TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ADNAN DEMİR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/30944)
Karar Tarihi: 23/5/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Mustafa İlhan ÖZTÜRK
Başvurucu
Adnan DEMİR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kendisine ait sosyal medya hesabında yapmış olduğu paylaşımlar nedeniyle başvurucunun cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. 1963 doğumlu olan başvurucu, İstanbul Barosuna kayıtlı bir avukattır. Başvurucu kişisel Facebook hesabından iki ayrı paylaşımda bulunmuştur. 15/7/2013 tarihli paylaşımında "Yuh bu Türkiye Polisine Mahkemelerine! ey insanlık! ey insanlar, ey bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler, ey tribünlerdeki seyirciler, ey yüce adaletin adliye odalarına kapananları, adliye dışındaki gerçeklerine, korkudan gözünü kapatmış, polislerin bile size kıs kıs güldüğü, delilleri kafasına göre önünüze koyduğu 'hakim ve savcıları' polis ve asker zorbalarını daha ne kadar seyredeceksiniz? Gözünüzün önünde, polisin gözünü çıkarttığı ve öldürdüğü genç insanları daha ne kadar seyredeceksiniz? Bu aptallığı daha ne kadar sürdüreceksiniz. Ey uşak ruhlu polisler, amirinizin emri; vicdanınızı kurtarmaz! Ey hakimler adaletsiz kanunlar uygulanmaz diyen 1000 yıl öncesinin Roma hukukunu ne zaman hatırlayacaksınız?" şeklinde ifadeler kullanmıştır. 21/8/2013 tarihli paylaşımında ise "TCK madde 109 kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, TCK madde 96 eziyet suçu; bu polisler hakkında dava açacak, şahsiyet sahibi savcı ve hakim aranıyor! (Lütfen, ödleklik ve tırsaklık çeşitli lafazanlıklarla gerekçelendirilmesin" şeklinde ifadeler kullanmıştır.
3. İhbar üzerine anılan ifadeler nedeniyle başvurucu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) soruşturma başlatmış ve başvurucunun 26/9/2004 sayılı ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinde düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini, yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açmıştır.
4. Yargılamayı yapan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 23/1/2018 tarihinde, başvurucunun anılan suçtan 9.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, kullanılan ifadelerin keyfî saldırı içeren kaba söz mahiyetinde olduğu kanaatine ulaşmıştır. Kararın istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi istinaf talebinin reddine karar vermiştir.
5. Başvurucu 13/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
6. Başvurucu, anılan sözleri kullandığı sırada Gezi olaylarının yaşandığını, emniyet güçlerinin orantısız karşılık verdiğini, buna karşın hâkim ve savcıların ise etkin bir soruşturma ve yargılama yapmayarak insan haklarının ihlal edilmesine sessiz kaldıklarını ileri sürmüştür. Tüm bu yaşananlara karşı sistem eleştirisinde bulunması nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir.
7. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
8. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
9. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
10. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli kılabilir (bazı değişikliklerle bkz. Sait Orçan, B. No: 2016/29085, 19/7/2017, § 35).
11. Bireysel başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şeklî itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını değerlendirir. Somut olayda 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar bakımından sonradan temyiz kanun yolu açılmış olup açılan temyiz kanun yolunun ulaşılabilir olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez. Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve belli sınırda kalan cezalar açısından genişletilmiş şekli olup anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır (Mehmet Ayçilek, B. No: 2018/14603, 10/12/2019, §§ 29-31).
12. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.