TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
METİN GÜNEŞ BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2018/17593)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Murat BAŞPINAR
|
Başvurucu
|
:
|
Metin GÜNEŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyon tarafından bu kararda incelenen
şikâyet haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, tutukluluğun makul
süreyi aşması şikâyeti yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve ayrıca başvurucunun adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Tutuklamaya İlişkin
Süreç
8. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık)
17-25 Aralık soruşturmaları (anılan soruşturmalara ilişkin bilgiler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No:
2016/22169, 20/6/2017, § 30) sonrasında bu operasyonlarla ilişkisi dolaysısıyla
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı suçlardan
başlatılan bir soruşturma kapsamında 15/4/2015 tarihinde gözaltına alınmıştır.
Başsavcılık başvurucuyu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya
görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken
bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından
tutuklanması istemiyle İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir (Metin
Güneş, B. No: 2017/23083, 28/5/2019, §§ 9-11).
9. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 20/4/2015 tarihinde
başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini
siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından tutuklanmasına
karar vermiştir.Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...şüphelilerin İstanbul Emniyet
Müdürlüğünde suç tarihi itibariyle çeşitli şube ve bürolarda müdür, müdür
yardımcısı, amir ve memur olarak görev yaptıkları, bu görevleri dolayısıyla
silahlı kolluk kuvveti olarak görev yaptıkları, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün
hiyerarşik yapısı içerisinde altlık üstlük ilişkilerini kullanarak, yasadışı
örgütlenme oluşturdukları, devletin emniyet hizmetleri ve faaliyetleri
kapsamında görevlerinin sağladığı nüfuz ve gücü yasaların verdiği yetkileri
görevlerinin gereklerine aykırı olarak kullanarak isnat edilen amaç suçlara
ulaşmak amacıyla bir kısım araç suçları işlediklerı hususunda kuvvetli suç
şüphesi ve delilin bulunduğu devletin yapısı dışında başka bir hiyerarşik
düzene göre hareket eden bir yapıya göre hareket etmelerinin söz konusu olduğu
bu amaçla siyasal operasyonlara kalkışıldığı, bu amaçla zımmet ve benzeri bir
takım suçlar ile mücadele ediliyormuş görüntüsü altında, adli merciler de
yanıltılmak suretiyle tutanaklar tutularak soruşturmalarn baslatıldığı, bu
soruşturmalar çerçevesinde ... İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin
iletişimin dinlenmesini sağladıkları, bu dinlemenin de istihbarat şube
müdürlüğü yönetim kadrosuna atanan bir kısım amir ve memurların ne şekilde
hareket edeceklerinin önceden tespite çalışıldığı ...
...
bu itibarla bu şüpheIiIerin üzerilerine atılı
suçlar yönünden; kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller
bulunduğu, bu suçların yasada öngörülen cezalarının alt ve üst sınırı, bu
suçların önemli ve ciddi sayılan suçlardan olması hasebiyle tutuklama nedeninin
varsayıldığı, atılı suçların katalog suçlardan olduğu, CMK'nın l00. ve devamı
maddelerinde belirtilen tutuklama yasağı veya yargılama engeli gibi halin
bulunmadığı, atılı suçlar yönünden şüphelilerin alabileceği ceza miktarı
gözönüne bulundurulduğunda kaçabilecekleri yönünde şüphe bulunduğu,
soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, çok kapsamlı bir şekilde ve çok yönlü
olarak soruşturmanın devam ettiği, bu anlamda şüphelilerin delilleri yok etme,
gizlerne, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu,
atılı suçlar yönünden beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde
'ölçülülük' ilkesi uyarınca daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri
uygulanmasının bu aşamada yetersiz kalacağı, kanaatine varılmakla şüphelilerin
... tutuklanmalarına... [karar verilmiştir.]"
10. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiş; İstanbul 6. Sulh
Ceza Hâkimliği 6/5/2015 tarihinde başvurucunun itirazını reddetmiştir (Metin Güneş, §§ 12, 13).
11. Başsavcılık 30/3/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucunun
suç uydurma, iftira, göreve ilişkin sırrın açıklanması, suç delillerini yok
etme, gizleme veya değiştirme, kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta
kullanma, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, yasaklanan bilgileri
açıklama, siyasal veya askerî casusluk suçlarını işlediği iddiasıyla aynı yer
ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır. İddianamede
FETÖ/PDY hakkında genel bilgilere, başvurucuya yönelik suçlama ve delillere yer
verilmiştir.
12. İddianamede başvurucunun, 17/25 Aralık operasyonları
öncesinde bir kısım emniyet mensubunu ve devletin değişik kademelerinde yer
alan yöneticileri dinlemeye zemin hazırlamak amacıyla H.B. isimli bir polis
memurunun zimmet suçu işlediğinden bahisle, zimmet eylemine ilişkin herhangi
bir araştırma yapmadan gerçeğe aykırı tutanak düzenlemek suretiyle diğer
şüphelilerle birlikte hareket ederek anılan süreçte yer aldığı belirtilmiştir.
Soruşturma makamlarınca, başvurucuyla birlikte hareket ettiği belirtilen diğer
şüphelilerin de anılan zimmet tutanağına istinaden başkaca delil araştırması
yapmadan olağan bir zimmet suçu soruşturması ile orantısız bir şekilde
istihbarat şube başkanı da dâhil olmak üzere birçok emniyet görevlisini
aralarında zimmet eylemi nedeniyle nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koymadan,
örgüt kapsamında işlenen bir suç olduğu gerekçesiyle usule aykırı şekilde
dinledikleri ileri sürülmüştür. Başvurucu ve diğer şüphelilerin amacının zimmet
suçunu ortaya çıkarmak olmadığı aksine tüm şüphelilerin ortak amaçlarının
hükumete yönelik gerçekleştirmeyi düşündükleri 17/25 Aralık operasyonları
öncesinde bir kısım emniyet görevlisinin davranışlarını öğrenme ve buna karşı
kendileri yönünden tedbir almak olduğu, dolayısıyla şüphelilerin bu ortak amaçla
birlikte hareket ederek usulsüz birçok dinleme yapmak suretiyle atılı suçları
işledikleri iddia edilmiştir. Başvurucunun zimmet yaptığı gerekçesiyle hakkında
tutanak düzenlediği Polis memuru H.B. ile ilgili olarak yürütülen soruşturma
sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve başvurucu hakkında bu
olay nedeniyle suç uydurma ve iftira suçlarından dava açıldığı da dosya
kapsamından anlaşılmaktadır (Metin Güneş,
§ 16).
13. İddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme)
21/4/2016 tarihinde kabul edilerek E.2016/124 sayılı dosya üzerinden kovuşturma
aşaması başlamıştır. Mahkeme aynı tarihte yaptığı tensiple birlikte
başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir. Karar gerekçesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar N.A., M.Ç., A.K., A.K.,
İ.E., S.G., Metin Güneş, P.K., A.A., M.A.S., A.Ü., R.H.H.nin üzerlerine atılı
suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, teknik takip raporları,
iletişim tespit tutanakları, baz istasyonu sinyal kayıtları, arama tutanakları
ve ekleri, ekspertiz raporları, şahit beyanları, müşteki ifadeleri vs. Deliller
kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren müşahhas deliller
bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye Cumhuriyeti hükumetini
ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin
gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin
etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı,
CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, sanıklara
isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının
kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu da dikkate
alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara verilmesi
muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması gibi
sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili
hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, adı geçen sanıkların
CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar
verildi.]"
14. Mahkeme 18/5/2016 tarihinde yaptığı ilk duruşma ve sonraki
celselerde savunmaları almış, bir kısım müşteki ve tanıkları dinlemiş ve
duruşma sonlarında başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir (Metin Güneş, §§ 18-23).
15. Mahkemece 25/4/2018 tarihinde dosya üzerinden yapılan
değerlendirmede başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar N.A., M.Ç., A.K., A.K.,
İ.E., S.G., Metin Güneş, P.K., A.A., M.A.S., A.Ü., R.H.H.nin üzerlerine atılı
suçların vasıf ve mahiyeti, müşteki ifadeleri, tanık beyanları, kamera izleme
tutanakları, bilirkişi raporları, HTS raporları, görüntü izleme tutanağı,
bylock raporu, dosyada bulunan tutanak ve raporlar vs. deliller kapsamında
kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren müşahhas deliller bulunması,
sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli
kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme'
suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, CMK'nın
100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan oluşu, sanıklara isnat edilen
suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini
doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu da dikkate alındığında,
sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza
veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması gibi sebeplerle,
sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim
sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, ... adı geçen sanıkların CMK'nın 100. ve
devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar
verildi.]"
16. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz, İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesince 7/5/2018 tarihinde reddedilmiştir.
17. Başvurucu 21/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur
18. Mahkeme sonraki celselerde "...sanıklar
N.A., M.Ç., A.K., A.K., İ.E., S.G., Metin Güneş, P.K., A.A., M.A.S., A.Ü.,
R.H.H.nin üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu,
teknik takip raporları, iletişim tespit tutanakları, baz istasyonu sinyal
kayıtları, arama tutanakları ve ekleri, ekspertiz raporları, şahit beyanları,
müşteki ifadeleri vs. Deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını
gösteren müşahhas deliller bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye
Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri
casusluk amacıyla temin etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine
olarak varsayıldığı, CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan
oluşu, sanıklara isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst
sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu
da dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara
verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü
olması gibi sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve
etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, adı geçen
sanıkların CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin
devamına... [karar verildi.]"
şeklindeki gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına
karar vermiştir.
19. Mahkemece 29/11/2019 tarihli celsede ise "...sanıklar A.K., A.K., A.A., A.Ü., N.A., M.Ç.,
Metin Güneş, P.K., R.H.H., Ş.D. ve Y.M.nin üzerlerine atılı suçların vasıf ve
mahiyeti, müşteki ifadeleri, tanık beyanları, kamera izleme tutanakları,
bilirkişi raporları, HTS raporları, görüntü izleme tutanağı, bylock
kullanımlarına dair tespitler ve teknik veriler, dosyada bulunan tutanak ve
raporlar vs. deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren
müşahhas deliller bulunması, sanıklara atılı suçlardan olan 'Türkiye
Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri
casusluk amacıyla temin etme' suçlarının tutuklama sebeplerinin kanuni karine
olarak varsayıldığı, CMK'nın 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suçlardan
oluşu, sanıklara isnat edilen suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst
sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, müşteki sayısı ve eylemlerin yoğunluğu
da dikkate alındığında, sanıkların eylemlerinin sübuta ermesi halinde sanıklara
verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü
olması gibi sebeplerle, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve
etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak, adı geçen
sanıkların ... CMK'nın 100. ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin
devamına... [karar verildi.]"
şeklindeki gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına
karar vermiştir.
20. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk
derece mahkemesinde derdest olup başvurucunun tutukluluk durumu devam
etmektedir.
B. İlgili Süreç
21. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl
19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal
temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır
faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda FETÖ/PDY olarak isimlendirilen bir
yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın
Yavuz ve diğerleri, §§ 12-25).
22. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da darbe girişimiyle doğrudan bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık,
ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik
olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok
sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51, Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No:
2016/23672, 11/1/2018, § 12).
IV. İLGİLİ HUKUK
23. İlgili hukuk için bkz. Metin Güneş, §§ 27-34.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu; uzun süredir tutuklu olduğunu, tahliye
taleplerinin ve itirazlarının -tutukluluğun devamını meşru kılacak- ilgili ve
yeterli gerekçe olmadan reddedildiğini, kanunda öngörülen iki yıllık sürenin
dolmasına rağmen tutukluluk süresinin uzatılmasına ilişkin bir karar
verilmediğini, tutukluluğun devamına karar veren mahkemenin her seferinde aynı
matbu gerekçelerle tahliye taleplerini reddettiğini, yargılamada makul
tutukluluk süresinin aşıldığını, ret kararlarında somut gerekçelerin
gösterilmediğini, bu kararlarda suç şüphesini gösteren delillerin ve tutuklama
nedenlerinin somut olgulara dayalı olarak açıklanmadığını ve adli kontrolün
yetersiz kalma nedenlerinin gösterilmediğini, bu süreçte soruşturma
işlemlerinin de özensiz bir şekilde yürütüldüğünü, dolayısıyla somut hiçbir
neden gösterilmeden, matbu gerekçelerle sürdürülen tutukluluğun makul süreyi
aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
26. Bakanlık görüşünde, başvurucuya isnat edilen suçlamanın
niteliği, başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen terör örgütünün
(FETÖ/PDY) örgütlenme biçimi ve işleyişi, soruşturma/kovuşturma konusu edilen
olayların özellikleri birlikte dikkate alındığında tutukluluğun devamı
kararlarındaki gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve
tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu, dolayısıyla
tutukluluk hâlinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi
itibarıyla ilgili ve yeterli olduğu değerlendirilmektedir.Bakanlık,
başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığı şikâyetinin Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü
koşulları bağlamında açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
bulunmasına karar verilmesi gerektiği kanaatindedir.
27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevabında başvuru
formundakilere benzer beyanlarda bulunarak Bakanlık görüşünü kabul etmediğini
ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
28. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde
yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme
hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır
bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye
bağlanabilir."
29. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19.
maddesinin yedinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
kapsamında incelenmesi gerekir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
31. Genel ilkeler için bkz. Erdal
Tercan [GK],
2016/15637, 12/4/2018, §§ 190-200.
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
32. Başvurucu 17/25 Aralık operasyonlarından sonraki süreçte
15/4/2015 tarihinde gözaltına alınmış ve İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin
20/4/2015 tarihli kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya
veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması
gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme
suçlarından tutuklanmıştır. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla
başvurucunun tutukluluk hâli devam etmektedir. Buna göre başvurucunun
tutukluluk süresi yaklaşık 4 yıl 11 aydır.
33. Başvurucunun aynı konuyla ilgili olarak daha önceki
2017/23083 numaralı başvurusunda İkinci Bölüm tarafından 28/5/2019 tarihinde
verilen kararda 4 yıl 1 ay 13 günlük tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna
varılmıştır.
34. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
102. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ağır ceza mahkemesinin görevine giren
işlerde tutukluluk süresinin en çok iki yıl olduğu belirlendikten sonra zorunlu
hâllerde gerekçesi gösterilerek bu sürenin uzatılabileceği belirtilmiştir.
Kanun'da bu uzatma süresinin toplam üç yılı geçemeyeceği ifade edilmiştir.
Böylelikle uzatma süreleri dâhil toplam tutukluluk süresi azami beş yıl
olabilecektir (Hamit Kaya, B. No:
2012/338, 2/7/2013, § 40). Bununla birlikte 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı
Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 141. maddesiyle -1/2/2018 tarihli
ve 7078 sayılı Kanun'un 136. maddesiyle de aynen kabul edilerek yasalaşmıştır-
anılan fıkraya eklenen son cümle ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci
Bölümü'nde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda uzatma süresinin beş yılı geçemeyeceği
düzenlenmiştir (bkz. § 23). Dolayısıyla anılan suçlara ilişkin olarak kanun
koyucu azami tutukluluk süresini 7 yıla çıkarmıştır. Başvurucuya yöneltilen
suçlamanın da bu kapsamda olduğu görülmektedir. Bu kanun değişikliğinin
başvurucunun tutukluluk süresinin beş yılı bulmasından önce gerçekleşmesi
dolayısıyla bu tutukluluk bakımından kanunda öngörülen azami tutukluluk
süresinin aşıldığının kabulü mümkün değildir.
35. Başvurucu 17-25 Aralık soruşturmaları ile bağlantılı olduğu
değerlendirilen bir süreç içindeki faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir
soruşturma kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya
görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve devletin gizli kalması gereken
bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından
tutuklanmıştır. 17-25 Aralık soruşturmaları, Türkiye'de ve yurt dışında uzunca
bir süre faaliyetlerine devam eden FETÖ/PDY'nin bu faaliyetlerdeki temel
amacının Hükûmeti devirmeye yönelik olduğu yönündeki değerlendirmelerin temel
dayanaklarından birini oluşturmaktadır. Nitekim birçok soruşturma ve kovuşturma
belgesinde 17-25 Aralık soruşturmalarının FETÖ/PDY mensubu yargı ve kolluk
görevlileri tarafından Hükûmeti devirmeye amacıyla kurgulanmış bir süreç olduğu
yönünde değerlendirmeler yapıldığı bilinmektedir. Anayasa Mahkemesince
-2015/10423 sayılı başvuruda İkinci Bölüm Birinci Komisyon tarafından 6/9/2017 tarihinde- başvurucunun bu
soruşturmalarla bağlantılı olan bir süreçteki eylemleri dolayısıyla
tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelenirken suç işlediğine dair
kuvvetli belirtinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre başvurucu, kamu makamları
ve yargı organlarınca 17/25 Aralık operasyonlarının ve 15 Temmuz darbe
teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu değerlendirilen FETÖ/PDY ile
bağlantılı olduğu belirtilen emniyet mensuplarına yönelik olarak İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında
tutuklanmıştır (Metin Güneş, §
71).
36. Öte yandan sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza
mahkemelerinin tutukluluğun devamı kararlarının gerekçelerinde yer alan
tutuklama nedenlerine ve ölçülülüğe ilişkin açıklamalar incelendiğinde kaçma
şüphesine, delillerin karartılması ihtimalinin bulunmasına, isnat edilen suçun
5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve Kanun
gereği tutuklama nedeni varsayılabilen
suçlar arasında olmasına, suça göre tutuklama tedbirinin ölçülü/orantılı
olmasına, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına dayanıldığı
görülmektedir (bkz. §§ 9, 13, 15, 18, 19).
37. Başvurucunun tutuklanmasından yaklaşık 1 yıl 3 ay sonra
Türkiye, 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya
kalmıştır. Bu durumda başvurucu yönünden tutuklama nedenlerinin devam edip
etmediğinin değerlendirilmesinde FETÖ/PDY'nin özelliklerinden kaynaklanan
etkenlerin yanı sıra 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında ortaya çıkan koşulların
da göz ardı edilmemesi gerekir.
38. FETÖ/PDY'nin devletin anayasal kurumlarını ele geçirmeyi,
sonrasında devleti, toplumu ve fertleri kendi ideolojisi doğrultusunda yeniden
şekillendirmeyi ve oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomiyi, toplumsal
ve siyasal gücü yönetmeyi amaçlayan, bu doğrultuda mevcut idari sisteme paralel
şekilde örgütlenen bir terör örgütü olduğu Türk yargı organlarınca kabul
edilmektedir (ilgili kararların bir kısmı için bkz. Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 20,
21; Alparslan Altan [GK], B. No:
2016/15586, 11/1/2018, § 10).
39. FETÖ/PDY; bir taraftan başta eğitim ve din olmak üzere
farklı sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda yasal faaliyetlerde bulunurken
diğer taraftan bazen bu yasal kuruluşların içinde gizlenmiş olan bazen de yasal
yapıdan tamamen farklı şekilde konumlanan ve hareket eden, özellikle de kamusal
alana yönelik faaliyetlerde bulunan illegal bir yapılanma niteliğindedir (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 26).
40 Türk yargı organları yakın dönemde verdikleri birçok kararda
FETÖ/PDY'nindevletin anayasal kurumlarını ele geçirmeyi, sonrasında devleti,
toplumu ve fertleri kendi ideolojisi doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi ve
oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomiyi, toplumsal ve siyasal
gücü yönetmeyi amaçlayan, bu doğrultuda mevcut idari sisteme paralel şekilde
örgütlenen bir terör örgütü olduğunu ve bu örgütün 15 Temmuz 2016 tarihinde
gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğunu kabul
etmişlerdir (Mustafa Baldır, B.
No: 2016/29354, 4/4/2018, § 74).
41. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırım öngörülen suç
tipleri arasında olup (bkz. § 23)isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda
öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir
(aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin
Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).
Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında
yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni
varsayılabilen suçlar arasında sayılmıştır (Hüseyin Korkmaz, B. No: 2014/16835,
18/7/2018, § 46)
42. Başvurucuya isnat edilen suçlamanın niteliği, başvurucunun
bağlantılı olduğu iddia edilen terör örgütünün (FETÖ/PDY) yukarıda ifade edilen
örgütlenme biçimi ve işleyişi, soruşturma/kovuşturma konusu edilen olayların
özellikleri birlikte dikkate alındığında tutukluluğun devamı kararlarındaki
gerekçelerin tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın
meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu, dolayısıyla tutukluluk
hâlinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili ve
yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.
43. Diğer taraftan soruşturma mercilerince, darbe teşebbüsünün
başlamasıyla birlikte doğrudan darbe teşebbüsüyle bağlantılı eylemlere veya
FETÖ/PDY'nin -yargı organları da dâhil olmak üzere- kamu kurumlarındaki
örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi
farklı alanlardaki yapılanmasına ve faaliyetlerine yönelik olarak da
soruşturmalar yapılmış ve bu soruşturmalar çerçevesinde çok sayıda kişi
hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır. Anılan türdeki
soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre daha zor ve karmaşık olduğu
konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 52).
44. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
sonunda başvurucu hakkında suç uydurma, iftira, göreve ilişkin sırrın
açıklanması, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, kamu görevine
ait araç ve gereçleri suçta kullanma, gizli kalması gereken bilgileri açıklama,
yasaklanan bilgileri açıklama, siyasal veya askerî casusluk suçlarından
düzenlenen iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiş ve
kovuşturma aşaması başlamıştır (bkz. § 11).
45. Başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen örgütün
özellikleri, bu örgütün yapılanmasının boyutu ve faaliyetlerinin niteliği, bu
türdeki soruşturmaların yürütülmesinin -diğer soruşturmalara göre- zorluğu ve
başvurucunun yargılandığı davada iki mağdur, on üç müşteki ve kırk beş sanığın
bulunması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince en geç otuz günde bir
başvurucunun tutukluluk durumunun değerlendirildiği, düzenli aralıklarla ve en
geç üç ay arayla toplam elli yedi duruşma yapıldığı, bu duruşmalarda
sanıkların, katılanların ve tanıkların dinlendiği ve sair delillerin toplandığı
görülmektedir. Bu itibarla genel olarak davanın yürütülmesinde derece
mahkemelerince hareketsiz kalınan bir dönem olmadığı gibi yargılamada
özensizlik gösterildiği de tespit edilmemiştir.
46. Bu bağlamda başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına
ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru
nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması,
soruşturma/kovuşturma sürecinin zor ve karmaşık olması ve soruşturma/kovuşturma
sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate
alındığında yaklaşık 4 yıl 11 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna
varılmıştır.
47. Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer nitelikteki başvurulardan Ömer Köse (B. No: 2017/34237, 23/10/2019,
§ 76) başvurusunda 5 yıl 2 ay 3 günlük tutukluluk süresinin, Yurt Atayün (B. No: 2017/34216, 29/5/2019,
§ 72) başvurusunda ise 4 yıl 10 ay 7 günlük tutukluluk süresinin makul olduğu
sonucuna varmıştır. Somut başvuruda da aynı mahiyetteki iddiaya ilişkin olarak
anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
48. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci
fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.