TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYNUR YANIK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/21411)
|
|
Karar Tarihi: 7/4/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Aynur YANIK
|
|
|
2. Hazer YANIK
|
|
|
3. Soner YANIK
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Mehtap CABAK ÖZCAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; kamu makamları gerekli önlemleri almadığı
için gerçekleşen iş kazası sonucu ölüm olayının meydana gelmesi ve olaya
ilişkin olarak açılan tazminat davasında yetersiz tazminata hükmedilmesi
nedenleriyle yaşam hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/7/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. İnegöl Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir şirkete ait
dokuma tesislerinin alanı içinde bulunan yüksek gerilim hattının deplasesinin
gerekmesi üzerine bu işin Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin (TEİAŞ)
kontrolörlüğünde bir başka müteahhit firmaya yaptırılması sırasında söz konusu
firmanın işçisi olan başvurucuların yakını C.Y. 15/4/2005 tarihinde elektrik
akımına kapılarak hayatını kaybetmiştir.
A. İnegöl 1.
Asliye Hukuk Mahkemesinde 2005/411 Esasa Kayden Yürütülen Tazminat Davası
Süreci
8. Başvurucular 6/10/2005 tarihinde A. Şirketi, TEİAŞ, İ.
Şirketi ve H.S. aleyhine maddi ve manevi tazminat ödenmesi talepli dava
açmıştır. Başvurucular her biri için 30.000 TL olmak üzere toplam 90.000 TL
manevi tazminat ile her biri 100 TL olmak üzere toplam 300 TL maddi tazminat
ödenmesini talep etmiştir.
9. İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Mahkeme) 2005/411
esasına kayden yürütülen yargılamada başvurucular 29/11/2011 tarihli ıslah
dilekçesiyle, yargılama sırasında temin edilen bilirkişi raporunda davalılardan
yalnızca A. Şirketinin olayda kusuru bulunduğu tespit edildiğinden diğer
davalılar bakımından ıslah hakları saklı kalmak üzere yalnızca davalı A.
Şirketi bakımından maddi tazminat taleplerini ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Başvurucular maddi tazminat taleplerini başvurucu Aynur Yanık için 100 TL'den
131.105,76 TL'ye, başvurucu Hazer Yanık için 100 TL'den 6.756,64 TL'ye,
başvurucu Soner Yanık için ise 100 TL'den 7.857,56 TL'ye çıkarmıştır.
10. Mahkeme, iş mahkemesi sıfatıyla verdiği 20/1/2012
tarihli kararla başvurucuların maddi ve manevi tazminat taleplerini davalı A.
Şirketi bakımından kabul etmiş, davalılar TEİAŞ, İ. Şirketi ve H.S. bakımından
ise reddetmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Davacı vekili davasını ıslah etmiş, ıslah harcını
yatırmış, karşı tarafa tebliği yapılmıştır.
Yapılan yargılama sonunda taraf beyanları, toplanan
deliller ve bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacılardan
Aynur Yanık'ın eşi, Soner ve Hazer Yanık'ın babaları müteveffa [C.Y.nin] 15/04/2005 tarihinde [A.] Elek. İnş.
Taahüt.Tic. ve San. Ltd. Şti. işçisi olarak çalışmakta iken iş kazası sonucu
vefat ettiği, kazanın meydana geldiği yerde TEİAŞ Genel Müdürlüğü kendi
mevzuatına uygun şekilde [A.] firmasına yer teslimi yaptıktan sonra
hattın enerjisini kesmiş, bundan sonra TEİAŞ'nin görevinin hattın deplasesinde
kullanılan malzemelerin kontrolörlüğü olduğundan TEİAŞ Genel Müdürlüğü ve
çalışanı [H.S.ye] atfı mümkün kusur olmadığı, [İ.] A.Ş. resmi
protokol ve sözleşmelerde işveren olmasına rağmen, işi anahtar teslimi olacak
şekilde [A.] şirketine verdiği, bu durum üst - alt işveren ilişkisinin
oluşmasını önlediğinden [İ.] A.Ş.ne atfı mümkün kusur olmadığı, [A.]
firması TEİAŞ açısında teknik yeterliliğe sahip firma olduğu, o halde işin
yapılması sırasında sadece işçi sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu ekip
başlarının denetiminde işin her türlü mevzuata uygun şekilde yapılmasının
sağlanması gerekirken firma çalışanların kendi insiyatifleriyle iş yaptıkları
ve bunun sonucunda olayın meydana geldiği anlaşılmış, [A.] firmasının
olayın meydana gelmesinde % 60 kusurlu olduğu, dosya içeriğine göre elektrik
bilgisi olduğu anlaşılan ancak olay yerinde uygun malzeme kullanmaksızın eliyle
toprak bağlantısı olmayan iletkeni havai hat iletkenine bağlayan [C.Y.nin]
olayın meydana gelmesinde % 40 kusurlu olduğu, ... [C.Y.nin] 15/04/2005
olay tarihinde 40 yıl 4 ay 4 günlük olduğu, 40 yaşında kabul edilerek P.M.F.
tablosuna göre bakiye ömrü 30 yıl olduğu, muhtemelen 70 yaşına kadar
yaşıyacağı, ...Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarıyla kural olarak
aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmiştir. Müteveffanın aktif çalışma
hayatının 60 yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü
aktif hayat süresi 20 yıl ve pasif devresi 10 yıl olduğu, müteveffanın aylık
kazancının 2.000,00 TL olduğu, iş kazası sonucu bağlanan gelirlerin peşin
değerlerinin bildirildiği 15/08/2011 tarihli yazıda eş Aynur Yanık'ın 2011
tarihindeki yaşının 46 olduğu ve çocuklardan Soner'in 16/10/2008 diğer çocuk
Hazer'in ise 16/06/2008 tarihinde gelirden çıktıkları, bu durumda eş Aynur
Yanık kaza tarihi olan 15/04/2005 tarihinde 40 yaşında olduğu kabul
edildiğinde, eş Aynur Yanık bakımından müteveffa kocasının aktif ve pasif
devresi ile sınırlı olarak, çocukların doğum tarihleri bilinmediğinden zaruri
olarak gelirden çıktıkları belirtilen tarihlere kadar müteveffanın desteğinden
yoksun kaldıkları süreler eş Aynur Yanık için 20 yıl aktif 10 yıl pasif olmak
üzere destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararı 131.105,76 TL,oğlu
Soner 3 yıl destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının 7.857,56
TL, oğlu Hazer 3 yıl destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının
6.756,64 TL olduğuna dair hesap bilirkişi raporlarına itibar olunmuştur.
...
Davacının iş kazası sonucu vefat ettiği olayda itibar
olunan 02.08.2010 tarihli son bilirkişi raporuna göre davalı[A.] Elek İnş Taahhüt Tic ve San Ltd Şti nın %60 kusurlu
olduğu, müteveffa [C.Y.nin] %40 kusurlu olduğu, diğer davalıların
kusurlarının bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Hesap bilirkişisinin hükme elverişli raporunda yapmış
olduğu hesaplama ve tarafların belirlenen kusur oranları gözetildiğinde:
Davalı [S.] A.Ş
[İ.] şubesi aleyhine açılan maddi-manevi tazminat istemli davanın davalının
kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla REDDİNE, Davalı T.E.İ.A.Ş. aleyhine açılan
maddi-manevi tazminat istemli davanın davalının kusurunun bulunmadığı
anlaşılmakla REDDİNE, Davalı [H.S.] aleyhine açılan maddi-manevi
tazminat istemli davanın davalının kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla REDDİNE,
Davalı [A.] Elekt. İnş. Taahhüt Tic. ve San. Ltd. Şti. aleyhine açılan
maddi-manevi tazminat istemli dava yönünden, Davacı AYNUR YANIK için talep
olunan maddi tazminat isteminin KABULÜ İLE, 131.105,76 TL maddi tazminatın
100,00 TL lik kısmı için 15/07/2005 tarihi, 131.005,76 TL lik kısmının dava
tarihi olan 06/10/2005 tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı HAZER YANIK için talep olunan
maddi tazminat isteminin KABULÜ İLE, 6.756,64 TL maddi tazminatın 100,00 TL lik
kısmı için 15/07/2005 tarihi, 6.656,64 TL lik kısmının dava tarihi olan
06/10/2005 tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan
alınarak davacıya verilmesine, Davacı SONER YANIK için talep olunan maddi
tazminat isteminin KABULÜ İLE, 7.857,56 TL maddi tazminatın 100,00 TL lik kısmı
için 15/07/2005 tarihi, 7.757,56 TL lik kısmının dava tarihi olan 06/10/2005
tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak
davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş olup;
...
Davacı AYNUR YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KABULÜ İLE 30,000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi itibari ile
15/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan
alınarak davacıya verilmesine, Davacı HAZER YANIK için talep olunan manevi
tazminat isteminin KISMEN KABULÜ İLE 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi
itibari ile 15/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin
istemelerinin REDDİNE, Davacı SONER YANIK için talep olunan manevi tazminat isteminin
KISMEN KABULÜ İLE 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi itibari ile
15/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan
alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemelerinin
REDDİNE..."
11. Başvurucular temyiz dilekçesine ekli 30/9/2012
tarihli özel bilirkişi raporunu yargılama dosyasına sunmuştur. Bu raporda, A.
Şirketinin olayın meydana gelmesinde %50, TEİAŞ'ın %15, yakınları C.Y.nin %35
oranında kusurlu olduğu, diğer iki davalının ise kusuru bulunmadığı tespitine
yer verilmiştir.
12. Karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (Yargıtay)
18/2/2013 tarihli kararıyla bozulmuştur. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, İnegöl organize sanayi
bölgesinde kurulu bulunan davalı [S.][yani
İ.] A.Ş'ye ait dokuma tesislerinin genişleme alanı içinde bulunan yüksek
gerilim hattının deplasesinin gerektiği, davalı [S.] A.Ş ile TEİAŞ
arasında yapılan bir protokol ile bu deplase işinin TEİAŞ'ın kontrolörlüğünde
bir başka müteahhit firmaya yaptırılmasının kararlaştırıldığı, bu protokol
kapsamında da davalı [S.] A.Ş'nin bir sözleşme ile işin diğer davalı
[A.] Elk. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti'ye verdiği, ölen sigortalının
davalı [A.] Elk. İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti'nin işçisi olduğu ve
kazalının bu deplase işi sırasında elektrik akımına kapılarak vefat ettiği
anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece davalı TEİAŞ bakımından meydana
gelen iş kazasında kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile aleyhine açılan
davaların reddine karar verilmişse de yukarıda açıklandığı üzere davaya konu
kaza öncesinde davalı [S.] A.Ş ile
TEİAŞ arasında yapılan protokol kapsamında TEİAŞ'ın yapılacak deplase işinde
kontrolörlük görevinin bulunmasına göre davalı TEİAŞ'ın kusur durumunun hükme
esas alınan 02.08.2010 tarihli kusur raporunda ilgili protokol kapsamında
irdelenmemesi, ayrıca yüksek gerilim hatlarının deplasesi işinin esasında
davalı TEİAŞ'ın asli işi olup bu işin diğer davalı [A.] Elk. İnş. Taah.
Tic. ve San. Ltd. Şti'ne yaptırılmasının da asıl işin devri niteliğinde
olmasına göre davalı TEİAŞ'ın diğer davalı [A.] Elk. İnş. Taah. Tic. ve
San. Ltd. Şti'ni kusurundan sorumlu olacağı hususlarının göz ardı edilmesi
doğru olmamıştır.
Yapılacak iş, öncelikle davalı TEİAŞ'ın davaya konu
yüksek gerilim hatlarının deplasesi işinde diğer davalı [S.] A.Ş ile yaptığı protokol kapsamında kontrolörlük
görevinin de olduğu hususu gözetilerek konusunda uzman bilirkişi heyetine olayı
yeniden inceletmek, çıkacak neticeye göre de özellikle davalı TEİAŞ'ın asıl
işveren olduğu hususu ile diğer tüm delilleri bir arada değerlendirerek yeniden
bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın
eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile sonucunda yazılı şekilde karar
verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
..."
B. Mahkemenin
2013/380 Esasa Kayden Yürüttüğü Tazminat Davası Süreci
13. Yargıtayın bozma kararı üzerine 2013/380 esasa
kaydedilen yargılamada, dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi
11/11/2013 tarihli raporunda A. Şirketinin olayının meydana gelmesinde %50,
TEİAŞ'ın %20, C.Y.nin ise %30 oranında kusurlu olduğunu bildirmiştir. Raporun
ilgili kısmı şöyledir:
"...
OLAY: [İ.]
Dokuma işletmeleri Sanayi ve Tic. A.Ş tarafından. 154 kV'luk
Orhaneli-İnegöl-Keles enerji nakil hattı, TEİAŞ'dan yeterlilik almış [A.] İnş
Tic. ve San. Ltd. Şti. unvanlı müteahhit firmaya iş sözleşme ile verilir.
[A.] İnş Tic. ve San. Ltd. Şti. işvereni; [D.A.nın],11-25.04.2005
tarihleri arasında enerji kesilmesi yönündeki başvurusu neticesinde TEİAŞ'ca
13.04.2005 tarihinde gerekli enerji kesim işleminin yapılacağı, hattın açılarak
topraklamanın yapılacağı belirtilmiştir. 15.04.2005 (Cuma) günü, işyerine gelen
ekip başı [C.Y.] [başvurucuların yakını] ve ekibi, bir gün sonra
işbaşı yapmaları yönündeki talimata karşın, sabah saat 09.00 sıralarında
çalışmalara başlar. Malzemesi [A.] İnş Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından
temin edilerek işyerine getirilen CP3 diye anılan galvaniz direk demirleri [C.Y.]
ve ekibince yerinde monte edilmeye başlanır. 5 metre yüksekliğindeki ilk
dikmenin tamamlanıp çaprazların atılmasından sonra, ikinci dikmelere geçilir.
İnşa edilmekte olan direğin sağ ve sol tarafından; gerilim altında olmayan, 154
kV' luk, çift devreli, YG hat telleri geçmektedir. [C.Y.], YG hattında
indüksiyon adı verilen gerilimin yüklü olması ihtimaline binaen, hattı
topraklamaya çalışır. Bunun için direkle bağlantısını yapmadığı 2 metre
uzunluğundaki izolesiz kabloyu 795 MCM diye bilinen hat teline atar ve
indüksiyon gerilimine kapılarak saat 16.00 sıraları yaklaşık 10 metre
yükseklikten aşağı düşerek kazaya uğrar ve vefat eder.
...
SAPTANAN HUSUSLAR:
1- [İ.] Dokuma
işletmeleri Sanayi ve Tic. A.Ş.'nin arazisi üzerine, yeni kurulacak tesisin
inşasına engel alan, 154 kV'luk Orhaneli-İnegöl-Keles elektrik iletim hattı 115
nolu direğin demontajının yapılarak, hattın yeni güzergahına alınması işi
(direğin deplase işi) [İ.] Dokuma İşletmeleri Sanayi ve Tic. A.Ş.nin
talebi üzerine yapılmaktadır. 30.03.2005 tarihinde imzalanmış Protokolün 6
numaralı alt bölümünde [İ.] firması tarafından yapılacak işler, 7
numaralı alt bölümünde ise TEİAŞ'ca yapılacak işlerin belirtildiği, [İ.]
firması tarafından TEİAŞ'ın yeterlilik verdiği firmalardan birisine verilen
deplase işinin yaptırılan projesinin TEİAŞ'ca uygun bulunmasının sonrasında
gerekli yer teslim işleminin müteahhit firmaya yapılarak, kontrollük
hizmetlerini devreye sokacağı, TEİAŞ'ın kontrolörünün hat bakım ustası [H.S.]
olduğu tespit edilmiştir.
2- [C.Y.nin], [A.]
İnş Tic. ve San. Ltd. Şti.de 15.04.2005 tarihinde hat monitörü olarak
çalıştığı, herhangi bir sertifikasının bulunmadığı, tespit edilmiştir. İş
sağlığı ve güvenliği eğitimi almamıştır.
...
4- [C.Y.ye]
yerden 10 metre yükseklikte yaptığı çalışma sırasında kendisini emniyete alacak
güvenlik kemerinin verilmediği ve kullandırılmadığı, gerekli gözetim, denetim
ve uyarının yapılmadığı tespit edilmiştir.
5- [C.Y.], [A.]
İnş Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından verilen talimata uymayıp, ekibi ile
15.04.2005 günü işbaşı yapmıştır. [C.Y.nin] indüksiyon gerilimi ile
yüklü bulunan hattı, 2 metre uzunluklu izolesiz tel ile topraklamak için,
iletkeni önce hatla ilişkilendirip sonra direğe bağlamak isterken, indüksiyon
gerilimin bedenine geçmesine neden olup devrenin tamamlanarak gerilim altında
kalıp 10 metre yükseklikten düştüğü tespit edilmiştir.
6- ... 10.02.2006 tarihli..., ceza davası için verilen
raporda, [A.] İnş Tic. ve San. Ltd.
Şti. işvereni [D.A.] 4/8 (sekizde dört), TEİAŞ Kontrolörü [H.S.]
1/8 (sekizde bir), kazalı [C.Y.] 3/8 (sekizde üç) oranında kusurlu
bulunmuştur.
...
8- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş Müfettişi...
tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen İnceleme raporunda, kazanın
oluşumunda [A.] İnş Tic. ve San. Ltd.
Şti.nin işvereni [D.A.nın] %50 müteveffa işçi [C.Y.nin] %35 ve
TEİAŞ 2. İletim Tesis ve işletme Grup Müdürlüğüne Kontrolörlük Teşkilatının da
gerekli önlemleri almadığı için %15 oranında kusurlu bulunduklarının
belirtilmiş olduğu,
9- Yapılan çalışmada TEİAŞ yetkililerinin gözetim ve
denetimi olsa da bunun işin güvenle yapılması boyutuna çekilememiş olduğu ve [A.] İnş Tic. ve San. Ltd. Şti. çalışanların güven
içinde gerilimsiz bir hat üzerinde montaj işlerini sürdürebilecekleri şartların
oluşturulmadığı tespit edilmiştir.
...
Kazanın meydana geldiği hattın, enerjisinin kesilmesi ile
yetinilmeyip, kesici ve ayırıcıların açık konuma getirilip bu durumun korunması
ve de hattın topraklamasının takibi de şarttır. Bu işlemler TEİAŞ
yetkililerinin görevidir. Deplase edilecek olan enerji nakil hattı ile ilgili
çalışmaları yüklenen [A.] İnş Tic. ve
San. Ltd. Şti.'nin çalışanlarının demontaj ve montaj işlemlerini yaparken
hattın enerji yokluğunun sağlanması TEİAŞ yetkililerinin görevidir. Çalışma
yapılacak olan hattın mutlaka her iki yanındaki kesicilerinin ve ayırıcılarının
açılıp hattın enerjisiz kalması istenen hattın besleme noktasından ayrı kalacak
şekilde ayrılmış olması gerekir. Bununla da yetinilmeyip devamında da topraklı
ayırıcılar vasıtasıyla hat topraklanır. Böylece birikmiş olan akım da toprağa
verilmiş olur.
Başka bir anlatımla, 154 kV ENH topraklı kesiciler ve
ayırıcılar devreyi ayırdığı gibi her iki yönden de topraklanır. Önce kesiciler,
daha sonra da ayırıcılar açılır, en sonunda da topraklama ayırıcıları
kapatılarak 30 km. uzunluğundaki hat emniyete alınır. Bu kadar uzun bir hattın
iletkenlerinin kondansatör gibi davranacağı sebebiyle, topraklama ayırıcıları
kapatılmış olsa bile havai hat tüfeği ile lokal kısa devre topraklaması da
gerçekleştirilmedir.
Davalılardan TEİAŞ bunları tam olarak yapamadığından
hattaki gerilim [C.Y.nin] ölümüne
sebep olmuştur. Bu tür enerji nakil hatlarında çalışma yapılacağı zaman
öncelikle enerjinin kesilip kesici ve ayırıcıların bu çalışma süresindeki bu
durumunu muhafaza edecek tedbirlerin alınması şarttır, iş süresince çalışanların
tehlikeyle karşılaşabilecekleri hiç bir devre açıp kapama işleminin yapılmaması
sağlanmalıdır.
..."
14. Bu rapor sonrasında hesap bilirkişince de hazırlanan
tazminat miktarları dolayısıyla başvurucular 30/5/2014 tarihinde ek dava açmış;
bu davada davalı TEİAŞ yönünden başvurucu Aynur Yanık için 309.917,12 TL,
başvurucu Hazer Yanık için 7.217,39 TL, başvurucu Soner Yanık için 8.386,86
TL'nin TEİAŞ ve diğer davalıdan müştereken tahsilini; davalı A. Şirketi
yönünden ise başvurucu Aynur Yanık için 178.911,36 TL, başvurucu Hazer Yanık
için 560,75 TL, başvurucu Soner Yanık için 540,17 TL maddi tazminatın A.
Şirketi ve diğer davalıdan müştereken tahsiline karar verilmesini talep
etmiştir. Söz konusu dava 2013/380 esasa kayden yürütülen dava ile birleştirilmiştir.
15. Mahkeme 10/7/2014 tarihli kararla davanın kısmen
kabulüne karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Yapılan yargılama sonunda taraf beyanları, toplanan
deliller ve bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde,... iş kazası
olduğu kasıt unsurunun bulunmadığı, kazalı [C.Y.ye]
gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermeyen, Kuvvetli Akım
Tesislerinde Yüksek Gerilim Altında Çalışma İzin Belgesi almayan, direkte
çalışma sırasında emniyet kemeri baret verip kullandırmayan, gerekli gözetim,
denetim ve uyarıyı yapmayan işveren [A.] İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti. Nin
iş kazası olayının meydana gelmesinde % 50 oranında kusurlu olduğu, güven
içinde de gerilimsiz bir hat üzerinde montaj islerini sürdürebilecekleri
şartların oluşturulmayan ve kontrolü yapmayan TEİAŞ Genel Müdürlüğünün iş
kazası olayının meydana gelmesinde % 20 oranında kusurlu olduğu, topraklama
iletkenin toprakla ilişkilendirmeden havai hatla ilişkilendiren gerekli dikkat
ve özeni göstermeyen kazalı [C.Y.nin] iş kazası olayının meydana
gelmesinde % 30 oranında kusurlu olduğu, [İ.] Dokuma İşletmeleri Sanayi
ve Tic. A.Ş. nin arazisi üzerine, yeni kurulacak tesisin inşasına engel olan,
154 kv.luk Orhaneli - İnegöl - Keles elektrik iletim hattı 115 nolu direğin
demontajının yapılarak hattın yeni güzergahına alınması işini TEİAŞ Genel
Müdürlüğü tarafından yetkilendirilmiş [A.] İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti.ne
anahtar teslim olarak veren [İ.] Dokuma İşletmeleri Sanayi ve Tic. A.Ş.
nin iş kazası olayının meydana gelmesinde kusurlu olmadığı, müteveffa [C.Y.nin]
15/04/2005 olay tarihinde 40 yıl 4 ay 4 günlük olduğu, 40 yaşında kabul
edilerek... muhtemelen 70 yaşına kadar yaşıyacağı,... aktif çalışma yaşı sonu
60 olarak kabul edilmiştir... eş Aynur Yanık' ın 2011 tarihindeki yaşının 46
olduğu ve çocuklardan Soner' in 16/10/2008 diğer çocuk Hazer' in ise 16/06/2008
tarihinde gelirden çıktıkları, bu durumda eş Aynur Yanık kaza tarihi olan
15/04/2005 tarihinde 40 yaşında olduğu kabul edildiğinde, eş Aynur Yanık
bakımından müteveffa kocasının aktif ve pasif devresi ile sınırlı olarak,
çocukların doğum tarihleri bilinmediğinden zaruri olarak gelirden çıktıkları
belirtilen tarihlere kadar müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları süreler
eş Aynur Yanık için 20 yıl aktif 10 yıl pasif olmak üzere destekten yoksun
kalma sebebiyle bakiye maddi zararı 310.017,12 TL, oğlu Soner 3 yıl destekten
yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının 8.486,86 TL, oğlu Hazer 3 yıl
destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının 7.317,39 TL olduğuna
dair hesap bilirkişi raporlarına itibar olunmuştur.
...
Davacının iş kazası sonucu vefat ettiği olayda itibar
olunan 11.11.2013 tarihli son bilirkişi raporuna göre davalı[A.] Elek İnş Taahhüt Tic ve San Ltd Şti nın % 50 kusurlu
olduğu, TEİAŞ Genel Müdürlüğünün % 20 oranında kusurlu olduğu, müteveffa [C.Y.nin]
% 30 kusurlu olduğu, diğer davalıların kusurlarının bulunmadığı dosya
içeriğindenanlaşılmaktadır.
...
Mahkememizce davacılar tarafından açılan asıl dava, dava
dosyası içerisindeki ıslah dilekçesi ve birleşen dava dosyası birlikte
değerlendirildiğinde, 10/07/2014 tarihli kısa karar hükmünün sehven asıl dava
dosyasında bozma ilamından önce sunulan ıslah dilekçesinin davalılardan Bursa
TEİAŞ 2. İletim Tesis ve İşletme Grup Müdürlüğü açısından da sunulduğu ve ıslah
olunduğu şeklinde değerlendirilerek dilekçede davalı TEİAŞ yönünden ıslah
talebi ve talep arttırımı bulunmamasına ve bu hususun açık olmasına rağmen bu
duruma aykırı şekilde sehven değerlendirme yapılarak gerek asıl dava dosyası
gerekse birleştirilen dava dosyası yönünden karar verildiği, her ne kadar
toplamda davalıların sorumlulukları değişmeyecek olsada hem asıl dava hem de
birleşen dava dosyası bakımından içerikleri ile bağdaşmayan bu açık maddi
hatanın düzeltilmesi gerektiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
...
I-MAHKEMEMİZDE AÇILAN İŞ BU 2013/380 E SAYILI ASIL DAVA
DOSYASI YÖNÜNDEN ;
...
C) DAVALI [A.]
ELEKT. İNŞ. TAAHHÜT. TİC. VE SAN. LTD.ŞTİ. VE DAVALI T.E.İ.A.Ş. ALEYHİNE AÇILAN
MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT İSTEMLİ DAVA YÖNÜNDEN;
1.Davacı AYNUR YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ ile 131.105,76 TL maddi tazminatın...
2. Davacı HAZER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ ile 6.756,64 TL maddi tazminatın...
3. Davacı SONER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ ile 7.857,56 TL maddi tazminatın... davalılar [A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San.Ltd.Şti. ve
davalı T.E.İ.A.Ş.dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
4. Davacı AYNUR YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KABULÜ İLE 30,000,00 TL manevi tazminatın...
5. Davacı HAZER YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ İLE 15.000,00 TL manevi tazminatın...
6. Davacı SONER YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ İLE 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi itibari
ile 15/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar
[A.] Elekt. İnş. Taahhüt Tic. ve San.
Ltd. Şti. ve Davalı T.E.İ.A.Ş. dan müteselsilen alınarak davacıya
verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemelerinin REDDİNE,
II-MAHKEMEMİZDE AÇILAN 2014/384 E... SAYILI BİRLEŞTİRİLEN
DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1. Davacı AYNUR YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ İLE, 309.917,12 TL maddi tazminatın...
2. Davacı HAZER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ İLE, 7.217,39 TL maddi tazminatın...
3. Davacı SONER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ İLE 8.386,86 TL maddi tazminatın... davalılar [A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. ve
davalı T.E.İ.A.Ş.dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya
verilmesine,..."
16. Karar, Yargıtayın 16/10/2014 tarihli kararıyla,
tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında
başvurucular yararına hükmedilen maddi tazminat tutarları açısından çelişki
bulunması nedeniyle bozulmuştur.
C. Mahkemenin
2014/656 Esasa Kayden Yürüttüğü Tazminat Davası Süreci
17. Yargıtayın bozma kararı üzerine 2014/656 esasa
kaydedilen yargılamada, Mahkemenin 24/3/2015 tarihli kararıyla bozma kararı doğrultusunda
davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
18. Karar, Yargıtayın 22/6/2015 tarihli kararıyla
bozulmuştur. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle
sigortalının maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması
koşuldur. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin
özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya
sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş
görüşlerindendir.
...
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olayda; davacı
kazalının vasıflı bir işçi olduğu (Hat Monitörü) tüm dosya kapsamından
anlaşılmaktadır. Vasıflı bir işçinin asgari ücretle veya asgari ücretin biraz
üzerindeki ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine
uygun düşmeyeceği de açıktır. Bu nedenle Yerel Mahkemece, davacının asgari
ücretin üzerinde bir ücret ile çalışacağının kabulü ile neticeye varılması
isabetli olmakla birlikte kazalının ücreti noktasında ayrıntılı araştırma
yapmadan yalnızca davacılar beyanı ve birtakım tanık anlatımlarına göre asgari
ücretin yaklaşık 5,71 katı civarında bir ücretle çalıştığının kabulü doğru olmamıştır.
Bunun yanında davacılar vekili Dairemizin 18.02.2013
tarihli bozma kararı öncesinde temyiz dilekçesine ekli olarak özel kusur
bilirkişisi raporu dosyaya sunmuş olup iş güvenlik uzmanı... tarafından
düzenlenen 30.09.2012 tarihli bu rapor kapsamına göre... davacılar murisi
kazalının yargılama konusu olayda %35 oranında kusurlu olduğunun belirtilmesi
karşısında kazalı işçinin kusur oranı noktasında davacılarca %35'lik oran kabul
edilmiş olup Mahkemece kazalının %30 kusurlu olduğu kabulüne göre maddi
tazminatın hesap edilmesi davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın
ihlalidir. Zira yukarıda da değinildiği üzere usuli kazanılmış hak anlam
itibariyle; bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul
işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı
ifade etmektedir. İşbu davada da davacı yanlarca müteveffa kazalının %35
oranındaki kusurunun kabul edilmesine göre bu noktada davalılar yararına usuli
kazanılmış hakkın oluşacağı ve artık kazalı işçi için bu oranın altındaki bir
kusurun maddi tazminat davasına esas alınamayacağı açıktır.
Son olarak ise; davacılar vekilinin 29.11.2011 tarihli
ıslah dilekçesi ile2013/380 esas sayılı asıl davada hüküm altına alınmasını
istediği tazminatların yalnızca davalı
[A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti.'den ve dava tarihinden
işleyecek yasal faiz ile tahsilini talep ettiğinin anlaşılmasına göre 2013/380
esas sayılı asıl davada hüküm altına alınan manevi tazminatların davalı
[A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. yanında T.E.İ.A.Ş.tan da
tahsiline karar verilmesi ile yine manevi tazminat davası bakımından dava
tarihi yerine kaza tarihinden faize karar verilmesi H.M.K.'nın 26. maddesinde
ifadesini bulan talebin aşılmasıdır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular
dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma
nedenidir.
Yapılacak iş, davacıların maddi tazminat istemi
bakımından, hat monitörü olarak çalışan tecrübeli bir işçinin ücreti noktasında
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile davacılar murisinin yaptığı işe uygun başkaca
meslek odalarından (elektrikçiler odası vs.) bilinen devrede kazalı
sigortalının alabileceği ücretleri sormak, yine aynı veya başkaca iş yerlerinde
çalışıp emsal işi yapanların ücretlerini araştırmak, böylelikle kazalı işçinin
gerçek ücretini tereddütsüz olarak belirleyerek belirlenen bu ücrete göre
davacı hak sahiplerinin maddi zararını yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı
üzere kazalının %35 oranında müterafik kusurlu olduğu kabulüne göre yeniden
hesaplatmak, manevi tazminat davası bakımından ise yine yukarıda açıklanan
gerekçelerle davacıların talebini aşmayacak biçimde bir karar vermekten
ibarettir.
..."
D. Mahkemenin
2015/370 Esasa Kayden Yürüttüğü Tazminat Davası Süreci
19. Yargıtayın bozma kararı üzerine 2015/370 esasa kaydedilen
yargılamada, Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda Mahkeme tarafından gerekli
araştırmalar yapılarak ve 1/7/2016 tarihli kararla yeni tazminat miktarları
belirlenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı
şöyledir:
"...
16. Davacının iş kazası sonucu vefat ettiği olayda itibar
olunan 11.11.2013 tarihli son bilirkişi raporuna göre davalı [A.] ELEK İNŞ TAAHHÜT TİC VE SAN LTD ŞTİ nın %
50kusurlu olduğu, TEİAŞ Genel Müdürlüğünün %20 oranında kusurlu olduğu,
MÜTEVEFFA [C.Y.nin] % 30 kusurlu olduğu, diğer davalıların kusurlarının
bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
...
32. Bilirkişi raporunda, asgari ücrete, iddia edilen
ücrete ve asgari ücretin 2,5 katına göre, Yargıtay ilamında belirtildiği
şekilde usuli kazanılmış hakkın yansıması kusur oranına göre hesaplamalar
yapmıştır.
33. Dosya içeriği bir bütün olarak
değerlendirildiğinde, bozma öncesi iddia edilen ücret üzerinden yapılan
hesaplamanın Yargıtay tarafından yerinde görülmeyip çok görülmesi nedeniyle
dosyanın bozulması, mahkememizce bozmaya uyulması ve bu nedenle bozma
kapsamında karar vermenin gerekmesi, Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde
usuli kazanılmış hakkın yansıması kusur oranı göz önüne alınarak, asgari
ücretin 2,5 katı olarak yapılan hesaplamanın dosya kapsamına, bozma ilamına,
davacının kıdemi/yaptığı işin niteliği de düşünülerek uygun olduğu kanaatine
varılmıştır. Yargıtay bozma ilamının diğer hususları da yerine getirilerek,
aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, birleştirilen dosyaların
sadece tahkikat aşamalarının müşterek olması, hükümlerin ayrı ayrı verilmesi
gerekliliği karşısında mahkememizce ayrı ayrı hüküm kurulmuştur. Yargıtay
ilamları bu yöndedir.
...
I- ASIL DAVA YÖNÜNDEN (MAHKEMEMİZDE AÇILAN 2013/380 E
SAYILI ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN) ;
A) Davalı [S.]
A.Ş [İ.] şubesi aleyhine açılan maddi-manevi tazminat istemli davanın
davalının kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla REDDİNE,
B) Davalı [H.S.]
aleyhine açılan maddi-manevi tazminat istemli davanın davalının kusurunun bulunmadığı
anlaşılmakla REDDİNE,
C) DAVALI [A.] ELEKT. İNŞ. TAAHHÜT. TİC. VE SAN. LTD.
ŞTİ. ALEYHİNE AÇILAN MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT İSTEMLİ DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacı AYNUR YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ ile 131.105,76 TL maddi tazminatın; dava tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte [A.]
ELEKT. İNŞ. TAAHHÜT. TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ. den alınarak davacıya verilmesine,
2- Davacı HAZER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ ile 2.880,00 TL maddi tazminatın [A.] ELEKT. İNŞ. TAAHHÜT. TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ. den
alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı SONER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ ile 3.382,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
[A.] ELEKT. İNŞ. TAAHHÜT. TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ. den alınarak davacıya
verilmesine,
4- Davacı AYNUR YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KABULÜ İLE 30,000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı [A.]
Elekt. İnş. Taahhüt Tic. ve San. Ltd. Şti. dan alınarak davacıya
verilmesine,
5- Davacı HAZER YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ İLE 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı [A.] Elekt. İnş. Taahhüt Tic. ve San. Ltd. Şti. dan alınarak
davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemelerinin REDDİNE,
6- Davacı SONER YANIK için talep olunan manevi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ İLE 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı [A.] Elekt. İnş. Taahhüt Tic. ve San. Ltd. Şti. den
alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemelerinin REDDİNE,
...
II-BİRLEŞEN DAVA BAKIMINDAN (MAHKEMEMİZDE AÇILAN 2014/384
E... SAYILI BİRLEŞTİRİLEN DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN);
1- Davacı AYNUR YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ İLE, 204.405,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan
15/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar [A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. ve
davalı T.E.İ.A.Ş.dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı
[A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden yukarıda
belirtilen hükümle verilen maddi tazminat miktarında tahsilde tekerrür
edilmemesine,
2- Davacı HAZER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ İLE, 2.880,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihi olan 15/04/2005
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar [A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. ve
davalı T.E.İ.A.Ş.dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya
verilmesine,...
3- Davacı SONER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KABULÜ İLE 3.382,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 15/04/2005
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar [A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. ve
davalı T.E.İ.A.Ş.dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya
verilmesine,..."
20. Yargıtay tarafından 9/4/2018 tarihli kararla, söz
konusu hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Gerekçeli kararın
ilgili kısmı şöyledir:
"...
Bu açıklamalar ışığında somut olayda asıl davada davacı
çocuk Hazer Yanık lehine takdir edilen manevi tazminata taleple bağlı olarak
dava tarihinden faize hükmedilmiş iken; maddi tazminat istemine dava tarihinden
faize hükmedilmemesi doğru olmamıştır.
...
Bu açıklamalar ışığında somut olayda birleşen davada
davalılar lehine takdir edilen vekalet ücretinin hangi davalılar lehine takdir
edildiğinin hüküm fıkrasından açık bir şekilde anlaşılamaması ve hükmün
infazında tereddütte mahal bırakacak şekilde hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuksal olgular
gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma
nedenidir.
...
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden
yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı HMK 370/2. maddesi
uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
...
Hüküm fıkrasının ASIL DAVA İLE İLGİLİ C bendinin 2.
fıkrasının silinerek yerine;
'2- Davacı HAZER YANIK için talep olunan maddi tazminat
isteminin KISMEN KABULÜ ile 2.880,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
[A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. Ve San. Ltd. Şti.nden alınarak davacıya
verilmesine,' rakam ve sözcüklerinin yazılmak suretiyle,
Hüküm fıkrasının BİRLEŞEN DAVA İLE İLGİLİ9. bendinin
silinerek yerine;
'9- Davalı [A.]
Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. ve San. Ltd. Şti. ve T.E.İ.A.Ş. kendilerini vekil ile
temsil ettirdiklerinden AAÜT m. 3/2 de dikkate alınarak; 11.938,35 TL vekalet
ücretinin davacılardan alınarak davalılar [A.] Elekt. İnş. Taahhüt. Tic.
ve San. Ltd. Şti. ve davalı T.E.İ.A.Ş.’a verilmesine, asıl davada verilen hüküm
dikkate alınarak, 1.800,00 TL vekalet ücreti bölümü hakkında davalı [A.]
Elekt. İnş. Taahhüt. Tic. Ve San. Ltd. Şti. bakımından tahsilde tekerrür
edilmemesine,' rakam ve sözcüklerinin yazılmak suretiyle, hükmün düzeltilmiş bu
şekli ile ONANMASINA,..."
21. Başvurucular söz konusu kararı 2/7/2018 tarihinde
öğrendiklerini bildirmiş olup bireysel başvuru 23/7/2018 tarihinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 7/4/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Yaşam
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
23. Başvurucular, yakınlarının ölümüne neden olan enerji
nakil hattı deplase işinin çok tehlikeli iş sınıfından olmasına rağmen TEİAŞ
tarafından iş sağlığı ve güvenliğine dair gerekli önlemlerin alınmadığını ve denetimin
yapılmadığını, önlem alınmış olsaydı yakınlarının hayatını kaybetmeyeceğini,
açtıkları tazminat davasında hükmedilen tazminat miktarlarının yetersiz
olduğunu, caydırıcılığı bulunmadığını belirterek yaşam ile maddi ve manevi
varlığın korunması haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve
geliştirme hakkına sahiptir.”
25. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, ... kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmaktır.”
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucuların iddialarının özünü kamu makamları tarafından gerekli
önlemlerin alınmaması nedeniyle ölüm olayının meydana geldiği ve olaya dair
yargılama neticesinde hükmedilen tazminat miktarının düşük ve caydırıcılıktan
uzak olduğu, dolayısıyla mağduriyetlerinin giderilmediği hususları
oluşturmaktadır. Bu nedenle başvurucuların bir diğer hakla da bağlantı kurarak
ileri sürdükleri iddialarının bir bütün olarak Anayasa'nın 17. maddesinde
güvence altına alınan yaşam hakkının koruma yükümlülüğü kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Genel
İlkeler
27. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu
olaylarda başvurucular, müteveffanın eşi ve çocuklarıdır. Bu nedenle başvuruda
başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
28. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
29. Anayasa Mahkemesi açısından idari makamlar ve derece
mahkemeleri tarafından başvurucular lehine bir tedbir ya da kararın alınması
suretiyle ihlalin tespit edilmesi, verilen karar ile bu ihlalin uygun ve
yeterli biçimde giderilmesi hâlinde ilgili tarafın artık mağdur olduğu ileri
sürülemeyecektir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014,
§ 83).
30. Mağduriyetin giderilmesi, özellikle ihlal edildiği
ileri sürülen hakkın niteliği ve ihlali tespit eden kararın gerekçesi ile bu
kararın ardından ilgili açısından uğradığı zararların devam edip etmediğine
bağlıdır. Başvuruculara sunulan telafi imkânının uygun ve yeterli olup olmadığı
kararı, söz konusu anayasal temel hak ve özgürlüğün ihlalinin niteliği
gözönünde bulundurularak dava koşullarının tamamının değerlendirilmesi
sonucunda verilebilecektir. Bu çerçevede bir başvurucunun mağdur sıfatı,
Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet ettiği durum için aynı zamanda idari veya
yargısal bir kararla kendisine ödenmesine karar verilen tazminata da bağlı
olabilecektir (Sadık Koçak ve diğerleri, § 84).
31. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşam hakkı bağlamında mağduriyetin giderilip giderilmediğinin tespiti
açısından kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana gelen ölüm
olayları ile ihmal sonucu meydana gelen ölüm olayları arasında bir ayrım yapmak
gerekir (Mehmet Aydoğan ve Nufer Aydoğan, B. No: 2013/3775, 14/4/2016, §
55).
32. Kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu
meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin davalarda Anayasa'nın 17. maddesi
gereğince devletin ölümcül saldırı durumunda sorumluların tespitine ve
cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme
yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda yürütülen idari ve hukuki
soruşturmalar ve davalar sonucunda sadece tazminat ödenmesi yaşam hakkı
ihlalini gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).
33.Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına
ilişkin davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre
yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş
ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük, her
olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari ve
hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
34. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm
olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme
hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmali olduğu yani olası sonuçların
farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri
göz ardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek
için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -bireyler kendi
inisiyatifleriyle ne gibi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsunlar- insanların
hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada
bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması Anayasa'nın 17. maddesinin
ihlaline neden olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 60).
b. İlkelerin
Olaya Uygulanması
35. Somut başvuruda kamu makamının ihmali nedeniyle
meydana gelen ölüm olayı bakımından devletin etkili bir yargısal sistem
kurma yükümlülüğünün hangi yargısal yolla yerine getirilmiş sayılacağının
tespiti için öncelikle yüksek gerilim hattının deplasesi işinin kamu hizmeti
niteliğinde olduğu ve kişilerin yaşamı ile vücut bütünlüğü bakımından riskler
içermesi sebebiyle bilirkişi raporlarında da ifade edildiği üzere çok tehlikeli
faaliyet kapsamında kaldığı belirtilmelidir. Bu durumda kamu makamlarının
-devletin yaşamı koruma yükümlülüğü kapsamında- yüksek gerilim hattının deplasesi
işinin yerine getirilmesinde gerekli güvenlik tedbirlerini alması, ölüm ve
yaralanma olaylarının önüne geçmek için makul ölçüler çerçevesinde gerekenleri
yapması bir zorunluluktur.
36. Mevcut başvuruda olayın gerçekleşmesinde ilgili kamu
makamının belli bir oranda ihmale dayalı kusuru olduğu derece mahkemesi
kararıyla kabul edilmiştir. Başvurucuların iddiası da ölüm olayının kamu
makamının ihmali nedeniyle gerçekleştiği yönündedir.
37. Olay hakkında bir ceza soruşturması yürütüldüğüne
dair dosya kapsamında birtakım bilgiler bulunsa da (bkz. § 13) söz konusu ceza
soruşturmasının ayrıntılarına dair başvurucular tarafından sunulan herhangi bir
bilgi ya da belge bulunmadığı gibi başvurucuların ceza soruşturmasına dair bir
şikâyetleri bulunmamaktadır.
38. Başvurucuların iddiaları kamu makamının yeterli
önlemi almaması nedeniyle ölüm olayının gerçekleştiği ile dava neticesinde
uygun ve yeterli tazminatlara karar verilmemesi nedeniyle mağduriyetlerinin
giderilmediği ile sınırlıdır. C.Y.nin yaşı ve olayın gerçekleşmesinde kısmi
kusuru bulunduğu da dikkate alındığında somut olayın kendine özgü koşullarında
tazminat davası yolunun başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddialarını karara bağlayabilme ve bunun için uygun bir giderim sunabilme bakımından
yeterli bir telafi sağlayabileceği değerlendirilmiştir.
39. Yaşam hakkının ihlal edildiği şikâyetinin bulunduğu
tazminat ve tam yargı davalarında derece mahkemelerinin Anayasa’nın 17.
maddesinin gerektirdiği özende bir inceleme yapma yükümlülüğü bulunmakla
birlikte söz konusu özen yükümlülüğünün yaşam hakkı ile ilgili her davada
mutlaka mağdurlar lehine bir sonuca varılmasını garanti altına aldığı anlamına
gelmediğini ayrıca belirtmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin bu konudaki görevi,
derece mahkemelerinin belirli bir sonuca varırken Anayasa'nın 17. maddesinin
gerektirdiği dikkatli incelemeyi yapıp yapmadığını ya da ne ölçüde yaptığını
incelemektir (Aysun Okumuş ve Aytekin Okumuş, B. No: 2013/4086,
20/4/2016, § 73).
40. Görülen yargılamada olay mahallinde keşif yapılmış,
ölüm olayı ve dava konusu yapılan hususlara ilişkin yeterli uzmanlığı bulunan
bilirkişilerden olayda sorumluluğu bulunan kişi ve kurumların tespiti ile kusur
durumları bakımından çeşitli raporlar temin edilmiştir. Temin edilen raporlar arasından
Mahkemece nihai olarak itibar edilen raporda, olayın gerçekleşmesinde A.
Şirketinin %50, TEİAŞ'ın %20, müteveffanın ise %30 oranında kusurlu olduğu
gerekçeleri belirtilmek suretiyle tespit edilmiştir. Neticede olayın
gerçekleşmesinde ilgili kamu makamının belli bir oranda ihmale dayalı kusuru
olduğu derece mahkemesi kararıyla kabul edilmiştir.
41. Sonrasında Mahkeme, Yargıtayın bozma kararı
doğrultusunda emsal ücret araştırması da dâhil gerekli araştırmaları yaparak
destekten yoksun kalma tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin destekten
yoksun kalma zararlarının hesaplandığı bilirkişi raporu uyarınca belirlenen
maddi tazminat miktarları ile takdir ettiği manevi tazminat miktarlarına
hükmetmiştir.
42. Bu itibarla derece mahkemesi tarafından kamu
makamının kısmi kusuru nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş,
uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilen ve hesaplama yönteminin
yeterliliğinden kuşkuya düşülmesini haklı gösterecek somut hiçbir bilgi ve
belgeye rastlanmayan miktarda maddi tazminatlara ve açık bir keyfîlik içerdiği
söylenemeyen manevi tazminat miktarlarına hükmedilmiştir.
43. Başvurucuların yargılama dosyasına sundukları özel
bilirkişi raporunda dahi TEİAŞ'ın %15, yakınları C.Y.nin ise %35 oranında
kusurlu olduğunun tespit edildiği de gözetildiğinde davanın koşullarına göre
belirlenen tazminat miktarları ile başvurucuların uğradığı zararlar arasında
açık bir orantısızlık bulunmadığı değerlendirilmiştir.
44. Bu durumda başvuru konusu olayda, başvurucuların
yaşam hakkına ilişkin şikâyetleri açısından ihlal tespit edilerek makul bir
tazminatlara hükmedilmiş olup bu nedenle başvurucuların mağdur sıfatı ortadan
kalkmış bulunmaktadır.
45. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkı yönünden
başvurucuların mağdur sıfatının kalktığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının
kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
46. Başvurucular, olaylarla ilgili olarak açtıkları
tazminat davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını ileri sürmüştür.
47. Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve
30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı
Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair
Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
48. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Bakanlık İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
49. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-36).
50. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 33-36). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk
bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve
yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§
35, 36).
51. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
52. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 7/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.