TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSNİYE YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/37780)
|
|
Karar Tarihi: 20/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Hüsniye YILDIRIM
|
Vekili
|
:
|
Av. Rukiye Leyla SÜREN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şüpheli ölüm olayına ilişkin olarak etkili
soruşturma yapılmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 19/12/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Bireysel Başvuru Öncesi Dönem
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucunun kızı A.Y., İstanbul'un Küçükçekmece
ilçesinde bulunan ve gümrük müşavirliği alanında faaliyet gösteren işyerindeki
odasının penceresinden 28/2/2018 tarihinde düşerek yaralanmıştır.
7. Olayın akabinde özel bir hastaneye götürülen A.Y.
tedaviye cevap vermeyerek aynı gün hayatını kaybetmiştir.
8. İstanbul Morg İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen
1/3/2018 tarihli Otopsi Tutanağı'nda A.Y.nin genel beden travmasına bağlı
atlantooksipital ayrışma, seri kot kırıkları, pelvis, ekstremite kemik
kırıklarıyla iç organ hasarı sonucu gelişen iç kanama ve beyin kanaması sonucu
öldüğü ifade edilmiştir. Aynı Kurum tarafından düzenlenen 3/9/2018 tarihli
ayrıntılı otopsi raporunun sonuç kısmında da benzer ifadelere yer verilmiştir.
9. Sefaköy Polis Merkezi Amirliği ile Küçükçekmece İlçe
Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği tarafından şüpheli ölüm olayı nedeniyle
işyerinde çalışanların, tanıkların, olaya ilişkin malumatı olabilecek kişilerin
bilgisine başvurulmuş ve bilgi alma tutanakları düzenlenmiştir.
10. Başvurucu 5/3/2018 tarihinde Sefaköy Polis Merkezi
Amirliği nezdinde kızının şüpheli gördüğünü ifade ettiği ölüm olayı ile ilgili
tüm araştırmanın yapılmasını istediğini belirterek tespit edilecek herhangi bir
şüpheliden davacı ve şikâyetçi olmuştur.
11. Başvurucu, gerek Sefaköy Polis Merkezi Amirliği
gerekse Küçükçekmece Başsavcılığında alınan ifadelerinde kızının çalıştığı
işyerinin müşterisi olan O.T. ile ilişkisinin olduğunu ve bu kişinin
araştırılmasını istediğini belirtmiştir.
12. Küçükçekmece Başsavcılığı olaya ilişkin olarak
başlattığı soruşturma sürecinde tanık ve müşteki ifadelerine başvurmuştur.
13. Küçükçekmece Başsavcılığı 25/9/2018 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçede maktulün bir başkası
tarafından atıldığına, intihara yönlendirildiğine dair bir delil bulunmadığı
ifade edilmiştir.
14. Başvurucunun söz konusu karara itirazı Bakırköy 2.
Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 23/10/2018 tarihinde reddedilmiştir.
15. Başvurucu itirazın reddine dair kararı 20/11/2018
tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 19/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Bireysel
Başvuru Sonrası Dönem
16. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının A.Y.nin
şüpheli ölümüne dair yeni delil ortaya çıkması nedeniyle 25/9/2018 tarihli
kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılması istemi Bakırköy 2. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 26/3/2019 tarihli kararı ile kabul edilmiş ve kovuşturmaya yer
olmadığı kararı kaldırılarak soruşturma dosyası Küçükçekmece Cumhuriyet
Başsavcılığına iade edilmiştir. Bu karar üzerine soruşturma 2019/11064 sayılı
dosya üzerinde yeniden açılmış ve O.T. hakkında Küçükçekmece 2. Sulh Ceza
Hâkimliği tarafından 2/12/2019 tarihinde yakalama kararı verilmiş olup
soruşturmanın devam ettiği anlaşılmaktadır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 20/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu, kızının ölümünün intihar sonucu
gerçekleşmediğini gösteren birçok emare bulunmasına karşın Cumhuriyet
Başsavcılığınca eksik inceleme yapılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile yaşam hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
20. Anayasa'nın “Devletin temel amaç ve görevleri”
kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16).
22. Başvurucunun şikâyetlerinin özü, kızının ölümüyle
sonuçlanan olayla ilgili etkili bir soruşturma yapılmaması nedeniyle yaşama
hakkının ihlal edilmesine ilişkin olduğundan incelemenin Anayasa'nın 17.
maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne
ilişkin usul boyutu kapsamında yapılması gerekir.
23. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752,
17/9/2013, § 50).
24. Yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde
uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamak amacıyla
devletin doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmesi
gerektiğini kabul eden Anayasa Mahkemesi, etkili soruşturma yükümlülüğünün
yerine getirilip getirilmediğini incelerken bazı kriterleri dikkate almaktadır.
Bu kriterler şöyledir:
-Yetkili makamların resen ve derhâl harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57)
-Kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleşen
ölümler yönünden soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek kişilerden
bağımsız olması (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96)
-Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve ölen
kişinin yakınlarının soruşturmaya gerekli olduğu ölçüde, etkili katılımlarının
sağlanması (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58)
-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih
Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30).
25. Anayasa'nın yaşama hakkını güvence altına alan 17.
maddesi ile devletin temel amaç ve görevlerini belirten 5. maddesi birlikte
değerlendirildiğinde meydana gelen ölüm olaylarının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir ceza
soruşturması yürütülmesi gerekmektedir. Ancak yürütülen bu soruşturma belirli
bir kişinin sorumlu olup olmadığıyla sınırlı olmamalı, olayın tüm yönlerini
ortaya koyacak kapsamda ve nitelikte olmalıdır. Nitekim soruşturmanın etkili
olup olmadığına ilişkin değerlendirme, yürütülen soruşturma bir bütün olarak
incelendikten sonra yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No:
2014/797, 22/03/2017, § 30).
26. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi şöyledir:
“Başvuruda bulunabilmek için olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuru hakkı”
kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen
işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru
yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir.”
28. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru ikincil nitelikte bir hak arama yolu olup
bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.
29. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı
takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece
mahkemelerine başvurulmalıdır (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §
17). Bu kapsamda temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin koruma
mekanizmalarının öncelikle işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ihlal
iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi
gerekmektedir. Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının
tüketilmesinin yarar sağlamayacağı veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde
anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz,
B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33).
30. Başvuru yollarının tüketilmesi meselesine ilişkin
anılan içtihadın ortaya çıkışında, soruşturmanın etkililiği araştırılırken
olayın tüm boyutlarıyla ele alınarak bir bütün olarak irdelenmesi
gerekliliğinin gözönünde bulundurulduğu anlaşılmaktadır (Dilek Genç ve
diğerleri [GK], B. No: 2014/3944, 1/2/2018, § 55).
31. Başvurucunun yaşam hakkının ihlali iddiasına esas
aldığı ve 25/9/2018 tarihli kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonlandırılan
soruşturma süreci yeni delil ortaya çıkması nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından 2019/11064 sayılı dosya üzerinde yeniden
başlatılmıştır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonlandırılan sürecin
yeniden başlatılması, delillerin toplanması, olayın tüm yönleri ile
aydınlatılması hususunda bir özensizliğe işaret etmektedir. Bununla birlikte bu
özensizliğin kovuşturmaya yer olmadığı kararından kısa bir süre sonra yeniden
soruşturmaya başlanması nedeniyle yaşam hakkının etkili soruşturma
yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu yönünden bu aşamada bir sorun teşkil etmediği
kanaatine ulaşılmıştır. Diğer taraftan mevcut durumda başvurucunun yeniden
başlatılan sürecin etkili olmadığına, makul bir özen ve süratle yürütülmediğine
dair bir iddiası da söz konusu değildir.
32. Soruşturmanın etkili olup olmadığına ilişkin
değerlendirme, yürütülen soruşturma bir bütün olarak incelendikten sonra
yapılabileceğinden ve henüz sonuçlanmamış bir soruşturma süreci söz konusu
olduğundan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu
yönünden bir değerlendirme yapılması bu aşamada mümkün görünmemektedir.
Dolayısıyla başvuru konusu olay hakkında devam eden yargılama sürecini
kapsayacak şekilde bir bütün olarak soruşturmanın etkisizliği, sürecin makul
sürede tamamlanmadığı yönünde bir iddia da olmadığı dikkate alındığında yaşam
hakkı kapsamında başvuru yolunun tüketilmediği sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.