TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KENAN KARAKAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/24008)
|
|
Karar Tarihi: 13/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Eren Can BENAKAY
|
Başvurucu
|
:
|
Kenan KARAKAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali Rıza GÜDER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; terör olaylarından doğan zararların tazmin
edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, buna ilişkin idari ve yargısal sürecin
makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve
Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında
Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonuna
(Komisyon) 26/10/2004 tarihinde başvurmuştur. Bu başvuru üzerine Komisyon
başvurucuya 13.639,41 TL ödenmesine karar vermiştir. Başvurucu, Komisyon
kararına karşı tutanak imzalayarak Komisyon kararının iptali ve tazminata
hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
9. Malatya İdare Mahkemesi 11/5/2010 tarihinde Komisyon
kararının iptaline karar vermiştir. Kararda, zararın eksik araştırılarak tespit
edilmesi nedeniyle gerçek zararın yeniden tespit edilerek ödenecek tazminat
tutarının belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
10. Malatya İdare Mahkemesinin kararı üzerine Komisyon
16/12/2011 tarihli karar ile başvurucuya 65.702,30 TL tazminat ödenmesine karar
vermiştir. Başvurucu bu karara karşı da tutanak imzalayarak 5/6/2012 tarihinde
Elazığ 2. İdare Mahkemesinde dava açmış ve Komisyon kararının iptali ile
uğradığı zararlara karşılık olarak 125.445,44 TL tazminata karar verilmesini
talep etmiştir.
11. Elazığ 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 31/12/2012
tarihli kararıyla davayı kabul ederek başvurucuya 125.445,52 TL ödenmesine
karar vermiştir. Kararda başvurucunun zarar kalemleri belirlenerek uğramış
olduğu zarar 125.445,52 TL olarak hesaplanmıştır. Tunceli Valiliği anılan
kararı 28/5/2013 tarihinde temyiz etmiştir.
12. Danıştay Onbeşinci Dairesi (Daire) 21/5/2014 tarihli
kararıyla mahkeme kararını bozmuştur. Kararda, Komisyonca başvurucunun uğramış
olduğu zararın 65.702,30 TL olarak hesaplanmasında kullanılan hesaplama
yönteminin ve usulünün hukuken doğru olduğu belirtilmiştir.
13. Mahkeme 2/4/2015 tarihinde bozma kararına uyarak
davanın kısmen kabulüne karar vermiş ve başvurucuya tazminat olarak 65.702,30
TL ödenmesine hükmetmiştir.
14. Başvurucu 3/6/2015 tarihinde kararı temyiz etmiştir.
Dilekçesinde Mahkemenin 31/12/2012 tarihli kararında belirlenen 125.445,52 TL
tazminat tutarının doğru olduğunu belirtmiştir. Daha sonra tespit edilen
65.702,30 TL tazminat tutarının Danıştayın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğu
ifade edilmiştir.
15. Dairenin 28/12/2017 tarihli kararıyla Mahkemenin
2/4/2015 tarihli kararının yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ilişkin
kısmının bozulmasına, esas yönden ise onanmasına karar verilmiştir.
16. Başvurucu 11/3/2018 tarihinde Dairenin kararının
düzeltilmesini istemiştir. Dilekçesinde temyiz dilekçesindeki taleplerini
yinelemiştir.
17. Daire 21/6/2018 tarihinde karar düzeltme talebini
reddetmiştir.
18. Anılan karar başvurucuya 13/7/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 13/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 13/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, tazminat miktarına dava tarihinden
itibaren uygulanan yasal faizin enflasyon oranının altında kalması nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel
başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da
ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ve
özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemelerinde,
olağan kanun yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru
yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması
çerçevesinde giderilememesi durumunda başvurulabilir (Bayram Gök, B. No:
2012/946, 26/3/2013, §§ 16-20).
22. Başvurucunun bireysel başvuruda ileri sürdüğü iddiaların
temyiz ve karar düzeltme dilekçelerinde yer almadığı tespit edilmiştir. Temyiz
ve karar düzeltme dilekçelerinde; tespit edilen tazminat tutarının haksız ve
hukuka aykırı olduğu belirtilmiş, bunun dışında tazminat tutarına uygulanacak
olan faiz tutarı ile ilgili herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır.
23. Bireysel başvuruda ileri sürülen tüm iddiaların
öncelikle olağan başvuru yollarında ileri sürülmesi ve derece mahkemelerinin bu
iddiaları tartışmasına fırsat verilmesi gerekmektedir. Derece mahkemelerinin
birtakım iddiaları resen inceleme mecburiyetinin bulunması başvurucunun bunları
-bireysel başvuruda bulunabilme koşulu olarak- derece mahkemesinde ileri sürme
yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Mülkiyet hakkına ilişkin iddialarını
temyiz ve karar düzeltme aşamalarında ileri sürme sorumluluğunu yerine
getirmeyen başvurucunun bu şikâyetinin incelenmesi bireysel başvurunun
ikincilliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği iddiasının temyiz ve karar düzeltme aşamalarında ileri sürülmediği
anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
25. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul
sürede yargılanma hakkının; Danıştayın emsal kararlarına göre farklı kararlar
verilmesi, keşifte tespit edilen mal varlığının dikkate alınmaması ve aynı
maddi olaya dayanan davada farklı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
26. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
27. Başvurucu, Danıştayın emsal kararlarına göre farklı
kararlar verilmesi, keşifte tespit edilen mal varlığının dikkate alınmaması ve
aynı maddi olaya dayanan davada farklı karar verilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de başvurucunun
iddialarının ilk bakışta açıkça dayanaktan yoksun ve temellendirilmemiş
olduğunun anlaşılması nedeniyle anılan iddialar için ayrıca değerlendirme
yapılmasına gerek bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
29. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi
olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu
zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği,
yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği
tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45,
47).
30. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken
yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili
makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle
sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin
Akyıl, § 41).
31. Bu hususlara ek olarak Anayasa Mahkemesi 5233 sayılı
Kanun kapsamında yapılan yargılamalarda komisyonların belli bir dönem içinde
geçici olarak olağanüstü iş yükü artışı ile karşılaşmasından kaynaklanan
gecikmelerde kamu otoritelerince zamanında ve yeterli tedbirlerin alınmış olup
olmadığını da gözönünde bulundurmaktadır. Gerekli tedbirler alınmışsa makul
sürenin hesaplanmasında olağan yargılamalara kıyasla daha esnek bir yaklaşım
benimsemektedir (Sabri Çetin, B. No: 2013/3007, 6/2/2014, §§ 60, 72; Mahmut
Can Arslan, B. No: 2013/3008, 6/2/2014, §§ 59, 71; Mehmet Gürgen, B.
No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 57, 67; Celal Demir, B No: 2013/3309,
6/2/2014, §§ 57, 69).
32. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında yaklaşık 16 yıl süren
yargılamaya ilişkin sürenin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
35. Başvurucu, ihlalin tespiti ile mülkiyet hakkının
ihlali iddiası nedeniyle 13.258 TL maddi ve makul sürede yargılanma hakkının
ihlali iddiası nedeniyle 15.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde
bulunmuştur.
36. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
37. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı
karşılığında net 15.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 15.000 TL tazminatın ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Elazığ 2. İdare
Mahkemesine (E.2015/298, K.2015/524) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Danıştay Onbeşinci
Dairesine (E.2015/6396, K.2017/7827) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 13/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.