TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
METİN GÜNEŞ BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2018/17593)
Karar Tarihi: 10/3/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Kadir ÖZKAYA
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Murat BAŞPINAR
Başvurucu
Metin GÜNEŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, tutukluluğun makul süreyi aşması şikâyeti yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve ayrıca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Tutuklamaya İlişkin Süreç
8. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) 17-25 Aralık soruşturmaları (anılan soruşturmalara ilişkin bilgiler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 30) sonrasında bu operasyonlarla ilişkisi dolaysısıyla Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı suçlardan başlatılan bir soruşturma kapsamında 15/4/2015 tarihinde gözaltına alınmıştır. Başsavcılık başvurucuyu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından tutuklanması istemiyle İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir (Metin Güneş, B. No: 2017/23083, 28/5/2019, §§ 9-11).
9. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 20/4/2015 tarihinde başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir.Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...şüphelilerin İstanbul Emniyet Müdürlüğünde suç tarihi itibariyle çeşitli şube ve bürolarda müdür, müdür yardımcısı, amir ve memur olarak görev yaptıkları, bu görevleri dolayısıyla silahlı kolluk kuvveti olarak görev yaptıkları, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün hiyerarşik yapısı içerisinde altlık üstlük ilişkilerini kullanarak, yasadışı örgütlenme oluşturdukları, devletin emniyet hizmetleri ve faaliyetleri kapsamında görevlerinin sağladığı nüfuz ve gücü yasaların verdiği yetkileri görevlerinin gereklerine aykırı olarak kullanarak isnat edilen amaç suçlara ulaşmak amacıyla bir kısım araç suçları işlediklerı hususunda kuvvetli suç şüphesi ve delilin bulunduğu devletin yapısı dışında başka bir hiyerarşik düzene göre hareket eden bir yapıya göre hareket etmelerinin söz konusu olduğu bu amaçla siyasal operasyonlara kalkışıldığı, bu amaçla zımmet ve benzeri bir takım suçlar ile mücadele ediliyormuş görüntüsü altında, adli merciler de yanıltılmak suretiyle tutanaklar tutularak soruşturmalarn baslatıldığı, bu soruşturmalar çerçevesinde ... İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin iletişimin dinlenmesini sağladıkları, bu dinlemenin de istihbarat şube müdürlüğü yönetim kadrosuna atanan bir kısım amir ve memurların ne şekilde hareket edeceklerinin önceden tespite çalışıldığı ...
...
bu itibarla bu şüpheIiIerin üzerilerine atılı suçlar yönünden; kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunduğu, bu suçların yasada öngörülen cezalarının alt ve üst sınırı, bu suçların önemli ve ciddi sayılan suçlardan olması hasebiyle tutuklama nedeninin varsayıldığı, atılı suçların katalog suçlardan olduğu, CMK'nın l00. ve devamı maddelerinde belirtilen tutuklama yasağı veya yargılama engeli gibi halin bulunmadığı, atılı suçlar yönünden şüphelilerin alabileceği ceza miktarı gözönüne bulundurulduğunda kaçabilecekleri yönünde şüphe bulunduğu, soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, çok kapsamlı bir şekilde ve çok yönlü olarak soruşturmanın devam ettiği, bu anlamda şüphelilerin delilleri yok etme, gizlerne, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu, atılı suçlar yönünden beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde 'ölçülülük' ilkesi uyarınca daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulanmasının bu aşamada yetersiz kalacağı, kanaatine varılmakla şüphelilerin ... tutuklanmalarına... [karar verilmiştir.]"
10. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiş; İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği 6/5/2015 tarihinde başvurucunun itirazını reddetmiştir (Metin Güneş, §§ 12, 13).
11. Başsavcılık 30/3/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucunun suç uydurma, iftira, göreve ilişkin sırrın açıklanması, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, yasaklanan bilgileri açıklama, siyasal veya askerî casusluk suçlarını işlediği iddiasıyla aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır. İddianamede FETÖ/PDY hakkında genel bilgilere, başvurucuya yönelik suçlama ve delillere yer verilmiştir.
12. İddianamede başvurucunun, 17/25 Aralık operasyonları öncesinde bir kısım emniyet mensubunu ve devletin değişik kademelerinde yer alan yöneticileri dinlemeye zemin hazırlamak amacıyla H.B. isimli bir polis memurunun zimmet suçu işlediğinden bahisle, zimmet eylemine ilişkin herhangi bir araştırma yapmadan gerçeğe aykırı tutanak düzenlemek suretiyle diğer şüphelilerle birlikte hareket ederek anılan süreçte yer aldığı belirtilmiştir. Soruşturma makamlarınca, başvurucuyla birlikte hareket ettiği belirtilen diğer şüphelilerin de anılan zimmet tutanağına istinaden başkaca delil araştırması yapmadan olağan bir zimmet suçu soruşturması ile orantısız bir şekilde istihbarat şube başkanı da dâhil olmak üzere birçok emniyet görevlisini aralarında zimmet eylemi nedeniyle nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koymadan, örgüt kapsamında işlenen bir suç olduğu gerekçesiyle usule aykırı şekilde dinledikleri ileri sürülmüştür. Başvurucu ve diğer şüphelilerin amacının zimmet suçunu ortaya çıkarmak olmadığı aksine tüm şüphelilerin ortak amaçlarının hükumete yönelik gerçekleştirmeyi düşündükleri 17/25 Aralık operasyonları öncesinde bir kısım emniyet görevlisinin davranışlarını öğrenme ve buna karşı kendileri yönünden tedbir almak olduğu, dolayısıyla şüphelilerin bu ortak amaçla birlikte hareket ederek usulsüz birçok dinleme yapmak suretiyle atılı suçları işledikleri iddia edilmiştir. Başvurucunun zimmet yaptığı gerekçesiyle hakkında tutanak düzenlediği Polis memuru H.B. ile ilgili olarak yürütülen soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve başvurucu hakkında bu olay nedeniyle suç uydurma ve iftira suçlarından dava açıldığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır (Metin Güneş, § 16).
13. İddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) 21/4/2016 tarihinde kabul edilerek E.2016/124 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır. Mahkeme aynı tarihte yaptığı tensiple birlikte başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar N.A., M.Ç., A.K., A.K., İ.E., S.G., Metin Güneş, P.K., A.A., M.A.S., A.Ü., R.H.H.nin üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, teknik takip raporları, iletişim tespit tutanakları, baz istasyonu sinyal kayıtları, arama tutanakları ve ekleri, ekspertiz raporları, şahit beyanları, müşteki ifadeleri vs. Deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren müşahhas deliller bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, sanıklara isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu da dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması gibi sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, adı geçen sanıkların CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar verildi.]"
14. Mahkeme 18/5/2016 tarihinde yaptığı ilk duruşma ve sonraki celselerde savunmaları almış, bir kısım müşteki ve tanıkları dinlemiş ve duruşma sonlarında başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir (Metin Güneş, §§ 18-23).
15. Mahkemece 25/4/2018 tarihinde dosya üzerinden yapılan değerlendirmede başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar N.A., M.Ç., A.K., A.K., İ.E., S.G., Metin Güneş, P.K., A.A., M.A.S., A.Ü., R.H.H.nin üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, müşteki ifadeleri, tanık beyanları, kamera izleme tutanakları, bilirkişi raporları, HTS raporları, görüntü izleme tutanağı, bylock raporu, dosyada bulunan tutanak ve raporlar vs. deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren müşahhas deliller bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, sanıklara isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu da dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması gibi sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, ... adı geçen sanıkların CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar verildi.]"
16. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince 7/5/2018 tarihinde reddedilmiştir.
17. Başvurucu 21/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur
18. Mahkeme sonraki celselerde "...sanıklar N.A., M.Ç., A.K., A.K., İ.E., S.G., Metin Güneş, P.K., A.A., M.A.S., A.Ü., R.H.H.nin üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, teknik takip raporları, iletişim tespit tutanakları, baz istasyonu sinyal kayıtları, arama tutanakları ve ekleri, ekspertiz raporları, şahit beyanları, müşteki ifadeleri vs. Deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren müşahhas deliller bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, sanıklara isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu da dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması gibi sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, adı geçen sanıkların CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar verildi.]" şeklindeki gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
19. Mahkemece 29/11/2019 tarihli celsede ise "...sanıklar A.K., A.K., A.A., A.Ü., N.A., M.Ç., Metin Güneş, P.K., R.H.H., Ş.D. ve Y.M.nin üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, müşteki ifadeleri, tanık beyanları, kamera izleme tutanakları, bilirkişi raporları, HTS raporları, görüntü izleme tutanağı, bylock kullanımlarına dair tespitler ve teknik veriler, dosyada bulunan tutanak ve raporlar vs. deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren müşahhas deliller bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, sanıklara isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu da dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması gibi sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, adı geçen sanıkların ... CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar verildi.]" şeklindeki gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
20. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdest olup başvurucunun tutukluluk durumu devam etmektedir.
B. İlgili Süreç
21. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda FETÖ/PDY olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 12-25).
22. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da darbe girişimiyle doğrudan bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).
IV. İLGİLİ HUKUK
23. İlgili hukuk için bkz. Metin Güneş, §§ 27-34.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu; uzun süredir tutuklu olduğunu, tahliye taleplerinin ve itirazlarının -tutukluluğun devamını meşru kılacak- ilgili ve yeterli gerekçe olmadan reddedildiğini, kanunda öngörülen iki yıllık sürenin dolmasına rağmen tutukluluk süresinin uzatılmasına ilişkin bir karar verilmediğini, tutukluluğun devamına karar veren mahkemenin her seferinde aynı matbu gerekçelerle tahliye taleplerini reddettiğini, yargılamada makul tutukluluk süresinin aşıldığını, ret kararlarında somut gerekçelerin gösterilmediğini, bu kararlarda suç şüphesini gösteren delillerin ve tutuklama nedenlerinin somut olgulara dayalı olarak açıklanmadığını ve adli kontrolün yetersiz kalma nedenlerinin gösterilmediğini, bu süreçte soruşturma işlemlerinin de özensiz bir şekilde yürütüldüğünü, dolayısıyla somut hiçbir neden gösterilmeden, matbu gerekçelerle sürdürülen tutukluluğun makul süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Bakanlık görüşünde, başvurucuya isnat edilen suçlamanın niteliği, başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen terör örgütünün (FETÖ/PDY) örgütlenme biçimi ve işleyişi, soruşturma/kovuşturma konusu edilen olayların özellikleri birlikte dikkate alındığında tutukluluğun devamı kararlarındaki gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu, dolayısıyla tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili ve yeterli olduğu değerlendirilmektedir.Bakanlık, başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığı şikâyetinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları bağlamında açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunmasına karar verilmesi gerektiği kanaatindedir.
27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevabında başvuru formundakilere benzer beyanlarda bulunarak Bakanlık görüşünü kabul etmediğini ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
28. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir."
29. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
31. Genel ilkeler için bkz. Erdal Tercan [GK], 2016/15637, 12/4/2018, §§ 190-200.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
32. Başvurucu 17/25 Aralık operasyonlarından sonraki süreçte 15/4/2015 tarihinde gözaltına alınmış ve İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/4/2015 tarihli kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından tutuklanmıştır. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucunun tutukluluk hâli devam etmektedir. Buna göre başvurucunun tutukluluk süresi yaklaşık 4 yıl 11 aydır.
33. Başvurucunun aynı konuyla ilgili olarak daha önceki 2017/23083 numaralı başvurusunda İkinci Bölüm tarafından 28/5/2019 tarihinde verilen kararda 4 yıl 1 ay 13 günlük tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.
34. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresinin en çok iki yıl olduğu belirlendikten sonra zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bu sürenin uzatılabileceği belirtilmiştir. Kanun'da bu uzatma süresinin toplam üç yılı geçemeyeceği ifade edilmiştir. Böylelikle uzatma süreleri dâhil toplam tutukluluk süresi azami beş yıl olabilecektir (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 40). Bununla birlikte 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 141. maddesiyle -1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanun'un 136. maddesiyle de aynen kabul edilerek yasalaşmıştır- anılan fıkraya eklenen son cümle ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümü'nde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda uzatma süresinin beş yılı geçemeyeceği düzenlenmiştir (bkz. § 23). Dolayısıyla anılan suçlara ilişkin olarak kanun koyucu azami tutukluluk süresini 7 yıla çıkarmıştır. Başvurucuya yöneltilen suçlamanın da bu kapsamda olduğu görülmektedir. Bu kanun değişikliğinin başvurucunun tutukluluk süresinin beş yılı bulmasından önce gerçekleşmesi dolayısıyla bu tutukluluk bakımından kanunda öngörülen azami tutukluluk süresinin aşıldığının kabulü mümkün değildir.
35. Başvurucu 17-25 Aralık soruşturmaları ile bağlantılı olduğu değerlendirilen bir süreç içindeki faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından tutuklanmıştır. 17-25 Aralık soruşturmaları, Türkiye'de ve yurt dışında uzunca bir süre faaliyetlerine devam eden FETÖ/PDY'nin bu faaliyetlerdeki temel amacının Hükûmeti devirmeye yönelik olduğu yönündeki değerlendirmelerin temel dayanaklarından birini oluşturmaktadır. Nitekim birçok soruşturma ve kovuşturma belgesinde 17-25 Aralık soruşturmalarının FETÖ/PDY mensubu yargı ve kolluk görevlileri tarafından Hükûmeti devirmeye amacıyla kurgulanmış bir süreç olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığı bilinmektedir. Anayasa Mahkemesince -2015/10423 sayılı başvuruda İkinci Bölüm Birinci Komisyon tarafından 6/9/2017 tarihinde- başvurucunun bu soruşturmalarla bağlantılı olan bir süreçteki eylemleri dolayısıyla tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelenirken suç işlediğine dair kuvvetli belirtinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre başvurucu, kamu makamları ve yargı organlarınca 17/25 Aralık operasyonlarının ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu değerlendirilen FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu belirtilen emniyet mensuplarına yönelik olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklanmıştır (Metin Güneş, § 71).
36. Öte yandan sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza mahkemelerinin tutukluluğun devamı kararlarının gerekçelerinde yer alan tutuklama nedenlerine ve ölçülülüğe ilişkin açıklamalar incelendiğinde kaçma şüphesine, delillerin karartılması ihtimalinin bulunmasına, isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve Kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasında olmasına, suça göre tutuklama tedbirinin ölçülü/orantılı olmasına, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına dayanıldığı görülmektedir (bkz. §§ 9, 13, 15, 18, 19).
37. Başvurucunun tutuklanmasından yaklaşık 1 yıl 3 ay sonra Türkiye, 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Bu durumda başvurucu yönünden tutuklama nedenlerinin devam edip etmediğinin değerlendirilmesinde FETÖ/PDY'nin özelliklerinden kaynaklanan etkenlerin yanı sıra 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında ortaya çıkan koşulların da göz ardı edilmemesi gerekir.
38. FETÖ/PDY'nin devletin anayasal kurumlarını ele geçirmeyi, sonrasında devleti, toplumu ve fertleri kendi ideolojisi doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi ve oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomiyi, toplumsal ve siyasal gücü yönetmeyi amaçlayan, bu doğrultuda mevcut idari sisteme paralel şekilde örgütlenen bir terör örgütü olduğu Türk yargı organlarınca kabul edilmektedir (ilgili kararların bir kısmı için bkz. Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 20, 21; Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586, 11/1/2018, § 10).
39. FETÖ/PDY; bir taraftan başta eğitim ve din olmak üzere farklı sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda yasal faaliyetlerde bulunurken diğer taraftan bazen bu yasal kuruluşların içinde gizlenmiş olan bazen de yasal yapıdan tamamen farklı şekilde konumlanan ve hareket eden, özellikle de kamusal alana yönelik faaliyetlerde bulunan illegal bir yapılanma niteliğindedir (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 26).
40 Türk yargı organları yakın dönemde verdikleri birçok kararda FETÖ/PDY'nindevletin anayasal kurumlarını ele geçirmeyi, sonrasında devleti, toplumu ve fertleri kendi ideolojisi doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi ve oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomiyi, toplumsal ve siyasal gücü yönetmeyi amaçlayan, bu doğrultuda mevcut idari sisteme paralel şekilde örgütlenen bir terör örgütü olduğunu ve bu örgütün 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğunu kabul etmişlerdir (Mustafa Baldır, B. No: 2016/29354, 4/4/2018, § 74).
41. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırım öngörülen suç tipleri arasında olup (bkz. § 23)isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasında sayılmıştır (Hüseyin Korkmaz, B. No: 2014/16835, 18/7/2018, § 46)
42. Başvurucuya isnat edilen suçlamanın niteliği, başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen terör örgütünün (FETÖ/PDY) yukarıda ifade edilen örgütlenme biçimi ve işleyişi, soruşturma/kovuşturma konusu edilen olayların özellikleri birlikte dikkate alındığında tutukluluğun devamı kararlarındaki gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu, dolayısıyla tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili ve yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.
43. Diğer taraftan soruşturma mercilerince, darbe teşebbüsünün başlamasıyla birlikte doğrudan darbe teşebbüsüyle bağlantılı eylemlere veya FETÖ/PDY'nin -yargı organları da dâhil olmak üzere- kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına ve faaliyetlerine yönelik olarak da soruşturmalar yapılmış ve bu soruşturmalar çerçevesinde çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır. Anılan türdeki soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre daha zor ve karmaşık olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 52).
44. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonunda başvurucu hakkında suç uydurma, iftira, göreve ilişkin sırrın açıklanması, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, yasaklanan bilgileri açıklama, siyasal veya askerî casusluk suçlarından düzenlenen iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiş ve kovuşturma aşaması başlamıştır (bkz. § 11).
45. Başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen örgütün özellikleri, bu örgütün yapılanmasının boyutu ve faaliyetlerinin niteliği, bu türdeki soruşturmaların yürütülmesinin -diğer soruşturmalara göre- zorluğu ve başvurucunun yargılandığı davada iki mağdur, on üç müşteki ve kırk beş sanığın bulunması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince en geç otuz günde bir başvurucunun tutukluluk durumunun değerlendirildiği, düzenli aralıklarla ve en geç üç ay arayla toplam elli yedi duruşma yapıldığı, bu duruşmalarda sanıkların, katılanların ve tanıkların dinlendiği ve sair delillerin toplandığı görülmektedir. Bu itibarla genel olarak davanın yürütülmesinde derece mahkemelerince hareketsiz kalınan bir dönem olmadığı gibi yargılamada özensizlik gösterildiği de tespit edilmemiştir.
46. Bu bağlamda başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması, soruşturma/kovuşturma sürecinin zor ve karmaşık olması ve soruşturma/kovuşturma sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında yaklaşık 4 yıl 11 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.
47. Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer nitelikteki başvurulardan Ömer Köse (B. No: 2017/34237, 23/10/2019, § 76) başvurusunda 5 yıl 2 ay 3 günlük tutukluluk süresinin, Yurt Atayün (B. No: 2017/34216, 29/5/2019, § 72) başvurusunda ise 4 yıl 10 ay 7 günlük tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varmıştır. Somut başvuruda da aynı mahiyetteki iddiaya ilişkin olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
48. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.