TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET KEÇECİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/24673)
|
|
Karar Tarihi: 21/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Ferhat YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet KEÇECİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; başvuru tarihinde ceza infaz kurumunda
tutuklu olarak bulunan başvurucunun kıyafet değişimlerinin belirli bir süre ve
koşul ile sınırlandırılması ve eşyalarının çöpe atılması nedeniyle özel hayata
saygı, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu halen hükümlü olarak Osmaniye 1 No.lu T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
7. Başvuru tarihinde tutuklu olarak Ceza İnfaz Kurumunda
bulunan başvurucu, kıyafet değişiminin belli dönemlerle sınırlandığını, değişim
yapılan eşyaların depoya emanet olarak alınmayıp çöpe atılması karşılığında
değişime izin verildiğini, değiştirilen eşyaların yeni ve etiketli olması
zorunluluğu getirildiğini, kararların gerekçesiz ve haksız olduğunu, mahkemece
alınan savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmediğini, diğer hükümlü ve
tutuklulara tüm görüşlerde değişim yapmalarına izin verilirken kendisine
FETÖ/PDY üyeliği suç isnadıyla tutuklu bulunduğundan izin verilmediğini ileri
sürmüştür.
8. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının
(İdare ve Gözlem Kurulu) 7/4/2017 tarihli kararında; ceza infaz kurumlarının
asayiş ve güvenliği, hükümlü ve tutukluların sayılarının fazlalığı ve görevli
personelin yetersizliği dikkate alınarak hükümlü ve tutukluların eskiyen
kıyafetlerinin yenileriyle sadece yılda dört defa belirtilen tarihlerde
değiştirebilecekleri, bu tarihler dışında kıyafet değişiminin yapılamayacağı,
değişimi yapılacak eşyaların değişim gününden bir hafta önce bildirilmesi
gerektiği, emanet eşya memurlarınca anılan eşyaların toplanacağı, değişim
gününde ilgili kişilere teslim edileceği, kişilerin gelmemesi durumunda ise
iade edileceği bildirilmiştir. Anılan kararda ayrıca yasak malzemelerin büyük
bir kısmının giyim eşyası değişimi sırasında Ceza ve İnfaz Kurumuna sokulduğu,
hükümlü ve tutukluların giyim eşyalarını eskimeseler dahi yıkatmak amacıyla
ailelerine verdiklerinin tespit edildiği, hükümlü ve tutuklu sayısının
fazlalığı, görevli personel sayısının eksikliği, Ceza ve İnfaz Kurumunun
asayişi ve güvenliği gibi hususlar dikkate alınarak birtakım sınırlamalar
yapıldığı vurgulanmıştır.
9. Başvurucu tarafından Kurul kararına karşı, kıyafet
değişiminin açık görüşte de yapılması talebiyle yapılan şikâyet başvurusu
Osmaniye İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 25/5/2018 tarihli kararıyla
reddedilmiştir. Karar gerekçesinde; Kurul kararının konuya ilişkin kısımlarına
yer verilmiş, 17/6/2005 tarihli 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza
İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik'in
(Eşya Yönetmeliği) "Giyim eşyaları" kenar başlıklı 7.
maddesindeki yeni ibaresinden mutlaka yeni etiketli kıyafetin
anlaşılmayacağı, İdare ve Gözlem Kurulu kararında da yeni olarak kabul
edilebilecek giyim eşyasından etiketli veya etiketsiz sıfır ayarında
kullanılmamış veya az kullanılmış olmasının aranacağı belirtildiğinden anılan
kararın mevzuata uygun olduğu vurgulanmıştır.
10. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına
karşı Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 11/7/2018 tarihli kesin
kararla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde İnfaz Hâkimliği tarafından verilen
kararın usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir.
11. Nihai karar 23/7/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 10/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
13. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Oda ve eklentilerinde
bulundurulabilecek kişisel eşyalar" kenar başlıklı 35. maddesi
şöyledir:
"Kapalı ceza infaz kurumlarında
bulunan hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya
bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç
maddeleri yönetmelikle düzenlenir."
14. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Tüzük'ün (İnfaz Tüzüğü) "Hükümlünün kişisel eşyasının
korunması" kenar başlıklı 71. maddesi şöyledir:
"Hükümlünün beraberinde getirmiş
olduğu eşya ve elbiseler temizlendikten sonra bir paket yapılır ve ambar
memuruna teslim edilir. Ambar memuru, her paket için üçer nüsha olarak bir
makbuz düzenler ve eşyanın sayı ve çeşitlerini kaydederek imzalar. Makbuzlardan
birisi hükümlüye verilir, birisi eşya paketi üzerine iliştirilir, diğeri de
dipkoçanında kalır."
15. İnfaz Tüzüğü'nün "Eşyanın postadan
alınması" kenar başlıklı 125. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlülerin adlarına posta
veya kargo ile gönderilen havale ve eşya, kurum mutemedi tarafından en geç 7
gün içinde postadan alınır. Gönderi, içeriği itibariyle kuruma sokulması ve
bulundurulması mevzuat hükümlerince sakıncalı olmaması hâlinde hükümlüye teslim
edilir.
(2) Sakıncalı olduğu belirlenen
gönderiler hakkında, posta veya kargodan alındığı tarihten itibaren onbeş gün
içerisinde hükümlüye yazılı bilgi verilir. Hükümlü, bildirimin yapıldığı
tarihten itibaren onbeş gün içerisinde infaz hâkimliğine itiraz hakkını
kullanmadığı takdirde, gönderi, göndericiye veya hükümlünün göstereceği kişiye
iade edilir. Hükümlünün isteği halinde ilk ziyaret günü yakınlarına verilmek
üzere kurum emanet deposunda saklanabilir. Ancak eşyanın bozulabilir olması
veya maddi değerinde azalma olasılığının bulunması halinde, gönderi gönderene
iade edilir."
16. Eşya Yönetmeliği'nin "Giyim eşyaları"
kenar başlıklı 7. maddesi şöyledir:
"Hükümlülerin koğuş, oda ve
eklentilerinde birer adet palto, manto ve mont, iki adet ceket veya ceket
yerine kullanılabilen hırka, dört adet pantolon ve/veya etek, bayan için iki
adet elbise, bir takım eşofman, dört adet gömlek, iki adet kazak, iki takım
pijama, bir spor ayakkabısı, bir kışlık ayakkabı, bir iskarpin, üç adet tişört,
iki adet kravat, bir adet kemer, gerektiği kadar iç çamaşırı, çorap, bir
terlik, havlu ve bir bornoz ile kaşkol, 25/11/1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka
İktisâsı Hakkında Kanuna aykırı olmayan bir adet şapka bulundurulmasına izin
verilir.
Hükümlüler; ceza infaz kurumu dışından
getirilmesine izin verilen giyim eşyalarından eskiyenlerini, yenileriyle
değiştirebilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
18. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini
ödeyemeyecek durumda olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
19. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden
yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli
yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişiminin
belli dönemlerle sınırlandığını, ailesinin uzakta ve maddi durumları zayıf
olduğundan sadece iki ayda bir yapılan açık görüşe geldiklerini ancak bu
zamanların da eşya değişim dönemine rast gelmediğinden eşya değişimi
yapamadığını, diğer hükümlü ve tutuklulara tüm görüşlerde değişim yapmalarına
izin verilirken kendisine FETÖ/PDY üyeliği suç isnadıyla tutuklu bulunduğundan
izin verilmediğini, yaptığı itirazın İnfaz Hâkimliğince reddedildiğini,
mahkemelerce yeterli inceleme yapılmadığını ve gerekçesiz karar verildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddialarının özü, Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişiminin
belirli zamanlarda yapılması ve açık görüşte kıyafet değişimi yapamaması
nedeniyle özel hayata saygı hakkın ihlal edildiğine ilişkindir. Bu nedenle
başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı
hakkı kapsamında incelenmiştir.
22. Başvurucu eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüş ise de, eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasının ele alınabilmesi
için başvurucu ile benzer durumdaki kişilere farklı uygulama yapıldığının
ortaya konulması gerekir. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu kararından eşya
değişiminin belirli zamanlarda gerçekleştirilmesi nedeniyle özel hayata saygı
hakkına getirilen kısıtlamanın bütün tutuklu ve hükümlülere yönelik olduğu
anlaşılmaktadır. Sonuç olarak başvurucunun, diğer hükümlü ve tutuklulara tüm
görüşlerde değişim yapmalarına izin verilirken kendisine FETÖ/PDY üyeliği suç
isnadıyla tutuklu bulunduğundan izin verilmediğine yönelik iddiasını temellendirmediği
hususu dikkate alındığında eşitlik ilkesi yönünden herhangi bir inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
23. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak
alınacak 20. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına
saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.”
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
25. İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla Ceza İnfaz Kurumunun
asayişi ve güvenliği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli
personelin yetersizliği dikkate alınarak hükümlü ve tutukluların kıyafet
değişimlerine sınırlama getirilmiştir. Dolayısıyla anılan karar ile kamu
makamları tarafından başvurucunun özel hayatına saygı hakkına bir müdahalede
bulunulduğu açıktır.
26. Söz konusu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini
ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
27. 5275 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince ceza infaz
kurumlarında bulundurulabilecek eşyaların yönetmelikle düzenleneceği kuralı
getirilmiş olup bu amaçla çıkarılan Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesine istinaden
İdare ve Gözlem Kurulunca hükümlü ve tutukluların kıyafet değişimine kısıtlama
getirilmiştir. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
28. Ceza ve İnfaz Kurumu anılan kararında; yasak
malzemelerin büyük bir kısmının giyim eşyası değişimi sırasında Ceza ve İnfaz
Kurumuna sokulduğu, hükümlü ve tutukluların giyim eşyalarını eskimeseler dahi
yıkatmak amacıyla ailelerine verdiklerinin tespit edildiği, hükümlü ve tutuklu
sayısının fazlalığı, görevli personel sayısının eksikliği, Ceza ve İnfaz
Kurumunun asayişi ve güvenliği gibi hususları dikkate alarak mezkur Eşya
Yönetmeliği gereğince birtakım kısıtlamalar öngörmüştür. Ceza İnfaz Kurumu ve
İnfaz Hâkimliği bu amaçla Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 2. fıkrasında yer
alan "yenisiyle değiştirmek" tabirini yorumlamışlar, eskimiş
olan eşyaların değişiminin bir takvime bağlanmasını uygun görmüşlerdir. Buna
göre müdahalenin meşru bir amacının bulunduğunu söylemek mümkündür.
29. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550,
19/11 /2014, § 35).
30. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişimine
yılda 4 defa belirli tarihlerde izin verildiği ve başvuru formundan
anlaşılacağı üzere başvurucunun kargo ile de eşya değişimine olanak sağlandığı,
bu doğrultuda kıyafet değişiminin tamamen yasaklanmadığı anlaşılmaktadır.
31. Buna göre başvurucunun özel hayata saygı hakkına
yapılan müdahale ile ilgili olarak Mahkemece yapılan değerlendirmenin ilgili ve
yeterli olduğu, başvurucuya katlanılamaz bir yük yüklemediği, müdahalenin
niteliği ve müdahale ile öngörülen meşru amaç gözönüne alındığında demokratik
bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu; değişim yapılan eşyaların depoya emanet
olarak alınıp çöpe atılması ve değişim yapılan kıyafetin yeni ve etiketli
olmasının zorunlu tutulması nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Değişim
Yapılan Eşyaların Çöpe Atılması Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği
İddiası
34. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu
makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli
özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
35. Somut olayda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut
idari ve yargısal yolları tüketmeksizin, İnfaz Hâkimliğine yaptığı başvurusunda
da anılan iddiasını dile getirmeden bireysel başvuruda bulunduğu
anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Değişim İçin
Getirilen Kıyafetlerin Yeni ve Etiketli Olması Zorunluluğu Nedeniyle Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiği İddiası
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
38. İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla Ceza İnfaz Kurumunun
asayişi ve güvenliği, hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı, görevli
personelin yetersizliği dikkate alınarak hükümlü ve tutukluların kıyafet
değişimlerine sınırlama getirilmiştir. Dolayısıyla anılan karar ile kamu
makamları tarafından başvurucunun mülkiyet hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
39. Söz konusu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 35. maddesini
ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
40. 5275 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince ceza infaz
kurumlarında bulundurulabilecek eşyaların yönetmelikle düzenleneceği kuralı
getirilmiş olup bu amaçla çıkarılan Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesine istinaden
İdare ve Gözlem Kurulunca hükümlü ve tutukluların kıyafet değişimine kısıtlama
getirilmiştir. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
41. Ceza ve İnfaz Kurumu anılan kararında; yasak
malzemelerin büyük bir kısmının giyim eşyası değişimi sırasında Ceza ve İnfaz
Kurumuna sokulduğu, hükümlü ve tutukluların giyim eşyalarını eskimeseler dahi
yıkatmak amacıyla ailelerine verdiklerinin tespit edildiği, hükümlü ve tutuklu
sayısının fazlalığı, görevli personel sayısının eksikliği, Ceza ve İnfaz
Kurumunun asayişi ve güvenliği gibi hususları dikkate alarak mezkur Eşya
Yönetmeliği gereğince birtakım kısıtlamalar öngörmüştür. Ceza İnfaz Kurumu bu
amaçla Eşya Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
"yenisiyle değiştirmek" tabirini yorumlamış, eskimiş olan
eşyaların değişimini bir takvime bağlamıştır. Buna göre müdahalenin meşru bir
amacının bulunduğunu söylemek mümkündür.
42. Kıyafet değişimine ilişkin kısıtlamanın kaldırılması
talebini inceleyen İnfaz Hâkimliği, anılan Eşya Yönetmeliği'nde yer alan "yenisiyle
değiştirmek" tabirini yorumlamış İdare ve Gözlem Kurulu kararını
benimseyerek yapılan şikâyeti reddetmiştir.
43. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu
olarak kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550,
19/11 /2014, § 35).
44. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumunda kıyafet değişimine
yılda 4 defa belirli tarihlerde izin verildiği, getirilen giyim eşyalarının
yeni olması şartının arandığı, yeni olarak kabul edilebilecek kıyafetlerin ise
etiketli veya etiketsiz olabileceği ancak kullanılmamış veya az kullanılmış,
tamir görmemiş olması gerektiği İnfaz Hâkimliği kararında belirtilmiştir. Bu
itibarla başvurucuya etiketli, yeni satın alınmış kıyafetle değişim yapılması
zorunluluğu getirilmediği anlaşılmaktadır.
45. Buna göre başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan
müdahale ile ilgili olarak İnfaz Hâkimliğince yapılan değerlendirmenin ilgili
ve yeterli olduğu, başvurucuya katlanılamaz bir yük yüklemediği, müdahalenin
niteliği ve müdahale ile öngörülen meşru amaç gözönüne alındığında demokratik
bir toplumda gerekli ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. İnfaz
Hâkimliğince İtiraz İncelemesi Sırasında Alınan Savcılık Görüşünün
Bildirilmediğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
47. Başvurucu; İnfaz Hâkimliği kararına konu edilen
savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmeyerek cevap verme hakkının
engellendiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun bu
bölümdeki iddialarının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri
kapsamında incelenmesi gerekir.
49. Anayasa Mahkemesi, Devran Duran ([GK], B. No:
2014/10405, 25/5/2017, §§ 106-112) kararında; tutukluluğa itiraz incelemeleri
sırasında alınan savcılık görüşünün şüpheli veya sanıklara bildirilmemesinin
anayasal önem taşımadığını, içeriğinde başvurucunun cevap vermesini gerektirmeyen
ve daha önce ileri sürülmemiş yeni bir olgudan bahsedilmeyen durumlarda
savcılık görüşünün başvurucuya bildirilmemesinin önemli bir zarara da neden
olmadığını ifade etmiştir.
50. Somut olayda İnfaz Hâkimliği incelemesi sırasında
alınan savcılık görüşünün bildirilmediği ileri sürülmüşse de başvuru formu ve
eklerinde bu görüş yazısında başvurucunun cevap vermesini gerekli kılan ve daha
önce haberdar olmadığı yeni bir olgunun bulunduğu dile getirilmemiştir. Ayrıca
İnfaz Hâkimliği kararının savcılık görüşüne dayanılarak verildiği yönünde bir
tespit de bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiaları bakımından anılan
karardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.
51. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden
yoksun olması nedeniyle başvurunun bu kısmının kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1.Özel hayata saygı hakkının ve değişim için getirilen
kıyafetlerin yeni ve etiketli olması zorunluluğu nedeniyle mülkiyet hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Değişimi yapılan eşyaların çöpe atılması nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin
ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/10/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.