logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Yıldırım [1.B.], B. No: 2018/19004, 3/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ YILDIRIM BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/19004)

 

Karar Tarihi: 3/11/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

Ali YILDIRIM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda getirilen kısıtlamalar nedeniyle kötü muamele yasağının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve bir kısım anayasal haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 28/5/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebi kabul edilmiş ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL süreci üçer aylık sürelerle uzatılarak 18/7/2018 tarihine kadar devam etmiştir.

10. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma [Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)] suçundan 27/1/2017 tarihinde tutuklanarak Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) alınmıştır. Başvurucu, Antalya 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 6/6/2018 tarihli kararı ile 7 yıl 6 ay hapis cezası nedeniyle hükümözlü olarak anılan kurumda barındırılmaktadır.

11. Başvurucu 16/10/2017, 17/10/2017, 19/10/2017, 27/10/2017, 3/11/2017 27/11/2017, 11/12/2017, 20/12/2017, 29/1/2018 ve 16/2/2018 tarihlerinde İnfaz Hâkimliğine verdiği dilekçelerle ailesi ile haftalık telefonla haberleşme ve mesajlaşmayı, ailesi ile ayda bir açık görüş ve aile görüşü (ödüllendirme) yapmayı, eğitim-öğretim çalışmalarına, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmayı, toprak sahadan ve kütüphaneden faydalanmayı, dışarıdan iç çamaşırı, kantinden radyo satın almayı, radyo dinlemeyi, muhabbet kuşu almayı, kantinden mukavva, ıslak mendil, boncuk, boncuk ipi vb. eşyaların temin edilmesini, ceza infaz kurumunda çamaşır yıkama günlerinin süresinin uzatılmasını, çamaşır yıkama tozunun ücretinin koğuştan alınmamasını, banyo gününde yıkanma sürelerinin uzatılmasını, Diyanetten din görevlisi görevlendirilmesi haklarının kısıtlanması ile ceza infaz kurumunda kaldığı koğuşta elektrik giderlerinin ödetilmesi işlemlerinin iptal edilmesini talep etmiştir.

12. Antalya İnfaz Hâkimliği 13/4/2018 tarihinde şikâyetin bir kısmının kabulüne, bir kısmının reddine, bir kısmı hakkında da karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"... Açıklanan bu mevzuat hükümleri karşısında tutuklunun hukuki durumunun değerlendirilmesinde;

667 sayılı KHK ile tutukluların telefonla görüşme hakkının özel olarak düzenlendiği, tutukluların telefonla haberleşme hakkından ancak onbeş günde bir ve eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere faydalanabileceklerinin belirtildiği, bu düzenlemenin zaten 5275 sayılı yasaya göre kısıtlılık getirdiği, kaldı ki; Antalya C.Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosunun 25/08/2017 ve B.M. 2016/10939 sayılı kararı ile FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak, yardımda bulunmak suçlarından tutuklu bulunanların 'resmi kurumlara hitaben yazdığı dilekçeler ile soruşturma ile ilgili kanun yoluna, savunmaya ilişkin başvuru hakları saklı kalmak kaydıyla' özel kişiler ile yazılı haberleşmeleri ve telefon görüşmelerinin olağanüstü halin devamı boyunca kısıtlanmasına dair verilen kararın değiştirilerek' tutuklu hakkında verilmiş bir kısıtlama kararı bulunmadığı takdirde mevzuat çerçevesinde telefon görüşmelerinin yaptırılmasına' karar verildiği ve tutuklu Ali Yıldırım'ın 27/07/2017 tarihinden itibaren yasal mevzuat çerçevesinde telefon görüşmesinin yaptırıldığının bildirildiğinden, tutuklunun Ailesi ile haftalık telefonla görüşme ve mesajlaşma talep ve itirazının REDDİNE,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın Açık Görüşün 2 ayda bir yaptırılmasına itiraz etmiş ise de; tutuklunun daha önce 27/04/2017, 08/05/2017, 09/05/2017 tarihli dilekçeleri ile 'Açık görüş'ün 2 ayda bir yaptırılmasına itiraz etmesi üzerine; Hakimliğimizin 12/06/2017 tarih, 2017/2116 esas ve 2017/2405 karar sayılı kararı ile 'Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 26/08/2016 tarih ve 2016/5746 karar sayılı kararının 18/08/2016 tarih ve 29805 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile; 17/06/2005 tarihli ve 25848 sayılı yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (d) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (e) bendi gereğince idare ve gözlem kurulu başkanlığına tanıdığı yetki ve taktir hakkı doğrultusunda tasarrufta bulunmuş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 26/08/2016 tarih ve 2016/5746 karar sayılı kararına yaptığı itirazın REDDİNE' karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, tutuklunun aynı hususa ilişkin aylık açık görüş talebi ile ilgili olarak yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın, aile görüşü(ödüllendirme) talep etmiş ise de; 'kapalı ceza infaz kurumlarındaki evli hükümlü ve tutuklulara, kurum personelinin yakın nezareti olmaksızın eşleri ile mahrem görüşme ödülünden faydalanma' talebinde bulunduğu anlaşılmış ise de; tutuklunun ödüllendirmesi talebinin öncelikle Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği, ceza infaz kurumunca verilen cevabi yazılardan ve dosya içeriğinden tutuklunun ödüllendirme talebi ile ilgili Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu aşamada tutuklunun talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, tutuklu talebinin öncelikle ceza infaz kurumunca değerlendirilmek üzere Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermek gerekmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın, 'Eğitim-Öğretim Çalışmalarına, Sosyal-Kültürel ve Sportif Faaliyetlere katılma ve toprak sahadan faydalanma talep etmiş ise de; tutuklunun daha önce 08-09-12-22-29/05/2017 ile 01/06/2017 tarihli dilekçeleri ile 'Eğitim-Öğretim Çalışmaları, Sosyal-Kültürel ve Sportif Faaliyetlere katılma ve toprak sahadan faydalanma taleplerine ilişkin olarak Hakimliğimizin 08/06/2017 tarih, 2017/2322 esas ve 2017/2372 karar sayılı kararı ile 'Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 28/07/2016 tarih ve 66708689-204.99.06-E.2160/89122 yazısı ve Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce 27/07/2007 tarihinde yayınlanan Genç ve Yetişkin Hükümlü ve Tutukluların Eğitim ve İyileştirilme İşlemleri ve Diğer Hükümler konulu 46/1 nolu Genelgenin 'Eğitim-Öğretim Çalışmaları, Sosyal-Kültürel ve Sportif Faaliyetler' başlıklı üçüncü bölümünün (b) bendinde 'Yüksek güvenlikli ceza infaz kurumları ile kapalı ceza infaz kurumlarının yüksek güvenlikli bölümlerinde bulunan diğer hükümlü ve tutuklular, eğitim-öğretim, sosyal-kültürel ve sportif faaliyetlere, güvenlik bakımından tehlike yaratmadığı ölçüde bir araya getirilerek yararlandırılacaklardır.' şeklindeki genelgesi gereği usul ve yasalara uygun olarak, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 23/05/2017 tarih ve 2017/55 karar sayılı kararının verildiği anlaşıldığından, tutuklu Ali Yıldırım'ın itirazının REDDİNE' karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, tutuklunun aynı hususa ilişkin Eğitim-Öğretim Çalışmalarına, Sosyal-Kültürel ve Sportif Faaliyetlere katılma ve toprak sahadan faydalanma taleplerine ilişkin olarak yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım, kütüphaneden yararlanma hakkının kısıtlanmasının kaldırılmasını talep etmiş ise de; Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 18/01/2018 tarih 2018/3940 sayılı yazısı ile 'tutuklunun kurum kütüphanesinden 31 kez yararlandığını, kütüphaneden yararlanma konusunda herhangi bir kısıtlama kararı bulunmadığı' anlaşıldığından, tutuklu Ali Yıldırım'ın talebi hususunda bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş,

Tutuklu bulunun Ali Yıldırım'ın, cezaevi kantininden radyo satın alma ve radyo dinleme hakkının verilmesini talep ettiği anlaşılmış ise de; tutuklunun cezaevi kantininden radyo almadığı, talep etmesi halinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 30/05/2017 tarih ve 77204178-207.04.02/7102/65081 sayılı yazısı gereğince cezaevi kantininde, sadece FM bandı bulunan (AM,MW, SW, LW bandı bulunmayan) radyo satışının sağlanmasının istendiğinden, cezaevi kantininde sadece FM bandı bulunan (AM,MW,SW,LW Bandlarının olmadığı) radyolarının satışına izin verildiği, yapılan işlemin usul ve yasalara uygun olduğu anlaşıldığından, tutuklu Ali Yıldırım'ın Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Eğitim Kurulu Başkanlığının 14/04/2017 tarih ve 2017/40 sayılı kararına yaptığı itirazının reddine karar vermek gerekmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın, çamaşır makinesi alma ve cezaevinde kaldığı koğuşta elektrik giderlerini ödememeyi talep etmiş ise de; Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 2. Bölüm 'Elektrikli Eşyalar' alt başlıklı 9. Maddesinde; 'Koğuş, oda ve eklentilerinde, kantinden temin edilmek koşuluyla, bir adet otuzyedi ekran televizyon ile elektrikli su ısıtıcısı, saç kurutma makinesi ve büro tipi buzdolabı ile kurumun bulunduğu coğrafi bölgenin iklim koşulları dikkate alınarak, her koğuş veya odada bir adet vantilatör bulundurulmasına izin verilebilir. Ayrıca her hükümlü, kurum kantininden satın almak kaydıyla bir adet kulaklıklı küçük el radyosu bulundurabilir. Oda sistemine geçmemiş ceza infaz kurumlarında, koğuşların durumuna göre, bir adet büyük ekranlı televizyon ile buzdolabı bulundurulmasına izin verilebilir. Aydınlatma dışındaki elektrik giderleri hükümlü tarafından karşılanır.' hükmü gereğince işlem yapıldığı, tutuklu Ali Yıldırım'ın cezaevinde kaldığı koğuşta çamaşır makinesi alma ve elektrik giderlerini ödememe talebi ile ilgili yapmış olduğu itirazın reddine karar vermek gerekmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın, cezaevinde muhabbet kuşu alma ve besleme hakkının kısıtlanması işlemine itiraz etmiş ise de; '5275 sayılı kanunun Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 15. Maddesine göre bulundurulabilecek hayvanlar ile diğer eşyalar 'Hükümlüler, oda sistemine geçmiş ceza infaz kurumlarının koğuş, oda ve eklentilerinde, bir adet kafes ile bir çift kanarya, bülbül veya muhabbet kuşu gibi küçük kafes kuşu bulundurabilir. Henüz oda sistemine geçmemiş diğer ceza infaz kurumlarında, kafes ve kuş sayısı idare tarafından belirlenir. Koğuş veya odada kuş bulundurulabilmesi için, birlikte kalan hükümlülerin rızalarının alınması zorunludur.' hükmü kapsamında diğer tutuklu ve hükümlülerin rızalarının alınmasının zorunlu olduğu ve tutuklunun cezaevinde muhabbet kuşu alma ve besleme talebi ile ilgili Ceza İnfaz Kurumundan talebinin olmadığından, bu aşamada tutuklunun talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına, tutuklunun talebinin öncelikle ceza infaz kurumunca değerlendirilmek üzere Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermek gerekmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım, kantinden(mukavva, ıslak mendil, boncuk, boncuk ipi vb. gibi) temini hakkının kısıtlanmasına itiraz ederek kurum kantini tarafından taleplerinin karşılanmasını talep etmiş ise de; tutuklunun talep ettiği malzemelerin koğuşlarda hobi amaçlı çalışmalar yapılması için verildiği, 'Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 28/07/2016 tarih ve 66708689-204.99.06-E.2160/89122 sayılı yazıları ile FETÖ/PDY terör örgütü suçundan tutuklu bulunanlarla ikinci bir talimata kadar psikolog görüşmeleri hariç olmak üzere herhangi bir eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin verilmemesinin uygun görüldüğü' görüşünün bildirilmesi gözetilerek hobi amaçlı faaliyetler de eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında değerlendirildiğinden Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Eğitim Kurulu Başkanlığının 23/05/2017 tarih ve 2017/55 karar sayılı kararının usul ve yasaya uygun olarak verildiği anlaşıldığından, tutuklunun itirazının reddine karar vermek gerekmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın, cezaevinde çamaşır yıkama günlerinin süresinin uzatılması, çamaşır yıkama tozunun ücretinin koğuştan alınmaması ve banyo gününde yıkanma sürelerinin uzatılması, diyanetten din görevlendirilmesi talebinde bulunmuş ise de; 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanununun İnfaz Hakimliklerinin görevleri başlıklı 4/1.maddesinde 'Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.' olarak tanımlandığı, bu nedenle tutuklunun talebinin öncelikle Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca değerlendirilme yapılabileceği anlaşıldığından, tutuklu Ali Yıldırım'ın bu talepleri ile ilgili bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, tutuklunun talebinin öncelikle ceza infaz kurumunca değerlendirilmek üzere Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermek gerekmiş,

Tutuklu Ali Yıldırım'ın dilekçesi ile; kalabalık koşullarda barındırılmaya itiraz etmiş ise de; 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanununun İnfaz Hakimliklerinin görevleri başlıklı 4/1.maddesinde 'Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.' olarak tanımlandığı, bu nedenle tutuklunun talebinin öncelikle Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunca değerlendirilme yapılabileceği anlaşıldığından, tutuklu Ali Yıldırım'ın talebi ile ilgili bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, tutuklunun talebinin öncelikle ceza infaz kurumunca değerlendirilmek üzere Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.''

13. Başvurucu anılan karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde, aleyhine verilen kısıtlamalara ilişkin tüm kararların kaldırılmasını, hakkında uygulanan kısıtlamaların FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında tutuklananlar yönünden uygulanması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini belirterek İnfaz Hâkimliğinin bu şikâyetlerine ilişkin ret kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

14. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 30/4/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

15. Nihai karar 22/5/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. Anayasa Mahkemesi daha önceki içtihatlarında; tutuklunun eğitim hakkının sınırlandırılmasına dayanak oluşturan mevzuata Müjdat Gürbüz (B. No: 2017/36529, 23/5/2018, §§ 56-59), ceza infaz kurumunda eğitim ve iyileştirme faaliyetleriyle ilgili mevzuat ile kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak eşitlik ilkesine ilişkin mevzuata İbrahim Kaptan (B. No: 2017/30510, 18/7/2018, §§ 15-30), tutuklunun telefonla haberleşme hakkına ilişkin mevzuata Bayram Sivri (B. No: 2017/34955, 3/7/2018, §§ 18-26), açık görüş hakkının sınırlandırılmasına dayanak oluşturan mevzuata Halil Berk (B. No: 2017/8758, 21/3/2018), evli olan mahpusun eşi ile mahrem görüşme talebinin reddine ilişkin mevzuata Mustafa Genç (B. No: 2018/12508, 11/12/2018, §§ 13-21), Meral Danış Beştaş (3) (B. No: 2017/34087, 13/10/2020, §§ 18-21) kararlarında yer vermiştir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Anayasa Mahkemesinin 3/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

18. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Haberleşme Hürriyeti ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Açık Görüş Hakkının Sınırlandırıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, açık görüş hakkının iki ayda bir olacak şekilde sınırlandırılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

20. Anayasa Mahkemesi, Halil Berk (B. No: 2017/8758, 21/3/2018) kararında; başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen açık görüş hakkının sınırlandırılması şeklindeki söz konusu müdahalenin kanuni dayanağı ile meşru amacının bulunduğunu, ceza infaz kurumunda düzenin korunması ve güvenliğin sağlanması açısından makul bir tedbir olduğunu ve ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğunu belirterek aile hayatına saygı hakkı bağlamında bir ihlal bulunmadığı sonucuna varmıştır (Halil Berk, §§ 48-56).

21. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

22. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Telefonla Görüşme Hakkının Kısıtlandığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu; telefonla görüşme hakkının on beş günde bir on dakika yapılması nedeniyle haberleşme özgürlüğünün, bu sınırlamanın yalnızca kendisine uygulanması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

24. 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca terör suçlarından tutuklu bulunan kişilerin OHAL'in devamı süresince telefonla haberleşme hakkından ancak on beş günde bir ve ilgili bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere faydalanabileceklerine ilişkin uygulama aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Bayram Sivri, B. No: 2017/34955, 3/7/2018, § 40).

25. Bu çerçevede OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı ile Ceza İnfaz Kurumunun güvenliğini ve disiplinini sağlama amacı doğrultusunda -isnat edilen suçun ağırlığı da dikkate alınarak- başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen telefonla haberleşme hakkının sınırlandırılması şeklindeki söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır (Bayram Sivri, § 70).

26. Somut olayda, başvurucunun şikâyeti yönünden anılan karardan ayrılmayı gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Mahrem Görüşme Yaptırılmaması Nedeniyle Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

28. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumundaki ödül uygulamasından yararlandırılarak eşiyle mahrem görüşme yapma talebinin kabul edilmediğini belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun esas talebinin eşi ile mahrem görüşme yapmak olduğu dikkate alındığında başvurunun özü itibarıyla aile hayatına saygı hakkı kapsamında ele alınması gerekmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mustafa Genç, § 26).

30. Eşle mahrem görüşme uygulaması, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik'te mahpusların ceza infaz kurumundaki tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi sonucunda tanınan teşvik esaslı bir ayrıcalık (ödül) olarak düzenlenmiş; ödüllendirmede yetkili merci ise İdare ve Gözlem Kurulu olarak belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesinin Mustafa Genç kararında ödül uygulamasının niteliğine ve uygulamadan kaynaklanan şikâyetlere karşı izlenecek usule ilişkin değerlendirmelere yer verilmiştir (Mustafa Genç, §§ 30-31). Buna göre ödüllendirme hususunda öncelikle idare ve gözlem kuruluna başvurulmadan infaz hâkimliğine şikâyet imkânı bulunmamaktadır (Mustafa Genç, § 32). Anayasa Mahkemesi, söz konu usule uygun şekilde başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle anılan kararda kabul edilemezlik sonucuna ulaşmıştır.

31. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013 § 17).

32. Somut olayda başvurucu, eşiyle mahrem görüşme yapmak istediğine ilişkin taleplerini muhtelif tarihlerde Ceza İnfaz Kurumuna iletmiş olmasına rağmen kendisine eşi ile mahrem görüşme imkânı tanınmadığından yakınmaktadır. Öte yandan başvurucunun infaz hâkimliğine verdiği başvuru dilekçesinin, talebinin öncelikle Ceza İnfaz Kurumu tarafından değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek usulden reddine karar verilmiştir. Bu karardan sonra başvurucunun Ceza İnfaz Kurumuna başvurmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca başvurucu tarafından da Ceza İnfaz Kurumuna başvurduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Bu durumda var olan başvuru yollarının doğru zamanda ve usulüne uygun şekilde tüketilip tüketilmediği hususunun mevcut başvurunun koşulları dikkate alınarak irdelenmesi gerekir.

33. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmadan önce Ceza İnfaz Kurumuna talep dilekçelerini sunduğunu ve bunların sözlü şekilde reddedildiğini belirtmiştir. Öncelikle İnfaz Hâkimliğinin şikâyet başvurusunun esası hakkında değerlendirme yapılabilmesi için mevzuatta öngörülen koşulun gerekli olduğunu belirten usulden ret kararının gözardı edilmemesi gerekir. İnfaz Hâkimliği, başvuruya konu olan talebin esası hakkındaki değerlendirmeyi ancak Ceza İnfaz Kurumunun vereceği denetlenmeye uygun bir karar hakkında yapabileceğini ifade etmiştir. Bu durumda İnfaz Hâkimliğinin kararı doğrultusunda Ceza İnfaz Kurumuna yeniden talepte bulunma yükümlülüğünün başvurucuya geçeceği, diğer bir ifadeyle başvurucunun İnfaz Hâkimliği kararından sonra eşi ile mahrem görüşme yapmak yönündeki talebini yeniden Ceza İnfaz Kurumuna iletmekle yükümlüğü olduğu kabul edilmelidir. Bu türden bir yükümlülüğün katlanılabilir nitelikte olduğu dikkate alındığında anılan yola başvurulmadan doğrudan bireysel başvuruda bulunulması idari ve yargısal yolların usulüne uygun şekilde tüketildiğinin kabulü için yeterli kabul edilemeyecektir. Ayrıca idari ve yargısal yollara başvuru yolunun etkili olup olmadığına ilişkin bir iddia da ancak söz konusu usulün doğru şekilde yürütülmesi ve yapılan usulüne uygun başvurunun sürüncemede bırakılması durumunda ancak daha ileri bir aşamada değerlendirilmeye uygun kabul edilebilir.

34. Bu gerekçelerle başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları usulüne uygun şekilde tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

35. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda bulunması nedeniyle yüksek lisans eğitimine devam edemediğini, okuldan atılma durumuna geldiğini dile getirerek eğitim hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

36. Anayasa'nın başvurucunun iddiasının değerlendirilmesinde dayanak alınacak 42. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz."

37. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında eğitim hakkının yükseköğrenim seviyesini de kapsadığına (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 28; İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 36), belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına etkili bir biçimde erişimin sağlanmasını güvence altına aldığına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68) ve kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe şeklinde bir negatif ödev yüklediğine (Adem Öğüt ve diğerleri, B. No: 2014/20527, 22/11/2017, § 44; Yüksel Baran, B. No: 2012/782, 26/6/2014, § 36) karar vermiştir.

38. Bununla birlikte Anayasa’nın 42. maddesi, devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim ve öğrenim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklememiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 71).

39. Tutuklu ve hükümlülerin eğitim hakkına yönelik değerlendirmelerde tutuklu ve hükümlüler açısından ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçları gözönünde tutulmalıdır. Zira tutuklu ve hükümlülerin temel hak ve hürriyetlere genel olarak sahip olmaları, bu hakların tutuklu ve hükümlüler için ceza infaz kurumu dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı anlamında değerlendirilmemelidir. Ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında tutuklu ve hükümlülerin hakları ceza infaz kurumuna girmekle zaten sınırlanmıştır. Eğitim hakkı için de aynı değerlendirme mümkündür (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 73).

40. Başvuru konusu olayda tutuklu olan başvurucu, OHAL'in devamında ve Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu süre boyunca yükseköğrenim faaliyetlerini sürdüremediğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesinin önceki içtihadında da belirtildiği üzere kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan mahpusların tam zamanlı eğitime erişimlerinin engellenmesi, başka bir ifadeyle kapalı ceza infaz kurumunda tutuldukları süre zarfında tam zamanlı eğitim faaliyetlerine devam edememeleri Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrası kapsamında eğitim hakkından yoksun bırakılma olarak değerlendirilemez (Seyran Çakmakcı, B. No: 2014/16310, 19/4/2018, § 23; Müjdat Gürbüz, § 133).

41. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun eğitim hakkının ihlali iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Sosyal ve Sportif Faaliyetlere Katılmasının Sınırlandırıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

42. Başvurucu, tutuklu olarak barındırıldığı Ceza İnfaz Kurumunda eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin (kütüphaneden yararlanma hakkının kısıtlanmasının kaldırılması, toprak sahadan faydalanma, kantinden mukavva, ıslak mendil, boncuk, boncuk ipi vb. gibi eşyaların temin edilmemesi)kısıtlanması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

43. Anayasa Mahkemesi; söz konusu ihlal iddiasına ilişkin temel ilkeleri ortaya koyduğu ve değerlendirmelerde bulunduğu kararında, bu türden bir kısıtlamanın ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklere dayandığını belirtmiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi; başvurucunun günde en az bir saat açık havada gezinme imkânına sahip olduğunu, bu süre zarfında açık havada egzersiz yapma gibi sportif faaliyetlerde bulunabileceğini, kitap ve dergi dâhil sakıncalı olmayan her türlü süreli ya da süresiz yayına erişme ve bilgi edinme konusunda herhangi bir engellemeyle karşılaşmadığını ve söz konusu uygulamanın geçici nitelikte olduğunu, ayrıca başvurucunun hastalıklarının tedavisi ile ruh ve beden sağlığının korunması hususunda tıbbi destek alamadığına ve dış dünya ile makul ölçüde ilişki kuramadığına dair herhangi bir iddiasının da bulunmadığını tespit etmiştir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında Anayasa Mahkemesi, makul gerekliliklere dayanan geçici tedbir mahiyetindeki uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve tutukluluğa ilişkin kaçınılmaz olarak ortaya çıkan elemin ötesinde Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası yönünden asgari ağırlık derecesinin aşılmadığı sonucuna ulaşarak kötü muamele yasağına yönelik bir ihlalin olmadığına karar vermiştir (İbrahim Kaptan, §§ 49-65).

44. Somut olayda, başvurucunun şikâyeti yönünden anılan karardan ayrılmayı gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.

45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Ceza İnfaz Kurumunda Kötü Muameleye Maruz Kalındığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

46. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda çamaşır yıkama günlerinin süresinin uzatılmaması, çamaşır yıkama tozunun ücretinin koğuştan alınması ve banyo gününde yıkanma sürelerinin uzatılmaması ile koğuşların kalabalık olması gibi uygulamalar nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

47. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

48. Anayasa Mahkemesi daha önce Mehmet Hanifi Baki kararında benzer iddiaları incelemiştir. Anılan başvuruda, başvurucunun tutulduğu odanın mutfak ve açık havalandırma alanları gibi ortak yaşam alanları ile birlikte yaklaşık 4,25 m²lik kişi başına düşen kullanım alanına sahip bulunduğu ve bu koşulların yeterli standartları sağladığı sonucuna varılmıştır (Mehmet Hanifi Baki, § 47).Ayrıca anılan başvuruda, başvurucunun zaman zaman kendisine ayrılmış yerdeki yatakta uyuyup ranzadaki yataklarda uyuyamamasının üzerinde ağır bir bedensel ve ruhsal yük oluşturmadığı sonucuna ulaşmıştır (Mehmet Hanifi Baki, § 48).

49. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetlerini, varsa bu konudaki kanıtlarını öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere iletmeden, hak ihlali iddialarını öncelikle bu makamların değerlendirmesini ve çözüme kavuşturmasını beklemeden, doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

50. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak idari ve/veya yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

E. Kötü Muamele Yasağıyla Bağlantılı Olarak Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

51. Başvurucu; eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine yönelik birtakım engellemelerin ayrımcılık saikiyle FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında tutuklanan kişilere uygulandığını, diğer tutuklu ve hükümlülere ayrımcı bir müdahalede bulunulmadığını belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

52. Anayasa Mahkemesi, söz konusu ihlal iddiasına ilişkin temel ilkeleri ortaya koyduğu ve değerlendirmelerde bulunduğu kararında bu yöndeki şikâyeti kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesi kapsamında incelemiştir. Anayasa Mahkemesi, yalnızca FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında tutuklanan kişilerin eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine katılmasına izin verilmemesine karar verildiğini ve terör suçlarından tutuklu ya da hükümlü olanlar dâhil diğer mahpuslar hakkında bu yönde bir kısıtlamaya gidilmediğini belirterek öncelikle başvurucuya yönelik farklı muamelede bulunulduğunu tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi, her ne kadar başvurucuya farklı bir muamelede bulunulduğu açık olsa da somut olaya konu muamelenin objektif ve makul bir sebebe dayandığını ve kullanılan yöntemin ölçülü olduğunu değerlendirerek kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak ele alınan eşitlik ilkesine ilişkin bir ihlalin olmadığı sonucuna ulaşmıştır (İbrahim Kaptan, §§ 66-82).

53. Somut olayda, başvurucunun şikâyeti yönünden anılan karardan ayrılmayı gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.

54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

F. Din ve Vicdan Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

55. Başvurucu, tutuklu olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda din görevlisiyle görüştürülmediğini ileri sürmüştür.

56. Bakanlık; başvurucunun Ceza İnfaz Kurumuyla ilgili bazı taleplerini İdare ve Gözlem Kuruluna ilettiğini, bu talepleriyle ilgili kabul veya ret kararları verildiğini, buna karşın somut olayda başvurucunun Ceza İnfaz Kurumuna herhangi bir talep iletmeden doğrudan İnfaz Hâkimliğine başvurması nedeniyle başvuru yollarının usulüne uygun tüketilmemesinden dolayı başvurunun kabul edilemez olduğu yönünde görüş bildirmiştir.

2. Değerlendirme

57. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

58. Somut olayda hukuk sisteminde mevcut yetkili idari makama iletilmemesi nedeniyle başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda Diyanetten din görevlisi görevlendirilmesine ilişkin şikâyeti yargı makamları tarafından incelenmemiştir. Bu aşamadan sonra başvurucu tarafından Ceza İnfaz Kurumu yerine Anayasa Mahkemesine başvuru yapılması yolu tercih edilmiştir. Başvurucunun vaiz görüşmelerine ilişkin ilgili şikâyetinin Anayasa Mahkemesinden ziyade Ceza İnfaz Kurumunca daha hızlı çözüme kavuşturulma ihtimali olmasına karşın başvurucu tarafından karardan sonra Ceza İnfaz Kurumuna başvuru yapılmamasının nedeni bireysel başvuru formunda açıklanmamıştır.

59. Dahası İnfaz Hâkimliği tarafından başvurucunun talebinin değerlendirilmesi amacıyla karar Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmişse de akıbeti bilinmemektedir.

60. Açıklanan koşullar altında idari ve yargı makamları tarafından incelenmeyen Ceza İnfaz Kurumunda din görevlisi görevlendirilmesine ilişkin şikâyetin Anayasa Mahkemesince bu aşamada değerlendirilmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliğiyle bağdaşmayacağı anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucu tarafından olağan kanun yollarının usulüne uygun tüketilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

61. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

G. Diğer İhlal İddiaları Yönünden

1. Başvurucunun İddiası

62. Başvurucu, ceza infaz kurumunda çamaşır makinesi alınmaması, kaldığı koğuşta elektrik giderlerini ödeme ile radyo satın alma ve radyo dinleme hakkının verilmemesi uygulamaları, yine mahkemenin tarafsız olmaması nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

63. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).

64. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak, bunlara ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Cemal Günsel, § 22).

65. Nitekim 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş, böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir (Cemal Günsel, § 23).

66. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel, § 24).

67. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel, § 25).

68. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz başvurucuların bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Anayasa Mahkemesine sunmaları ya da Anayasa Mahkemesinin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, § 26).

69. Somut olayda başvurucu, ceza infaz kurumunun şikâyet konusu uygulamalarıyla ilgili idari süreç hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunmadığı gibi bu uygulamalar nedeniyle anayasal bağlamda hangi haklarının ne tür gerekçelerle ihlal edildiğini de somut olarak ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla soyut ve genel ifadelerle ileri sürülen ihlal iddialarının temellendirildiğinden söz edilemez.

70. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mahrem görüşme yaptırılmaması nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Sosyal ve sportif faaliyetlere katılmanın sınırlandırıldığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Ceza infaz kurumunda kötü muameleye maruz kalındığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

7. Din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

8. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 3/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ali Yıldırım [1.B.], B. No: 2018/19004, 3/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı ALİ YILDIRIM
Başvuru No 2018/19004
Başvuru Tarihi 28/5/2018
Karar Tarihi 3/11/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda getirilen kısıtlamalar nedeniyle kötü muamele yasağının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve bir kısım anayasal haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Eğitim hakkı Ceza infaz kurumunda eğitim Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kötü muamele yasağı ile bağlantılı ayrımcılık yasağı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Din ve vicdan özgürlüğü Din özgürlüğü Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 5
81
4675 İnfaz Hakimliği Kanunu 5
4
7083 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun 4
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 8
116
116
114
113
87
83
4675 İnfaz Hakimliği Kanunu 6
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 80
79
78
76
73
72
71
51
66
62
61
KHK 677 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 4
667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 6
Tüzük 7083 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun 159
160
40
186
88
184
Yönetmelik 17/6/2005 Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik 10
15
16
17
5
30/3/2013 Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik 4
5
7
9
11
17/6/2005 Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik 18
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi