TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA GÖNÜLAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/22450)
|
|
Karar Tarihi: 7/4/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Kamber Ozan TUTAL
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa GÖNÜLAL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, terörle mücadele kapsamında yaralanmasına
rağmen maddi haklardan faydalanılabilmesi için maluliyet şartı aranması
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 30/7/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Kamu emeklisi olan başvurucu avukatlık yapmaktadır.
Başvurucu 1968 doğumlu olup Ankara'da ikamet etmektedir.
10. Başvurucu 25/1/2017 tarihinde Sosyal Güvenlik
Kurumuna (SGK) ekli belgelerle birlikte dilekçe sunmuştur. Başvurucu dilekçesinde;
1988 yılında Jandarma Astsubay rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldığını
ve Savur ilçesinde görev yaptığı 1991 ile 1994 yılları arasında PKK terör
örgütüyle yapılan mücadelede yaralandığını açıklamıştır. Bu kapsamda başvurucu
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'na 23/1/2017 tarihli
ve 29957 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2/1/2017 tarihli ve 684 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin (684 sayılı KHK) 1. maddesi ile eklenen ek 3. maddesi uyarınca
vazife malullüğü aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
11. Başvurucu 9/3/2017 tarihinde Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığına (Sosyal Politikalar Bakanlığı) müracaat etmiştir.
Başvurucu müracaatında; 1991 ile 1994 yılları arasında Savur ilçesinde askerlik
yaptığını, PKK terör örgütüyle mücadele kapsamında operasyonlara katıldığını ve
bu operasyonlarda yaralandığını ifade etmiştir. Başvurucu 29/10/2016 tarihli ve
29872 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin (675 sayılı KHK) 14. maddesi kapsamında kendisine gazilik unvanı
verilmesini talep etmiştir.
12. Sosyal Politikalar Bakanlığı 16/3/2017 tarihinde
başvurucunun gazilik unvanı verilmesi talebini reddetmiştir. Sosyal Politikalar
Bakanlığı, 684 sayılı KHK ile eklenen hüküm uyarınca 3713 sayılı Kanun
kapsamında yaralanmalarına rağmen malul sayılmamaları nedeniyle maaş
bağlanamayan kişilere maaş bağlanabileceğini açıklamıştır. Sosyal Politikalar
Bakanlığı, 675 sayılı KHK'nın 14. maddesindeki düzenlemenin yalnızca 15 Temmuz
darbe girişimi sırasında yaralanan kişileri kapsadığını belirtmiştir.
13. SGK 29/5/2017 tarihinde başvurucunun vazife malullüğü
aylığı bağlanması talebini reddetmiştir. SGK, başvurucu adına Gülhane Eğitim ve
Araştırma Hastanesince düzenlenen 18/11/1993 tarihli raporun sağlık kurulunca
incelendiğini belirtmiştir. SGK; rapordaki rahatsızlığın terör nedeniyle
yaralanma olayından sonra oluşan rahatsızlığın devamı olduğunu, başvurucunun
malul olmadığını ve 13/7/1953 tarihli ve 4/1053 sayılı Bakanlar Kurulu kararı
ile yayımlanan Vazife Malullüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında
Nizamname'ye göre tespit edilecek bir derece bulunmadığını açıklamıştır.
14. Başvurucu 19/4/2017 tarihinde, 675 sayılı KHK'nın 14.
maddesi kapsamında gazilik unvanı verilmesi talebiyle Sosyal Politikalar
Bakanlığına yaptığı müracaatın reddine ilişkin işlemin iptali için dava
açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; 675 sayılı KHK'nın 14. maddesi uyarınca
15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadelede yaralananlara bazı hakların
tanınmasında maluliyet derecesi aranmadığını, buna karşılık PKK terör örgütüyle
mücadele edenler için maluliyet aranmasının ayrımcılığa neden olduğunu ifade etmiştir.
Başvurucu, terör örgütlerine karşı mücadele edenlerin farklı muameleye tabi
tutulduğunu ve talebinin reddi nedeniyle maddi haklardan mahrum bırakıldığını
iddia etmiştir.
15. Ankara 7. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 14/11/2017
tarihinde davayı reddetmiştir. Mahkeme kararın gerekçesinde; 675 sayılı KHK'nın
14. maddesinin 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve
terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler nedeniyle malul olan
kamu görevlileri ve sivillere gazilik unvanı verilmesini düzenlediğini
belirtmiştir. Mahkeme, başvurucunun ise darbe teşebbüsünde değil bunun
öncesinde görev yaptığı sırada yaralandığını ifade ederek Sosyal Politikalar
Bakanlığının ret işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını açıklamıştır.
16. Başvurucu 15/2/2018 tarihinde istinaf başvurusunda
bulunmuştur. Başvurucu istinaf dilekçesinde; 675 sayılı KHK'nın 14. maddesi ile
herhangi bir maluliyet derecesine bakılmaksızın herkese gazilik unvanı
verildiğini, kanunla öngörülmesi gereken bir hususta kapsamı daraltmak için KHK
ile düzenleme yapıldığını ve yapılan düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı
olduğunu ileri sürmüştür.
17. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi
17/5/2018 tarihinde Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek
istinaf başvurusunu kesin olmak üzere reddetmiştir.
18. Nihai karar 12/7/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
19. Başvurucu 30/7/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
20. 675 sayılı KHK'nın "Gazilik unvanı
verilenler" kenar başlıklı 14. maddesi şöyledir:
"(1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe
teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler
sebebiyle malul olan kamu görevlileri ve siviller ile bu eylemlerin devamı
niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya
bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralanan
kamu görevlileri ve sivillere, yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik
unvanı verilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenir."
21. 3713 sayılı Kanun'un ek 3. maddesi şöyledir:
"21 inci maddenin birinci fıkrasının (a), (h), (i)
ve (j) bentleri kapsamında terör eylemi nedeniyle yaralanmış olup ilgili
mevzuatına göre malul sayılmamaları nedeniyle aylık bağlanamayanlardan,
talepleri üzerine 13/7/1953 tarihli ve 4/1053 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla
yürürlüğe konulan Vazife Malullüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında
Nizamname hükümlerine göre derece tespiti yapılanlara, bu dereceleri esas
alınarak aşağıda yazılı gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda, nakdi tazminat karar tarihini takip eden aybaşından
başlamak üzere aylık bağlanır.
Dereceler Göstergeler
1 22.382
2 20.821
3 19.259
4 17.698
5 16.136
6 14.616
Ancak, herhangi bir sigortalılık statüsüne tabi
çalışmaları olanlara bağlanacak ilk aylığın tutarı, aylık bağlanmasına ilişkin
şartlar aranmaksızın bu aylığa hak kazanıldığı tarihteki unsurlar ve mevcut
hizmet süreleri esas alınarak hesaplanacak emekli veya yaşlılık aylığının % 25
artırımlı tutarından az olamaz. Bunlardan aylık başlangıç tarihinden önce
ilgili mevzuatı uyarınca aylık bağlanmış olanlara, durumuna göre belirlenecek
gösterge rakamı karşılığı bulunacak aylık miktarından az olmamak üzere, aylık başlangıç
tarihinde ödenmekte olan veya aylıkları kesilmiş olanlar için ödenebilecek
emekli, yaşlılık veya malullük aylıkları % 25 oranında artırılır. Bu madde
uyarınca aylık bağlananlar hakkında 5510 sayılı Kanunun5 inci maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi hükümleri uygulanır. Bu aylıklar, vefatları
halinde, anne ve baba için herhangi bir şart aranmaksızın, 5510 sayılı Kanunun
34 üncü maddesi esas alınarak hak sahiplerine ölüm aylığı olarak intikal
ettirilir. Bu şekilde aylığa hak kazanılmasından önce geçen her türlü
sigortalılık ve prim ödeme süreleri, iştirakçilik ve fiili hizmet süreleri ile
bunların itibari ve fiili hizmet süresi zammı olarak değerlendirilen süreleri;
aylığa hak kazanılmasından sonra geçen sigortalılık ve çalışma sürelerinin tabi
olacağı sigortalılık haliyle birleştirilmez ve sonradan geçen sigortalılık veya
çalışma süreleri yaşlılık/emekli, malullük ya da ölüm/dul veya yetim aylığı
bağlanmasında veya toptan ödeme yapılmasında ilgili mevzuatına göre ayrı bir
çalışma veya sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu şekilde aylık
bağlananlardan, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında sigortalı olanlara, ikramiyeye esas hizmet süreleri için
ayrıca emekli ikramiyesi ödenir. Ayrıca, aylık bağlandıktan sonraki çalışmaları
için 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümleri uygulanmaz.
Bu madde uyarınca aylık bağlananlardan söz konusu
yaralanmalarına bağlı olarak sonradan malul olduklarına karar verilenlere,
karar tarihini takip eden aybaşından itibaren ilgisine göre bu Kanunun 21 inci
maddesinin birinci fıkrası hükümleri uygulanır ve bu madde hükümlerine göre
bağlanmış olan aylıkları vazife malullüğü aylığının başladığı tarihten itibaren
kesilir. Bunlardan emekli ikramiyesine hak kazanacak olanların emekli
ikramiyesinin hesabında daha önce ikramiye ödenen süreler dikkate alınmaz. Bu
Kanunun 21 inci maddesi kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlanmış olup,
kontrol muayenesi sonucunda maluliyetlerinin sona erdiğine karar verilenlerden
bu madde kapsamına girenlere, vazife malullüğü aylığına hak kazanıldığı
tarihteki mevcut hizmet süreleri, unsurlar ve memur aylık katsayısı ile varsa
almakta oldukları aylıklar esas alınarak birinci fıkra uyarınca hesaplanacak
tutarın; aylık artışları ile artırılması sonucu bulunacak tutar üzerinden
vazife malullüğünün kesildiği tarihten itibaren bu madde hükümleri uyarınca
aylık bağlanır. Ancak, bu kapsamda aylık bağlanması sebebiyle ikramiye ödenmez.
Bu maddedeki hükümler saklı kalmak kaydıyla bağlanan bu
aylıklar hakkında vazife malullüğü aylığı hükümleri uygulanır ve Sosyal
Güvenlik Kurumunca bağlanan aylıklar her yıl sonunda faturası karşılığında
Maliye Bakanlığından tahsil edilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 7/4/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu, terör örgütlerine karşı mücadele eden
kişilerin farklı muameleye tabi tutulduğunu iddia etmiştir. 15 Temmuz darbe
teşebbüsüne karşı mücadele edenler yönünden maluliyet oranı aranmazken PKK
terör örgütüne karşı mücadele edenler bakımından maluliyet oranı aranmasının
ayrımcılık olduğunu belirten başvurucu, bazı maddi haklardan mahrum kaldığını
belirtmiştir. Başvurucu; 684 sayılı KHK ile yapılan değişiklik ile haksızlık
giderilmeye çalışıldığını, buna rağmen SGK'nın talebini reddettiğini ve böylece
hiçbir haktan yararlanamadığını ifade etmiştir. Başvurucu sonuç olarak bu
gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
24. Bakanlık görüşünde; başvurucunun vazife malullüğü
aylığı bağlanması talebinin reddine ilişkin SGK'nın 29/5/2017 tarihli işlemine
karşı yargısal yollara başvurmadığını belirtmiştir. Bakanlık, sosyal güvenlik
hakkı bağlamındaki taleplerin ortak koruma alanına girmediğini ve başvurucunun
meşru bir beklentisi bulunmadığından başvurunun konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiğini açıklamıştır. Bakanlık ayrıca,
684 sayılı KHK hükümlerine göre ve derece tespiti şartı çerçevesinde bağlanacak
aylığa ilişkin esasların SGK'ya sorulmasının uygun olacağını bildirmiştir.
B. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucu, mülkiyet hakkı ile birlikte eşitlik ilkesinin de ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte gazilik unvanına bağlı maddi
haklar yönündeki şikâyetlerin esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirdiği
anlaşıldığından başvurucunun bütün şikâyetleri, mülkiyet hakkının ihlali
iddiası kapsamında incelenecektir.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca
bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması gerekir.
27. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu
konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması
gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
28. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz
edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde hakkının ihlal edildiğini iddia
eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş
olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını
giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir
nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip
bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan
beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını
düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî
koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan
uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma
Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).
29. Başvurucu 3713 sayılı Kanun'un ek 3. maddesi
kapsamında maluliyet aylığı bağlanmasını SGK'dan talep etmiştir. SGK
başvurucunun talebini reddetmiştir. Bundan ayrı olarak başvurucu 675 sayılı
KHK'nın 14. maddesi kapsamında durumunun değerlendirilmesi için Sosyal
Politikalar Bakanlığına başvurmuştur. Sosyal Politikalar Bakanlığı,
başvurucunun 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaralanan kişilerden olmadığını
belirtmiştir. Sosyal Politikalar Bakanlığının ret işleminin iptali için açılan
dava ise başvurucunun 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsüne karşı mücadele
sırasında yaralanmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucu, redde ilişkin
nihai karar sonrasında bireysel başvuruda bulunmuştur.
30. Başvurucu 675 sayılı KHK'nın 14. maddesi uyarınca 15
Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sırasında yaralananlara maluliyet
derecesine bakılmaksızın maddi haklar sağlanırken kendisinin de terörle
mücadele kapsamında yaralanmasına rağmen %60 oranında maluliyet şartı aranması
nedeniyle maddi haklar verilmemesinden şikâyetçidir.
31. Somut olayda başvurucunun durumunun 675 sayılı
KHK'nın 14. maddesi kapsamında değerlendirilmesi talebinin Sosyal Politikalar
Bakanlığınca kabul görmemesine karşı açtığı davanın reddi sonrası bireysel
başvuruda bulunduğu görülmektedir. Başvurucunun 15 Temmuz 2016 tarihli darbe
girişimi sırasında yaralandığına dair bir tespit olmadığı gibi başvurucunun
böyle bir iddiası da yoktur. Bununla birlikte başvurucunun idari yargıda ve
bireysel başvuruya konu yaptığı iddia darbe teşebbüsüne karşı mücadele
kapsamında gazilik unvanı verilmemesine ilişkindir.
32. Öte yandan başvurucunun yakındığı durumu 3713 sayılı
Kanun'un ek 3. maddesine rağmen maluliyet şartı aranması ve bu şart
karşılanmadığından maddi haklardan mahrum kalması teşkil etmektedir. Bu
bağlamda söz konusu şikâyet edilen işlemi, SGK'nın ret işlemi oluşturmaktadır.
Başvurucunun maluliyet aylığı bağlanması talebi SGK tarafından reddedilmiş
olmasına rağmen başvurucu söz konusu ret işlemine karşı iptal davası açtığını
gösterir herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunmamıştır.
33. Başvurucu, malul sayılmasına bağlı olarak talep
edebileceği haklardan mahrum kaldığını ileri sürmektir. Buna karşın işlemin
iptali davasına ve bireysel başvuruya getirdiği idari işlem ise 675 sayılı
KHK'nın 14. maddesi kapsamına girip girmediğine ilişkindir. Başvurucunun 3713
sayılı Kanun'un ek 3. maddesi kapsamında aylık bağlanması talebi SGK tarafından
29/5/2017 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu söz konusu işleme karşı iptal
davası açmamıştır.
34. Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk
yollarına başvurulmaksızın yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel
başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir. Sonuç olarak ihlale
neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak başvuru yolları
usulünce tüketilmemiştir.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 7/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.