TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
İZZET OTYAKMAZ BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2018/19524)
Karar Tarihi: 19/12/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Murat AZAKLI
Başvurucu
İzzet OTYAKMAZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumu kararına karşı yapılan şikâyetin başvurucunun yokluğunda dinlenen tanık beyanlarına dayalı olarak reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/6/2016 tarihli kararı ile tutuklanarak Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alınmıştır.
3. Başvurucu23/12/2017-11/1/2018 tarihleri arasında geçici olarak Kırklareli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) misafir tutuklu olarak bulunmuştur.
4. Başvurucunun 30/12/2017 tarihinde saat 14.45'te kurum havalandırma bahçesine çıkarıldığı, bu sırada yüksek sesle ''İsyanım var bu düzene, Allah belanı versin'' şeklinde bağırdığı tespit edilmiş, bunun üzerine başvurucu, kurum güvenliği için odasına alınarak hakkında tutanak düzenlenmiştir.
5. Ceza İnfaz Kurumu tarafından başlatılan disiplin soruşturması kapsamında alınan muhakkik raporunda ve infaz koruma memurlarının beyanında, başvurucunun tutanakta belirtilen eylemi gerçekleştirdiği ifade edilmiştir.
6. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 5/1/2018 tarihli kararıyla, başvurucunun 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 39. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (m) bendinde düzenlenen kurumda gereksiz gürültü yapma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle kınama cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
7. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Kırklareli İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Dilekçesinde başvurucu; ceza infaz kurumunda hakkında tutulan tutanağın gerçeği yansıtmadığını, olay günü bağırmadığını, hasta olması nedeniyle acile gitmek istediğini görevli memura bildirdiğini, memurun "Biraz açık havada seni dolaştıralım, sana belki iyi gelir." demesi üzerine kendi isteğiyle dışarı çıktığını ifade etmiştir. Başvurucu, aşırı yağmur nedeniyle ayakları ve üzeri ıslandığı için üşüdüğünü, demir kapıdan görevli memura seslenerek çıkarılmasını istediğini belirtmiştir. Başvurucu; memur gelmeyince bir süre sonra tekrar aynı şekilde seslendiğini, üç dört memurun gelip neden bağırdığını ve kapıya vurduğunu sorduğunu, kendisinin hasta olduğunu söylediğini, görevlilerin tutanak tuttuğunu ifade etmiştir. Ayrıca cezaya konu hareketi gerçekleştirmediğini belirterek verilen cezanın kaldırılmasına karar verilmesini, kamera kayıtlarının incelenmesini ve tutanakta imzası bulunan kişilerin bulunduğu yere yakın olup olmadığının tespitini talep etmiştir.
8. Hâkimlik, şikâyetin duruşmalı olarak incelenmesine karar vermiştir.
9. Hâkimliğin yazısına karşı Kırklareli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün verdiği 20/2/2018 tarihli cevabi yazıda, başvurucunun çıkarıldığı havalandırma bahçesinde kameranın olmadığı belirtilmiş, anılan yazı başvurucunun hazır bulunduğu duruşmada okunmuştur.
10. Hâkimlik başvurucunun 26/2/2018 tarihinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) uygulaması ile savunmasını almıştır. Başvurucu SEGBİS ile savunmasının alınmasına itirazda bulunmamıştır.
11. Hâkimlik 28/2/2018 tarihinde başvurucunun yokluğunda, duruşma salonunda infaz koruma memurları N.Ç., H.K., C.B., H.F.T. ve E.G.yi tanık olarak dinlemiştir. Aynı duruşmada dosyanın mütalaa beyanı alınmak üzere Cumhuriyet savcısına tevdiine, mütalaa beyanı alındıktan sonra dosyanın karar verilmek üzere yeniden ele alınmasına karar vermiştir.
12. Hâkimlik 6/3/2018 tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"İlgilinin savunması,tanık beyanları ve dosya münderecatına göre;Olayın olduğu gün itibariyle tutuklunun hasta olduğu,kendi isteğiyle havalandırmaya çıktığı,havanın yağmurlu olduğunu dışarı çıktığında farkettiği, ancak yinede herhangi bir zorlamaya maruz kalmadan söz konusu koşullarda havalandırma hakkını kullandığı savunma ve tanık beyanlarıyla örtüşmektedir. Disiplin cezasına konu edilen şikayetin kapsamı, tutuklunun havalandırmada gerekli olmayan şekilde bağırıp bağırmadığına yöneliktir.Tutuklu aşamalarda her ne kadar bağırmadığını söylemiş ve ıslanmış olması neticesinde görevlilere seslendiğini, ilk seslenmesinde kimsenin gelmediğini ancak ikinci seslenmesinde görevli infaz memurlarının toplu olarak geldiğini beyan etmiştir.Bu kapsamda birbirleriyle uyumlu olarak herhangi bir çelişki görülmeyen tanık beyanlarındakiifadelerde, seslenme çağrısının haricinde kullanılan ''isyanım var bu düzene Allah belanı versin''şeklindeki kelime ve cümleleri bağırtı düzeyinde duyan infaz koruma memurları o gün diğer görevli nöbetçi memurlara haber vermek suretiyle tutuklunun bulunduğu havalandırma bölümüne gelmişlerdir.Tutuklunun savunmasında ikinci kez seslenme olarak tanımladığı çağrı üzerine gelen infaz memurlarının, hayatın olağan akışı içerisinde toplu olarak gelmelerini gerektiren bir sebebin varlığının olması ve birbirleriyle uyumlu beyanları dikkate alındığında, tutuklunun sesinin ve söylediklerinin normal olmayan bir düzeyde ve seslenme amaç ve mahiyetini aşarak ''isyanım var bu düzene Allah belanı versin'' şeklindeki sözleri söylediği kanaatiyle hükümlünün savunmasına itibar edilmeyerek davranışının 5275 sayılı Kanunun 39/2-m maddesinde yer alan “Kurumda gereksiz gürültü yapmak” şekil ve kapsamında olduğu değerlendirilmiş, yapılan savunmanın ve tanık beyanlarının disiplin cezasının oluşmasını engelleyici veya ortadan kaldırıcı nitelikte bulunmadığı anlaşılmış olmakla hükümlüye verilen disiplin cezası kararında usûl ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı saptandığından aşağıdaki şekilde bir karar vermek gerekmiştir."
13. Başvurucu; Hâkimliğe verdiği şikâyet dilekçesini tekrarlayarak yargılamada dinlenen tanıkların beyanlarının soyut ve birbiriyle çelişkili olduğunu, tanıklara soru yöneltemediğini, olay sırasında tanıkların nerede görev yaptığına ilişkin tespit yapılmadığını, kamera kayıtlarının incelenmediğini, tanıkların beyanına görekarar verildiğini ve adil bir yargılama yapılmadığını belirterek Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesi, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 25/5/2018 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
14. Başvurucu, nihai kararı 29/5/2018 tarihinde öğrendikten sonra 18/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Başvurucunun mali ve ekonomik durumu dikkate alınarak adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
17. Başvurucu; disiplin cezasının dayanağının olmadığını, idarenin tutanağına ve infaz koruma memurlarının beyanlarına göre şikâyetinin reddedildiğini, yokluğunda dinlenen tanıkların beyanlarına dayalı olarak karar verildiğini, yüz yüzelik ilkesinin ihlal edildiğini, talebine rağmen olay anına ilişkin kamera görüntülerinin izlenmediğini, görevlilerin olay yerine yakınlıklarının tespitinin yapılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüşünde; somut olayda başvurucu hakkında verilmiş bir disiplin cezasının suç isnadı veya medeni hak ve yükümlülükler kapsamında görülüp görülemeyeceği, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin başvurunun Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanı içinde yer alıp almadığı yönünden yapılacak incelemede bu hususun öncelikle dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun tanık dinletme ve sorgulatma hakkı ile kamera kayıtlarının incelenmemesi bağlamında adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği iddiası konusunda inceleme yapılırken görüşte değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
19. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
20. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, beyanları disiplin cezası kararında belirleyici ölçüde delil olarak kullanılan tanıkların duruşmada huzurunda sorgulanamaması ve yokluğunda dinlenen tanıkların beyanına dayanılarak yargı makamlarınca karar verildiği yönündeki iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
22. Başvurucu, kamera kayıtlarının da izlenmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de Ceza İnfaz Kurumunun 20/2/2018 tarihli yazısında, başvurucunun çıkarıldığı havalandırma bahçesinde kameranın olmadığı belirtildiği için bu yönden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
23. Anayasa Mahkemesi ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ya da hükümlüler hakkında uygulanan disiplin cezalarının infazının kişiler üzerinde yaratacağı etkiyi değerlendirmek suretiyle bazı disiplin cezalarının kişisel hak ve bu bağlamda medeni hak niteliğinde olduğunu, söz konusu disiplin cezalarına karşı yapılan şikâyetlerin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin de medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığını ifade etmiştir (Giyasettin Aydın, B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 37; Cihan Yeşil, B. No: 2013/8635, 6/5/2015, § 35; Metin Yamalak (2), B. No: 2013/9450, 13/4/2016, § 59). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun hakkında uygulanan disiplin cezası nedeniyle yaptığı şikâyetin infaz hâkimliği tarafından incelenmesinin medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlık kapsamında kaldığı ve Anayasa’nın 36. maddesinin uygulanmasının mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
1. Genel İlkeler
25. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
26. Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması imkân dâhilinde değildir (Mehmet Fidan, § 38).
27. Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunma hususunda uygun imkânların sağlanması şarttır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).
28. Silahların eşitliği ilkesi; davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı şartlara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
29. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvurucuların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılama ilkesinin ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
30. Tarafların duruşmada hazır bulunma hakkı hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Anılan hak, sadece duruşmada hazır bulunmayı değil duruşma sürecini dinlemeyi, takip etmeyi, iddia/savunmaları destekleyecek şeyleri ileri sürmeyi de içerir. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkının tarafların yargılamaya etkili katılmaları ile doğrudan ilişkisi vardır. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere tarafların duruşmada hazır bulunmasının sağlanması çelişmeyi gerçekleştirmektedir. Böylelikle taraflar gösterdikleri kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olmakta ve bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânını elde etmektedir (Emrah Yayla [GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020, § 60).
31. Diğer taraftan medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıklar açısından tarafların duruşmada hazır bulunması, onların iddia ve savunma imkânlarını doğrudan kullanmalarına ve uyuşmazlıkla ilgili olan taleplerini huzurda açıklamalarına olanak tanımaktadır. Taraflar duruşmada bizzat hazır bulunmak suretiyle teknik ve fiziksel engeller bulunmaksızın delillerini ileri sürebilmekte ve diğer tarafça gösterilen delillere itiraz etmek ve davasını bizzat savunmak suretiyle kararı etkileme imkânını elde etmektedir (Emrah Yayla, § 61).
32. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılama ilkesinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Asıl kural tarafların eşit şartlarda yargılamaya katılımının sağlanması, gösterdikleri kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olması, bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânının kendilerine verilmesidir (benzer değerlendirmeler için bkz. Taylan Özgür Tor, B. No: 2013/2454, 12/3/2015, § 43).
2. İlkelerin Olaya Uygulanması
33. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucunun aldığı disiplin cezası, ceza infaz kurumu tarafından düzenlenen tutanak ve buna dayalı olarak başlatılan disiplin soruşturmasında alınan beyanlara dayanmaktadır. Mahkemece de söz konusu bilgi ve belgelere dayanılarak neticeye ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
34. Somut olayda değerlendirilmesi gereken temel mesele, başvurucunun disiplin cezasına esas olan tutanak ve bu çerçevede dinlenen tanıklar ile tutanak düzenleyicilerin beyanlarına karşı başvurucuya duruşmada etkili bir şekilde itiraz etme imkânının tanınıp tanınmadığına ilişkindir. Duruşmada bulunma hakkı ve bunu tamamlayan silahların eşitliği ilkesi bağlamında yargılamada adaletin sağlanması için tutanak ve tanık beyanlarına karşı başvurucuya etkili bir şekilde karşı çıkması imkânının verilmesi, bu doğrultuda delillerinin dosyaya celbedilip mahkeme huzurunda tartışılarak yargılamada güçler dengesinin sağlanması gerekir.
35. Yargılamada iddia ve savunma dengesinin sağlanması açısından başvurucuya hükme esas alınan bu delillerin aksini ispat etme imkânının verilmesi, başvurucunun huzurunda tanıkların yeniden dinlenmesi, varsa beyanlarına başvurulması ya da başvurucunun iddialarının olayın oluş şekline uygunluğunun araştırılması gerekir. Aksi durum yargılamayı adillik boyutundan uzaklaştıracaktır.
36. İnfaz Hâkimliğince başvurucu aleyhinde beyanda bulunan tutanak mümzilerinin-başvurucunun talebi olmasına rağmen- başvurucunun huzurunda dinlenmediği, başvurucuya tanıkların beyanlarına karşı duruşmada itiraz etme ve soru sorma imkânının sağlanmadığı görülmüştür. Başvurucunun tanıkların dinlendiği duruşmada hazır edilmemesi, başvurucuya tanıkların beyanlarına karşı iddialarını ve delillerini ileri sürme imkânı sağlanmamasına rağmen kararın duruşmada dinlenen tanıkların beyanlarına dayalı olarak verildiği anlaşılmaktadır.
37. Başvurucunun benzer iddialarla itirazda bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesince de söz konusu iddiaların değerlendirilmediği ve gerekçesi ortaya konulmaksızın itirazın reddedildiği tespit edilmiştir.
38. Sonuç olarak disiplin soruşturması ve yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucu hakkında verilen disiplin cezasıyla ilgili belirleyici nitelikte bir delil olan tanıkların başvurucunun huzurunda dinlenmemesi ve başvurucuya tanıkların beyanlarına karşı beyanda bulunma imkânının verilmemesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
III. GİDERİM
39. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi ile 5.000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
40. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
41. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Kırklareli İnfaz Hâkimliğine (E.2018/177, K.2018/518 ) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2018/627 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.