TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
TURGAY ŞENLİLER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/17665)
Karar Tarihi: 21/11/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Hilal YAZICI
Başvurucu
Turgay ŞENLİLER
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, atama işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/6/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu Yozgat Bozok Üniversitesi (Üniversite) Meslek Yüksekokulu Müdürlüğünde yüksekokul sekreteri olarak görev yapmaktayken Üniversitenin 22/2/2016 tarihli işlemi ile önce Teknik Bilimler Meslek Yüksekokuluna yüksekokul sekreteri olarak, ardından Üniversitenin aynı tarihli işlemi ile Akdağmadeni Meslek Yüksekokuluna yüksekokul sekreteri olarak naklen atanmıştır.
7. Başvurucu 26/2/2016 tarihli dilekçesi ile Üniversiteye başvurarak atama işleminin geri alınmasını veya dilekçesinde dile getirdiği özellikli durumuna uygun olduğunu ifade ettiği İlahiyat Fakültesine atamasının yapılmasını istemiştir. Başvurucu dilekçesinde, engelli olduğunu, özel yetenekli bir çocuğunun olduğunu ve çocuğun bu durumuna uygun bir eğitim merkezinde eğitim gördüğünü, eşinin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğretmen olarak çalıştığını ve atama sebebiyle aile düzenlerinin bozulacağını, atamanın haklı bir sebebinin olmadığını ve bu yolla kendisine mobbing uygulandığını ifade etmiştir.
8. Başvurucu 21/3/2016 tarihinde atama işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Yozgat İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde, yedi ay içerisinde üçüncü kez görev yerinin değiştiğini, herhangi bir disiplin cezasının dahi bulunmadığını ve ilgili kurumun herhangi bir gerekçe göstermeksizin keyfî bir tutumla atama işlemini gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Başvurucu sağlık problemleri olduğunu ve %40 engelli olduğunu, çocuğunun özel yetenekli bir çocuk olduğunu ve bu durumuna uygun bir eğitim kurumunda eğitiminin devam ettiğini, ataması yapılan yerde eğitimini devam ettirebileceği bir okulun bulunmadığını, eşinin öğretmen olduğunu ve kısa sürede tayininin yapılamayacağı düşünüldüğünde aile düzeni ve birliğinin bozulacağını ifade etmiştir.
9. Davalı Üniversite cevap dilekçesinde,
i. İdari işlemin sebep ve amacı doğrultusunda; başvurucunun sekreter olarak görev yaptığı Meslek Yüksekokulunun kapatılarak Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu olarak ayrılmasına Yükseköğretim Kurulunun 17/11/2015 tarihli kararıyla olur verildiği ve başvurucunun Rektörlüğün 22/2/2016 tarih ve 330 sayılı oluruyla Teknik Bilimler Meslek Yüksekokuluna sekreter olarak atandığı ifade edilmiştir. Bu süreçte personelin hem yeni bilgi ve deneyim sahibi olmaları hem de mevcut bilgi, görgü ve deneyimlerini başka birimlerde de değerlendirerek birimlerin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla kamu yararı ve hizmet gereği doğrultusunda otuz personelle birlikte başvurucunun da görev yerinde değişikliğe gidildiği, bu kapsamda Rektörlüğün 22/2/2016 tarihli oluruyla, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 68. ve 76. maddeleri uyarınca Akdağmadeni Meslek Yüksekokuluna yüksekokul sekreteri olarak atanmasına karar verildiği ifade edilmiştir.
ii. Öte yandan başvurucunun Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak görev yapan öğretmen olan eşinin naklinin mümkün olduğunu, haftada iki gün akşam saatlerinde eğitim gören çocuğunun ders saatlerine ilişkin ayarlama yapılabileceğinin eğitim alınan okulun web sayfasından da anlaşılabildiğini belirtmiştir. Ayrıca, başvurucunun engelliliği nedeniyle atandığı yerde görev yapamayacağının sağlık kurulu raporuyla ortaya konulması gerektiğini ifade etmiştir. Öte yandan söz konusu atama işleminin kamu yararı ve hizmetin gerekleri dışında bir amaçla yapılmadığı, başvurucu gibi çok sayıda personelin hizmetin gerekleri gözetilerek atamalarının yapıldığını ifade etmiş ve davanın reddini istemiştir. Rektörlük ek beyan dilekçesiyle başvurucu hakkında başlatılan soruşturma sunucunda terör örgütü üyeliği sebebiyle ilgili OHAL KHK'ları kapsamında 22/8/2016 tarihi itibari ile başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına karar verildiği, bu çerçevede davanın konusuz kaldığını ileri sürmüştür.
10. Başvurucunun yürütmenin durdurulması talebi Mahkemenin 9/6/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 11/8/2016 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve atama işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde başvurucunun görev yeri belirlenirken hangi objektif ve nesnel kriterlerin kullanıldığının açıkça ortaya konulamadığı ve başvurucu ve ailesinin özel durumları gözetilmeksizin gerçekleştirilen işlemin hukuka uygun olmadığı değerlendirilmiştir.
11. Mahkeme 13/7/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda, başvurucunun atandığı kadro ve unvanın aynı olduğu, bu çerçevede hiçbir parasal ve maddi kaybının olmadığı, atama konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kötüye kullanıldığına dair somut bir olgunun bulunmadığı ve yasalarla kendisine verilen görevleri zamanında ve etkin bir biçimde yapmak ve bu sebeple kadrolara uygun personeli atamakla yükümlü olan idarenin takdir yetkisine dayanarak gerçekleştirdiği atama işleminin hukuka aykırı olmadığı değerlendirilmiştir.
12. Başvurucu karara itiraz etmiştir. İstinaf dilekçesinde başvurucu; özel bir eğitim alması gereken çocuğu ile Yozgat Fen Lisesinde öğrenimi devam eden çocuğunun 110 kilometre uzakta olan atandığı yerde öğrenimine devam etmesinin imkânsız olduğunu, eşinin naklen atanmasının mümkün olmadığını, bu sebeple ailesinin, atamasının yapıldığı yere taşınamayacağını, dolayısıyla ailesinin yanına gidebilmek için her gün yolculuk yapmasının kendisi açısından ağır bir külfet doğuracağını ifade etmiştir.
13. İstinaf talebini inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi kararın usul ve yasaya uygun olduğunu değerlendirerek 30/3/2018 tarihinde istinaf talebinin kesin olarak reddine karar vermiştir.
14. Nihai karar, başvurucuya 29/5/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 28/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Yönetim örgütleri" kenar başlıklı 51. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" b. Her fakültede, dekana bağlı ve fakülte yönetim örgütünün başında bir fakülte sekreteri, enstitü ve yüksekokullarda ise enstitü veya yüksekokul müdürüne bağlı enstitü veya yüksekokul sekreteri bulunur."
16. 2547 sayılı Kanun'un "Atamalar" kenar başlıklı 52. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" Atama esasları:
A. "...Fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterinin atanması, ilgili dekan ve müdürün önerisi üzerine rektör tarafından yapılır. "
17. 657 sayılı Kanunu’nun "Yer değiştirme suretiyle atanma" kenar başlıklı 72. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Kurumlarda yer değiştirme suretiyle atanmalar; hizmetlerin gereklerine, özelliklerine, Türkiyenin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılarak tespit edilen bölgeler arasında adil ve dengeli bir sistem içinde yapılır.
Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76 ncı maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır. Yer değiştirme suretiyle atanmaya tabi memurun atandığı yerde eşinin atanacağı teşkilatın bulunmaması ya da teşkilatı olmakla birlikte niteliğine uygun münhal bir görev bulunmaması ve ilgilinin de talebi halinde, bu personele eşinin görev süresi ile sınırlı olmak üzere aşağıdaki şartlarda izin verilebilir."
18. 25/6/1983 tarihli ve 18088 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik'in (Atama Yönetmeliği) "Temel ilkeler" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Madde 4 – Temel ilkeler şunlardır:
a) Yer değiştirme suretiyle atamalarda kadro imkanları gözönünde bulundurulur.
b) Yer değiştirme suretiyle atamalar, ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılmak suretiyle oluşturulan bölgeler arasında yapılır.
c) Bu atamalarda, memurların bölgeler arasında adil ve dengeli dağılmasını sağlamak esastır."
19. Atama Yönetmeliği'nin işlem tarihinde yürürlükte olan hâliyle "Sağlık mazeretine bağlı yer değişikliği" başlıklı 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Memurun sağlık mazeretine dayanarak yer değiştirme talebinde bulunabilmesi için; kendisi, eşi, annesi, babası, bakmakla yükümlü olduğu çocukları ve yargı kararı ile vasi tayin edildiği kardeşinin hastalığının görev yaptığı yerde tedavisinin mümkün olmadığı veya mevcut görev yerinin söz konusu kişilerin sağlık durumunu tehlikeye düşüreceğini eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite hastanesinden alınacak sağlık kurulu raporu ile belgelendirmesi gerekir."
20. Atama Yönetmeliği'nin "Aile Birliği Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği" kenar başlık 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Aile birliği mazeretine dayanarak yer değişikliği memurun;
a) Kamu personeli olan eşinin, kurum içi yer değiştirme suretiyle atanma imkânının olmaması veya mevzuatı uyarınca eşin zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulan bir görevde bulunması durumunda bu kapsamdaki eşin bulunduğu yere,
b) Eşlerin her ikisinin de aynı kurumda çalışıyor olması halinde, kurumun daha fazla hizmet ihtiyacı duyduğu yere,
c) Eşlerin farklı kurumda çalışıyor olması halinde kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle her iki kurumun da öncelikli hizmet ihtiyacının bulunduğu yere,...atanması suretiyle yapılabilir".
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Anayasa Mahkemesinin 21/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
22. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Başvurucuların İddiaları
23. Başvurucu; atamasının yapıldığı Akdağmadeni ve ailesinin ikamet ettiği Yozgat arasının 110 kilometre olduğunu, engelli olması sebebiyle ailesinin yanına gidiş gelişinin çok zor olduğunu, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev yapıyor olsa da eşinin tayin işlemlerinin belli bir zaman alacağını, özel yetenekli çocuğunun eğitim gördüğü okulda ders saatleri ayarlansa bile bu kadar uzak mesafenin çocuk açısından da yorucu olacağını ifade etmiştir. Başvurucu bu kapsamda atama işleminin iptali için açtığı davanın reddedilmesi sebebiyle adil yargılanma hakkının, ailenin korunması hakkının ve çocuğunun eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca kendisiyle beraber ataması yapılan otuz kişi hakkında örgüt bağlantısı sebebiyle soruşturmalar açıldığı ve görevden çıkarıldıklarını ifade ederek idarenin atama işleminin hukuka uygun olmayan amaçlarla gerçekleştirildiğini ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
C. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir...”
25. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar."
26. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin temel amaç ve görevleri, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, atama işlemi nedeniyle aile bütünlüğünün korunması hakkının kamu gücü tarafından ihlal edildiğini ve yargı mercileri önünde de bu ihlalin giderilemediğini ileri sürmüştür. Aile hayatına saygı hakkı, Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 41. maddesinin ise Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında gözönünde bulundurulması gerekmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36; Raziye Koçaş, B. No: 2014/16794, 12/1/2017, § 35; Nurbani Fikri, B. No: 2014/2502, 11/10/2018, § 35).
28. Aile yaşamının temel unsuru, aile ilişkilerinin normal bir şekilde gelişebilmesi ve bu bağlamda aile fertlerinin birlikte yaşaması hakkıdır. Bu hakkın kapsamının aile yaşamına saygı yükümlülüğünden ayrı düşünülmesi mümkün değildir (Murat Atılgan, § 24; Marcus Frank Cerny, § 38).
29. Kişinin kamu görevlisi olması, kendisine sağladığı birtakım ayrıcalıklar ve avantajların yanında birtakım külfet ve sorumluluklara katlanmayı, diğer kişilerin tabi olmadığı birtakım sınırlamalara bağlı olmayı gerektirmektedir. Kişi kamu görevine kendi isteği ile girmekle bu statünün gerektirdiği ayrıcalıklardan yararlanmayı ve külfetlere katlanmayı kabul etmiş sayılmakta ve kamu hizmetinin kendine has özellikleri, bu avantaj ve sınırlamaları zorunlu kılmaktadır (İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38; Raziye Koçaş, § 44). İdarenin atama işlemleri konusunda belirli bir takdir alanı bulunduğu kabul edilmelidir. Kamu hizmetinin sağlıklı ve kesintisiz bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli tedbirleri almak, ilgili idarenin öncelikli görevi ve sorumluluğudur (İhsan Asutay, § 39; Raziye Koçaş,§ 45).
30. Bununla birlikte pozitif yükümlülükler kapsamında, kamu görevlilerinin atanması veya nakil işlemlerinde gözetilen kamusal yarar ile bireyin aile hayatına saygı hakkından yararlanmasındaki bireysel çıkar arasında makul bir denge kurulmalıdır. Elbette ki her atama veya görevlendirme işleminde olayın kendine özgü koşullarının gözetilmesi gerekir. Ancak devletin söz konusu dengeyi sağlayamaması durumunda aile hayatına saygı hakkının özünün zedelenebileceği gözden kaçırılmamalıdır (Nurbani Fikri, § 48). Bu noktada kamu hizmetlerinin sürekliliği ve düzenliliği ilkesi ile kamu görevlilerinin aile hayatına saygı hakları arasında adil bir dengenin gözetilmesi gerekir (Z.K., B. No: 2015/1550, 26/12/2018, § 23).
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun' un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Mahkemece açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
32. Başvuru konusu olayda kamu gücü tarafından tesis edilen atama işleminin, doğrudan başvurucunun aile hayatı yaşamasına izin vermeyen, bu hakkı engelleyen veya yasaklayan bir işlem niteliğinde olduğu söylenemez. Bununla birlikte başvurucunun eşinin de kamu görevlisi olması ve başvurucunun atamasının yapıldığı yere derhâl tayininin yapılamayacak olması, başvurucunun çocuğunun özel nitelikleri olan çocuklara eğitim veren bir okulda eğitim görüyor olması, başvurucunun atandığı yerde böyle bir okulun var olup olmadığı veya varsa çocuğun naklinin sağlanıp sağlanamayacağı ve bu sebeple aile birliğinin bir süre tesis edilemeyeceği gözönünde bulundurulduğunda, atama işleminin aile hayatı üzerinde etkiler doğurduğu kabul edilmelidir.
33. Atama süreci incelendiğinde, atama kararının esas itibarıyla başvurucuya özgü sübjektif bir nedene dayalı olarak alınmadığı, ilgili Üniversite bünyesinde alınan yeniden yapılanma kararı kapsamında çok sayıda personelin uygun olan birimlere atandığı anlaşılmaktadır. İdarenin atama işleminin gerekçesinde yeni yapılandırılan birimlerin mevcut birimlerin personelinin tecrübesinden yararlandırılmasını sağlayacak şekilde bir amaç güttüğü görülmektedir. Başvurucunun atandığı pozisyon gözönünde bulundurulduğunda Üniversitede daha önce yürüttüğü görevlere uygun olduğu, özlük veya mali haklarına ilişkin herhangi bir kayıp yaşamasına sebep olacak şekilde bir atama işlemi olmadığı, başvurucunun da bunun aksine bir iddiasının olmadığı anlaşılmaktadır.
34. Kamu gücünü kullanan idarelerin kamu düzeninin korunması ile kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacını taşıdıkları durumlarda takdir yetkilerinin daha geniş olduğu söylenebilir.
35. Anayasa'nın 20. maddesinde aile hayatına saygı hakkı için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte söz konusu hakkın hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Anayasa'nın 12. maddesinde düzenlendiği üzere temel hak ve hürriyetler kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder. Bu bağlamda özel sınırlama nedeni öngörülmemiş olan hakların dahi hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu sonucuna ulaşılabilmektedir. Ayrıca Anayasa’nın diğer maddelerinde yer alan kurallara dayanılarak da bu hakların sınırlanması mümkün olabilmektedir. Buna göre Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevlerin özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebileceği kabul edilmektedir (AYM, E.2014/87, K.2015/112, 8/12/2015; E.2016/37, K.2016/135, 14/7/2016, § 9; E.2013/130, K.2014/18, 29/1/2014). Bir başka deyişle temel hak ve özgürlüklerin kapsamının objektif uygulama alanının her bir norm yönünden bağımsız olarak değil Anayasa’nın bütünü içindeki anlama göre belirlenmesi gerekir (AYM, E.2017/130, K.2017/165, 29/11/2017, § 12; C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, § 110).
36. 2547 sayılı Kanun'un "Ana İlkeler" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) alt bendinde yükseköğretimin, yükseköğretim kurumlarının geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, genişletilmesi ve bütün yurda yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak yenilerinin açılması, öğretim elemanlarının yurt içinde ve dışında yetiştirilmeleri ve görevlendirilmeleri, üretim - insan gücü - eğitim unsurları arasında dengenin sağlanması, yükseköğretime ayrılan kaynakların ve ihtisas gücünün dağılımı, millî eğitim politikası ve kalkınma planları ilke ve hedefleri doğrultusunda ülke, çevre ve uygulama alanı ihtiyaçlarının karşılanması, örgün, yaygın, sürekli ve açık eğitim - öğretimi de kapsayacak şekilde planlanıp gerçekleştirileceği hüküm altına alınmıştır. Kanun'un "Yükseköğretim kurumlarının görevleri" kenar başlıklı 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) alt bendinde ise yükseköğretim kurumlarının kendi ihtisas gücü ve maddi kaynaklarını rasyonel, verimli ve ekonomik şekilde kullanarak, millî eğitim politikası ve kalkınma planları ilke ve hedefleri ile Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılan plan ve programlar doğrultusunda, ülkenin ihtiyacı olan dallarda ve sayıda insan gücü yetiştirme görevlerine işaret edilmiştir. Bu kapsamda söz konusu atama işleminin, 2547 sayılı Kanun'un öngördüğü amaçlar, ana ilkeler ve yükseköğretim kuruluşlarına yüklenen görevlere uygun olarak kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması şeklinde meşru bir amaç gözetilerek yapıldığının kabul edilmesi gerekir.
37. Derece mahkemelerince yapılan yargılamada, atama işleminin Üniversitenin yeniden yapılandırılması kapsamında gerçekleştirildiği ve başvurucuya özel bir işlem olmayıp başka personellerin de söz konusu yapılanma kapsamında atamalarının yapıldığının değerlendirdiği görülmektedir. Ayrıca Mahkeme, başvurucunun atandığı kadro ve unvanın aynı olduğu, maaş ve özlük hakları bakımından herhangi bir kaybının olmadığını gerekçesinde belirtmiştir. Mahkeme, idarenin takdir yetkisini de gözeterek ilgili mevzuatın öngördüğü yükümlülükler çerçevesinde yapılan işlemde kamu yararının gözetildiğini değerlendirmiştir. Bu durumda yapılan yargılamada, atama işleminin kamu görevlisinin aile hayatı üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkiler ile kamu hizmetinin etkin sunulması bağlamında kamu düzeninin ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik genel yarar arasında adil bir dengenin gözetilmediği söylenemeyeceğinden, aile hayatına saygı hakkı bakımından pozitif yükümlülüklerin yerine getirildiği sonucuna varılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.