TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET GÜLBEYAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/7688)
|
|
Karar Tarihi: 14/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ferhat YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet GÜLBEYAZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, telefonla haberleşme hakkının
sınırlandırılması nedeniyle haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 13/3/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde
21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan
edilmesine karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci 18/7/2018
tarihinde sona ermiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL
döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa
Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169,
20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
7. Başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü
sonrasında terör örgütü (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması,
FETÖ/PDY) üyeliği suç isnadıyla Osmaniye Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/5/2016
tarihli kararıyla tutuklanarak Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. Başvurucu 13/9/2018 tarihinde tahliye
edilmiştir.
8. Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu
Başkanlığı (İdare ve Gözlem Kurulu) 1/8/2016 tarihli kararıyla 23/7/2016
tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı
KHK) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan hüküm
doğrultusunda belirtilen suçlardan tutuklu olanlar ve ilk defa tutuklanarak
ceza infaz kurumuna gelen tutukluların olağanüstü hâlin devamı süresince on beş
günde bir telefonla haberleşme hakkından faydalandırılmasına karar vermiştir.
9. Başvurucu tarafından İdare ve Gözlem Kurulu kararına
karşı Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan şikâyet 15/1/2018
tarihli kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde; hükümlü ve tutukluları
ziyaretin esas ve usulleri, kurumların yapısı dikkate alınarak düzenlenirken
ziyaret ve telefon görüşme saatlerinin kişilerin bireysel durum ve isteklerine
göre düzenlenemeyeceği, bireysel uygulama yapılmasının kurumun düzen, disiplin
ve işlevselliğini bozacağı vurgulanarak ceza infaz kurumunun karar ve
uygulaması ile OHAL kapsamında KHK'lar doğrultusunda alınan kararların usul ve
yasaya uygun olduğu vurgulanmıştır.
10. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına
karşı Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz reddedilmiştir. Karar
gerekçesinde İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun
olduğu ifade edilmiştir.
11. Nihai karar 1/3/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 13/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. Bayram Sivri, B. No:
2017/34955, 3/7/2018, §§ 18-34.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Yönünden
15. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve
giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan
faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
16. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden
yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli
yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, §§
22-27).
B. Haberleşme
Hürriyeti ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
17. Başvurucu; telefonla görüşme hakkının on beş günde
bir yapılması nedeniyle haberleşme özgürlüğünün, bu sınırlamanın yalnızca
kendisine uygulanması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun
iddiasının özü, telefon ile haberleşme hakkına ilişkin sınırlamanın yalnızca
kendisine yönelik olduğudur. Başvurucunun bu yöndeki iddiasının haberleşme
hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
19. Başvurucu eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüş ise de, Anayasa Mahkemesi; Bayram Sivri kararında belirli
suçlardan hükümlü ve tutuklu bulunanlar yönünden telefonla haberleşme hakkının
İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla sınırlandırılmasının haberleşme hürriyetine ve
aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğunu kabul etmiş ancak eşitlik
ilkesinin ihlal edildiği iddiasının ele alınabilmesi için başvurucu ile benzer
durumdaki kişilere farklı uygulama yapıldığının ortaya konulması gerektiğini,
haberleşme hakkına getirilen kısıtlamanın bütün tutuklulara yönelik olmadığını,
667 sayılı KHK'nın 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen belirli
kategorideki suçlardan tutuklu bulunanları kapsadığını, bu durumun olağanüstü
hâl koşullarından kaynaklandığını ve kısıtlamanın 667 sayılı KHK'da belirtilen
suçlardan tutuklu bulunan herkese aynı şekilde uygulandığını, başvurucunun da
kendisi ile aynı suçtan tutuklu bulunan kişilere farklı uygulama yapıldığına
dair bir iddiasının bulunmadığını belirterek eşitlik ilkesi yönünden herhangi
bir inceleme yapılmasına gerek görmemiştir (Bayram Sivri, §§ 43, 44).
Somut başvuruda da anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum
bulunmamaktadır.
20. Başvuru konusu olayda İdare ve Gözlem Kurulu 667
sayılı KHK'nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan ve daha
sonra 29/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Kanun ile de onaylanan hüküm
doğrultusunda 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
kapsamına giren suçlardan tutuklu olanların telefonla haberleşme hakkından on
beş günde bir faydalandırılmasına karar vermiştir.
21. Başvuru konusu olayda telefonla haberleşme hakkının
kullanım sıklığı bakımından başvurucuya suç temelinde bir kısıtlama
yapılmıştır. Bu kısıtlamada esas alınan hususun ceza infaz kurumunun disiplini
ve güvenliği olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun hakları
ile müdahalenin amaçları arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı
incelenirken 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ulusal varlığı
tehdit eden boyutu, darbe teşebbüsü sonrasında terör suçları kapsamında çok
sayıda kişinin tutuklandığı ve/veya mahkûm olduğu ve tutuklularla hükümlülerin
güvenliği ile muhafazasını sağlamakla görevli kamu görevlilerinin sayısının da
önemli ölçüde azalmış olduğu hususlarının dikkate alınması gerektiğini
belirtmiştir (Bayram Sivri, § 69).
22. Bunlarla birlikte başvuru konusu sınırlandırmanın
olağanüstü hâl süresiyle sınırlı olduğu ve görüşme süresine ilişkin herhangi
bir kısıtlama getirilmediği, ayrıca başvurucunun telefonla haberleşme hakkını
kullanamadığına dair bir iddia da ileri sürmediği gözetildiğinde başvuruya konu
müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğundan
bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır (Bayram Sivri, §§ 70, 71).
Nitekim başvurucu OHAL'in sona erdiği 18/7/2018 tarihinden tahliye edildiği 13/9/2018
tarihine kadar 6749 sayılı Kanun öncesi geçerli olan yasal rejim çerçevesinde
haftada bir kez ve on dakika ile sınırlı olmak üzere telefonla haberleşme
hakkından faydalanmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun haberleşme
hürriyeti ile aile hayatına saygı hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık
olduğundan başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 14/10/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.