logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mimsaş Mak. İnş. Mcb. San. ve Tic. Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2018/37627, 1/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MİMSAŞ MAK. İNŞ. MCB. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/37627)

 

Karar Tarihi: 1/11/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Osman KODAL

Başvurucu

:

Mimsaş Mak. İnş. Mcb. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Ergün KOÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ıslah talebinin tahkikata devam edilmesine rağmen bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu yüklenici olup 25/11/2004 tarihinde davalı kooperatif aleyhine inşaat sözleşmesinden kaynaklanan fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 50.000.000.000 TL (50.000 YTL) tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmış; mahkemece 27/4/2010 tarihinde davanın kabulüne, 50.000 TL tazminatın davalıdan alınarak başvurucuya verilmesine karar verilmiştir. Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 15/3/2012 tarihinde kararı bozmuştur. Anılan Daire; bozma gerekçesinde taraflar arasındaki sözleşme batıl olduğundan mahkemece öncelikle taraflar bakımından iddia ve savunma doğrultusunda tüm delillerin toplanması, uzman bilirkişi kurulu oluşturularak yerinde keşif yapılması, yasal yönteme uygun şekilde bilirkişi kuruluna yüklenicinin varsa hak ettiği ve istenebilir alacağının hesaplattırılması, rapora olan itirazların değerlendirilip karşılanması, yüklenicinin istenebilir iş bedelinin belirlenmesi durumunda bu bedelden kooperatifçe kanıtlanan ödemelerin mahsubunun yapılması ve varılacak sonuca göre davanın çözüme bağlanması gerektiğini belirtmiştir.

3. Mahkeme, bozma kararına uymuştur. 4/12/2012 tarihli bilirkişi raporunda davalı kooperatifin başvurucuya ödemesi gereken tazminatın 955.695,06 TL olduğu bildirilmiş, başvurucu 11/2/2013 tarihinde ıslah dilekçesi ile talep miktarını 955.695,06 TL'ye yükseltmiştir. Mahkeme 28/11/2013 tarihinde başvurucunun ıslah talebini bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle reddetmiş, dava dilekçesinde belirtilen 50.000 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar vermiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.

4. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 15/5/2014 tarihinde kararı yeniden bozmuştur. Karar gerekçesinde tahkikatın sona ermediğini, bozmadan sonra ıslahın yapılabileceğini belirttikten sonra Mahkemece yapılması gerekleri ayrıntılı olarak açıklamıştır.

5. Mahkeme bu defa da bozma ilamına uyarak 1/6/2015 tarihinde başvurucunun davasını kısmen kabul etmiş, 632.842,01 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar vermiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 1/12/2016 tarihinde Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılabileceği nazara alınarak karar verilmiş ise de bozma kararından sonra verilen 6/5/2016 tarihli ve E.2015/1, K.2016/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararına göre bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağının kabul edilmesi ve buna göre ıslahla artırılan miktara yönelik talebin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkeme 5/2/2019 tarihinde başvurucunun ıslah talebini reddetmiş, başvurucunun dava dilekçesinde belirttiği 50.000 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Taraflar hükmü temyiz etmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 25/11/2019 tarihinde kararı onamıştır.

6. Nihai karar 4/1/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu her ne kadar 20/12/2018 tarihinde başvuru yollarını henüz tüketmeden başvuruda bulunmuş ise de Anayasa Mahkemesinin başvuruyu incelemeden önce başvurucunun başvuru yollarını tükettiği görülmüştür.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; Mahkemenin Yargıtayın bozma ilamından sonra bilirkişi raporu aldırdığını, gerçek zararının da böylelikle ortaya çıktığını, bilirkişi raporunda belirtilen miktar doğrultusunda talep miktarını ıslah ederek artırdığını ancak Mahkemenin Yargıtayın bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle artırılan kısım yönünden davayı reddettiğini, zarara uğradığını hâlbuki ıslah işleminin tahkikatın bitimine kadar yapılabileceğinin mevzuatta öngörüldüğünü belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

13. Mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., § 34).

14. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka anlatımla mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

15. Dava açmayı imkânsız kılacak ya da aşırı zorlaştıracak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvurma için belli sürelerin öngörülmesi hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle usul kurallarını uygularken mahkemelerin yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten ve kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak aşırı esneklikten kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

16. Somut olayda başvurucu yüklenici olup 25/11/2004 tarihinde davalı kooperatif aleyhine inşaat sözleşmesinden kaynaklanan fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla 50.000.000.000 TL (50.000 YTL) tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmış, Mahkemece 50.000 TL tazminatın davalıdan alınarak başvurucuya verilmesine karar verilmiş, Yargıtay taraflar arasındaki sözleşmenin batıl olduğunu belirttikten sonra yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ifade ederek eksik incelemeden kararı bozmuştur. Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporu doğrultusunda başvurucu, ıslah talebinde bulunmuş; Mahkeme bozma ilamından sonra ıslah yapılmayacağı gerekçesiyle ıslahla artırılan kısım yönünden davayı reddetmiş, Yargıtay önce tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabileceğini, ıslahın geçerli olduğunu belirtmiş; sonra bu görüşünden dönerek Yargıtay bozma ilamından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir. Neticede başvurucuya sadece dava dilekçesinde belirttiği 50.000 TL'nin ödenmesine karar verilmiş, ıslahla artırılan kısım reddedilmiştir.

17. Anayasa Mahkemesi somut başvuruya benzer nitelikte iddiaları Ziynet Benli ([GK], B. No: 2019/23977, 15/2/2023) kararında incelemiştir. Anılan karara konu olayda eşi O.B.nin çalıştığı alışveriş merkezinde 29/3/2000 tarihinde çıkan yangın sonucu ölmesi üzerine başvurucu, 11/1/2002 tarihinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebiyle dava açmıştır. Yargılama sürecinde başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kabulüne yönelik mahkeme kararının bozulması üzerine bozma kararı uyarınca yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrasında ıslah talebi doğrultusunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 4/2/1948 tarihli ve E.1944/10, K.1948/3 sayılı kararı uyarınca bozma kararından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle karar Dairece tekrar bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, başvurucunun dava dilekçesinde talep ettiği miktarla bağlı kalarak bozma kararından sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle başvurucu lehine 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminata hükmetmiş ve karar kesinleşmiştir (Ziynet Benli, § 52).

18. Anılan başvuruda davanın ıslah ile artırılan kısmının reddedilmesini mahkemeye erişim hakkı kapsamında inceleyen Anayasa Mahkemesi 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddelerinde bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığına yönelik açık veya örtülü bir hüküm yer almadığını, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına yönelik genel kuralların içtihatlarla belirlendiğini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 4/2/1948 tarihli kararında bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına yönelik yorum yapılırken tahkikat aşamasının ilk derece mahkemesindeki bozma kararından önceki yargılama süreciyle sınırlandırıldığını, bozma kararından sonra tahkikata yönelik işlemlerin niteliğine dair herhangi bir değerlendirme yapılmadığını vurgulamıştır (Ziynet Benli, § 55).

19. Anılan kararda ayrıca 6100 sayılı Kanun'un 177. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğinin belirtildiği, bozma kararından sonra tahkikata devam edildiği hâllerde ıslah yapılamamasının anayasal anlamda kanunilik ölçütü bakımından öngörülemez bir durum olduğu, bireylerin tarafı olduğu davalarda bilgi ve belgelerin karşı tarafın elinde olması veya dava tarihi itibarıyla uğradıkları zararın ya da talep edebilecekleri alacağın miktarını bilebilmeleri mümkün olmayabileceğinden kanun koyucu tarafından yargılama sırasında ıslah yoluyla bedelin artırılabilmesinin mümkün kılındığı, bu düzenlemeyle getirilen ıslah müessesesinin Anayasa'nın 36. maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının gereklilikleriyle de uyumlu olduğu, ıslahın mümkün olmaması veya güçleştirilmesi bireylere aşırı bir külfet yükleyeceğinden -bu külfeti dengeleyen herhangi bir mekanizma da öngörülmediği takdirde- mahkemeye erişim hakkına yönelik ağır bir müdahalenin oluşacağı sonucuna varmıştır (Ziynet Benli, § 56).

20. Söz konusu kararda Anayasa Mahkemesi sonuç olarak başvuruya konu yargılamada bozma kararından sonra bozma kararı uyarınca tahkikata yönelik işlemler yapılması nedeniyle tahkikat aşamasına dönüldüğü hâlde salt bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle başvurucunun ıslah talebinin kabul edilmemesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Vardığı bu sonuca göre de müdahalenin meşru bir amacının bulunup bulunmadığının veya ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesine gerek görülmediğini belirtmiştir (Ziynet Benli, § 60).

21. Yukarıda yer verilen tespitler ışığında başvuruya konu olay değerlendirildiğinde mahkeme kararlarında tahkikatın devam ettiği durumlarda da bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin açık bir kanun hükmü gösterilememiştir. Öte yandan bireysel başvuru yapıldıktan sonra kanun koyucu tarafından 6100 sayılı Kanun'un 177. maddesine 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen (2) numaralı fıkra ile söz konusu hususta düzenleme yapılmış ve Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda Yargıtayın bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ıslahla artırılan kısım ile ilgili olarak başvurucunun talebinin Yargıtayın bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle kategorik olarak reddedilmesine ilişkin uygulamanın anayasal anlamda kanunilik ölçütü bakımından öngörülemez olduğu, müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesinden şikâyet etmiştir.

24. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucu, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. Yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçları bakımından yeterli bir giderim oluşturduğundan başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.094,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesine (E.2018/996, K.2019/60) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.094,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mimsaş Mak. İnş. Mcb. San. ve Tic. Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2018/37627, 1/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı MİMSAŞ MAK. İNŞ. MCB. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2018/37627
Başvuru Tarihi 20/12/2018
Karar Tarihi 1/11/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; ıslah talebinin tahkikata devam edilmesine rağmen bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi