logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Erhan Çaha [1.B.], B. No: 2019/2332, 22/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERHAN ÇAHA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2332)

 

Karar Tarihi: 22/11/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

Erhan ÇAHA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucu duruşmada hazır bulunmasını talep ettiği hâlde infaz hâkimliğince başvurucunun yokluğunda yargılama yapılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 9/1/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. 1967 doğumlu olan başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçu ile başka suçlardan aldığı cezaların infazı kapsamında Sincan 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümözlü olarak bulunmaktadır.

10. İnfaz Kurumunda 19/7/2018 tarihinde bilgisayar atölyesinde başvurucunun kendisine ait flash belleği A.B.K. isimli tutukluya vererek kullandırttığının kamera görüntülerinden tespit edildiği iddia edilmiştir.

11. Başvurucunun flash bellek vererek bilgisayar ortamında haberleşme sağladığına, bu eylemiyle suç örgütünün faaliyetlerini gerçekleştirdiğine dair iddialar nedeniyle hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

12. 19/7/2018 tarihli Olay Tutanağı'na göre anılan tarihte başvurucu, kendisine ait bir adet flash belleği sol tarafta bulunan A.B.K.ya yerden atmış; A.B.K.nın da kendi flash belleğini söküp yerdeki flash belleği alarak bilgisayarına taktığını görevli memur görmüş, flash belleğin kime ait olduğunu sorduğunda A.B.K. başvurucuya ait olduğunu teyit etmiş, iki tutuklu da eylemleri inkâr etmiştir.

13. 19/7/2018 tarihli Görüntü İzleme Tutanağı'nda; anılan tarihte başvurucunun A.B.K.nın sağ tarafında oturduğu, aralarında alçak sesle bir şeyler konuştukları, flash belleğini bilgisayarından söktüğü, başvurucuya flash belleği bıraktığı, görevli memurları kontrol ettikleri, A.B.K.nın yazıcıdan gidip çıktıları aldıktan sonra yerine oturduğu belirtilmiştir. Başvurucu ve A.B.K.nın kendi aralarında tekrar konuştukları, başvurucunun masasından kalkarak yazıcının bulunduğu yere yürüdüğü, A.B.K.nın da başvurucuyu seyrettiği, başvurucunun bölmenin altından elini uzatarak flash belleği A.B.K.ya geri vermeye çalıştığı, saat 14.10.39'da flash belleği yere attığı, A.B.K.nın da eğilerek flash belleği yerden aldığı ve bilgisayarına taktığı ifade edilmiştir. Memurlar yaklaşınca A.B.K.nın bilgisayarla uğraşmaya başladığı ve görevli memurun bilgisayarda bulunan flash belleği söktüğü, A.B.K.nın el kol hareketi ile flash belleği başvurucunun gönderdiğini ima ettiği ve görevli memurun diğer görevlileri çağırdığı belirtilmiştir.

14. Başvurucu 23/7/2018 tarihli yazılı savunmasında ve 24/7/2018 tarihli ifadesinde; olayın olduğu gün flash belleğini kimseye vermediğini, görevli memurların yanındaki bilgisayarda çalışan kişiyi de dışarı çıkarttıklarını, çıkartmadan önce de hem kendisinin flash belleğini hem de yanındaki kişinin flash belleğini kontrol ettiklerini, atölyenin A.B.K. ile irtibat kuramayacak şekilde dizayn edildiğini, diğer çalışanların ifadelerinden ve kamera kayıtlarından da söylediklerinin doğru olduğunun tespit edilebileceğini, suçlamaları kabul etmediğini ileri sürmüştür.

15. 25/7/2018 tarihli muhakkik raporunda özetle kamera görüntülerinden başvurucu ve A.B.K.nın kendilerine ait flash bellekleri birbirlerine vererek bilgisayar ortamında haberleşme sağladıkları belirtilmiş, böylelikle 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (l) numaralı bendi uyarınca suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırma eylemi nedeniyle 11 günden 20 güne kadar hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmalarının uygun olacağı bildirilmiştir.

16. 26/7/2018 tarihli ve 2018/280 karar sayılı İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu) kararında, başvurucunun bilgisayar dershanesinde bulunan diğer hükümlü/tutuklulara kötü örnek teşkil ettiği ve ceza infaz kurumunun huzur ve güvenliğini tehlikeye düşürebilecek davranışta bulunduğu belirtilerek suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapma veya yaptırma eylemi gereğince 12 gün süre ile hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

17. Başvurucu, anılan karara karşı Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde başvurucu; isnat edilen suçun söz konusu olmadığını, kamera kayıtları ile olayı tespit etmenin mümkün olduğunu, ceza infaz kurumu görevlilerinin tuttuğu tutanak ile Kamera İnceleme Tutanağı'ndaki olaya ilişkin hususların birbiriyle çeliştiğini, olayın kendi anlattığı şekilde gerçekleştiğinin A.B.K.nın beyanlarıyla da örtüştüğünü belirterek cezalandırma kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

18. Hâkimlikçe 9/8/2018 tarihli Tensip Tutanağı'na göre başvurucunun 2/10/2018 tarihinde duruşma salonunda bulundurulması için İnfaz Kurumuna müzekkere yazıldığı anlaşılmıştır. Hâkimlik 2/10/2018 tarihli celsede, İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 18/9/2018 tarihli yazısı ve başvurucunun dilekçesini değerlendirerek başvurucunun başka bir mahkemede duruşmasının bulunması nedeniyle 13/11/2018 tarihine yeni duruşma günü vermiştir.

19. Hâkimlik yeni duruşma gününde başvurucunun hazır edilmesi için İnfaz Kurumuna müzekkere yazmıştır. Başvurucu; Mahkemeye hitaben yazdığı 17/10/2018 tarihli dilekçesinde, sanığı olduğu ceza dosyasında 6/11/2018-30/11/2018 tarihleri arasında 17. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmasının olduğunu belirtmiştir. Ayrıca başka bir dosyada 19. Ağır Ceza Mahkemesinde de yargılamasının olduğunu ifade etmiş, bu nedenle İnfaz Hâkimliğinde yapılacak duruşmanın sonraki bir tarihe ertelenmesini talep etmiştir.

20. Hâkimlik 13/11/2018 tarihli duruşmada başvurucunun Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmada olduğunu, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinden duruşmada hazır edilmesinin istendiğini ancak başvurucunun duruşmaya katılmak istemediğini belirttiği ifade edilerek yargılamaya son vermiştir.

21. Hâkimlik 22/11/2018 tarihli gerekçeli kararında, başvurucu hakkında yapılan uygulamanın İnfaz Kurumu kurallarına ve mevzuata uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazını reddetmiştir.

22. Başvurucu, karara karşı yapmış olduğu itirazında, 17/10/2018 tarihinde Batı İnfaz Hâkimliğine verdiği dilekçede duruşmanın tehirini talep ettiğini, ancak duruşma yapılmasını istemediğinin Duruşma Tutanağı'nda belirtilerek savunma hakkının kısıtladığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca flash bellek alışverişinin söz konusu olmadığını ve kanunda böyle bir suç olmadığını, ceza infaz kurumu personelinin tuttuğu tutanağın diğer delil ve tutanaklar ile çeliştiğini, Hâkimlikçe teknik olarak bir inceleme yapılmadan delilsiz ve duruşmasız olarak suç örgütlerinin eğitim ve propagandasını yapmak suçundan kendisine hücre cezası verildiğini belirtmiş; bu nedenle hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.

23. Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi 17/12/2018 tarihli kararında, Hâkimliğin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı oyçokluğu ile reddetmiştir. Karşıoy açıklamasında, hükümlülerin birbirlerine verdikleri iddia edilen flash bellekte ne olduğunun araştırılıp denetime imkân verecek şekilde tutanağa bağlandıktan sonra suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapıp yapmadıklarının değerlendirilmesi gerektiğinden çoğunluğun görüşüne iştirak edilmediği belirtilmiştir.

24. Nihai karar 24/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 7/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

25. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi şöyledir:

"Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak."

26. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:

"Şikayet başvurusu, 5 inci maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hâkimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hâkimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikayet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir.

Şikâyet başvurusu üzerine infaz hâkimi, duruşma yapmaksızın dosya üzerinden bir hafta içinde karar verir; ancak, gerek gördüğünde karar vermeden önce şikâyet konusu işlem veya faaliyet hakkında resen araştırma yapabilir ve ilgililerden bilgi ve belge isteyebilir; ayrıca ceza infaz kurumu ve tutukevi ile ilgili Cumhuriyet savcısının da yazılı görüşünü alır. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K/5.md.) Disiplin cezasına karşı yapılan şikâyet üzerine infaz hâkimi, hükümlü veya tutuklunun savunmasını aldıktan ve talep edilen diğer delilleri toplayıp değerlendirdikten sonra kararını verir. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K/5.md.) Hükümlü veya tutuklu, savunmasını, hazır bulunmak ve vekaletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K/5.md.) İnfaz hâkimi gerekli görmesi durumunda hükümlü veya tutuklunun savunmasını ceza infaz kurumunda da alabilir.

İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir.

İnfaz hâkimi, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre inceleme ve işlemlerini yürütür ve kararını verir.

İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikayetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.

İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine ... yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz."

27. 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (l) numaralı bendi şöyledir:

"Onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:

...

l) Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak."

B. Uluslararası Hukuk

28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendi şöyledir:

 “(3) Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:

d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;”

29. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre duruşma yapmamayı haklı gösteren istisnai durumlar olmadığı sürece ilk derece mahkemesinin huzurundaki yargılamalarda, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca açık duruşma hakkı, beraberinde duruşma isteme hakkını da getirir (Hakansson ve Sturesson/İsveç, B. No: 11855/85, 21/2/1990, § 64).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

30. Anayasa Mahkemesinin 22/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

31. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.

32. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

33. Başvurucu, meramını daha iyi anlatmak için duruşma açılmasını talep ettiği hâlde talebinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

34. Bakanlık görüşünde özetle başvurucu hakkında uygulanan disiplin cezasının kanuni dayanağının bulunduğu, İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu ile derece mahkemelerinin verdiği kararların kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla orantılı olduğu belirtilerek bu kapsamda İnfaz Hâkimliğinin ve Ağır Ceza Mahkemesinin kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği vurgulanmıştır.

35. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı daha önceki beyanlarını yinelemiştir.

2. Değerlendirme

36. Anayasa'nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları itiraz ve beyanlarını duruşma sırasında dile getirme imkânının kendisine tanınmadığına ilişkin olduğundan başvuru adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

38. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararda, adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğunu belirterek hakkın kapsamının bu konularla sınırlandırıldığını kabul etmiştir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 23; Nihat Akbulak [GK], B. No: 2015/10131, 7/6/2018, § 35; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, § 44). Öte yandan Anayasa Mahkemesi; ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ya da hükümlüler hakkında uygulanan disiplin cezalarının infazının kişiler üzerinde yaratacağı etkiyi değerlendirmek suretiyle bazı disiplin cezalarının kişisel hak ve bu bağlamda medeni hak niteliğinde olduğunu, söz konusu disiplin cezalarına karşı yapılan şikâyetlerin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin de medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığını ifade etmiştir (örnek olarak bkz. Giyasettin Aydın, B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 37; Cihan Yeşil, B. No: 2013/8635, 6/5/2015, § 35; Metin Yamalak (2), B. No: 2013/9450, 13/4/2016, § 59).

39. Somut olayda başvurucu, aldığı disiplin cezasının infazı sırasında ve sonrasında ziyaretçi kabulü, açık görüş ve telefon görüşü gibi haklardan yoksun bırakılacağından anılan içtihatlardan hareketle söz konusu cezanın da medeni hak niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla hakkında uygulanan disiplin cezası nedeniyle başvurucunun yaptığı şikâyetin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığının ve somut olayda Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğunun kabul edilmesi gerekir.

40. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığından ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de görülmediğinden duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

41. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

42. Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılama kavramından hareket ederek adil yargılama hakkının gereklerini saptamıştır. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında adil yargılanma hakkının gereklerinden birinin de duruşmada hazır bulunma hakkı olduğunu birçok kararında vurgulamıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının duruşmada hazır bulunma hakkını da kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Emrah Yayla [GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, § 59; Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, § 73).

43. Tarafların duruşmada hazır bulunma hakkı hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Anılan hak, sadece duruşmada hazır bulunmayı değil duruşma sürecini dinlemeyi, takip etmeyi, iddia/savunmaları destekleyecek şeyleri ileri sürmeyi de içerir. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkının tarafların yargılamaya etkili katılmaları ile doğrudan ilişkisi vardır. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere tarafların duruşmada hazır bulunmasının sağlanması çelişki ortaya çıkarmaktadır. Böylelikle taraflar gösterdikleri kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olmakta ve bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânını elde etmektedir (Emrah Yayla, § 60; suç isnadı altındaki kişiler yönünden benzer bir değerlendirme için bkz. Şehrivan Çoban, § 77).

44. Diğer taraftan medeni hak ve yükümlüklere ilişkin uyuşmazlıklar açısından tarafların duruşmada hazır bulunması, onların iddia ve savunma imkânlarını doğrudan kullanmalarına ve uyuşmazlıkla ilgili olan taleplerini huzurda açıklamalarına olanak tanımaktadır. Taraflar duruşmada bizzat hazır bulunmak suretiyle teknik ve fiziksel engeller bulunmaksızın delillerini ileri sürebilmekte ve diğer tarafça gösterilen delillere itiraz etmek ve davasını bizzat savunmak suretiyle kararı etkileme imkânını elde etmektedir (Emrah Yayla, § 61).

45. Yargılamanın açıklığı ilkesinin amacı, adli mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfîliği önlemektir. Yargılama ilkesi bu yönüyle hukuk devletinin en önemli gerçekleştirme araçlarından birini oluşturur. Özellikle ceza davalarında yargılamanın duruşmalı ve aleni yapılması silahların eşitliği ilkesinin ve savunma hakkının güvencesini oluşturur. Ancak bu, her türlü yargılamanın mutlaka duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu anlamına gelmez. Adil yargılama ilkelerine uyulmak şartıyla usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması gibi amaçlarla bazı yargılamaların duruşmadan istisna tutulması ve duruşma yapılmaksızın karara bağlanması anayasal hakların ihlalini oluşturmaz (Musa Yılmaz Acar, B. No: 2013/664, 17/9/2013, § 32).

46. Yargılamada, tarafların şüpheye yer vermeyecek şekilde bu haklarından vazgeçmesi ve kamu yararının sözlü yargılama yapılmasını gerekli kıldığı bir durumun bulunmaması hâlinde, duruşma yapılmayabilir. Vazgeçmenin açıkça veya zımnen yapılması mümkündür. Duruşma yapılmasına ilişkin talebin sürdürülmemesi ya da hiç ileri sürülmemesi, zımnen vazgeçmeye örnek gösterilebilir. Bunun yanında dava dosyası ve tarafların yazılı görüşleri temelinde yeterince çözülemeyen hukuki ve olgusal herhangi bir sorunla karşılaşılmaması örneğinde olduğu gibi yargılamanın istisnai koşulları da duruşma yapılmasını gerektirmeyebilir (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Eksert Turizm Taşımacılık Tekstil Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti ve diğer 7 başvuru/Türkiye [k.k.], B. No: 40988/06, 2/7/2013).

47. Yargılamaya taraf olan kişilerin hakkaniyetli yargılama temelinde beyanlarını sözlü vermesinin gerektiği durumlarda sözlü yargılama yapılmaması yargılamanın bir bütün olarak adil olmasını engelleyebilir (Göç/Türkiye, B. No: 36590/97, 11/7/2002, § 51). Dolayısıyla sadece dosyaya dayanılarak tatmin edici bir çözümün sağlanamayacağı olaylarda, sözlü yargılamanın yapılması gerekir. Sözlü yargılamaya karar vermede, davaya konu meselelerin çokluğu değil niteliği önem kazanacaktır (Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. (3), B. No: 2014/929, 10/6/2015, § 26).

48. Başvuru konusu somut olayda Mahkemenin disiplin cezasına esas olayın koşullarını dikkate alarak şikâyet incelemesini duruşmalı olarak yapmaya karar verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim Mahkemenin başvurucunun duruşmada hazır edilmesi için İnfaz Kurumuna müzekkere yazdığı, İnfaz Kurumundan gelen yazı ve başvurucunun dilekçesi doğrultusunda savunmasını almak üzere duruşmayı başka bir güne ertelediği görülmektedir. Yani Mahkemenin şikâyetin esasının sadece dosyaya sunulan belgeler temelinde bir çözüme kavuşturulamayacağı kanaati ile hareket ettiği, bu yönüyle sözlü yargılama yapmaya ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır. Bu aşamada değerlendirilmesi gereken mesele Mahkemenin sözlü yargılamadan vazgeçerek dosya üzerinden değerlendirme yapmak suretiyle karar vermesini gerektiren olguların varlığını objektif ve kabul edilebilir gerekçelerle ortaya koyup koymadığıdır.

49. Somut olayda başvurucunun 13/11/2018 tarihli duruşmadan önce mahkemeye gönderdiği dilekçeden, duruşma tarihini kapsayacak şekilde başka bir dava nedeniyle duruşmaya katılamayacağını belirterek yargılamanın başka bir güne bırakılmasını istediği anlaşılmıştır. Mahkeme ise başvurucudan kaynaklanan ve dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi ve beyan ortaya koymaksızın başvurucunun belirtilen tarihte duruşmaya katılmak istemediğini ifade ederek yokluğunda yargılamayı sona erdirmiştir.

50. Hükümözlü olan başvurucunun şikâyetlerini sözlü olarak dile getirmeyi talep etmesine rağmen duruşmada hazır edilmeden Mahkeme tarafından şikâyetin esası hakkında karar verilmesini gerektiren makul, objektif gerekçelerin ortaya konmadığı anlaşılmıştır. Buna göre yargılamanın bütünü gözönüne alındığında başvurucuya sözlü beyanda bulunma hakkının kullandırılmaması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

51. Başvurucu, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırıldığını belirterek suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bunun yanında başvurucu; hükümlü olarak tutulduğu İnfaz Kurumu idaresince verilen hücre disiplin cezasının sonucu olarak telefon ve açık görüş hakkının kullandırılmayarak kısıtlandığını, bu hususun haberleşme hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

52. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden disiplin cezalarına karşı yaptığı şikâyetin değerlendirilmesi sürecine ilişkin diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

53. Başvurucu, ihlalin tespitine ve yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

54. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

E. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (E.2018/4709, K.2018/6554) GÖNDERİLMESİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Erhan Çaha [1.B.], B. No: 2019/2332, 22/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı ERHAN ÇAHA
Başvuru No 2019/2332
Başvuru Tarihi 9/1/2019
Karar Tarihi 22/11/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucu duruşmada hazır bulunmasını talep ettiği hâlde infaz hâkimliğince başvurucunun yokluğunda yargılama yapılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Aleni yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4675 İnfaz Hakimliği Kanunu 4
6
44
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi