TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BERRİN ATİLA VE ŞERİFE BİNNUR KARADEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/32574)
|
|
Karar Tarihi: 30/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Eren Can BENAKAY
|
Başvurucular
|
:
|
1. Berrin ATİLA
|
|
|
2. Şerife Binnur KARADEMİR
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Necdet Nazmi TARAKÇI
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; taşınmaz tesciline yönelik davanın makul
sürede sonuçlanmaması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının, Yargıtay
tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde derece mahkemesinin kararının
onanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, haksız bir şekilde
tapuya tescil yapılmaması nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 30/10/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular İstanbul'un Kadıköy ilçesi Göztepe
Mahallesi 2986 ada 95 parsel numaralı taşınmaz üzerindeki binanın 1, 4 ve 7
numaralı dairelerinin malikidir.
9. Başvurucular bina projesine sonradan eklenen bodrum
katındaki daire ile çatı katındaki dairenin iskân raporu ve proje doğrultusunda
mesken nitelikli bağımsız bölüm olarak cins tashihi yapılarak tapuya tesciline
karar verilmesi amacıyla 17/6/2013 tarihinde İstanbul Anadolu 18. Sulh Hukuk
Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
10. Mahkeme 25/12/2015 tarihinde davayı reddetmiştir.
Kararda yaptırılan bilirkişi raporunda tespit edilen hususlara yer verildikten
sonra elde edilen bağımsız bölümlere arsa payı tefriki ile kat mülkiyeti tesisi
suretiyle malikleri adına tescilini gerektirir hukuki şartların olayda mevcut
olmadığı sonucuna varılmıştır.
11. Başvurucular 22/3/2016 tarihinde temyiz yoluna başvurmuştur.
12. Anılan karar, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 5/2/2018
tarihli kararı ile onanmış ve karar düzeltme talebi de Dairenin 18/9/2018
tarihli kararıyla reddedilmiştir.
13. Nihai karar başvuruculara 8/10/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucular 30/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 30/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
16. Başvurucular haksız ve hukuka aykırı bir şekilde
tapuya tescil yapılmaması nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak
koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve ekonomik değerleri
koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün
mülkiyetini kazanma hakkı, bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun
mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B.
No: 2012/636, 15/4/2014, § 36). Ayrıca gelecekte elde edileceği iddia edilen
bir gelirin mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir (Sultan
Tokay ve diğerleri, B. No: 2013/1122, 26/6/2014, § 42).
18. Bir mülk veya alacakla ilgili olarak hak iddia eden
kişinin söz konusu hakkın varlığını hukuken ispat etmesi gerekir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 38).
19. Somut olayda mahkemenin gerekçeli kararında yer
verilen hukuki tespitler ve dayanaklar birlikte değerlendirildiğinde
başvurucuların Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı
kapsamına giren bir ekonomik değeri veya en azından böyle bir değeri elde etme
yönünde meşru beklentisi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Hakkaniyete
Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
21. Başvurucular Yargıtayın hukuka aykırı derece
mahkemesi kararını onaması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma haklarının
2. Değerlendirme
22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
23. Somut olayda başvurucuların iddialarının ilk derece
mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet
olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.
Yapılan yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararlarında bariz takdir hatası
veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
24. Başvurucular tarafından ileri sürülen ihlal
iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
25. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle makul
sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
28. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41, 45).
29. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 5 yılı aşan yargılamaya
ilişkin sürenin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
D. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucular ihlalin tespitiyle meydana gelen
zararlarının tazminine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
33. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
34. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı
karşılığında başvuruculara net 8.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 8.000 TL tazminatın AYRI AYRI
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Anadolu 18.
Sulh Hukuk Mahkemesine (E.2014/321, K.2015/843) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 30/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.