logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Leyla Coşkun [1.B.], B. No: 2019/9077, 21/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

LEYLA COŞKUN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/9077)

 

Karar Tarihi: 21/11/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatma Gülbin ÖZTÜRK

Başvurucu

:

Leyla COŞKUN

Vekili

:

Av. Halime Hayrünnisa PERDAHCI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, birden fazla davacı tarafından açılan ecrimisil davasında dava değerinin, kabule hükmedilen toplam tutarın değil her bir davacıya düşen miktarın ayrı ayrı dikkate alınarak tespit edilmesi nedeniyle kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 19/3/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu aleyhine, ortak kök muris H.Ç.den intikal eden üç katlı bir binayı ve bir binek otomobili bedelsiz olarak kullandığı ve söz konusu mallardan elde edilen iradı diğer mirasçılarla miras payları oranında paylaşmadığı iddialarına dayalı olarak on yedi mirasçı tarafından Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) ecrimisil davası açılmıştır.

8. Mahkeme; mirasçılar arasında intifadan men olgusu oluşmadıkça ecrimisil talebinin yerinde olmayacağını, ancak gelir getiren yerler için bu şartın gerçekleşmesine gerek olmadığını ifade ederek davaya konu irat elde edilen taşınmazlar yönünden davacıların ecrimisil taleplerini 11.854 TL üzerinden kabul etmiş ve kararda istinaf yolunun açık olduğunu belirtmiştir. Karar, başvurucu tarafından istinaf edilmiştir.

9. İstinaf talebi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi (Daire) tarafından incelenmiştir. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi uyarınca kesinlik sınırının 2018 yılı itibarıyla 3.560 TL olarak belirlendiğine dikkat çeken Daire somut olayda, dava değerinin toplam 11.854 TL olmasına rağmen çok sayıda davacı bulunduğunu, davacıların paydaşlık durumlarına nazaran en fazla pay miktarının 4/72 olması karşısında pay miktarına karşılık gelen değerin 658,50 TL olduğunu ve anılan değerin 2018 yılı itibarıyla kesinlik sınırının altında kaldığını belirterek istinaf talebinin kesin olarak reddine karar vermiştir.

10. Başvurucu istinaf kararını 21/2/2019 tarihinde öğrendiğini beyan etmiş olup 19/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. İlgili Mevzuat

11. 6100 sayılı Kanun'un;

i. "İhtiyari dava arkadaşlığı" kenar başlıklı 57. maddesi şöyledir:

"(1) Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:

a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.

b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.

c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması."

ii. "İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu" kenar başlıklı 58. maddesi şöyledir:

"İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder."

iii. "Mecburi dava arkadaşlığı" kenar başlıklı 59. maddesi şöyledir:

"Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır."

iv. "Mecburi dava arkadaşlarının davadaki durumu" kenar başlıklı 60. maddesi şöyledir:

"Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder."

v. ''İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar'' kenar başlıklı 341. maddesinin (2) fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir."

vi. ''İstinaf dilekçesinin reddi'' kenar başlıklı 346. maddesi şöyledir:

"(1) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344 üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.

 (2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar."

vii. ''Kıyas yoluyla uygulanacak hükümler" kenar başlıklı 366. maddesi şöyledir:

"(1) Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır."

2. Yargı Kararları

12. Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil ve tazminat davası yönünden Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine ilişkin karar temyiz edilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi (Yargıtay), öncelikle temyize konu edilen yargılamanın muris muvazaası hukuki nedenine dayandığını belirtmiştir. İlgili yargılamanın mirasçılar arasında görülmekte olduğuna, bu sebeple davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğuna dikkat çeken Yargıtay, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer üzerinden hesaplanması gerektiğini belirtmiştir. Çekişmeli taşınmazların keşifte dava tarihi itibarıyla saptanan değeri üzerinden davacının miras payına karşılık gelen değeri belirleyen Yargıtay; belirlenen bu miktarın kesinlik sınırı altında kaldığını belirterek temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine karar vermiştir (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 5/7/2023, E.2022/6799, K.2023/3968).

13. Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli davada, Bölge Adliye Mahkemesi davalılar aleyhine hükmedilen tazminat miktarının kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle dilekçenin reddine karar vermiştir. Davacıların istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay; dava değerinin müdahale edilen kısmın ve ecrimisilin toplam değeri üzerinden her bir davacının payı dikkate alınarak ayrı ayrı hesaplanması gerektiğini belirtmiştir. Bu tespit ışığında dava değerinin 2018 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı altında kaldığına işaret eden Yargıtay; dava değerinin miktarı yönünden kararın kesin olması sebebiyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 11/3/2021, E.2018/15083, K.2021/2245).

B. Uluslararası Hukuk

14. İlgili uluslararası hukuk için bkz. Ziynet Benli [GK], B. No: 2019/23977, 15/2/2023, §§ 29-31).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 21/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu; ilk derece mahkemesinin kararının hüküm kısmında müddeabihin 11.854 TL olarak gösterildiği, söz konusu miktarın kesinlik sınırı üzerinde kaldığını belirtmektedir. Kendisine karşı açılan davanın ayrı ayrı açılmadığına ya da birleştirilmediğine dikkat çeken başvurucu istinaf mercii tarafından davacı sayısı kadar davanın açılarak birleştirilmesine karar verilmiş gibi yargılama yapılarak istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesinin hak arama özgürlüğünü ve adil yargılama hakkını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

17. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özünün, istinaf talebinin, esasa ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan usulden reddedilmesine yönelik olduğu görüldüğünden ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

20. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

21. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Öte yandan mahkemeye erişim hakkı ilk derece mahkemesine dava açma hakkının yanı sıra itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise anılan yollara başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).

22. Mahkeme kararlarının hukuka uygun olup olmadığına yönelik uyuşmazlığın çözümlenmek üzere bir yargı makamı önüne taşınması kanun yoluna başvurma olarak nitelendirilmektedir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Adil yargılanma hakkı bir mahkeme kararına karşı üst yargı yollarına başvurabilmeyi güvence altına almamakla birlikte gerek suç isnadına bağlı yargılamalarda gerekse medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise bu kanun yolları yönünden de adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin sağlanması gerekir (Hasan İşten, B. No: 2015/1950, 22/2/2018, § 36).

23. Somut olayda dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

24. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

25. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

26. Başvuru konusu olayda başvurucunun istinaf talebine konu edilen kararın, karar tarihi olan 2018 yılı itibarıyla 6100 sayılı Kanun'un 341. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır. İstinaf talebinin belirtilen hüküm esas alınarak reddedildiği gözetildiğinde müdahalenin kanunilik ölçütünü sağladığı sonucuna varılmıştır.

ii. Meşru Amaç

27. Belli bir miktarın altındaki uyuşmazlıklara ilişkin ilk derece mahkemeleri karalarının kesin olması, kanun yolu incelemesi yapan üst mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesini ve böylece önem taşıyan nitelikli başvurular üzerinde yoğunlaşmayı temin etmeye yöneliktir. İlk derece mahkemelerinin her türlü kararına karşı kanun yoluna gidilememesi genel ifadesiyle hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan adaletin iyi yönetimi ve yargılamaların makul süre içinde tamamlanmasını hedeflemekte olup anayasal açıdan meşru bir amaca dayalıdır (Yıldıranlar Gıda Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2017/37791, 29/1/2020, § 52).

iii. Ölçülülük

 (1) Genel İlkeler

28. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2016/16, K.2016/37, 5/5/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

29. Mahkemeye erişim hakkının sınırlanması için seçilen aracın öngörülen amaca ulaşılabilmesi bakımından elverişli olması gerekir. Ayrıca seçilen araç bu hakkı en az zedeleyici nitelikte bulunmalıdır. Bununla birlikte hakkı daha az zedeleyen aracın tercih edilmesi gerektiğinin söylenebilmesi için söz konusu araç aynı amacı gerçekleştirmeye elverişli olmalıdır. Daha hafif sınırlama teşkil eden aracın tercih edilmesi hâlinde öngörülen amaç gerçekleşmeyecek ise daha ağır müdahale oluşturan aracın seçimi hususundaki tercih, Anayasa’ya aykırı olmaz. Bunun dışında hangi müdahale aracının tercih edileceği hususunda kamu otoritelerinin belli ölçüde takdir yetkisi bulunmaktadır (Mustafa Berberoğlu, B. No: 2015/3324, 26/2/2020, § 48).

30. Öte yandan mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahaleler orantılı olmalıdır. Orantılılık, amaç ile araç arasında adil bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Buna göre mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamayla ulaşılmak istenen meşru amaç ve başvurucunun mahkemeye erişim hakkından yararlanmasındaki bireysel yarar arasında makul bir orantı kurulmalıdır. Hedeflenen amaca ulaşıldığında elde edilecek kamusal yararla kıyaslandığında sınırlama ile kişiye yüklenen külfetin aşırı ve orantısız olmaması gerekir (Mustafa Berberoğlu, § 49).

31. Yargısal başvuruların birtakım usul kurallarına tabi kılınması tek başına mahkemeye erişim hakkını zedelemez. Bununla birlikte yargısal başvuru usullerinin belirli ve öngörülebilir olması gerekir. Öte yandan mahkemeler kanun yollarına başvuru için getirilen koşulları uygularken kişilerin mahkemeye erişimlerini engelleyecek veya aşırı derecede zorlaştıracak ölçüde şekilcilikten kaçınmalıdır (Yıldıranlar Gıda Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti., § 56).

32. Öte yandan bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği ilgili mevzuatı yorumlamak derece mahkemelerinin görevi olup Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda incelediği husus, derece mahkemelerinin gerekçelerine esas yorumun ölçülü olup olmadığı ve buna göre Anayasa'da güvence altına temel hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğidir. Bu itibarla derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararın kesin nitelikte olup olmadığını belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi olmayıp Anayasa Mahkemesi, ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal edip etmediğini incelemektedir (Yıldıranlar Gıda Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti., § 57).

 (2) İlkelerin Olaya Uygulanması

33. Somut olayda; Mahkeme on yedi kişi tarafından miras payları oranında açılan davada, ortak kök muristen intikal eden taşınmazlar yönünden 11.854 TL üzerinden ecrimisil talebinin kabulüne karar vermiştir.

34. Miktar itibarıyla toplum ve kamuoyunda pek bir önem arz etmeyen uyuşmazlıklara ilişkin ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yolunun kapatılmasının yargı mercilerinin kısıtlı kaynak ve insan gücünü önemli uyuşmazlıklara yöneltebilmesine imkân tanıyacağı gözetildiğinde başvurucunun istinaf talebinin dava değerinin istinaf incelemesi için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle reddedilmesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin gözetilen meşru amaca ulaşma bakımından elverişlilik ve gereklilik unsurlarını sağladığı hususunda bir tartışma bulunmamaktadır. Somut olaydaki müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından asıl önem taşıyan ölçüt ise orantılılıktır. Bu itibarla verilen kararla başvurucuya aşırı ve orantısız bir külfet yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekmektedir.

35. Somut başvuruya konu istinaf incelemesinin yapıldığı 2018 yılı itibarıyla kesinlik sınırının 3.560 TL olarak uygulandığı anlaşılmaktadır. Başvurucu davalı aleyhine hükmedilen tazminat miktarı ise 11.854 TL'dir. Bununla birlikte istinaf mercii davacıların görülmekte olan davayı kök muristen intikal eden taşınmazlar yönünden miras payları oranında açtığına işaret etmektedir. Bu tespitten hareketle davacılar arasında en yüksek miras payına sahip olan tarafın payının 4/72 olduğuna dikkat çeken istinaf mercii, bu pay miktarına karşılık gelen tazminatın 658,50 TL olduğunu vurgulamış ve bu miktarın istinaf incelemesi yönünden kesinlik sınırının altında kaldığını belirterek istinaf talebini reddetmiştir.

36. Diğer bir ifadeyle istinaf mercii kesinlik sınırını tespit ederken hükmedilen toplam tazminat miktarı üzerinden hareket etmemiş, her bir davacıya miras payları oranında isabet eden tazminat miktarını esas almıştır. Bu bağlamda istinaf merciinin davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu yönünde bir hukuki değerlendirme yaptığı anlaşılmaktadır. Mirasçılar arasında ecrimisil alacağına yönelik davalarda istikrar kazanmış Yargıtay içtihadı da (§§ 12, 13) davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu yönündedir.

37. İhtiyari dava arkadaşlığı 6100 sayılı Kanun'un 57. maddesinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında, dava konusu vakıanın yahut hukuki sebebin aynı ya da benzer olması hâlinde, birden fazla kişi birlikte dava açabileceği gibi birden fazla kişiye karşı birlikte dava da açılabilir. İhtiyari dava arkadaşlığında her biri ayrı dava konusu edilebilecek talepler tek bir dava dilekçesiyle aynı dava çatısı altında ileri sürülebilir. İlgili düzenleme ile davacıya sağlanan bu kolaylıkla yargılamanın usul ekonomisine uygun şekilde yürütülmesi ve çelişkili karar verilmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır.

38. Somut olayda, ayrı ayrı dava açma hakkına sahip olmakla birlikte aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu anlaşılan on yedi davacının bir araya gelerek davalıya karşı ecrimisil davası açtığı görülmektedir. İstinaf sınırı ise bu durum gözetilerek en yüksek miras payına sahip olan davacının payına düşen tazminat miktarı üzerinden tespit edilmiş ve istinaf merciince kararın kesin olduğu belirtilmiştir.

39. Her bir davacının ayrı dava açma hakkına sahip olduğu ve her bir davacı lehine ayrı ayrı hükmedilen tazminat miktarının kesinlik sınırının altında kaldığı gözetildiğinde, istinaf talebinin reddine dair kararın katı ve şekilci bir değerlendirmeye dayanmadığı, öngörülebilirlik sınırları içinde olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla istinaf talebinin reddedilmesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin, elde edilmek istenen kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında başvurucuya orantısız bir külfet yüklemediği, bu itibarla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

40. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Leyla Coşkun [1.B.], B. No: 2019/9077, 21/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı LEYLA COŞKUN
Başvuru No 2019/9077
Başvuru Tarihi 19/3/2019
Karar Tarihi 21/11/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, birden fazla davacı tarafından açılan ecrimisil davasında dava değerinin, kabule hükmedilen toplam tutarın değil her bir davacıya düşen miktarın ayrı ayrı dikkate alınarak tespit edilmesi nedeniyle kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 57
58
59
60
341
346
366
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi