TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ERDAL ATAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/25143)
|
|
Karar Tarihi: 21/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Erdal ATAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali ÖMÜRLÜBAY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; terörle mücadele kapsamında vazife malulü
olarak kabul edilmeme işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 31/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, zorunlu askerlik hizmetini yerine
getirmekte iken İran sınırından kaçak geçiş ihbarı gelmesi üzerine olay yerine
giden acil müdahale mangası içinde yer almıştır. Şüphelilerin sınıra gelmeden
dönmeleri üzerine başvurucunun da içinde bulunduğu manga detaylı aramadan sonra
birliğe geri dönmek üzere yola çıkmıştır. Dönüş yolunda başvurucunun içinde
bulunduğu araç trafik kazası geçirmiştir. Bu kaza sonucu başvurucu yaralanmış
ve Iğdır Devlet Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.
7. Kurtalan Sulh Hukuk Mahkemesinin 14/10/2014 tarihli kararı
uyarınca kısıtlılık nedeniyle başvurucuya babası vasi olarak atanmıştır.
8. Sosyal Güvenlik Kurumunun 17/8/2015 tarihli işlemiyle
başvurucu 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanun uyarınca vazife malulü olarak kabul edilmiştir.
9. Başvurucu, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu hükümlerinden yararlandırılmak istemiyle Sosyal Güvenlik
Kurumuna başvuruda bulunmuştur. 28/10/2015 tarihli işlemle istem
reddedilmiştir.
10. Başvurucu, Ankara 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) söz
konusu işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
11. Mahkeme 22/12/2016 tarihli kararıyla davayı
reddetmiştir. Ret gerekçesinde öncelikle başvurucunun 2330 sayılı Kanun
kapsamında vazife malulü olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın
3713 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığı hususuna ilişkin olduğunun altı
çizilmiştir. 3713 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, terör olaylarını önlemek
için her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak meydana gelen olaylar sonucu veya
terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hâle getirilmesi amacıyla ifa
edilen görevler sırasında ya da bu görevlere gidiş geliş esnasında
yaralananların, ölenlerin, sakat kalanların kapsama dâhil olduğu vurgulanan
gerekçede, somut olayda ise kazanın yasa dışı sınır geçişinin önlenmesi
görevinden dönüş sırasında meydana geldiği, görevlendirmenin terör eylemine
ilişkin olmadığı veya sınırı geçmek isteyenlerin terörist olduğu yönünde bir
bulguya rastlanmadığı belirtilmiştir. Nihai olarak dava konusu işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak ret gerekçesi oluşturulmuştur.
12. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi
de 12/6/2018 tarihli kararı ile başvurucunun istinaf talebini reddetmiştir.
13. Başvurucu nihai kararı 31/7/2018 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 31/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
14. 3713 sayılı Kanun'un "Yardım" kenar
başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kamu görevlilerinden yurtiçinde ve
yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu
görevlerini yapmalarından dolayı terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan,
engelli hâle gelen, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat
ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır."
15. 3713 sayılı Kanun'un 21. maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (j) bentleri arasında, sağlanacak hak ve imkânlara yer
verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrası ise şöyledir:
"Kamu
görevlileri ile birinci fıkranın (h) ve (j) bentleri kapsamına girenlerden
terör olaylarını önlemek amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak
meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör
olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen
görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen
kazalar sonucunda yaralanan, engelli hâle gelen, hastalanan veya hayatını
kaybedenler, birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden
yararlandırılır."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
17. Başvurucu; terör olaylarının önlenmesi amacına
yönelik görev ifa ettiğini, Mahkemenin kanun hükmünü doğru yorumlamadığını,
bariz takdir hatası yaptığını, benzer durumda olan kişilerin terörle mücadele
kapsamında malul addedildiğini, kendisinin işlem nedeniyle mağdur edildiğini
belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddiaları dikkate alındığında şikâyetin karar sonucuna
yönelik olduğu anlaşıldığından incelemenin bu kapsamda yapılması uygun
görülmüştür.
19. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
20. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı
incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 11) gerekçe ile hüküm
kurulmuştur. Kanun yolu incelemesinde de kararın hukuka uygun bulunduğu
görülmüştür.
21. Yargılama sürecinde 3713 sayılı Kanun'un malullüğe
ilişkin hükümleri ile somut olaya ilişkin durumdan hareket edilerek hüküm
kurulduğu anlaşılmaktadır. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması
yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 19) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli
mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
22. Bu hâle göre başvurucu tarafından ileri sürülen
iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir
durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkına ilişkin ihlal iddiasının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 21/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.