TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYŞEN IŞIKLI VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/35199)
|
|
Karar Tarihi: 11/2/2021
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Eren Can BENAKAY
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ayşen IŞIKLI
|
|
|
2. İbrahim IŞIKLI
|
|
|
3. İlknur KİDER
|
|
|
4. Ünal IŞIKLI
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Serkan CENGİZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; taşınmaz mülkiyetinin Hazine adına tesciline
bağlı olarak ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle mülkiyet hakkının,
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 26/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu Ünal Işıklı ve diğer başvurucuların murisi
H.I. İzmir'in Buca ilçesi Belenbaşı köyü, 3 pafta, 62 parsel numaralı taşınmazı
3/6/1996 tarihinde H.Ç.den satın almışlar ve tapu, adlarına tescil edilmiştir.
7. Orman Genel Müdürlüğü, belirtilen taşınmazın orman
vasfında olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek 19/11/2000
tarihinde tapu iptali ve tescili davası açmıştır.
8. İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi 29/12/2006 tarihinde
tapunun iptaline ve taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline karar
vermiştir. Karar temyiz edilmeyerek 13/3/2007 tarihinde kesinleşmiştir.
9. Başvurucu İbrahim Işıklı hariç olmak üzere diğer başvurucular
2/11/2007 tarihinde tapu sicilinin doğru tutulmamasından kaynaklı olarak
Hazineye tazminat davası açmıştır.
10. İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 30/3/2009 tarihinde
yargı yolu bakımından görevsizlik kararı vermiştir. Kararda, davaya bakmakla
görevli yargı kolunun idari yargı olduğu belirtilmiştir. Anılan karar temyiz
edilmeyerek 12/5/2009 tarihinde kesinleşmiştir.
11. Bunun üzerine başvurucuların tamamı aynı davayı
5/6/2009 tarihinde İzmir 4. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) açmıştır.
12. Mahkeme 25/11/2009 tarihinde davayı süre aşımı
yönünden reddetmiştir. Kararda, Hazine adına tescilin yapıldığı 13/3/2007
tarihinden itibaren 60 gün içinde doğrudan tam yargı davası açılması gerektiği
ya da uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini amacıyla idareye başvuru
yapılarak verilen cevaba göre kalan dava açma süresi içinde dava açılması
gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen süreler geçtikten çok sonra 5/6/2009
tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
13. Başvurucular kararı 23/2/2010 tarihinde temyiz
etmiştir.
14. Danıştay Sekizinci Dairesi 8/6/2010 tarihinde temyiz
talebini reddederek mahkeme kararını onamıştır.
15. Başvurucuların 2/9/2010 tarihli karar düzeltme talebi
aynı Dairenin 28/2/2011 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
16. Başvurucular 17/6/2011 tarihinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine (AİHM) başvurmuştur. Başvurularında, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ve tapu kayıtlarının herhangi bir
tazminat ödenmeksizin iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
17. AİHM 5/10/2017 tarihinde başvuruyu kabul edilemez
bulmuştur. Kararda başvurucuların anılan şikâyetler kapsamında 9/1/2013 tarihli
ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların
Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun ile kurulmuş olan Adalet
Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna (Komisyon) başvurmaları gerektiği
belirtilmiştir.
18. Başvurucular bu karar üzerine 6/11/2017 tarihinde
Komisyona başvurmuş, başvurularında taşınmazlarının 2017 yılı rayiç değerinin
emlak bilirkişi ve uzmanlarınca tespitini talep etmiştir. Bunun mümkün olmaması
durumunda Buca Belediyesi tarafından 2017 yılı için metrekare değeri rayiç
bedel kabul edilerek kendilerine 630.355 TL ödenmesini talep etmiştir. Bu
taleplerinin de kabul edilmemesi durumunda tapusu iptal edilen taşınmazlarının
13/3/2007 tarihindeki değeri olan 321.200 TL'nin 13/3/2007 tarihinden itibaren
işleyecek olan yasal faizi ile birlikte ödenmesini istemiştir.
19. Komisyon, başvurucuların uzun süren yargılama
nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin
iddialarını yargılamanın sona ermesinden itibaren altı ay içinde AİHM'e
başvurulmadığından açıkça dayanaktan yoksun olması gerekçesiyle 20/7/2018
tarihinde reddetmiştir. Öte yandan mülkiyet hakkı yönünden ise başvurucuların
iç hukuk yollarını tüketmesi nedeniyle taşınmazlarının Hazine adına tescil
edilmesine bağlı olarak uğramış oldukları zararın tazmin edilebilmesi için
yapabilecekleri bir şey kalmadığını belirterek zararlarının tazmini yoluna
gitmiştir. Uğramış oldukları zararı tespit ederken de yaptırmış olduğu
bilirkişi incelemesi neticesinde 128.000 TL ödenmesine karar vermiştir. Söz
konusu miktarı tespit ederken orman vasıflı taşınmazın 2018 yılı birim
bedelinin metrekare başına 7 TL, ağaç bedelinin ise ağaç başına 15 TL, birim
değerinin ise metre başına 3,6 TL olarak kabul etmiştir.
20. Komisyon kararı başvuruculara 28/7/2018 tarihinde
tebliğ edilmiştir. Başvurucular karara 10/8/2018 tarihinde itiraz etmişlerdir.
Dilekçelerinde 2018 yılında Buca Belediyesi tarafından ilan edilen emlak
vergisi rayiç bedelinin dikkate alınmadığını, bununla birlikte rayiç emsal
değeri araştırmasının yapılmadığını, belirlenen tazminat miktarının piyasa
rayiç değerine aykırı olduğunu ve bilimsel veriye dayanmadığını ifade
etmişlerdir. Tazminat miktarının tespitine dair gerekçenin açıklanmamasından
yakınmış, öte yandan tazminat miktarına yasal faiz ile birlikte hükmedilmesi
gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
21. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi
4/10/2018 tarihinde itirazı reddetmiştir. Kararda, Komisyon tarafından yapılan
bilirkişi incelemesi sonucunda ödenmesi gereken tutarın usule uygun olarak
tespit edildiği belirtilerek mülkiyet hakkı yönünden adil dengenin gözetildiği
ifade edilmiştir. Öte yandan kararda, yargılamanın 13/3/2007 tarihinde son
bulduğu tarihten itibaren başvurucular altı ay içinde AİHM'e
başvurmadıklarından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle reddedilmesinin usul ve yasa
hükümlerine aykırı olmadığı belirtilmiştir.
22. Nihai karar başvuruculara 13/11/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucular 26/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Mahkemenin 11/2/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
24. Başvurucular, Komisyon tarafından belirlenen tazminat
tutarının hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmiştir. Tazminat belirlenirken 2018
yılında Buca Belediyesi tarafından ilan edilen emlak vergisi rayiç bedelinin
dikkate alınması gerektiğini, bu yapılamıyorsa rayiç emsal değeri araştırması
yapılarak tazminat tutarının belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Tazminat
miktarının yasal faizi ile birlikte hükmedilmediğinden yakınan başvurucular
sonuç olarak tazminat tutarının az olması dolayısıyla mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
25. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar
başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum
yararına aykırı olamaz.”
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
27. Başvurucuların şikâyetine konu tapu kaydının
iptaline bağlı olarak ödenmesi gereken tazminatın mevcut olduğu, Komisyon
ve Bölge İdare Mahkemesince kabul edilmiştir. Başvurucuların bu alacağının Anayasa'nın
35. maddesi anlamında mülkiyet hakkı kapsamında mülk teşkil ettiği
kuşkusuzdur.
28. Anayasa Mahkemesi; kanun koyucunun bir hak olarak
öngördüğü veya kamu borcu hâline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle
mağdur olunduğu iddiasıyla yapılan başvurularda, alacakta veya hakka konu
bedelde meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir
yük oluşturması hâlinde mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve
Tic. A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; Ferda Yeşiltepe [GK], B. No:
2014/7621, §§ 63-76). Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce hükmedilen
alacak veya tazminatların enflasyon karşısında aşırı ölçüde değer kaybettiği
başvurularda ölçülülük yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar
vermiştir (Abdulhalim Bozboğa, B. No: 2013/6880, 23/3/2016, §§ 48-66; ANO
İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, §§ 69-82).
29. Başvuruya konu olayda Komisyon, başvurucuların
taşınmazlarının orman vasfında kabul edilerek Hazine adına tescil edilmesine
bağlı olarak mülkiyet haklarının ihlal edildiğine karar vermiş ve taşınmazın
değerine oranla tespit etmiş olduğu tazminatın başvuruculara ödenmesi gerektiği
sonucuna varmıştır. Başvurucular söz konusu husus ile ilgili olarak tespit
edilen tazminat tutarının az olduğundan yakınmıştır. Ancak hesap edilen
tazminat tutarının enflasyon karşısında değer kaybettiği ya da geç ödenme
nedeniyle değer aşınmasına uğradığı konusunda herhangi bir iddia ileri
sürmemiştir. Bu durumda başvurucuların mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin
olmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
31. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle makul
sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
32. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıç tarihi 23/9/2012 olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B.
No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
33. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
doğru olarak belirlenebilmesi için kesinleşen nihai işlem ve kararın tarihinin
yanı sıra gerçekleştiği iddia edilen müdahalenin zamanının da doğru tespit
edilmesi gerekir. Bu tespit yapılırken müdahaleyi oluşturan olaylar ve ihlal
edildiği iddia edilen hakkın kapsamı birlikte değerlendirilmelidir (Zeycan
Yedigöl [GK], B. No: 2013/1566, 10/12/2015, § 31).
34. Somut olayda başvurucuların tapu sicilinin
tutulmasına bağlı olarak açmış oldukları tazminat davası 28/2/2011 tarihinde
sona ermiştir. Bu durumda başvuruya konu sürecin Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce sonuçlandırıldığı
anlaşılmaktadır. Öte yandan Komisyon da makul sürede yargılanma hakkı
bakımından yapılan başvuruyu, AİHM'e süresinde başvuru yapılmadığından açıkça
dayanaktan yoksun kabul etmiştir. Söz konusu durum makul sürede yargılanma
hakkı bakımından 28/2/2011 tarihinde sona eren süreyi canlandırmayacaktır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma ihlal edildiğine ilişkin
iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 11/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.