TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
UĞUR DEMİRKOL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/21784)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Tuğba TUNA IŞIK
|
Başvurucu
|
:
|
Uğur DEMİRKOL
|
Vekili
|
:
|
Av. Özlem CANTÜRK ÇİMŞİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, disiplin cezasının iptali talebiyle açılan
davada hakkaniyete uygun karar verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 17/7/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiası yönünden 2019/3970 başvuru numarası ile başvurunun konu
yönünden ayrılmak suretiyle 12/3/2019 tarihinde kısmi kabul edilemezlik kararı
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Giresun'da bir ortaokulda görsel sanatlar
öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
A. Başvuruya
Konu Davadan Önceki Disiplin Cezası Süreci
9. Görev yaptığı Ö. Ortaokulu Müdürlüğü tarafından
31/5/2016 tarihli yazı ile başvurucunun 20/5/2016 günü rapor teslimi için okula
geldiğinde okulun bazı yerlerinin, nöbet defteri gibi bazı doküman ve
belgelerin fotoğraflarını çektiği gerekçesiyle kendisinden savunması
istenmiştir.
10. Anılan okulun 13/6/2016 tarihli yazısı ile başvurucu,
okulun ve bazı dokümanların fotoğrafını çekmiş olması sebebiyle 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci
fıkrasının (A) bendinin (e) alt bendi gereğince uyarı cezası ile
cezalandırılmıştır.
B. Başvuruya
Konu Dava Süreci
11. Ö. Ortaokulu müdürü tarafından 22/6/2016 tarihinde
Eynesil İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne hitaben başvurucu hakkında yasal
işlemlerin başlatılması talebiyle şikâyet dilekçesi verilmiştir. Dilekçede;
başvurucunun okul müdürü yardımcısının odasına sert bir şekilde girerek
kursların kapatılması gerektiğini söylediği, okul müdürü hakkında diğer
öğretmenler ve okul çalışanlarına kışkırtıcı beyanlarda bulunduğu, raporunu
vermek için okula geldiğinde okulun bir kısım yerlerinin ve bazı dokümanların
fotoğraflarını çektiği, nöbet görevini usulüne uygun olarak yerine getirmediği
hususları yer almıştır.
12. Şikâyet dilekçesi üzerine 12/7/2016 tarihinde
başlatılan soruşturma 20/10/2016 tarihli soruşturma raporu ile sona ermiştir.
Soruşturma raporu sonucunda başvurucunun idari yönden il içinde başka bir okula
atamasının yapılması, disiplin yönünden ise tevhiden kınama cezası ile
cezalandırılması teklif edilmiştir (bkz. §13).
13. Başvurucunun 28/11/2016 tarihinde soruşturma raporunda
getirilen teklif uyarınca A. Ortaokuluna ataması yapılmıştır.
14. A. Ortaokulunun 20/1/2017 tarihli işlemi ile
başvurucu hakkında 20/10/2016 tarihli soruşturma raporu gereğince şu şekilde
disiplin işlemi tesis edilmiştir:
- Okul aile birliği başkanının da bulunduğu ortamda Müdür
Yardımcısı A.A. ile nezaket sınırlarını aşmak suretiyle sert bir şekilde
tartışması sebebiyle uyarma,
- Beden eğitimi öğretmeni ve okul müdürüne A.A.nın
arkalarından konuştuğunu söylemek suretiyle öğretmen ve müdürün müdür yardımcısı
ile aralarını açmaya çalışması sebebiyle uyarma,
- Yetiştirme kurslarının kapanmasında A.A.nın etkili
olduğunu söylemek suretiyle öğrenci velilerini A.A.ya karşı kışkırtması
sebebiyle uyarma,
- Okuldaki bazı evrakın ve okulun bazı bölümlerinin fotoğraflarını
çekmek suretiyle öğretmen ve okul yöneticilerini tedirgin etmiş olması
sebebiyle kınama cezası ile cezalandırılması gerektiğinden tevhiden
kınama cezası ile cezalandırılması, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin üçüncü
fıkrası gereğince uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
15. Başvurucu, uyarma cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin işlemin iptali talebiyle Ordu İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava
açmıştır.
16. Mahkeme 9/11/2017 tarihli kararıyla disiplin
soruşturması ve ekindeki tanık ifadeleri ile dava dosyasında yer alan diğer
bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda başvurucu hakkında isnat edilen
eylemlerin sübuta erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
17. Başvurucunun istinaf istemi Bölge İdare Mahkemesince,
mahkeme kararının dayandığı gerekçenin usul ve hukuka uygun bulunmuş olması
sebebiyle reddedilmiştir.
18. Nihai karar başvurucuya 18/6/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
19. Başvurucu 17/7/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 657 sayılı Kanun’un "Zamanaşımı"
kenar başlıklı 127. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun 125 inci maddesinde
sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin
öğrenildiği tarihten itibaren;
a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve
kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin
soruşturmasına,
b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay
içinde disiplin kovuşturmasına, Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme
yetkisi zamanaşımına uğrar.
Disiplin cezasını gerektiren fiil ve
hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası
verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar."
21. Danıştay Onikinci Dairesinin 14/10/2019 tarihli ve
E.2018/10107, K.2019/7550 sayılı kararı şöyledir:
"Sonuç olarak, davacının işlediği
ileri sürülen üç ayrı fiili nedeniyle hakkında tesis edilen dava konusu
disiplin cezasının incelenmesinden, davacının üzerine atılı bir fiilin sübut
bulmadığına, bir fiili ile ilgili soruşturmaya başlama zamanaşımı süresinin
geçirildiğine karar verilmiş ise de, davacının üzerine atılı A.C.'yi tehdit
ettiğine ilişkin fiilin sübuta erdiği görüldüğünden dava konusu işlemde hukuka
aykırılık görülmemiştir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 19/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
23. Başvurucu; okulun bazı bölümlerinin fotoğrafının
çekilmesine ilişkin eylemle ilgili olarak daha önce ceza verildiğini, cezaya
konu olan eylemlerin meydana geldiği tarih ile disiplin amirinin eylemleri
öğrenme tarihinin aynı olduğundan soruşturma zamanaşımı süresinin geçtiğini
iddia etmiştir. Başvurucu aynı soruşturma kapsamında iki defa savunma alındığı,
delillerin değerlendirilmesinde takdir hatası yapıldığı, başvuru formunda
belirttiği bu hususların Mahkeme gerekçesinde karşılanmadığı, Mahkeme
tarafından delillerin yeterince incelenmediği gerekçeleriyle adil yargılanma ve
gerekçeli karar hakkı, aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama
hakları ile masumiyet ve ayrımcılık yasağı ilkelerinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
''Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun yukarıda belirtilen iddialarının özünün Mahkemece
delillerin incelenmediğine yönelik olduğundan başvurunun adil yargılanma
hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı
kapsamında bir inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
26. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında
herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme, bunun doğal
sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına
alınmıştır. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36.
maddesinin birinci fıkrasına "adil yargılanma" ibaresinin
eklenmesine ilişkin 14. maddesinin gerekçesine göre "değişiklikle
Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence
altına alınmış olan adil yargılama hakkı metne dahil" edilmiştir.
Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesinde herkesin adil yargılanma hakkına sahip
olduğu ibaresinin eklenmesinin amacının Avrupa İnsan Hakalrı Sözleşmesi'nde
düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu
anlaşılmaktadır (Yaşar Çoban, B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 53).
27. Mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup
olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir
keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
28. Uyuşmazlığın çözümünde etkili olan maddi vakıaların
değerlendirilmesi, yorumlanması ve nitelendirilmesi derece mahkemelerinin
takdirindedir. Maddi vakıalar, uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarından farklı
olarak sadece somut bir olayı ilgilendirdiğinden ancak somut olayın koşulları
çerçevesinde yorumlanabilir ve anlamlandırılabilir (Özlem Terzioğlu, B.
No: 2014/19341, 21/11/2017, § 45).
29. Danıştay Onikinci Dairesinin konuyla ilgili
kararlarında ise özetle 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinde yer alan "fiillerin
işlendiğinin öğrenildiği tarih" ibaresinden, disiplin cezası
gerektiren bir fiil işleyen memurun bu fiilinin disiplin cezasını vermeye
yetkili amirlerce somut delillerle öğrenildiği tarihin anlaşılması gerektiği
belirtilmektedir. İhbar ve şikâyet yoluyla disiplin cezası gerektiren fiillerin
yetkili amirlere duyurulması üzerine disiplin cezası vermeye veya soruşturma
açmaya yetkili amirlerin fiilin suç niteliğini taşıyıp taşımadığı hususunda bir
inceleme yapmaları veya yaptırmaları ve fiilin disiplin suçu vasfını taşıdığına
kanaat getirmeleri üzerine de bizzat veya soruşturma emri ile tayin edecekleri
muhakkikler yolu ile derhâl soruşturmayı başlatmaları gerekmektedir. Bu durumda
soruşturmaya başlama zamanaşımı, fiilin suç vasfını taşıdığının öğrenildiği
günden itibaren işlemeye başlayacaktır (Onikinci Daire, 12/2/2012, E.2009/5515,
K.2012/4097; Onikinci Daire, 26/11/2013, E.2011/528, K.2013/8830; Onikinci
Daire, 14/12/2012, E.2009/9266, K.2012/11130; Onikinci Daire, 30/5/2014,
E.2013/7885, K.2014/4484).
30. Somut olayda başvurucu hakkında dört farklı eyleme
ilişkin olarak uygun görülen kınama cezasına yapılan indirim sonucunda uyarma
disiplin cezası uygulanmıştır. 657 sayılı Kanun’un 127. maddesine göre uyarma
cezasının eylemin öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde soruşturmanın
başlatılması gereken disiplin suçlarından olduğu görülmektedir. Başvurucu bir
aylık soruşturmaya başlama zamanaşımı süresinin disipline konu eylemlerden
disiplin amirinin haberdar olma tarihinin esas alınması gerektiğini belirtmekte
fakat hangi eylemin hangi tarihte meydana geldiği ve disiplin amirinin söz
konusu eylemleri hangi tarihte ne şekilde öğrendiğine ilişkin olarak başvuru
formunda bir beyan bulunmamaktadır.
31. Önemle belirtilmelidir ki bireysel başvuru
incelemesinde Anayasa Mahkemesinin görevi başvurucunun başvuru formunda ileri
sürdüğü gerekçelerle sınırlı bir incelemeyi kapsamaktadır. Başvurucunun
bireysel başvuru formunda mağduriyetini gösteren açıklamaları yapmaması ve/veya
mağduriyetine dayanak olarak ileri sürdüğü hususları delillendirmemesi
durumunda Anayasa Mahkemesi başvurucu yerine geçerek delil toplama ve ihlal
iddialarını gerekçelendirme görev ve yükümlülüğüne sahip değildir (Mustafa
Akaydın, B. No: 2015/14800, 8/1/2020, § 27).
32. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesine başvuru konusu
olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını
kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendisine göre ihlal edildiğine dair
açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer.
Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini
ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal
gerekçelerini, dayanılan delilleri ve ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem
veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru
dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da
ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve
buna ilişkin gerekçeler ile deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B.
No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075,
30/6/2014, §§ 18, 19).
33. Başvurucunun zamanaşımı iddiası dışındaki şikayetleri
yönünden ise; uyuşmazlığa ilişkin maddi vakıaları değerlendirmenin,
yorumlamanın ve nitelemenin derece mahkemelerinin takdirinde olduğunun altı
çizilmeli, başvurucunun dört farklı eylemi hakkında tek bir disiplin cezası
uygulandığı da ayrıca belirtilmelidir. Mahkeme gerekçesinde disiplin
soruşturması dosyası kapsamında bulunan rapor, deliller ve tanık beyanlarının
esas alınması suretiyle başvurucu hakkında isnat edilen her bir eylemin sübuta
erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Derece mahkemesinin bu
yorumunun bariz takdir hatası veya keyfîlik içerdiği değerlendirilmemiştir. Bu
nedenle somut başvuruda açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 19/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.