TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MENDERES KOPUZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/29979)
|
|
Karar Tarihi: 14/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Menderes KOPUZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Ramazan KASPAROĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; işçi alacaklarının konu edildiği davaya dair
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması, hukuka aykırı karar verilmesi
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 12/9/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Rize Belediye Başkanlığı bünyesinde işçi
olarak çalışmıştır.
9. İşçilik ücretlerinin eksik ödendiği iddiasıyla
19/9/2012 tarihinde alacak davası açmıştır.
10. Rize İş Mahkemesi 4/5/2017 tarihli kararı ile davayı
kısmen kabul etmiştir. Buna göre 415,97 TL brüt ücret farkı alacağının, 500 TL
brüt sosyal yardım alacağının, 3.796,36 TL brüt yıllık izin alacağının, 1.000
TL brüt fazla mesai alacağının, 97,95TL brüt ulusal bayram ve genel tatil
ücreti alacağının, 97,95 TL brüt hafta tatili alacağının, 250 TL brüt akdi
ikramiye alacağının, 250 TL brüt ilave tediye alacağının ve 18.529,69 TL brüt
kıdem tazminatı alacağının
başvurucuya faizi ile ödenmesine
hükmedilmiştir. Gece çalışma ücreti farkı ve gece fazla çalışma ücreti
taleplerinin ise başvurucunun çalışmalarının yarısından fazlası gündüz vaktinde
olduğu anlaşıldığından reddine karar verilmiştir.
11. Başvurucunun itirazı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8.
Hukuk Dairesinin 31/5/2018 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Başvurucu, nihai
kararı 13/8/2018 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 12/9/2018 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
13. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu, başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 6 yıl gibi bir sürede
sonuçlandığı anlaşılan davaya ilişkin yargılama sürecinin makul olmadığı
sonucuna varmak gerekir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
1. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucu, Mahkemenin hatalı yorumla hukuka aykırı
karar verdiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Şikâyetlerin özü, Mahkeme tarafından hatalı bir yorumla karar verildiği
iddiasına yönelik olduğundan şikâyetin yargılamanın sonucu itibarıyla adil
olmadığı iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
21. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
22. Somut olayda iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm
dosya kapsamı incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 10)
gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
23. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması
yukarıda anılan ilkeler uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin
takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez. Bu hâle göre
başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve
hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya
açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında
ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
26. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi
tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
27. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
28. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında 13.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
29. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Talepte bulunan başvurucunun bu
konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edilmesi nedeniyle net 13.000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE, tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Rize İş Mahkemesine
(E.2015/69, K.2017/136) GÖNDERİLMESİNE.
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 14/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.