logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özcan Erdagöz [2.B.], B. No: 2018/8173, 26/2/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZCAN ERDAGÖZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/8173)

 

Karar Tarihi: 26/2/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Recep KÖMÜRCÜ

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Özcan ERDAGÖZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama kararının hukuka aykırı olması, tutukluluğun makul süreyi aşması, sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza mahkemelerinin doğal hâkim güvencesine sahip, tarafsız ve bağımsız olmaması, tutukluluk incelemeleri ile tutukluluğa itiraz incelemeleri sonucunda verilen kararların tebliğ edilmemesi, tahliye taleplerinin incelenmemesi, tutukluluk incelemesinin kanuni süresi içinde yapılmaması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/2/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

6. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde sona ermiştir. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

7. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca -aralarında yüksek mahkeme üyelerinin de bulunduğu- üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51, 350).

8. Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan başvurucu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) İkinci Dairesinin 16/7/2016 tarihli kararı ile görevden uzaklaştırılmış ve 24/8/2016 tarihinde meslekten ihraç edilmiştir.

9. Başvurucu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) HSYK kararıyla görevden uzaklaştırılanlar hakkında soruşturma işlemlerinin yapılması yönündeki yazısı üzerine 18/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.

10. Başsavcılık 21/7/2016 tarihinde başvurucunun müdafiinin hazır bulunmasıyla ifadesini almış ve ardından mevcut delil durumu itibarıyla kuvvetli suç şüphesinin ve tutuklama nedenlerinin bulunduğunu belirterek tutuklanması istemiyle başvurucuyu Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

11. Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği 21/7/2016 tarihinde başvurucun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.

12. Başsavcılık 12/1/2017 tarihinde yetkisizlik kararı vererek soruşturma dosyasını Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

13. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı 15/6/2017 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açmıştır.

14. Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesi 27/7/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/384 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

15. Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesi 5/12/2017 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir.

16. Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi de 19/12/2017 tarihinde yetkisiz olduğuna ve başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara itiraz etmiştir.

17. İtirazı inceleyen Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi 3/1/2018 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Bu karar 8/1/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 1/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesinin de yetkisizlik kararı vermesi üzerine yetki uyuşmazlığını inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi 19/2/2018 tarihinde Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili olduğuna karar vermiştir.

20. Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada 27/6/2018 tarihinde bilirkişi raporu sunulmuştur. Bilirkişi raporunda başvurucunun ByLock programını yükleyip kullandığı, bu sistemle toplam 1.944 kez bağlantı kurduğu ileri sürülmüştür.

21. Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi yaptığı yargılama sonucunda 28/9/2018 tarihinde, başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliğinden 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tahliyesine karar vermiştir.

22. Mahkûmiyet kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi devam etmektedir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 26/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Gözaltı Kararının Hukuka Aykırı Olduğuna İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu; gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu, gözaltı kararına itiraz etmesine rağmen itirazı hakkında bir karar verilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

26. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddiaları ile olağanüstü hâl şartları altında geçici bir süre için azami olarak otuz güne kadar uygulanan gözaltı süresinin uzunluğunun makul olup olmadığı şikâyetlerine ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47; Neslihan Aksakal, B. No: 2016/42456, 26/12/2017, §§ 30-37). Somut olayda başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir. Aynı şekilde 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmamaları durumunda maddi ve manevi her türlü zararlarının tazminini isteyebilmelerine imkân sağlamaktadır. Dolayısıyla gözaltı kararına itiraz imkânından yararlandırılmamaya ilişkin şikâyet yönünden de anılan tazminat yolunun tüketilmesi gerekir.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

28. Başvurucu; somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenleri bulunmadan tutuklandığını, tutuklanmasının ölçülü olmadığını, delil niteliği olmayan itirafçı ifadelerinin delil olarak kullanıldığını, bu delillere dayanılarak tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca savcılık görevinden kaynaklanan özel güvencelere riayet edilmeksizin tutuklandığını iddia etmiştir.

b. Değerlendirme

29. Başvuru konusu olayda ileri sürülen tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden daha önce bireysel başvuruda bulunulduğu ve başvurucunun anılan şikâyetiyle ilgili olarak 2016/71245 sayılı dosya üzerinden İkinci Bölüm Birinci Komisyon tarafından yapılan inceleme sonunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilmezlik kararı verildiği tespit edildiğinden başvurunun bu şikâyet yönünden mükerrer başvuru niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

3. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

31. Başvurucu; şablon gerekçelerle tutukluluğunun devamına karar verildiğini, tutukluluğunun makul süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

32. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 28/9/2018 tarihinde tahliyesine ve mahkûmiyetine karar verilen başvuru yönünden anılan içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı anlaşılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

4. Sulh Ceza Hâkimliklerinin ve Ağır Ceza Mahkemelerinin (Terör Suçlarına Bakmakla Yetkilendirilen) Doğal Hâkim Güvencesine Sahip, Tarafsız ve Bağımsız Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

34. Başvurucu; tutuklamanın bağımsız ve tarafsız hâkimlerce verilmesi gerektiğini, hâkimleri atayan Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin parti başkanı da olan Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiğini, bu mahkemelerin doğal hâkim ilkesine aykırı olduğunu ve kapalı bir devre oluşturduklarını, darbe teşebbüsünden sonraki süreçte istenen doğrultuda tutuklama kararı vermeyen hâkimlerin görevden uzaklaştırıldığını belirterek sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza mahkemelerinin bağımsız ve tarafsız olmadığını ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

35. Sulh ceza hâkimliklerinin kanuni hâkim güvencesini sağlamadıkları, tarafsız ve bağımsız mahkeme olmadıkları ve tutukluluğa itirazın bu yargı mercilerince karara bağlanmasının hürriyetten yoksun bırakılmaya karşı etkili bir itirazda bulunmayı imkânsız hâle getirdiğine ilişkin iddialar Anayasa Mahkemesince birçok kararda incelenmiş; bu kararlarda sulh ceza hâkimliklerinin yapısal özellikleri dikkate alınarak söz konusu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 101-115; Mehmet Baransu (2), B. No: 2015/7231, 17/5/2016, §§ 64-78, 94-97). Somut başvuruda, aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

36. Anayasa Mahkemesi genel bir kanuni düzenlemeye dayanılarak ve HSYK tarafından ihtisaslaşmanın sağlanabilmesi amacıyla terör suçlarına ilişkin davalara bakmakla yetkilendirilen bazı ağır ceza mahkemelerinin doğal hâkim güvencesine sahip olmadığı ve bu mahkemelerde görev yapmakta olan hâkimlerin bağımsız ve tarafsız olmadığı şikâyetlerini birçok başvuruda incelemiş ve bu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, §§ 186-197; Mustafa Başer ve Metin Özçelik, §§ 122-133; Kazim Aksoy ve Yakub Saygılı, B. No: 2015/8389, 7/2/2019, §§ 86-97). Somut başvuruda, aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

5. Tutukluluk İncelemeleri ile Tutukluluğa İtiraz İncelemeleri Sonucunda Verilen Kararların Tebliğ Edilmediğine, Tahliye Taleplerinin İncelenmediğine İlişkin İddialar

a. Başvurucunun İddiaları

38. Başvurucu; tahliye taleplerine cevap verilmediğini, tutukluluk incelemelerinin ve itiraz sonucu verilen kararların kendisine tebliğ edilmediğini, bu durumun silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

39. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmamaları durumunda maddi ve manevi her türlü zararlarının tazminini isteyebilmelerine imkân sağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla tahliyesine karar verilmiş ya da hükümlü hâle gelmiş başvurucular yönünden asıl dava sonuçlanmamış da olsa anılan yolun tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (tahliye olmuş başvurucular yönünden bkz. Cafer Yıldız, B. No: 2014/9308, 9/1/2018, §§ 37-40; Yaşar Saçlı, B. No: 2014/9311, 24/1/2018, §§ 37-40;hükümlü hâle gelmiş başvurucular yönünden bkz. Özgür Arıbaş, B. No: 2015/2394, 31/10/2018, §§ 57-60). Somut olayda başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

6. Tutukluluk İncelemesinin Kanuni Süresi İçinde Yapılmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

41. Başvurucu, otuz günlük kanuni süre içinde verilmesi gereken gözden geçirme kararlarının bazen hiç verilmediğini bazen de otuz gün geçtikten sonra verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

42. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararda, 5271 sayılı Kanun’un 108. maddesine göre yapılan değerlendirmelerin resen yapıldığını ve bu değerlendirmelerin Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası ile hürriyeti kısıtlanan kişiye tanınan yargı merciine itiraz edebilme hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiş ve bu kapsamdaki şikâyetler bakımından konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik kararları vermiştir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160, 2/12/2015 § 24). Somut olayda başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

7. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

44. Başvurucu; makul süre içinde mahkeme huzuruna çıkarılmadığını, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın kendisi ve müdafii dinlenmeksizin yapıldığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

45. Anayasa Mahkemesi Erdal Tercan ([GK], B. No: 2016/15637, 12/4/2018) kararında; bu şikâyete ilişkin olarak yaptığı inceleme kapsamında, darbe teşebbüsünden sonraki süreçte darbe teşebbüsü, teşebbüsün arkasındaki yapılanma olan FETÖ/PDY veya terörle bağlantılı suçlardan tutuklanan kişilerin tutukluluk incelemelerinin on sekiz aya kadar hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılmasının olağanüstü hâl döneminde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal etmediği sonucuna varmıştır. Somut olay bakımdan 21/7/2016 tarihinde tutuklanıp 5/12/2017 tarihinde (yaklaşık on yedi ay sonra) hâkim/mahkeme önüne çıktığı anlaşılan başvurucunun bu kapsamdaki şikâyeti bakımından anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

47. Başvurucu; ceza infaz kurumunda avukatı ile yaptığı görüşmelerin kayıt altına alındığını, avukatıyla gizlilik içinde görüşme imkânı verilmediğini, müdafiiyle bilgi ve belge alışverişinde bulunamadıklarını, gizlilik kararı nedeniyle hakkındaki hiçbir belgeyi inceleyemediğini, savunma yapamadığını ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.

49. Somut olayda hakkındaki yargılama ilk derece mahkemesinde devam ederken başvurucunun bireysel başvuruda bulunduğu, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla da yargılamanın istinaf aşamasında derdest olduğu görülmektedir (bkz. § 22). Bu kapsamda başvurucunun bu başlık altındaki şikâyetlerine ilişkin olarak hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

50. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçe belirtmemesi nedeniyle kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin REDDİNE,

B.1. Gözaltı kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,

3. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza mahkemelerinin (terör suçlarına bakmakla yetkilendirilen) doğal hâkim güvencesine sahip, tarafsız ve bağımsız olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Tutukluluk incelemeleri ile tutukluluğa itiraz incelemeleri sonucunda verilen kararların tebliğ edilmediğine ve tahliye taleplerinin incelenmediğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Tutukluluk incelemesinin kanuni süresi içinde yapılmadığına ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

7. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

8. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Özcan Erdagöz [2.B.], B. No: 2018/8173, 26/2/2020, § …)
   
Başvuru Adı ÖZCAN ERDAGÖZ
Başvuru No 2018/8173
Başvuru Tarihi 1/2/2018
Karar Tarihi 26/2/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltı ve tutuklama kararının hukuka aykırı olması, tutukluluğun makul süreyi aşması, sulh ceza hâkimliklerinin ve ağır ceza mahkemelerinin doğal hâkim güvencesine sahip, tarafsız ve bağımsız olmaması, tutukluluk incelemeleri ile tutukluluğa itiraz incelemeleri sonucunda verilen kararların tebliğ edilmemesi, tahliye taleplerinin incelenmemesi, tutukluluk incelemesinin kanuni süresi içinde yapılmaması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Yakalama, gözaltı Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Başvurunun Reddi
Tutukluluk (süre) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Konu Bakımından Yetkisizlik
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Kanun yolu şikâyeti Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi