karar, Danıştay Ondördüncü Dairesinin (Daire) 3/2/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
7. Başvurucu 9/5/2014 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açmıştır. Başvurucu, 1.500.000 dolar ruhsat bedelinin, yatırım için harcadığı 887.879,64 TL'nin ve yoksun kaldığı zararının idarece tazmini gerektiğini ileri sürmüştür. Hukuk devleti ilkesine vurgu yapan başvurucu, maden ocağı olarak işletilmesinde bir engel olmadığı bildirilen ruhsat alanının ruhsatı devraldığı tarihten sonra verilen bir idari kararla sit alanı ilan edilmesi sebebiyle oluşan zararlarının karşılanmasının hukuk devleti ilkesinin ve kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin bir gereği olduğunu belirtmiştir.
8. İdare Mahkemesi 28/11/2014 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde sit alanının sınırlarının genişletilmesinde idarenin kusurunun bulunmadığını, bu nedenle tazminat sorumluluğunun doğmadığını belirtmiş; başvurucunun devraldığı maden işletme ruhsatına ait alanda faaliyet yapamaması nedeniyle ruhsatı devraldığı kişi aleyhine adli yargıda dava açabileceğine işaret etmiştir.
9. İdare Mahkemesi kararı Dairenin 27/3/2018 tarihli kararıyla onanmıştır. Nihai karar 11/5/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 31/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
10. Öncelikle belirtmek gerekir ki bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermesi gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
11. Öte yandan bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını, bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması, delillerini sunması zorunludur. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, §§ 24, 25).
12. Bireysel başvurunun başvurucunun talep ve iradeleri çerçevesinde işleyen bir hak arama yolu olduğu da hatırda tutulmalıdır. Dolayısıyla iradi olarak bireysel başvuru mekanizmasını faaliyete geçiren başvurucunun iradi olarak başvuruyu sonlandırma hakkı da mevcuttur. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruyu inceleyebilmesi için başvurucunun bireysel başvurunun yapılmasında olduğu gibi bireysel başvuru incelemesinin sonraki aşamalarında da başvuruyu devam ettirme iradesinin olması ve bu iradeyi Anayasa Mahkemesi önünde göstermesi gerekir. Bu bakımdan başvurucunun bireysel başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması önemlidir (Mehmet Girasun ve Ömer Elçi, B. No: 2015/15266,17/6/2021, §§ 39, 40).
13. Bu bağlamda başvurunun değerlendirilmesi sürecinde Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüğe açıkça aykırı olarak vuku bulan, söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte olan yeni ve önemli gelişmeler, başvurunun yapılmasını takiben gelişen olay, idari veya yargısal karar hakkında Anayasa Mahkemesinin bilgilendirilmemesi başvurucunun kötü niyetinin bir göstergesi olabileceği gibi aynı zamanda bireysel başvuruyu takip etmeme iradesinin de bir göstergesi olarak değerlendirilebilir (Mehmet Girasun ve Ömer Elçi, § 41).
14. Yine başvurucudan bireysel başvuruyla ilgili olarak gerekli görülen bilgi, belge ve delillerin istenmesi hâlinde başvurucunun bu talebi mazeretsiz olarak yerine getirmemesi, cevapsız bırakması da bireysel başvuruyu takip etmeme iradesinin bir yansıması olarak görülebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi Ahmet Özışık (B. No: 2013/2714, 6/10/2015) başvurusunda başvurucu vekilinin kendisine tanınan süre içinde bireysel başvuru harcını yatırmamasının başvurucunun davasını takipsiz bıraktığı anlamına geldiğini değerlendirerek düşme kararı vermiştir (Ahmet Özışık, § 28).
15. Diğer taraftan başvurucunun (veya temsilcisinin) Anayasa Mahkemesi ile olan iletişimine de özen göstermesi gerekmektedir. Başvurucunun Anayasa Mahkemesiyle iletişiminde zorluklar çıkarması, başvurucuya ulaşılamaması (ulaşılabilir bir adresin veya iletişim kanalı olmamasına rağmen bu durumun Anayasa Mahkemesine bildirilmemesi, adres değişikliğinin bildirilmemesi vb.) başvurucuyla yapılan yazışmaları sekteye uğratacaktır. Bu durum Anayasa Mahkemesini başvurunun incelenmesine devam edilmesi konusunda bir ilgi kaybı olduğu düşüncesine sevk edebilir. Ayrıca başvurucunun bireysel başvuruda kendisini temsil eden avukatla başvurunun değerlendirilmesi süreci boyunca irtibatını koruması da önemlidir. Başvurucunun avukatıyla irtibatını koparması, aralarındaki bilgi akışının kesilmesine ve avukata başvuru sürecinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunlara ilişkin talimat vermemeye sebep olacağından bu durum başvurunun anlamlı bir şekilde sürdürülememesine yol açabilecektir (Mehmet Girasun ve Ömer Elçi, § 43).
16. Anayasa Mahkemesi tarafından 7/3/2023 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne (Genel Müdürlük) müzekkere yazılarak başvurucunun bireysel başvuru dosyasında ileri sürdüğü iddialarına ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenmiştir.
17. Genel Müdürlük 30/3/2023 tarihinde ilgili bilgi ve belgeleri göndermiştir. Genel Müdürlük M.Y.K. adına kayıtlı bir maden ruhsatı olmadığını, başvurucunun 27/6/2011 tarihinde H.A.T. adına kayıtlı maden sahalarını devraldığını, 26/2/2015 tarihinde söz konusu sahaları terk ederek ihalelik hâle getirdiğini bildirmiştir. Ayrıca 21/2/2013 tarihinde birinci derece sit alanının kendilerine bildirildiğini ancak alanın genişletilmesine dair bir bilgi verilmediğini, alanın başvurucunun ruhsat sahaları ile çakıştığını, sahalarda madencilik faaliyetinin yapılmadığını belirtmiştir.
18. Anayasa Mahkemesinin Genel Müdürlüğe yazdığı müzekkere ile bu müzekkereye verilen cevap ekte gönderilerek başvurucudan karşı beyanlarını tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde bildirmesi istenmiştir.
19. Başvurucu vekiline söz konusu yazının 8/4/2023 tarihinde tebliğ edilmesine ve buna karşı beyanda bulunabilmesi için süre tanınmasına rağmen başvurucu bu yazıya cevap vermemiştir.
20. Başvurucu, mermer ocağının işletilmesine ilişkin iki ruhsatı M.Y.K. ile aralarında imzaladıkları devir sözleşmesi sonucu aldığını iddia etmiştir. Genel Müdürlüğün Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazıda ise başvurucunun M.Y.K.dan ruhsat devraldığına dair herhangi bir bilgi olmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla Genel Müdürlüğün Anayasa Mahkemesine gönderdiği cevap yazısıyla başvurucunun şikâyetine konu hususlar arasında önemli çelişkiler olup başvurucu, başvuru formunda şikâyetlerinin incelenmesi bakımından son derece önemli olan bu çelişkileri gidermemiştir.
21. Tüm bu açıklamalar bir bütün olarak dikkate alındığında başvurucunun şikâyetlerine konu olay ve olgulara ilişkin yeterli açıklama yapmadığı, dayanaklarını sunmadığı bir başvuru yaptığı görülmüştür. Başvurucu, Genel Müdürlüğün yazdığı müzekkere cevabına karşı beyanda bulunmamış; bireysel başvurusunu takip etme iradesini göstermemiştir. Başvurucunun bu özensizliği dikkate alındığında bireysel başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden bulunmadığı değerlendirilmiştir.
22. Dolayısıyla somut olayın koşullarında başvurunun takipsiz bırakıldığı ve incelenmesine devam etmeyi gerekli kılan başka bir haklı neden de bulunmadığı anlaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun takipsiz bırakılması ve incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebep görülmemesi nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.