TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DAĞİSTAN KOÇAK BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2018/5489)
|
|
Karar Tarihi: 25/2/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
Dağistan KOÇAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Ahmed Emir BİNİCİ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; tıbbi ihmal sonucu zarara uğranılması
nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının, yargılamada eksik
inceleme ile karar verilmesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması
nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 14/2/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere
göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Menemen
Asliye Hukuk Mahkemesindeki Yargılama Süreci
8. 7/10/2005 tarihinde göğüs hastalığı nedeniyle gittiği
Menemen Devlet Hastanesinde (Hastane) doktor tarafından yapılan muayene üzerine
vurulan iğne sonucunda sol ayağının felç olduğunu belirten başvurucu 9/11/2006
tarihinde Menemen Asliye Hukuk Mahkemesinde (Hukuk Mahkemesi) tazminat davası
açmıştır.
9. Hukuk Mahkemesi 11/6/2013 tarihli kararla davanın
idari yargı nezdinde açılması gerektiği gerekçesiyle husumet nedeniyle davanın
reddine karar vermiştir.
10. Karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 3/12/2013 tarihli
kararıyla onanmış, karar düzeltme istemi ise aynı Dairenin 21/5/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
11. Hukuk Mahkemesindeki söz konusu yargılama sürecine
ilişkin ayrıntılı bilgiler Anayasa Mahkemesinin Dağistan Koçak (B. No:
2013/5879, 15/10/2014, §§ 7-16) başvurusu hakkında verdiği kararda yer
almaktadır.
B. İzmir 3.
İdare Mahkemesindeki Yargılama Süreci
12. Başvurucu tarafından olaya ilişkin olarak 5/9/2014
tarihli dilekçeyle İzmir 3. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) nezdinde tam
yargı davası açılmıştır.
13. İdare Mahkemesi 7/4/2017 tarihinde, Adli Tıp
Kurumundan alınan raporda durumun enjeksiyona bağlı komplikasyon olduğunun,
enjeksiyonu uygulayan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren
ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğinin belirtilmesi nedeniyle
olayda davalı idarenin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
14. Karara karşı başvurucu tarafından yapılan istinaf
istemi, İzmir Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesinin 14/12/2017
tarihli kararıyla oyçokluğuyla reddedilmiştir.
15. Ret kararı başvuruya 15/1/2018 tarihinde tebliğ
edilmiş olup başvurucu 14/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 25/2/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
17. Başvurucu 7/10/2005 tarihinde hastanede yapılan iğne
sonucu sol ayağının felç olması nedeniyle maddi ve manevi varlığını koruma
hakkının, 9/11/2006 tarihinde Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın husumet
yokluğundan reddedilmesi üzerine İdare Mahkemesinde yeniden açtığı tazminat
davaları sürecinin 14/12/2017 tarihinde sona ermesi, her iki yargılama
sürecinin 12 yılı aşkın sürede sonuçlanması nedeniyle makul sürede yargılanma
hakkının, davanın eksik inceleme nedeniyle reddedilmesi nedeniyle de adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Başvuru hakkının
kötüye kullanılması" kenar başlıklı 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça
kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin
dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para
cezasına hükmedilebilir."
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Başvuru
hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Başvurucunun istismar edici,
yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını
açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve
yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin Türk Lirasından fazla olmamak
üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir."
20. İçtüzük'ün "Bireysel başvuru formu ve ekleri"
kenar başlıklı 59. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Başvurucuların, adreslerinde
veya başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde
bunu Mahkemeye bildirmeleri zorunludur."
21. Anılan düzenlemelerde genel olarak bir hakkın öngörüldüğü
amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk
düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu
bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa
Mahkemesinin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların
başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö.,
B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No:
2013/1013, 2/7/2015, § 31).
22. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla
gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge
sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur
hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan
ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler
hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir
kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı
kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit
veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Osman
Sandıkçı, B. No: 2013/6297, 10/3/2016; Selman Kapan ve diğerleri, B.
No: 2013/7302, 20/4/2016).
23. Başvurucunun söz konusu bireysel başvurunun da konusu
olan Hukuk Mahkemesindeki tazminat davasının makul sürede tamamlanmadığı
iddiasıyla 30/7/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunması üzerine yargılama
sürecinin -7 yıl 6 ayı aşkın- uzunluğu nedeniyle Anayasa Mahkemesince
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği ve başvurucuya 7.650 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verildiği tespit edilmiştir (Dağistan Koçak,
§§ 31, 34).
24. Buna karşın başvurucu, önceden yaptığı söz konusu bireysel
başvuruya ve bu başvuru sonucunda verilen karara ilişkin olarak Anayasa
Mahkemesine herhangi bir bilgi veya belge sunmamıştır. Somut başvuruda
başvurucunun tüm yargılama süreçlerinin bir bütün olarak 12 yıldan fazla
sürdüğünü iddia ettiği gözetildiğinde, bu bilginin (§ 23) başvurunun
değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur olduğu değerlendirilmiştir.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurucu tarafından
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
Recai AKYEL ve Selahaddin MENTEŞ bu görüşe
katılmamışlardır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle REDDİNE Recai AKYEL ve Selahaddin MENTEŞ'in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 25/2/2021 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün ‘’Başvuru hakkının kötüye
kullanılması’’ kenar başlıklı 83. Maddesinin; ‘’Başvurucunun istismar edici,
yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını
açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi halinde başvuru rededilir…..’’ şeklindeki
düzenlemesinin Mahkememiz çoğunluğu tarafından, amacına uygun olmayan düzeyde
ve aşırı katı uygulandığı kanaatine varmış bulunmaktayız.
Mahkememiz çoğunluğu tarafından, Başvurucunun 2018/5489
numaralı bireysel başvurusu, başvuru formunda 30/7/2013 tarihinde aynı konuda
yapmış olduğu bireysel başvuru hakkında bilgi vermemesi, başvuru hakkının
kötüye kullanılması olarak değerlendirilmiş ve reddedilmiştir.
Başvurucunun ilk başvurusu, zaten Anayasa Mahkemesi
kayıtlarında mevcut bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, başvurucudan bildirmesi
istenilen bilgi, Anayasa Mahkemesi sisteminde var olan bilgidir. Nitekim,
başvurucunun daha önce aynı konuda başka bir başvuru daha yaptığı hususu
Mahkeme tarafından tespit edilebilmiştir.
Başvurucunun ilk başvuru hakkında bilgilendirmemesi,
mahkeme heyetinin karar vermesini olumsuz etkileyecek bir niteliğe
kavuşmamıştır. Mahkeme karar sürecinde ihtiyaç duyduğu bilgi ve belgeler için
UYAP sistemini kullanabildiği bir çalışma koşullarında kendi sisteminde bulunan
bir bilgiden haberdar edilmemesi kötü niyet olarak görülmemelidir.
Mahkemenin kendi imkanlarıyla ulaşamayacağı ve dış
kaynaklı olan bilgi, belge eksikliği veya yanıltıcı bilgi sunulması durumunun,
başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkün
olabilirdi. Ayrıca, sonradan ortaya çıkan ve kararı etkileyebilecek yeni
gelişme ve durumların bildirilmemesi de başvuru hakkının kötüye kullanılması
olarak düşünülebilirdi. Oysa, bu olayda her iki durum da sözkonusu değildir.
Yukarıda açıklanan nedenler ile, çoğunluğun kararına
katılmamız mümkün olmamıştır.
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Selahattin MENTEŞ
|