TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEZAİ YILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/3089)
|
|
Karar Tarihi: 21/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Sezai YILMAZ
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Gülen DOKUZOĞLU CAN
|
|
|
Av. Refik Timuçin
BEKTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; atama işleminin iptali istemiyle açılan
davada esasa etkili olan delillerin yargılamaya dâhil edilmemesi,
değerlendirilmemesi, atamaya esas olan soruşturmada aleyhe ifade veren
kişilerin kim oldukları bilgisinden haberdar olunmaması ve sunulan şikâyet
dilekçelerinin gösterilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 25/1/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, beden eğitimi öğretmenidir. Muğla'nın Datça
ilçesinde görev yaptığı sırada okul yönetimi, öğretmen ve öğrenciler arasında
meydana gelen olaylardan dolayı yapılan şikâyetler üzerine başvurucu hakkında
idari soruşturma başlatılmıştır. Soruşturmaya konu olan eylemler, özetle; okul
idarecilerinin okula ait halı saha gelirlerini aralarında paylaştığı
iddiasıyla okul müdürü ve okul idaresi aleyhine olumsuz konuşmalar yapmak,
yolsuzluk iftirası atmak, öğrencileri idare aleyhine örgütlemek/kışkırtmak, derse
giriş saatlerine, nöbet görevlerine dikkat etmemek ve bu eylemler sonucu idare
ile öğrencilerin ilişkisini olumsuz etkileyerek okulda disiplinin bozulmasına
sebebiyet vermektir.
7. Soruşturma sürecinde okulda görev yapan öğretmenlerin
ve öğrencilerin ifadelerine başvurulmuş, yazılı beyanları alınmıştır.
Soruşturma sonunda, toplanan bilgi ve belgeler ile tanık/şikayetçi
beyanlarından başvurucunun üzerine atılı eylemleri gerçekleştirdiği kanaatine
ulaşılmıştır.
8. Söz konusu soruşturma esas alınarak başvurucuya
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin (B)
bendinin (a) ve (l) alt bentleri uyarınca -geçmiş hizmetlerindeki olumlu
çalışmalarının da dikkate alınması suretiyle- 7/4/2015 tarihli işlemle uyarma
disiplin cezası verilmiştir. Ayrıca idari yönden de başvurucunun başka bir
okula naklinin uygun olduğu değerlendirilmiş ve başvurucu 28/4/2015 tarihli
işlemle il içinde başka bir ilçede (Yatağan) bulunan okula naklen atanmıştır.
9. Başvurucu soruşturmaya konu olaylar ile ilgili olarak
delil tespiti yapılması (tanık dinlenmesi, sürecin araştırılması) amacıyla
Datça Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır.
10. Datça Asliye Hukuk Mahkemesi 16/7/2015 tarihli kararı
ile davayı reddetmiştir. Gerekçede idari yargılama usulünün icazet vermediği
bir hususta delil tespiti talep edildiği, taleplerin uyuşmazlığın esasına
ilişkin olduğu ve idari yargının görev alanında kaldığı, yargı yolu dolanılarak
idari yargının görev alanında olan bir konuda tasarrufta bulunulmasının
istenildiği, başvurucunun söz konusu talepleri adli yargı koluna iletmesinde
hukuki yararının bulunmadığı ifade edilmiştir. Ret hükmü Yargıtay nezdinde
temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.
11. Başvurucu hem disiplin cezası hem de atama işlemine
karşı ayrı ayrı dava açmıştır.
12. Başvurucunun uyarma disiplin cezasına karşı açtığı
dava Muğla 1. İdare Mahkemesi (Mahkeme) tarafından kabul edilerek işlem iptal
edilmiş ise de Muğla Valiliği ve Datça Kaymakamlığının itirazı üzerine İzmir
Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi tarafından iptal hükmü kaldırılmış
ve dava kesin olarak reddedilmiştir. 4/4/2018 tarihli kararın gerekçesinde başvurucu
hakkında usulüne uygun bir soruşturma yürütüldüğü, soruşturma dosyasında yer
alan bilgi ve belgeler uyarınca isnat edilen eylemlerin somut ve hukuken kabul
edilebilir bir biçimde ortaya konulduğu ifade edilmiştir.
13. Başvurucunun disiplin cezasına dair yargı sürecine
ilişkin olarak adil yargılanma hakkının (savunma için gerekli zaman ve
kolaylıklara sahip olma hakkı, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama
hakkı, hakkaniyete uygun yargılama hakkı) ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı
başvuru Anayasa Mahkemesi (İkinci Bölüm Birinci Komisyon) tarafından açıkça
dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir (B. No: 2018/17120,
21/12/2018).
14. Başvurucunun naklen tayin işlemine karşı açtığı dava
da Mahkemenin 30/3/2007 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret gerekçesinde
öncelikle 657 sayılı Kanun'un 76. maddesi ile 17/4/2015 tarihli ve 29329 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliği'nin 50. maddesi uyarınca öğretmenlerin görev yerlerinin
değiştirilmesi suretiyle atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı,
bu yetkinin kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu vurgulanmıştır.
Başvurucu hakkında hazırlanan disiplin soruşturması raporundan başvurucunun
idare ile çeşitli sebeplerle sık sık karşı karşıya geldiği, bu durumun okulda
öğretmenler, öğrenciler ve hatta veliler arasında huzursuzluğa neden olduğu ve
eğitim kurumunun bu hâlden olumsuz yönde etkilendiği hususlarının açıkça
anlaşıldığı ifade edilen kararda sonuç olarak yer değişikliği işleminin benzer
huzursuzlukların yaşanmaması, eğitim öğretim faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi
ve hem başvurucunun hem de eğitim kurumunun daha fazla yıpranmamasını sağlamak
amacıyla kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda tesis edildiği kanaatine
ulaşıldığı belirtilmek suretiyle ret gerekçesi oluşturulmuştur.
15. Başvurucu tarafından ret hükmüne yönelik yapılan
itiraz İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Dava Dairesi tarafından 21/11/2017
tarihli kararla reddedilmiştir.
16. Başvurucu nihai hükmü 26/12/2017 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 25/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
17. 657 sayılı Kanun'un ''Memurların kurumlarınca
görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi'' kenar başlıklı 76. maddesinin ilk
fıkrası şöyledir:
"Kurumlar, görev ve unvan eşitliği
gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro
derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum
içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler. ”
18. Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliği'nin "Hizmetin gereği olarak yapılabilecek yer
değiştirmeler" kenar başlıklı 50. maddesinin ilk fıkrası şöyledir:
“Haklarında yapılan adli veya idari
soruşturma sonucunda o yerde kalmasında sakınca görülen öğretmenlerden görev
yeri il içinde değiştirileceklerin atamaları, görevli oldukları yere göre
sırasıyla alt hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarına; görev yeri il dışına
değiştirileceklerin atamaları ise, zorunlu çalışma yükümlülükleri de dikkate
alınarak alanlarında öğretmen ihtiyacı olan eğitim kurumlarından birine
yapılır.''
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu; soruşturma esnasında hakkında şikâyette
bulunanların kim olduklarının tarafına bildirilmediğini, salt ithamlardan
haberinin olduğunu, şikâyet ve tanık dilekçelerinin kendi ifadesi alındıktan
sonra tarafına verildiğini, okul idaresi ile uyuşmazlık yaşamasına neden
olduğunu belirttiği halı saha soruşturması evrakının talep etmesine karşın
dosya içeriğine dâhil edilmediğini, ilgili kişilerin telefon kayıtlarının
Mahkemece araştırılmadığını, esasa etkili olan delillerinin yargılama sürecine
dâhil edilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). İddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ilkesi
yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
22. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia,
savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan
maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına
birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile
getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan,
B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
23. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de
silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının
usul hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
24. Yapılan yargılama sırasında tanık dinletme hakkı da
dâhil olmak üzere delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi, adil yargılanma
hakkının unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi
kapsamında kabul edilmektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 38).
25. Delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen
delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece
mahkemelerine aittir. Derece mahkemeleri dava konusuna, elde edilen delillerin
ağırlığına ve iddia ile savunmalara göre tanık beyanı, keşif icrası ve
bilirkişi incelemesi gibi delilleri toplamama veya incelememe konusunda takdir
yetkisine sahiptir (İlker Erdoğan, B. No:2013/316, 20/4/2016, § 34).
26. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve
inceleme yöntemlerinin uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin
görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu
yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir. Genel
anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların
eşitliği ilkesi ışığında taraflara iddialarını sunma hususunda uygun
olanakların sağlanması şarttır. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya
hakkaniyetsizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi
gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda
Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013,
§ 27).
27. Somut uyuşmazlıkta başvurucunun gerek yargılama
öncesi atamaya esas olan soruşturma sürecinde gerekse de yargılama sürecinde
soruşturmaya konu iddialardan ve üzerine atılı eylemlerden (kendisinin de
formda ikrar ettiği üzere) haberdar olduğu açıktır. Kaldı ki soruşturma sonunda
(yargılamadan önce) ifade tutanakları başvurucuya verilmiştir. Başvurucu atama
işlemine karşı iptal davası açarak anılan işleme yönelik bilgi ve kanıtlar ile
iddia ve savunmalarını yargı mercilerine sunma fırsatı da elde etmiştir.
Mahkeme başvurucunun atama işlemine esas olan idari soruşturma ve soruşturma
kapsamında elde edilen delilleri ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirmek
suretiyle sonuca ulaşmıştır. Taraflarca ileri sürülen delillerin uyuşmazlığa
ilişkin olup olmadığını belirlemek, ileri sürülen bilgi/belgeyi değerlendirmeye
alıp almamak derece mahkemelerin yetkisinde olan hususlardır. Mahkemenin
başvurucunun dava dosyasına dâhil edilmesini istediği halı saha soruşturması,
ilgili kişilerin telefon kayıtları gibi delilleri uyuşmazlığa
ilişkin/değerlendirmeye değer bulmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun ileri
sürdüğü hususlarının dava dosyasına dâhil edilmesini gerekli görmeyen
Mahkemenin atama işlemine esas olan soruşturma raporu ile rapora esas
bilgi/belge ve mevzuat hükümlerini ele alarak ulaştığı sonuca bakıldığında
(bkz. § 14) olguları belirleme, delillendirme ve hükmü bu delillerle
gerekçelendirme anlamında adil yargılanma hakkının usul güvencelerini ihlal
edecek bir yaklaşım sergilemediği görülmüştür. Kaldı ki başvurucu, ileri
sürdüğü delillerin değerlendirmeye alınmamasının silahların eşitliği bağlamında
yargılamanın hakkaniyete uygun yürütülmesini, yargılamanın sonucunu nasıl/neden
etkilediği konusunda bu değerlendirmenin aksini gerektirecek bir iddiada da
bulunmamıştır.
28. Başvurucunun yargılamanın sonucunu etkileyecek usule
ilişkin bir imkândan mahrum bırakılmadığı anlaşıldığından silahların eşitliği ilkesine
yönelik yargılamanın bütünlüğü içinde açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı
sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
30. Başvurucu; delil tespiti davasının bekletici mesele
yapılmadığını, hatalı değerlendirme yapılarak hukuka aykırı karar verildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddiaları dikkate alındığında şikâyetin karar sonucuna
yönelik olduğu anlaşıldığından incelemenin bu kapsamda yapılması uygun
görülmüştür.
32. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması, uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
33. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı
incelenerek yukarıda belirtilen (bkz. § 14) gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
34. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması,
yukarıda anılan ilkeler uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin
takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
35. Buna göre başvurucu tarafından ileri sürülen
iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir
durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 21/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.